• Sonuç bulunamadı

Bir sanat maratoncusu:Türk piyanisti İdil Biret

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir sanat maratoncusu:Türk piyanisti İdil Biret"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BİR SANA T M ARA TONCUSU:

TÜRK PİYAN İSTİ IDİL BİRET

VEDAT NEDİM TÖR

Bu başkk. Batı Alman­ ya'da yayınlanan "Frtin kische Volksblat" adlı gazetede, İdil B iret in verdiği konser için çıkan bir eleştiri yazısının başlığı...

Bu konserde Idil Biret, şimdiye kadar müzik tari­ hinde görülmemiş bir dene­ me yapmış. Söyle ki:

Konserden sonra sürekli alkışlarla sahneye çağrılan İdil, dinleyicilere. “ Ne isterseniz onu çalacağım’’ demiş. Böyle bir öneri ile ilk kez karşılaşan dinleyiciler, önce şaşkına dönmüşler ve sonra diledikleri parçalan birer kâğıda yazarak sahne­ ye göndermişler. Bizim mucize kızımız da bu dilek pusulalarını bir bir açarak tam üç saat hepsini bir çırpıda ezbere çalıvermiş. işte, bunun için de gazete­ ler. "Bir sanat maratoncu­ su". "Piyanoda bir bellek cam bazlığı", “En üst düzeyde bir istek konseri” gibi başlıklarla bu müzik tarihine geçen şaşırtıcı olayı vurgulamışlar.

Müzik eleştirmenleri yal­ nız bu bellek fenomeni karşısında şaşkınlıklarını dile getirmekle yetinme­ mişler. aynı zamanda Idil’­ in sa’-at ustalığını da gökle­ re çıkarmışlar. Onları okurken gözlerim yaşardı. Ve derhal. İdil daha 4 yaşında iken Ankara’daki evinde yaşadığım başka bir bellek mucizesi gözlerimin önünden geçti. Şöyle ki: İdil, bebekleriyle oynarken, annesi “ Amcalarına bir .şeyler çalmak istemez mi­ sin7" deyince, İdil bebekle­ rini bırakıp piyanonun başına geçti ve başladı çalmaya... Önünde ne nota var. ne bir şey. Çalıyor, ça­ lıyor, çalıyor... Annesi, karşısında oturan babasına birtakım şaşkınlık işaretleri yapıyor. Ben de yavaşça sordum:

Ne oluyor hanımefen­ di'.'

O da bana:

Sormayın beyefendi, dedi, bu çaldığı parça Bach'ın Partita'sı... Tam 24 sahife. Geçen hafta, Mithat Fenmen’den bir kez dinledi. Şimdi. sizin şerefinize ezbere çalıyor. Biz de şaşırdık.

Bunu duyunca ben de Idil’e bakamaz oldum. San­ ki boynum tutuldu, boğazım düğüm düğüm oldu. Parça bitince de İdil piyanonun başından kalktı ve hiçbir şey olmamış gibi yine bebekleriyle oynamaya başladı.

Ben. ertesi gün, işi gücü bırakıp doğru Dil ve Tarih- Coğrafya F a k ü lte si’nde pedagoji profesörü dostum Peters'e gittim. Ona bu olayı anlattım. O da çok heyecanlandı ve bana:

Bu bir Urphenomen, dedi, yani izahı mümkün olmayan bir doğa olayı. Bu çocuğa normal bir okul disiplini uygularsanız, yani bir defa okuyunca öğrene­ bileceği coğrafya, tarih, he­ sap gibi dersleri yıllarca

öğretmeye kalkışırsanız, bu kız budalalaşabilir. Onun i- çin ona özel bir eğitim siste­ mi uygulamak gerek.

Bunun üzerine, derhal zamanın Başbakanı Haşan Saka'va koştum. Bütün bunları anlattım. O da şaş­ kına döndü. Ve ne yaptıysa yaptı, "Harika Çocuklar Kanunu"nu çıkarttı. Allah rahmet eylesin ve himmeti var olsun.

Bu kanun sayesinde mü­ zik ve resim alanlarında Avrupa'da öğrenimlerini yapmış olan birçok çocuğu­ muz ve gencimiz şimdi hep­ si dünya ölçüsünde birer sanat varlığı oldular. Şim­ di, devlet babaya düşen görev bütün bu sanat var­ lı! darımızı "Barbar Türk” imajını yıkmak için dünya kültür merkezlerinde birer koz gibi kullanmaktır. 1981 yılında bütün dünyada kut­ lanacak A tatürk’ün 100. doğum yılına devletin UNESCO ile işbirliği halin­ de şimdiden hazırlıklara başlamasını can ve gönül­ den diliyoruz.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çünkü Mimarlar Odası'nın dava dayanağını oluşturan "Türkiye Cumhuriyeti yasaları" , Kadir Topbaş'ın ve belediye meclisinin imar yetkilerini "keyfi" değil,

"Gökçek istifa" yazılı tişörtlerle Kızılay Metrosu'ndaki turnikelere kendilerini zincirleyen öğrenciler, "Gökçek istifa et" diye slogan attı..

İnsanın vejetaryen olduğuna dair görüş ve kanıt bildirilirken en büyük yanılma biyolojik sınıflandırma bilimi (taxonomy) ile beslenme tipine göre yapılan

Göllerin, istek üzerine süresi uzatılacak şekilde, 15 yıllığına özel şirketlere kiralanacağı belirtiliyor.Burada "göl geliştirme" adı verilen faaliyet,

l~yların sakinleşmesine ramen yine de evden pek fazla çıkmak 1emiyorduk. 1974'de Rumlar tarafından esir alındık. Bütün köyde aşayanları camiye topladılar. Daha sonra

,ldy"ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

Erzincan'ın İliç ilçesinin çöpler köyünde altın çıkarmaya hazırlanan çokuluslu şirketin, dönemin AKP'li milletvekillerini, yerel yöneticileri ve köylüleri gruplar

Öte yandan, hemen her konuda "bize benzeyeceksiniz" diyen AB'nin, kendi kentlerinde yüz vermedikleri imar yolsuzluklar ını bizle müzakere bile etmemesi; hemen tüm