• Sonuç bulunamadı

Başlık: ÖzetlerYazar(lar):Cilt: 7 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001841 Yayın Tarihi: 1960 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: ÖzetlerYazar(lar):Cilt: 7 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001841 Yayın Tarihi: 1960 PDF"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZETLER

HAYVAN BESLEME, BESLENME HASTAlıKLARı VE YEM KiMYASı

NORRIS, Lo, C. (1958): Kanatlıların beslenmesinde geçen elli yıl içinde . önemli ilerlemeler. The signifieant advanees of the pa st fifty years in poultry

nutrition. Poultry SeL 37, 256.59. \'

Civcivierde beslenmeye bağlı hastalıkların etiyolojisi 1897 yılında Hollan-da'lı nobelci Eijkman tarafından deneyselolarak açıklanmıştır. Bu araştırıcı epikarpı çıkarılmış pirinçle yaptığı yemleme deneylerinde Beri-Beri hastalığını meydana getirmiş ve bu bozukluk genelolarak polinoyritis (= Polyneuritis) adı altında tpplanmıştır. 1914 yılında yapılan başka deneylerde ise Beri-Beri'yi önleyici maddelerin yanında kanatlıları raşitizm benzeri hastalıklardan koru. mak için rasyonlarda daha bazı faktörlerin bulunması gerektiği açıklanm:ş-tır, 1916 yılında deneyselolarak lisin amino asidinin civcivierde büyüme için gerekli bir faktör olduğu belirtilmiştir. 1922 yılında morina karaciğer yağın-da bulunan yardımcı maddelerin önemi açıklanmış ve bu durum kanatlıların beslenmoesinde yeni bir çığır açmıştır. Vitamin A ile D arasındaki farklar açıklanmış ve D vitaminindeki raşitizmi önleyici etki tesbit edilmiştir, Bu su-retle bir kaç yıl içinde morina karaciğer yağının kanatlılara ait karma yem-lere karıştırılması her tarafta genel bir ilgiyle karşılanmıştır. 1924 yılında is.e tavuk karma yemlerine vitamin A karıştırılmasının önemi üzerinde durulmaya başlar,mıştır. 1930-:--35 yıllarında yapılan bir' sıta deneylerle vitamin Bz nin tavuk beslemedeki, önemine işaret edilmiştiro1938 yılında pantoten asidi izole edilmiş ve 1942 yılında da dermatitis belirtilerinde biyotinin fizyolojik fonk-siyonu açıklanmıştır. Tavuklarda özellikle besi piliçlerinde 1930~50 yılları arasında sebebi aydınlatılamayan büyük yitimlerin kısmen vitamin E eksikli-ğinden ileri geldiği bildirilmiştir. Daha sonra 1945 yılında vitamin E eksikli. ğine bağlı bozuklukların bazı antioksidan maddelerle de önlenebildiği açıklan-mıştır, Vitamin D keşfediimiş bulunmasına rağmen gezinti yerleri bu~unma-yan dar kümesierde yetiştirilen civcivierde diğer yardımcı maddelerin eksik- • liğine bağlı kemik hastalıkları görülmeye başlamıştır. Mesela'" civciv bacakla-rında görülen bir hastalığa Perosis adı verilmiş ve bu bozukluğa rasyonlardi'! manganez eksikliğinin sebep olduğu açıklanmıştır. Böylece manganezin civciv karma yemlerine karıştırılmasına başlanmıştır. Daha sonra rasyonlarda Cholin eksikliğinin de Perosis'e sebep olduğu açıklanmıştır. Bu vitamin tabii

(2)

yemler-•

.de yeteri kadar bulunmasına -rağmen bu maddenin hemen daima civciv büyüt-me yemlerine karıştırılması faydalı görülmüştür. Vitamin BI2 nin büyume

üzerine etkisi 1948 yılında ve hayvani protein faktörleri (= Animal protein factor) nin kompleks bir birleşim olduğu ise 1949 yılında açıklanmıştır. Bun-dan bir yıl sonra hayvani protein faktöründen ikinci büyüme faktörü sayılan Aureomycin antibiyotiği izole edilebilmiştir. Tavuk beslemede vitamin BI2 ve antibiyotiklerin uygun etkileri karşısında bugün bunların bütün tavuk karma yemlerinde bulunması gerekli sayılmaktadır. ~on yı/la.rda piliç besisindeki ge-lişmeler hızla ilerlemektedirier. Piliç rasyonlarında özellikle rasyonun enerji yoğunluğu üzerinde durulmaktadır. Düşük miktarlarda ham se/lüloz kapsayan ve enerji bakımından zengin karma yemleri genç piliçler daha iyi değerlendir-. mektedirler. Bugün piliç beslemede en önemli problemlerden biri yemlerdeki enerji yoğunluğu ile protein arasındaki oranın açıklanmasıdır.

