İŞLETME EĞİTİMİ ANA BİLİMDALI İŞLETME EĞİTİMİ BİLİM DALI
KOSGEB TARAFINDAN KOBİ’LERE VERİLEN EĞİTİM FAALİYETLERİNİN İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan Engin YAKUT
ANKARA 2007
İŞLETME EĞİTİMİ ANA BİLİMDALI İŞLETME EĞİTİMİ BİLİM DALI
KOSGEB TARAFINDAN KOBİ’LERE VERİLEN EĞİTİM FAALİYETLERİNİN İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan Engin YAKUT
Danışman
Prof. Dr. T. Murat ÖZDEN
ANKARA 2007
Engin YAKUT’un “Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB) Tarafından Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’e(KOBİ) Verilen Eğitim Hizmetlerinin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi” başlıklı tezi………. 26.04.2007……….tarihinde, jürimiz tarafından İşletme Eğitimi Ana Bilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Adı Soyadı İmza
Üye (Tez Danışmanı): Prof.Dr. T. Murat ÖZDEN. ... ...
Üye : Yrd.Doç.Dr. Zekai ÖZTÜRK... ...
ii
“Endüstrileşmek en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz. En başta vatan müdafaası olmak üzere, ürünlerimizi kıymetlendirmek ve en kısa yoldan, en ileri ve refahlı Türkiye idealine ulaşabilmek için bu bir zarurettir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 396) deyişini düstur alarak, gelişen ve kalkınan bir ekonomik yapıya sahip olan ülkemizde, küçük ve orta büyüklükteki imalat sanayi işletmelerini geliştirmek ve desteklemek gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye için de hayati öneme haizdir.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’i(KOBİ) sadece ekonomik yaşamda değil, sosyal yaşamda da önemli birer işlev üstlenmektedir. Gelişmiş ülkelerin KOBİ’lerine değer ve önem verdiği gibi ülkemiz de KOBİ’lerine hakkettiği değer ve önemi vermeli, başarısızlıklarına sebep olan nedenler düzeltilmelidir.
Emek yoğun yatırımlardan bilgi yoğun yatırımlara dönüşen rekabet ortamında nitelikli insan gücüne olan ihtiyaç her geçen gün artmakta ve KOBİ’ler bunu teminde büyük sıkıntılar çekmektedir. Ekonomik ve sosyal getirisi bakımından KOBİ’ler için nitelikli insan gücü eğitimi ve temini, tüm kaynakların en yaşamsal olanı pozisyonuna gelmiştir, denilebilir. Bu amaçla araştırmada KOSGEB’in KOBİ’lere yetişmiş insan gücü temini maksadıyla verdiği eğitim hizmet ve destekleri analiz edilmiştir.
Bu tez çalışmasını hazırlarken bana uygun bir çalışma ortamı sağlayan, önderlik ve rehberlik eden, Prof. Dr. T. Murat ÖZDEN’e ve KOSGEB Eğitim Merkezi personeline katkılarından dolayı teşekkür ederim. Ayrıca, araştırmam boyunca her türlü desteği gördüğüm eşim Nevra, kızım Ceyda ve anneme şükranlarımı sunarım.
iii
sermaye idi. Günümüzde gücün ve gelişmenin kaynağı; bilgi, bilgiye erişim hızı ve bilginin teknolojiye yansıma sürecidir. Buna paralel olarak, toplumdaki bilgi birikimi önceki yüzyıllarda görülmeyen bir biçimde artmakta ve değişmektedir. Teknolojideki büyük ve hızlı gelişmeler teknolojinin yaratıcısı ve uygulayıcısı olan insan unsuruna daha çok önem verilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Ülkeler ekonomisinde, istihdamda ve yerel kalkınmada Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’in öneminin her geçen gün arttığı birçok araştırmada kanıtlanmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki işletmelerin ortak özelliği bu ülkelerdeki işletmelerin % 95'inden fazlasının Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler olmasıdır. Bu nedenle ülkeler, KOBİ politika, plan ve programlarına büyük bir önem vermektedir. TBMM'de, 1990 yılında kabul edilen 3624 sayılı Kanun ve bu Kanunla kurulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB) Türkiye'nin KOBİ'lere verdiği değerin somut bir ifadesidir.
Yapılan çalışmada; KOBİ’ler, KOSGEB, Türkiye’de eğitim, istihdam ve üretim sorunları, sanayide eğitim, nitelikli insan gücünün önemi ve KOBİ'lerin eğitimlerden yeterli düzeyde yararlanamayışının özgül nedenleri irdelenmiştir. KOSGEB Eğitim Merkezi ile yapılan görüşme ve çalışmalarla, KOSGEB’in söz konusu işletmelere; etkin, yaygın, sistematik ve sürekli bir eğitim verip vermediği ortaya konmaya çalışılmıştır. KOSGEB’in nitelikli insan gücü temini maksadıyla verdiği eğitim hizmet ve destekleri analiz edilmiş, bu eğitim hizmetlerine katılımın çok düşük düzeylerde gerçekleştiği ortaya çıkmıştır.
Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ), sanayide eğitim ve KOSGEB hakkında genel bilgilerden oluşmaktadır. İkinci bölümde, KOBİ’lerde eğitim ihtiyacı ve KOSGEB tarafından KOBİ’lere verilen eğitim hizmet ve destekleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise, KOSGEB tarafından KOBİ’lere verilen eğitim hizmet ve desteklerinin değerlendirilmesine yer verilmiştir. Çalışma sonuç ve önerilerin sunumu ile bitirilmiştir.
iv
industry era, the power was the capital. Nowadays, the source of the power and development is knowledge, reaching speed to knowledge and reflection process knowledge to technology. On the other hand, knowledge accumulation in the society, has been rising and changing in a manner that has never been seen former centuries. The huge and fast developments in technology manifest the requirements of attaching more importance to human being who is the creator and user of the technology.
Many researches have proved that the importance of the Small and Middle Scaled Businesses(KOBİs) improved day by day in country economy, employment and local development. The joint point of the businesses which are in the advanced and nearly advanced countries is that more than %95 of those businesses in country are Small and Middle Scaled Businesses. Therefore, countries attach big importance to KOBİs politics, plan and programs. In TBMM, the 3624 numbered Law is accepted in 1990 and KOSGEB which is set up with this law, is a concrete expression that Türkiye esteem KOBİs.
In this work; KOBİs, KOSGEB, the problems in the education, employment and production in Türkiye, education in industry, the importance of the qualified manpower and the specific reasons that KOBİs have not benefited from education in enough levels were researched. With the meetings which were done with KOSGEB Education Center and works, If the KOSGEB gives efficient, prevalent, systematic and continuous education to KOBİs or not. The educational services and supports given by KOSGEB to get qualified manpower supply are analyzed and showed that attendance in this educational services are very low level.
The work has three chapters. The first chapter include that KOBİs, education in industry and general informations about KOSGEB; in the second chapter, education needs in KOBİs and education services and supports for KOBİs which were given by KOSGEB were researched; and, in the third chapter include the evaluation of the education services and supports for KOBİs which were given by KOSGEB. This research is finished with the presentation of the suggestions and results.
