• Sonuç bulunamadı

Babamın rütbe ve nişanı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Babamın rütbe ve nişanı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

cBabamııı

rütbe ve y^'

ifşanı

Yüzbaşı, bir Binbaşı, bir Liva (Tuğgene­ ral) hem maaş hem vazife ile sıkı sıkı bağlı iken, sivilde böyle bir şey yoktu . B ir dairede bulunan 10 müdürün her b i­ ri aşağı yukarı aynı maaşı aldıkları hal­ de rütbeleri değişirdi veya aksi olabilir di.

Tabii büyük büyük müdürlüklerin sa­ hipleri çoğu zaman sıra müdürlerin - den daha yüksek rütbede olurlarsa da bu daha ziyade nasb yâni tayinlerde dik - kate alınırdı. E bu rütbe neye yarardı ? Bunun protokolda ve resm i yazışma da kullanılan elkab dediğimiz hitap ifa - desinde ve hatime dediğimiz yazının so­ nunda gitgide değişen hizmet ifadesinde de yeri vardı.

Ayrıca sivil rütbelerin de üniforma­ ları ve hatta kılıçları olduğunu babam - dan bilirim. Şimdi size bu "Mülki" rüt - beleri yazacağım.

• Vezir, Bâlâ, Ulâevveli, Ulâ Sânisi,

Mütemayiz, Sânine, Sâlise, Râbia, Hami­ se.

Bunlardan Vezirlere Paşa, diğerle - rine bey veya efendi denirdi.

Vezir Arapçadır, yüksek devlet ada­ mı demektir. Osmanlı devrinde Başba - kanın adı Veziri âzam idi. En büyük Ve­ z ir demektir. B ir çok Arap memleketle­ rinde hala Bakan mukabili Vezir kulla­ nılır.

Bâlâ Farsçadır, en yüksek demektin Osmanlı devrinde Bakanlık için Vezir veya Müşir(Mareşal) yâni Paşa olmak

şart idi. Ama Meşrutiyet devrinde bu

usule pek riayet edilmedi. O zamanın

tâbiriyle Bâlâ ricalinden kimseler de

Nazır (Bakan) oldulardı.Hatta parla­ mentodan hükümete girmiş olan kimse­ lerde bu rütbe dahi aranmadığı olmuşta

Lâkin Sadrazamlık için Vezirlik şa r­

tı mutlak olarak muhafaza edilmiş ve

İttihat Terakki'nin son Sadrazamı olan ve aslında Selânik posta idaresi Başkâ­ tipliğinden Edime Mebusu olmuş bulu­ nan Talat bey birden Vezirlik payesiy­ le o makama getirilm iş ve kendisine Pa

şa diye hitap edilm iştir.Aslında Bâlâ

rütbesi sivil memurların en yüksek rüt­ besi idi. Hiç kimse Vali veya nazır o l­ madan Vezir olmamıştır.

Ulâ rütbesi iki sınıftı,Ulâdemekbi- rinci demektir. Ulâ evveli birincinin i l ­ ki, Ulâ Sânisi birincinin İkincisi demek­ tir.

Sonra gelen Mütemayiz temayüz et­ miş, akran ve emsali arasında ve vazi­ fesinde kendini göstermiş manasına ge­ lir. Bütün bunlar insanlara b irer mane­ vî değer derecesi tâyin için bulunmuş tâbirlerdir.

Nitekim Mütemayiz'den sonra

Sâni-Babamın nişanı

V

ye rütbesi gelir ki ikinci demektir. Ve sırasıyte Sâlise üçüncü, Râbia dördün­ cü, Hâmise beşinci dem ektir.Bâlâ' dan gayrisi hep Arapçadır. Bir memur rü t­ be alırken Hâmise'den başlardı.

Şimdi bu rütbelerin ve bâzı makam­ ların Elkab dediğimiz yazıda mektup ba­ şında veya ibare arasında adı geçerken eklenen hürmet tâbirlerine geliyorum ; Sadrazam:

Devletlû Feham etlu.. .paşa hazretleri Askere (Eski Harbiye Nazırları) Devletlû Atûfetlu... paşa hazretleri Şeyhüslâma:

Devletlû Semahâtlû.. . efendi h z .. Vezirlere, Müşirlere :

Devletlû.. .paşa h z ..

Bâlâ ricaline ve Birinci Feriklere : Atıfetlû efendim hz.

Ulâ evveline:

Saâdetlu efendim hz.leri Ulâ Sânisine :

Saâdetlu efendim

Mütemayiz ve saniye'ye : ve Albaylara : İzzetlu efendim

Sâliseye ve B inbaşılara: Rif'atlu Bey (efendi) Ve Rabia Yüzbaşılara : Ve Hamise Teğmenlere : Fütüvvetlû Beyefendi (ve rütbesiz memurlara) Hamiyetlu Bey'efendi

Şayanı dikkattir ki Hamiyetluluk rüt belerin en altı sayılm ıştır. Bu da belki herkesin hamiyetli olduğu evvelden ka­ bul edilmiş oluşundandır.

