• Sonuç bulunamadı

Sosyal bilgilerde göç konusunun drama yöntemiyle öğretiminin akademik başarıya etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sosyal bilgilerde göç konusunun drama yöntemiyle öğretiminin akademik başarıya etkisi"

Copied!
139
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLERDE GÖÇ KONUSUNUN DRAMA YÖNTEMİYLE ÖĞRETİMİNİN AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Mavi AKKAYA

Ankara Mayıs, 2012

(2)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

SOSYAL BİLGİLERDE GÖÇ KONUSUNUN DRAMA YÖNTEMİYLE ÖĞRETİMİNİN AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Mavi AKKAYA

Danışman:

Yrd. Doç. Dr. Bülent AKSOY

Ankara Mayıs, 2012

(3)
(4)

ÖNSÖZ

Sosyal Bilgiler dersi, sosyal bilimlere ait olan çeşitli bilim dallarını içerisinde barındırması bakımından ayrı bir yere sahiptir. Günümüzde eğitim sistemimizde yapılandırmacı yaklaşımın uygulanmaya başlanmasıyla yaparak-yaşayarak öğrenmenin önemi anlaşılmaya başlanmıştır. Burada öğretmenlere düşen görev ise öğrencilerin hazır bulunuşluklarına ve okulun imkânlarına uygun olarak dersi düzenlemektir. Bu noktada öğrencilerin yaparak-yaşayarak öğrenmelerini ve öğrenilen bilgileri kalıcı hale getirmelerini sağlayacak yöntemlerden birisi de drama yöntemidir. Dramada amaç öğrencilerin gösteri yapması değil bir olayı, olguyu yaşayarak algılayabilmesi durumudur.

Bir konuyu öğretmede birden çok yöntem kullanılabilmekle birlikte, araştırmamızın konusu olan göç konularının drama yöntemiyle öğretiminin yapılandırmacı anlayışa göre öğrencilerin akademik başarılarını artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca öğrencilerin ifadeleri de bu sonucu destekler niteliktedir.

Yüksek lisans tez danışmalığımı üstlenerek bana her konuda yardımcı olan, hoşgörüsünü esirgemeyen, merak ettiğim her şeyi içtenlikle yanıtlayan, konuşmalarıyla beni yüreklendiren sayın danışmanım Yrd. Doç. Dr. Bülent AKSOY’a teşekkürü bir borç bilirim.

Ayrıca üniversiteye başladığım yıl bana öğretmenlik mesleğini tanıtan, tez çalışmalarımda yardımını esirgemeyen ve görev yapmakta olduğu okulda tezimin uygulamasını yaptığım değerli öğretmenim Dr. Kadir KARATEKİN’e, arkadaşım Deniz YERLİ’ye ve uygulama öğrencilerime teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugünlere gelmemi sağlayan, hüzün ve sevinçlerimi paylaşan, benden desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen, beni sabırla dinleyen ve her defasında bana güvendiklerini belirten canım annem Cennet AKKAYA ve babam Mehmet AKKAYA’ya, abim Selçuk ve ablam Seher’e verdikleri destekten dolayı minnettarım.

(5)

ÖZET

SOSYAL BİLGİLERDE GÖÇ KONUSUNUN DRAMA YÖNTEMİYLE ÖĞRETİMİNİN AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ

AKKAYA, Mavi

Yüksek Lisans, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Bülent AKSOY

Mayıs-2012

Bu çalışmanın amacı, sosyal bilgiler dersi 7. sınıfta bulunan “Ülkemizde Nüfus” ünitesi içerisinde yer alan göç konusunun drama yöntemiyle öğretiminin öğrencilerin akademik başarısı üzerindeki etkisini saptamaktır.

Araştırma deneysel desen modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak başarı testi kullanılmıştır. Geliştirilen ölçme aracı Demirlibahçe İlköğretim Okulu’nda öğrenim gören altmış beş öğrenciye uygulanmıştır. Araştırmanın alt problemlerinin çözümlenmesinde çift yönlü varyans analizi (repeated measures) yapılmış; frekans, yüzde ve aritmetik ortalama değerleri kullanılmıştır.

Araştırma bulguları deney ve kontrol grubunun, deney öncesi ve deney sonrası öntest ve sontest toplam göç testi başarı puanları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Öğrencilerin göç testi başarılarıyla ilgili olarak öntest-sontest başarı ortalama puanları arasında anlamlı bir fark vardır.

İki ayrı öğretim modelinin uygulandığı deney ve kontrol grubu öğrencilerinin göç testine ait başarı puanlarının deney öncesinden sonrasına anlamlı farklılık gösterdiği yani farklı işlem gruplarında (deney ve kontrol grubu) olmak ile tekrarlı ölçümler faktörlerinin göç testi başarı düzeyleri üzerindeki ortak etkilerinin anlamlı olduğu bulunmuştur.

Deney grubu öğrencileri genel olarak dersin drama yöntemiyle işlenmesinin gerek konunun kalıcılığı gerekse desin eğlenceli olması gibi olumlu etkiler bıraktığını

(6)

belirtmişlerdir. Bunun yanı sıra çalışma ortamında gürültünün olması ve grup çalışmasının olumsuz etkileri yöntemin sınırlılığı olarak belirtilmiştir.

(7)

ABSTRACT

The Effect Of Teaching Migration Through Drama Method On The Academic Success In Social Studies

AKKAYA, Mavi

Master, Department of Social Studies Theses Supervısor: Yrd. Doç. Dr. Bülent AKSOY

May-2012

The aim of this study is to determine the effect of drama method in teaching ‘migration’ which is a part of the chapter: ‘ Population in our country’ in the curriculum of seventh grade in social studies course on the academic success of students.

The research was conducted in the experimental design model. An achievement test was used in the research as a data collection tool. The assessment instrument developed was implemented in Demirlibahçe Primary School by considering the performance of sixty-five students. Two-way analysis of variance was applied and also the values such as frequency, percentage and arithmetic mean were calculated in the process of solving the base issues of research.

A significant difference was found between the pre-test and post-test total achievement marks of experiment and control group in migration test regarding pre-experimental and post-pre-experimental processes. There is a significant difference between the average pre-test and post-test migration test achievement marks of students.

It can be stated that the achievement marks of experiment and control group students to whom two seperate teaching models were applied show considerable difference when pre-experimental and post-experimental stages are reviewed in detail. In other words, it was found that the combined effects of the factors such as being in different process groups and repeated measures on the achievement level of migration test is meaningful.

(8)

Students in the experiment group indicated that teaching the course by drama method has left positive impressions in terms of durability of the subject. It has also been stated that teaching the course by the help of drama method makes the lessons more enjoyable. On the other , the existence of noise in the study environment and the negative effects of groupwork were defined as the boundedness of the method.

(9)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... iv

ÖZET ... v

ABSTRACT ... vii

İÇİNDEKİLER ... ix

TABLOLAR, ŞEKİLLER VE GRAFİKLER LİSTESİ ... xiii

I. BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.2.1. Problem Cümlesi………. 4 1.2.2. Alt Problemler………. 4 1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 1.4. Varsayımlar ... 5 1.5. Sınırlılıklar ... 5 1.6. Tanımlar ... 6 II. BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1. Göçün Tanımı ve Sınıflandırılması ... 8

2.2. Göç ve Nüfus……….. 10

2.3. Zorunlu ve Gönüllü (Serbest) Göçler ... 13

(10)

2.4.1. İç Göçler ... 14

2.4.1.1. Kırdan Kente Göçün İtici Nedenleri……….. 22

2.4.1.2. Kırdan Kente Göçün Çekici Nedenleri……….. 23

2.4.1.3. Kırdan Kente Göçün Sonuçları……….. 25

2.4.1.4. Kentleşme ve Gecekondulaşma………. 26 2.4.2. Dış Göçler ... 27 2.4.2.1. Beyin Göçü ... 28 2.4.2.2. İşgücü Göçü ve Avrupa Ülkeleri ... 30 2.4.2.3.Almanya ... 30 2.4.2.4. Hollanda ... 33 2.4.2.5. Fransa. ... 35

2.4.2.6. Balkanlardaki Türkler ve Göç Hareketleri……… 34

2.5. Göç Bağlamında Türk Dünyası’ndaki Hareketler………... 37

2.6. Sosyal Bilgiler Öğretiminde Göç Konularının Yeri ... 38

2.7. GÖÇ KONULARININ ÖĞRETİMİ VE DRAMA YÖNTEMİ ... 38

2.8. Dramanın Tanımı ve Tarihçesi ... 38

2.9. Drama Türleri ... 42

2.9.1.Yaratıcı Drama ... 42

2.9.1.1. Yaratıcı Dramanın Faydaları ... 44

2.9.2. Eğitici Drama ... 45

2.9.3. Psikodrama ... 45

2.9.4.Sosyodrama ... 46

2.10. Dramanın Öğeleri ... 46

2.10.1. Drama Lideri ... 46

2.10.1.1. Drama Liderinin Dikkat Etmesi Gereken Noktalar .... 47

2.10.2. Katılımcılar ... 48

2.10.3. Çalışma Mekânı ... 49

2.10.4.Uygulama ... 49

2.11. Eğitimde Dramanın Uygulama Aşamaları ... 50

2.11.1.Hazırlık/Isınma Aşaması ... 50

2.11.2.Canlandırma (Oynama) Aşaması ... 51

2.11.3. Rahatlama ve değerlendirme Aşaması ... 51

2.12. Dramanın İlkeleri ... 52

(11)

2.14.Dramanın Faydaları ... 53

2.15.Sosyal Bilgilerde Dramanın Yeri ... 54

2.16.Dramaya İlişkin Kavramlar ... 55

2.16.1. Yaratıcılık ... 55 2.16.2. Eylem ... 55 2.16.3. Edim ... 56 2.16.4. Oyun. ... 56 2.16.5. İletişim ... 57 2.16.6. Etkileşim ... 57 2.16.7. Empati ... 58 2.17.Drama Teknikleri ... 58 2.17.1. Rol Oynama ... 58 2.17.2. Pandomim ... 59 2.17.3. Doğaçlama ... 59 2.17.4. Dramatizasyon ... 59 2.17.5. Rol değiştirme ... 60 2.17.6. Paralel Çalışma ... 60 2.17.7. Zihinde Canlandırma ... 60 2.17.8. Müzikle Drama ... 60 2.17.9. Resim Yapma ... 61 2.17.10.Parmak Oyunu ... 61 III. BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Deney Deseni ... 62

3.2. Araştırmaya Katılan Öğrenciler ... 64

3.3. Veri toplama Araçları ... 65

(12)

IV. BÖLÜM

BULGULAR VE YORUM

4.1. Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorum ... 70

4.2. İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorum ... 73

V. BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER 5.2.Sonuçlar ... 78 5.3.Öneriler ... 79 KAYNAKÇA ... 81 EKLER ... 92 EK-1 Başarı Testi ... EK-2 Drama Ders Planları ... EK-3 Öğrencilerin Hazırladıkları Drama Senaryoları ... EK-4 Fotoğraflar ... EK-5 Uygulama İzin Yazısı ...