Sabri

DiLMEN

(Ankara) LEN~EIT, W. (1958) : Wilhelm Henneberg'j anarken. .Zum Gedanken Wilhelm Hennebergs. Futter und Fütterung 9,

2.3.

Weende-Göttingen zirai deneme istasyonunun 1857 yılında kuruluşundan Göttingen hayvan besleme Enstitüsünün kurucusu Wilhelm Henneberg'in 1890 yılında ölümüne kadar geçen süre, tüm beslenme ilimieriyle hayvan bes-leme ilminin en önemli tarihi dönemini teşkil eder. 18 Temmuz 1857 yılında Almanya'da bir zirai deneme istasyonunun kurulmasına karar verilmiştir. Bu kararı ünlü kimyager Wöhler (Göttingen) de desteldemiştir. Deneme istasyo-nunun yeri başlangıçta Göttingen daha sonra bu kasabanın yakınırıda bulunan Weende olarak seçilmiştir. Bu ,istasyonun yönetimi o sıralarda kra/lık ziraat. cemiyetinin sekreteri Wilhelm Henneberg'e verilmiştir. Bu deneme istasyonu ve laboratuvarı 1857 yıl ının sonbaharında Henneberg'in yönetimi altında ça-lışmaya başlamıştır. 10 Eylül 1825 yılında Dünyaya gelen Henneberg başlan-gıçta pratik tarım bilgilerini öğrenmiş daha sonra 1845 yılında ise Jena'da tabii bilimler öğrenimine başlamıştır. Henneberg 1846 yılı sonbaharından 1848 ilkbaharına kadar bir süreyi Giessen'de ünlü kimyager Liebig'in labo-ratuvarında geçirmiştir. Henneberg bu laboratuvarda Liebig ile birlikte bazı fizyolojik araştırmaların sonuçlarını yayımlamıştır. Doktorasını da Liebig'in laboratuvarında hazırlayan Henneberg, 1848 yılında politik sebeplerden dolayı Giessen'den ayrılarak bir süre babasına ait bir çiftlikte kalmış ve sonra İn-giltere'de bir inceleme gezisine çıkmıştır. Henneberg tarımsal bilgisini ingil-tere'de geliştirdikten sonra 1851 yılında tekrar Almanya'ya dönmüştür. 1857

yılında Weende deneme istasyonunun kurulmasına memur edilen Henneberg,

buradaki önemli çalışmalariyle kısa süre içinde bütün bilim dünyasında haklı bir ün kazanmıştır. 19. Yüzyılın başlarına kadar hayvan besleme üzerindeki bilgiler çok dar ve kısırdı. Süt ve et üretimi yazın yalnız mera dönemine bağlı

(3)

Sabri Di

LMEN

(Ankara)

Sabri

DiLMEN

(Ankara)

DİLMEN

kalmaktaydı. Alman hekimlerinden Albrecht Thaer (1752-1828) hayvan bes-lemede uygulanabilen bir karşılaştırma ölçüsünü (Kuru ot değeri) ni ilan et-miştir (1809). Af1cak bu yem ölçüsü bir çok yönleriyle yetersizdi. 1858/59 yıllarında Weende zirai deneme istasyonunda «Erişkin sığırların yaşama payı ihtiyacı» üzerinde yapılan deneylerle hayvanın aldığı besin maddelerinden başka gübre ve idrarın da analizlerinin yapılmasının gerektiğini ileri süren yeni bir ilke ortaya konulmuştur. Henneberg'e göre yemlerdeki besin madde-lerinin bir kısmı hazmolmadan gübre ile vücuttan atılmakta yani bir kısım besin maddeleri organizmada değerlendirilmemektedir. Bu suretle tamamen amprik olarak ele alınmış olan kuru ot değeri sisteminin yerine Henneberg tarafından «gerçek» hazmolabilir besin maddeleri kavramı alınmıştır. işte böylece Henneberg hayvan besleme bilimine yeni bir yol göstermiştir. Henne- . berg'e göre «Hayvan beslemede yemlerin yararlı kısımları ancak. gerçek hazmolabilir besin maddeleri» dir. 1860/61 yılları arasında Henneberg, bugün de laooratuvarlarda başariyle uygulanan Weende yem analiz yönteminin ilke-lerini açıklamıştır.

