• Sonuç bulunamadı

İSLÂM VE HAÇLILAR*

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İSLÂM VE HAÇLILAR*"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISLAM VE HAÇLILAR*

Prof. CLAUDE CAHEN Çev.: ISMET KAYAO~LU

Selçuk Üniversitesi

Bir ~arkiyatç~~ için "Haçl~lar fikri" a~a~~da s~ ralayaca~~ m görü~lerle ele al~ nabilir:

Ortado~unun durumu neden Haçl~~ Seferlerinin kayna~~d~ r? H~ ristiyanlar~ n Haçl~~ Seferleri, müslümanlar~ n cihad anlay~~-lar~ ndaki benzeyi~~ ve ayr~l~ klar.

Do~ulular, Haçl~lar~~ nas~l anlad~lar?

Haçl~lar fikri, Do~u Dünyas~ nda yank~lar uyand~ rd~~ m~?

1- Birinci konu üzerinde, bildi~im kadar~yla, Bulletin de la FaculM des Lettres de Strasbourg (Strasbourg Edebiyat Fakültesi Dergisi)'da ~~ g5o'de yay~ nlanan bir küçük makalem ve ~~ 954'de bunun biraz geni~letilmi~~ haliyle Past and Present de yay~ nlanan yaz~ mdan ba~ kas~~ yoktur. (Mamafih Runciman

ayn~~ istikamette, çe~itli i~aretleri görülebilir.)

Içeri~i ~u ~ekilde özetlenebilir. Haçl~lar Do~uya, Türk fetihlerinden ezilmi~~ H~ ristiyanlar~ n yard~ m~ na ve onlarla sava~ma~a ve Türk fetihlerinden tehlikeye dü~en hacc~~ yeniden tesise gittiler kanaati vard~ r. Halbuki gerçek oldukça farkl~d~ r. Türk fethi Anadolu'daki sadece H~ristiyan rumlar için y~ k~c~~ olmu~, bunun hatta Anadolu'da ne di~er H~ ristiyanlara, ne de Islâm Dünyas~ n~ n di~er yerlerine özellikle Filistin'de Islâm ülkelerinde geleneksel olarak koruduklar~~ statüyü koruyan H~ ristiyanlara y~ k~c~~ tesiri olmu~tur. Hac için gidenler, her ne kadar Anadolu tarikiyle, kara yolu ile Kutsal Topraklara gitmiyorlar ise de deniz yolu ile gidenler burada, eskisinden daha fazla rahats~z edilmiyorlard~. Ba~ka türlü yorumlar, ters anlamlar veya kas~ tl~~ olarak kar~~t~ rmalar üzerine dayan~ r. ~üphesiz, her zaman ~ikayet konusu olan konular vard~ r. ~ikayetler XI. yüzy~l sonunda Filistin'de daha öncekinden fazla de~ildir. Bat~, burada daha fazla hassasiyet göstermi~tir. Bir çok defa Haçl~lar~ n Filistin'e yapt~ klar~~ seferler Bizans'a yard~ m olarak gösterilmi~ tir. I~te amac~ n bu ~ekilde de~i~tirilmesini izah etmek laz~ md~ r.

(2)

Ingilizce makalemin ikinci bölümünde ele al~ nan meseleler aras~ nda, yamlm~yorsam, Do~u'daki durumun gereklerine tam cevap vermeyen bir tasavvurun Bat~'da alg~land~~~~ hususu mevcuttu. Tabiat~yla (Haçl~~ seferleri için) Bat~'da genellikle uygun bir zeminin ~artlar~~ vard~ r. Her ne kadar bu durumdan yararlanan Italyan liman ~ehirlerinin etkisi fikrini bu ~artlar~ n d~~~ nda tutmak gerekiyorsa da bu ~ehirler ba~lang~çta pek haz~ r olmay~p bu yola büyük bir ihtiyatla girdiler kanaat~ nday~m. Haçl~~ Seferlerini yapanlar ticaret amac~yla hareket etmeyip fakat ekonomik ~artlardan etkilenen ki~ilerdir. Her ne olursa olsun, bu genel ~artlar, Haçl~~ zihniyetinin bütününü izah etmez. Papal~~~n önemli bir rol oynamad~~~n~~ söylemek zordur. Benim ~arkiyatç~~ olarak görü~üm Papal~ k anlay~~~ n~~ nas~l izah eder? Iki mesele gözönünde bulundurulur: Birincisi Papal~~~ n, genel olarak müslümanlara tavr~; ikincisi ise Do~u H~ristiyanlar~ na kar~~~ tavr~d~r.