(13)

TABLO, ŞEKİL VE GRAFİKLER LİSTESİ

Tablo-1. İllere Göre İl/İlçe Merkezi ve Belde/Köy Nüfusu ... 16 Tablo-2. İl/İlçe Merkezleriyle Belde/Köyde Yaşayan Kadın ve Erkek Nüfusu . .18 Tablo-3. İllerin aldığı göç, verdiği göç, net göç ve net göç hızı (2009-2010 dönemi) ... 20 Tablo-4. Araştırmaya Katılan Öğrenciler ... 64 Tablo-5. Ülkemizde Nüfus (Göç) Ünitesi Ön uygulama Testi Madde Analiz Tablosu ... . 65 Tablo-6. Öğrencilerin Ülkemizde Nüfus Ünitesi Başarı Testinden Aldıkları Öntest-Sontest Ortalama Puan ve Standart Sapma Değerleri

... 70 Tablo-7. Ülkemizde Nüfus Ünitesi Öntest - Sontest Başarı Puanlarının ANOVA

Sonuçları……….……….. 71

Tablo-8. Deney grubu öğrencilerinin drama yöntemine ilişkin olumlu fikirleri ... 73 Tablo-9. Deney grubu öğrencilerinin drama yöntemine ilişkin olumsuz fikirleri ... 74 Tablo-10. Deney grubu öğrencilerinin bilgi haritalarına yönelik düşünceleri ... 75 Tablo-11. Deney grubu öğrencilerinin öğretmene yönelik düşünceleri

... 76 Şekil-1. Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Desen ... 63 Şekil-2. Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Desende Gözenekler ... 69 Grafik-1. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ülkemizde Nüfus Ünitesine İlişkin Öntest-Sontest Başarı Puanlarını Gösteren Diyagram……….. 72

(14)

I. BÖLÜM

1.GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın problemine, amacına, önemine, varsayımlara, sınırlılıklara ve tanımlara yer verilmiştir.

1.1.Problem Durumu

Sosyal Bilgiler öğretimi eğitimimiz içerisinde önemli bir yere sahiptir. Tarih, hukuk, coğrafya, felsefe, ekonomi, sosyoloji, antropoloji, arkeoloji, psikoloji, gibi bilim dallarını kapsaması nedeniyle disiplinler arası bir alan olma özelliğine sahiptir. Bugün Sosyal Bilgiler, yapılandırıcı yaklaşıma dayanan bir eğitim anlayışıyla öğretilmektedir.

Eğitim duyuşsal, bilişsel ve psikomotor öğrenmeler yoluyla gerçekleştirilmektedir. Duyuşsal alan daha çok Sosyal Bilgilerde vatan, devlet, bayrak, millet sevgisi gibi konulara karşı olumlu tutumlar kazandırmayı hedefler. Bilişsel alan zihinsel aktiviteler yoluyla, psikomotor alan ise fiziksel aktiviteler yoluyla öğrenmeyi gerçekleştirmeyi hedefler.

Sosyal Bilgiler disiplinler arası eğitim özelliği göstermesi nedeniyle bir konuya farklı açılardan bakma imkânı sunar. Toplumsal değerlerin farkına varılmaya başlandığı ilköğretim çağında Sosyal Bilgiler Dersi önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde ve dünyada yaşanan göçler toplumu farklı yönleriyle etkiler. Bu noktada Sosyal Bilgiler dersinin konularından birisi olan göçün drama ile işlenmesi öğrenme yaşantılarının zenginleştirilmesi ve öğrencilerin konuyu anlamalarını kolaylaştırabileceği gibi kalıcılığı da artıracağı düşünülmektedir.

Nüfus hareketleri, diğer bir deyimle göçler gerek ekonomik ve sosyal sistemde verilen kararların gerekse kişilerin kendi kişisel beklentileri sonunda oluşmaktadır. Planlı dönemin ilk yıllarında şehirleşme kalkınmanın bir gereği olarak kabul edilmiş ve şehirleşme teşvik edilmiştir. Bunun sonucunda özellikle nüfus artış hızının yüksek olduğu kırsal kesimlerden

(15)

sosyal ve fiziki alt yapısı iyi olan ve sanayi tesislerinin yoğun olduğu kentlere çalışmak ve kentin sosyal imkân ve kolaylıklarından faydalanmak üzere nüfus göçü artan oranda gerçekleşmiştir. (Kocaman ve Bayazıt, 1993: 1). Türkiye’de kentlere yapılan göçlerin genellikle kişilerin daha iyi bir hayat standardına sahip olma isteğiyle gerçekleştirdikleri görülmektedir.

Şehirlere olan göçün temel nedenlerini şu maddelerle sıralayabiliriz: Tarıma yeni teknolojinin girişi,

 Enstansif tarım, toprak yetersizliği ve toprağın mirasla parçalanması,  Hızlı nüfus artışı ve yaşam biçiminin sınırlılığı,

 Kentlerdeki sosyal ve kültürel imkânlardan yararlanma isteği,  Kentlerin iş yönünden çekiciliği,

 Haberleşme ve ulaşım olanaklarındaki gelişmeler,

Çeşitli düzeylerde verilen yönetimle ilgili kararlar ve uygulanan politikalardır (Kocaman ve Bayazıt, 1993: 2).

Göç hareketleri sadece şehirlere yapılan göçler olarak sınırlandırılamaz. Göçler çeşitli yönlerde gerçekleşmektedir.

Köyden-kente göç Kentten-kente göç Kentten-köye göç

Köyden-köye göç (Akkayan, 1979: 24-25).

Göçler beraberinde kentleşmeyi de getirmektedir. Kentleşme dediğimizde yapısal değişmeyi de işaret eden bir iç göç hareketinden söz edilmektedir. Burada iç göçle yaşamlarını köylerde sürdürenlerin bu yaşam yerlerinden koparak kentlerde tarım dışı işlerle hayatlarını kazanarak yaşamaya başlaması anlatılmaktadır (Tekeli, 2008: 49).

Ülkemizde iç göçlerin yanı sıra dış göçler de yaşanmaktadır. Dış göç veren ülkelerin yapısının anlaşılabilmesi için belli tarihsel olayların ve toplumsal etkenlerin bilinmesi gerekmektedir. Göç eden Türk toplumunun, yeni bir yaşam kurmak üzere göç etme alışkanlığının olmadığını, genellikle kırsal kesimden vasıfsız işçi göçünün yaşandığını, göç edilen ülkelerin genellikle hıristiyan kültürünü benimsedikleri ve

(16)

müslüman olan Türk toplumuna karşı dışlayıcı ve anti demokratik bir anlayışa sahip olduklarını belirtmektedir. Bu koşullar bireylerin hayat tarzını etkilemektedir (Abadan Unat, 2002: 37).

Göç kavramı geniş bir kapsama sahiptir. Kırdan-kente veya yurt dışından Türkiye’ye yapılan göçler toplum yapısında değişiklikler meydana getirmektedir. Bu insanlar göçtükleri yerlerde adaptasyon güçlüğü, köylü, kentli, gurbetçi gibi gruplaşma problemleri yaşamaktadırlar. Toplum yapısının anlaşılabilmesi için göç ile ekonomi, göç ile eğitim ve göç ile meslek grupları gibi konuların da irdelenmesi gerekir. Sosyal Bilgiler dersi açısından öğrencilere göç konusunun öğretilmesi, öğrencilerin yaşadığı toplumu anlamasını, göçle beraber gelen sorunları kavramasını ve topluma daha bilinçli yaklaşmasını sağlayabilir.

Ata’ya (2000: 159) göre, Türkiye'de daha ilköğretim sıralarında öğrencilerin zihinlerinin kompartımanlara bölündüğü bir gerçektir. Bu bağlamda interdisipliner bir eğitim verilmediği de ortadadır. İlköğretim 6.sınıftan sonra, Sosyal Bilgiler ya da Tarih derslerinde, Tarih öğretmeni, Edebiyat ya da Türkçe öğretmenin yaşam alanına girmek istemez, ya da Türkçe-Edebiyat öğretmenine atıfla bir şeyler anlatır. Maalesef eşgüdümlü bir eğitim için gerekli olan zümre toplantıları da okullarımızda etkili bir şekilde çalışmamaktadır.

“Öğretme-öğrenme sürecinde araç-gereçlerden yararlanma, konuların daha etkili sunulmasını sağlamakta ve öğrenme zamanından ekonomi sağlamaktadır. Ayrıca öğretimi daha zevkli ve anlaşılır hale getirdiği için ayrılan süre verimli geçmekte ve öğretim hizmetinin niteliği artmaktadır” (Demirel, 2007: 58).

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmada, “ İlköğretim 2. kademe Sosyal Bilgiler dersi göç konusunun drama yöntemi ile öğretiminin yapıldığı modelin öğrencilerin akademik başarısı üzerine etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır.

