• Sonuç bulunamadı

Hitit Taş Ve Seramik Eserler Üzerindeki Figüratif Unsurların Plastik Sanatlar Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hitit Taş Ve Seramik Eserler Üzerindeki Figüratif Unsurların Plastik Sanatlar Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi"

Copied!
108
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

HİTİT TAŞ VE SERAMİK ESERLER ÜZERİNDEKİ FİGÜRATİF UNSURLARIN PLASTİK SANATLAR EĞİTİMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

ZEYNEP ALTUNTAŞ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

GÜZEL SANATLAR ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(4)

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ...(….) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN Adı : Zeynep Soyadı : Altuntaş Bölümü : Resim İş Öğretmenliği İmza : Teslim tarihi : TEZİN

Türkçe Adı : Hitit Taş Ve Seramik Eserler Üzerindeki Figüratif Unsurların Plastik Sanatlar Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi

İngilizce Adı: The Evaluatıon Of Figurative Elements On Hittite Stone And Seramic Works In Regards Of Plastic Arts Education

(5)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm

ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Zeynep ALTUNTAŞ

İmza:

(6)

Jüri onay sayfası

Zeynep ALTUNTAŞ tarafından hazırlanan Hitit Taş Ve Seramik Eserler Üzerindeki Figüratif Unsurların Plastik Sanatlar Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans / Doktora tezi olarak kabul edilmiştir. Danışman: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) Başkan: (Unvanı Adı Soyadı) (Anabilim Dalı, Üniversite Adı) Üye: (Unvanı Adı Soyadı) (Anabilim Dalı, Üniversite Adı) Üye: (Unvanı Adı Soyadı) (Anabilim Dalı, Üniversite Adı) Üye: (Unvanı Adı Soyadı) (Anabilim Dalı, Üniversite Adı)

Tez Savunma Tarihi: 21/10/2015

Bu tezin ………Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans/ Doktora tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Unvan Ad Soyad

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.

(7)

HİTİT TAŞ VE SERAMİK ESERLER ÜZERİNDEKİ FİGÜRATİF UNSURLARIN PLASTİK SANATLAR EĞİTİMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ Zeynep ALTUNTAŞ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü

Ağustos,2015 ÖZ

Plastik sanatların konusu insandır. İnsanının hayal gücünü geliştirmek, yaratıcılığını artırmak en önemli amaçtır.Birey hayal gücünü kullanabildiği oranda plastik sanatlarda başarılı olabilmektedir.Birey plastik sanatlar eğitiminde estetik doyum,estetik bir bakış açısı kazanabilmektedir.Plastik sanatlarla ilgilenen birey sorgular.Her şeyi olduğu gibi kabullenmez, irdeler,araştırır,eleştirir,tartışır.Birey soru sormayı ,gözlemlemeyi ve içinde özümsemeyi öğrenir.Muhafazakar ve tutucu düşünceyi reddeder.Birey kendini yeniler.Çünkü sanatın doğasında yenilikler vardır.Sanat disiplinler arası geniş bir kavramdır. Sanatta tarih, kültür,yaşantı önemli yer tutmaktadır.Bu çalışmada Hitit uygarlığı ele alınarak plastik sanatlardaki yeri ve önemi vurgulanmaya çalışılmıştır.İ.Ö.1600 ‘lü yıllarda yaşamış bir toplumu n sanatını günümüze etkilerinden bahsetmek şaşırtıcıdır. Günümüzde kalan eserlerinden etkilenerek bir çok sanatçı farklı ürünler ortaya koymaktadır. Sanat eğitimi derslerinde de ayrıntılı incelenen bir uygarlık olmuştur. Sanat tarihiyle plastik sanatların ilişkisi bu çalışmada sorgulanmaya çalışılmıştır.Bu açıdan incelenmeye, araştırılmaya değer bir çalışmadır.

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Hititler,Hitit Sanatı Sayfa Adedi :

Danışman : Yrd. Doç. Erol BATIRBEK

(8)

THE EVALUATION OF FİGURATİVE ELEMENTS ON HİTTİTE STONE AND SERAMİC WORKS IN REGARDS OF PLASTİC ARTS EDUCATİON

MASTER’S THESİS ZEYNEP ALTUNTAŞ

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES AGUST, 2015

ABSTRACT

Plastics arts subject is humanity.The most substantial pupose is to develop humans imagination and to increase creativeness.An individual will be succesful in plastics art by the rate of using its imagination.The individual can gain aestetis satiety and an aestetic view in tehe education of plastic arts.An induividual concerned with plastics arts interragates .Furthermore,it doesn’t accept everything as it,examinates,explores and critcizes it.The indivual learns to ask questions,toobserve and digest itwithin itself.Also,it denies conservatice and precipitator ideas.The indivual renews itself .Due to the fact taht,innovations are in arts nature.Arts is a interdiscilinary wide broad consept. History,culture and experience has an important place in art.By dealing with Hittite civilication ,the place and importance of plastic arts has been emphazised in this study.A civilations affects which lived in te years BCE to our 1600 to our era in art to talk abaout is very suprising .Many artists effected by the Works which have suprised has put out different products.Also it is a civilation which is processed detailed in art education .By thid work ,The relationship between art history and plastic arts has been tried to be questioned.From this point pf ,it is research,which is worth to be investigated.

Science Code :

Key Words : Hittite,Hittite’s Art Page Number :

Supervisor : Yrd.Doc.Erol BATIRBEK

(9)

İÇİNDEKİLER

ÖZ ...iv

ABSTRACT ...v

ŞEKİLLER LİSTESİ ...vii

BÖLÜM 1 ... ……...1

1.GİRİŞ ...……..….….1

1.1 Problem Durumu……….…...4

1.2 Araştırmanın Amacı………..5

1.3.Araştırmanın önemi………..6

1.4 Araştırmanın Sınırlılıkları………...6

1.5 Araştırmanın Varsayımları………...6

1.6.Tanımlar……….….…...6

BÖLÜM 2

2.1 KAVRAMSAL ÇERÇEVE………...…..8

2.2.1 Görsel Sanatlar Eğitimi Nedir? ……….……...8

2.3. Hitit İmparatorluğunun Tarihi………..….19

2.3.1.Eski İmparatorluk ……….….…….11

2.3.2 .Yeni İmparatorluk ………..……....12

2.4. Hitit Sanatı ve Özellikleri ………..……..13

2.5.Sanat Eserleri Üretim Teknolojileri…………...……20

2.6.Türk Plastik Sanatlarının Durumu ...22

2.6.1 .Cumhuriyet Döneminden Günümüze Türk Resim

Sanatı ……….22

BÖLÜM 3

YÖNTEM ………...26

3.1 .Araştırmanın Modeli ……….……26

3.2. Evren ve Örneklem ………...26

3.3.Verilerin Toplanması………...27

3.4.Verilerin Analizi ………..27

3.4.1.Eser Analizleri………..….28

4.SONUÇ VE TARTIŞMA ………...43

4.1.ÖNERİLER……….…..45

(10)

KAYNAKLAR……….. 47

EKLER ………...49

(11)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1:Alacahöyük, Anadolu :Medeniyetleri Müzesi………..88

Şekil 2:Çift Başlı Kartal Figürü, Anadolu :Medeniyetleri Müzesi………..89

Şekil 3:Sfenks ,Alacahöyük , Anadolu :Medeniyetleri Müzesi………..90

Şekil 4:Hitit Hiyelogrif , Anadolu :Medeniyetleri Müzesi……….91

vii

(12)

SİMGE VE KISALTMALAR

İ.Ö İsa’dan Önce

M.Ö. Milattan Önce

cm Santimetre

(13)
(14)
(15)
(16)
(17)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

“Tarih, gelenek ve çağdaş sanat yaratması, aynı sentez hedefine yönelik olunsa da, karşıt hatta aykırı düşünceleri geliştirmenin yararlı olacağı bir konudur.” (Tansuğ,1997,s.9)

“Bu çerçeve içinde tarih, gelenek ve plastik sanatlar arasında yerel ve ulusal sürekliliği belirgin kılma amacı taşıyan bağlantıları kurmaya çalışmanın, öncesinden çok daha yoğun ve kesinlik kazanmış biçimde ortaya koyulmasına inanıyorum. Bu yolda öteden beri verilen uğraşın etkinliğini daha çok kanıtlayan bir güç halinde, karşıtlarla büyüyen ve artan geriliminden hiçbir şey yitirmemesini gerektiğini de açıkça dile getirmek istiyorum.”(Tansuğ.1997.s.9).

Hititler bin tanrılı uygarlık diye anılmaktadır. Tanrı tasvirlerini birçok gündelik yaşam ,hayvan, bitki,eşya ve taş heykellere, şehrin surlarına, kapılarına, mühürlere, seramik kaplara ve tabletlere işlemişlerdir. Bunun yanı sıra birçok hayvan figürü de kullanmışlardır.

“…Hititler sanatı, politik gücün önemli bir propaganda aracı olarak gördükleri için ona önem vermişlerdir ve özgün eserler yaramışlardır. Öyle ki Hitit uygarlığının en başarılı bölümü sanat olmuştur.” (Akurgal, 1998,s.108).

“Hitit figüratif sanatı başlangıçta büyük ölçüde Şark örneklerinden esinlenmiştir. Tanrıların boynuzlu başlıkları ,giysiler ve özellikle dinsel ve mitolojik konular şark etkisini sergiler.Ancak Büyük Krallık döneminde kişiliğini bulan Hitit Figüratif sanatı övgüye değer bir özgünlük kazanmış ,türü kendine özgü bir heykelcilik sanatı bütün Anadolu’ya ,İzmir’den Antakya ‘ya değin egemen olmuş ,hatta yarımada dışına taşarak da Suriye ve Filistin ‘de de etkili olmuştur.” (Akurgal, 1998,s.112).

(18)

2

“Hititlerden bize kalan figüratif sanat eserleri tapınaklarda ya da kralların diktirdiği anıtlarda yer almaktadır. Bu nedenle elimize geçen kabartmalar, heykeller,mühürler bir saray sanatının ürünüdürler.” (Akurgal, 1998,s.112).

Anıtsal heykelin Hititlerde başladığı düşünülmektedir.