SIMKIN, J. L. (1959): Protein biyosentezi. Protein biosynthesis. Annu. Rev. of Biochem. 28, 145.70.

184 literatüre dayanılarak hazırlanan bu revüyü ilgililerin orijinalinden okumalarını öğütleriz.

OSLAGE, H. J. (1959): Tarımda yararlı hayvanların beslenmesinde suni kurutma ürünleri. Die Erzeugnisse der künstlichen Trocknung in der Fütterung der landwirtschaftlichen Nutztiere. Futter und Fütterung LO, 52.54.

Hayvan beslemede çok değerli olan taze ve körpe yeşil çayırların saklan-ması için pratik bakımdan başlıca üç metoda başvurulur

1) Tabii kurutma ya da kuru ot yapılması. 2) Silolama.

3) Suni ısı ~aynağından faydalanarak kurutma.

Elde edilen ürünlerin besleme değeri ve bunların hazmolma dereceleri ba-kımından suni kurutma metodu öteki iki metoddan daha üstündür. Şüphesiz körpe ve taze yeşil çayırlar sudan zengin oldukları için bunların kurutulması da oldukça pahalıya malolur. Suni olarak kurutulmuş yemlerin değeri, beslenme

fiziyolojisi bakımından yüksektir. Dikkatle kurutulmuş yeşil bir yemin kap-sadığı protein miktarı önemli derecede yüksek olduğu gibi besleyici değeri de çok üstündür. Bu gibi yemlerde koruyucu maddeler miktarları da yüksek bir-yoğunluktadır. Suni kurutulmuş yeşil yemlerde bulunan mineral maddeler yalnız miktar bakımından önemli olmayıp ayni zamanda bunların birbirlerine

(4)

karşı uygun oranlarda bulunmaları da çok önemlidir: Bu gibi yemlerde Fe, Cu, Co gibi iz elementler de uygun miktar ve oranlarda bulunurlar. Bu

yem-lerde bulunan vitamin/erden özellikle vitamin A nın provitamini olan Karotin önemlidir. Suni kurutulmuş

yeşil

yemlerin önemli niteliklerinden birisi de

bunların içerisinde b.iyolojik önemi bulunan maddelerin bulunmasıdır. Bu yemler vitamin BI2 dışında öteki B-vitaminleri bakımından da zengindirler.

Bundan sonra yazar"tarafından suni kurutulmuş yemlerin pratik yemlemedeki faydaları açıklanmaktadır.

Sabri DILMEN (Ankara) FOX, M. R. et ai. (1958): Civciv karma yemlerinde protein kaynağı ola. nk amino asidier. Studies of amino acid diets of chick. Jour. oF Nutrition 64, '475.82.

Bir günlük civcivler glikoz, nişasta, mısır yağı, tuzlar ve vitaminierden ibaret saf bir rasyona protein payı olarak amino asid karması karıştırılarak beslenmişlerdir. Bu karma yemle civcivler dört hafta beslenmiştir. Kontrol

civcivlere ise kazein, jelatin ve metiyonin kapsayan bir rasyon verilmiştir. Amino asid karmaları bulunan rasyonla beslenen civcivler 2. haftaya kadar kontrol grupta bulunan çi;=:'.'ler derecesinde büyümüşler fakat bundan sonra büyüme önemli derecede gerilemiştir. Amino asid karmasını kapsayan rasyo. na

%

10 oranında kazein katıldığı zaman kontrol rasyonunun gösterdiği etki. ye eşit bir değer kazanmıştır.

Sabri DILMEN (Ankara) CHAIN, E. B. (1957): Antibiyotiklerin kimya ve biyokimyası. Chemistry and biochemistry of antibiotics. Annu. Rev. of Biochem. 27, 167.222.

1957 yılına kadar yayımları içine alarak hazırlanan bir revüdür. 297 ii. teratür.