v
JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI... i
ÖNSÖZ... ii
ÖZET... iii
ABSTRACT... iv
İÇİNDEKİLER ... v
TABLOLAR LİSTESİ... viii
ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix
KISALTMALAR CETVELİ ... x
GİRİŞ ... 1
BİRİNCİ BÖLÜM KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER(KOBİ), SANAYİDE EĞİTİM VE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI(KOSGEB) HAKKINDA GENEL BİLGİLER 1.1. KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERE GENEL BAKIŞ ... 3
1.1.1. KOBİ Tanımları... 4
1.1.1.1. Dünyada KOBİ Tanımları ... 5
1.1.1.2. Türkiye’de KOBİ Tanımları... 9
1.1.2. KOBİ’lerin Büyük İşletmelerle Karşılaştırılması... 13
1.1.2.1. KOBİ’lerin Büyük İşletmelere Göre Üstün Tarafları….13 1.1.2.2. KOBİ’lerin Büyük İşletmelere Göre Zayıf Tarafları ... 16
1.1.3. Ekonomik ve Toplumsal Kalkınmada KOBİ’lerin Önemi ... 18
1.2. SANAYİDE EĞİTİM VE GEREKLİLİĞİNİN İRDELENMESİ ... 22
1.2.1. Eğitim Kavramı ve Günümüzdeki Nitelikleri ... 22
1.2.2. Nitelikli İnsan Gücü ve Sanayide Eğitimin Önemi ... 25
1.2.3. Sanayide Eğitimin Prensipleri ve Özellikleri... 27
1.2.4. Sanayide Eğitimin Yararları... 28
1.3. KOSGEB (KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI) HAKKINDA GENEL BİLGİ.. 29
1.3.1. Tarihçesi... 29
1.3.2. İdari Yapısı ve Organları ... 30
1.3.3. Kuruluşun Görevleri... 31
1.3.4. KOSGEB'in Temel Hizmetleri... 32
vi
2.1. TÜRKİYE'DE EĞİTİM, İSTİHDAM VE ÜRETİM SORUNLARININ
ANALİZİ ... 42
2.2. KOBİLERDE EĞİTİM GEREKSİNİMİNİN İRDELENMESİ... 45
2.3. KOSGEB TARAFINDAN KOBİLERE VERİLEN EĞİTİM HİZMETLERİNİN İNCELENMESİ ... 48
2.3.1. Eğitim Desteğinin Konusu ve Kapsamı... 48
2.3.2. Desteklere İlişkin Tanımlar... 49
2.3.3. Eğitim Desteğine İlişkin Genel Hususlar ve Uygulama... 50
2.3.4. Eğitim Programları ve Destekleme Oranları ... 52
2.3.4.1. Genel Eğitim Programları... 53
2.3.4.1.1. G.E. Programlarına Başvuru ve Uygulama... 57
2.3.4.1.2. G.E. Programlarını İzleme ve Değerlendirme... 59
2.3.4.2. Genel Girişimcilik Eğitim Programı ... 59
2.3.4.2.1. G.G.E. Programına Başvuru ve Uygulama ... 60
2.3.4.2.2. G.G.E. Programlarını İzleme ve Değerlendirme... 60
2.3.4.3. Genç Girişimci Geliştirme Eğitim Programı... 61
2.3.4.3.1. G.G.G.E. Programına Başvuru ve Uygulama ... 61
2.3.4.3.2. G.G.G.E. Programını İzleme ve Değerlendirme ... 65
2.3.4.4. Özel Eğitim Desteği... 66
2.3.4.4.1. Özel Eğitim Desteğine Başvuru ve Uygulama ... 66
2.3.4.4.2. Özel Eğitim Desteklerini İzleme Ve Değerlendirme ... 67
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KOSGEB TARAFINDAN KOBİLERE VERİLEN EĞİTİM FAALİYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 3.1. 1990-2002 YILLARI ARASI VERİLEN EĞİTİM PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ... 68
3.2. 2003 YILI YENİDEN YAPILANMA SÜRECİ VE SONRASINDA VERİLEN EĞİTİMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ... 71
3.3. VERİLEN EĞİTİM PROGRAM VE DESTEKLERİNİN EĞİTİM KATEGORİLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ... 73
3.4. GİRİŞİMCİLİĞİ DESTEKLEMEYE YÖNELİK VERİLEN EĞİTİM PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ... 77
3.3.1. Üniversitelerde Genç Girişimci Geliştirme Programı ... 77
3.3.2. Genel Girişimcilik Eğitimi... 80
3.5. EĞİTİM DESTEĞİNİN DİĞER DESTEKLER İÇERİSİNDEKİ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 81
3.6. KOSGEB VERİ TABANINA KAYITLI EĞİTİM KURULUŞU VE EĞİTİCİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 83
3.7. KOSGEB’İN KOBİ’LERİN EĞİTİM ÖNCELİKLERİNE YAKLAŞIMI VE KARŞILAMA DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ... 84
vii
3.8.2. KOSGEB’in Kullandığı İletişim Kanalları... 88
3.9. KOSGEBİN EĞİTİM HİZMETLERİNDEKİ ÜCRET DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 89
3.10. KOSGEB’İN VERDİĞİ EĞİTİMİN KOBİ PERFORMANSINA OLAN ETKİSİNİN İZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ... 91
3.11. EĞİTİM PROGRAMLARININ İZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ ... 93
3.12. KOSGEB’İN KULLANDIĞI EĞİTİM YÖNTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 95
3.13. KOSGEB’İN VERMİŞ OLDUĞU EĞİTİM HİZMETLERİNİN MERKEZLERE DAĞILIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ ... 96
SONUÇ ve ÖNERİLER... 99
KAYNAKÇA ... 107
viii
Tablo 2: Avrupa Birliği'nde KOBİ Tanımı ... 7
Tablo 3: ABD' de İşçi Sayısına Göre İşletme Ölçeği... 8
Tablo 4: Japonya’da KOBİ Tanımı ... 8
Tablo 5: Japonya’da KOBİ Tanımı ... 8
Tablo 6: AB Uyum Sürecinde Yürürlüğe Giren KOBİ Sınıflandırılması ... 12
Tablo 7: Ülkemizdeki İşletmelerin Sektörel Dağılımı ... 19
Tablo 8: İşletmelerin Sanayi Bölgelerine Göre Dağılımı... 19
Tablo 9: Seçilmiş Bazı Ülke Ekonomilerinde KOBİ’lerin Önemi... 20
Tablo 10: Ülkemizde İstihdamın Sektörel Dağılımı ... 43
Tablo 11: İstihdam Edilenlerin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı: (15+ Yaş) ... 44
Tablo 12: İngiltere’de 1990-1995 Yılları Arasında Firma Kapanma Oranları ... 45
Tablo 13: Eğitim Programları ve Destekleme Oranları ... 53
Tablo 14: Genel Girişimcilik Eğitim Modülleri Tablosu... 60
Tablo 15: Eğitim Konu Başlıkları, Desteklenecek Süreler ve Esas Alınacak Oranlar... 66
Tablo 16: 1990-2002 Yılları İtibariyle Düzenlenen Eğitim Programları ... 68
Tablo 17: 2003- 2004 Yılları Eğitim Programlarının Eğitim Kategorilerine Göre Dağılımı ... 73
Tablo 18: 2003 ve 2004 Yılında Eğitim Desteğinin Eğitim Kategorilerine Göre Dağılımı ... 76
Tablo 19: 2004 Yılı Destek Türü Bazında Dağılım ... 82
Tablo 20: Eğitim Kuruluşları Veri Tabanında Kayıtlı Eğitim Kuruluşu Sayısı.... 83
Tablo 21: Eğitmen Veri Tabanında Yer Alan Eğitmenlerin Eğitim Konularına Göre Dağılımları... 84
Tablo 22: KOBİ’lerin Eğitime İhtiyaç Duydukları En Önemli Konular ... 85
Tablo 23: Varlığından Haberdar Olunan Eğitim Tedarikçileri... 88
Tablo 24: Eğitim Programları ve Destekleme Oranları ... 90
ix
Şekil 2: KOSGEB’in Verdiği Eğitim Programlarına Katılım ... 70 Şekil 3: KOSGEB’in Verdiği Eğitim Programlarının Kategorilerine Göre
Dağılımı ... 74 Şekil 4: İşletmelerin KOSGEB ile İletişimleri... 87
x ABD: Amerika Birleşik Devletleri
ABM : Avrupa Bilgi Merkezleri Ağı
BRE : Avrupa Birliği'nin başlattığı destek programlarından İşletmelerarası İşbirliği Merkezi (Bureau de Rapproachement des Enterprises)
DİE : Devlet İstatistik Enstitüsü DPT :Devlet Planlama Teşkilatı
GGE : Girişimciliği Geliştirme Enstitüsü GGGP : Genç Girişimci Geliştirme Programı GİGP : Genel İşletme Geliştirme Programı GY : Gelişmiş Yöre
IFRS :Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (International Financial Reporting Standarts)
İGEP : İşletme Geliştirme Eğitim Programı İGP :İşletme Geliştirme Planı
İSO : İstanbul Sanayi Odası KİK : Kamu İhale Kanunu
KOBİ: Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler
KOBİNET : Küçük ve Orta Boy İşletmelerarası Bilgi Ağı KOS : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri
KOSGEB: Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
KÖY : Kalkınmada Öncelikli Yöre
KÜGEM :Küçük İşletmeler Geliştirme Merkezleri KÜSGEM : Küçük Sanayi Geliştirme Merkezi KÜSGET :Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı MPM : Milli Prodüktivite Merkezi
NY : Normal Yöre
OECD: Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü bazen de İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı ( Organisation for Economic Co-operation and Development)
xi OSB : Organize Sanayi Bölgesi
SBA: ABD' de küçük işletmelere her türlü bilgi ve finansman desteği veren federal bir kuruluş olan Küçük İşletmeler Teşkilatı (Small Business Administration) SBDC : ABD’de Küçük İşletme Geliştirme Merkezleri (Small Business Development Center)
SEGEM : Sınai Eğitim ve Geliştirme Merkezi SYH : Stratejik Yol Haritası
TEKMER :Teknoloji Geliştirme Merkezleri
TESK : Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu TMMOB :Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TOSYÖV : Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı
TSE : Türk Standartları Enstitüsü
TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu
UKEAR :Ulusal KOBİ Eğitim Araştırma Raporu
UNESCO : Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization)
YDTF: Yararlanıcı Durum Tespit Formu YTTK :Yararlanıcı Tanıtım ve Takip Kartı
küresel işletmeler sınır tanımamakta, buna paralel olarak coğrafi sınırlar ve gümrükler önemini yitirmektedir. 1 Ocak 1996 tarihinde Avrupa ile Türkiye arasında Gümrük Birliği Anlaşması resmen yürürlüğe girmiş ve Türkiye Avrupa Birliği ile üyelik için müzakere sürecinde yol kat etmektedir. Bugün, sadece Avrupa’nın değil, tüm dünyanın tek pazar gibi algılanması; ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanda kaçınılmaz olarak değişimi gündeme getirmektedir.
Rekabetin ekonomik sistem olarak benimsendiği toplumlarda sistemin sağlıklı olarak işleyişiyle KOBİ'lerin sistem içindeki varlıkları ve güçleri arasında yakın bir ilişki vardır. KOBİ'lerin çoğu, büyük işletmelerin yerine getiremediği birtakım fonksiyonları yerine getirdikleri için sisteme olumlu katkıda bulunmaktadır. Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan kitle üretimi artık çağımızın ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir ve yerini esnek-üretim ve esnek-otomasyon gibi kavramlara terk etmiştir. Böylece bazı ağır sanayiler ve büyük işletmeler küçülerek KOBİ’lere dönüşmeye başlamıştır.
KOBİ'lerin en önemli özellikleri arasında, esnek bir yapıya sahip olmaları, piyasalardaki dalgalanmalara ve taleplerdeki değişikliklere çabuk adapte olabilmeleri, daha düşük maliyetlerle teknoloji geliştirebilmelerini saymak mümkündür.
Ülke ekonomisinde, istihdamda, bölgesel ve yerel kalkınmada KOBİ’lerin her geçen gün öneminin arttığı birçok araştırma tarafından kanıtlanmıştır. Hayati öneme haiz KOBİ’lerin Türkiye’deki üretim, yatırım, katma değer, istihdamdaki payı, diğer ülkelerle benzerlik göstermesine rağmen ihracatta ve kredilerdeki payının ciddi oranlarda düşük olması, diğer ülkelerden daha çok KOBİ’lere öncelik veren politikalar üzerinde durulması gerektiğini göstermektedir.