Papal~ k, müslümanlar kar~~s~nda, Bat~'n~n yeniden kazan~lmas~~ için bir te~vik politikas~~ uygulad~. Hiç ~üphesiz bu Bat~~ tecrübesi daha sonraki Do~u'ya karar~~ etkilemi~tir. Belirtilmesi gereken ~u ki Do~u'da Haçl~~ Seferleri, Türk ak~ nlar~ na bir kar~~l~ k olarak görünürse, Bat~'da, H~ ristiyanlar~ n eski topraklar~ n~~ tekrar almalar~, eski arap fethinin rövan~~~ ve Islâm~n genel bir zay~fiamas~ n~ n sonucudur. Bu durum Sicilya'da ve Ispanya'da aç~ k bir ~ekilde kesindir. Bu sonuncu ülkede, müsamahal~~ bir dönemden sonra, buraya kat~~ bir müslüman idaresinin yerle~mesi ve M urab~ tlar~ n ça~~ r~lmas~, H~ ristiyan sald~r~s~~ kar~~s~nda Islam~ n sertle~mesini do~urmu~tur. Bu sald~ r~~ sadece Papal~~~ n i~i de~ildir. Belki de bu i~~ için ilk fikir ondan gelmemi~tir. Fakat Papal~ k, Sicilya'da nor-mandlarla ittifaktan sonra ve Ispanya'da II. Aleksandr'~ n Papal~~~ndan itibaren buralarla ilgisini art~ r~ r. Bu fikir, Do~u'da yeni baz~~ karakterlerle, Türk sald~ r~s~~ içinde müsait durumlar bularak bu yöne ta~~n~r. Akdeniz'in bat~s~ nda, bilinen bir tak~ m olaylar bir arada mütalaa edilirse, papal~~~n Islâma kar~~~ sürekli ilgisi oldu~u söylenemez. Bu politika ayn~~ zamanda, ula~~lmak istenen ba~ka bir amaç için kullan~laca~~~ zaman ona yard~m eder; bu amaca hizmet etmedi~i zaman ilgiyi keser. Gregoryen reformu çerçevesinde, Sicilya'daki Grekler ve Ispanyollar bir tak~ m durumlar neticesinde büyük bir otonomi kazanarak Papal~ k kar~~s~nda H~ ristiyan topluluklar olarak ortaya ç~ kmalar~, bunlar~~ kendilerine s~ k~ca ba~lama meselesini ortaya ç~ kard~. Bu mesele Ispanya'da kolay çözülmedi. Kald~~ ki VII. Greguvar, Kuzey Afrika'n~n müslüman prensi ile çok iyi münasebetler kurmu~tu. Sicilya adas~n~n eski sahibi olan Tunus'taki müslüman hükümdarla Normandlar bar~~~ yapt~ klar~ nda, Papal~ k, Pisal~lar~ n ve

(3)

ISLAM VE HAÇLILAR 1047 Cenevizlerin Tunus'taki Mehdi'ye kar~~~ durumlar~~ hakk~nda Normandlar kadar çekimser ve dikkatli davrand~. O halde müslümanlara kar~~~ sistemli bir sald~r~~ politikas~~ de~il fakat Papal~ k makam~ na yeni bir H~ristiyan cemaat~n~~ s~k~ca ba~lama politikas~~ mevcuttu. Kuzey Afrika'da az say~da H~ristiyan kalm~~t~.

Bana öyle görünüyor ki, Do~u'da da Papal~k için mesele ayn~~ ~ekildedir. Do~uda akideleri tamamen ayr~~ (heretique) olmasa bile Roma taraf~ndan tahammül edilemeyen yöneticiler taraf~ndan yönetilen bir Bizans H~ ristiyanl~~~~ vard~. Yine Do~u'da az tan~nan heretique h~ristiyanlardan ba~ka Grek Kilisesi vard~~ ki dil arapça, hareketleri, Bizans Antakya ve Kudüs patriklerinden daha fazla mütereddid bir davran~~~ içinde olan bir kilise idi.