“Hititlerde heykeltıraşlık oldukça gelişmişti. Hitit tanrılarının ya da krallarının taştan yapılmış üç boyutlu anıtsal heykelleri olduğu düşünülmektedir. Hitit heykel sanatı denildiğinde akla daha ziyade Boğazköy ‘de bulunan Yazılıkaya’nın duvarlarını süsleyen kabartmalar ya da Boğazköy’ün giriş kapılarında yer alan sfenksler gibi, mimarı yapıların öğeleri olan heykeltıraşlık eserleri gelir.” (Koç, 2006, s.78).

“Hitit çağında üretilen taş eserlerin en etkileyicileri Boğazköy ve Alacahöyük gibi şehirlerin ana giriş kapılarını süsleyen eserlerdir. Boğazköy’de surlardan şehre açılan kapılar sfenksler ve aslanlar gibi koruyucu özelliği olduğu düşünülebilinecek yaratıklarla donatılmıştır. Boyları neredeyse 1.5 2m bulan bu yaratıklar koruyucu hayvanlar, kapıların her iki yanında, birbirlerine paralel ancak kapıdan geçecek insana bakar şekilde, simetrik gibi yerleştirilmişlerdir.(…) Yaratıkların yele yüz ifadeleri, anatomik özellikler, kanatlarındaki tüyler gibi detayları daha sonra ince bir işçilikle ekleniyordu.” (Koç, 2006 ,s.79).

Boğazköy’de aslanlı sfenkslerin dışında, tanrı tasvirleri yer alan taş kapılar da vardır. Alacahöyük girişinde de iki aslan figürlü sfenksler bulunmaktadır. Girişin alt kısımda da şehri çevreleyen taş kabartmalara rastlanır. Bu kabartmalarda ise insan ve hayvan figürleri yer almaktadır. Bayram törenlerini, ritüelleri, günlük hayatı ve insanın bu hayattaki konumunu tasvir eden kabartmalar önemlidir. Figürlerin kıyafetleri incelendiğinde figürün tanrıyı mı yoksa halktan birini mi temsil ettiği anlaşılmaktadır.

Kazılarda ham maddesi kil olan şekil verilerek fırınlanan kap kacak, vazo, bardak gibi günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri eşyalara rastlanmıştır. Bulunan bu eşyalar dönemin sanat anlayışı ve uğraşıları adına önemli bilgiler sunmaktadır.

“…Hititler tapınak ve saraylarında kullanılmak üzere pişmiş topraktan son derece özenle törensel kaplar yapmışlardır. Bu törensel kapların ;kullanım alanları ,tasarımlarının özgünlüğü ve üretim tekniklerinin gelişmişliği nedeniyle sanat eserleri içinde incelenmesi uygundur.”(Koç,2006,s.86)

Hititlerin bir de öyküsel betimlemeler yapan törensel seramik kaplar vardı. Bunlar oldukça büyük yaklaşık bir metre yüksekliğinde, küp şekilli törensel kaplardı. Bu tür kapların kalıntıları hemen her zaman kutsal sayılan yerlerde bulunmuştur. En etkileyici ve en korunmuş

(19)

3

örneklerden ikisi İnandık ve Bitik’ten ele geçenlerdir.(…)Örneğin İnandık Vazosunda en alt kısımda düğün için yemeklerin içeceklerin hazırlanması, müzisyenlerin çalgılarıyla yaptıkları gösteri resmedilmiş; ikinci kısımda boğa şeklinde bir tanrı sunağına yapılan adak gösterilmiş, üçüncü kısımda çalgıcılarınyaptığı geçit, bir atlar ve düğün yatağı olduğu düşünülebilen bir mobilya gösterilmiş;en üstte yine çalgıcılar akrobatlar ,sazlı zilli bir gösteri ekibinin önünde gelin ve damat resmedilmiştir.( Koç,2006,s.86).

Sanat eğitimi, kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümüdür.

Sanat eğitimi; kişiye estetik yargı yapabilme konusunda yardımcı olmayı amaçlarken, yeni biçimleri hissedip, eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimlerde yönlendirmeyi öğretir. Sanatçı yetiştirmeye değil; yetiştirmek durumunda olduğu her kişiyi, yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, bilişsel, duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Yaratıcı güç ve potansiyelleri eğitmek, estetik düşünce ve bilinci örgütlemek için çalışır. Sanat, bireyin sosyal ilişkilerini ayarlamasını, işbirliği ve yardımlaşmayı, doğruyu seçme ve ifade edebilmeyi, bir işe başlayıp bitirme sevincini tatmayı, üretken olmayı sağladığı için gereklidir. Sanat eğitimi; gözlem yapma, özgün buluş ve kişisel yaklaşımları destekler, pratik düşünceyi geliştirir. Olayları, olmadan da beyinde gerçekleştirebilme gücünü arttırır. Bireyin el becerisini geliştirir ve sentez yapmasına yardımcı olur.

Plastik sanatlar, kalıplanabilen veya şekil verilebilen (plastik niteliğe sahip) boya, kil, alçı gibi malzemelerin uygulanmasıyla oluşturulan resim, heykel, çizim, vb. sanat dallarının tümüne verilen genel addır. Bu kavram günümüzde görsel kültür olarak da kullanılmaktadır.

Plastik sanatların konusu insandır. İnsanının hayal gücünü geliştirmek,yaratıcılığını artırmak en önemli amaçtır.Birey hayal gücünü kullanabildiği oranda plastik sanatlarda başarı olabilmektedir.Birey plastik sanatlar eğitiminde estetik doyum,estetik bir bakış açısı kazanabilmektedir.Plastik sanatlarla ilgilenen birey sorgular.Her şeyi olduğu gibi kabullenmez irdeler,araştırır,eleştirir,tartışır.Birey soru sormayı ,gözlemlemeyi ve içinde özümsemeyi öğrenir.Muhafazakar ve tutucu düşünceyi reddeder.Birey kendini yeniler.Çünkü sanatın doğasında yenilikler vardır..

Bir sanat yapıtı hangi türde ve üslupta yapılmış olursa olsun ya bir konuyu kendi içeriği içinde ifade etmekte ya da biçimiyle bir duygu ve ya düşünceyi ortaya koymakta, biçimsel olarak ne

(20)

4

denli değişken ve özgün olsa da içerik ile bütünleşmek zorundadır. Çünkü sanat yapıtında biçim onun dış yapısını, içerik ise öznel içyapısını oluşturur. (Ersoy,1995,s.83)

Bir resmi kavrayabilmek için ona sadece bakmak yeterli olmaz. İzlenen yapıtın en iç katmanlarına inip, onu gerçekten anlamak gerekir. Çünkü sanat yapıtı meydana getirildiği dönemde ve daha sonra farklı algılanabilinir. Belli bir döneme ait olan bir bir yapıt incelenip daha sonra yorumu yapılacaksa yapıldığı dönemle birlikte daha önceki dönemler dikkatle incelenmelidir. Daha önceki dönemin dinsel, toplumsal v.s. gibi tüm özellikleri gözden geçirilmelidir. Hoşumuza giden sanat yapıtı ayrıntılarıyla incelendiğinde yeni boyutlar kazanır ve yeni ilgi alanlarına açılır . . (Ersoy,1995,s.83)

Bu araştırmanın amacı, Hitit kültür ve medeniyetindeki Hitit taş ve seramik eserleri üzerindeki figüratif unsurların plastik sanatlar eğitimi açısından değerlendirmektir. Günümüzde güncelliğini yitirmemiş bir toplumdur. Günümüz sanatını da etkilemiştir, katkısı çoktur. Bu çalışmada da Hitit sanatını ayrıntılı incelemek amaçtır.Yaşamının,kültürünün ,dininin ,dilinin ve kullandıkları bir çok eşyanın Hitit sanatını nasıl etkilediği irdelenecektir.

1.1.Problem Durumu

Sanatı tek bir cümleye sığdırmak zordur. En genel tanımıyla sanat, duygu ve düşüncenin estetik yollarla aktarımıdır.

“Sanat, daha açık ifade edersek; doğa ile insan ruhunun uyumudur”.(Ersoy,2010,s.11) Tarih boyunca insan sanatı, toplumu geliştirmek ve zenginleştirmek için bir araç olarak kullanmıştır. Bu çalışmada kendi kültürel mirasımızdan figürleri geleceğe aktarmak amaçlanmıştır. Bunu yaparken eski temalara çağdaş yorum katılacak, bu temaların sanata ve sanatçıya katkılarından bahsedilecektir.

Hititler M.Ö. 1200’lü yıllarda yaşamış bir imparatorluktur. Birçok uygarlığın kültüründen, sanatı ve yaşayış şeklinden etkilenmesinin yanında birçok uygarlığın dinini benimsemiş ve bu nedenledir ki bin tanrılı uygarlık adıyla anılmıştır. Hitit sanatı tasvirlerinde de tanrı tasvirlerine çokça yer verilmiştir. Hititler hem başka uygarlıklardan etkilenmiş hem de her alanda varlığıyla başka uygarlıkları etkilemiştir.

Günümüz de çok popüler olan Hitit uygarlığı adına hala çalışmalar sürdürülmektedir. Dünya tarafından bilinen ilk çağ uygarlıklarındandır. Bu çalışmanın amacı sanat ve tarih

(21)

5

ilişkisi kurmaktır. “Sanat ve kültürel miras ilişki nedir? Plastik sanatlar açısından önemi nedir?” gibi sorulara cevap aranacaktır. Kültürel mirası tarihi değerleri geleceğe aktarmak adına bu çalışma önemlidir.

Sanat eğitimi birey için yaşadığı toplumu kavraması ve hissetmesi adına son derece önemlidir. Sanat eğitimi, bireyde var olan yaratıcılık gücünü ortaya çıkarmak adına verilen bir disiplindir. Bireyde yaratıcılığı ve yeteneklerini ortaya çıkaracak faaliyetlerin tümüdür. Yapılacak çalışmada sırasıyla tarih, gelenek ve plastik sanatlar arasında ilişki araştırılacaktır. Daha sonra Hitit uygarlığının dönemleri ve bu dönemlerdeki sanat anlayışından bahsedilerek, bu anlayış plastik sanat eğitimi açısından değerlendirilecektir.

1.2.Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı Hitit kültür ve medeniyetindeki Hitit taş ve seramik eserlerin üzerinde bulunan figüratif unsurların plastik sanatlar eğitimi açısından değerlendirilmesi. Bu ana amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

- Tarih, gelenek ve plastik sanatların birbiri ile ilişkisi nedir? - Sanat ve kültürel miras arasındaki ilişki nasıldır?