Modern çağın en önemli konularından ve sorunlarından biri yaşamın her aşamasında karşılaşılan eğitim eksikliğidir. Toplumlardaki bilgi birikimi önceki yüzyıllarda görülmeyen bir biçimde artmakta ve değişmektedir. Özellikle Türkiye’de sanayileşme sürecinin itici gücünü oluşturan KOBİ'lerde eğitim ihtiyacı büyük bir
önem kazanmış ve giderilmesi zorunluluk haline gelmiştir. Bu durumda KOSGEB’in KOBİ’lere vermesi gereken hizmet ve desteklerin başında eğitimin olduğu aşikardır.
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB); Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletme’lerinin teknolojik yeniliklere süratle uyumlarını sağlamak, rekabet güçlerini yükseltmek, ekonomiye katkılarını ve etkinliklerini artırmak amacıyla 3624 sayılı Kanunla 20 Nisan 1990 tarihinde kurulmuştur.
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı KOBİ’leri yurtiçi-yurtdışı pazarlarda rekabet edebilir düzeye gelmelerini temin etmek, istihdamı ve katma değeri artırabilmek için planlama, yatırım, modernizasyon, teknolojik araştırma geliştirme, teknoloji adaptasyonu, üretim, pazarlama, finansman, enformasyon, yönetim, mevzuat, girişimcilik gibi konularda bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla eğitim desteği vermektedir.
Bu araştırma ile her şeyin başı eğitim felsefesiyle KOSGEB tarafından KOBİ’lere verilen eğitim hizmet ve destekleri analiz edilecektir.
VE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI(KOSGEB) HAKKINDA GENEL
BİLGİLER
1.1. KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERE GENEL BAKIŞ
Ekonomik gelişmeyi hızlandırmanın, teknolojik gelişmeyi yakalamanın ya da sürdürmenin, en etkin yolu: yeni ve yaratıcı fikirleri uygulamaya koymaktır. Toplumun hemen hemen tüm kesimini kapsayan, irili ufaklı tüm yerleşim noktalarına kadar yayılan ve tüm ekonomik birimlerin yaklaşık yüzde 99’unu oluşturan KOBİ’ler, yeni ve yaratıcı fikirleri uygulamaya koyabilen en uygun araçlar olarak görülmektedir (Dilik ve Duran,1998:60).
KOBİ’ler, değişmelere ve yeniliklere kısa sürede uyum sağlama ve teknolojik gelişme sürecinin öngördüğü esnek üretim sistemlerinin gerektirdiği işletmeler olmaları nedeniyle sanayileşme sürecinin itici gücünü oluştururlar. Çünkü bu işletmeler yeni üretim yöntem ve tekniklerine, yeni pazarlama stratejilerine kendilerini uyarlayabilecek esneklik ve yenilik kabiliyetine sahiptirler.
KOBİ’ler, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye ekonomisinin de dinamik ve sürükleyici unsurlarından biri olup, ülkemizin sosyal ve ekonomik gelişmesi açısından çok büyük öneme sahiptirler.
“Genel olarak KOBİ'ler, az sermaye kullanımı yanında daha çok el emeği ile çalışan, çabuk karar verme yeteneğine sahip, düşük düzeyde yönetim giderleri ile çalışan ve ucuz bir üretim gerçekleştiren iktisadi teşebbüsler” olarak ifade edilebilir (Uludağ, 1990:14).
KOBİ'ler sadece geri kalmış ülkelerde yaygın değildir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerle, sanayisini tamamlamış gelişmiş ülkelerdeki KOBİ'ler, sayı, istihdam ve katma değer olarak karşılaştırıldığında, gelişmiş ekonomilerde de KOBİ’lerin önemli bir yeri olduğu görülür.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki işletmelerin ortak özelliği -tanım ve sınıflandırma farklılıkları gözardı edildiğinde- bu ülkelerdeki işletmelerin, % 95'inden fazlasının Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler olmasıdır. İşte bu nedenle ülkeler KOBİ politika, plan ve programlarına büyük bir önem vermektedirler. Türkiye'de KOBİ’leri desteklemek ve geliştirmek amacıyla 1990 yılında kabul edilen 3624 sayılı Kanunla KOSGEB kurulmuştur. (KOSGEB, 2000b:s.1).
KOBİ'ler, büyük işletmelerin bir minyatürü şeklinde algılanmamalıdır. Çünkü, bu işletmeleri büyük işletmelerden farklı ve bazen de üstün kılan bazı özellikleri vardır. Bu özelliklerin bilinmesi, KOBİ'lerin tanımlanması konusunda var olan görüş farklılıklarını önemli ölçüde azaltacaktır (İraz, 2005:217).
Küçük bir büfeden imalat sektörüne kadar birçok kuruluş küçük işletme olarak kabul edilmektedir. İşletme ölçeği için tanımlama yapmanın oldukça pratik nedenleri bulunmaktadır. Devlet desteği alabilmek, kredi avantajlarından yararlanabilmek, ilgili danışmanlık kuruluşlarından destek alabilmek ve sözleşmeler yapabilmek için işletme ölçeğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte her tür işletmenin geliştirilmesi ve desteklenmesine yönelik politikaların belirlenmesinde de tanımlamalar büyük kolaylık sağlayacaktır (Koçel, 1993:9).
1.1.1. KOBİ Tanımları
Ülkeler, kurum, kuruluş ve uzmanlar tarafından yapılan KOBİ tanımları, ülkelerin içinde bulundukları ekonomik duruma ve sektörel hacme bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Bu nedenle herkes tarafından kabul edilen ortak bir KOBİ tanımı mevcut değildir (Müftüoğlu ve Durukan, 2004:90).
"İşletmenin aynı anda hem sahibi, hem de yöneticisi durumunda olan çevresinin dışına çıkmamış lokal faaliyetlerde bulunan, yalnızca özkaynakları ile finanse edilmiş işletmeler"(Baykal, 2000:7), "Bağımsız bir kişi tarafından işletilen, sahip olunan ve üretim yaptığı alanda baskın (lider) konumda bulunmayan işletmeler" ve "Kredi, personel, stok seviyeleri, üretim, servis, pazarlama ve satış gibi kritik kararların işletmede görevli uzmanların yardımı olmaksızın bir veya iki kişi tarafından alındığı işletmeler"(Vercan, 2001:145) KOBİ’lere yönelik yapılan bazı niteliksel tanımlardır.
KOBİ’lerin genel kabul görmüş ortak bir tanımının olmayışının nedeni; büyüklük kavramının nispi bir nitelik taşıması, büyüklükle ilgili kriterlerin çeşitli kaynaklara göre farklılıklar göstermesi, kriterlerin ağırlığının zaman içerisinde değişmesi; sektörler, bölgeler ve ülkelere göre büyüklük farklarının olması gösterilebilir (Karataş, 1991:15). Bu nedenle tanımlamada nitel ve nicel kriterlerden yararlanılmıştır. Değişik ülke, kurum, kuruluş ve uzmanlar tarafından yapılan KOBİ tanımlarında nitel tanımlama kriterlerinin desteğinde nicel kriterler daha ön planda tutulmuştur. En çok kullanılan kriterler; genellikle istihdam edilen personel sayısı, yıllık satış hacmi, sermaye büyüklüğü ve yıllık bilanço değerleridir.
KOBİ tanımlamasında en çok kullanılan nicel ölçü, çalışan işçi sayısıdır. Çeşitli ülkelerde 50'den az veya 100'den az işçi çalıştıranlar küçük; 100'den, 300'den, hatta 500'den az işçi çalıştıran işletmeler de orta ölçekli işletme olarak kabul edilmektedir. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler genelde birlikte gruplandırılmaktadırlar.
1.1.1.1.Dünyada KOBİ Tanımları
KOBİ'lerin tanımlanmasına ilişkin dünyada üzerinde görüş birliğine ulaşılmış ortak bir ifade bulunmamaktadır. KOBİ tanımları ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre çeşitlilik göstermektedir. Aşağıda farklılıkları ve benzerlikleri ortaya koyabilmek amacıyla, çeşitli uluslararası kuruluşlar ile farklı kıtalarda yer alan bazı ülkelerdeki KOBİ tanımlarında kullanılan ölçütler ve KOBİ tanımları ele alınmıştır.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün(OECD) KOBİ Tanımı: Tablo1'de; 1-4 işçi çalıştıran işletmeler mikro, 5-19 işçi çalıştıran işletmeler çok küçük, 20-99 işçi çalıştıranlar küçük, 100-499 işçi çalıştıranlar orta ölçekli, 500' den daha çok sayıda işçi çalıştıranlar ise büyük ölçekli işletme sayılmaktadır. Tanımlama açısından değerlendirme yapıldığında, OECD'nin küçük ve orta ölçekli sanayi konusunda kabul ettiği sınıflandırmada, sadece işletmelerde çalışan işçi sayısı esas alınmaktadır (Müftüoğlu, 1991:121).