Ermeniler ise, Roma ile baz~~ ili~kiler arzusu içinde bulunarak Bizans'~~ sevmediklerini gösterdiler. Hangi ~ekil alt~nda olursa olsun o halde Do~u'da Bizans etkisini tesirsiz b~rakma~a yard~m edecek, Ispanya'da yar~~ otonom ruhani liderlerin ula~t~~~~ gibi, Istanbul Partikli~ini sadede getirme~e, Suriye ve Filistin'de Roma H~ristiyanl~~~~ için uygun bir ortam vard~. Burada ben Orientalist alan~ n d~~~ na ta~~yorum. Fakat mesele, Akdeniz bütünü içinde ele al~n~rsa, bu ~ekilde bir aç~ klaman~n çözümlenemez bir ~ekil de~il, en az~ndan bir hipotez olarak izah' mümkündür. Asl~nda bu, baz~~ ara~t~ rmac~lar~n, Papal~~~n, Do~u Latin H~ ristiyanl~~~~ ve sonraki Haçl~lar hakk~nda vard~ klar~~ kanaatla birle~ir.

Tabiabyla bütün bunlar, olaylar~n içinde II. ürben'in Haçl~lar hakk~nda tam olarak ne dü~ündü~ü meselesini ortaya ç~karmaktad~ r. Bu da ayr~~ bir konudur.

2- Ikinci meselenin burada tafsilatla ele al~nmas~~ asl~~ olmayan ~eylerin kayna~~~ olabilir. Temel metinlere göre, Islâmda kutsal sava~, H~ristiyan kutsal sava~~ndan farkl~d~ r. Müslümanlar~nki, inanmayanlar~~ itaat alt~na alma, h~ristiyanlar~nki ise savunma veya kurtarma iradesine dayan~r. Fakat bizzat bu ay~r~m metinlerde, din adam~~ olmayan insanlar~n gerçek tav~ rlar~nda bulunmaz. Islam dünyas~~ (Haçl~~ Seferleri esnas~nda) H~ ristiyanlara kar~~~ cihad yapma fikrini kaybetmi~; ancak bu fikir iki yerde hâlâ uygulanmakta idi. Biri, Orta Asya ve Afrika s~n~rlar~ndaki putperestler (paiens) ve, di~eri Islâmiyete yeni girmi~~ olan Türklerin ~imdi Bizans s~mrlar~ nda yapt~ klar~~ gazveler. Bu ikincisi, Küçük Asya'n~n i~galine müncer oldu ise de, burada ilk ba~taki dü~ünce, bütün di~er s~n~r gazvelerinde görüldü~ü gibi, bir gazve fikrinden öteye gitmiyordu. öte yandan H~ristiyanlar, ister ~uurlu olarak, ister objektif oldu~una inand~klar~~

(4)

~ekilde olmayan, kurtarma harekat~nda samimi olarak sald~ rgan bir tutum ald~lar. Günümüzde oldu~undan daha fazla Orta Ça~da Haçl~~ Seferlerinin, halka aç~ klanan amaçlar~ n~n d~~~ nda amaçlar~~ olmad~~~n~~ söylemek pek safça olur.

