• Sonuç bulunamadı

Çocuk elbiseleri sergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuk elbiseleri sergisi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ

t a r i h i

BAHİSLER „

I

s

- " - H i b l -

-HIİ=;IIIIIIIIIimilIIIIIİIIIIIini!lllM IIIIIIIIIllIIIIIIIIIIIIlIIIIIIIIIIIfllIltlIIIIII!l||!|ll||lllll]IIIIIIIIlll>IIII=:llll

Çocuk elbiseleri sergisi

T ü rk içtimai ta

rıhının buguııe ka­ dar yazılamamı? olması, büyük bir eksiğimizi teşkil e tm ek ted ir. O s r manii sa lta natın ın

f

L

pm

L-tjnı,m»,Tw

Yazan :

Halûk Y. Şehsuvaroglu

vaka nüvisle ri <i a ha ziyade lıarbler, siyasi o l a y ­ la r üzerinde d u r m u ş la r ve Türk sosyal ha yatına ait bahisleri meS- kût geçm işlerdir, Bu konuda, der­ li to plu bir esere sahip o l m a d ığ ı­ mız için inceleme y apacaklar, a r ­ şiv ve k ü tü p h a n e le rd e yo ru cu bir gayret sarfına m e c b u r d u rla r. Es­ ki hayatımızın bugüne kalabilmiş eşyaları, hâtıraları da pek yoktur. Müzelerimiz, bu bakım dan da fa­ kir bir haldedir. Yalnız, Topkapı | sarayı, eski bir geleneğe uyulm ak

sayesinde zengin koleksiyonlara sahip bu lu n m ak tad ır.

liv .

Müze, zaman zaman bu k o le k s i­ yonla rı bir ara y a t o p h y a r a k s e r ­ giler te rtip etmeği faydalı gördü­ ğünden şimdiye k a d a r m üteaddit sergiler tertiple m iştir.

1961 yılının ilk sergisi, «Çocuk elbiseleri sergisi» dir. Bu sergide 175 parça çocuk eşyası teş h ir edil­ m ektedir. Muh telif asırla rdaki k ü ­ çü k sulta n ve şehzade elbiselerinin tetk ik inden, eski çocuk kıyaf etle­ ri hakkın da um um î b ir fikir alm ak im kân ı vard ır. Serginin tertibin de, elbiselerin biçimlerinden ziyade, kum aş çeşitleri gözönünde t u t u l ­ muş ve sırala m a ona göre y a p ı l ­ mıştır. Sergide, bazı Osmar.lı hü­ küm d a r la r ın ın çocuklu k elbiseleri ayrı bir panoda, yan y an a g e t i r i l ­ miştir. Zam anımıza intik al etmiş olan bu h ü k ü m d a r la r ın çocukluk elhi1’ 'e r i sııa siyle ş u n la rd ır : «Ka­ nuni, Murat IH., A hm et I„ Osman II, Müı- t IV, M ehm et IV., Mustafa III ve Sı :m III.»

T ü rk et riyetinde çocuğun mü - hım bir yt ' vardır. Asırlardanoe- ri çocuk -uu üzerine b ir çok sosyal gelenek erimiz m eydana gel miştir. Çocuğ. verilen önem, do­ ğum ânından b. 'U m ak tad ır. Eski hayatımızda dıu -na ait, loğusa yatağı, loğusaya t t.irilen h e d i y e ­ ler, kırk hamamı aı ıi â d etler var­ dı..

Doğumları ailele r . ■ ,-timal seviye Ierine göre k u tl a rl a rd ı. Şüphe yok

ki, doğum lar münasebetiyle yapı­ lan mer asim lerin ve verilen hedi­ yelerin en m uhteşem le rine Osmanîı sarayla rında rastlanırdı. Bir şeh • zade veya sultanın doğumu, top atımı ile ilân olu nur, donanm alar ve tü r lü şenlik ler tertiple nird i. Ayrıca beşik alayı adı ile. bir me­ rasim de yapılırdı.

H er yaşında çocukla ayrıca meş­ gul olunur, iyi bir te rbiy e görme­ sine, iyi â d etler edinmesine gayret­ le r sarfedilirdi. Eski cemiyetimizin klâ sik te rbiye sistemi, sert esasla­ ra dayanır, fak at şımarık olmıyan, dürüst ve çalışkan insanlar yetiş­ tirirdi, im p a r a t o r lu ğ u n bozulma devirle rin de bu te rbiye usullerin­ de de gerilem e başgös term iş ve ce­ miyetimizde terbiyesiz in sanlar, şı­ marık p aşazadeler nesilleri t ü r e ­ mişti.

Çocukların okula b aşlam aları da ayrı bir olay teşkil ederdi. Bu, ço­ cuğun hayatında b i r dönüm n o k ­ tası sayılır, kendisi için de, ailesi için de sevinçli bir gün olan okula başlama günü hususi oir m er asim ­ le k utlanır dı.

XVII I! inci asırda, T ürk

cemiye-yetiştirilm esi için kafi g ö rü lm e k ­ tedir. Bu vazife­ yi de ya doğru ­ dan doğruya an­ ne veya kadın ak-raba ve y a h u t da m alûm atlı bir esir kad ın üzerine alır. Bunla rdan bazıları okum a da öğrenir, fakat yazı bilenle r çok nadirdir.