(17)

Sosyal bilgiler dersinde, göç konusunun öğretiminde drama yöntemine göre öğretim yapılan deney grubu öğrencileri ile programa dayalı öğretim yapılan kontrol grubu öğrencilerinin akademik başarıları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

1.2.2. Alt Problemler

1. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin sosyal bilgiler dersi göç konusu testi başarı puanları ;

a) Gruplara (deney-kontrol) göre farklılaşmakta mıdır? b) Ölçümlere (öntest-sontest) göre farklılaşmakta mıdır?

c) Grup*ölçüm faktörlerinin ortak etkisine göre farklılaşmakta mıdır? 2. Deney grubu öğrencilerinin Drama Yöntemi’ne ilişkin görüşleri nelerdir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Eğitimizde yapılan en büyük hatalardan birisi öğrencilerimizin her derste üstün bir başarı göstermelerini beklemektir; fakat her öğrencinin ilgisi ve yetenekleri farklı yöndedir. Öğrencilerin yeteneklerinin farkına varması ve bunu geliştirebilmesi noktasında öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Bu noktada Sosyal Bilgiler eğitimi verilirken çeşitli yaklaşımlar uygulanmalıdır.

Sosyal Bilgiler Öğretim Programı İçerisinde: “Yaşadığı çevrenin ve dünyanın coğrafi özelliklerini tanıyarak, insanlar ile doğal çevre arasındaki etkileşimi açıklar.” (MEB, 2005: 6) maddesi yer almaktadır. Bu noktada toplumsal hayatı çeşitli yönleriyle etkileyen göç kavramı bu çalışmanın önemini ortaya koymaktadır.

Sosyal Bilgiler dersinde göç konusuyla ilgili yeterince görsel materyallere yer verilmemesi, öğrencilerin yaşantılarının zenginleştirilmemesi, öğretmenlerin bu konuda yeterli bilgiye sahip olmaması ve yapılandırmacı yaklaşıma göre ders işlemeye çalışmaları bu araştırmaya farklı bir anlam kazandırmaktadır.

Yapılan literatür taramalarında göç konusunun fazlaca işlendiği görülmektedir. Tez çalışması kısmında göç konusu en çok Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde

(18)

hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra Fen Bilimleri ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde de bu konuyla ilgili çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Eğitim Bilimleri Enstitüsü bünyesinde ise bu konuyla ilgili çok fazla çalışmanın olmadığı görülmektedir. Bu araştırma ile Sosyal Bilgiler alanında var olan göç konusuyla ilgili boşluğu dolduracağı düşünülmektedir.

1.4. Varsayımlar

Bu araştırmada aşağıdaki varsayımlardan hareket edilmiştir;

1) Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin uygulanan ders işleniş yöntemi ile ilgili sorulan sorulara içtenlikle, hiçbir dış etkenden etkilenmeden cevap verdikleri varsayılmaktadır.

2) Deney ve kontrol grubu öğrencileri okuduğunu anlayacak ve bunları ifade edebilecek kapasitedir.

3) Deney ve kontrol grubu öğrencileri, araştırma sürecince aynı ölçüde güdülenmişlerdir.

4) Çalışmaya yönelik olarak, uygun öğretme ve öğrenme ortamı yaratılmıştır.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma;

1) Ankara ili, Mamak İlçesi Demirlibahçe İlköğretim okulunda 2011-2012 eğitim öğretim yılı ile,

2) 7. sınıf Sosyal Bilgiler programında yer alan “Ülkemizde Nüfus” ünitesi ile, 3) “Ülkemizde Nüfus” ünitesi içerisinde yer alan; “Yarim İstanbul’u Mesken Mi

Tuttun?” “Göçmen Olan Kuşlar mı?” ve “Doğduğumuz Yerden Doyduğumuz Yere.” Konuları ile,

4) Uygulama süresi olan 3 hafta ile sınırlıdır.

(19)

Göç: İnsanların, gelecekteki yaşamlarının tümünü veya bir kısmını geçirme niyetiyle, daimi yahut geçici olarak yaptıkları coğrafi yer değiştirme durumudur (Akkayan, 1979: 21).

Göç, “bir yerleşim biriminden, gruptan ya da belli bir siyasal sınırı olan toprak parçasından başka bir birime doğru, kısmen sürekli birey veya kitle hareketi” olarak da tanımlanabilir (Demir ve Acar, 1997: 97).

“Göç, bir yerleşim biriminde, gruptan ya da siyasal sınırları belirgin bir toprak parçasından başka bir birime doğru, kısmen sürekli birey veya kitle hareketleridir” (Gürbüz, 2006: 211).

İç Göç: Kişinin, bir ülke sınırı içerisinde en az bir yıl olmak şartıyla yaşadığı alanı değiştirmesi durumuna iç göç denir (Öztaş ve Zengin, 2006: 67).

Dış Göç: Uzun süre kalmak, çalışmak veya yerleşmek niyetiyle insanların ülke sınırlarını aşmaları dış göçü meydana getirir (Aydın, 1996: 60).

Zorunlu Göç: Toplumsal huzursuzluklar ve kişisel özgürlüklerin sınırlandırılması sonucunda insanların kendilerini daha güvende olabileceği yer aramaya iten göçlere zorunlu göç denir (Akgür, 1997: 52).

Gönüllü Göç: Bireyler daha iyi hayat standartlarına erişebilmek isteği ile özgür bir şekilde yer değiştirebilirler. Bu şekilde gerçekleşen harekete serbest göç denir (Akkayan, 1979: 22-23).

Drama: Drama, önceden yaşanmış bir durumu insanların tiyatral süreçte yeniden üretmesi, yorumlaması durumudur (Sağlamöz, 2006: 89).

Amacı ve yöntemi olan, katılımcının merkezde bulunduğu ve tüm bedeniyle yer alarak deneyim kazandığı bir iştir (Sağlam, 2009: 15).

(20)

Yaratıcı Drama: Var olan bir durum, olay, düşünce ya da yaşantıların tiyatro teknikleri aracılığıyla oyun veya oyunlar geliştirmek yaratıcı drama olarak tanımlanabilir (Aral, Baran, Bulut ve Çimen, 2000: 39).

Eğitici Drama: Eğitici drama esnek olmakla beraber eğitimin hedefleri için önceden belirlenmiş kuralları olan lider tarafından yönlendirilen ve çeşitli tekniklerin yardımıyla ortaya konulan bir grup çalışmasıdır (Önder, 1999: 32).

Psikodrama: Psikodrama; İnsanlar arasındaki ilişkilerin, çatışmaların ve insanların duygu durumlarının özel dramatik yöntemler vasıtasıyla keşfedildiği bir psikoterapi yöntemidir (Aral vd. 2000: 44).

Sosyodrama: Sosyodrama, bireylerin ilişkilerinde yer alan sorunları çözme kısmında uygulamanın merkezde olduğu bir grup öğrenme oluşumudur (Becerikli, 2006: 115).

(21)

II. BÖLÜM

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Göçün Tanımı ve Sınıflandırılması

İnsanların halk olarak yaptıkları temel eylem göçtür ve bu durum ezelden ebediyete kadar var olacaktır (Ortaylı, 2006: 19). Yani göç, insanlığın var olduğu ilk dönemlerden itibaren farklı şekil ve isimlerde yaşanan bir durumdur. Bu bağlamda göçler zamanla ve henüz keşfedilmemiş kaynakların bulunduğu yerlere dağılma şeklinde meydana gelmiştir. Böylece insanlar daha iyi yaşam koşullarına erişmeyi amaçlamışlardır. Coğrafi keşiflerle ve Asya’daki kaynakların Avrupa’ya ulaştırılmasıyla Sanayi Devrimi’nin temelleri atılmış ve göç yeni boyutlar kazanmıştır (Akgür, 1997: 46). Ülkemiz ise ciddi anlamda göçü İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tarım devriminin gerçekleşmesiyle tanımıştır. Daha sonra bu süreci Sanayi Devrimi izlemiştir (Ortaylı, 2006: 21). Wolpert (1966) göç hareketinin belli bir amacı olduğunu belirtmiştir. Göç etme ihtimali olan kişiler yerleşmiş halde bulundukları alanın yaraları ile taşınma seçeneklerini değerlendirip bunların faydalarını nesnel biçimde değerlendirirler (Lu’dan Akt: Özgür, 2009: 112-113).

Göçler direkt olarak ülkelerin ya da daha küçük olan toplulukların nüfusunun artış ve azalmasını etkilediği gibi aynı zamanda nüfusun yaş ve cinsiyet yapısında da farklılaşmalara neden olur. Göç alan yerlerde yığılmalar meydana gelirken göç veren yerlerde azalma görülür ve bu durum toplumdaki tüm kurumlara etki edecektir (Akkayan, 1979: 20).

Bu noktada göçün ne anlama geldiğini öğrenmek yararlı olacaktır. “Bireylerin ya da toplumsal kümelerin yerleşmek üzere bir yerden başka bir yere gitmeleri” (Ozankaya, 1980: 56). Ya da insanların geçici veya sürekli olmak niyetiyle bireysel olarak aileleriyle ya da kitlesel olarak bir mekândan başka bir mekâna gitmesi eylemine göç denir (Doğanay, Özcan ve Şahin, 2006: 301). Diğer bir tanıma göre; bir idari sınırın

(22)

geçilmesi ile oturma yerini sürekli ya da uzun süreli olarak değiştirme durumuna göç denir (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 308). İnsanların, gelecekteki yaşamlarının tümünü veya bir kısmını geçirme niyetiyle, daimi yahut geçici olarak yaptıkları coğrafi yer değiştirme durumudur (Akkayan, 1979: 21). “Göç, bir yerleşim biriminde, gruptan ya da siyasal sınırları belirgin bir toprak parçasından başka bir birime doğru, kısmen sürekli birey veya kitle hareketleridir” (Gürbüz, 2006: 211). Ya da “en genel anlamıyla nüfusun bir yerden başka yere hareket ederek yer değiştirmesidir” (Şahin, 2007: 111). Yani bir olayın göç olarak nitelenmesi için, iki yerleşim birimi arasındaki hareketin tamamlanmış olması gerekir. Fakat bu hareketten önemli olan nokta yerleşme amacının bulunmasıdır (Akkayan, 1979: 22).