3- Bu ~artlar muvacehesinde, Haçl~~ Seferlerini Do~unun, Bat~l~lar gibi telakki etmedi~ini anlamak kolayd~r. Iki zaman~, iki toplumu; Haçl~~ Seferlerinin hemen ertesini ve daha sonraki devirleri; Müslümanlar~~ ve H~ristiyanlar~~ ayr~~ mütalaa etmek yerindedir. Müslümanlar hakk~nda tam bir fikir edinmek güçtür. Zira bir yandan I. Haçl~~ Seferleri esnas~nda mahalli bilgilerin noksan bulunu~u ve öte yandan, dolayl~~ i~aretler birbirleriyle oldukça tezatl~d~r. Baz~~ metinler, Haçl~larla do~rudan ilgili Suriye ve Filistin'in d~~~ ndaki Islâm dünyas~nda o esnada halk~~ heyecanland~rmad~~~~ intiba~n~~ verir. Halbuki baz~lar~, hükümdarlar~n davran~~lar~nda de~ilse de toplumun ~uurunda çok derin yank~lar uyand~rd~~~na dair i~aretler ta~~rlar. Fakat ~uras~~ kesindir ki, müslümanlar~~ etkileyen "Frank"lar~ n Suriye-Filistin topraklar~nda ilk görünmeleri de~il, bu topraklara sürekli yerle~meleri ve bu hareketlerinin devam etmesi tehlikesi idi. Onlar~n bu topraklarda görünmeleri bizim tahminimizin aksine pek de garip kar~~lanmad~. Çünkü bu Franklar Bizans ordusunda yabanc~~ paral~~ askerler olarak biliniyor ve halen Bizans'tan buraya naklediliyordu. Bunlar~n say~lar~ n~ n, Nicephore Phokas, Tzimisces ve hatta Romain Diogenes'in Bizans ordular~mn say~s~ ndan fazla olmamas~~ gerekli idi. Sözün k~sas~, bilinen Bizans Seferlerinin bir ba~ka türü oldu~u dü~ünüldü. Ba~ka türlü de~il.

Zamanla müslüman müellifler, Franklar~n Bizans kar~~s~ nda ba~~ms~z olmalar~~ hususunda izahlar aramaya ba~lad~lar. Bu arada elimizde bulunan iki müellifin eserinde bilgi vard~ r. Biri, ~~ o55 y~l~nda Bat~l~lar~n kutsal topraklara yapt~klar~~ hacda kar~~la~t~klar~~ s~k~nt~y~~ anlat~r. Bu bilgiyi AzimI, Franklardan dolayl~~ olarak, onlar~ n hizmetinde bulunan bir Halepli hem~ehrisinin (Hamdan Ibn Abdürrahim) yazm~~~ oldu~u eserinden nakletmi~tir. Di~eri ise geni~~ görü~leri olan Ibnu'l Esir'dir. Görü~lerinde, olaylar~~ ak~l yoluyla aç~klamas~yla mesnedsiz izahatlara yer vererek hem Sicilyadaki Normandlar~n, Do~uya Bat~l~lar tarafindan gönderilen yard~mlar~, Afrika'ya yak~n olan yerlerin al~nmas~n~~ istemedikleri için engellediklerini ve hem XI. yüzy~lda H~ristiyan Italya ve Bizansla iyi ili~kileri olan ortodoks müslümanlar~n lanetledikleri Fatimilerin ça~r~s~n~~ hat~rlatmas~~ önemlidir. (Fatimiler, Türkler'in elinde bulunan Kudüs'ü onlar~ n zor durumlar~ndan yararlanarak geri almak isterler fakat Franklar

(5)

ISLAM VE HAÇLILAR 1049

Filistin'e yakla~t~klar~~ vakit onlarla ili~kiyi kopanrlar.) Hiç ~üphesiz, bütün müslümanlar Haçl~~ seferlerinin, müslümanlara kar~~~ bir H~ristiyan seferi oldu~unu bilirler. Fakat hiç kimse bu halin ideolojik mahiyeti üzerinde durmaz.

