T.C.
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI
İKDAM GAZETESİ
(01.01.1921 - 31.12.1921)
İnceleme - Seçilmiş Metinler
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Hamit SEÇKİN
T.C.
NİĞDE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI
İKDAM GAZETESİ
(01.01.1921 - 31.12.1921)
İnceleme - Seçilmiş Metinler
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Hamit SEÇKİN
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Ramis KARABULUT
YEMİN METNİ
Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum "İkdam Gazetesi (01.01.1921 - 31.12.1921) İnceleme -
Seçilmiş Metinler” başlıklı bu çalışmanın, bilimsel ve akademik kurallar çerçevesinde tez yazım kılavuzuna
uygun olarak tarafımdan yazıldığını, yararlandığım eserlerin tamamının kaynaklarda gösterildiğini ve
çalışmamın içinde kullanıldıkları her yerde bunlara atıf yapıldığını belirtir ve bunu onurumla
doğrularım.28/08/…2014..
I
ÖN SÖZ
İnsan; düşünen, konuşan ve düşüncelerini yazıya dökebilen sosyal bir varlıktır. Sosyal bir varlık olan
insanı, onun düşüncelerini ve eylemlerini daha iyi anlayabilmek için içinde yetiştiği sosyal hayattın siyasî,
tarihî, edebî ve ekonomik ortamını da göz önünde bulundurmak yerinde olacaktır.
Edebiyat, hiçbir zaman tarihten, siyasetten ve sosyal hayattan ayrı düşünülemez. Bir edebî dönemi
tüm yönleriyle değerlendirmek, özümsemek istiyorsak öncelikle o dönemin siyasî, sosyal ve kültürel
ortamına nüfuz etmemiz gerekir. İşte bu noktada gazeteler yayımlandıkları döneme canlı ve çok sesli ışık
tutan yazılı ve görsel yayın organlarıdır. Biz de İkdam gazetesinin 1921 yılında yayınlanan sayılarını
inceleyerek yakın tarihimizin ve Millî Mücadelemizin daha iyi anlaşılması için önemli işlevi olacağını
düşündüğümüz metinleri gözler önüne sermeye çalıştık.
İncelememize konu olan İkdam gazetesi Mütareke dönemi ve Millî Mücadele yanlısı Türk basın
organıdır. İkdam 1894 - 1961 yılları arasında yayımlanan yayın hayatı itibariyle uzun soluklu, günlük, siyasî,
ilmî Türk gazetesidir.
İkdam gazetesinin 1921 yılında yayınlanan sayılarını öncelikle Millî Kütüphane’den fotokopi
yoluyla temin ettik. Fakat bazı sayıları eksik bazı sayılar da okunamayacak kadar kötü çekilmişti. Bunun
üzerine Hakkı Tarık Us Kütüphanesi’ne başvurarak elektronik ortama aktarılan sayıları temin ettik.
Çalışmamızı giriş bölümüne ilaveten üç ana başlık altında topladık. Giriş bölümünde Mütareke
yıllarının genel bir tasviri ve Türk basının Mütareke yılları genel hatları ile verildi. İnceleme başlığını taşıyan
birinci bölümde İkdam gazetesinin yayın süreci ve içeriğinden bahsetmeye çalıştık. İçindekiler kısmını
verdiğimiz tabloda da yazılarla birlikte tüm haberler reklamlar ve ilanları verdik. Kültürel hayatı daha iyi
takip edebilmek için tiyatro, sinema ve eser ilanlarını ayrı gösterdik. Gazeteyi bütünü ile vermek için
yaptığımız bu çalışmada birçok alt başlık olması nedeni ile karışıklığa meydan vermemek için alt başlıkların
önüne madde işaretini (-) gösterdik ve alt başlıkları italik olarak yazdık. İkinci bölüm olan tahlilî fihrist
kısmında mümkün olduğunca ayrıntılı bir şekilde yazar adına, konularına ve türlerine göre sıraya koyduk.