Göç olgusu incelenirken göçün türlerini belirlemek en önemli sıkıntılardan bir tanesini oluşturmaktadır. Göçler, mesafeye, olayın gerçekleştiği yere, olayın sürekliliğine göre, göçe yol açan nedenlere, zoraki ve isteğe bağlı olmasına göre sınıflandırılabilir (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 308). Ayrıca devamlı göçler, geçici göçler olmak üzere ve geçici göçler içerisinde değerlendirilen mevsimlik göçler olarak da ele alınabilir (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 309). Diğer bir ayrıma göre; göç almak veya dışarıya göç vermek şartıyla uluslar arası sınırın geçilerek bir başka ülkeye yönelme durumu uluslar arası göç olarak değerlendirilir ve önemli bir türü de beyin göçüdür (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 310). Aslında göç olgusu içerisinde farklı durumlar yaşandığı için göçleri tam anlamı ile bu sınıflamalardan birisi içerisinde değerlendirmek zordur (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 308). Çünkü göçten bahsederken türevlerinden, siyasi sorun, ekonomik sorun, göçün oluşturduğu kültürel sorun ve toplumsal sorunlardan da bahsediyoruz (Çandar, 2006: 31). Ayrıca “göç, nedenleri, meydana geliş süreci ve sonuçları bakımından bir çok olayla ilgilidir” (Şahin, 2007: 111). Ancak burada çeşitli sınıflamalarla bu olgunun daha iyi anlaşılmasını sağlamaya çalışılacaktır.

Göç türlerinden önce belirtilmesi gereken bir kavram da net göç hızı kavramıdır. Alınan göç ve verilen göç kavramları göçü tanımlamak üzere kullanılan iki kavramdır. Bu noktada net göç hızını elde etmek için alınan göçten verilen göçü çıkartıp bin ile çarpmak gerekir ve şu formülle gösterilmektedir.

(23)

“ Net göç hızı= Alınan göç-Verilen göç*1000 ”

Bir alanın ne göç hızında artı değer gösterebilmesi için aldığı göçün verdiği göçten fazla olması gerekir. Bunun tam tersinde ise net göç hızı eksi olur (Şahin, 2007: 111-112).

Nedenlerine göre göçler Türkiye’de üçe ayrılır. Bunlar doğal afetlerin, işsizliğin ve sosyal olayların yol açtığı göçlerdir. Doğal afetler, göçlerin önemli bir kısmının meydana gelmesinin nedenidir. Özellikle iklim değişmeleri neticesinde meydana gelen kuraklık insanların yaşama şartlarını zorlaştırır buna bağlı olarak tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimin göç etmesine sebebiyet verir. Ayrıca depremlerin özellikle iç göçe neden olmasının yanında heyelan, çığ, sel gibi doğal afetler de göçe neden olur. Ekonomik nedenlerle yapılan göçlerin temelinde işsizliğin yol açtığı göçler vardır. Bunların bir kısmı iç göç bir kısmı ise dış göç şeklinde meydana gelir ve bu durum iş gücü göçünü meydan getirir. İşgücü göçüne katılanların bir kısmı gittikleri yerde yılın sadece bir mevsiminde özellikle de yaz mevsiminde kalırlar ki bu mevsimlik iş gücü göçünü meydana getirir. Savaş, sosyal olayların yol açtığı göçler arasındaki en önemli etkendir. Bunun yanı sıra ihtilaller ve terör olayları da bu grupta önemli bir yer tutar (Doğanay vd. 2006: 301).

2.2. Göç ve Nüfus

Göçü açıklamaya çalışırken göç ile bağlantılı olan nüfus konusuna da değinmek faydalı olabilir. “ Belli bir sayım gününde bir ülkede sayılarak belirlenen toplam insan sayısına nüfus denir” (Doğanay,1994: 141). Nüfusta zamanla meydana gelen değişim nüfusla alakalı olarak en çok üzerinde durulan konulardan bir tanesi olma özelliğine sahiptir. Dünyanın hangi alanında, hangi nitelikte, ne kadar nüfusun yaşadığı ve zamana göre bu nüfusta meydana gelen değişimin anlaşılması nüfus açısından önemli konulardır (Şahin, 2007: 45). Tarım devriminin etkisiyle dünya nüfusunda önemli miktarda atış göstermiştir ve M.Ö. 8000-5000 arasında ortalama olarak her yıl 372 kişi dünya nüfusuna eklenmiştir. Bunun akabinde Çin ve Yunana uygarlıklarının kurulmaya başlamasıyla her yıl 139.000 kişi dünya nüfusuna eklenmeye başlamış ve ayrıca M.S. 1 yıllarında ise her yıl 300.000 kişi dünya nüfusuna eklenmeye başlamıştır (Weeks’ten Akt: Şahin, 2007: 46).

(24)

Yerleşik hayata geçilmesiyle beraber dünya nüfusunda asıl artış gerçekleşmiştir. İnsanlığın önemli uygarlık aşamalarından olan yaşam koşullarında meydana gelen iyileşmeler, ateşin kontrol altına alınması, hayvanların evcilleştirilmesi, tarımsal etkinliklerin başlaması, yerleşik hayat, sulu tarım, şehirleşme ve sanayileşme gibi durumlar nüfusun artışını hızlandıran önemli gelişmeler olmuşlarıdır. 19 yy’ın ortalarından başlayarak tıp alanındaki gelişmeler ile sağlık koşullarının iyileşmesi bebek ve çocuk ölümlerini azaltmış bu sayede dünya nüfusu rakamsal olarak artmış ve ortalama ömür değeri yükselmiştir (Emiroğlu’ndan Akt: Şahin, 2007: 47).

Dünyadaki nüfus hareketlerine kısaca baktıktan sonra ülkemizdeki nüfus hareketlerine de kısaca bakmak faydalı olabilir. Birinci Dünya savaşının sonucunda Osmanlı Devleti çökmüş ve bunu takip eden yıllarda İstiklal Savaşı zor şartlarda kazanılmıştır. Bunun sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başlangıçta nüfusunun yaklaşık olarak 12.339.000 olduğu hesap edilmiştir (Tandoğan, 1989: 1). Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı cumhuriyet döneminde 28 Ekim 1927 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Sayım sonucunda elde edilen veriler nüfusumuzun 13.6 milyon civarında olduğunu göstermiştir. Fakat daha sonra yapılan değerlendirmeler nüfusun 370 bin kadar eksik olduğunu göstermiştir ve bu rakam sonuçlara eklendiğinde bu durum nüfusumuzun 14 milyonun üzerinde olduğunu göstermiştir (Sarç’tan Akt: Doğanay, 1994: 145-146). Türkiye’de düzenli nüfus sayımına 1935 yılındaki ikinci sayımla başlanmış ve nüfusumuzun 16.1 milyonu aştığı saptanmıştır. Ayrıca bundan sonra sayımların sonu 0 ve 5 ile biten yıllarda gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır (Doğanay, 1994: 146). 1990 yılından itibaren ise sayımların her 10 yılda bir gerçekleştirilmesi kararlaştırılmış ve 2007 yılında itibaren ise adrese dayalı nüfus sayımı gerçekleştirilmeye başlanmıştır.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak isteyen Türkiye’nin nüfusunu hızla artırmaya ihtiyacı vardı. Hatta buna yönelik olarak devlet, 5’ten fazla çocuğa sahip olan aileleri nüfus vergisinden muaf tutmuş, çocuk aldırma ile ilgili ağır hükümler getirmiştir. Fakat yeterli alt yapının olmayışı, 1929’daki dünya krizi ve 2. Dünya Savaşı gibi durumlar sebebiyle uzun süre istenilen artış elde edilememiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde silah altındaki erkekler bırakılmış ve bunların evlenmesiyle doğumlar artmıştır. Ayrıca ithal imkânın artmasıyla kıtlık durumu gittikçe

(25)

ortadan kalkmaya başlamış ve doğumlar artmıştır. 1950’den sonra tarımın gelişmesi karayolu, liman, hidroelektrik santrallerin inşa edilmesi yeni iş imkanı sağlamış ve sağlık hizmetlerinin de gelişmesiyle birlikte doğumlar artarken ölümler azalmıştır (Tandoğan, 1989: 1-2). Gerek dünyada gerekse ülkemizde nüfusun değişiminde çeşitli faktörler etkilidir ve bunları maddeler halinde şu şekilde belirtmek mümkündür:

“Savaşlar

Salgın hastalıklar Doğal afetler

Teknolojik gelişmeler Siyasal gelişmeler

Ülkelerin uyguladıkları politikalar” (Şahin, 2007: 52-53).

Ülkemizin gerek doğum gerekse ölüm oranı hızları gittikçe düşmektedir ve bu durumun en önemli nedenin nüfusun ekonomik ve sosyal yapısındaki değişmelerin olduğu gerçeğidir. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kalkınmanın artmasıyla zıtlık gösteren nüfus artış hızının düşüşü neredeyse demografik bir yasa özelliğine sahiptir (Doğanay, 1994: 153).

Doğal kaynaklar yönünden zengin olan ve bu kaynakların planlı bir şekilde kullanılabildiği ülkelerde nüfus artışının yüksek ve toplam nüfus yüksek olsa bile bu durum ciddi bir sosyal ve ekonomik sıkıntılara sebebiyet vermez. Bu duruma örnek olarak doğal kaynaklarının kıt olmasına karşın sanayileşmeleri sayesinde kalkınmış olan Japonya ve Almanya’yı gösterebiliriz. Ancak kalkınmamış olan fakir ülkelerdeki hızlı nüfus artışının o ülkelerin kalkınmasını güçleştiren ana etkenlerden olduğu da bir gerçektir (Doğanay, 1994: 141).

Türkiye nüfusunun hızlı bir şekilde artması konut, yol, okul, su, hastane, elektrik gibi hizmet yatırımlarının büyütülmesini zorunlu kılmaktadır ve bu durum milli gelirin önemli bir payını oluşturmaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz başta olmak üzere köy toplumumuz ve kentlerdeki gecekondu mahallelerindeki nüfus hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu sorunun temelini ise nikâhsız çok evlilik gerçekleştirilmesi oluşturmaktadır (Doğanay, 1994: 142).

(26)

2.3. Zorunlu ve Gönüllü (Serbest) Göçler

Göçler insanların kendi istekleriyle gerçekleşebileceği gibi istekleri dışında çeşitli nedenlerle de gerçekleşebilir (Akkayan, 1979: 22).