Biz, yerli H~ristiyan halk~n o zamanki durumlar~n~~ anlatan ifadelerine veya konunun ayr~nt~lar~na rastlam~yoruz. Monofizitler çoktan beri Bizans hakimiyetine kar~~~ müslüman hakimiyetini tan~may~~ ye~lemi~lerdi. Herhangi bir H~ristiyanl~k hareketi kar~~s~nda duyarl~~ de~illerdi. islâma kar~~~ sava~a al~~m~~~ olan Do~u Grekleri ve Ermeniler bu tarz dü~ünceleri daha kolayl~kla kabule müsait idiler. Bununla birlikte ~una dikkat edilmelidir ki, Bizans'~n ve Ermenilerin sava~lar~nda H~ristiyanlar Tannn~n korumas~n~~ niyaz etmi~ler ve buna kar~~~ müslümanlar da ayn~~ ~eyi istemi~lerse de bu sava~lar dini karakterde olduklan halde hiçbir zaman din adamlar~~ sava~a kat~lman~n ahirette üstünlükler sa~layaca~~n~~ kabul etmemi~lerdir. [Bilhassa Bat~~ Kilisesi "Sen hiçbir cana k~ymayacaks~n" (Tu ne tueras point) der.] Öte yandan politik ve stratejik mülahazalar ön planda oldu~undan, özellikle kutsal yerlerin kaderi halk~n duygusunda özel bir önem ta~~mad~~ *. Toros-Suriye eteklerinde Türkmenlerin ya~malanna maruz kalan Ermeniler, politik aç~dan, yerel otonomilerini korumalar~~ için Bizans'~n kendi üzerlerindeki gev~ek idaresine dönme~i, arzu ediyorlard~. Ermenilerin Franklar kar~~s~ndaki tavr~, onlar~~ Bizanshlardan farkl~~ görüldüklerini daha iyi izah eder. Fakat burada, Bat~l~lar~n kafas~ndaki Haçhlan ifade eden duygulara uyan bir davran~~~ polemi~i söz konusudur. Daha sonralar~~ Ermeniler ve hatta bazen (Franklarm egemenli~i alt~ndaki topraklardaki Marurdler söz konusu edilmeden) Monofizitler, baz~~ hallerde H~ristiyan dayan~~mas~n~~ gösterdiler. Dolay~s~yla Haçl~lara do~ru bu H~ristiyanlar hayranl~klar~n~~ belirttiler. (Yerli halka derinli~ine Haçl~~ Seferleri hakk~nda hiç bilgi verilmedi). O s~rada Franklar ise bir arada ya~ama zorunlu~u ve say~lar~n~n az olmas~ndan kaynaklanan ve artan askeri zorluklar~n tesiri ile, onlarla gittikçe s~k~la~an ba~lar kurmay~~ istiyorlard~. Büyük ço~unluk burada anlat~lmas~~ uzun olacak çe~itli nedenlerle, hiçbir zaman ~ahsi menfaat duygusundan vazgeçmedi. (Latinler de ayn~~ ~ekilde, egemen olma iradesini ta~~d~lar). Bu durum belirli hallerde birle~me ve yard~mla~man~n münferit ve üstünkörü olmas~~ ile yak~nla~ma te~ebbüslerini ba~ar~ya götürmedi. Gayrimüslimlerin büyük ço~unlu~u için, çevrelerinde-ki kuvvetli müslüman halk~n ortas~nda, kendi hayatlann~~ sürdürmek söz konusu oldu~undan, Haçl~~ ideolojisine kendileri için tehlike olmad~kça

(6)

yabanc~~ kal~yorlard~. Talih kendilerine güldü~ü vakit yapt~klar~~ gibi, müslüman bir ordunun yenilmesi neticesinde, köylünün ve ~ehirlinin yenik müslüman ordular~ n~ n soyulmalar~na giri~melerinden bir delil ç~kar~lamaz. Hulasa, yerli H~ ristiyan halk Haçl~~ olay~na kat~lmad~. Ne birinci Haçl~~ seferlerinde ne de ikinisinde. Genelde Do~u Latin tarihinde bir tarafs~zl~k mevcuttu.