Üçüncü bölüm olan “seçilmiş metinlerde” ise gazetede yayımlanan önemli yazıları ve konu
çeşitliliğini gözeterek günümüz alfabesine aktardığımız metinlerden oluşturduk. Bu bölümü on başlık altında
tasnif ettik.
Metinleri Latin alfabesine çevirirken www.tdk.gov.tr sitesinde sözlükler kısmında bulunan yazım
kılavuzunu, bulamadığımız Arapça ve Farsça kelime ve terkiplerin yazımında da Ferit Develioğlu’nun
Osmanlıca –Türkçe Ansiklopedik Lügat ’ini esas aldık. Tabloyu daha kullanışlı hâle getirmek için bazı ay
adlarını kısaltarak yazdık, ay adlarını yazarken de www.ttk.gov.tr sitesindeki tarih çevirme kılavuzunu
dikkate aldık. Yabancı kelimeleri www.google.com.tr‘den sorgulayarak orijinal yazımlarına dikkat ettik.
Özel isimlerin yazımında da yine Türk Dil Kurumu’nun www.tdk.gov.tr sitesindeki “Kişi Adları Sözlüğü”nü
dikkate aldık. Bulamadığımız yabancı kelimeleri de metinde okuduğumuz şekliyle yazdık. Gazete de tahrip
olup da okuyamadığımız kısımları üç nokta ile köşeli parantez […] içinde verdik. Metinlerde bulunan
dipnotları aslında olduğu gibi köşeli parantez içinde [*] verdik. Kendi dipnotlarımız yine sayıyla gösterilerek
devam etmiştir
Bu teze başlamamı sağlayan, Türk milleti için karınca kararınca bir şey yapmama zemin hazırlayan
ve yardımına ihtiyacımız olan her konuda el açtığımız kapısından bizi geri çevirmeyen hocam Prof. Dr.
Nâzım Hikmet POLAT’a, tez süresince ham maddenin okuması ve tezimin şekillenmesinde sabrı ve alçak
gönüllü tavrıyla çalışma azmimi artıran hocam Yrd. Doç. Dr. Ramis KARABULUT’a, tüm
fedakârlıklarından dolayı annem Güldâne ve babam Zeynel SEÇKİN’e teşekkürlerimi sunarım.
III
ÖZET
YÜKSEK LİSANS TEZİ
İKDAM GAZETESİ
(01.01.1921 - 31.12.1921)
İNCELEME - SEÇİLMİŞ METİNLER
SEÇKİN, Hamit
Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Ramis KARABULUT
Ağustos 2014, 781 sayfa.
1 Muharrem 1312’de (5 Temmuz 1894) basın hayatımıza giren İkdam gazetesi ilk sayılarında
kendini siyasî, ilmî bir gazete olarak tanıtır. 1894 – 1961 yılları arasında farklı isimler altında yayın yapan
İkdam gazetesi basın hayatımızın uzun ömürlü gazetelerinden biri olmayı başarmıştır. İkdam gazetesi bir
yandan günlük olayları kamuoyuna duyururken diğer taraftan ilmî, siyasî, iktisadî, ziraat, edebiyat, eğitim ve
dinî terbiye gibi farklı alanlardaki konuları işleyerek kamuoyunu bilgilendirme, ülkeyi güzel günlere taşıma
gayreti içerisinde olmaya çalışmıştır.
İkdam gazetesinin 1921 yılındaki (8551 - 8906) sayıları arasında bazı edebiyat, tarih, eğitim, iktisat,
ziraat, moda ve fikir ürünü eserlerle karşılaştık.
Bu tez üç bölümden oluşmaktadır. İnceleme adını verdiğimiz birinci bölümde İkdam’ın şekil ve
muhteva özellikleri üzerinde durulmuştur. Bunun yanı sıra yazılı malzemenin bütün başlıkları tablo şeklinde
verilmiştir. “Tahlili Fihrist” adını verdiğimiz ikinci bölümde yazılı malzemenin sistematik bir fihristi
yapılmıştır. “Seçilmiş Metinler” bölümünde ise araştırmacılar için yardımcı olacağına inandığımız metinler
seçilerek günümüz harflerine aktarılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mütareke Dönemi, Osmanlıca Gazeteler, İkdam, Ahmet Cevdet Oran, Basın,
ABSTRACT
MASTER THESIS
İKDAM NEWSPAPER
(01.01.1921 - 31.12.1921)
REVIEW - SELECTED TEXTS
SEÇKİN, Hamit
Turkish Language and Literature Department
Thesis advisor: Assistant Professor Ramis KARABULUT
August 2014, 781 page s.