- Hitit Sanatı nedir?

- Hitit taş ve seramik eserleri üzerindeki figürlerin konuları nedir?

- Hitit taş ve seramik eserleri üzerindeki figürlerin konuları ile plastik sanatlar eğitimi ile ilişkisi nasıldır?

- Plastik sanatlar eğitiminde kültürel değerlerin ve eski çağ uygularlıklarındaki sanatın yeri ve önemi nedir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Hitit kültür ve medeniyetini sanata önem veren bir uygarlıktır. Günümüzde de güncelliğini koruyan ve üzerinde araştırmalar yapılan bir imparatorluktur. Zengin taş ve seramik eserleri bulunmaktadır. Bu eserler üzerinde günlük sahneler, tanrı tasvirleri ritüeller yer almaktadır. Anadolu toprakları üzerinde yaşayan bu medeniyetin günümüz sanatı üzerine

(22)

6

katkıları açısından araştırmak önemlidir. Sanatçı adaylarının çalışmalarana katkıda bulunacaktır. Proje bu açıdan önemlidir.

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

Çalışma Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde yer alan Hitit kültür ve medeniyetindeki taş ve seramik sanat eserleriyle Çorum içerisinde bulunan eserlerle sınırlıdır.

1.5. Araştırmanın Varsayımları

1. Araştırmada kaynak olarak alınan kitapların geçerliliği ve güvenirliğinin gerçek olduğu kabul edilmektedir.

2. Seçilen kaynak ve kurumlardan sağlanacak bilgilerin gerçeği yansıtacağı varsayılmaktadır.

1.6. Tanımlar

Anıtsal:Anıt niteliğinde ya da büyük boyutlu heykel veya yapıları niteler.(Sözen ve Tanyeli,1992s.22).

Figür: Resim ve heykel sanatlarında betimlenmiş ,doğada rastlanan düşsel her tür varlık ve nesnenin genel adı .

Mitoloji: Çok tanrılı dinlerde tanrı ve yarı tanrıların eylemleri ile onların insanlarla ve diğer yaratıklarla ilişkileri konusundaki efsaneler,öyküler,inançlar bütünü .Genellikle bilinen Roma ve Yunan mitolojileridir.oysa aynı biçimde eski Türk,Germen ve Aztek mitolojilerinden de söz edilebilinir.Mitoloji içinde üretildiği toplumun resim ve heykel sanatlarının konu seçiminde başvurduğu ana kaynaktır. .(Sözen ve Tanyeli,1992s.163). Plastik sanatlar: Resim ve heykel sanatlarına verilen genel ad. .(Sözen ve Tanyeli,1992s.192).

(23)

7

Seramik: Hammaddesi kildir. Elde, kalıpta ya da tornada biçimlendirilmiş ve fırınlanmış her tür eşyanın genel adıdır. Porselenden pişmiş toprak malzemeye dek her türlü obje sözcüğünün kapsamına girer.(Sözen ve Tanyeli,1992s.213).

Sfenks: Başı ve gövdesi farklı yaratıklar biçiminde betimlenmiş düşsel yaratık betisi. Eski Mısırda ortaya çıkan sfenks; oradan Antik Yunan ve Roma’ya geçmiş, Rönesans sonrası Avrupa’sında da bezeme amacıyla kullanılmıştır. Genellikle kadın başlı, aslan gövdeli bir yaratık biçiminde betimlenir. .(Sözen ve Tanyeli,1992s.215).

Uygarlık: İnsanlığın ya da bir çok toplumun ortaklaşa elde ettiği teknolojik, düşünsel, sanatsal ve manevi başarıların belli bir zaman noktasındaki düzeyi belli bir topluma özgü teknikler, düşünceler, bilgiler,ürünler,tutum ve davranışlar düzeni. (Özsoy,2010,s.244).

Kervansaray :Kentler arası yollarda kervanların konaklaması için yapılmış büyük han yapısı.(…). .(Sözen ve Tanyeli,1992s.129).

Riton:Boynuz ya da hayvan başı biçiminde Antik seramik kap türü. .(Sözen ve Tanyeli,1992s.202).

Rölyef :Kabartma.Taş ,metal,kil,ahşap ya da alçı yüzeyi üzerinde bazı bazı kesimleri oyuk ,bazı kesimleri ise ,kabartılı bırakarak betiler oluşturma yöntemiyle yapılmış sanat yapıtı ya da bir yapıtın bu anlamda oluşturulmuş parçası. Sözen ve Tanyeli,1992s.119).

(24)

8

BÖLÜM II

2.1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar kısmında araştırmanın kavramsal yapısını ve araştırma ile bağlantılı olduğu düşünülen diğer araştırmaları içermektedir.

2.2.Görsel Sanatlar (Plastik Sanatlar)

Çizgi, boya ve hacim veren maddelerle göz duyumuzu algılayan sanatlara denir.Örneğin; resim, heykel, mimari ve fotoğraf sanatı gibi.Görsel sanat, göze hitap eder. İşitsel sanat,kulağa hitap eder.

2.2.1.Görsel Sanat Eğitimi Nedir?

Bütün sanatları ve sanatların birbiriyle ilişkisini düşünsel boyutta sanatçı ,izleyici,toplum,kültür ve eğitim bağlamında inceleyen kuramsal çalışmalara’’Güzel sanatlar eğitimi denir.Görsel sanatlar resim ,heykel mimarlık ve grafik sanatlar ,endüstri tasarımı,uygulamalı sanatlar,sinematografi, fotografi,tekstil,moda tasarımı,seramik ,bilgisayar sanatı gibi geniş bir alanı kapsar.bu dalların tümüyle ilgili olarak okul öncesinden yüksek öğrenime kadar her aşamadaki sanat eğitimi ve öğretimiyle ilgili kuramsal ve uygulamalı çalışmalara ‘görsel sanatlar eğitimi ya da yalnız sanat eğitimi diyebiliriz. (BUYURGAN,

BUYURGAN,2012.2).

Sanat eğitimi, yaratıcılık eğitiminin ön planda tutulduğu,

ıraksak düşünmenin geliştirildiği, her öğrencinin kişisel gelişimi ve eğilimleri paralelinde yönlendirilmeye çalışıldığı en güvenilir ortamlardan biridir. Temel amaçları çocuğu/genci görmeye, aramaya,

(25)

9

sormaya deneme yapmaya, sonuçlandırmaya yönelik olan sanat eğitimi, eğitimin her kademesinde kesintiye uğramadan devam etmelidir.(BUYURGAN, BUYURGAN,2007:5)

Nitelikli bir sanat eğitimi ,belirli değerlerin taşıyıcısı,çağın değişen ve gelişen şartlarına göre kendini yenileyebilen bir müfredat(öğretim)programı ile mümkündür.Müfredat programları çocuğu genci tanıyan alanında uzman eğitimciler tarafından hazırlanmalı ,seviyeye uygun ,kültürel değerlerin taşıyıcısı,çağın gelişen değerlerini içinde barındıran ,yaratıcı,yapıcı,üretken gençleri yetiştirmeye yönelik olmalıdır.Nitelikli bir sanat eğitimi programı çocuğu genci tek yönlü geliştirmeyi hedeflememeli.sanat tarihi ile kendi kültürünü ve dünya sanatını tanımalı,eleştiri ile sanat eserlerini anlayabilme özelliği yüklemeli,estetik ile sanatın güzelliğin doğasını anlama ve sorgulama yetisi kazandırmalıdır.(…).Sanat eğitimi programları içerisinde yer alan konulara ait öğrenme de en verimli müzelerde gerçekleşebilir.Müzede gerçek objeler(sanat eseri,tarihi ,etnografik eser vs.)karşısında görerek ,duyarak ,uygulayarak,hatta yaşayarak gerçekleşen öğrenme daha istekli ,heyecan verici ve kalıcı olur.Programda yer alan uygulamalar seviyeye uygun konu ve tekniklerden oluşmalı ,öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmeyi hedeflemelidir. (BUYURGAN, BUYURGAN,2012.7).

2.3.Hitit İmparatorluğunun Tarihi

Araştırılan kaynaklara göre Hitit imparatorluğunun kesin tarihi ile ilgi birçok tartışma söz konusudur. Bir çok yazar tarihi ile ilgi hem fikir olamamış ve ortak bir fikre ulaşamamışlardır .Taranan kaynakların doğruluğu çerçevesinde Hitit tarihi ile ilgili kısaca bilgi verilecektir.Bu kısımda Hitit imparatorluğunun kabaca kültüründen nasıl Anadolu’ya geldiklerinden ve nasıl bir imparatorluk olduklarından bahsedilecektir. Siyasi tarihine değinilmeyecek olup daha çok sanatsal kültürleri üzerinde durulacaktır. İmparatorluk diye geçiyor Hitit uygarlığı çünkü bir çok uygarlıktan etkilenilmiş olup ve Hatti gibi farklı bir uygarlığı etkise almıştır.Ve bu kadar gelişmiş ve ileri bir toplum olmasını bir çok araştırmacı yazarlar demiri ustaca kullanmalarına borçlu olduğunu dile getirmişlerdir .

Hint –Avrupalı bir halk olan Hititler Orta Anadolu ya gelemden önce,burası Hattiler’in işgali altındaydı.Bu halk ne Hint-Avrupa ne Sami,Ne de bilinen bir dil ailesiyle akrabaydı .Hititler Orta Anadolu ‘yu işgal ederek Hattileri egemenlikleri altına aldılar ve onlarla uzun süre

(26)

10

birlikte yaşadılar ;onların bir çok tanrısını ,ayin usullerini ,kelimelerini,efsanelerini benimsediler . .(Isabelle klock-Fontanille,1998,11).

Hitit uygarlığı dönemi ne göre gelişmiş bir uygarlık kabul edilmiştir .İsablle Klock –Fontanille bu şu şekilde dile getirmiştir.