Toplumsal huzursuzluklar ve kişisel özgürlüklerin sınırlandırılması sonucunda insanların kendilerini daha güvende olabileceği yer aramaya iten göçlere zorunlu göç denir (Akgür, 1997: 52). Yahut bireylerin kendi istekleri dışında farklı güçlerin etkisiyle yer değiştirmek zorunda kalmalarıdır (Akkayan, 1979: 23). Diğer bir tanıma göre; belirli bir alanın sosyal, kültürel veya doğal ortamının insanların o alanda yaşamasını olanaksız hale getirmesiyle başka bir alana gerçekleşecek harekete isteğe bağlı olmayan göç denir (Gürbüz, 2006: 211). Deprem, sel, savaş gibi nedenlerle insanların güvenliğini sağlamak amacıyla topluca yer değiştirmeleri bu tür bir göçtür (Aydın, 1996: 53). Ülkemizde güvenlik güçleri ve PKK terör örgütü arasındaki çatışma ve bunun neticesinde meydana gelen güvensiz yeni ortam ciddi miktardaki nüfusun yerinden olmasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca ülkemizde pek çok sorunun yaşanmasına bu zorunlu göçler neden olmuştur (Yüceşahin ve Özgür, 2006: 17).

Zorunlu göç eden kişiler bir takım sosyal ve psikolojik sıkıntılar yaşamaktadır. Göç etmeye zorlanmış ve göç etmemiş kişiler değerlendirildiğinde göçe zorlanmış kişilerin travmatik yaşantı ve ruhsal sıkıntı yaşadığı söylenebilir. Zorunlu göç, gönüllü olarak gerçekleştirilen göçe oranla bireylerin yaşantılarını derinden etkilemesi bakımından daha kuvvetlidir. Bunun nedenlerinden birisinin göçe zorlanan kişilerin yeterince sosyal ve politik destek almamaları olduğu söylenebilir [Aker, Ayata, Bay, Buran ve Özeren, 2002: 99].

Zorunlu göçlerde ön plana çıkan nokta insanların canını kurtarma duygusudur. Göçe dâhil olan bireyler genellikle kalitesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmaktadırlar. Yine yapılan araştırmalara göre 1994 yılından beri sokakta çalışan çocuk sayısının artmasına zorunlu göç sebebiyet vermiştir (Gürbüz, 2006: 213). Kısaca sebepleri ve sonuçları açısından bakıldığında zorunlu göç, gönüllü göç ve siyasi mülteci olmaktan farklıdır (Aker vd. 2002: 99).

(27)

Bireyler daha iyi hayat standartlarına erişebilmek isteği ile özgür bir şekilde yer değiştirebilirler. Bu şekilde gerçekleşen harekete serbest göç denir (Akkayan, 1979: 22-23). Başka bir deyişle insanların kişisel isteklerini doyurmak için gerçekleştirdiği göçlere gönüllü göç denir (Akgür, 1997: 52). Ya da göçe katılan bireyler kendi arzuları neticesinde yer değiştiriyorlarsa buna isteğe bağlı ya da gönüllü göç denir. Gönüllü göç, gene olarak göçler içerisinde çoğunluktadır ve ekonomik açıdan gelişmiş olan alanlardan gelişmemiş olan ülkelere yapılan göç bu duruma örnek teşkil eder (Şahin, 2007: 118-119). Ayrıca ülkemizde kırdan-kente gerçekleştirilen göçler bu duruma örnek gösterilebilir (Akkayan, 1979: 23).

Zorunlu ve gönüllü göçün nedenleri ve sonuçları açısından insanlar üzerinde farklı etkiler yarattığını söyleyebiliriz. Zorunlu göçte bir takım sıkıntılar insanları göçe mecbur bırakırken, gönüllü göçte insanların daha iyi imkânlara sahip olma isteğinin yattığı söylenebilir.

2.4. İç ve Dış Göçler

Genel olarak göçleri iç ve dış göçler olmak üzere sınıflandırmak mümkündür.

2.4.1. İç Göçler

Kişinin, bir ülke sınırı içerisinde en az bir yıl olmak şartıyla yaşadığı alanı değiştirmesi durumuna iç göç denir (Öztaş ve Zengin, 2006: 67). Ya da nüfusun aynı ülke içerisinde tekrar yerleşimine iç göç denir(Özgüç ve Tümertekin, 2002: 333). Ülkemizde gerçekleşen iç göçler; kırdan kentlere, küçük kentlerden büyük kentlere ve bölgeden bölgeye gerçekleşen göçleri belirtmektedir (Doğanay, 1994: 165). Son iki yüz yıl içerisinde en yaygın olarak gerçekleştirilen göçü kırdan şehirlere doğru gerçekleşen iç göçler oluşturmaktadır. Ancak temel olarak dört grup iç göçten bahsedilebilir (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 333).

 Kırdan kente doğru göç  Kentten kente doğru göç

(28)

 Kentten kıra doğru göç

 Kırdan kıra doğru göç (Akkayan, 1979: 25).

Ülke içerisinde gerçekleşen göç yönlerini belirttikten sonra kır ve kent tanımı ile kırsal ve kentsel nüfusun tanımına bakmak yararlı olabilir. Kent, belli bir tarım dışı üretim, büyüklük yoğunluk, heterojeniklik seviyesine ulaşmış veya bu seviyenin ilerisine geçmiş olan insan yerleşmeleridir (Mimarlar Odası, 1971: 7). Bir başka tanıma göre, nüfusu 10.000’den fazla olan yerleşmelere kentsel yerleşmeler denir ve burada yaşayan nüfusa da kentsel nüfus denir. Nüfusu 10.000’den az olan yerleşmelere kırsal yerleşme ve burada yaşayan nüfusa da kırsal nüfus denir (Doğanay vd. 2006: 300).

Ülkelerin gelişmiş olan kesimlerine gelişmekte olan kesimlerden yapılan göç hareketi iç göçlerde en sık rastlanan durumdur. Gelişmekte olan ülkelerde kırdan kente göç yoğundur (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 335). Çünkü kırdan kente meydana gelen göçler sanayileşmeye paralel olarak meydana gelmektedir (Akgür, 1997: 46). Gelişmiş ülkelerde ise göç hareketi kentten-kente veya kentten kıra doğru bir yön izler (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 335).

Pek çok açıdan yaşamsal öneme sahip olan iç göç durumu özellikle ülkemizin bazı şehirlerinde ve diğer bazı ülkelerde yığılmayı beraberinde getirir. Ayrıca, gereğinden fazla yapılan işgücü göçü kalkınmanın önünde bir engel teşkil eder. Bu açıdan göçle kalkınma arasındaki ilişki çok yönlüdür ve ülkelere göre farklılık gösterir (Gür ve Ural, 2004: 24).

Ülkemizde kır nüfusunun göç hareketi ilk ve en tesirli biçimde Karadeniz Bölgesi’nde görülmüştür. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Rumlardan boşalan yerlere yeniden yerleşilmiştir. Akdeniz ve Doğu Anadolu’da da benzer olaylar meydana gelmiştir ve hareket yönü kırdan-kıra doğru olmuştur. Bu hareket kırları olumlu etkilemiştir (Tunçdilek, 1978: 153).

Türkiye’de 1950‘li yıllarda ekonomik ve sosyal kalkınma başlamıştır. Bunun neticesinde kır ve kentlerde yapısal değişmeler meydana gelmiş ve bu durum kırın

(29)

iticiliğini, kentin çekiciliğini artırmıştır. Böylece nüfus kentlere doğru yönelmiştir (Ilıcalı, 2006: 279). Yani 1923-1950 yılları arasında ülkedeki kentler ve kır ile kent arasındaki ulaşımın yereli olmaması ve ayrıca bu yıllarda ülkenin içe kapalı devletçi bir yapıya sahip olması göç hareketinin sınırlı olmasına sebebiyet vermiştir. 1950 yılından itibaren karma ekonomi yapısının görülmüş ve bunun neticesinde ketler ve kır-kent arasındaki göçler hız kazanmıştır. Bu durum iller ve bölgeler arasında büyük nüfus değişimlerinin olmasıyla sonuçlanmıştır (Tandoğan’dan Akt: Sandal, Karabulut ve Gürbüz, 2003: 14).

Kırdan kente göç bireylerin gerçekleştirdiği etkin bir süreçtir ve bu kararı bireyler alır. Türkiye’de kır-kent dengesinin oluşumunda iç göçlerin tesiri önemli bir yere sahiptir. Göçmenler geleneksel ve tarımsal topluluktan şehir topluluğuna ve modern bir yaşama yönelmektedirler. Bu süreçte de eski kimliklerini sürdürmekte ve yeni kimliklerini kazanmaya çabalamaktadırlar (Yıldırım, 2006: 327).

İnsanların göçe karar vermesinde temel olarak itici ve çekici faktörler etkilidir. İnsanların doğumlarıyla başlayan ve uyum sağlayarak sürdürdüğü yaşam tarzından vazgeçerek göç kararı almasına neden olan faktörler itici faktörler olarak isimlendirilir. Göç etmek için karar verilen alanın olumlu yanları ise çekici faktörler olarak isimlendirilir (Öztaş ve Zengin, 2006: 67). Yeni ismi Türkiye İstatistik Kurumu tarafından kaydedilen göç istatistikleri göç ile ilgili kabul edilebilecek en sağlıklı verileri içermektedir (Toroğlu, 2007: 76). ve en son verilere göre ülkemizin nüfusunu incelemek yararlı olabilir.