Tablo 1
OECD KOBİ Sınıflaması
KATEGORİ ÇALIŞAN SAYISI
Mikro İşletme 1-4 Çok Küçük İşletme 5-19 Küçük İşletme 20-99 Orta Ölçekli İşletme 100-499 Kaynak: Vinde, 1999, s.2
Avrupa Birliği’nde(AB) KOBİ Tanımı: Avrupa Birliği, KOBİ tanımları konusunda karışıklığa neden olmamak üzere ortak bir tanım geliştirmiştir. KOBİ tanımı işçi sayısı, bilanço büyüklüğü ve bağımsızlık derecesinden oluşan ölçütleri kapsamaktadır. Tanıma göre 250 işçiden az işçi çalıştıran işletmelerin KOBİ olduğu kabul edilmektedir. Orta ölçekli bir işletme: 50 ila 250 işçi çalıştıran ve yıllık cirosu 50 Milyon Euro'nun altında olan, yıllık bilançosu 43 Milyon Euro'yu aşmayan işletme olarak tanımlanmaktadır. Küçük işletmeye ilişkin ölçütler ise şöyle belirtilmektedir: 50'den az işçiye, 10 Milyon Euro'yu aşmayan yıllık ciroya veya 10 Milyon Euro'nun altında bir yıllık bilanço değerine sahip olması. 10'dan az işçi çalıştıran 2 Milyon Euro’yu aşmayan yıllık ciro veya 2 Milyon Euro’nun altında bir yıllık bilanço değerine sahip işletmeler "Çok küçük işletme" grubuna dahil edilmektedir. Küçük ve Orta Boy İşletme’lerin bir başka ölçütü de sahip oldukları bağımsızlık düzeyi ile ilgilidir. Büyük ölçekli bir işletmenin veya ortaklaşa hareket eden birkaç büyük işletmenin bir KOBİ'de sahip olduğu hissenin %25'in altında olması koşulu aranmaktadır.
Tablo 2
Avrupa Birliği'nde KOBİ Tanımı KATEGORİ İŞÇİ SAYISI YILLIK SATIŞ CİROSU BİLANÇO DEĞERİ (NET) BAĞIMSIZLIK Orta 250'den az 50 milyon Euro’yu geçmemeli 43 milyon Euro’yu geçmemeli Küçük 50'den az 10 milyon Euro'yu geçmemeli 10 milyon Euro'yu geçmemeli Çok Küçük 10'dan az 2 milyon Euro’yu geçmemeli 2 milyon Euro’yu geçmemeli
Bir veya birkaç büyük şirkete ait
hisse %25’in altında olmalı
Kaynak: Sayın ve Hafızoğlu, 1997:3-4
Dünya Bankası'nın KOBİ Tanımı: Dünya Bankası’nın gelişmekte olan ülkelerin kullanımına sunduğu proje kredilerinde, KOBİ'ler ile ilgili resmi bir tanımı olmamasına rağmen, program kredilerinin kullanılmasına ilişkin bir tanımda, kredi kullanacak işletmelerde çalışan kişi sayısının 100'ün altında olmasına dikkat edilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Dünya Bankası ve Türkiye arasında hazırlanan Küçük ve Orta Boy Sanayi Projesi'nde bu sektör için belirlenen kriterlere göre, yeni yatırımlarda bina ve arsa hariç yatırım tutarının küçük işletmelerde 800 bin Amerikan Dolarına eşdeğer YTL veya daha az olması, orta boy işletmelerde ise 4 Milyon Amerikan Dolarını aşmaması gerekmektedir (Çetin, 1996:45-46).
Amerika Birleşik Devleti’nde(ABD) KOBİ Tanımı: ABD'de Küçük ve Orta Boy İşletmeler’in resmi bir tanımı yoktur. Kuruluşların tanımlarında kullanılan nicel ölçüyü ise çalışan işçi sayısı ve satış tutarı oluşturmaktadır. ABD' de küçük işletmelere her türlü bilgi ve finansman desteği veren federal bir kuruluş olan Küçük İşletmeler Teşkilatı’nın (SBA- Small Business Administration) tanımlamasına göre küçük işletme kriteri olarak imalat sanayinde personel sayısı (500-1500 kişi), toptancı kuruluşlarında personel sayısı ve yıllık satış gelirleri (500' e kadar personel ve 25 Milyon Dolar Satış), perakendeciler ve hizmet işletmeleri için de yıllık satış gelirleri (3-13 Milyon Dolar) göz önüne alınmaktadır (Şengezer, 2000:25). Aşağıda Tablo 3’te, ABD’de işletme ölçeğine göre çalışan işçi sayıları gösterilmektedir.
Tablo 3
ABD' de İşçi Sayısına Göre İşletme Ölçeği
ÖLÇEK ÇALIŞAN KİŞİ SAYISI
Küçük İşletmeler 1-499
Orta İşletmeler 500-1499
Büyük İşletmeler 1500 işçi ve fazla Kaynak: KOSGEB, 2000a:12
Japonya'da KOBİ Tanımı: Japonya'da yapılan KOBİ tanımında, çalışan işçi sayısı ve sermaye miktarları dikkate alınmıştır. Tanımlamada nicel özelliklerin yanı sıra sektörlere göre de ayrım yapılmıştır. Japonya' da Küçük ve Orta Ölçekli İşletme tanımları her sektör için ayrı yasalarla yapılmıştır. Bu sınıflandırmalar aşağıdaki Tablo 4 ve Tablo 5’te yer almaktadır.
Tablo 4
Japonya’da KOBİ Tanımı
SEKTÖR ÇALIŞAN İŞÇİ SAYISI SERMAYE
Sanayi ve Madencilik 300 işçiden az 100 Milyon Yen’den az
Toptan Ticaret 100 işçiden az 30 milyon Yen’den az
Perakende Ticaret ve Hizmet 50 işçiden az 10 milyon Yen’den az
Kaynak: Akgemci ,2001:11-12
Tablo 5
Japonya’da Küçük İşletme Tanımı SEKTÖR ÇALIŞAN İŞÇİ SAYISI
Sanayi Sektörü 20 işçiden az
Tarım Sektörü 5 işçiden az
Yukarıda yer alan Tablo 4 ve Tablo 5’te görüldüğü gibi Japonya' da KOBİ ve küçük işletme tanımları ayrı ayrı yapılmıştır. Küçük işletme tanımında sadece işçi sayısı dikkate alınırken, KOBİ tanımında işçi sayısı ile birlikte sermaye ölçütü de esas alınmaktadır. Buna göre, sanayi sektöründe 20, tarım sektöründe ise 5' ten az işçi çalıştıran işyerleri “Küçük İşletme” olarak tanımlanmıştır. Sanayi ve madencilik sektöründe; işçi sayısı 300' den az ve sermayesi 100 milyon Yen' den daha az olanlar, toptan ticarette; işçi sayısı 100' den az ve sermayesi 30 milyon Yen' den az olanlar, perakende ticaret ve hizmet sektöründe; işçi sayısı 50' den az ve sermayesi 10 milyon Yen'den daha az olan işletmeler KOBİ olarak tanımlanmaktadır (İraz, 2005:224).
Sonuç itibariyle, yapılan KOBİ tanımları ile ilgili genel bir değerlendirme yapıldığında, sanayi işletmelerinin Küçük, Orta ve Büyük İşletme şeklindeki tanımlanmasının, sağlanacak destek, teşvik ve finansal yardım amaçları doğrultu-sunda ülkelere, ülke içinde sektörlere ve bulunulan yere göre değişiklik gösterdiği söylenebilir.
Ayrıca, tanımın çerçevesi istihdama ek olarak sektördeki rakiplere ve rekabet gücünü belirleyen makine parkı, pazar payı ve teknoloji düzeyine göre de değişebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, işçi sayısına göre büyük görülen bir işletme, küçük işletme olarak da tanımlanabilir. Örneğin, ABD' de bir devlet kredisi sağlama sırasında SBA, 8500 işçi çalıştıran “American Motors” işletmesini, dev rakipleri olan “General Motors, Ford ve Chrysler" ile karşılaştırması sonucu küçük işletme olarak kabul etmiştir (Sarıaslan, 1996:8).
1.1.1.2.Türkiye’de KOBİ Tanımları:
Türkiye’de KOBİ’lerin geliştirilmesi ve desteklenmesi konusunda devlet politikası niteliğinde, farklı alanlarda KOBİ’lerle ilgili uygulamalar yapan kurum ve kuruluşların sorumluluk alanlarını düzenleyen ve genel destekleme çerçevesini belirleyen bir mevzuat bulunmamaktadır (Akay, Dağdeviren vd., 2003:7). Bu nedenle, uygulayıcı kurum ve kuruluşlar kendi alanlarına uygun KOBİ tanımları kullanmaktadırlar. Rıfat İraz bunun en önemli nedenlerinden birini, “kurumlar arasında amaç birliğinin olmaması” olarak görmektedir (İraz, 2005:225-226).
Atilla Bağrıaçık’a göre Türkiye’deki işletmeler kapsamlı olarak şu şekilde tanımlanabilir: Hukuki yapısı daha çok şahıs işletmesi şeklinde olan, yabancı sermaye kullanımı düşük, öz sermaye kullanımı yüksek, dış kaynak olarak banka kredisi yerine müşteri kredisini tercih eden, üretim sırasında en önemli zorluk olarak finansman sıkıntısı çeken, işi büyütmek arzusunda olmasına karşın sermaye yetersizliği sebebiyle gerçekleştiremeyen, net kârını yeniden işletmedeki yatırım harcamalarında kullanan, eleman istihdam ederken piyasa tecrübesine, okul eğitiminden daha çok önem veren, genç elemanlar kullanarak onları teknik ve mesleki açıdan yetiştiren, üretimde uzmanlaşmaya giden, çalışanlarıyla yakın ilişkiler içinde bulunan işletmelerdir (Bağrıaçık, 1989:100).
Türkiye’de çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan KOBİ tanımlamalarında genellikle çalışan sayısından hareket edilmektedir. Sadece nicel bir kriterin tek başına işletme büyüklüğünün belirlenmesi için yeterli olmayacağı konusunda genel bir kabul vardır. Buna rağmen işçi sayısı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’in önde gelen ayırt edici özelliği olarak kabul edilmektedir. İşçi sayısı başta olmak üzere diğer nicel ölçütlerin işletme büyüklüklerinin belirlenmesinde kullanılmasının nedeni, kolay ölçülebilir olması ve bu konuda istatistiki bilgilerin daha kolay elde edilebilmesi şeklinde ifade edilebilir.