Bu elkab Sadrazam ve Şeyhüslâm'a yazılan mektupların başında sırasıyla

Marûzi çakeri keninelerdir Maruzi lendei dîrineleridir

Yazılırdı ki "bunlar eski kölenizin

m aruzatıdır" manasına gelir.Bu rütbe­ lerin sahiplerine yazılan mektupların da sonlarında mutâd ve muayyen hür -

met ibareler ilave edilirdi ki burada

sayıp dökmem uzun olur.

Nişanlara gelince babamın üçüncü

rütbeden Osman! nişanı vardı. Bu n i ­ şan Sultan Aziz devrinde ihdas edilmiş - ti.

Daha evvel Sultan Mecidin de Meci­ diye nişanı diye ihdas ettiği bir nişan vardı. Mecidi nişanı aynı rütbeden O s- mani nişanından daha müteber idi. Bu nişanlar m urassa (mücevherli) birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci rütbe - lerde olmak üzere yukarıdan aşağı de *■ recelenmişti.

Ayrıca gümüş ve altın liyakatveim­ tiyaz madalyaları da vardı. Bütün bu rü t beler, sivil olsun, askerî olsun muay­

yen bir müddet ve kayda tabi olmadan

verilirdi. O sebepledir ki meşrutiyet i - lân edilir edilmez. Usul ve nizamı dı­

şında iradei seniye (Padişahın emri )

ile erken yapılmış terfilerle yüksel -

miş olan nice Paşaların rütbeleri geri alındıydı. Lâkin bunu yapanlardan En­

ver Bey Balkan harbi sıralarında bir

günde Yarbaylıktan Generalliğe üç rüt - be birden kendini terfi ettirm işti.

Sol veya sağ olsun dikta memleket­ lerinde de bu rütbelere itibar fazla ve çabuk terfiler müşahede ediliyor. Orta şarkın bir çok Generalleri, hatta Rusya'­ nın Stalin gibi M areşalleri bunun misa­ lidir. Bu rütbe ve nişanların hikmeti in- sahların çok defa maddi değerlerle mü­ kafatlandırmaktan ziyade manevî değer ve takdire rağbet ettikleri ve etmeleri hakikatidir ki iyi kullanıldığı zaman , teşvik ve taltifte kıymeti büyüktür. B i­ zim ilk İstiklâl madalyalarımız gib i...

Bu yazıyı bitirirken rastgele nişan ve madalya vermenin bir tarihî fıkrası­ nı size anlatıvereyim :

Yunan harbinde (1313-1897) Osmanlı

ordusu muzaffer olunca Sultan Hamid

bu zafer dolayısiyle ihdas ettiği harp

madalyasını harbe gitmiş gitmemiş, hat ta uzaktan dahi hizmet etmemiş kimse - lere dağıtırken Deli Fuat Paşaya da bir madalya vermiş, Paşa da madalyayı ka­ bul etmemiş. Padişaha Paşanın madal - yayı kabul etmediğini duyurmuşlar.

Fuat Paşa o zamanlar Sultan Ha -

mid’in pek yakını imiş.Padişah Cuma

selâmlığına giderken Şeyhüslâm Cema- lettin efendi ile Fuat Paşayı arabasına

alırm ış. Madalya hâdisesini müteakip

Selâmlık merasiminde Padişah Paşaya: -P aşa Yunan harp madalyasını ka­

bul etmemişsiniz diye duydum, doğru

mu, diye sormuş. Fuat Paşada:

-Evet Şevketmeâb bendeniz Yunan

harbinde bulunmadım. İsterseniz orada bulunmuş olan Şeyhülislâm efendiye beni sual buyurunuz cevabını vermiş, ve P a­ dişahı susturmuş.

Fuat Paşaya deli denmesine sebep bu gibi hareketleri olmuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Adaçayı (Salvia), kekik (Thymus), nane (Mentha) gibi bitkiler besin olarak, koku ve tat verici olarak kullanılıyor.. Bu bitkilerden adaçayları

Peygamberden (sav) duyulan, ancak farklı göstergeleri olan ve muhataplarının anlam dünyalarında ilk defa yer bulan bu sözcüklerin, hadisleri anlamaya katkısı

Kapkaç sebebiyle verilen cezaların caydırıcı olduğunu düşünüyorum Kapkaça karşı koymayı doğru bulmuyorum Kapkaç sırasında eşyamı canim pahasına savunmayı

Eski devir İstanbullularının Sa­ rıyer salalarını Ahmed Rasim Bey şöyle anlatmaktadır: (Sarıyar de­ nildi mi sular hatıra gelir.. Fakat kaç

Ne yazık, kİ zamanının fennî kabiliyeti, Cemilin ilhamı kadar geniş ve engiıı olamadı.. Bugün plâklarda dinlediklerimiz, o ilham Okyanusunun, ancak birkaç

Kafenin hem ortaklarından hem de işletmecilerinden Melih Doğan, Türk kahvesi ve neskafenin yaru sıra zamanla filtre kahvenin, ardından da espressonun hayatımıza

Bulgular: Hacettepe Üniversitesi Erişkin Hastanesi Psikiyatri Servisi’nde hemşirelik ekibi tarafından yürütülen etkinlikler; günaydın toplantısı, işe

Ata­ türk sevgisi onda çok genç yaşın da bir aşk gibi başlamış, ilk şiir­ lerinin pek çoğunu onun için yaz mış ve nihayet bu aşk onu büyük