Tablo 1

İllere göre il/ilçe merkezi ve belde/köy nüfusu – 2011 İl/İlçe Merkezi Belde/Köy

Merkezi Toplam Adana 1.864.591 244.214 2.108.805 Adıyaman 356.595 237.336 593.931 Afyonkarahisar 370.411 328.215 698.626 Ağrı 290.904 264.575 555.479 Amasya 210.947 112.132 323.079 Ankara 4.762.116 128.777 4.890.893 Antalya 1.450.209 593.273 2.043.482

(30)

Artvin 91.886 74.508 166.394 Aydın 599.973 399.190 999.163 Balıkesir 701.213 453.101 1.154.314 Bilecik 153.017 50.832 203.849 Bingöl 147.081 115.182 262.263 Bitlis 178.788 157.836 336.624 Bolu 175.553 100.953 276.506 Burdur 152.408 98.119 250.527 Bursa 2.359.804 292.322 2.652.126 Çanakkale 268.082 218.363 486.445 Çankırı 113.191 64.020 177.211 Çorum 361.244 173.334 534.578 Denizli 655.322 286.956 942.278 Diyarbakır 1.132.351 438.592 1.570.943 Edirne 272.294 127.022 399.316 Elazığ 410.625 147.931 558.556 Erzincan 125.324 89.953 215.277 Erzurum 505.254 275.593 780.847 Eskişehir 700.355 80.892 781.247 Gaziantep 1.556.149 197.447 1.753.596 Giresun 248.547 170.951 419.498 Gümüşhane 64.082 68.292 132.374 Hakkâri 153.860 118.305 272.165 Hatay 732.802 741.421 1.474.223 Isparta 277.327 133.918 411.245 Mersin 1.303.018 364.921 1.667.939 İstanbul 13.483.052 141.188 13.624.240 İzmir 3.623.540 341.692 3.965.232 Kars 129.047 176.708 305.755 Kastamonu 197.704 162.055 359.759 Kayseri 1.090.530 164.819 1.255.349 Kırklareli 229.000 111.199 340.199 Kırşehir 158.179 62.836 221.015 Kocaeli 1.499.958 101.762 1.601.720 Konya 1.527.937 251.886 2.038.555 Kütahya 362.274 201.990 564.264 Malatya 498.588 259.342 757.930 Manisa 891.084 448.990 1.340.074 Kahramanmaraş 656.783 397.427 1.054.210 Mardin 446.226 317.807 764.033 Muğla 362.513 475.811 838.324 Muş 152.064 262.642 414.706 Nevşehir 157.462 125.785 283.247 Niğde 168.596 168.957 337.553 Ordu 409.288 305.102 714.390 Rize 202.636 120.376 323.012 Sakarya 664.813 223.743 888.556 Samsun 827.796 423.933 1.251.729

(31)

Siirt 189.854 120.614 310.468 Sinop 109.807 93.220 203.027 Sivas 425.297 201.759 627.056 Tekirdağ 572.359 257.514 829.873 Tokat 358.872 249.427 608.299 Trabzon 421.504 335.849 757.353 Tunceli 56.112 28.950 85.062 Şanlıurfa 951.925 764.329 1.716.254 Uşak 228.785 110.946 339.731 Van 526.725 495.807 1.022.532 Yozgat 269.439 196.257 465.696 Zonguldak 286.032 326.374 612.406 Aksaray 233.005 145.818 378.823 Bayburt 40.354 36.370 76.724 Karaman 162.487 71.518 234.005 Kırıkkale 233.768 41.224 274.992 Batman 388.523 135.976 524.499 Şırnak 290.307 167.690 457.997 Bartın 65.856 121.435 187.291 Ardahan 37.424 70.031 107.455 Iğdır 99.550 89.307 188.857 Yalova 142.881 63.654 206.535 Karabük 169.698 50.030 219.728 Kilis 87.939 36.513 124.452 Osmaniye 354.054 131.303 485.357 Düzce 198.756 143.390 342.146 Türkiye 57.385.706 17.338.563 74.724.269 (TÜİK, 2011). Tablo 2

İl/ilçe merkezleri ile belde/köyde yaşayan kadın ve erkek nüfusu

İl İl/İlçe Merkezindeki Erkek Nüfus İl/İlçe Merkezindeki Kadın Nüfuz Belde/Köydeki Erkek Nüfus Belde/Köydeki Kadın Nüfus Adana 929.442 935.149 123.431 120.783 Adıyaman 179.937 176.658 118.267 119.069 Afyonkarahisar 184.555 185.856 162.756 165.459 Ağrı 155.454 135.450 135.886 128.689 Amasya 104.807 106.140 55.305 56.827 Ankara 2.375.040 2.387.076 64.018 64.759 Antalya 730.799 719.410 303.856 289.417 Artvin 46.294 45.592 37.438 37.070 Aydın 299.320 300.653 199.874 199.316 Balıkesir 351.677 349.536 225.981 227.120 Bilecik 81.706 71.311 24.985 25.847

(32)

Bingöl 77.229 69.852 57.418 57.764 Bitlis 95.622 83.166 79.635 78.201 Bolu 88.257 87.296 49.128 51.825 Burdur 76.037 76.371 47.941 50.178 Bursa 1.180.977 1.178.827 144.738 147.584 Çanakkale 139.290 128.792 109.798 108.565 Çankırı 56.938 56.253 31.534 32.486 Çorum 179.240 182.004 85.923 87.411 Denizli 326.393 328.929 143.634 143.322 Diyarbakır 577.441 554.910 218.453 220.139 Edirne 140.187 132.107 64.202 62.820 Elazığ 204.689 205.936 72.462 75.469 Erzincan 64.636 60.688 44.947 45.006 Erzurum 255.056 250.198 138.025 137.568 Eskişehir 348.166 352.189 40.714 40.178 Gaziantep 784.979 771.170 98.107 99.340 Giresun 123.215 125.332 84.364 86.587 Gümüşhane 32.621 31.461 34.402 33.890 Hakkâri 87.462 66.398 60.105 58.200 Hatay 368.402 364.400 373.293 368.128 Isparta 139.362 137.965 66.061 67.857 Mersin 647.012 656.006 184.232 180.689 İstanbul 6.774.602 6.708.450 71.379 69.809 İzmir 1.807.181 1.816.359 171.907 169.785 Kars 68.361 60.686 90.818 85.890 Kastamonu 98.503 99.201 79.163 82.892 Kayseri 548.190 542.340 82.975 81.844 Kırklareli 119.472 109.528 56.206 54.993 Kırşehir 78.637 79.542 31.159 31.677 Kocaeli 760.985 738.973 51.317 50.445 Konya 757.969 769.968 251.886 258.732 Kütahya 180.286 181.988 98.876 103.114 Malatya 249.701 248.887 129.862 129.480 Manisa 447.927 443.157 223.434 225.556 Kahramanmaraş 332.453 324.330 202.392 195.035 Mardin 226.738 219.488 157.997 159.810 Muğla 184.493 178.020 243.621 232.190 Muş 79.848 72.216 132.869 129.773 Nevşehir 77.432 80.030 62.523 63.262 Niğde 84.386 84.210 83.739 85.218 Ordu 203.545 205.743 153.130 151.972 Rize 100.329 102.307 58.975 61.401 Sakarya 333.968 330.845 111.895 111.848 Samsun 407.763 420.033 209.938 213.995 Siirt 100.002 89.852 61.250 59.364 Sinop 54.359 55.448 46.236 46.984 Sivas 212.892 212.405 101.314 100.445 Tekirdağ 295.258 277.101 132.194 125.320

(33)

Tokat 178.682 180.190 123.767 125.660 Trabzon 210.023 211.481 164.403 171.446 Tunceli 34.127 21.985 14.889 14.061 Şanlıurfa 478.982 472.943 379.427 384.902 Uşak 114.258 114.527 55.085 55.861 Van 273.183 253.542 251.961 243.846 Yozgat 135.822 133.617 97.445 98.812 Zonguldak 141.810 144.222 160.560 165.814 Aksaray 116.023 116.982 71.869 73.949 Bayburt 22.183 18.171 18.109 18.261 Karaman 80.958 81.529 35.604 35.914 Kırıkkale 116.882 116.886 20.784 20.440 Batman 196.300 192.223 67.601 68.375 Şırnak 154.535 135.772 85.952 81.738 Bartın 32.473 33.383 59.368 62.067 Ardahan 21.081 16.343 35.386 34.645 Iğdır 51.750 47.800 46.020 43.287 Yalova 70.920 71.961 32.015 31.639 Karabük 86.080 83.618 24.495 25.535 Kilis 43.805 44.134 18.302 18.211 Osmaniye 177.492 176.562 66.747 64.556 Düzce 98.684 100.072 71.622 71.768 Türkiye 28.853.575 28.532.131 8.679.379 8.659.184 (TÜİK, 2011) Tablo 3

İllerin aldığı göç, verdiği göç, net göç ve net göç hızı (2009-2010 dönemi)

İl Aldığı Göç Verdiği Göç Net Göç Net Göç Hızı

Adana 53.096 57.402 -4.306 -2,06 Adıyaman 14.150 20.135 -5.985 -10,08 Afyonkarahisar 17.451 24.119 -6.668 -9,51 Ağrı 14.950 22.966 -8.016 -14,68 Amasya 11.729 13.726 -1.997 -5,95 Ankara 182.845 133.440 49.405 10,41 Antalya 86.907 61.662 25.245 12,84 Artvin 7.115 7.988 -873 -5,28 Aydın 29.971 29.923 48 0,05 Balıkesir 36.784 35.162 1.622 1,41 Bilecik 8.876 8.690 186 0,83 Bingöl 8.453 10.448 -1.995 -7,79 Bitlis 10.800 15.347 -4.547 -13,74 Bolu 11.874 11.926 -52 -0,19 Burdur 9.439 8.904 535 2,07 Bursa 72.640 57.220 15.420 5,94 Çanakkale 16.578 15.420 1.158 2,36

(34)