4- Nihayet, Bat~dan gelen Haçl~~ fikri, müslümanlar üzerinde h~ ristiyanlara aksine bir tepki olarak ortaya ç~ kt~~ m~? Ba~ka bir deyi~le, H~ ristiyan kutsal sava~~n~n varl~~~, müslüman kutsal sava~~n~~ uyand~rd~~ m~, bu yola dönü~türdü mü? Burada birçok ~eyi birbirinden ay~rmak laz~md~r. ~uras~~ itirazs~z kabul edilir ki Frank tehlikesinin mevcudiyeti, Suriye ve civar~ nda müslümanlar~~ fiziki bir dirili~~ ve maddi bir toparlanmaya yöneltti. Bu dirili~~ ve toparlanma, H~ ristiyan sald~ r~s~na kar~~~ dayan~~ma ve savunma iradesi olarak idrak edildi. Bu dirili~in ne derece yayg~ n oldu~unu ve derinli~ini ölçmek zordur. Ekseriya, küçük hükümdarlar, etraflar~na cihad fikrine duyarl~~ olan halk~~ toplamaktan yararlanarak bir cihad politikas~~ ilan ediyorlard~ . Burada dini kanaat ile siyasi motif aras~nda hangisinin esas oldu~unu birbirinden ay~rmak pek mümkün de~ildi. Ama ne olursa olsun, esas mesele cihad ideolojisinin, Haçl~lardan dolay~~ veya onun bir tepkisi olarak daha de~i~ik bir karakter al~ p almad~~~~ meselesidir. Bu konuda, aç~ kça "hay~r" olarak cevap vermek laz~md~r. Hatta kronolojik olarak, Haçl~lara kar~~~ sava~~n do~u~u, Franklara kar~~~ dirili~~ fikir hareketinin içinden ç~ kt~~~ n~~ söylemek mümkün de~ildir. Burada aç~ klamas~~ uzun sürecek, genel Islâm dünyas~ nda, daha önceki yüzy~llarda birçok mezhebin bir çe~it serbest dü~üncenin ve cemaatin bölünmelerine meydan veren dü~üncelere kar~~~ ortodoks tepki hareketi vard~r. Ancak ve yaln~z bu hareket XII. ve XIII. yüzy~llarda devam eder. Ve sadece yabanc~ya kar~~~ sava~, bu hareketin (Ortodoksinin tepkisi) Suriye'ye ve bilahare M~s~r'a yay~larak güçlenmesini sa~lam~~ t~ r. Dirili~in zorunlu olarak hissedilmesi iç'te ve d~~'ta iki cephede görülmü~tür. Iç planda Ehlisünnetten ayr~lan müslümanlar~n eritilmesi, Frank tehlikesinin varl~~~~ deliline dayand~r~lm~~t~r. Fakat esas olan d~~~ cephe ile yap~lan sava~t~r. Bu iki sava~~ birbirinden ayr~lmaz. Buna ra~men, müslüman himayesi alt~ nda ya~ayan H~ristiyanlara kar~~~ müslümanlar~ n tolerans~nda bir de~i~iklik olmam~~t~r. Bunun tersini söyleyenler ya iyi kaynaktan bilgi alamam~~lard~ r veya kötü niyetlidirler. Müslümanlar~ n Haçl~~ Seferleri kar~~s~nda dirili~lerinde H~ristiyanlar çok az durumlarda zarar görmü~lerlerdir. Bu da ancak ayn~~ ile mukabele ve Frank suikastlar~na kar~~~ yap~lm~~ t~r. (Mesela: ~~ ~~ 24'de Franklar tarafindan kutsal mahallere hürmetsizlik yap~lmas~na kar~~l~k Halep'teki kiliselerin müsadere-

(7)

~SLAM VE HAÇULAR 1051

si olay~ ). Bir çok durumlarda politik aç~dan Franklar~ n hesab~ na çal~~ t~~~~ tahmin edilen çe~itli s~ n~f h~ ristiyan vard~ r. Bunlara kar~~~ Ispanya'daki Murab~ tlar~ n ald~~~~ tav~ r pek az toleransl~~ görünüyor. Zira, Ispanya H~ ristiyanlar~~ Latin dini akidesinde idi. Do~u'daki Türk beylerinin tavr~~ ise Haçl~~ Sava~lar~ n~ n ortas~ nda bile tam müsamahal~~ idi. Çünkü buraya gelenler, Franklar~ n suç orta~~~ olarak gelmiyor ve Latin akideli de~illerdi. ~uras~~ da iyi bilinir ki, Latinlere kar~~~ kinleri kolayca istismar edilebilecek Grek h~ ristiyanlara müslümanlar çok avans verdiler. Ayn~~ ~ekilde Roma'n~ n dostu olan Marunilere, müslümanlar~n tavr~ n~ n sertle~mesi bu ~ekilde izah edilir. E~er genel anlamda müslümanlar~ n yönetimi alt~ ndaki h~ ristiyanlara müslümanlar~ n davran~~~~ sertle~mi~se bu onlardan yararlanmak isteyen Mo~ollarla i~birli~i yapmalar~ ndan dolay~d~ r. Ama gerçek anlamda bir i~kence yapma yoktur. Hele biz bu ça~da Bat~ n~ n Engizisyon dönemi ya~ad~~~n~~ hat~ rlarsak. O halde özetle, Frank tehlikesi bir reaksiyon yaratt~. Bu reaksiyon, cihad ~eklini ve iç' te de ehlisünnetin tepkisini ortaya ç~ kard~. Baz~~ tâli derecede olan katk~lar~~ da bu sava~~n ideolojisine katmak mümkündür. Mesela Kudüs ~ehrine Mekke ve Medine ~ehirleri yan~~ s~ ra (Ama hiçbir zaman onlar~ n derecesinde olmayan) bir hürmet ve sadakat ba~~~ ile ba~lanma artt~.

