• Sonuç bulunamadı

Prof A. Gabriel İstanbul Üniversitesi fahri doktor'u oluyor:Prof. A. Gabriel'in fahri doktorluk payesinin gerekçesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Prof A. Gabriel İstanbul Üniversitesi fahri doktor'u oluyor:Prof. A. Gabriel'in fahri doktorluk payesinin gerekçesi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I P r * o €«,

TT5$I 9 3 3

Istanbul

Üniversitesi

/A Efe IFll 1 E£

a b r î;

Ö ©> I k

<a> r»

O l l u t y o i r *

02V zamanlarda, İstanbul Üniversitesi 1926 dan bu yana Edebiyat Fakültesinde hizmet etmiş % iki Fransız Profesörüne fahrî doktorluk yay esi verdi: Dumegil ve Gabriel; Bunlardan birincisi- nin “ Doktorluk rütbesi verme merasimi” geçen ay yayıldı. İkincisinin merasimi önümüzdeki ay yayılacak. Prof. Gabriel “ Türk Yurdu” nun da yazı ailesinâendir. Gerek kendi yazıları, ge­ rek hakkında yazılmış yazılar mecmuamızın kolleksiyonlarım süslemektedir. Bu bakımdan üs­ tadın kazandığı rütbe, hem dergimizi hem de okuyucular efkârı umumiyesini memnun etmektedir.

Prof. A. Gabriel’in doktorluğu meselesi ilk öncelktisat Fakültesinin (İktisat ve İçtimaiyat Enstitü­ sü) çevresinde doğdu. Profesör, şehircilikle de meşgul olan bu Enstitü adına, birkaç defa Türkiye şe­ hirleri hakkında içtimaiyatçıları ilgilendirecek konferanslar vermişti. Bu düşünce ile o zamanlar bu Enstitü Müdürü olan Prof. Z. F. Fmdıkoğlu bir rapor hazırladı. Bu rayor gereken muamelelerden son­ ra Senato’ya sunulacaktı. Lâkin sonradan Profesörün senelerce hocalık yaptığı Edebiyat Fakültesi tarafından bu yâyenin verilmesi daha uygun görüldü. Enstitünün raporu bu fakülteye devredildi.

Bu sayımızda Profesör Fmdıkoğlu arkadaşımızın raporunu okuyucularımıza sunuyor, Aziz Prof. Gabriel’i candan tebrik ediyoruz. Neşriyat Müdürü

Prof. A. G A BR İEL’İN

Fahrî Doktorluk

Payesinin

G erekçesi

Prof. Z. F. FINDIKOĞLU

İnsanlar gibi müesseseler de kadirbilme ahlâkı­ na göre ölçülürler. Enstitümüzün şehircilik öğretimi yapan dahi Türkiye’nin birkaç şehrini ilmi âbide­ lerde âbideleştiren Prof. Gabriel’in İktisat Fakül­

tesi h. c. liği için teklif etmek üzere beni aşağıdaki raporu hazırlamağa memur etti. Benim için şerefli olan bu vazifeyi zevkle ifa edeceğim.

I — Prof. A . Gabriel’m kısa hal tercümesi:

Prof. Gabriel Fransa’da Gerizieres şehrinde 1882 de doğmuştur. Yüksek tahsilini Paris Güzel Sanatlar Akademisinde yaptıktan ve Paris Üniver­ sitesi Edebiyat Fakültesinde doktorasını ikmal et­ tikten sonra Atina’daki Fransız Arkeoloji Enstitü­ sünde vazife almıştır. 1900 - 1901 senelerine rast- lıyan bu idari vazife aynı zamanda genç sanat ta­ rihçisi ve arkeologunun Yunanistan’da rastladığı Türk medeniyeti eserleriyle temasının başlangıcını da teşkil etmektedir.

