L \
z s
s ır
Ahmet
OKTAY
REŞAT NURİ YE
SAYGISIZLIK
I
* stanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu, figürasyonunda bile ünlü sanatçıların yer aldığı kalabalık bir kadroyla Reşat Nuri C üntekin'in ünlü romanı Çalıkuşu'nu bir m üzikal olarak sahnelemeye başladı. Ö nceki gece Açıkhava Ti- yatrosu'nda seyrettiğim oyunda, benim kafamdaki Ç alıku şu hayli farklı bir yoruma dayandığı için , hayal kırıklığına uğradığım ı söyleyeceğim . M etnini değerli yazar Necati Cum alı'nın yazdığı özgün oyuna ilişkin bir noktayı hemen vurgulamakta yarar görüyorum: Kim i romanlar ve konular
müzikale gelm iyor. Çünkü seyircinin hoşça vakit geçirme-
■ sini öngören ve bu am açla sahne ye koyuştan dekor - kostüme ka dar her düzeyde aşırı görselliğe yer veren m üzikal, başka amaçlarla ve
okunmak üzere yazılm ış metnin
hem biçim ve biçem ini hem de i- çeriğini zedeliyor. Bence Evita'nın Che G uevara'sı nasıl bir karikatüre dönüşmüş idiyse m ü zikalin Feri- desi de zam anında temsil etmiş
olduğu değerlerden hayli yitirm iş
bir Feride olarak beliriyor. Cum alı hem özgün metne titiz lik le bağlı kaldığı, ama yönetmen m üzikalin formunu kollam ak zorunda kaldığı için ne Zeyniler köyünün kasvetli havası belirebiliyor (örneğin Hatice Hanım ın çocuklara a- hiret ve ölüm duygusunu aşıladığını belirten bölüm m üzi kalde yer alm ıyor) ne de romanın arka fonunu oluşturan Birinci Dünya Savaşı ve M illi M ücadele'nin atmosferi sezi- leb iliyo r. Yönetmen Hakan A ltıner bu kaygıyı taşıdığını program broşüründe belirtm iş olsa bile.
Feride'nin aşk yüzünden de olsa Anadolu'ya kaçışının
anlamını Ahmet Ham di Tanpınar şu sözlerle d ile getiri
yor: "Anadolu m ücadelesinin başladığı günlerde Anado lu'ya kaçış, eserin hudutlarını da aşıyordu. Romanın tefri ka edildiği günleri benim gibi hatırlayanlar, onun nasıl sı cağı sıcağına o günlerde İstanbul'da esen havaya cevap verdiğini b ilir". Ataç da şunları söylüyor: "Feride, epeyce dolaşır ü lkeyi. Yenilgi günlerinde olduğum uz için , yurt sevgisi daha ısılı idi içim izde. O günlerde bir 'İzm ir' de mek yetiyordu b izi duygulandırm aya." Bunlar bana ö- nemli kayıplar olarak gözüküyor.
Ama benim burada değinmek istediğim konu roman ve m üzikalle ilg ili değil. Reşat N uri'ye yapılan saygısızlık da bunlardan kaynaklanm ıyor. Çalıkuşu'nun özel galasına
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de gelmişti. Feri de'nin Zeyniler köyüne geliş sahnesinde genç kızın güzel liğine hayran kalan muhtar rolünü oynayan Feridun Ka- rakaya, tiyatrocu ağzıyla konuşursam rol çalm anın ve tu luat yapmanın sın ıfların ı hepten aşarak işi önce lau b alili
ğe, ardından da dalkavukluğa döndürdü: D em irel'e sah neden "Bubam ız gelm iş" diye seslenen, "Bu Buba affe der", diyen, Cum hurbaşkanlığı locasına doğru "Yakında Anam ız da gelir" gibi sözler sarfeden Karakaya'yı yadırga dığım ı söyleyeceğim . Fferhalde bu tür konularda hassas olduğuna inandığım Necati Cum alı gereken tepkiyi gös term iştir. Elbet oyunun yönetmeni Hakan A ltıner de.
Bir eğitim ci ve bürokrat olarak devlet hizm etinde ömür boyu çalışm ış olm asına rağmen, Reşat Nuri Güntekin "el pençe divan" duran bir insan olarak tanınm am ıştı. Resmi ideoloji ile de hükümet erkanı ile de arasında bir mesafe bulundurm ayı bilm iş bir yazardı. Bugün yaşıyor olsaydı belki Süleym an D em irel'in temsil ettiği değerlerin karşı
sında da o lab ilird i. Am a, «arakaya, sahneden Buba'ya öv
güler düzm ekte sakınca görm edi. Ne hakkı var buna? Cum hurbaşkanına saygısını ve sevgisini oyun sonrasında locasına gidip elin i doya doya öperek gösterseydi çok da ha iyi ederdi. Tiyatro ile şaklabanlığı ve yağdanlıklığı bir birine karıştırm am ak gerekiyor. A lkış alm ak, her zam an başarının kanıtını oluşturm az.