Çankırı 11.536 17.958 -6.422 -35,23 Çorum 14.462 22.860 -8.398 -15,56 Denizli 21.863 23.468 -1.605 -1,72 Diyarbakır 34.810 44.858 -10.048 -6,55 Edirne 14.019 14.830 -811 -2,08 Elazığ 15.551 19.438 -3.887 -7,01 Erzincan 14.198 12.365 1.833 8,18 Erzurum 23.294 35.711 -12.417 -16,02 Eskişehir 31.662 26.780 4.882 6,41 Gaziantep 40.380 36.327 4.053 2,39 Giresun 17.474 20.514 -3.040 -7,22 Gümüşhane 8.848 10.128 -1.280 -9,83 Hakkâri 6.013 9.225 -3.212 -12,70 Hatay 29.752 33.730 -3.978 -2,68 Isparta 15.017 18.255 -3.238 -7,20 Mersin 50.430 51.739 -1.309 -0,79 İstanbul 439.515 336.932 102.583 7,77 İzmir 111.255 99.775 11.480 2,91 Kars 9.906 16.657 -6.751 -22,12 Kastamonu 13.811 15.422 -1.611 -4,45 Kayseri 37.842 30.380 7.462 6,06 Kırklareli 12.844 12.088 756 2,27 Kırşehir 9.875 12.626 -2.751 -12,32 Kocaeli 64.503 49.379 15.124 9,74 Konya 47.901 56.729 -8.828 -4,37 Kütahya 15.311 19.923 -4.612 -7,78 Malatya 25.320 30.931 -5.611 -7,55 Manisa 32.094 35.497 -3.403 -2,46 Kahramanmaraş 21.182 28.592 -7.410 -7,07 Mardin 25.478 30.495 -5.017 -6,72 Muğla 35.129 28.850 6.279 7,71 Muş 11.782 17.841 -6.059 -14,78 Nevşehir 9.231 12.366 -3.135 -11,04 Niğde 12.602 17.666 -5.064 -14,87 Ordu 27.896 36.241 -8.345 -11,54 Rize 13.070 14.819 -1.749 -5,46 Sakarya 26.248 24.627 1.621 1,86 Samsun 35.418 44.825 -9.407 -7,48 Siirt 8.911 13.973 -5.062 -16,69 Sinop 11.027 9.967 1.060 5,24 Sivas 23.467 31.362 -7.895 -12,22 Tekirdağ 41.307 29.433 11.874 14,99 Tokat 25.430 40.995 -15.565 -24,88 Trabzon 29.130 36.546 -7.416 -9,66 Tunceli 6.400 6.258 142 1,85 Şanlıurfa 32.555 37.555 -5.000 -3,00 Uşak 8.998 9.562 -564 -1,67 Van 23.231 31.312 -8.081 -7,77

(35)

Yozgat 16.181 29.618 -13.437 -27,83 Zonguldak 15.712 23.267 -7.555 -12,12 Aksaray 10.159 13.225 -3.066 -8,09 Bayburt 3.984 4.780 -796 -10,64 Karaman 7.478 8.927 -1.449 -6,21 Kırıkkale 12.488 19.229 -6.741 -24,07 Batman 19.561 18.839 722 1,42 Şırnak 11.733 13.554 -1.821 -4,22 Bartın 6.902 7.859 -957 -5,08 Ardahan 4.586 6.857 -2.271 -21,31 Iğdır 6.667 8.353 -1.686 -9,10 Yalova 10.455 10.984 -529 -2,59 Karabük 9.036 8.906 130 0,57 Kilis 4.813 5.572 -759 -6,15 Osmaniye 16.868 16.928 -60 -0,13 Düzce 11.820 10.893 927 2,74 Türkiye 2.360.079 2.360.079 0 0,00 (TÜİK, 2010).

2.4.1.1. Kırdan Kente Göçün İtici Nedenleri

Köylü nüfusu köyünden iten nedenler arasında tarım kesiminin içinde bulunduğu koşullar etkilidir (Keleş, 2008: 31). Türkiye gibi sanayileşme konusunda gecikmiş olan ülkelerin kentleşmesinde tarımda meydana gelen olaylar ve tarım kesimindeki değişmeler önem arz etmektedir (Mimarlar Odası, 1971: 29). Tarımda makineleşme, tarımsal üretimde ilkel yöntemlerin terk edilmesi insan gücüne duyulan gereksinimi azaltmaktadır. Tarımdan elde edilen gelir köylünün köyünde kalmasına yetmeyecek kadar az olması, yetersiz gelir ve toprağın dengesiz dağılımı, iklim koşulları ve erozyon gibi durumlar köylerin itici nedenleri arasındadır (Keleş, 2008: 31-32). İklim koşulları içerisinde tarımı olumsuz etkilediğini söyleyebileceğimiz bir durum yağış miktarının yıllara göre farklılık göstermesi, yağışların başlama ve bitme dönemlerinin farklılık göstermesidir (Tunçdilek, 1978: 174).Ayrıca yine çok soğuk ve çok sıcak esen rüzgârlar tarımı olumsuz etkilemektedir (Tunçdilek, 1978: 175). Bunun sonucunda köylü yılın bitiminde ne elde edeceğini ve kazancının ne olacağını bilemez (Tunçdilek, 1978: 178). Yine Türkiye’de ekilebilir durumdaki toprakların tükenmesi ve tarım faaliyetleri için yeni toprak kullanma imkânının olmaması da önemli bir noktadır (Akgür, 1997: 59). Bu

(36)

durumda kentlerde meydana gelen nüfus artışının tarımdan ayrılan nüfus tarafından oluşturulduğunu söyleyebilmek mümkündür (Keleş, 2008: 72).

Yaşanan terör olayları da kırdan kente göçmeyi zorunlu kılan bir nedendir (Akgür, 1997: 51). Terörden dolayı yakınlarını kaybeden, evleri yakıp yıkılan bölge insanları çareyi köylerini, mezralarını bırakıp gitmekte bulmuşlardır (Akgür, 1997: 67). Bunun yanı sıra kırsal kesimde yaşayan insanlar kendilerini tehlikeye daha yakın hissetmektedirler ve bu bağlamda şehirlerin daha güvenli olduğu inancındadırlar (Akgür, 1997: 51). Terör nedeniyle kentlere yapılan göçler gecekondulaşma ve çarpık kentleşme, suç oranlarının artması, tarım ve hayvancılıkta gerileme, çok sayıda seyyar satıcı ve işportacıların olması, kentlerin köyleşmesi gibi pek çok soruna neden olur (Akgür, 1997: 68).

Ülkemize sosyo-ekonomik, fiziksel ve kültürel yapı açısından bakacak olursak bilhassa doğu kesimdeki bireyler yaşamlarını burada idame ettirebilmek için pek olumlu imkânlara sahip değillerdir. Doğuma bağlı olarak nüfus artışı yüksektir (Akgür, 1997: 62). Nüfusun hızla artması bireylerin bulundukları yere sığamaz hale gelmesine ve çeşitli beklentilerle göç etmelerine neden olur (Akgür, 1997: 41).Kırsal alanlarda kız kaçırma, kan davası gibi geleneksel davranışların neden olduğu sıkıntılar insanların yer değiştirmelerine neden olur ve bu hareket de çoğunlukla kent ve büyük kentlere doğru olmaktadır. Ayrıca gelenekler gereği istenen başlık parası yaşadığı yerde istenen miktarı kazanamayacağı kanısında olan bireyleri geçici olarak kentlere itmektedir (Akgür, 1997: 65).

2.4.1.2. Kırdan Kente Göçün Çekici Nedenleri

Kentler sundukları imkânlar açısından çoğu zaman köyde yaşayan kesimin cazibe merkezi haline gelmektedir. Bunda insanların daha yüksek bir yaşam standardına sahip olma isteklerinin etkili olduğu söylenebilir.

Kentlerin çekici özellikleri olarak nitelediğimiz olay sosyopsikolojik durumların köy ve kent yaşamı arasındaki farklılıklarından kaynaklanır. Kentlerin sahip olduğu

(37)

toplumsal ve kültürel olanaklar ile hizmetler etkileyicidir. Daha geniş bir topluluğun içinde yer alma ve kentli olmanın gururunu yaşama duygusu ve köyden kente göç etme sayesinde toplumsal açıdan aşağılık duygusunun ortadan kaldırılması ile bir yükseliş gibi algılanmaktadır (Keleş, 2008: 37). Bunun altında kırsal yerleşmelerde modası geçmiş bir hayatın var olduğu düşüncesi yatmaktadır (Tunçdilek, 1978: 145).

Özellikle ulaşımın gelişmesiyle birlikte köylü nüfus yaşanacak başka yerlerin olduğunu fark etmiş ve kentleri tanımaya başlamıştır. Haberleşme olanaklarının gelişmesi sayesinde ise köylülerin dış dünya ile iletişimi kuvvetlenmiş ve köylüler daha çok bilinçlenmişlerdir (Mimarlar Odası, 1971: 32). Yani köy pazar ekonomisine açılmış ve buradaki insanlar kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla kentte olanlardan haberdar olmuşlardır (Akgür, 1997: 43).Bu gibi gelişmeler sayesinde köyde yaşayan insanlar kenti çeşitli yönleriyle tanımaya başlamışlardır.

Kentlerin üstünlükleri arasında ucuz ve kullanışlı ulaşım sistemine sahip olması, arsa ve arazilerin işyeri yapımı için uygun olması, türlü yardımcı hizmetlerin bulunması, eğitim kolaylıkları sağlaması gösterilebilir. Ayrıca kentlerdeki kişi başına düşen milli gelirin tarım kesiminden daha yüksek olması, kentteki kişilerin daha fazla gelişme olanağına sahip olması ve köylerde bulunması sıkıntılı olan değişik mal ve hizmetlerden yararlanabilmeleri yine kentlerin üstünlükleri arasındadır (Keleş, 2008: 32-33).

Sanayi kuruluşlarının neredeyse tamamı ülkemizde ya büyük kentlerde ya da küçük kentlerde kurulmuş ya da sanayi kuruluşları küçük kasabaları büyük bir kent haline getirmiştir. Sanayileşme kentlerin gelirleri arasında fark yaratan önemli bir etkendir (Keleş, 2008: 76). Sanayi kuruluşları ihtiyacı olan emek oranında iş istihdamı sağlamaktadır ve kentlere olan nüfus akışı da o oranda gerçekleşmektedir (Keleş, 2008: 77). Pek çok köy ve köy-altı yerleşmelerinde okul imkânı yoktur ve bu durum olanaksızlıklardan dolayı düşüktür. Okul olsa dahi ilkokulla sınırlı kalmaktadır. Bu durumda eğitime devam etmek isteyen aileler kentlere göç etmektedir (Akgür, 1997: 66). Yukarıda belirtilen durumlar sebepleri açısından ele alındığında hem itici hem de çekici neden olarak düşünülebilir. Çünkü gerek eğitim gerekse sanayi kuruluşlarının kırsal alanda kısıtlı olması ya da olmaması bireyleri kırdan iterken, şehirlerde bu imkânların geniş oranda olması da bireyleri çekmektedir.