Çocukla ra gösteriler, bu itina, kendileri evleninceve k a d a r devam eder. A nnele r, evlendirm e h a z ı r ­ lıkla rın a çok erkenden başla rla r K ız la r için çok küçük yaşta, üç dö rt yaşında söz k esilir; on iki ve­ ya on dört yaşına gelince de dü ğünleri yapılır.»

jfc îk %

Eski asırla rda çocuk kıy afetl eri­ nin kendisine mahsus fazla bir ö zelliği b u l u n m u y o rd u . Kız ve e r ­ kek ço cu kla r, tıpkı b ü y ü k le r biçi­ minde, kendilerine göre biçilip di­ kilmiş elb iseler giyerle rdi. Küçük e rk e k çocukla rın başlarında ka - v u k l a r b u lu n u r , on la r da tıpkı ba­ bala rı, dedele ri gibi kaftanla rla , binişlerle, ş a l v a rla rla gezerlerdi.

O ndökuzuncu asırdan itib ar en çocuk elb iselerine de g arp zevki hâkim olm uş ve çocukla r garp u- s ulünde elbiseler giymeğe b a ş l a ­ mışlardır. Bu devirde ekseriy a ço­ c u k la r ailele rin in m ensup olduğu mes lek ve sı nıflara göre elbise ler ti üzerine esaslı çalışm ala r yapm ış • giyerle rdi. T a r ik a t m ensuplarının bulu n an b i r yabancı, T ü r k çocuk

l a n konusunda da şu izahati v e r ­ m e k te d ir :

« Çocukların bütü n talim ve te r­ biyesi baba evin de yapılır. Kız ço­ cukla rın ın yetiştirilmesi, tamamiy- Ie aile şa r tla r ın a bağlıdır. B u n l a ­ rın ne hocaları, ne de mürebbiye- leri vardır. Bu talim ve t e r b i y e ­ de, her iki cins için ne müziğe, ne de dansa yer verilm em iştir. Din ve ahlâ k dersleri kız çocukların

çocukları, k ü ç ü k derviş kıyafetine g ir erle r, paşazadeler, b ab a ve de­ delerinin ken di v ü c u tle rin e göre yapılm ış ü n if o rm a la rım giyer ler, e k s e r iy a k ard eş lere de eş elbiseler yapılırdı.

Nitek im. X IX inci asrın T ü r k ço­ cu k k ıyafetlerin den bah se den bir Ingiliz m u h a r r i r de şöyle d e m e k ­ te d i r :

« K üçük kız lard an biri, u y k u lu kara gözlü, gül goncası gibi dudak lı idi. V aktinden evvel olgunlaş­ mış b ir hali vardı. E rg u v an ı k a ­ difeden, ke n a rla rı h e rm in k ü r k l e çevrilm iş ve altın şeritli b i r ca - ket giymişti, enta risi açık pem be muslindi. Belinden aşağı kısmı kat k a t k a ş m ir şaldandı. Yeşil, geniş şalvarı, bol b ir şekilde çıplak avak İ t r i üzerine dökülü y o rd u . A y a k la ­ rında sarı t e r l i k l e r vardı.

Bir diğeri, ondan belki b i r yaş daha k ü ç ü k tü , koyu kırmızı yünlü- ' den, içi s a m u r kaplı b i r c ak et giy­ mişti, fesi k ü ç ü k incile rle s ü s l e n - j inişti, entarisi s a n , şalvarı mavi I v * gömleği açık k e h ri b a r renği in- ! ee kumaşta ndı.

Hiç bir şey, b ir k ü ç ü k T ü r k kı- : sının elbisesinden daha m ü b a l â ğ a ­

lı olamaz, iki yaşında b i r çocukla «tuz yaşındaki b ir kadın ın elbise- »i arasın da hiç bir fa r k y oktu r, aynı m ücev h e rler, aynı biçim, ay­ nı k um aş h e r ikisinde de göze çar­ par, sadece ölçü bakım ın dan fark-

| İldir.»

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye'de yapılmakta olan inşaatların duvar kalınlıkları gerek ısı ekonomisi, ge- rekse insan sağlığı yönünden yeterli de- ğildir. Bu bakımdan vakit geçirilmeden

Buna mukabil üzerin- de çalışma kolaylığı gösteren işçiliğin rijit tekniğine mukabil yumuşak bir icra imkânı veren linoleumla sanatkârlar istediklerini daha serbest

Bunların başında Toprak ve seramik sanayii, çeşitli plastik ve tecrit malze- me sanayii elyaflı plâklar Kontr plâke, Parke ve sıvama, döşeme kaplamaları, Ahşap ve

Merhum Mehmet Kaplan’ın isteği üzerine asistanlık sınavına girip kaza- nan, 29 Ağustos 1959 tarihinde Erzurum’a gelip Atatürk Üniversitesinde gö- reve başlayan; 35

Araştırma konusuyla ilgili olarak eğitim tarihini, Âmin Alayı geleneğini ve sübyan mekteplerini içeren araştırmalar, Falaka gibi bazı edebi eserler, Jean

Çalışmada 5-6 yaş aralığında 47 kız çocuğunun çizdiği resimler incelendiğin- de, çocukların “iyi” temalı resimlerinde toplam 136 şekil kullandıkları, bunla- rın

Bu tez ¸calı¸smasında, bulanık esnek graf kavramı yeniden ele alınarak, bulanık esnek graf yapısı ¨ uzerinde birle¸sim, arakesit, kartezyen ¸carpım, g¨ u¸cl¨ u ¸carpım

‹flte bu yaklafl›mlar›n en sonuncusu, s›cakl›¤a duyarl› doku kültür kaplar›nda hücre- leri tabaka halinde üretmek ve bu taba- kalar› uygun düzende birlefltirerek