Yunanistan’da Delos kazılarına , da yakından katılan ve bu harfiyat hakkında neşriyat yapan A. Gabriel’i bir müddet sonra o zaman İtalyanların elinde bulunan Rodos’da görüyoruz. Burada bazı inşaatın mimarlığını yapan A. Gabriel bir müddet sonra Mısırdan gelen bir dâvet üzerine Al-Fustat kazılarına katılmış ve bu hafriyata ait neşriyata

(2)

tirâk etmiştir. Profesörün biyografları, Rodos ve Mısırdaki vazifeleri esnasında 1900 de Yunanistan- da temaşa ve müşahede fırsatını elde ettiği Türk sanat eserlerine karşı ileride gelişecek bir temayül ve tetkik arzusunun inkişaf ettiğini belirtmektedir­ ler. 1908 - 1912 de muhtelif vesilelerle ziyaret etti­ ği Türkiye bu temayüle gerçekleşme imkânını ha- zırlıyacaklardır. Bütün hayatını Türkiye’deki sa­ nat ve mimarî eserlerinin tetkikine hasredecek olan genç âlim Türkiye’ye ait ilk kalem denemesini 1911 de Türkiye - İtalya Harbi esnasında Türkiye- nin haklarını müdafaaya hasretmiş, gerek umumî siyasî tarih, gerekse Türk siyasî tarihi literatürün­ de müstesna bir yeri olan bu çok orijinal kalem tecrübesi meşhur Fransız Sosyologu Jaures’in neş­ rettiği “ Sosyalist Mecmua” da neşredilmiştir.

A. Gabriel 1900 - 1923 arasında Arkeoloji ile alâkalı Fransa içi ve dışı müesseselerde bulunduk­ tan sonra 1923 de Caen Üniversitesi Arkeoloji Pro­ fesörlüğü ile akademik hayata girmiş ve bu mesle­ ğin en yüksek mevkii olan College de France Pro­ fesörlüğüne kadar yükselmiş; bu arada Türkiye’­ deki akademik hayata da katılmış 1926 dan itiba­ ren İstanbul Üniversitesi Arkeoloji ve sanat tarihi Profesörlüğünde bulunmuş ayrıca İstanbul’da kur­ duğu Fransız Arkeoloji Enstitüsü Müdürlüğünü yapmıştır. 1957 de emekliye ayrılması üzerine memleketine dönen Profesör Türkiye Evkaf Umum Müdürlüğü tarafından vakit vakit yurdumuzdaki sanat eserlerini takip ve teftiş vazifesiyle vazifeîen- dirilmiştir. Bugün Paris yakınındaki Bar-sur-Aube Kasabasında meslekî muvaffakiyetlerle dolu çok aktif hayatının hâtıraları arasında emeklilik haya­ tını yaşamakta, bir İtalyan ansiklopedisinin talebi üzerine Ansiklopedinin (Osmanlı Devri Sanatı) maddesini hazırlamaktadır.

II — İşgal ettiği başlıca akademik vazifeler :

Profesörün akademik sahadaki faaliyetleri Atina - Rodos ve Mısırdaki Arkeoloji ile ilgili İdarî vazifelerinden sonra başlamıştır :

1 — Caen Üniversitesi Edebiyat Fakültesi A r­ keoloji Profesörlüğü (1923);

2 — Strasbourg Üniversitesi Edebiyat Fakül­ tesi Arkeoloji Profesörlüğü (1925);

3 — İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Profesörlüğü (1926). Bu vazife Profesöre ilâve olarak verildiğinden Strasburg’dan tamamen ayrılmamıştır.

4 — 1930 dan sonra İstanbul’da bir (Fransız A r­ keoloji Enstitüsü) kurmadan ibaret idealine niha­ yet kavuşmuş ve Fransa Hükümetince bu Enstitü­ nün Müdürlüğüne tayin,, edilmiştir.