Türkiye’de kimi kuruma göre KOBİ'lerde çalışan kişi sayısının 250'nin altında olması gerekirken, bazıları bu sayıyı 99 olarak verebilmektedirler. Bu genel ölçüte ek olarak bazı kuruluşlarca farklı kriterler de kullanılmıştır. Aşağıda KOBİ literatürü açısından oldukça önemli olan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tanımlaması ile Türkiye Halk Bankası, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) , İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve AB uyum sürecinde yapılan KOBİ sınıflandırma çalışmaları ele alınmıştır.
Türk hukukunda "Küçük ve Orta Ölçekli İşletme" deyimi çeşitli mevzuatlarda yer almaktadır. AB’ne uyum sürecinde yapılan tanımlama çalışmaları dışında bu kavramın tanımı sadece, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın Kurulması Hakkındaki Kanunda yer almaktadır.
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun’un "tanımlara" ilişkin 2. Maddesinde "işletmeler" deyiminden ne anlaşılması gerektiği şöyle belirtilmektedir: "İmalat sanayi sektöründe 1-50 arası işçi çalıştıran sanayi işletmeleri küçük sanayi işletmelerini; 51-150 arası işçi çalıştıran sanayi işletmeleri orta ölçekli sanayi işletmelerini ifade eder."
KOSGEB, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri’ni üniversite ve yüksekokul mezunu nitelikli eleman istihdamına yönlendirmek ve bu faaliyetlerinin desteklenmesi ile verimliliklerini artırarak ulusal ve uluslararası ticarette güçlenerek rekabet edebilmelerini sağlamak amacıyla uyguladığı "İstihdam Desteği"nden, yararlanmak isteyen işletmelerden; "1-150 arasında işçi çalıştırmak, imalat sanayinde faaliyet göstermek ve gerçek usulde defter tutmak" koşullarını yerine getirmesini istemektedir. Aynı şekilde, "Ortak Kullanım Atölyesi/Laboratuarına Yönelik Makine-Teçhizat Desteği" kapsamında da işçi sayısı ile ilgili aynı rakamlara rastlanmaktadır (http://www.kosgeb.gov.tr/Destekler)(22.05.2006).
Türkiye' de KOBİ’lere finansman desteği sağlayan Türkiye Halk Bankası' nın yaptığı tanımlar şöyledir: Teşvik belgeli işletmelerde işçi sayısı 1-9, 10-49 ve 50-250 olarak belirlemekte; KOBİ Sanayi Kredisi için ise en çok 250 işçi (250 dahil) çalıştıran, yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 25.000.000 YTL'nı aşmayan ve bağımsız nitelikteki veya sermayesinin en fazla % 25'i büyük işletmelere ait olan işletmeler (http://www.halkbank.com.tr/pb/engine/ 0,1065,2_3_7,00.html.)(08.07.2006).
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından yapılan KOBİ tanımında da temel kriter olarak işçi sayısı kullanılmaktadır. DİE'nin KOBİ tanımında, OECD tarafından yapılan tanıma benzer dörtlü bir sınıflandırma kullanmaktadır. Bu tanım aynı zamanda Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından da kabul görmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) 1-9 arası işçi çalıştıran işletmeleri çok küçük işletme,10-49 arası işçi çalıştıran işletmeleri küçük işletme, 50-99 arası işçi çalıştıran işletmeleri orta ölçekli işletme, 100’den fazla işçi çalıştıran işletmeleri büyük işletme olarak kabul etmektedir (Çolakoğlu, 2002:8). Dış Ticaret Müsteşarlığı yaptığı KOBİ tanımlamasında, işletmede çalışan sayısı ile sabit yatırım tutarını kriter olarak
kullanmaktadır. Buna göre, 1-200 arası çalışanı bulunan ve sabit yatırım tutarı 2 Milyon Amerikan Dolar’ına kadar olan işletmeler Küçük ve Orta Ölçekli İşletme olarak kabul edilmektedir (Bal ve Akdemir, 2005:45). İstanbul Sanayi Odası (İSO) 1-19 arası işçi çalıştıran işletmeleri Çok Küçük, 20-99 işçi çalıştıran ve sermayesi 35 milyon kadar olan işletmeler Küçük, 101-150 arası işçi çalıştıran ve sermayesi 35-70 milyar arası olan işletmeler ise Orta Ölçekli İşletme’ler olarak sınıflandırmıştır.
AB uyum sürecinde, Türk KOBİ'lerinin AB KOBİ normlarına uygun hale gelmesi yönünde en son yapılan; 18.11.2005 Tarih ve 25997 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımlanmasına, Niteliklerine, Sınıflandırılmasına ve Uygulamalarına ilişkin Yönetmelik izlemiştir. Buna göre; KOBİ’ler; 250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 25 milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan ve bu Yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ve kısaca "KOBİ" olarak adlandırılan ekonomik birimler olarak tanımlanmaktadır.
Tablo 6
AB Uyum Sürecinde Yürürlüğe Giren KOBİ Sınıflandırılması
KOBİ
YILLIK ÇALIŞAN
SAYISI
YILLIK NET SATIŞ HASILATI (VEYA YILLIK BİLANÇO TUTARI) (YTL)
BAĞIMSIZLIK
Orta 250'den az 25.000.000’u geçmeyen
Küçük 50'den az 5.000.000’u geçmeyen
Mikro İşletme 10'dan az 1.000.000’u geçmeyen
Bir veya birkaç büyük şirkete ait
olmamalı
Kaynak: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri Ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik; http://www.tobb.gov.tr (22.07.2006)
Bu Yönetmelik’le Türk KOBİ'lerinin de müşterek bir KOBİ tanımı oluşturulmuştur. Bu, KOBİ’lere yönelik desteklerde objektifliği sağlama açısından büyük bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Gerek AB’nin ve gerekse Türkiye’nin resmi KOBİ tanımları şemsiye tanımlardır. Bu husus her iki tanımda da belirtilmiştir. AB içindeki ülkeler ve her ülke içinde de ayrı ayrı sektörler, bölgeler
ve ölçekler için farklı hedefler kapsamında farklı tanımlar yapılabilir. Tek şart resmi tanımlardaki sınırların aşılmamasıdır.
Görülüyor ki bütün ekonomilerin temel dinamiğini oluşturmalarına rağmen, bugün ülkemizde ve dünya literatüründe üzerinde tam anlamıyla görüş birliği sağlanmış KOBİ tanımı bulunmamaktadır (Sarıaslan, 1999:5-8).
Zaten doğaları gereği bu işletmeler için kesin bir tanımlama yapmak olanaksızdır. Sanayileşme düzeyine, işletmelerin bağlı oldukları işkollarına ve üretim tekniklerine bağlı olarak ülkeler arasında, hatta aynı ülkenin farklı bölgeleri ve işkolları arasında KOBİ tanımlamaları değişebilmektedir (Karataş, 1991:25).
KOBİ’lere yönelik çalışan kurumların her biri kendine göre bazı tanımlar yapabilmektedirler. Tanımlardaki sınırlar, genellikle ülkelerin ekonomilerinin büyüklüğüne bağlı olarak değişmektedir. Bu nedenle, KOBİ deyimi, hukuki olmaktan çok ekonomik bir anlam taşıyabilmektedir. Diğer ülkelerde olduğu gibi tüm bu tanımlamalarda kullanılan ortak ölçüt, bir iktisadi teşebbüste istihdam edilen kişi sayısıdır.
1.1.2. KOBİ’lerin Büyük İşletmelerle Karşılaştırılması
Ulusal ekonominin önemli bir bölümüne KOBİ’lerin sahip olması tarihsel bir rastlantı değildir. Bu durum, ne büyük işletmeler tarafından oluşturulan yardımsever politikalar, ne de devletin KOBİ’lere yardım programlarının sonucu oluşmuş bir olgu değildir. KOBİ’lerin kendilerine has özellikleri onları ekonominin vazgeçilmez aktörleri haline getirmiştir(Akgemci, 2001:15-16).
KOBİ’ler, birçok durumda büyük işletmelerden daha fazla avantaja sahiptirler. “Şimdiki büyük işletmelerin bir çoğu, dinamik lider tipleriyle iyi yönetilmesi sonucunda önceden birer KOBİ iken artık büyük bir işletme haline gelmişlerdir” (Szonyi, 1991:17).
1.1.2.1. KOBİ’lerin Büyük İşletmelere Göre Üstün Tarafları
Küçük bir işletmeye sahip olmak öncelikle büyük işletmelerle rekabet etmede girişimciye iki temel avantaj sağlar. Birincisi müşteri ve işletme personeli ile daha
yakın ilişkiler içerisine girebilme, ikincisi ise pazarlama, üretim ve hizmet konularında büyük işletmelere göre daha esnek olabilmektir.
KOBİ girişimcileri, faaliyette bulundukları yerel pazarı daha iyi tanıyan, pazarın özelliklerini ve gereksinimlerini daha iyi görebilen, pazardaki alıcı ve satıcılarla daha yakın ilişkiler içerisinde olabilen kişilerdir. Özellikle, müşteriyle olan yakın ilişkileri, bu işletmelere büyük işletmelerin sahip olamayacakları bir üstünlük sağlamaktadır.
Pazarı yakından takip edebilen, müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi bilen ve personeliyle daha yakın ilişkiler kurabilen KOBİ’ler, üretim, pazarlama ve hizmet konularında büyük işletmelerden daha esnek olabilmektedir. Bu esneklik, dış çevrede meydana gelebilecek değişikliklere yerinde ve zamanında uyum sağlayabilme
olanağı tanıdığından, KOBİ’ler birçok olumsuz durumda büyük işletmelere oranla daha az bir zarara uğramaktadırlar. Bu işletmelerin özellikle büyük işletmeler karşısındaki kuvvetli yönleri ve sonuçta ülke ekonomisi için yararları şöyle sıralanabilir: KOBİ’lerin belli başlı yararları aşağıdaki biçimde sıralanabilir:
Tüketici ile yakın ilişki: Tüketici ya da müşteriye daha yakın olan ve daha yoğun biçimde müşteriye yönelik çalışan KOBİ’ler, değişen tercihleri algılayıp üretim sürecinde gerekli değişiklikleri hızla yaparak karşılamaya çalışırlar. Çevresel koşullardaki değişikliklere olan tepki ve esneklik dereceleri büyük ölçekli işletmelere göre daha yüksektir (Yıldız, 2002: 24).
