• Sonuç bulunamadı

Bugün toprağa vereceğimiz kıymet:Mehmet Sabahattin beyin ilim cephesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bugün toprağa vereceğimiz kıymet:Mehmet Sabahattin beyin ilim cephesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A K I N

S İZ * I

v <

»*.

a

TKM*a&k3liX*<2<3iX3>:

fBÜ ğön Toprağa Vereceğimiz Kıymeti

X S tM tM JffiM tM tM 3i3ssısıst*asisîaa»»

Mehmet Sabahattin beyin ilim

cephesi

YAZAV:

KÂZIM NAMI DURU

İlmin ultlvvU kadrini berveçhi I blhterin, I İspat eder şahadeti "Hel-yes- P

tevUlezin” İsmail Safa da;

Ulûm erbabı eşcar glran - bâ rl fevaklhtlr. Fakat bir bahçenin kış h&li benzer belki cuhhâle Cehalet bilmemektir, ilim ise

her şeyi bilmektir Bilenle bilmiyeiıden hangisi lâyıktır ibcâleî demişler, ilmi övmüşler. İyi amma hangi ilimdir bu? Bir insanm her şeyi bilmesine im­ kân yoktur! Çünkü ilim, bugün kü mânasiyle, mevzuları sayı­ sız bir hale gelen, her biri ay­ rı bir ihtisas istlyen şubelere ayrılmıştır. Lâkin, bundan elli, aitmiş sene, haydi yetaıiş sek­ sen sene evvel ilim, bizde, yal­ nız medreselerde okutulan Arap ca sarf, nâhiv ile tefsir gibi, hadis gibi din ilmi şubelerden­ di. Başı sarıklı, sırtı cübbeli çı­ lanlara âlim, ulema, âJlfime der

lerdi. Bizde, müspet ilimlerden nasılsa riyaziye, bir mevki tuta bilmişti; bunda da Dartlşşafaka lı Salih Zekiden başka kimse şöhretli bir âlim değildi; öyle iken ona bile (âlim) değil, riya ziye hocası derlerdi.

bu hanedana karşı sönmez bir iç husumeti vardı. Prensin ilti­ fat görmemesinde bunun da hayli tesiri oluyordu.

Sabahattin Bey, îlm-i İçtimaî adamlariyle çalışmakta d-evam ediyordu. Edmon Demolin. bu doktrini, İngiliz milletini tetkik ten sonra, ortaya atmıştı. Onun (Anglo - Saksonların tefevvuku sebepleri) adındaki kitabı bü­ yük bir şöhret kazanmıştı.

Bu doktrini adamlarından Pol Dekan, Prens Sabahattin İn teşviki, talebi üzerine Ingiltere ye gitmiş, orasını iyice tetkik etmiş, (La Formation Soclale del’Anglais modem) adında bir kitap yazmıştı. Bu kitabı bana, okumaklığım için. Ziya Gök alp vermişti. Onu okuyuncaya ka­ dar, îngilizlerin nasıl bir mil­ let olduğunu hiç bilmiyor, bilâ­ kis onlara derin bir iç düşman­

lığı beslemektev kendimi alamı yordum. Pol de Kan, kitabinin mukaddemesdnde, bu kitabı yaz maık için Ingiltereye Prens Sa-bahattinin arzu ve şevkıyla git tiğini zikreder.

Görülüyor kİ Prens bizde Ba tı ilimlerinin tamamiyle meç­ hul olduğu bir zamanda gelmiş onun için anlaşılamamıştır. Bu­ nunla beraber, ittih at ve Terak ki hükümetinin 1912 de çıkardı ğı “Idare-i umumiye ve hususi ye-i velâyat” kararnamesinin, yahut muvakkat kanununun da yandığı "Taksim-i vezaif ve tevsii mezuniyet” prensibi, Prens Sabahattinin (Ademi mer keziyet) prensibinden ilham alı narak ortaya atılmıştır.

Demek isterim ki Prens, her şeyden evvel bir Mm adamıydı. Ona, yeni Darülfünunda bir mü derrislik olsun verilmesi lâzım

geJlrdi. O, böyle bir düşünceye karşı bile İstiğna gösterecek bir ruh haletinde idi. Cumhuriyet idaresi, hanedana mensubiyeti yüzünden oaıu memleket dışı bi raktı.

insan, kendi kendine düşündü ğü vakit, memlekette dün oldu ğu gibi bugün de i f a adamları na karşı gösterilen alâkasızlık­ tan müteessir olmaktan kendini alamıyor, ilmi kazanmayı dini­ miz de emrettiği halde, yakın zamanlara kadar kimyayı (î!m-i simyâ, astronomiyi (ilm-i nü- cum) dan ileri götüremiven medrese ulemasının bu vatana, bu millete ne büyük fenalıklar etmiş olduğunu anlayınca yeise kapılıyor.

