/
n
'T T -s s rı b o t
... SAYFA: 8 ...m mTAKVİMDEN
BİR
YAPRAK
tııııııuır^B
İZDE bir anane olmuştur: Eylülün sonu ile Ekimin başlangı cında tiyatrolar perdelerini açarlar ve yaza kadar halka sah ne edebiyatmm inceliklerini arzederler. Bu anane bana yine maziyi hatırlattı: Mutlakıyet rejiminin en sıkı devrelerinde dahi bu memleket halkı temaşasız olamamıştır. Meddah, karagöz, orta oyunu, tulûat kumpanyaları ve nihayet «OsmanlI Dram Kumpan yası»...Şimdi meddah yok... Zaten muhtelif lehçelerin taldidl üzerine kurulan bu mizah, imparatorluğun göçmesi ile sona erdi. Karagözde bir İrfan kaldı. Şair Ömerler, Kör İzzetler, Kâtip Salilüer, Samat- yalı Takforlar, Serçe Mehmetler nerede? Orta oyunu da muazzam sanatkâr Ilanıdi ve Küçük İsmail merhumlardan sonra bitti. Tulûat var, fakat bir Kel Haşan, bir Sepetçi Ali Rıza yok.
«OsmanlI Dram Kumpanyası» o zamanlar şimdiki sahne teşek küllerinin gittikleri yolun kurucuları olan bir sanat topluluğu idi. Onun hakkında malûmat vermeği memleketimizin tiyatro tarihi bakımından lüzumlu ve ehemmiyetli gördüm. Bu artistlerin fazla Ermeni şivesine kaçan lehçelerinden başka hiçbir kusurları yoktu. Teşekkülün başında öldüğü zaman ziyaı «bir sanat heykeli devril di» diye anlatılan Minagyan vardı. Bu adama memleket tiyatrosu minnettardır. Melodramlarla, dramlarla, hattâ «Madam Mongoden» gibi enfes vodvillerle uzun seneler memleketin tiyatro zevkini ida me etmiştir. Eski yazıda sedalı harflerin kullamlmamasından do layı herkesin Manakyan efendi dediği bu adam hakikaten bir sn âbidesi idi. Kendisini yakından tanıdım, gayet hassas, okudu. . eserin ruhunda husule getirdiği intibaa göre ona şekil vermesini bilen büyük bir sanatkârdı. Bir gün bana ııe ağır şartlar içinde çırpındığını anlatırken dayanamamış hüngür hüngür ağlamıştı. İlk defa 1857 de sahneye çıkmış ve öldüğü 1920 senesine kadar yâni 63 sene bu memleketin sahne edebiyatına hizmet etmiştir.
Minagyan, beraber çalıştığı sanat arkadaşlarını seçmesini bil miştir. O zamanki tiyatro teşkilâtına göre her rolün bir şahsiyeti vardı. Şimdi jön prömiye denilen artiste «sirar», «kötü adam» rol lerinde olana «Tiran» denilirdi.
Fakat hu heyetin bütün sanatkârları role intibak etmesini bi lirlerdi. Meselâ bir Keork Holas efendi vardı ki konuştuğu zaman lehçe itibariyle ufak bir şive farkı yoktu. Bir sene Minagyan’m ra hatsızlığı dolayısıyle onun bütün rollerini Minagyan’ı araimıyacak derecede mükemmel oynamıştı. Bu değerli artist 30 sene sahneye emek vermiştir
Melodramlar halkın hoşuna giderdi. «Simon e Marİ. Balmum cular, Üç Beyaz Boyunbağhlar, Fanfan ve Klodine, Piyer dö Şö- men» gibi yüzde yüz melodramlardan başka «Dalila, Bir Fakir De likanlının Hikâyesi, l ’timad, Emel, Rikkat» gibi dramlar da oy nanırdı. Bunların hepsinde Aleksanyan efendi ön safta gelirdi. Hele cinayet sahnelerini o kadar giieel oynardı ki — çok nazlı ol duğu için — arada gücenip çekilirse halk Minagyan’a mektuplar, haberler göndererek onun tekrar sahneye avdetini temin ederlerdi.
Biııemicyan ailesi kumpanyanuı âb-ı-rûyi gibi idi. Rüpen Bine- micyan iyi bir jön prömiye. zevcesi Agavnl Binemicyan, genç kız rollerinde fevkalâde bir artist idi, kızian olan Eliza Binemicyan da hem güzelliği hem sanatkârlığı ile bütün İstanbulda unutulmaz bir şöhret temin ettikten sonra —kıskançlığa kurban edilerek— sah nemizden ayrılmış ve yeri daima boş Çalmıştır.
Ondan sonra Vahan Şahinyan, Çaprast, Çobanyan, Türk tij'at- rosuna senelerce hizmet etmişlerdir.
Kadınlara gelince: En başta Kmar Sıvacıyan gelir. Sahne sa natına kondiıü vakfetmiş ve 50 sene Türk sahnesine hizmet etmiş tir. Hekimyanl&r, Aznifler, Siranuşlar, Satendiler, Marder unutul maz sanatkârlardı.
Minagyan’m gelini olan Aznif, Madam Rejan’m bir İstanbul turnesinde oynadığı Zaza piyesini görmüş ve o kadar sevmişti ki bu eser, Minagyan’da oynandığı zaman Aznifin — iki sanatkârı da gördüğüm için söylüyorum— Madam Rejan’la atbaşı beraber yü rüdüğüne şahit oldum.
Bir hâtıra olarak kaydediyorum. Son zamanlarda bir «Üçüncü Selim» oynandı. Bu eseri ben Minagyan, Rüpen Binemicyan, Eliza Binemicyan ve Kınar’la gördüm. Eserin müellifi Celâl Esat beye soruyorum: İki temsdden hangisi daha iyi idi?
Seneler geçti, memleket inkılâplar geçirdi, fakat senelerce bu vatanın sahnesine ve sahne edebiyatına ömürlerini vakfetmiş bu fedakâr adamların, perdeler açılırken olsun isimlerini hürmet ve minnetle yâd çimek bir kadirşinaslık borcu değil midir?
= 3 | 5
ş|
E 1 i r1 5 5 I =|
i iKişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
•l ll ıı lH il ıl lt ıı tm tt tı ıı ıı ıı ıt ıi H tı n ıı tı ıı ıı ıı m ıı tı ıı ın ıı ım ıı ıı ıı ıı ıı tı ıı ıı ıı ıı ıı ıı ıı m ıı m ıı ıı ıı ıı ıı ıı ıı ıı ıı ıı ıı ıı i M iı tt iM m ıt ıı ıı ıı ım ıı ıı ıı iM tH iı iH im ın m ıı ıı ıı ıı ıı ın ıı tı ıı iM iı ıı tı n