Hızlı karar verebilme: Büyük ölçekli işletmelere göre KOBİ’ler her düzeyde tepe yönetimine yakın olmaları, onların tepe yönetim sorunlarını daha kolay anlamalarına ve buna bağlı olarak hemen pazarlanabilir, teknik yeniliklerde bulunabilmelerine yol açar (Yücel, 2000: 14). Daha çabuk karar verme olanaklarına sahip oldukları gibi, daha az yönetim ve genel işletme gideriyle çalıştıklarından bu konuda çabuk ve ucuz üretim işlevinde bulunurlar. Bu işletmeler yeni fikirlerin ve buluşların kaynağı olup, endüstride gereken esnekliğin sağlanmasına katkıda bulunurlar (Sarıaslan, 1996:20).
Teknik yeniliklerde daha fazla verimlilik: KOBİ’ler, aynı mali harcama ile büyük işletmelere oranla daha fazla teknik yeniliklerde bulunabilmektedir. Her
bakımdan büyük ölçekli işletmelerin tamamlayıcısı ve yardımcısı olabilen KOBİ’ler teknik alandaki düşünce ve uygulamaları, ilk defa ortaya koyarak bunları daha da geliştirmek ve işletmek üzere büyük ölçekli işletmelere sunabilmektedir.
Çalışanlarla yakın ilişki: Büyük ölçekli işletmelere oranla orta ve küçük ölçekli işletmelerin sahip ve/veya yöneticileri, işveren-işçi ayırımı yapmadan, çalışanıyla daha yakın ilişki içinde bulunmaktadır. Bu durum işyerinde aile duygusunu oluşturmakta ve birbirine karşılıklı güveni geliştirmektedir. Kararların genelde birlikte alınıp ortak hareket edilmesi, çalışanların motive olmalarına ve işletme ile özdeşleşmelerine yol açar. İlişkilerdeki bu yakınlık sonuç olarak, kalite ve verimliliği yükseltmektedir (Akgemci, 2001:15).
Bireysel tasarrufların teşvik edilmesi: Büyük ölçekli işletmelere oranla, KOBİ’ler kaynak temininde yabancı kaynak yerine öz sermayeye başvururlar. İşlerini büyütmeleri için yabancı kaynak teminindeki güçlük bu işletmelerin üretim sonucu elde edilen net kârlarında tüketim yerine yatırım harcamalarına gitmelerine yol açmaktadır (Yücel, 2000: 14). Küçük birikimler ve aile birikimlerinin doğrudan yatırımlara yansıtılabilmesinde de önemli işlevleri yerine getirirler. Üretim ve sanayileşmeyi bütün yurda yaymada da etkin bir araç olarak yararlanılabilmektedir.
Daha yüksek oranda istihdama katkı: KOBİ’lerde bir kişi istihdam etmek için gerekli olan yatırım harcaması, büyük işletmelere oranla 1/3 kadar daha az olduğundan, KOBİ’lerin desteklemesi aynı zamanda ülkedeki işsizliğin azaltılması anlamına gelmektedir (Alpugan, 1998:22). Kişisel inisiyatiflerin ortaya çıkmasında önemli rol oynadıkları gibi, istihdam ve eğitimdeki payları da büyüktür. Bu işletmeler bir çok kalifiye elemanın teknik eğitimlerini aldıkları ilk kuruluşlar durumundadırlar (Akgemci, 2001:19).
Gelir dağılımına olumlu katkı: Gelir dağılımını olumlu yönde etkileyerek, sermayenin büyük sanayi işletmelerinde ve az kişinin elinde toplanmasını önleyerek toplumda gelirin gerek fonksiyonel gerekse bölgesel düzeyde dağılımını olumlu yönde etkilerler (Algan, 1991 s:19).
Büyük işletmelerin tamamlayıcısı olmak: Günümüz ekonomik hayatının temel gerçeklerinden biri de hiç kuşkusuz küçük büyük farkı gözetmeden tüm
işletmeler arasındaki bağımlılıktır. Çoğu ülkede birçok KOBİ büyük boy sanayi işletmelerinin yan sanayicisi ya da taşeronu durumundadır. Uzun dönemde büyük endüstri işletmelerinin girdilerinin ve ara mallarının üreticisi olma durumundadırlar. Sosyal ve politik bakımından kullanılamayan işgücü, hammadde ve finansman kaynaklarının daha küçük yatırımlarla işletilmesi olanaklarını sağlayarak yaşam düzeyinin yükselmesinde de etkili olabilmektedirler.
Rekabetin korunması: Mal ve hizmet piyasalarında KOBİ’lerin sayısının artması, büyük boy işletmelerin piyasa paylarının ve güçlerinin azalmasına ve burada da rekabetin yoğunlaşmasına yol açmaktadır. Rekabetin yoğunlaşmasıyla da kalite ve verimlilik yükselmekte, teknik yenilikler hızlanmakta, kaynaklar etkin kullanılmakta, tekelcilik engellenerek özgürlükler artmaktadır (Sarıaslan,1996:15).
Savaş ekonomisinde büyük endüstrilerin zedelenmesi durumunda, küçük işletmeler önemli işlevleri yerine getirmektedirler. Bu durumlarda KOBİ’ler üretime devam edip, küçük ölçüde de olsa, gereksinmeleri karşılamaya devam etmektedirler. (Alpugan, 1998:s.16).
1.1.2.2. KOBİ’lerin Büyük İşletmelere Göre Zayıf Tarafları
Yukarıda sıralanan KOBİ’lerin kuvvetli yönlerine karşılık, bu işletmelerin kendi bünyelerinden kaynaklanan yapısal nitelikte zayıf yönleri de bulunmaktadır. KOBİ’lerin önemli zayıf yönleri şöylece sıralanabilir:
Finansman: KOBİ’lerin sermaye yapısı büyük işletmelere oranla daha sağlıksızdır. KOBİ’lerin kendi öz kaynakları teminat vermeye yetmediği için, gerek sermaye piyasasından gerekse bankalardan dış kaynak bulmaları oldukça sınırlı düzeyde gerçekleşmektedir. Ayrıca bu işletmelerin yatırım harcamaları, özellikle teknik gelişme harcamaları için yeterli bir fona sahip olmamaları etkinliklerini azaltmaktadır (Aktaş, 2001:5).
Yönetim ve Organizasyon: Sürekli değişen piyasa koşulları ve teknolojiler karşısında gerekli olan teknik ve mesleki bilgiye sahip yöneticilerin yeterli ölçüde bulunmaması ya da yetişmemesi doğru karar vermelerini güçleştirmektedir. Piyasa verilerinin işletme sahip ve/veya yöneticilerine doğru, hızlı, akıcı ve zamanında ulaşması çoğu zaman mümkün olmamakta, hatta bazı KOBİ sahipleri iyi
değerlendirildiği takdirde bilginin önemli bir girdi olabileceğini kavrayamamaktadır (Yörük ve Ban, 2003:23).
Pazarlama: KOBİ sahipleri genellikle teknik ve mesleki bilgi ve beceriye sahip oldukları kadar, ticari ve pazarlama bilgisine sahip değildirler. Günümüzde pazarlama faaliyeti, tüketici istek ve gereksinimlerini sürekli olarak araştırıp gerekli faaliyetlerin yerine getirilmesi temeline dayanmakta; üretim, finansman ve yönetim hatta muhasebe gibi diğer işletme fonksiyonlarını da yönlendirmesi gerekmektedir. Bu durumu kavrayamayan birçok KOBİ piyasadan çekilmek zorunda kalmaktadır (Akgemci, 2001:16).
Üretim: Yabancı kaynak sağlanmasındaki güçlükler yanında öz sermayenin de arzulanan iş hacmine göre yetersiz kalması, KOBİ’lerin piyasa kredisi ile yüksek fiyatla girdi temin etmeleri ve üretim miktarının yüksek düzeyde olmaması gibi nedenler KOBİ’lerde üretim maliyetlerinin yüksek olmasına yol açmaktadır. Özellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, yeterli ham ve yardımcı madde stoğu yapamayan ve talepteki yüksek dalgalanmalara karşı istenilen üretim hacmini gerçekleştirip yüksek satış gelirine ulaşamayan KOBİ’ler güçlerini giderek yitirmektedirler. Öte yandan içinde bulundukları finansal zorluklar, modern makine parkına sahip olmamaları, hammaddeye kolay ulaşamamaları, kalifiye eleman eksikliği ve altyapı yetersizliği gibi nedenler üretimin kaliteli ve verimli yapılmasını engellemektedir (Yıldız, 2002: 28) .
Personel: KOBİ’lerde belli başlı işletme fonksiyonları için, uzman personelin olmayışı ve personel alımında işletme sahibinin yeterli kaynağı ayıramaması, işletme faaliyetlerinin yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Çalışanların genel olarak her işi yapması, bazen yeni ürün ve teknoloji karşısında mevcut personelin bilgi seviyesinin yetersiz kalmasına yol açmakta ve bu açığın giderilmesi için personelin eğitimine ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bu da KOBİ’lerin olanaklarını aşabilmektedir (Sarıaslan, 1996:20).