Gerçekten de bu uygarlık ,Alişar,Çatalhöyük ya da hacılar ‘da yapılan kazılarda ortaya çıkan arkeolojik kanıtlardan anlaşıldığına göre çok gelişmiş bir uygarlıktı .söz konusu olan ,bir kent uygarlığıydı:Sağlam yapılmış evler (evlerin önemli bir kısmı dinsel ayine ayrılmış tı sunak olarak kullanılıyordu),çeşitli madenlerden yapılmış çanak çömlek kalıntıları . Duvar süslemelerinde simgesel motifler (çiçek ,yıldız,çember),av sahneleri (ayinle ilgili),hayvan figürleri,(özellikle boğa ve leopar kafaları,geyik ,aslan,ayı ,yaban domuzu ),manzaralar bu uygarlıkta kadına verilen önemi kanıtlamak için doğurganlıkla ilgili sahneler.(…) Isabelle klock-Fontanille,1998,12).

(…)Anadolu kökenli olmayan bu halk öncülleri Hattiler’in güçlü etkisi altında kalacak ve Anadolu’nun en güçlü maddi kültür geleneklerini(mimari,mitoloji…)kendisine özgü bir biçimde yeniden üretecekti.Hitit’lerin gelmesiyle birlikte Anadolu ‘da uluslararası mübadeleler çağı başlar. Babil üzerine yapılan Hitit akınları Ortadoğu’nun büyük bir kısmının fethi ve işgali ,Mısırla sürtüşmeler( …)(Marc Desti ,1998,s,47 ).

Anadolu’ya nereden geldikleri tam kesin olamamakla birlikte bu uygarlıkla ilgili araştırmalar 1887 yılları gibi başlamıştır.Günümüze de yine bir çok eser ulaşmıştır.

Marc Desti (2005)(…)Anadolu kökenli olmayan bu halk ,öncülleri Hattiler’in güçlü etkisi altında kalacak ve Anadolu’nun en güçlü maddi kültür geleneklerini (mimari,mitoloji…)kendine özgü bir şekilde yeniden üretecekti.Hititlerin gelmesiyle birlikte Anadolu’da uluslar arası mübadeleler yılı başlar :Babil üzerinden yapılan Hitit akınları ,Ortadoğu’nun büyük bir kısmının fethi veya işgali,Mısır ile sürtüşmeler…Hititlerin üstünlüklerini tanıdıklarını ve kullanımın yaygınlaştıracaklarını demire borçluydular.Yine de,bu güçlü imparatorluk İÖ 13.yüzyılın sonunda deniz kavimlerinin korkunç darbeleri altında ezilecekti.

Asur ticaret kolonileri döneminin sonuna doğru Orta Andolunun Kussara,Kaniş;Hattuşa gibi bağımsız pek çok beyliğe bölünmüş olduğunu biliyoruz.Bunlar başlarında birer küçük hükümdar bulunan kent devletleriydi.Yine Kültepe-Kaniş kil tablet arşivleri sayesinde dönemin siyasi durumu ve Hititlerin gelişiyle ilerlemeleri hakkında bilgi sahibi oluyoruz.İşte bu bağlamda,Kussara kralı Anitta bu bağımsız beylikleri birleştirmeye kalkışır.İÖ 1750 dolaylarında Neşa’yı ve Hitit İmparatorluğunun başkenti olduğunda Hattuşaş adını alacak olan Hattuş’u alır.(…)(marc desti,2005,47-48).

(27)

11

Son Asurlu ticaret kolonilerinin Anadolu’yu terk etmeleri de bu döneme denk gelmiştir.

Bu beylikler başlangıçta bağım sız ve Hatti kökenli olsalar da,yavaş yavaş Hititlerin eline geçerler. Bu kent devletlerinden ilk dönem kazanmaya başlayanı Neşa-Kaniş ti;Asurda ticaret kolonilerini ana merkezi sayesinde yaptığı ticaret oldukça zenginleştiği düşünülürse bu durum şaşırtıcı olamaz.Hititlilerin varlıklarını tam da burada bulunan İ Ö.13 yy. tarihli son Asur yazılı belgeleri sayesinde saptayabiliyoruz.Özel adların ad bilimsel analizi üç ayrı etnik gruptan oluşan birhalkın varlığına işaret eder:Hattiler ,Hint Avrupalılar ve Hurriler. (Marc Desti,2005,48).

Huriler Hititleri oldukça etkileyecek olup ,at eğitimi konuşunda da ilerlemelerini sağlayacaklar .Güçleri birleştikten sonra iki tekerli at arabasını ustaca kullanmaya başlayacaklardır.

Marc Desti (2005)çalışmasında,’’Hatti topraklarındaki Hurri etkisi daha da güçlenmişti.Hurrilerin bunca güçlü olmasına karşın ,Maddi kültürlerinden yalnızca mühürleri ve keramikleri biliyoruz’’.

Marc Desti (2005)çalışmasında ,’’Hititlerin eline geçen bağımsız beyliklerin birleşme süreci İÖ 18 yy.da tamamlanır ve eski adıyla Halys yeni adıyla Kızılırmak’ın büklümünü merkez alan bir devletin doğmasına yol açar. Neşalılar,Hititler ve Hattiler tek bir etnik potata da kaynaşırlar’’.

2.3.1.Eski İmparatorluk (İÖ 1650-1460)

Eski İmparatorluk’un Hükümdar listesi

Labarna(1650-1625) Telepunu(1550-1530) I.Hattuşili(1625-1600) Alluvamna(1530-1515) II.Murşili(1600-1585) II.Hantili(1515-1505) III.Hantili(1585-1565) Tahurvaili(1505-1500) Zidanta(1565) II.Zidanta (1500-1485) Ammuna (1565_1550) II.Huzziya(1485-1470)

(28)

12

I.Huzziya(1150) I.Muvattali(1470-1465)

(…)Hanedanın kurucusu olan Hattuşili Büyük Kral unvanını almış ve bu unvan imparatorluğun sonuna kadar ardılları tarafından da korunmuştu.Başkenti Neşa –Kaniş’ten Hattuşaş’a nakleder ve Suriye’ye düzenlediği bir sefer çerçevesinde topraklarını doğuda Fırat kıyıların ,Güneyde Alalah ve Halep’e kadar genişletir.Hükümdarlık süresi yer yer çıkan karışıklıklar ve taht kavgalarıyla sarsılır.(…).

Telepuni barıştı bir siyaset izleyerek kanlı taht kavgalarına son bulur.Telepuni’nin başa geçmesiyle artık Krallık tacının artık veraset yoluyla en büyük evlada geçirilmesi benimsenir.Telepuninin ölümünden sonra Şuppiluiliuma ’nın İÖ1350Ye doğru tahta çıkmasına kadar geçen döne hakkında çok az bilgimiz vardır.arada çıkan pek çok hükümdarı yalnızca adlarıyla ve mühürleriyle tanıyoruz. Hatti ülkesi çökmektedir ve yeni dış tehtitlere karşı koymak zorundadır.Bunlar Karadeniz dağlarında yaşayan Kaşkalar ve Halep krallığı kendine bağlayan ,Kuzey Mezopotamya’da kurulmuş yeni büyük Hurri-Mitanni Krallığıdır.Öte yanda Toroslar vee Klikya bölgesindeki Kizzuvatna Krallığı da yükselişe geçmiştir ve o dönemde bu krallıkla ilgili bir dizi antlaşma yapılır.(Marc Desni,2005.s.55).

Dönemin maddi kültürüne gelecek olursak,çiviyazısının yanı sıra hiyelogrif yazının kullanılması Eski imparatorluk dönemine rastlar.Genel olarak Hatti ve Anadolu tarzına sadık kalan ve geleneksel malzemelerin kullanıldığı mimaride Kykylop tipi denilen inşat yöntemiyle gerçekleştirilmiş yapılardan söz etmeliyiz.Bu yöntemle inşa edilen yapıların bir kısmında,devasa büyüklükte,tıraşlanmamış ama yan yana üst üste çok düzgün bir şekilde oturan taş bloklar kullanılmıştır.bu inşa tekniği Mykenai dünyasında görülen teknikle benzerlikler taşıdığındanyine Mykenai uygarlığına özgü bir isimle anılır. .(Marc Desni,2005.s.55).

2.3.2.Yeni İmparatorluk Dönemi (İÖ 1460-1190)

Yeni İmparatorluk’un Hükümdar listesi

I.Tudhaliya(1465-1440) II.Muvattli(1295-1270)

II .Hattuşili(1440-1425) II.Murşili/Urhi_Teşub(1270-1265)

(29)

13

I.Şuppiluliuma(1353-1322) III.Arnuvanda(1215-1210)

II.Arnuvanda(1322-1321) II.Şuppiluliuma(1210-1190)

II.Murşili(1321-1295)

I.Tudahaliya iktidarı babasının yardımıyla aldı;Mitanni Krallığının desteklediği muhalif aşirete karşı baba oğul birlikte mücadele etmişlerdi ve bu durum iki devlet arasında uzun sürecek bir ihtilafın başlangıcıydı.I.Tudhaliya Hurrilere karşı büyük zaferlerle kazanarak Halep’i yerle bir eti.Tudhaliya hanedanının kökeni Hurrilerle bağlantılıydı ,bu nedenle hanedanın döneminde Hurri etkileri görülür. .(Marc Desni,2005,s.56).

I.Tudhaliya’nın oğlu 2.Hattuşili’nin iktidarı kısa sürer ;Oğlu ikinci Tudhaliya ile Suriye’ye ve Mezopotamya’ya pek sefer düzenleyerek Hitit topraklarının bütünlüğünü korumaya çalışır. (Marc Desni,2005,56).

(…)Tudhaliya öldürülür yerine oğlu Şuppililuima geçer. I. Şuppililuima durumu düzeltecektir.(…)Fırat’ı geçti ve Hurri Krallığını İmparatorluğun himayesine aldı.(…)Suriye’yi topraklarına katar ve Halep’iboyunduruğu altına alarak başına oğlu Telepuniyi koyar.Yedi gün süren çarpışmalrın ardından düşürdüğü Karkamiş’İn (Karkamış)başına da bir başka oğlu getirilir(…)(Marc Desni,2005,s.57).

Murşili ölünce yerine Muvattali geçer;tatta oturur oturmaz Kaşkalardan ve Kassilerden korunması amacıyla Yukarı Ülkenin yönetimini kardeşi Hattuşiliye bırakır. Bu işlemin ardından başkenti Aşağı Topraklara Toroslar’ın güneyinde bir yere almaya karar verir.Bu olasılıkla Hititlerin dağlı Kaşkaların topraklarıyla komşu oldukları kuzey sınırındaki güvensizlik nedeniyle verilmiş karardı.Yeni başkente Tarhuntassa adı verilse de dinsel bir önem taşıyan Hattuşaşta oturmayı sürdürdüler.Mutavalli’nin döneminde ayrıca Nil Vadisi’nde iktidara geçen genç II. Ramses’in gelmesiyle Mısır’ın baskıları artar.Muvattalli Ramses ile ünlü Kadeş Savaşında karşı karşıya gelecektir. (Marc Desni,2005,s.58).