İkdam newspaper starting its life of pres on 5 July 1894 defined itself as political and scientifle
newspaper in its first print s. Bedween 1894 - 1961, it managed to be one of the long life newspaper of our
press life publieating 12517 volume with diyferent name s. Besides announcing daily news to readers, it also
tried to inform the readrs on the isines of literature, education, scientific, political, economy, agriculture and
religious draming and to support the country forreaching prosperity.
In 1921, among the volumes between (8551 - 8906) of İkdam newspaper, there were some liderature,
history, education, economy, agriculture, fashion and idea produced work s.
This thesis is formed by there section s. In the first section named “researeh”the shape and content of
İkdam newspaper are jocused on. Furdhermore, all headlines of the written maderials are given in a chart.
Key Words:
Armistice Era, Ottoman Newspapers,
İkdam, Ahmet Cevdet Oran,
Turkish Press,
Turkish Literature
V
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ ... I
ÖZET ... III
ABSTRACT ... IV
İÇİNDEKİLER ... V
KISALTMALAR ... VIII
0. GİRİŞ ... 1
0.1.
B
İRİNCİD
ÜNYAS
AVAŞIS
ONLARI VEM
ÜTAREKEY
ILLARINDAS
İYASİÇ
EHRE... 1
0.2.
M
ÜTAREKED
ÖNEMİT
ÜRKB
ASINI... 5
I. BÖLÜM ... 8
I.1.
İKDAM
GAZETESİ
HAKKINDA ... 9
I.1.1. İkdam Gazetesinin Yayın Süreci ... 9
I.1.2. İkdam Gazetesinin Şekil Özellikleri ... 12
I.1.3. İkdam Gazetesinin Muhteva Özellikleri ... 13
I.1.3.1. İkdam’ın Yayın İlkeleri ve Yayın Politikası ...13
I.1.3.2. İkdam’da Edebî ve Kültürel Faaliyetler ...16
I.2.
İKDAM
(8551
-
8906/1921)’IN
İÇİNDEKİLER
TABLOSU ... 25
II. BÖLÜM ... 227
II.1.
TAHLİLÎ
FİHRİST ... 228
II.1.1. YAZILAR ... 228
II.1.1.1. Yazar Adına Göre Yazılar ...228
II.1.1.2. Konularına Göre Yazılar ...266
II.1.1.2.1.Basın ve Yayın Hayatıyla İlgili Yazılar ...266
II.1.1.2.2. Devrin Siyasî ve Sosyal Olaylarıyla İlgili Yazılar ...266
II.1.1.2.3. Dil ve Edebiyata Dair Yazılar ...283
II.1.1.2.4. Dini İçerikli Yazılar ...287
II.1.1.2.5. Eğitime Dair Yazılar ...288
II.1.1.2.6. Ekonomiye Dair Yazılar ...291
II.1.1.2.7. Fikrî Yazılar ...293
II.1.1.2.8. Kadın ve Moda Konulu Yazılar ...294
II.1.1.2.9. Müzikle İlgili Yazılar ...295
II.1.1.2.10. Spor ile İlgili Yazılar ...295
II.1.1.2.11. Tarihî Yazılar ...296
II.1.1.2.12. Tıp ve Sağlıkla İlgili Yazılar ...300
II.1.1.2.13. Yabancı Matbuat ve Yabancı Devletlerle İlgili Yazılar ...301
II.1.1.2.14. Ziraat ile İlgili Yazılar ...304
II.1.1.3. Türlerine Göre Yazılar ...306
II.1.1.3.1. Eleştiri - Polemik ...306
II.1.1.3.2. Seyahat Yazıları...306
II.1.1.3.3. Haber ...307
II.1.1.3.4. Hatıra ...507
II.1.1.3.5. Hikâye - Roman ...507
II.1.1.3.6. Makale ...508 II.1.1.3.7. Masal ...544 II.1.1.3.8. Mektup ...544 II.1.1.3.9. Mülakat ...544 II.1.1.3.10. Sohbet ...546 II.1.1.3.11. Şiir ...550
II.1.2. İLANLAR VE REKLAMLAR ... 551
II.1.2.2. Ticarî - Meslekî İlan ve Reklamlar ...551
II.1.2.3. Tiyatro İlan ve Reklamları ...576
II.1.2.4. Sinema İlan ve Reklamları ...583
II.1.2.5. Gazete, Mecmua, Eser İlan ve Reklamları ...587
III. BÖLÜM ... 589
III.1.