Muhasebe: Finansman, üretim, pazarlama gibi temel işletme fonksiyonlarının dengeli ve eksiksiz yerine getirilebilmesi, KOBİ’lerin sağlıklı bir muhasebe sistemine sahip olmalarına bağlıdır. Ancak KOBİ’ler bu konuyu ihmal etmekte, muhasebe sistemine, devlete karşı olan yükümlülüğün yerine getirilmesi gözü ile bakılmaktadır. Muhasebe verilerinin incelenip ilgili işletme için
değerlendirilmesi yapılmamakta, muhasebe ile ilgili vergi ve diğer mevzuatlar yeterince izlenmediğinden, hatalar yapılmakta, piyasa değişikliklerinin gerisinde kalınmaktadır (Akgemci, 2001:35).
Teknoloji ve Bilgi Akımı: KOBİ’lerin müşteriye ya da tüketiciye daha yakın olmaları nedeniyle, değişen tercihleri ve sorunları daha hızlı keşfetme ve teknik yeniliklerde bulunma potansiyeli büyük işletmelere oranla daha yüksektir. Bu potansiyelin harekete geçirilmesi için verilerin hızlı, doğru, açık ve zamanında gelmesi ve bu verilerin işlenip, işletme için değerlendirilmesi gerekmektedir. Oysa uygulamaya bakıldığında birçok KOBİ için söz konusu bilgilerin yeterli ölçüde ve zamanında sağlanamaması yanında piyasa verilerindeki değişikliklere karşı tepki ve esneklik derecesinin düşük olduğu; bilginin, önemli bir üretim girdisi olarak değerlendirilmediği görülmektedir (Akay, Dağdeviren vd., 2003:8)
1.1.3. Ekonomik ve Toplumsal Kalkınmada KOBİ’lerin Önemi
20. Yüzyıl’ın ilk yarısında işletmelerin giderek büyümeleri nedeniyle, KOBİ’lerin yaşamlarına devam edemeyecekleri düşüncesi yaygınlaşmıştı. Bu düşüncenin aksine günümüzde KOBİ’ler, ortadan kalkmamış; bilakis 1970'li yıllardan itibaren teknolojinin gelişmesi, kişi ve toplumlardaki bağımsızlık eğiliminin artması ve bilgi toplumuna geçiş gibi nedenlerden dolayı daha önemli hale gelmiş bulunmaktadırlar (Dinçer ve Hüner, 1995:2). 1970'li yılların ortalarına kadar dünyanın her tarafında işletmeler büyürken, günümüzde küçülen büyük işletmeler vardır. Küçük işletmelerin ise yıldızı gittikçe parlamaktadır.
Türkiye’deki KOBİ’ler, tüm işletmelerin %99.8’ini, istihdamın %76.7’sini oluşturmaktadır (DPT, 2004:9). Tablo 7’deki büyük, orta, küçük ölçekli işletmelerin toplamını içeren dağılıma bakıldığında, işletmelerin en yoğun olduğu sektörün ticaret sektörü olduğu, arkasından imalat sanayi sektörünün ağırlık kazandığı görülmektedir.
Tablo 7
Ülkemizdeki İşletmelerin Sektörel Dağılımı
SEKTÖR İŞLETME SAYISI %
Ticaret 794.715 46,19 İmalat Sanayi 246.899 14,35 İnşaat 35.702 2,07 Turizm 163.112 9,48 Ulaştırma 244.490 14,21 Sosyal Hizmetler 90.919 5,28 Diğer sektörler 144.761 8,42 Toplam 1.720.598 100,00
Kaynak: DİE, Genel Sanayi İş Sayımı 2002
DİE 2002 Yılı Genel Sanayi ve İşyeri Sayımı sonuçlarına göre imalat sanayindeki işletme sayısı 246.899 olarak belirlenmiştir. KOSGEB Kanunu kapsamına giren işletme sayısı 245.263’dür. İmalat sanayinde faaliyet gösteren tüm işletmelerin içinde KOBİ’lerin sayısal oranı %99,32’dir.
Tablo 8’deki dağılıma bakıldığında, küçük sanayi sitelerinde yerleşik işyerlerinin %17,66’lık bir paya sahip olduğu görülmektedir. Sanayi için tahsis edilmiş alanlar dışında faaliyet gösteren imalat sanayi işyerlerinin sayısal oranı ise %68,40’dır.
Tablo 8
İşletmelerin Sanayi Bölgelerine Göre Dağılımı
SANAYİ BÖLGESİ İŞYERİ SAYISI %
Serbest Bölge 1.223 0,46
Organize Sanayi Bölgesi 11.013 4,12
Küçük Sanayi Sitesi 47.203 17,66 İş Merkezi 6.198 2,32 İş Hanı ve Pasaj 18.575 6,95 TEKMER 250 0,09 Diğer Alanlar 182.722 68,40 Toplam 267.184 100,00
Türkiye’de hemen hemen her tarafa yerleşen KOBİ’lerin, bölgesel kalkınmada ve sosyolojik yapıda denge unsuru sağladığı, istihdamda ve ekonomide etkin rol oynadığı söylenebilir. Bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de, KOBİ'lerin ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları sorunları dikkate alarak rekabet edebilirliklerini güçlendirecek şekilde çeşitli destekler verilmektedir.
Gelişmiş ülkelerdeki Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’in ekonomi içindeki paylarına baktığımızda, küçük farklılıklarla ülkemizdekine benzer özellikler görebiliriz. Tablo 9'da "Seçilmiş Bazı Ülke Ekonomilerinde KOBİ’lerin Önemi" ele alınmıştır.
Tablo 9
Seçilmiş Bazı Ülke Ekonomilerinde KOBİ’lerin Önemi
DEVLET TÜM İŞLETMELER İÇİNDEKİ YERİ (%) TOPLAM İSTİHDAM İÇİNDEKİ YERİ (%) TOPLAM YATIRIM İÇİNDEKİ YERİ (%) KATMA DEĞER İÇİNDEKİ YERİ (%) TOPLAM İHRACAT İÇİNDEKİ PAYI (%) TOPLAM KREDİLERDEN ALDIĞI PAY (%) A.B.D. 99,7 56,6 38 43 32 42,7 Almanya 99 64 44 49 31 35 Hindistan 98,6 63 27,8 50 40 15,3 Japonya 99,4 81,4 40 52 38 50 İngiltere 96,0 36 29,5 25,1 22,2 27,2 G.Kore 98,8 59 35 35 20 47 Fransa 99 67 45 54 26 29 İtalya 97 56 36,9 53 * * TÜRKİYE 98,8 76,7 26,5 38 8* 4*
* Bilgi yok ya da güvenilir değil Kaynak: Yücel, 2000:16
Türkiye’deki KOBİ’lere yönelik istatistiki verilerle gelişmiş bazı ülkelerdeki istatistiki verileri karşılaştırdığımızda, işletme sayısı ve istihdam payı açısından büyük bir fark göze çarpmamaktadır. Ancak katma değer oranı ve yatırım içindeki payı düşüktür. Yapılan karşılaştırılmalarda görülen en büyük fark ise KOBİ’lerin kredilerden aldıkları payda ve ihracatta göze çarpmaktadır. KOBİ’lerin kredilerden
aldığı pay ülkemizde %4-5 civarında tahmin edilirken diğer ülkelerde bu oran %30-40’lara ulaşmaktadır.
Türkiye’deki Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’in üretim, yatırım, katma değer, istihdamdaki payı diğer ülkelerle benzerlik göstermesine rağmen ihracatta ve kredilerdeki payının ciddi oranlarda düşük olması, diğer ülkelerden daha çok KOBİ’lere öncelik veren politikalar üzerinde durmamız gereğini göstermektedir.
Serbest piyasa ekonomisinin benimsendiği toplumlarda sistemin sağlıklı olarak işleyişiyle KOBİ’lerin sistem içindeki varlıkları ve güçleri arasında yakın bir ilişki vardır. KOBİ’lerin çoğu, büyük işletmelerin yerine getiremediği bir takım fonksiyonları yerine getirdikleri için sisteme olumlu katkıda bulunmaktadırlar (Gültekin, 1999:7). Kimi işletme sahibi yapılan işin özelliklerinden dolayı KOBİ kalmak durumundadır. Kimileri için de KOBİ kalmak arzu edilen bir durumdur. Bu çerçevede konuya yaklaşılırsa; "piyasa ekonomisinin dinamik yapısı ve gücü, büyük ölçüde sistemdeki KOBİ’lerin varlıklarıyla ve güçleriyle yakından ilişkilidir" denilebilir (Alpugan ve Müftüoğlu, 1991:1).
KOBİ’lerin, sadece ekonomik hayatta değil, sosyal hayatta da önemli rolleri vardır, KOBİ’ler, ülkede geniş bir alana yayıldıkları için bölgesel gelişmişlik farklarını gidermede, mülkiyeti geniş bir alana yaymada, istihdam olanağı meydana getirip, bunu sürdürmede ve demokratik hayatı canlı tutmada önemli bir güçtür. KOBİ girişimcilerinin mülkiyet tutkuları, başarılı olma arzuları, cesaretli adımları ve yatırım yapma istekleri siyasi istikrarın temel mekanizmalarındandır. Başarılı girişimciler, potansiyel girişimcileri etkileyecek, onların da ekonomiye girmelerine neden olacak ve demokratik bir ortamda, psikolojik tatmin gittikçe artacaktır. Güçlü KOBİ’ler büyük işletmeleri de olumlu yönde etkileyecek ve sosyal yönden bir rahatlama olacaktır (http://www.dtm.gov.tr)(14.04.2004).