Hattuşaş yediden başkent olur.3.Hattuşili döneminde barış ortamı geri gelir ve II. Ramses’in Mısırı ile bir barış antlaşması imzalanır.Hattuşilinin eşi Pudeh Hepao dönemde önemli bir rol oynamıştır. . (Marc Desni,2005,59).

Ardından Hattuişili’nin oğlu 4.Tudhaliya tahta geçer.2.Muvattalinin Kaşakaların akınlarının yarattığı tehlike karşısında başkent Hattuşaşı terk ederek Anadolu’nun güneyindeki Tarhuntassaya sığınır. . (Marc Desni,2005.s.60).

(…)Ülkenin yıkımı beklenmedik bir şekilde olmuştur. Ne Anadolu ne Hitit devleti ne de Ortadoğu böyle bir yıkımı beklememektedir.(…)Bir dünya yıkılır .yok olan merkezi iktidarın

(30)

14

yerini,geometrik dönem yunan dünyasının Karanlık Çağlarıyla çağdaş ve yeni karanlık bir göçebeliğe geri dönüş dönemi alır. . (Marc Desni,2005,s.62).

2.4.Hitit Sanatı ve Görsel Özellikleri

MÖ 2000 yıllarında Anadolu’ya Kafkaslar yolu ile doğudan gelen Hititler,gelişmiş bir uygarlık olup sanatıyla birlikte günümüze kadar gelmiş bir toplumdur . Günümüzde dahi bir çok kez yeni eserler keşfedilmeye devam etmektedir . Bu da Hititleri araştırmaya teşvik edici bir değer olmuştur.

Hititler sanatını geniş tutmuş bir çok malzemeyle birlikte yaşamlarını aktarmışlardır. Sağlam eserler bırakmışlardır. Bu nedenledir ki günümüzde de etkileyiciciliği devam etmektedir. Hitit sanatını görsel bir tarih sunmaya devam etmektedir. Devam eden kazılarda da bu görülebilmektedir. Kendine özgün bir üslubu olmuştur. Kendini yaşatan bir kültür olarak merakla incelenebilmektedir. Kendi kültürünü renkli seramiklere,bronz ,demir eşyalara,tas bloklara ,duvarlara ,eşyalara ,evlere ,mabetlere ,saraylarına yansıtmıştır.

Hitit sanatının bu kadar etkileyicici, görsel olarak bu kadar ilgi çekici olmasının nedenlerinden birisi anıtsallığı, diğeri de öyküselliğidir .Boğazköy(Çorum),Alacahöyük (Çorum )’da ki kabartmalar ile Eflatunpınar (Konya_Beyşehir Gölü nün doğu kıyısı)ve diğer merkezlerdeki anıtların yapısından ,çevreleriyle oluşturdukları görsellikten etkilenmemek zordur.Bir zamanlar kraliyetin hakimiyeti altındaki halkı etkilemek için üretilmiş bu görkemli sanat eserleri,bugün de bu ören yerlerini ziyaret edenleri büyülemeye devam etmektedir.

‘ ‘ Anadolu’yu gezenler ,burada buraya yakın Alacahöyük’te kalın şehir duvarlarını,kapı yerlerindeki heykelleri,köylülerin Yazılıkaya dedikleri birçok duvar kabartmaları olan yeri ,onların yanında da aynı hiyeroglif yazısını görüyorlar .Bütün bunların ışığında buranın çok önemli bir yer olduğuna karar veriliyor ve kazıya başlanılıyor.İlginç olanı ilk kazdıkları bir tapınak kalıntısında bir yığın çivi yazılı tablet çıkması.Bir de bakıyorlar ki ,bu tabletlerin dili de mısır ‘da bulunan mektubu dilinde .Böylece buraların bir Hitit ülkesi,Boğazköy’ün de onun başkenti olduğu kanısına varılıyor.’’(Çığ,2015,s.25).

İlk kazı 1906 yılında yapılmış ve 1921 ‘ye kadar sürmüş ,10 bin kadar tablet bulunmuş o kazılarda.birinci Dünya Savaşı olunca kazı durmuş.Almanlar çıkan tabletleri temizlemek,okumak ve yayımlamak üzere devlet kararıyla Almanya’ya götürmüşler.Yazıları

(31)

15

Sümer yazısıydı ama dili başkaydı.Yayımlana tabletlerden bir Çek bilgini !915 de dili çözümlemeyi başardı.Bunda sonra Avrupalı bilginler bütün gayretleriyle,bir taraftan tabletlerin kopyalarını diğer taraftan çevirilerini yaparak ,Hititlerin tarihi kültürü,yaşamları hakkında inanılmaz bilgiler çıkarıyorlar .Savaşlar yüzünden ara verilen ve 1931 yılından itibaren Atatürk’ün izniyle yeniden başlayan kazı bugüne kadar sürmekte,Belki de daha yıllarca sürecektir ve her buluntu yeni bilgiler getirmektedir. (Çığ,2015,s.25)

Bulunan kap kacak,araç gereç,heykeller , yapı kalıntıları gibi eserler,orada yaşayanların sanat yeteneklerini ,yaptıkları bina türlerini(ev,saray,mabet),nasıl evlerde yaşadıklarını,Kullandıkları eşyaları başka yerde bulunulan bu tür eserlerle karşılaştırarak bu halkların nerelere kadar yayıldıklarını saptamak mümkün dür(…)(Çığ,2015,s.35).

Hitit sanatını evrensel kılan bir diğer özellik sanatçıların bize büyük başarıla aktarabildikleri öykülerdir.Gerek Alacahöyük teki kabartmalar olsun ,gerek İnandık Vazosu’nun üzerindeki tasvirler olsun bunların her biri bize Hitit dünyasıyla ilgili birer öykü anlatır.Hititlerin nasıl yaşadıkları ,nasıl tören yaptıkları,tanrılarına nasıl taptıklarıyla ilgili bilgi veririler .Hitit sanatının bu özelliği günümüz insanının ilgisini çekmede etkilidir .(Koç,2003,s.90).

Hitit sanatı daha çok kraliyetin yaşayış biçimi ve kurallarımı anlatsa da halkın günlük yaşamından bahsettiği eserler de mevcuttur. Düğünler, törenler,hayvanlar, kullandıkları eşyalar,Krallar Kraliçeler ve bir çok temasıyla Hitit sanatı zengin bir sanat eseri sunmuşlardır.

Her toplumda olduğu gibi kültür de sanatı etkileyen bir değer olmuştur.

Hitit sanatının günümüze kadar kalıcı olmasını sağlayan bir diğer neden de kullandıkları malzemelerin dayanıklı olmasıdır. Örneğin, taş duvarlar ,kapılar,metal kaplar,seramik kaplar,mühürler …

Hitit sanatı yalnızca tek bir milletten oluşmamıştır. Kökeni tam bilinmemektedir ama Anadoluya Kafkaya’dan geldiği bilinmektedir. Bir çok uygarlığın birleşimiyle birlikte Hititler’ in sanat eserlerindeki kültürel değerler, figürler , konular farklılık göstermiştir.Bu en çok tabletlerde anlaşılmıştır.Almanların da çözümlediği tabletlerde Sümerce,Akadca ,Hattice, Hurrice, luwice çivi yazısına ve hiyoligliflere rastlanılmıştır.Bu da sanatında, kültüründe ,dininde ,yaşamında,büyüsünde ,bayramlarında bir çok uygarlığın izlerini taşıdığına kanıt oluşturmaktadır.

Hitit uygarlığı üç döneme ayrılmıştır. Fakat sanatını bir bütün olarak incelemek daha yararlı olacaktır.

(32)

16

Hitit sanatının geleneksel görünümleri ,Hitit sanatı için pek övücü değildir.sanat eserleri hayal gücü eksikliği ve incelikten yoksunluğuyla dikkat çeker ,heykel sanatı kabadır .Bu sanatsal kabalalık geleneksel olarak Hititlerin pozitif düşüncesine,sağlam niteliklerine ,somut olan yönelmelerine ve sanatsal ayırıcılıktan yoksulluğa bağlanılır.bu yargının dışında kalanlar yalnızca kabartmalar ve alçak kabartmalardır.Örneğin;Hattuşaş’a kral kapısı ü zerinde temsil edilen kişi ;doğu kapısının aslanları ya da güney kapısının sfenksleri yada Yazılıkaya’daki kayalara oyulmuş mabetteki bütün kabartmalar.(Isabelle Klock-Fontanille,1998,142).

.Isabelle Klock ve Fontanille’e göre Ankara’daki Anadolu medeniyetleri müzesini ziyaret etmek yeterli olur ;Burada taş devrinden Osmanlılara kadar arkeoloji eserleri sergilenmektedir.Atatürk’ün öncülüğünde kurulan müze ,eski Ankara kentinin tepelerinde kurulmuştur ve içinde 15.yüzyıla ait iki Osmanlı binası(bir kervansaray ile bir açık pazaryeri )bulunur.

Erken Hitit dönemine özgü heykeller ve duvar süslemeleri ve özellikle pişmiş topraktan ya da taştan yapılmış ana tanrıça heykelleri dışında müzede ;mücevherler,değişik kaplar ,kap kacaklar,aletler silahlar silahlar sergilenmektedir.4.bin yılın sonunda sonlarından itibaren maden işlemeciği büyük bir gelişme gösterdi ;bunu,özellikle Alacahöyük’te bulunan mezarlardaki ağarmalardan anlıyoruz .Bronz ( bakır ve kalay karışımı)silahlar ,kaplar kacaklar,mücevherler ve diğer süs eşyaları yapılmıştı.Yine bronz mızrak uçları damgasını vurmaktadır.ama Anadolu halkları bakırı ,altını gümüşü tek başına ve elektronu(altın ve gümüş )kullanılmasını biliyordu. .(Isabelle klock-Fontanille,1998,143-144)

Hititlerin pişmiş topraktan bu kadar güzel eserler yaptıkları halde,heykel yaptırmak için Babil’den heykeltıraş getirdiklerini duyduğum zaman bir hayli şaşırdım .Bu da Hitit kralı 3.Hattuşili’nin Babil Kralı Kadaşman –Enlil’ e yazdığı bir mektuptan öğrenilmiş.Bu mektupla Hattuşili ,Kraldan bir heykeltıraş göndermesini rica ediyor;onu işi bitince,daha öncekiler gibi,hemen geri göndereceğini bildiriyormuş.Bu da Babil Yontucularının Hitit sarayında çalıştıklarını kanıtlıyor.Yontuların çoğu tanrı heykelleriymiş.Bunlar genellikle taştan veya madenden yapılıyormuş.(Çığ,2015,s.139-140).