Sabri DiLMEN (Ankara) DREPPER, K. (1959): Amerika Birle,ik Devletlerinde bugünkü hayvan besleme. Tierernaehrung in den USA. heute. Kraftfutter 42, 127.98 und 200-02.

ilgililerin bu etüd yazısını orijinalinden okuma/arını öğütleriz. Sabri DILMEN (Ankara) FRITZSCHE, K. (1959): Civcivierde hayvansal yağların yedirilmesine bağlı sağlık bozuklukları. Gesundheitsschaeden bei Küken in Zusammenhang mit der Verabreichung tierischer Fette und Öle. Futter und Fütterung 10, 57-60.

Civc;v beslemede hayvansal y~ğ kapsayan enerji bakımından zengin yem-ler kullanılmaya başlamıştır. Bilhassa Amerika Birleşik devletlerinde bu gibi

(5)

Sabri OILMEN (Ankara)

DİLMEN

yemler çok geniş ölçüde kullanılmaktadır. Doymamış yağların oksidasyon ve polimerizasyon sonucu meydana gelen ürünlerin oluşumunu önleyiti antioksi-dan maddeler kullanılm.azsa civcivierde ansefalomalasi (= E-hipovitpminoz) görülür. A,B,C ve K vitaminierince ¥eter ölçüde ihtiyaçları karşılanan

civciv-lerde bu hastalık kısmen önlenir. Alfa ve gamma tokoferoller ise civcivieri ansefalomalasi'den hemen hemen tamamen .korurlar. Civcivlere saf h~lde yağ yedirilmesinden. sonra görülen başka bir bozukluk ta Yağ hastalığı (= fat disease) ya da Endüstri hastaıiğı (= industrial .disease) dir ..

Sabri DiLMEN (Ankara) ANONiM (1958): Pelet yemlerinden ileri gelen rumen parakeratoı:u. Rumen parakeratosis from pelleted feeds. Nutrition Rev. 16, 299.300.

Rumen parakeratozunda rumenin mükoza papillaları sertleşir ve geniş-ler. Mikroskobik olarak papillalar üzerinde boynuzumsu tabakalar oluşurlar. Enfeksiyöz olmayan bu hastalık hayvanlarda özellikle verimin düşmesine se-bep. olur. Colorada'da yapılan deneylere göre hastalığın çıkışına pelet yemin sebep olduğu açıklanmıştır. Yazar hayvan beslemede pelet yemlerin kullanıl-ması gittikçe arttığı için bu konu üzerinde önemle durulmasının gerektiğine işaret etmektedir .

ANONiM (1959): Kaba yemlerde vitamin'D miktarı. Vitamin D activity in roughages. Nurition Rev. 17, 83-85. , ro

Yeşil çayırda vitamin D miktarı çok a~ olduğu halde kuru otta bu vita-min oldukça yüksek yoğunluktadır. 1 kilogram kuru otta (kuru madde teme-line göre) 50-3200 milletlerarası birim vitamin D tesbit edilmiştir. Genel ola-rak kuru ot vitamin D için zengin bir kaynak kabul edilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

IV no'lu i~Jetmede ise, i ya~ından küçük sığırlarda aylara göre benzer seropozitillik oranlarınm tespiti (Tablo 3), keza söz konusu işletmede hir ya~ından büyük ve

ganglion' daki hoğumlanmanın lateral' inden çıkan ür,: kolun arteria carotis communis'in son kısmına gittiği, distal kısmın lateral'inden ayrılan bir sinirin ise kısa bir

Kedi ve küpeklerden izole edilen Ecoli suşlarından.. saptanan CNF loksini ile sorhaz

Bu araştırmada perikardiyal emzyonun en iyi saptandığı yer olarak bildirilen (8) sol vent- riki.iIün 2D ve M-mod yöntemiyle yapılan eko- kardiyografik muayenesinde perikardiyal

kullanılarak uygulanması sonucu elde edilen ortalama ROC sonuçları..39 Çizelge 4.6 Farklı benzerlik metriklerinin kesişim gen listesi kullanılarak LAST_DE parmak

A single center, prospective and randomized controlled study: Can the prophylactic use of lamuvidine prevent hepatitis B virus reactivation in hepatitis B s-antigen

found that the frequency of HCV infection in 1,322 patients with various autoimmune diseases was signi- ficantly higher (8.7%), compared with the control group (%0.4).. In this

TEOAE ölçümleri hiperinsülinemik grup içinde glisemik düzeye göre NGT, BAG ve BGT olarak üç ayrı grupta incelendiğinde; hiperinsülinemiyle birlikte disglisemik