5 — Prof. Gabriel Fransa’da akademik haya­ tın zirvesini teşkil eden (College de France) a tayin edilmiştir (1941);

6 — Profesör 1957 de Enstitü Müdürlüğünden emekliye ayrılarak memleketine dönmüştür.

III — Bibliyografya :

Prof. Gabriel 1923 - 1957 arasındaki İlmî va­ zifelerini, 1900 da Yunanistan’da bulunduğu za­ man “ Sezgi” sini, 1900 dan sonra da “ Bilgi” sini elde ettiği Türk sanat ve mimarisinin varlığını ve orijinalitesini tanıtma uğrunda yorulmak bilmeyen bir âzim ve imanın mahsulü eserlere, konferansla­ ra ve raporlara hasretmiştir. Burada yalnız mem­ leketimizle alâkalı olanlara işaret edeceğiz :

1 — Trablos Harbi vesilesiyle neşrettiği araş­ tırma. (Bu araştırma Pierre Loti’nin edebî sahada yaptığı neşriyata İlmî sahada bir nâzire teşkil et­ mektedir).

2 — 1914 den biraz önce İtalyanların işgal et­ tikleri 12 ada meselesi hakkında bir araştırma. (Bu etüd de yukarıda işaret ettiğimiz “ Revue socialiste” de neşredilmiştir).

3 — İstanbul camileri, 1926 bu araştırma Pro­ fesörün Türk sanat eserleri hakkında neşredilmiş ilk tetkiki olup “ Syria” dergisinde bulunmaktadır. (Bu mecmuanın koleksiyonlarında Türkiyeyi de il­ gilendiren bir çok etüdler vardır)

4 — Profesör 1930 dan sonra asıl muhallet e- serlerini vermiştir. “ Anadolu Türk Âbideleri” baş­ lığı altında çıkan bu seri şunlardan ibarettir.

I — Kayseri - Niğde, 1931. II — Amasra, Tokat, Sivas, 1934. III — Bursa, 1955 (İki cilt)

IV — Konya (hazırlanıyor)

Profesör gerçekten bir âbide olan bu seriyi bü­ tün Türkiye şehirleri için tasarlamıştır. Doğu Tür- kiyesinin çok zengin san’at ve mimarî eserlerine sahip şehirleri de bu arada bulunmaktadır. Her ne kadar 1940 da iki ciltlik “ Doğu Türkiye” yi neş- retmişse de her şehir için bir cilt tahsis etmek ga­ yesini ileri için muhafaza etmektedir.

Türk San’at Tarihine ait ana eserler ve onların devamına ait tasavvurlar yanında yarı İlmî yarı papüler mahiyette, fakat ayrı “ Türkiyeyi tanıtma” hedefini güden, Türkiye’deki ikâmetinin son sene­ lerinde çeşitli çevrelerden vaki İsrarlı müracaatlar üzerine hazırladığı bu gibi eserleri ayrıca zikret­ meğe lüzum görmüyoruz.

1926 - 1957 arasında bazı kısa fasılalarla kesi­ len uzun Türkiye ikameti esnasında Profesörün yalnız akademik faaliyetlerle kalmadığı, resmî makamların yüklediği bazı vazifeleri de kendisine yardımcı Türk meslekdaşlarıyla birlikte. “ Rapor­ lar” halinde dile getirdiğini söylemek yerinde o- lur. Maarif Vekâleti dosyalarında bulunduğu şüp­ hesiz olan bu “ raporlar” ın bir gün neşri mümkün olduğu takdirde san’at eserlerimizi onarma işlerin­ de Prof. A. Gabriel’in ifa ettiği büyük hizmetlerin vesikaları da ortaya atılmış olacaktır.