Bu bahiste neler yazılabilir; fakat biz bugün Eyüpte An-ava tan toprağına tevdi edilecek o- lan Prensin kemiklerine karşı derin bir hürmet hissi içinde­ yiz. Allah ona ı-ahmet. o yattık ça da vatan ve milletimize sa­

adet ihsan buyursun.

Mülkiye mektebi vardı, yalnız ca idareci, maliyeci; hukuik mektebi vardı, muhakem nizamî yeye hâkim, milstantik mek­ tep nüvvap vardı, şer'iye mahke melerine kadı; piyade, topçu harbiyederi vardı, orduya zâbit, Bahriye mektebi vardı, donan- maya kaptan, çarkçı yetiştirir- j di- Bunlar, sözüm ona, yüksek | tahsil müesseseleriydi. Tıbbiye- \

yi az çok istisna etmek lâzım | gelir; çünkü orada, tıbba lâzım ; olan ilimler okutulurdu; adlan hâlâ hatırlarda yaşiyan büyük tabiplerimiz yetişmişti.

Avmıpaya gidip ilim tahsil et mek yasaktı; nasılsa müsaade alabilen, yahut kaçıp Fransaya gidebilen pek az genç vardı. Si yaset yüzünden firara, Pariste firar edenler de ilimle uğraşma yı düşünmezlerdi.

işte böyle bir sırada, Fransa ya sığman Damad Mahmut Pa- s an m oğlu Prens Sabahattin, pariste yüksek tahsil görmeye j

başlamış, Edmon Demolin'in kurtluğu Science Sociale (Dm-i içtimai) mektebine intisap et­ mişti. Bu ilmin, İstibdat altın­ da yaşiyân memleketine fayda­ lı olacağım düşünerek, (Âdemi Merkeziyet) prensibinin müdafii olmuştu.

Memlekette Sociologie gibi müspet bir ilmin değil, ona te­ mel olan psikolojik adı bile işi tilmemişti. Prensin takib ettiği siyaset ise ilme dayanıyordu, önce îstanbulda Ishak Sükût! ile arkadaşlarının kurduğu (it­ tihat ve Terakki) memlekette sadece 93 kanunu esasinin iade sinden, Meşrutiyetin ilânından başka, derin, ilmi bir prensip takib etmiyor, Fransız sistemi bir Merkeziyetçiliği müdafaa e- diyordu. ittihatçılar içinde ken dini münhasıran ilme vermiş kimse yoktu. Osmanlı İmpara­ torluğunu tam bir vahdet halinde

görüyor, halkını "Plâtonik cins ve mezhep” bir millet telâkki ediyordu. Bu cemiyet çalışa ca bazıya 1908 de Meşrutiyeti elde etmiş, fakat bu koca imparator îuğun parçalanacağına vesile vereceği inanctyle Prens Saba­ hattin'in (Âdemi Merkeziyet) prensibine zerre kadar iltifat et memişti. Meşrutiyet, saltanat hanedanı yerinde bırakmış ol­ makla beraber ittihatçılarda

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Cemil Topuzlu kararını verdik­ ten sonra bir hareket noktası a- rad:, bunu yine Belediye zabıtası talimatnamesinde buldu.. Talimat namenin bir maddesine göre Be

Fakat Ay dolunaya yaklaflt›¤› için gökyüzü ayd›nl›kt› ve o nedenle tüm görüntüler 30 saniye poz süresi verilerek al›nd›.. Kuyrukluy›ld›zlar›n çok az

Ancak, Sagittarius A*’ya en yak›n y›ld›zlar›n yörünge çaplar›, modellerde 2.6 mil- yon Günefl kütleli bir karadeli¤in olay ufku çap›ndan 30.000 kez daha büyük..

Aslında termoelektrik verimlilik ko- nusunda rekor kıran bu yeni malzeme- den önce de termoelektrik malzemeler gitgide gelişmeye ve daha fazla uygulama alanında

henüz prototip aflamas›nda olan Dynalifter’›n bir uçak gibi kanatlar› olan ve zeplin gibi haznesinde helyum bar›nd›ran bir araç oldu¤unu söylüyorlar?. Hava

Gerçi bir kufl grubu, k›y›s›ndan da olsa evrimsel bak›fl aç›s›n› tetiklemifl ve Darwin, Galapagos bülbüllerinin adadan adaya farkl›l›k gösterdiklerini not

Thus the planned experiment at the improved GIBS set-up gives reasons to hope obtain new experimental data, which will help essentially to clear up the mechanism

Prolonged measurements of QT and corrected QT (QTc) dispersions show the electrical instability of the myocardium and predisposition to arrhythmias associated