Eski krallık döneminde ,seramik ,Asur kolonileri zamanından kalan geleneği sürdürdü ;özellikle hayvan şeklindeki seramik kapların boyları büyüdü.K.Bittel’in açıklamasına göre ;üzerine kabartma figürler bulunan kaplar,Orta Anadolu da eski Bronz çağı sonunda ve orta bronz Çağının başlarında görünmüş olsa da tek tek olan figürlerdi;oysa eski krallıktaki vazoların üstü baştan başa kabartma hayvan figürleriyle kaplıydı.bunlardan en değerli olanlar ;bazı ayinlerde kullanılırdı,Çünkü üzerindeki resimler ayin şölenlerini temsil ederdi.Yine bu dönemde Hitit sanatına rölyefin kabartmanın girdiği görülür .Erkeklerde baş;bacaklar ve vücut cepheden gösterilir ;oysa tam tersi ne kadınlar yalnızca profilden gösterilmektedir. .(Isabelle klock-Fontanille,1998,s.144)

(33)

17

İmparatorluk döneminde ortaya çıkan Hiti sanatını uzmanlar salt hiti olarak değerlendirirler .Aslında din ve krallara özgü bir sanatı bu:altın;fildişi,bronz ve taş heykelcikler ve kabartmalar.Ancak çanak çömlek alanında hem teknik hem de biçim olarak bira yoksullaşma görülür .yalnızca ayinlerde kullanılan kaplara özen gösterilirdi . .(Isabelle klock-Fontanille,1998,s.145)

Öncelikle figür konusuna değinelim .Figür yalnızca insan değil hayvan formları içinde figür kelimesi kullanılmaktadır.Sanatta en önemli unsurlardan biridir figür.

Eskiçağlardan bu yana kullanılmakla birilikte günümüze kadar farklılaşarak gelmiştir.mağara duvarlarında sonra Mısırda ,Eskiçağ uygarlıklarında Yunan medeniyetlerinde derken günümüzü kadar gelmiştir figür konusu .

Belli oran orantı çerçevesinde incelenmiştir.her uygarlık farklı yorumlamış olup doğru olan şekliyle en gerçekçi anlamda kullanılan dönemlerde olmuştur. Yunan medeniyetinde ideal güzellik doğru olanı yakalama çalışmaları üzerinde dururken Rönesans’ta artık figürleri yavaş yavaş deforme edilmeye başlanmıştır.

Günümüze ulaşan bazı Hitit eserlerini ayrıntılı inceleyip figür anlayışını kullandıkları malzemeyi ,konuları irdelenecektir.

Çömlekçilikle başlanacak olursa Anadolu ‘da hemen hemen bütün uygarlıkların kullandığı ürünlerdir .Her toplum kendine özgü form verip ya dini ya mitolojik ya da günlük hayattan sahneler kullanılarak biçim vermişlerdir .

‘’Hitit tarzında çömlekler,İç Anadolu ‘nun her yerinde ve Hitit politik ve askeri etkisi alındaki bir çok yörede kullanımdaydı.Ağırlıkla tek renkleriydi ve kahverengiden kırmızımsı kahveye ve kırmızıya kadar değişiyordu .Çoğunlukla orta bölgenin daha eski geleneğini sürdürüyordu ama seramik başarımında ‘’seri üretim ‘’ tekniklerine bağlanabilecek belirgin bir düşüş görülüyordu.Akıtacaklı kaplar arasına en karakteristik biçimler şunlardı:gaga ağızlı testi(artık Koloni çağındaki öncelinden daha ince ve daha zarifti);’’ çaydanlık ‘’;dar ve yuvarlak boyunlu olup kulpu boynundan omuza kadar uzanan bir testi türü;ve birden üçe kadar kulpu olabilen ;mercek biçimli matara.(J.G.Mcqueeen,1999,s.114).

Hitit çanak çömleğinin belki de en çekici türü,hayvan biçimli kaplar (ritonlar)dır.Aslan figürlerde vardır ama boğalar çok daha yaygındır:kuşlar;özellikle su kuşları da görülür .Bu türün başyapıtları,erken imparatorluk bağlamında Boğazköy ‘de kral kalesi terasının alt kısımlarında bulunan boğa biçimli iki büyük kaptır.her biri yaklaşık bir metre boyunda olan bu kaplar kırmızı kil astarla kaplanmış ve oldukça parlak açkılıydı. Alın, omuz ve sırtlarında krem rengi yamalar vardı.Ayrıca her birinın siyah kama gözbebekleri,burun halkasına

(34)

18

iliştirilmiş beyaz boyalı yulaları vardı .Boyun bitimindeki bir açıklık içeriye doğru sıvı dökülmesini ,iki açık burun deliği ise sıvının dışarıya akıtılmasını sağlıyordu.Bu kaparlın bir çift olarak tasarlandığı ,kuyruklarının sallanış biçimlerinden anlaşılabilir.Bu çift Hurri ve imparatorluk dönemi Hitit kültlerindeki Hava tanrınsın Boğaları Şerri ve Hurri olarak tanımlanmıştır. .(J.G.Mcqueeen,1999,114,s.115).

Kabartma bezekli kap parçası,Ankara yakınlarındaki Bitik’den .Bir adamın karşısındaki kadının peçesini kaldırarak ona bir tas sunduğu üsteki sahne,muhtemelen dinsel bir anlam taşıyor(kutsal evlilik).orta kuşakta tapınanların dinsel geçidi yer alırken ,alt kısımda muhtemelen hançerlerle dinsel bir dans gösterisi yapan iki figürün başları görülüyor .parçanın yüksekliği 38 cm . .(J.G.Mcqueeen,1999,114,s.115).

J:G:Mcgueen (1999) çalışmasında,Oysa günümüze ulaşan Hitit sanatı örneklerini ayrıntılı incelersek birçoğunun hiç de hafife alınmayacak özellikler içerdiği anlaşılabilinir .Bu yapıtlarda biçim ve malzeme hakimiyetinin yanı sıra kendine özgü bir çekicilik ve ayırt edici bir karakter kazandıran canlı bir çoksu göze çarpar.Bu özellikler ,Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bulunan alçak kabartma kaya yontularında daha iyi görülür ve ikinci binyıl sanatına özgün bir katkı olarak değerlendirilebilinir.

J:G:Mcgueen (1999)çalışmasında,(…)Çoğunlukla doğal kayanın açıkta kalan yüzüne yontulmuş ve kabartma figürleri öne çıkaracak şekilde düzgün bir arka plan oluşturmuştur. J:G:Mcgueen (1999)(…)çalışmasında,’’bazen sanatçı ,yontuyu kayanın üstüne oturtturulmuş görünümüne değil ,adeta kayadan çıkmış gibi yaparak heykel ve oranının bütünlüğünü pekiştirmiştir.Bu yüzden Boğazköy ‘ün kapı aslanları ,Önden bakıldığında gerçekçi bir hacimselliğe sahiptir.(…)’’olduğunu söylemiştir.

J:G:Mcgueen (1999)çalışmasında,’’yontular normalde alçak kabartma tarzındadır ama bazı istisnalar vardır.Örneğin Boğazköy Kral kapısındaki figürün başı nerdeyse dörtte üç oranında taştan öne çıkmış durumdadır(…)’’olduğunu söylemiştir.

J:G:Mcgueen (1999) çalışmasında,’’(…)diğer yontularda (ağırlıkla başkent veya yakınında),kabartma daha çok boyutlu ve sanatsaldır.;kaslar,giysi ayrıntıları ve benzeri öğelerin vurgulanmasına çok özen gösterilmiştir’’ olduğunu söylemiştir

Hitit sanatı yüzeysel bakışla ,insanlar,hayvanları ve bazen nesneleri betimlemesi anlamında ,özünde doğalcıdır(natüralisttir).Ancak bu kesinlikle portreleşmeye ya da doğal sahnelerin tasvirine çaba gösterildiği anlamına gelmez.sanatçının amacı gördüğünü olduğu gibi kopyalamak değil ,yontusunun özü olarak gördüğü maksimum açıklıkla yansıtmak olduğu için idealistik ve kavramsaldır bu sanat.Bu yüzde geleneksek erkek figüründe baş profilden gösterilirken ,omuzlar ve göğüs karşıdan görünür.;ancak ayaklar ve bacaklar yine

(35)

19

profildendir.Bu karma figürler,Hitit sanatının yetersizliğine ilişkin bir gösterge değildir.Bunlar Hitit bakış açısıyla (ve diğer Yakındoğu sanat anlayışıyla erkekselliğin temel unsurları olarak düşünülenleri öne çıkaran ,ideal sunumlardır.arka planı betimlemek ya da heykelleri,üzerine yontuldukları kayadan farklı bir ortamla ilişkilendirmek gibi bir çaba yoktur.Temel

amaç,gerçeği olduğu gibi yansıtmak değil bir duygu uyandırmaktır.

(J.G.Mcqueeen,1999,s.157).

Figürlerin yontuluşunda herhangi bir teknik üstünlük olmasa bile,betimlendikleri geleneksel duruşun çeşitli sanatsal üstünlükleri vardır.Öncelikle heykellere canlılık ve hareketlilik katan kararlı ve etkileyici bir ilerleme izlenimi yaratır.İkincisi ve daha önemlisi,geçit alayı görünümünde bir friz oluşturmak üzere figürlerin ritmik yinelenmesiyle ya da birbirine bakan iki figürün karşılıklı yerleştirilmesiyle,kompozisyon olanağı sağlar. (J.G.Mcqueeen,1999s.158).

