DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCELERİ
t
Veysel Şatıroğlu'nun şiirleri bir gerçeği
dile getiriyor: O İslâmlığın kabulünden
sonra, kendi kozası, kendi dil ve kültürü
içinde Anadolu şiirinin örgüsünü sürdü
ren «âşık edebiyatımın son temsilcisi de
ğildir; yalnız aydını halka değil halkı da
aydına getirerek Yunus gibi milletimizin
ve insanlığın ozanı olmuş ikinci büyük sa
natçımızda. Aşık Veysel Şatıroğlu'yu, Yu
nus Emre gibi halk ve aydının sevgilisi
yapan en önemli etkenlerden biri, toplu
ma halkın duygusal ve sezgisel süzüşü,
aydının biçimsel ve eleştirisel bakışı için
de bakmasıdır.
I
Halkı aydına getiren sanalcı:
EYSEL öldü ve o erece. o
hüzün-I hüzün-I lü gece, Türkiye televizyonları,
■_ diskolardan hantladığı, Veysel’
in türkülerinden bozulma parçalan
kapsayan melodileri, «ye ye» müziği
Âşık Veysel
arasmda sundu.
Tutucu olanların dudak bükmelerine rağmen bunun, düşündürücü bir yanı var: Sivrialan köyünden kalkan bu türküler, nereden nereye gel miş!.
Veysel’in yaşamının ilk a- cılı ve talihsiz yıllarını ve en güç koşullar İçinde sazına düzen verişini bilmeyen pek yok artık. Veysel’in bu dö nemi, altıyüz yıldır batı Türklerinin Anadolu’da sür dürdükleri geleneksel âşık edebiyatı uğraşıları ve onun güzel örnekleriyle doludur. Bu çalışmalarında Veysel; babacan, kaderin oyunlariyle yıkılmayacak kadar sağlam, çaresizliklere karşı katlamlı- dır ve saygılı insanların en büyük örneğidir. Sazı, sözü ve türküyü İçten doğmuş- lukla sunan kişidir. Ta Orta- asya’da, ulusdaş ve benzeş- deşlerlnin, onbln yıl önce, «dombura» ve «kopuz»larla başlattıkları müzik şöleninin önde gelen temsilcilerinden- dir. Ama bir gerçek var or tada: Geleneksel yolun sür git! olan bu halk şiiri, Vey sel’den çok önce, daha 1908 2. meşrutiyetini izleyerek ay dınların miyop gözlerini aç maya başlamıştı zaten. Cum huriyet dönemi; A. Kutsi Te- cer’ln çaba ve lnanmışlığı
YAZAN
Rüştü ŞARDAĞ
[İzmir Gazetecilik Yüksek Okulu
Öğretim görevlisi]
içinde iyice silkelemişti ay dınlarımızı.
Şatıroğlu’nun tutumu ise daha bir başkadır ve kimse ye benzemezlik içindedir: O, yalnız aydım halka getiren ler arasmda değildir. Yunus Emre’den sonra halkı aydına getirenlerin en yücesidir. Çeşitli Köy Enstitülerinin o- lumlu çalışmaları araşma sa- zıyle karışan, yurdu baştan başa dolaşan ozanımız, Anka ra, İstanbul başta gelmek ti z d e pek çok büyük kentimi zin riizgârlarlyle dolmuştur. Yahya Kemal, Ahmet Muhip, Cahit Sıtkı, Orhan Veli gibi aydın ozanlarımızla kentleş meye doğru bir gönül köp rüsü kurmuştur. Artık yal nız halkın değil, bütün ulu sun ayrımsız sevgilisi ve dostudur O!
Radyo ve televizyonlara,
diskolara, «ye ye» müziği ses leri arasmda karışan Veysel Şatıroğlu’nun şiirleri, bir gerçeği dile getiriyor: O, İs lâmlığın kabulünden sonra kendi kozası, kendi dil ve kültürü içinde Anadolu şiiri nin örgüsünü sürdüren âşık edebiyatınm son temsilcisi değildir, ama aydını halka getirerek, Yunus gibi tüm milletimizin ve insanlığın o- zanı olmuş, ikinci büyük sa- natçımızdır.