SEÇİLMİŞ
METİNLER ... 590
III.1.1. BASIN VE YAYIN HAYATIYLA İLGİLİ YAZILAR ... 590
Matbuat-ı Osmaniye Tarihi ve İkdam ...590
İstanbul Matbuatı ...595
İstanbul Matbuatı ve Millî Hareketler ...597
Matbuat Hatıraları ...599
Harp ve Matbuat ...603
III.1.2. DEVRİN SİYASÎ VE SOSYAL OLAYLARIYLA İLGİLİ YAZILAR ... 606
Halide Edip Hanım ...606
Mukaddes Müdafaa ...608 Anadolu – Komünizm ...610 Yine O Bahis ...612 Dava Nedir?...615 Arazi Meseleleri ...617 Konferansta Türkler ...619
III.1.3. DİL VE EDEBİYATLA İLGİLİ YAZILAR ... 621
Sihâm-ı İlham ...621
Tevfik Fikret’ e Dair ...624
Azerbaycan Edebiyatına Bir Nazar ...627
Türk Edebiyatı Tarihi ...630 En Eski Türk Savları...634 Türkçeye Hizmet -1- ...638 Türkçeye Hizmet -2- ...641 Türkçeye Hizmet -3- ...644 Millî Şiirler ...646
Türklerde Yurt Sevgisi ...649
Türkçenin Nahvi ...652
İmlâ Müşkülatı ...654
Irak Türklerine Ait Halk Şiirleri ...657
Yine Dilimiz - 1 - ...662
Yine Dilimiz -2-...664
Şairlerin Kitabı ...668
Biraz Edebiyat ...671
Türkçe Lisanı ve Stenografya ...673
İmlâmız Hakkında ...675
Harb-i Umûmî ve Edebiyat ...679
Hazin Bir Bahar ...683
Sihâm-ı İlham ...685
Kahramanlara Destan ...687
III.1.4. EĞİTİME DAİR YAZILAR ... 688
Meslek Mektepleri ...688
Muallimler Meselesi ...691
Anadolu’ da Maarif ...693
Anadolu’ da Maarif İşleri ...695
Türkiye’ de Maarif ...697
Mekteplerde Kitap Meselesi ...701
Maarifte Teceddüt -1- ...703
Maarifte Teceddüt -2- ...705
Maarif Nazırı Sait Bey’ le Mülakat ...707
VII
Türk Kadını ...708
Peçe, Kafes ve İffet ...710
Kadın Hukuku ve Mevkii ...712
III.1.6. MODA İLE İLGİLİ YAZILAR ... 716
Moda Meselesi ...716
Moda Meseleleri ...719
III.1.7. MÜZİKLE İLGİLİ YAZILAR ... 721
Musiki Dertlerimizden Şarkı İbtilası ...721
Musikimiz ve Armoni ...724
III.1.8. TARİHÎ YAZILAR ... 727
Osman Gazi’ ye Dair ...727
Sultan Abdülhamit Sânî’ ye Dair ...730
Tarih Sahifeleri: Sultan Abdülhamit Sânî’nin Evsafı ...734
Millî Tarihlerimiz ...737
Asrileşmek Teşebbüsümüzün İlk Günü ...740
Türk Tarihinin Menbaları ...743
Kızıl Elma ...746
III.1.9. TIP VE SAĞLIKLA İLGİLİ YAZILAR ... 749
Anadolu’ da İmdat - ı Sıhhi ...749
Mücadele İçin Hayat ...751
Sıhhat-ı Umumiyemiz: Frengi ve Ölüm ...753
Tabibelik ...756
İstanbul Şehrinin Vaziyet - i Sıhhiyyesi Hakkında Sıhhiye Müdür - i Umumîsiyle Bir Mülakat...759
III.1.10. YABANCI MATBUAT VE DEVLETLERLE İLGİLİ YAZILAR ... 761
Fransa Gazeteleri ...761
Propaganda ...763
Balkanlar ...765
Adalar Denizinde Mahreç Meselesi ...767
Rusya’ da Açlık ...769 Yunanistan’ ın Vaziyeti ...771 Eski Defterlerden ...773 Amerika’ nın Daveti ...776
SONUÇ ... 779
KAYNAKÇA ... 780
KISALTMALAR
Ağt.