Aynı devrede Türkiye’de ve Garp’ta çeşitli ilim ve san’at çevrelerinde sahip olduğu müstesna hita­ bet kabiliyetini kullanarak verdiği konferanslar

(3)

nüz başlıklariyle olsun tesbit edilmiş değildir. Roc- feller Müessesesinin 1952 de Yalova’da hazırladığı ve “ Türkiye’nin tanıtılması yollan” konulu kolleg- yomda verdiği konferans yalnız sanat tarihi ve ar­ keoloji bakımından değil, bir memleketin “ bütün” olarak görünecek kültür meseleleri yönünden daima rehber sayılacak fikirleri muhtevidir. (Bu konfe­ rans muhtelif kültür dergileri tarafından neşredil­ miştir.)

Profesör Gabriel’in biyografya ve bibliyograf­ yasına ait olan tanzim ettiğimiz bu raporda değerli ilim adamının yalnız Türkiye ile ilgili eserlerine ve hal tercümesine kısaca yer verilmiştir. Bu işaretle­ rimiz şimdiye kadar Profesöre karşı gösterilen — meselâ İstanbul ve Bursa şehirlerinin hemşeriliğine seçme gibi — alâkalarla mükâfatlandırılmış ise de 1926 dan itibaren İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsünün şehircilik disiplini namına konferansçı olarak Üni­ versite öğretimine iştirâkinin nişanesi sayılabilecek ve Üniversitemiz için de şeref teşkil edecek her­ hangi bir rütbe verilmek fırsatı hasıl olamamıştır. Bu fırsat anının geldiğini bize hatırlatan teklif ve komisyonumuzun bu maksatla vazifelendirilmesi vesilesi ile Prof. Gabriel’in Türkiye’ye ait İlmî ça­ lışmalarının kıymetlendirilmesine yönelecek terkibi düşüncelerimiz şunlardır :

1 — Prof. Gabriel 60 şu kadar yıl boyunca bir düzüye (Türk San’at Tarihi ve Mimârî Eserlerini Araştırma) konusu üzerinde durmuş, çalışmaları­ nın mahsûllerini vakit vakit dünya ve Türk ilim ef­ kârı umumiyesine arz eylemiştir.

2 — Bu araştırma ve tanıtma esnasında şim­ diye kadar yaygın olarak İran San’at Tarihi veya Müslüman San’atı başlıkları içinde gizli kalan, çoğu zaman çeşitli prenotion’larla hüviyeti ve istiklâli inkâr edilen Türk san’atmın diğer Müslüman ka- vimlerin san’atları içinde hususî karekterlere sahip bir orijinaliteye malik olduğunu müdafaa etmiş, bu müdafaasını bir taraftan eserleriyle, öte yandan Türkiye içinde ve dışındaki konferanslariyle yay­ maktan hiç bir an geri kalmamıştır. Bunun netice­ si olarak günümüzün ilim dünyası artık hüviyeti bulunan bir Türk san’atı ve mimarisi fikrine ya­ bancı değildir.

3 — 1900 - 1901 de Atinadaki Fransız Arke­ oloji Enstitüsüne memur olduğu gündenberi Türkiyede de bir “ F r a n s ı z A r k e o l o j i Enstitüsü” k u r u l m a s ı n ı hayat etmiş ve İstanbul Üniversitesinde vazifelendirilmesinden sonra bu hayalinin gerçekleşmesine çalışmış, niha­ yet 1930 da — Ankara Etnografya Müzesi Müdürü Hâmit Zübeyr Koşay’ın “ Türkiye’de Ecnebi İlim Enstitüleri” adlı ve “ Türk Yurdu, 1954, sayı: 234 de çıkmış etüdünde belirtildiği gibi — gayesine mu­ vaffak olmuş ve emeklilik gününe kadar Enstitü­ nün başında bulunmuştur. Bilindiği gibi bu Enstiti' yalnız arkeoloji enstitüsü olmakla kalmamış içinde bulunduğu memleketin kültür hayatını dünya ilim âlemine tanıtmak için bir taraftan “ Anadolu” adlı

bir Dergi neşretmiş ayrıca burada listesini vermeğe lüzum görmediğimiz kıymetli eserler vüeude getir­ miştir. Prof. Gabriel’in bu faaliyetlerinin değeri,

1957 den sonra Enstitünün Türkiye - Fransa kül­ tür münasebetleri bakımından arzettiği pasif ve ha­ reketsiz durumu ile bir kat daha iyi anlaşılmakta­ dır.