Sahibi:
M lllly a t O a z tte c ilik A . $. adın a ERCÜMENT KARACAN
Milliyet
Genel Yayın Müdürü: ABDİ İPE K Ç İ Müessese Müdürü : ... N U RETTİN DEMİRKOLHaber ve makalelerden sorumlu müdür : ... HAŞAN PULl.ll
Halkın; katıksız, yürekten ve İçten gelmlşlik havası içindeki söyleyişiyle, aydının ayrıksı söyleyişi, Veysel’de erimiştir. Hece vezninin, bel li durak yapma alışkanlığını da yer yer yıkan Şatıroğlu, artık ne tam geleneksel, ne de tam kentsel ozandır. Tan rıya seslenişindeki bu yeni söyleyişe bakın:
«Bu âlemi gören sensin. Yok gözünde perde senin; Haksıza yol veren sensin; Yok mu suçun bunda senin.
BU G A Z E T E B A S I N A H L Â K Y A S A S I N A U Y A R
B ASILD IĞ I YER: M İL L İY E T MATBAASI - İSTANBUL
T A K V İ M
Kâinatı sen yarattm; Her şeyi yoktan var ettin. Beni çıplak dışar’attm. Cömertliğin nerde senin?»
Vakit Güneş ö *le İkindi Akşam Yatsı İmsak
Vasati 5 49 12 19 15 51 18 30 20 03 4 10
Ezani 1121 5 49 9 21 12 00 1 32 9 39
29 Mart 1913 * Hicri 1393 Saler 24 * Rumi 1389 Mart 16
...
luma, halkın, duygusal ve sezgisel süzüşü, aydının bi çimsel ve eleştirisel bakışı içinde bakmasıdır. Nitekim, aşağıdaki mısralarda bu kompozisyon ne kadar can lıdır ve Veysel’de esen kent rüzgârları ne kadar açıktır: «B ir Veysel demişler,
olabilirsem; Söylerim sözümü,
bilebilirsem; Bir cura sazım var,
çalabilirsem; Defli, dümbelekti caz neme
gerek.»
SÖ YLEYİŞ YENİLİĞİ
Kül kalalı din yorumcula rına karşı, gerçek İslâmlığın ruhunu kavramış olan şu in sancıl dizelere bakınız: «K u r’an’a, bir Incil’e bak, Dört kitabın dördü de hak. Hakir görüp ırk ayırmak, Hakikatte, yüz karası.»
Bilgisizlikle bilgi yüklü ca hilliği anlatıştaki şu toplum cu, İnsancı ve şu aydın halk bağdaşımı görüşlerini okuya lım:
«K ar suyundan süzen çeşme göl olmaz. Gül, dikende biter, diken gül olmaz. Vız vız eden her sineğin
bal’olmaz. Peteksiz armut balı yalandır.»
HALKI AYDIN A
Söyleyişi yenidir, gelenek yoluyla, aydın anlatımının ortalığında oluşmuştur: «Beni hor görme kardeşim. Sen altınsan, ben tunç
muyum? Ayni vardan var olmuşuz, Sen gümüşsen ben saç
mıyım?» Âşık Veysel Şatıroğlu’yu, Yunus Emre gibi halk ve aydıniBA«evgilisi yapan en önemlUgtkenlerden biri,
top-O’na Yunus gibi gönüllerde taht kurduran bu ilerici ve insancı görüştür. Yalnız aydım halka değil; halkı ay dına ulaştıran şu sözlerdeki an ve soylu ruh, düşündürü cü değil mİ:
«ileriy i gören geriye bakmaz, insanlık yolundan taşraya
çıkmaz, .Allah cömert ama, ekmek
bırakmaz, Oturup geçmişi
konuşanlara.» Âşık Veysel Şatıroğlu’nun kökü Sivas’ın Sivrialan kö- yündedlr ama, Türk edebi yatı tarihindeki yeri; cum huriyetten sonraki kuşaktan gelen A. Kutsi Tecerlerin, Ahmet Muhip Dıranas’iann, Orhan Veli, Cahit Sıtkı'ların yanıdır. ..
Taha Toros Arşivi