: Ağustos
c.
: Cilt
Doç.
: Doçent
Dr.
: Doktor
Eyl.
: Eylül
Ft.
: Fotoğraf
Hzr.
: Haziran
KE
: Kânunuevvel
nr.
: Numara
Nsn.
: Nisan
Prof.
: Profesör
RA
: Rebiyülahir
RE
: Rebiyülevvel
Rkl.
: Reklam
S.
: Sayı
s.
: Sayfa
Şbt.
: Şubat
TE
: Teşrinievvel
Tmz.
: Temmuz
TS
: Teşrinisani
Yrd.
: Yardımcı
Ns.
: Nüsha
0. GİRİŞ
0.1. Birinci Dünya Savaşı Sonları ve Mütareke Yıllarında Siyasi Çehre
Mütareke Dönemi, I. Dünya Savaşı’ndan sonra 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesiyle
başlar. Osmanlı Devleti de mağlup devletler arsında yer alır.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Sultan Reşat aniden vefat eder. 14 Temmuz 1918’de
Sultan Vahdettin Saltanat makamına geçer. Diğer taraftan savaş Osmanlı Devleti ile Müttefiklerin aleyhine
döndü. Bulgar ordusu yenilince Bulgar hükümeti mütareke isteyerek savaştan çekilir. Böylece Osmanlı’nın
Balkanlarla bağlantısı da kesilmiş olur. Osmanlı’da da sürekli bir kabine görülmekteydi. Padişah, Talat
Paşa’nın istifasını kabul eder, yeni görevi önce Tevfik Paşa’ya verir; fakat Tevfik Paşa yeni hükümeti
kurmakta başarılı olamaz. Bunun üzerine görev İzzet Paşa’ya verilir. Hükümeti kuran İzzet Paşa zor ve
sıkıntılı günlerden dolayı mütarekeyi düşünmektedir. General Townshend barış görüşmeleri için arabulucu
olacağını söyler. 27 Ekim’de başlayan görüşmeler 30 Ekim 1918’de tamamlanır. Mütarekeyi Osmanlı
Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey, Hariciye Müsteşarı Reşat Hikmet ve Yarbay Sadullah Bey; İngiltere
adına ise Oramiral Calthorpe imzalar. Böylece mütareke dönemi başlar. Mütarekeyi izleyen günlerde Devlet
içinde bir kargaşa başlar. Bu olayın üzerine hükümet istifa eder. Yeni hükümet 10.11.1918’de Tevfik Paşa
tarafından kurulur.
Mütareke metni çok ağrı maddeler içermekte idi. Bu sonucu hiç kimse beklemiyordu. Özellikle
“kendilerini tehdit edecek herhangi bir durumu ortaya çıkarsa, istedikleri yeni işgal etme hakkı” aslında
devletin idam hükmeden başka bir şey değildi.
Diğer taraftan Osmanlı Devleti üzerinde farklı emelleri olan itilaf devletleri kendi aralarındaki
anlaşmazlıkları çözmek için 18 Ocak 1919’da Paris’te toplanırlar.