1926 - 1957 arasında gerek akademik çevrele­ rimizde, gerek İstanbul “ Fransız Arkeoloji Enstitü­ sü” başında bulunan Prof. Gabriel’e şimdiye kadar Bursa ve İstanbul şehirleri tarafından fahrî hem­ şehrilik tevcih edilmiştir. İstanbul Belediyesince gösterilen alâka 1955 yılı İstanbul matbuatında ge­ niş halk tabakalarının duyacağı şekilde bahis mev­ zuu olmuştur. Bu itibarla İstanbul Belediyesinin tevcihine aynı beldenin Üniversitesinin de katılma­ sı kadar tabiî bir şey olamıyacağını düşünüyoruz.

Q ü ie jiz .

Bir uçak havalansa bir tren kalksa Ankara gelir aklıma sen gelirsin Bir tutam ışık ellerin gelir Dalarım özlemle ufuklara Ama ne bir rüzgâr eser senden Ne kuşlar selâm getirir

Dalgalar söyler bu mahzun kıyılarda Mutlu baharların yeşil şarkısını Yeniden yaşarım o şarl ılarda Yıldızlı gecelerin hâtırasını Gün ışığı gözlerini bulurum Gül bahçelerinde açan baharda

Bulutlar vefasız hain bulutlar Getirmez ak kanatlarında seni İnsafsızca silmiş zamanın eli Bir köşeye sinmiş hep hâtıralar Oysaki ne kadar ıslatıp üşütmüştü Bizi aynı yağmurlar bizi aynı kar

Şimdi uzak ve ayrı kentlerde Acı yaşantımızla başbaşayız Yitirmiş en çılgın rengini Mayıs En büyük sevgiler susmuş mesafelerde Milyonlar içinde yıldızlar gibi yalnız Kuşlar gibi çaresizim mor gecelerde

O-Llıan.

3

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Başvurdukları millî eğitim müdürlüklerince istekleri de dikkate alınarak okul türleri ve bu Yönetmeliğin nakille ilgili hükümleri göz önünde bulundurularak uygun

Dışarıda çalışma şansı olmayan arkadaşlarımıza da çok üzülüyoruz.Çünkü rad­. yodan aldığı parayla bir sanatçının geçinebilmesi

— Yukarda saydığım içtimai, siyasî ve ekonomik şartlar de­ vam ettikçe bizde değerli mu­ harrirlerin yetişmesi gökyüzün­ de kuyruklu yıldız görülmesi

Yasaklara bu organlar tarafın­ dan riayetsizlik halinde, yasağa ri­ ayetsizliğin üzerinden iki yıl geç­ memiş ise, Cumhuriyet Başsavcısı bu fiili işleyen

İşte birincisi: Uzun zamanlar Türk gençliğinin zihnî terbiyesini, ruhî temayüllerini ve haslatlarile seciyye husu­ siyetlerini yakından takib etmiş olanlar

Fakat matemati¤in Hu- me’un belirtti¤i tarzda analitik olmas› durumunda akla flöyle bir soru gelmektedir: &#34;Evrende varolan hiçbir fleye dayanmayan bu

Buna göre Şâtıbî mubâhın, zarûrî, hâcî veya tahsînî bir asla hizmet etmesi durumun- da, cüz’î/tikel olarak farklı küllî/tümel olarak farklı bir mahiyet kazanacağını,

Anahtar sözcükler: Travmatik flilotoraks, künt toraks travmas›, tüp torakostomi, flilotoraks tedavisi Key words: Traumatic chylothorax, blunt thorac›c trauma, tube