KOBİ’lerin birer mesleki okul niteliği taşımaları ve üretebilme yetenekleri, bölgesel gelişmede ve göçleri önlemede önemli bir rol oynar. Gelip-geçici, dönemsel veya mevsimlik krizlerden en az etkilenme özellikleri, toplumsal barışın korunmasına ve bunalımların aşılmasına da katkıda bulunabilir (İsmailoğlu, 1992:4-10). Tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamaları, toplumun tüm kesimleri ile direkt ilişki
kurabilmeleri, tüketici isteklerine ve yeniliklere hızla uyum sağlayabilmeleri KOBİ’lerin ekonomik ve sosyal hayatta istikrar unsuru olmalarının göstergeleridir. Gelişmiş ülke ekonomilerinde büyük bir pay sahibi olan KOBİ’ler, yerine getirdikleri işlevler nedeniyle ekonomik sistemin önemli ve vazgeçilmez bölümünü meydana getirmektedirler.
Bu denli büyük öneme haiz KOBİ’lerin; küresel ekonomi içinde rekabet güçlerinin artması, yeni ürün ve süreç çeşitliliğine uyum sağlayabilmesi, teknolojik değişimleri özümsemesi ve girişimcilik potansiyelinin harekete geçirebilmesi ancak, sağlanacak güçlü ve etkin destekleme politikaları ile mümkün olabilir. Ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında bu denli öneme sahip Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletme’lerinin etkinliğini artırmak rekabet güçlerini ve düzeylerini ekonomik gelişmelere uygun biçimde yükseltmek için desteklenmesi bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye için de bir zorunluluktur.
KOBİ yöneticilerinin ve KOBİ’lerde her düzeyde çalışan personelin beceri ve niteliklerinin geliştirilmesi, işletme performansını arttırmak açısından anahtar rol oynayan konulardan biridir. Sınırlı kaynaklarla, hızla değişen ve yeni gelişen pazarlara uyum sağlamak zorunda olan KOBİ’lerde yönetim becerilerinin ve yönetim kalitesinin arttırılması, özellikle önemlidir. Bu yüzden müteakip kısımda KOBİ’lerin faaliyet alanı olan sanayide nitelikli insan gücünün önemi, eğitim ve eğitimin özelliklerine değinilmiştir.
1.2. SANAYİDE EĞİTİM VE GEREKLİLİĞİNİN İRDELENMESİ
Sanayi toplumundan bilgi ve teknoloji toplumuna geçiş sürecinde, bilgiye ulaşılması, analizi ve bilginin ürüne dönüştürülmesi ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamda köklü değişimlere yol açmaktadır. Bilgi'nin insana ulaşma hızında kat edilen gelişmeler, iletişim ve bilgisayar teknolojisinin topluma sunduğu olanaklar; evrensel ve ulusal düzeyde klasik eğitim ve öğretim sistem anlayışlarını yetersiz kılmaktadır.
1.2.1. Eğitim Kavramı ve Günümüzdeki Nitelikleri
Bilgi; insanın, düşünme yeteneği ile kendisini ve fiziksel çevresini tanımlaması, nesneler ve olaylar arasında ilişki kurarak doğal yasaları keşfetmesi,
Bilim; soyutlamalar ve deneylerle gerçeği tanımlaması,
Teknoloji; elde ettiği birikimi gereksinimlerini karşılamak, yaşamını sürdürmek ve geleceği kontrol altına alabilmek için üretime dönüştürmesi,
Eğitim ise; bunları örgütsel yapı ve organizasyonlarla doğru zaman ve yerde, doğru enstrümanlarla, doğru hedefler için etkin ve verimli bir şekilde gelecek kuşaklara yansıtılma sürecidir (Koytak, 1999:1).
Eğitim, her felsefi sisteme ve psikolojik yaklaşıma göre değişik şekillerde tanımlanmıştır. Yapılan tanımların çoğu, eğitime bir amaç yüklemiştir. Eğitimi: İdealistler; Tanrı’ya ulaştırma süreci için yapılan etkinlikler,
Realistler; insanı toplumun başat değerlerine göre yetiştirme süreci, Marxistler; çelişkiyi en aza indirip üretimde bulundurma süreci,
Pragmatistler; yaşantılar yoluyla kişide istendik davranış değişikliği oluşturma süreci,
Varoluşçular; insanı sınır durumuna getirme süreci olarak ele almışlardır (Sönmez, 2004:2).
“Eğitim, genel anlamda davranış değiştirme sürecidir”.(Demirel, 1993:36) “Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişiklik meydana getirme sürecidir”(Ertürk, 1991:12).
Yapılan tanımlarda, bireyin yeteneklerinin geliştirilmesi, eğitimin bir süreç olduğu ve bireydeki davranış değişikliğinin kendi yaşantısı yoluyla meydana geldiği ortak öğeler olarak göze çarpmaktadır.
Eğitim, genel anlamda yetiştirmeyi ifade eder. Yani, bir kimsenin tornacı, elektrikçi, kaynakçı vb. olarak yetiştirilmesidir. Öğretim, yalnızca bilginin kazanılması düzeyinde yapılan bir çalışmadır. Genellikle okullarda yapılan yetiştirmedir. Bir kimse öğrenim görmüş fakat herhangi bir şey yapmak için eğitilmemiş olabilir. Bu karşılaştırmadan da anlaşılacağı gibi, eğitimin en önemli özelliği pratiğin (uygulamanın) bulunmasıdır.
sistemlere ayrılabilir.
“Örgün eğitim, belirli yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmış programlarla, okul çatısı altında düzenli olarak yapılan eğitimdir” (Taymaz, 1992:3). Bu eğitim türünde genel, mesleki ve teknik eğitim programları uygulanır.
“Yaygın eğitim ise, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş, herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademelerin birinden ayrılmış olan bireylere ilgi ve gereksinim duydukları alanlarda verilen eğitimdir”(Taymaz, 1992:3) . Yaygın eğitim, belirli bir mesleki eğitim almamış bireylere meslek edindirmek amacıyla hizmet öncesinde verilebileceği gibi, bir mesleğin mensubu olan bireylerin mesleki yeterliliklerini geliştirmek amacıyla hizmet içinde de gerçekleştirilebilir.
Günümüzde bilim ve teknolojide yaşanan hızlı gelişme, toplumun her alanını etkilemekte, kültürel, sosyal, ekonomik ve bireylerin iş yaşamlarında değişikliklere neden olmaktadır. Kişilerin yaşantılarında, okulda kazandıkları bilgi ve beceriler çoğu zaman yeterli olmamakta, kişiler yeniliklere ayak uydurmak için yaşam boyunca eğitime ihtiyaç duymaktadırlar.(Gezmiş, 1998:1-3)
Eğitim, her ülkede temel ve vazgeçilemeyecek insan hakları arasında yer almaktadır. Gerçekten "eğitim okulla başlayıp okulla bitmez ve bütün yaşam boyu devam eder." Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu(UNESCO), eğitimin önemini vurgulamak için 1970 yılında özel bir tasarı hazırlamıştır.
Tasarının ilkeleri:
– Eğitim okulla bitmez, bütün yaşam boyu sürer. – Dünya sürekli bir değişmenin içindedir.
– Okullarda öğrenilen bilgiler, bir süre sonra yetmemektedir.
– Yeni sorunları çözebilmek, yeni koşulları anlayabilmek, çevremizdeki gelişmeleri, evrimleri izleyebilmek için yeni bilgiler gerekir.
– Yetişkinlerin eğitimi, halk eğitimi, okul eğitimi, olgunlaşma kursları, radyo, televizyon (vb.) eğitimin kapsamına giren önemli eğitim öğeleridir.
Değişik eğitimler almış bir kimsenin bile, mutlaka geliştirilmeye gereksinme duyulan yönleri bulunabilir. Eğitim statik değil, sürekli bir değişim halinde bulunması gereken bir çalışmadır. Bilim ve teknolojideki hızlı gelişme toplumu bu gelişmeyi yakından izlemeye zorlamaktadır.
Belirli bir eğitim kurumunun bitirilmiş olması, edinilen bilgilerin yaşam boyunca yeterli olması anlamına gelmemektedir. Başarı ve gelişme için yenilikleri ve değişimleri izleme zorunluluğu vazgeçilmez bir gerçektir. Dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde, eğitim için yapılan harcamalar yatırım olarak kabul edilmektedir (Karaca, 2000:3-4).
1.2.2.Nitelikli İnsan Gücü ve Sanayide Eğitimin Önemi
Günümüzde toplumların eğitim ihtiyaçları sadece pedagog ve sosyologların uğraştıkları bir konu olmaktan çıkmıştır. Artık ekonomistler de eğitim konusunda incelemeler ve araştırmalar yapmakta, ekonomik gelişmeleri, insan kaynaklarının eğitim düzeyini dikkate alarak incelemektedir (Karaca, 2000:4).
Çağımızın en önemli konularından ve sorunlarından biri, yaşamın her aşamasında karşılaşılan eğitim eksikliğidir. Dünyamız hızla değişmekte ve gelişmektedir. Buna paralel olarak toplumdaki bilgi birikimi önceki yüzyıllarda görülmeyen bir biçimde artmaktadır. Teknolojideki büyük ve hızlı gelişmeler teknolojinin yaratıcısı ve uygulayıcısı olan insan unsuruna daha çok önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Günümüzde gücün ve gelişmenin kaynağı; bilgi, bilgiye erişim hızı ve bilginin teknolojiye yansıma sürecidir ve maliyeti de oldukça yüksektir (KOSGEB, 1995:3). Ulaşılan bilginin; insan sağlığına, güvenliğine, iletişimine, hukukuna, eğitimine, yönetime katılımına ve refah düzeyine katkı yapmak amacıyla ürüne dönüştürülmesi sürecindeki yönü ve hızı toplumların gelişmişlik düzeylerini göstermektedir.
Ulusal gelişme ve kalkınma planlarında, stratejik hedeflere yönelik yatırım programları için kaynak dağılımında önceliklerin belirlenmesi, konuya farklı bilimsel disiplinler açısından yaklaşan uzman ve yöneticiler arasında her zaman sorun olmuştur. Son yirmi yılda bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler ve bunun