Mütareke’den sonra İngilizler Musul, İskenderun, Çukurova, Antep, Urfa, Maraş’ı işgal etmiştir.
Fransızlar; Suriye kıyıları, Kilikya, Halep, Şam ve Musul bölgelerini, İtalyanlar; Antalya, Konya Burdur’u,
İzmir’i, Ermeniler de Mondros’un 24. maddesine dayanarak Fransız kuvvetleriyle Güney ve Doğu
Anadolu’da Türk topraklarına saldırır.
İstanbul hükümeti, işgalleri engellenemediği gibi yapılan uyarıları da dikkate almaz. Bu durum
karşısında askeri ve siyasi önderlerin gayretleri sonucu mahalli ya da bölgesel düzeyde teşkilatlanmalar
başlar.
Mondros’un imzalandığı sıralarda Mustafa Kemal Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak
Adana’da bulunuyordu. Mütarekenin şartlarının ağır olduğunu söylenmesi üzerine bu durumdan rahatsız
olan İngilizlerin baskısıyla 7 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Orduları Grubu ile VII. Ordu Karargâhı
lağvedildi. Mustafa Kemal, Harbiye Nezareti emrine atanır ve 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelir. 30 Nisan
1919 tarihinde ise Padişah tarafından Samsun ve çevresindeki olayları bastırmak ve araştırmak göreviyle
müfettiş olarak atanır. Bu görevle yola çıkan Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaşır. Burada
inceleme çalışmalarından sonra 27 Mayıs 1919’da Havza Genelgesini, 22 Haziran 1919’da Amasya
Genelgesini yayımladıktan sonra kongreler dönemini başlar. Bu gelişmelerden rahatsız olan İngilizlerin
baskısı üzerine İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal’i İstanbul’a çağırır. Mustafa Kemal ise askerlik ve resmi
görevinden istifa ettiğini bildirerek çalışmalarına devam eder. 23 Temmuz 1919 da Erzurum, 26 Temmuz
1919’da Balıkesir 16 Ağustos 1919’da Alaşehir, 4 Eylül 1919’da Sivas Kongreleri yapılır.
Bu arada İstanbul ve Anadolu’daki gelişmelere bağlı olarak Damat Ferit hükümet görevini bırakır,
yerine Ali Rıza görevi devralır. Yeni hükümet ile Temsil Heyeti arasında Amasya Protokolü görüşmeleri
başlar. Diğer taraftan Aralık 1919’da yapılan seçimlerle yeni Mebussan Meclisi oluşur. Yeni mecliste çok
fazla Ankara hükümeti taraflarının olması İtilaf Devletlerini rahatsız ediyordu. Salih Paşa hükümetine de
sürekli baskı yapıyorlardı. Bu baskılardan bunalan Salih Paşa 3 Mart 1920’de istifa etti. İtilaf devletleri
Londra Konferansı kararları ve İstanbul ve Anadolu’daki gelişmelerden dolayı 16 Mart 1920’de İstanbul
kuşatılır. İngilizler tarafından basılan Mebusan Meclisi 18 Mart 1920’de kapatılır. 5 Nisan 1920’de Damat
Ferit Paşa tekrar hükümet kurar. Mebusan Meclisi kapanınca Anadolu’da Mustafa Kemal ve arkadaşları
Büyük Millet Meclisi’ni 23 Nisan 1920’de açar. Damat Ferit yayınlattığı fetva ile Mustafa Kemal’i asi olarak
niteler. Gıyabî olarak yargılayarak idamına hükmeder. Buna karşılık Ankara’da fetva yayımlar Anadolu’daki
hareketin meşru olduğu Padişah ve Halife’nin baskı altında tutulduğu vurgulanır. Olabilecek karşılıkları
önlemek için 29 Nisan 1920’de de Hıyanet-i Vataniye Kanununu çıkarılır.