J:G:Mcgueen (1999)çalışmasında(…)Hitit dininde boğalar tanrılara eşlik eder ve tanrıçalarla ilişkisi yoktur diye dile getirmiştir.

Kimi kabartmalar dinsel ki kabartmalar ise günlük hayat tören alayı ,şenlik ve düğünleri yansıtmıştır.Günümüz resimlerinde de bu öğeler şıkça kullanılmıştır.Görülüyor ki tarih ne kadar uzak olsa da bazı konuların eskimediği anlaşılmaktadır.

J:G:Mcgueen ‘ e göre bir duvarda her iki sahne de görülebilmektedir. Yontulmuş olan kayada hem dinsel öğeler,konular hem de günlük sahneler yer alabilmiştir.Eş zamanlıdır.

Bulunan tabletlere göre Hititler ,Hiç durmadan bayram yapıyorlarmış,Bir yılda kutlanan 18 sekiz bayram bilinmektedir.Bunlardan bazılarının adları şöyle:Orak bayramı,Harman bayramı,Bağbozumu bayramı,Uzak yerdeki insanların bayramı,yaşlı adamların bayramı,yıkanma bayramı,dağa götürme bayramı,yapı yapma bayramı,yakarma bayramı,Tanrı anaları bayramı,ejder öldürme bayramı gibi.İlginç olanı,bu bayramlardan bir kısmı da aynı çağda yaşayan Hurrilerin bayramları olmasıymış.Bu bayramlarda törenlerin nasıl yapılacağı ayrıntılı bir şekilde yazılmış tabletlere.(…)(Çığ,2015.s.38)

Geleneksel duruş ,gerçekçi biçimde gitar çalma ya da merdivene tırmanma görünümünü neredeyse olanaksız kılmaktadır.Ama sıra hayvanlara geldiğinde heykeltıraş çok daha nitelikli sonuçlar alır.av sahnelerinde dış hatların cesur kullanımıyla canlı doğal hareketlere özgürlük sağlanmış ve boynuz,yele ve pençe gibi kurallı bezeme bezeme unsurlarıyla çekici bir biçimde birleştirmiştir.Bazen manzara yerine geçmek üzere ‘’bitki örtüsü’’ve palmiye motifleri(örneğin geyik bulutları)üstünde uygulanarak bezeme unsurlarının kapsamı genişletilir.bir çok bakımdan bu birleşim ,genelde Hitit sanatı olarak düşündüğümüz biçemden çok ,bozkır sanatını anımsatır. (J.G.Mcqueeen,1999s.162)

(36)

20

2.5.Sanat Eserleri Üretim Teknolojileri

Tasarım ve üretim aşamaları farklı materyallerde üretilen eserler için gelişmekteydi.Örneğin 20 cm boyunda bronz bir heykelciğin üretim süreciyle,Yazılıkaya’daki gibi anıtsal boyutta bir heykeltıraşı bir eserlerim üretim aşamaları elbette ki birbirinden oldukça farklı olmalıydı.Hitit eserlerinin gerek teknik gerekse tasarım açısından ne kadar gelişmiş oldukları göz önüne alındığında, bu eserlerin son derece eğitimli ve becerikli zanaatkarlar tarafından üretildiğini düşünebiliriz.Aşağıda bronz,demir ve seramikten üretilmiş sanat eserlerinin üretimleri hakkında bilgiler vermektedir.(Koç,2014,s.63)

Bronz cağlarına adını veren tunç/bronz kuşkusuz ki Hititler döneminin en önemli materyaliydi. Arsen katkılı bronz M.Ö. 3000’lerden itibaren Anadolu da kullanılmaktaydı.Bronz bakır ve kalayın karışımıyla üretiliyordu.bu alaşım,sertliği ve dayanıklılığı sayesinde silah ve tarım aletlerinin yapımında kullanılıyor.Bu işlevsel aletlerin yanı sıra bronz küçük boyutlu tanrı heykelciklerinin üretiminde de arzulanan materyallerden biriydi. .(Koç,2014,s.64)

Heykellerin diz kapağı ,göğüs kasları gibi anatomik detayları,elbiselerinin desenleri,kemerleri ve kamaları ince çizgilerle heykelin üzerine işlenmekteydi heykelciklerin bazılarının gözleri ve kaşları oyuk bırakılmıştır.Büyük olasılıkla kaş ve gözü belirtmek için buralara renkli taşlar ya da farklı madenlerden kaş şeklinde parçalar hazırlanıp yerleştiriliyordu. .(Koç,2014,s.65).

Hititilerin çeşit çeşit seramik sanat eserleri vardı.Bunların içinde en göz alıcısı olan saray ve tapınaklarda kullanılan ,çoğu törenler için kullanılmış güzel kırmız ağızlı gaga –ağızlı testiler,heykelle formlara sahip boğa şeklinde kaplar ve zerinde çeşitli kabartmalar sahnelenmiş büyük vazolardır.Ayrıca ambar ve diplamada kullanılan inan boyunda iri küplerde bulunmaktadır.

Boğa şekli kaplar çarkta değil elde şekillendiriliyordu.Bunları yapan Hitit seramik ustaları ıslak kili adeta bir heykeltıraş edasıyla şekillendiriyordu. .(Koç,2014,s.66) Öyküsel betimlemeleri olan kabartmalı törensel kapların üretimine oldukça yetenek,tasarım ve teknik bilgi gerektiren bir işti .Kapların nerdeyse bir metreyi bulan boyları düşünüldüğünde ,bunları çarkta yapan Hititli ustanın maharetine hayran kalmamak mümkün değildir.insan figürleri ayrı bir yerde hazırlanıp ,vazonun gövdesine yapıştırılmış,daha sonra bir aletle şekillendirilmiş,adeta bir heykel gibi

(37)

21

yontulmuşlardır..En son figürler devetüyü,kırmızı ,siyah boğularak kullanılarak renklendirilmiş ve de vazo fırınlanmıştır. .(Koç,2014,s.67).

(38)

22

2.6.Türk Plastik Sanatlarının Durumu

2.6.1 .Cumhuriyet Döneminden Günümüze Türk Resim Sanatı

Atatürk toplumun kendi kendini yönetmesi ilkesine inanarak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür ve sanatta çağdaş atılımlar gerçekleştirmesini hedeflemekteydi. (Giray ,2003,s.5). Sanatı toplumun varlıklarını kanıtlayan en önemli olgular olarak nitelendiren Atatürk ;’’ Bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkumdur.’’özdeyişiyle de sanatın önemine İşaret eder . (Giray ,2003,s.5).

Giray (2003)çalışmasında,’’Cumhuriyet döneminin ilk on yılı içinde güzel sanatlar alanlarında devrimler olarak adlandıracak planlar ve programlar geliştirir ve uygulamaya başlar.

Çağdaş Türk resim sanatının gelişmesinde sanatçı gruplarının , birlik ve desteklerinin çok önemli rolü vardır.Köklü bir resim geleneğinin olmayışı halk kitlelerinin üretilen sanat yapıtlarını değerlendirmeyi ve sanatçıların yapıtlarını sergileyebilecekleri sergi salonları ve sanat galerilerinin bulunmayışı bu tür grupların oluşmasının başlıca nedeni olmuştur.(Ersoy,1998,s.24).

Giray (2003)çalışmasında “Bu dönemde sanata verilen önem artmıştır.Yurt dışına 22 civarı öğrenci gönderilerek sanat eğitimi almaları hedeflenmiştir. “

1926 yılında ,Cumhuriyet ilanından hemen 3 yıl sonra Fındıklı ‘da bulunan Osmanlı Meclis-i Mebusan binasının Güzel Sanatlar Akademisine tahsis edilmesi ,Hükümet’in programında sanatın öneminin kanıtı sayılmalardır.1928 yılında Sanay-i Nefise Mektebi Güzel Sanatlar akademisi adını alır. (Giray ,2003,s.6).

Aynı yıl Ankara’da Güzel Sanatlar Birliği Resim Sergisi düzenlenecektir.Her yıl düzenlenen bu sergiler arasında,1929 yılında,Etnografya müzesinde açılan Genç sanatçılar sergileri de katılacaktır.Önemlisi Bu sergilerin açılışlarına başata Atatürk olmak üzere devlet büyüklerinin katılmalarıdır.1932-1933 yıllında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü açılacaktır. (Giray ,2003,s.6). (…)Bir İnkılap müzesi açılması hedeflenerek ,tarih araştırmaları yapılamsına başlanmış özelliklede İbrahim Çallı ,Namık İsmail,Ali Avni Lifij, Nazmi Ziya Güran ,Cemal tollu gibi gençlik dönemleri Birinci Dünya Savaşı ‘nda geçen ve yetişkinlik Döneminde tanık olan ressamlar ,Kurtuluş savaşını konu alan resimler yaparlar.(…) (Giray ,2003,s.6).

Giray(2003)çalışmasında, “Sanat yapıtları bir anlamda ülkenin kalkınan değerlerinin yansımasına ve kalkınma ereğinin desteklenmesine katkıda bulunmaya hizmet eder.’’

Devlet Resim ve heykel sergilerinin yapılmasına olanak sağlayan karar 1938 yılında alınır ve ilk sergi 1939 yılında gerçekleştirilir.Ne yazık ki Atatürk hayata veda etmiş,Zeki Kocamemi ‘nin Atatürk’ün cenaze töreni adli yapıtı devlet resim sergilerin,n ilk ödülüne layık

(39)

23

bulunmuştur.Bu sergilerin açılışına katılan devlet büyükleri sanat yapıtlarının satışı başlatmaları devlet ve tüzel kişiler tarafından sanata katkıda bulunacaktır. (Giray ,2003,s.7). … Halkevlerinin düzenlediği etkinliklerle Anadolu halkı resim ve heykel sergileriyle tanışır ve bu sergiler yaşamlarına katılan alışkanlıklara dönüşür. (Giray ,2003,s.7).

1938-1944 yılları arasında ‘’yurdu gezen Türk ressamları ‘’programı ,Sanatçıların Anadolu illerinde üç ay süresince görevlendirmeleri ve bu illerden edinecekleri gözlemleri en az on tabloda betimleyerek geri dönmelerini düzenleyen büyük bir etkinlik olmuştur. (Giray ,2003,s.7).