Normal olarak bu k~sa aç~ klama, bu konu üzerinde yak~ n geçmi~teki yay~ nlar~n tenkidi üzerinde olmal~yd~. Bu mümkün olmad~; çünkü çok az var. Genel olarak yap~lanlar daha önce belli olan ~u veya bu ~ekildeki yorumun teyid edilmesi, Haçl~~ tarihinin geleneksel görü~lerinin ifade zaruriyetini ortaya koymakt~ r. Bu yaln~z Do~unun askeri reaksiyonlar~m de~il, fakat içerde Franklara kar~~~ tavr~ n belirtilmesi ~eklinde olur. Durum bu olunca yüzy~llardan beri ya~anan k~sa müspet tasdiklerin tamamen dayanaks~z oldu~u farkedilir.

Bu fikirler haz~ rlamakta oldu~um "Autour des Croisades, points de vue d'Orient et d'Occident" (Haçl~lar üzerinde Do~u'nun ve Bat~'n~ n görü~leri) adl~~ eserimde aç~klanacakt~ r.

II. Dünya Sava~~ndan buyana, Islâm~n Haçl~lar kar~~s~ ndaki tavr~~ ile ilgili tek eser ~udur: H.A.R. Gibb, " The achievement of Saladin" Bulletin of the John Rylands Library, (1952).

Do~u'daki Hristiyanlar (Bizans hariç) hakk~ nda hiçbir yay~n yoktur. Monte'nin"Crusade and Jihad" adl~~ "The arabe heritage" da ( ~~ 9.4.4) yay~nlanan makalesi konunun sadece askeri yönünü ele almaktad~ r.

Yanl~~~ anla~~lmalardan dolay~~ sadece bu bölümün ba~~ ndaki iki makaleyi zikretmem yeterli görüldü.

(8)

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastalar›n yafl, cinsiyet, hastaneye yat›fl tarihleri, yat›fl süreleri, hipertansi- yon (HT), diyabetes mellitus (DM), ailede koroner arter hastal›¤› öyküsü ,

Bilim dünyasının yıldızı Genetik Bilimci Craig Venter, ırk kavramının bilimsel değil sosyolojik olduğunu kanıtladı Bilim insanlar ı, daha önce de ortaya atılan bir

Orman bölgesinde, hükümetin toprakları ve diğer ulusal kaynakları özel şirketlere ve kişilere satmayı yasalaştırmasına karşı tepki gösteriliyor.. Ayr ıca

Yeni çıkarılan SGK yasası ile işçilerin ve diğer tüm emekçi sınıfların güvencesi ortadan kaldırılıyor.. Yakın gelecekte emekçilere sigorta primlerini

Ekoloji Kolektifi olarak gıda güvenliğimizi, sağlığımızı ve yaşamımızı, toprağımızı, tarımımızı yok edecek olan bu yasa karşısında halkımızı ve ilgili

Gerek Nesâî ve İbn Hibbân’ın tabakât kitaplarından gerekse başka eserlerden çok rahatlıkla görebilece-ğimiz gibi Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî ve Ahmed

Ç›kar›mlar: Aç›k cerrahi tedavi ve akromiyoplastinin uzun dönem sonuçlar›, yöntemin rotator k›l›f y›rt›klar›n›n tedavisinde etkili oldu¤unu göstermektedir..

12 Klasik İslâm Hukuku kaynaklarında suçlara dair yapılan ta’zir, had, 13 ve cinayet (diyet ve kısas) şeklindeki taksimatta da katl kelimesinin daha çok