İstanbul - Ankara hattında bunlar yaşanırken İtilaf devletleri hazırladıkları barış taslağını vermek
üzere 22 Nisan’da Osmanlı Devleti’ni hazırladıkları barış taslağını Osmanlı Devleti’ne vermek üzere 22
Nisan’da Osmanlı Devleti’ni resmen konferansa davet eder. Konferansa Osmanlı hükümeti adına Tevfik
Paşa katılır. Metni inceledikten Sonra Damat Ferit’e barış metninin çok ağrı olduğunu dolayısıyla barış
şartlarının bağımsız bir devlet tarafından imzalanabilecek bir metin olmadığını ifade ederek görüşmelerden
ayrılır. Damat Ferit yeni bir heyet kurar ve heyet başkanı olarak Paris’e gider ve görüşlerini konferansa
sunar. Fakat bunların hiçbiri dikkate alınmaz. Yunanların Anadolu’daki girişimleri de göz önünde alınarak
şartlar daha da ağırlaştırılır. Nihayetinde 10 Ağustos 1920 tarihinde İstanbul Hükümeti adına Maarif Nazırı
Bağdatlı Hamdi Paşa, Danıştay Başkanı Rıza Tevfik ve Bern sefiri Reşat Halis barış metnini imzalar. Sevr’in
yürürlüğe girebilmesi için taraf devletlerin yetkili kurumlarınca onaylanması gerekiyordu. Mebussan meclisi
18 Mart 1920’de kapandığı için bu antlaşma ölü doğmuş oldu. TBMM bu antlaşmaya çok sert tepki verdi
Doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir’in önerisi üzerine bu anlaşmayı kabulüne kara verenler,
imzalayanlar ve onaylayanlar vatana ihanet suçuyla suçlanmış ve vatansız sayılmalarına karar verilmiştir.
Türk kuvvetlerinin Gediz’de Yunanlılar’a yenilmesi TBMM’de büyük bir üzüntüye neden oldu.
Bunun üzerine Mustafa Kemal düzenli ordu için çalışmalara başladı, bu çalışmalar 1920 Ekim ayında
tamamlandı. Batı cephesi ikiye bölündü. 10 Kasım’da Albay İsmet Batı cephesinin, 11 Kasım’da Albay
Refet Bey Güney cephesi komutanlığına atandı. Kuvayı Milliye birlikleri de düzenli orduya katılmaya
başladı fakat bir takım sıkıntılar yaşandı. Özellikle Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe dikkati çeker.
Düzenli ordunun Batı Cephesi İsmet Paşa komutanlarında 11 Ocak 1921’de ilk zaferini kazandı. Bu zafer
Fransa ilk İtalya’ya Ankara hükümeti ilişkilerini gözden geçirmeye zorladı. Sovyetlerle Ankara hükümeti
arasında antlaşma imzalandı. İtilaf Devletleri Ankara’yı ciddiye almaya başladı ve Sevr’i düzenlenerek için
Londra’da bir konferans düzenlemesi kararlaştırıldı.
Londra Konferansı 21 Şubat 1921’de toplanırken Ankara ve İstanbul hükümeti birlikte davet edilir.
Böylece temsil sorunu gündeme gelir.
1Gerek Anadolu gerekse İstanbul matbuatı bir heyetle katılmanın
yararlı olacağını dillendirilir.
2Londra konferansından sonra 1 Nisan 1921’de kazanılan İkinci İnönü savaşı
TBMM’de de Anadolu’da büyük heyecana ve sevince neden olur. Bu güzel gelişmeyi İkdam Mustafa
Kemal’in telgrafını yayımlayarak şöyle duyurur:
“İnönü Meydan Harbinde Metristepe’de Garp Cephesi Kumandanı ve Erkan-ı Harbiye-i
Umumiye Reisi İsmet Paşa’ya,
Bütün tarih-i âlemde sizin İnönü Meydan Muharebelerinde deruhte ettiğiniz vazife kadar
ağır bir vazife deruhte etmiş kumandanlar enderdir. Milletimizin istiklal ve hayatı dâhiyane idareniz
altında şerefle vazifelerini gören kumanda ve silah arkadaşlarınızın kalb-i hamiyetine büyük
emniyetle istinat ediyordu. Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talini de yendiniz. İstila
altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan bugün müntehalarına kadar zaferinizi teyit
ediyor. Düşmanın hırs-ı istilası azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hürde haş
oldu. Namınızı tarihin kitabe-i mefahirine kaydeden ve büyük gaza ve zaferinizi tebrik ederken
üstünde durduğunuz tepenin size binlerce düşman ölüleriyle dolu bir meydan şeref seyrettirdiği
kadar milletimiz ve kendiniz için şaşa-ı i’tila ile dolu bir ufuk –ı istikbale de nazıe ve hâkim olduğunu
söylemek isterim.