Cumhuriyet dönemi Türk resim sanatından Örnekler sergisine ev sahipliği yapan bu mekan Ankara Resim ve Heykel Müzesi ,Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından inşa edilen ‘’Türkocağı’’ binasıdır.Bu binanın açılışı büyük bir sergiyle gerçekleşir.Büyük yokluklara ve zorluklara karşın Atatürk de buyoğun çalışmanın her aşamasına katılacaktır. (Giray ,2003,s.7).

Giray (2003)çalışmasında “Türkocağı ,sanat ve kültür merkezi olarak tasarlanır.Açılışında orta salonda konser ve onu saran mekanlarda resim sergisi düzenlendiğini belirmiştir.

1924 ‘te yurt dışına eğitime gönderilen ressamlar yurda döndüklerinde Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar olarak birleşirler.Her yıl sergi açarak resim ve heykel sanatına katkıda bulunmayı amaçlarlar. (Giray ,2003,s.8).

Refik Epikman ,Elif Naci,Nurullah Berk,İbrahim Çallı, Feyhaman Duran,Avni Lifij,Cevat Dereli ,Cemal Tollu,Hale Asaf, Şeref Akdik, Mahmut Cuda ,Zeki Kocamemi,Ali Avni Çelebi gibi sanatçılar cumhuriyetin ilk sanatçılarıdır. (Giray ,2003,s.8).

Giray (2003)çalışmasında,”Çağdaş düzeye ulaşmanın yolu ,sanatta kübizm uygulamalarının başlamasıyla gerçekleştireceği görüşü benimsenir.”

1933 yılında d Grubu adı altında birleşen Nurullah Berk,Cemal Tollu ,Abidin Dino,Elif Naci,Zühti Müridoğlu,Zeki Faik İzer bu atılımlara katılmayı amaç edinecektir.1947 yılına kadar birlikte etkinlikler düzenleyen bu sanatçılar ,sergilerle topluma sanatın yeni atılımlarını tanıtacaklardır.Sabri Berkel ,Ercüment Kalmık, Eşref Üren,Halil Dikmen,Saliha Urallı, Bedri Rahmi Eyüpoğlu,Eren Eyüpoğlu,ve Şükriye Dikmen bu grup içerisinde yer alacaktır. (Giray ,2003,s.11).

1940 lı yıllarda yeni gelişmeyi amaçlayan Yeniler Grubu adı altında Kemal Sönmezler,Nuri İyem ,Selim Turan,Fethi Karakaş ,Mümtaz Yener,Nejat Melih Devrim,Faruk Morel,Turgut Atalay,Ferruh Başağa,Agop Arad,Haşmet Akal,Avni Arbaş,bir sanatçı grubu olarak toplum kesitlerinin yaşam özelliklerini yansıtan resimler yapmayı amaçlayacaklardır. (Giray ,2003,s.11).

(40)

24

1947 çok partili döneme geçiş sancıları içinde Yeniler grubu sanatçıları,resimleri ile gündemde kalırlar.bu dönemde non-figüratif eserler üretmeye başlayan sanatçılar ,ierici,çağdaş ve devrimlere bağlı yazarların ilgi odağında olurlar. (Giray ,2003,s.12).

Giray (2003)çalışmasında,“Non-figüratif sanat ,soyut resmin Türk sanatına katılmasını sağlamakla kalmayacak,Cumhuriyetin muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak ülkünsün devamını savunacaktır.”

İstanbul’da ,Devlet Güzel Sanatlar Akademisin de bu yıllarda resim öğrenimi görmekte olan gençler arasından 10’lar grubu adı altında birleşen;Fikret Elpe,Mustafa Esirkuş,Leyla Sarptürk Gamsız,Nedim Günsür, Saynur Kıyıcı Güzelson,Mehmet Pesen,Hulusi Sarptürk,İvy Stangali,Fahrünisa Sönmez ve Maryam Özcilyan üslüplarını belirleme çabaları içindeyken ,Kendilerini bu görüşün içinde bulurlar.İlerleyen yıllarda Orhan Peker,Fikret Otyam,Adnan Varınca,Turan Erol,Alis Aş,Nevin Demiryol,Perihan Ege ,Özden Ergeçen,Naim Fakihoğlu ,Fuat İğbeli,Osman Oral,Remzi Paşa ,Gönül Tiner,Hayrullah Tiner,İlhan Uğhan,Sedat Uslu ,Cafer Yazdıran ve İlkay Üçkaya 10’lar Grubu çevresinde toplana sanatçılar olurlar. (Giray ,2003,s.12).

Dönemin düşüncesi ,Milli değerlere yönelmek ,geleneksel sanatlara yaklaşım kurmaktır.Bu yolla ,Türk Resim Sanatını taklitlerin tuzağından kurtarmak ve geleneksel kaynaklardan aldıkları esinlerle özgünlüğe ulaşmaktır. (Giray ,2003,s.12).

Resim sanatında bu düşüncenin en önemli savunucusu Bedri Rahmi Eyüpoğlu’ dur.Renkli ve güçlü kişiliği ile sanat çevrelerini ve öğrencilerini etkisi altına alan alabilen Bedri Rahmi,bu düşüncenin güdümü altında,bireysel sanat anlayışında da önemli bir değişim geçirecektir.Batının pentür tekniğine geleneksel motiflerini katarak bir senteze ulaşmaya çalısacaktır.(…) (Giray ,2003,s.12).

Giray (2003)çalışmasında“1960’lı yıllar resimlerde toplumsal gerçekçi anlayış olabildiğine yaygınlık kazanacaktır.”olduğunu belirtmiştir.

1970’ler düşünce katmanlarında yeni oluşumların çıktığı dönemdir.Çünkü materyalist eğilimler gösteren dünya üzerinde bu yıllar ,yeniden insan ve onun özgür düşüncelerini gündeme getirecek arayışlara açılır.(…) (Giray ,2003,s.15).

1980 sonrası yetişen gençler dünyanın gelişen teknolojisine ayak uyduran sanat anlayışalına yönelecektir.Kavramsal sanat kendi benliğini arayan genç sanatçıların çığlıkları ,Başkaldıları ve yetenekleriyle örtüşen uygulamalar sanat ortamında yer almaya başlayacaktır.En atılımcı sanatsal uygulamaların karşına çıkan ve büyük tartışma ortamları yaratan kavramsal uygulamalar ,sanatın düşünce ürünü olması savını perçinleyen ,yeteneğin yaratıcı güçle pekiştiğinin vurgulayan görüşüyle üretilen tüm yapıtların temelinde var olması gereken değerleri işaretleyecektir.Sanatın çoğulcu uygulamaları ile varsıllaşacağı ve evrensel atılımların sanatın gelişimine ivme kazandıracağı gerçeğiyle bir kez daha yüz yüze gelecektir.Sanatın

(41)

25

durdurulamayan gücü büyümeye ve yeni uygulama alanları aramaya devam edecektir. (Giray ,2003,s.15).

(42)

26

BÖLÜM III

YÖNTEM

3.1..Araştırmanın Modeli

Araştırmanın modeli betimsel yöntemdir. Betimsel yöntemler geçmişte ya da hala var olan durumu olduğu haliyle betimlemeyi amaçlayan araştırmalardır.

Araştırmanın modeli, nitel araştırma yöntemlerinden literatür tarama kullanılmak üzere belirlenmiştir.

Araştırma nitel araştırma yöntemidir .Nitel araştırma ‘’gözlem, görüşme ve doküman ,çözümlemesi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı ,olguların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak tanımlanır.(Yıldırım ,Şimşek,2005,s.39).

Tarihsel araştırma; geçmişte yer almış bir görüş, bir akım,bir olay ya da bir kuruma yönelik araştırmaları kapsar.Bu konularla ilgili dokümanların kayıtların incelenmesini içerir.Geçmişi bize anlatan kayıtlar,dergiler,gazeteler ,mektuplar,makaleler,romanlar ve öteki,popüler kaynaklar ve kültür dokümanları tek tek ya da bütün halde bu araştırma kapsamı içinde sayılabilir .Kişinin bu dokümanları anlaması yorumsal bir bakış açısı gerektirir.Bu bakış açısı ise,tarihsel malzemenin nasıl toplanacağı,okunacağı ve çözümleneceğini biçimlendiriri.(Denzin ,Lincoln,1998).(Kırışoğlu,2009,s.167)

Tanımlara göre bu araştırma da kaynak tarayarak soruların çözümüne ulaşılmaya çalışılmıştır.

3.2.Evren ve Örneklem

Araştırmanın evreni Hitit medeniyetidir. Anadolu Medeniyetleri Müzesindeki ve Çorum da bulunan bazı taş ve seramik eserleri araştırmanın örneklemini oluşacaktır.

Şekil

Şekil 1:Alacahöyük, Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Şekil 2:Çift Başlı Kartal Figürü, Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Şekil 3:Sfenks ,Alacahöyük , Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Şekil 4:Hitit Hiyeroglif Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Referanslar

Benzer Belgeler

Son nefesini, ciğerlerini delik deşik eden bir mektebin ha­ vası içinde teslim etmek istiyen bu hocanın ruhiyle, basit bir li­ sanla sadece «Bir öğretmen

Plastik teorisi esaslarına uygun ve demontable olan bu çelik çerçeveler ga- yet sağlam olup, ek yerleri ve inşaat şek- li çok pratik olup iyi çelikten imal edil-

Bu derste öğrencinin, Hitit Devleti kurulmadan önce Anadolu’nun siyasi ve kültürel yapısı, Anadolu’da var olan yerel krallıkların birbiriyle olan münasebetleri ve Asur

Denbinobin(1),為一種 phenanthrene quinone 結構的天然物,其最早被發現於 Dndrobium nobile 的成分之中。而最近有報導指出

The analysis of the obtained results shows that the presence of the palladium impurity in the doped samples, whose covalent atomic radius differs from that

Gabriel 1900 - 1923 arasında Arkeoloji ile alâkalı Fransa içi ve dışı müesseselerde bulunduk­ tan sonra 1923 de Caen Üniversitesi Arkeoloji Pro­ fesörlüğü

Yangın esnasında New York’ta Savoy Hilton ote­ linde bulunan Zsa Zsa Gabor felâketi haber aldığı zaman göz yaşlarını tutamamış, ağlamağa

San’at haricî gayelere hizmet eden eserlerin san’at hudutları içine giremi- yeceğini, ısmarlama edebiyat olamıya- cağını söyleyenlere, iddialarının