(38)

2.4.1.3. Kırdan Kente Göçün Sonuçları

Şehir merkezleri çeşitli sosyal ve ekonomik alternatifler sunmaktadırlar. Hızlı bir şekilde göç alan merkezler bir yandan çeşitli sıkıntılar yaşarken, diğer yandan da kırsal kesimin ekonomik ve sosyal yapısında sıkıntılar meydana gelir (Yıldırım, 2006: 316).

Sosyo- ekonomik açıdan yeterince gelişmemiş, iş ve eğitim olanakları kısıtlı olan, doğumlarla nüfusu artan ve böylece toprağın parçalanmasıyla yoksulluk işsizlik gibi sıkıntılarla yüz yüze kalan kırsal kesimde yaşayan bireyler sanayinin, hizmet ve turizmin etkin bir şekilde yer aldığı kentlerde hayatlarını devam ettirmeye başlarlar (Kocaman, 2008: 6). Ancak, bu durum köylerdeki verimli olan genç nüfusun kaybını beraberinde getirir. İyi iş hayaliyle gelmiş olan kişiler çoğu kez istediklerine ulaşamaz ve işsiz kalırlar (Keleş, 2008: 78). Hatta küçük yerlerdeki denetimin ortadan kalkmasıyla bireylerin toplum için zararlı olabilecek durumlarda yer alma ihtimalleri artar. Ayrıca toplumsal erozyonun göstergelerinden olan park yeri, içme suyu sıkıntısı, okul, kitaplık, yeşil alan eksikliği ve buna benzer aksaklıklar meydana gelir. Buna ek olarak çeşitli nedenlerle ellerinde ciddi miktarda para bulunan kişiler iş kurmak, çocuk okutmak, hasta tedavi ettirmek, eğlence merkezlerine yakın olmak gibi sebeplerle köyden kente göçerler ve bu durum ekonomik erozyonu meydana getirir (Keleş, 2008: 79).

Kırdan kente doğru gerçekleştirilen göçler sadece yukarıda belirtilen sonuçları meydana getirmez. Aynı zamanda göçün nüfus üzerinde de etkilere sahip olduğu söylenebilir. İç göçler nüfus değişkenlerine yol açar ve bunların en belirginlerinden biri illerde yaşayan toplam kadın ve erkek nüfusun oranındaki belirgin dengesizliktir. Belirtilen durumdaki en önemli değişken göç alan illerde erkek göç veren illerde ise kadın nüfusun çok olmasıdır (Doğanay, 1994: 166). Bu duruma paralel olarak göç veren köylerin büyük kesiminde cinsiyet oranı ve yaş yapısında kaymaların meydana geldiği demografik sonuçlar ile elde edilmiştir. Dışarıya göç veren kırsal alanlardaki kadınların yaş ve cinsiyet oranları açısından hâkim olması sadece tarımı olumsuz etkilemekle

(39)

kalmaz ve hatta bu dengesizlik artarsa köylerin çökmesi bile söz konusu olabilir (Özgüç ve Tümertekin, 2002: 336).

2.4.1.4. Kentleşme ve Gecekondulaşma

Kentleşme, insanların dünyayı dönüştürmek için gösterdikleri çabaların en maddî biçimidir. Medeniyetlerin yansıma alanları kentlerdir ve toplumun sahip olduğu değerlerle ilişki içerisindedir (Bağlı, 2006: 216). Kentleşme göçlerle hız kazanmış ve bu durum hızla artan bir biçimde kentsel yatırım ihtiyaçlarını beraberinde getirmiştir. Fakat buna yeterince cevap verilememsi önemli sosyal ve yapısal sorunlara sebep olmuştur (Tezcan ve Eryurt, 2006-07: 15).

Göç olgusu ile insanların kentlere gitmeleri ve burada toplanmaları onları barınma sıkıntısıyla karşılaştırmıştır ve bu sıkıntının giderilmesi noktasında gecekondu olgusu ortaya çıkmıştır (Akgür, 1997: 78). Yani farklı sebeplerle kırdan-kente göçen insanlar ilk olarak barınma ihtiyacını gidermeye çabalamışlardır. Bu ihtiyaca yönelik yeterli plan ve alt yapı hizmetlerinin olmayışı kentlerde hızlı bir biçimde ilerleyen gecekondu kavramını meydana getirmiştir (Bağlı, 2006: 223). Fiziki şartlar açısından yetersiz olan, kırsal-kentsel etkileşim ile meydana gelen ve kanuna uygun olmayan yerleşme şekli gecekondu olarak nitelenmiştir (Gökçe’den Akt: Akgür, 1997: 80).

Gecekondu köylerden kentlere doğru gerçekleşen nüfus hareketinin ve bu hareketin bulunduğu ülkelerin toplumsal ve ekonomik gelişme seviyelerinin doğrudan ürünüdür. (Keleş, 2008: 568). Kentlerde meydana gelen bu nüfus çokluğu çok düşük kaliteli yerleşmeler ile çok yüksek kaliteli yerleşmeleri beraberinde getirmektedir. Bu durum sosyal tabakalaşmanın kendini mekânda göstermesidir (Mimarlar Odası, 1971: 49). Gecekondu mahalleleri kent içerisindeki tabakalaşmayı gösterdiği gibi kendi arasında bir tabakalaşmayı da gösterir. Eskiden gelmiş olan aileler gecekondunun üst tabakasını oluşturur (Akgür, 1997: 86).

Barınma sıkıntısını çözen bireyler daha iyi bir yaşam standardını hedef edinirler ve çoğunlukla da hizmet kesiminde yani kapıcılık, hademelik, müstahdemlik gibi

(40)

işlerde çalışırlar. Bunun yanı sıra kentteki bu insanlar geçiş süreci içerinde kendilerine has “gecekondu kültürü” oluştururlar. İnsanlar bir yandan köydeki gelenek, görenek ve alışkanlıklarını sürdürürken diğer yandan kente ait olan değer ve alışkanlıkların bir kısmını gösterirler (Akgür, 1997: 87).

Kırsal alandan kent ve büyük şehirlere göçün kontrol edilememesi kentlerde “varoş” olarak adlandırılan çarpık kentleşmeye neden olmuştur. Ayrıca bu sürecin getirdiği sağlıksız yerleşim alanları, gelir dağılımınsa dengesizlik, çocukların sokakta çalışmaya zorlanması ve buna benzer nedenler çocuklarımızı ve gençlerimizi suça yönletmektedir. Bunun yanı sıra kentlerde gelirin eşit dağılmaması, sosyal adaletsizlik ve sosyal bütünleşmenin olmayışı gibi nedenler kentlerde bulunan gecekondu bölgelerinde mafya ve terör gibi örgütlenmelerinin oluşumunu kolaylaştırmaktadır (Gözlügöl, 2006: 92).

Gecekondulu olma kavramı toplumumuzda genellikle kırsal kökenli olma ve yoksul kesimi içerisine alan konut alanı olarak algılanmaktadır (Erman, 1998: 54). Gecekonduların yasal olmamaları, kent çevrelerinde çarpık kentleşmeye neden olmaları, yerleşik konumdaki kentlilerin onlara karşı suçlayıcı ve dışlayıcı yaklaşımları gecekondu sakinlerini etkilemektedir. Yaşanılan konutların toplumsal-sembolik anlamlara sahip olmasının yanı sıra bu konutlar insanların gündelik yaşamlarını ve ait olma hislerini de etkilemektedir (Erman, 1998: 53).

2.4.2. Dış Göçler

Uzun süre kalmak, çalışmak veya yerleşmek niyetiyle insanların ülke sınırlarını aşmaları dış göçü meydana getirir (Aydın, 1996: 60). Ya da bireyin yaşadığı ortamı değiştirmek niyetiyle ülke sınırlarından ayrılarak herhangi bir ülkeye gitmesi durumudur (Öztaş ve Zengin, 2006: 67). Dünya üzerindeki bir alanda göç hareketinin meydana gelmemesi o toplumun erimeye başladığını gösterir ve bugün Batı Avrupa’da bu durum yaşanmaktadır. Buna ise Batı Avrupa nüfusunun yaşlanması yol açmaktadır. (Ortaylı, 2006: 19). Göç, görece olarak az gelişmiş alanlarda gelişmiş alanlara doğru gerçekleşmektedir. Bu durum ekonomik gelişmişliğin yanı sıra siyasi ve kültürel

Şekil

Şekil 1: Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Desen (Büyüköztürk, 2002: 23).
Şekil 2: Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Desende Gözenekler (Büyüköztürk,  2002: 39)

Referanslar

Benzer Belgeler

In the study a total 400 Japanese quail breeder eggs which have similar weight have been randomly distributed to four different experimental groups: C as control non-injected

Bununla birlikte zemin büyütme parametrelerinin bölgedeki değişimini 3 Boyutlu Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) teknolojisi kullanılarak modellenmiş, araziden yerinde elde

18.yy başlarından itibaren göçebe ve yerleşik hayat tarzı sürdüren bazı Türkmen aşiretleri: Suüstü, Ekecik, Hacı Ahmetli, Şerefli, Salari ve Kurutlu

Günümüz çekirdek aile şartlarında es- kisi kadar olmasa bile, geçmiş irdelendiğinde çeşitli dönemlerde Türk aile yapısında kayınvalidenin gelin veya gelinler üzerinde

golkoy (Göltürkbükü/Bodrum) taksonunda ise 8,13 ppm (Tınlı toprak+Yanmış çiftlik gübresi+Kum) ile 13,6 ppm (Torf+Perlit) arasında değiştiği ve Bakır (Cu) içeriği

Mahmatlı Akışdüzen- geci'nde toplanan sular, 7 km'lik çelik boru yardımı ve 1335 m'den 1225 m* ye olan düşüm ile Cevizlik HES4'e taşınacak; ve burada elektrik

Başlangıç bileşiği olarak sentezlenen 1-naftil kalkon sübstitüe ftalonitril bileşiği ve ftalosiyanin bileşikleri çeşitli saflaştırma yöntemleri kullanılarak

Pireniyen orojenez safhasına karşılık gelen Geç Eosen- Oligosen paroksizma evresinde, üst allokton konumlu Aladağ Birliği tektonik dilimi, yine kuzeyden güneye