1 Nisan 337, Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal “
3Barışa katkısı olanları da Meclis ödüllendirir. Batı Cephesindeki Kütahya - Eskişehir
Muharebelerindeki yenilgi olumsuz hava estirse de Mustafa Kemal’in Başkomutan olduktan sonra 5 Ağustos
1921’de Tekâlif-i Milliye emirlerini yayımlayarak Sakarya Meydan Muharebesini kazanarak tüm olumsuz
hava dağıtıldı. İkdam’da bu savaşın sonucunu hakkın tabii bir neticesi olarak okuyucuyla paylaşır zira
Yunanlılar Anadolu topraklarını istilaya çalışırken Anadolu da bağımsızlık ve yaşam için savaşmıştır
4.
Meclis, Mustafa Kemal’e Gazilik ve Mareşallik rütbelerini vermiştir
5. Sakarya’nın siyasi sonuçları ise 20
Ekim1921 Ankara
6, 13 Ekim 1921 Kars antlaşmaları olmuştur. Sakarya Savaşı Yunanistan’da siyasi ve
1
İkdam, nr. 8578, 18 CE 1339 - 27 KS 1337/1921, s. 1.
2İkdam, nr. 8603, 14 CA 1339 - 22 Şubat 1337/1921, s. 1.
3İkdam, nr. 8643, 26 Recep 1339 - 5 Nisan 1337/1921, s. 1.
4İkdam, nr. 8800, 12 Muharrem 1340 - 15 Eylül 1337/1921, s. 1.
5İkdam, nr. 8811, 23 Muharrem 1340 - 26 Eylül 1337/1921, s. 1.
6
iktisadi çöküntüye neden oldu. İtilaf devletlerinin de Yunanistan’a olan inancı iyice azalır. Avrupa’da
kamuoyu Türkler lehine dönmeye başlamıştır.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi için yaklaşık bir yıl hazırlık yapan Mustafa Kemal 26 Ağustos
1922’de taarruz emrini verdi. Şiddetli çarpışmaların sonunda 30 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal’in
yönettiği Başkomutanlık Muharebesi zaferle sonuçlanmıştır.
İngiltere’nin Yunanistan adına arabuluculuk yapılmasıyla 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi
yapıldı. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşmasıyla Türk milletinin bağımsızlığı tanınmıştır.
Sonuç itibariyle 30 Ekim 1918’de başlayan Mütareke Dönemi yeni bir ruh ve yeni rejim anlayışıyla
29 Ekim 1923’te bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sona ermiştir
7.
7
Bu bilgiler Doç. Dr. Abdullah İLGAZİ’nin editörlüğünü yaptığı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi adlı eserden
özetlenerek alınmıştır. (Editör Doç. Dr. Abdullah İLGAZİ, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Gazi Kitapevi,
Ankara, Temmuz 2009, s. 63 - 181)
0.2. Mütareke Dönemi Türk Basını
1918 - 1923 Türk siyasetinin, kamuoyunun ve basının en zor yıllarıdır. Devlet adamlarının, Türk
halkının ve aydınının fikri hayatı bir hayli karışıktır. Kimileri kurtuluşu Amerika’da kimileri İngiltere’de
kimileri Halife’de kimileri de Anadolu’daki mücadelesinde görmektedir. Türk basının da aynı durumda
olduğunu aşağıdaki bilgiler ışığında söyleyebiliriz.
“1918 – 1923 yıllarını kapsayan bu dönemde, merkezi İstanbul’da bir Osmanlı hükümeti, bir
de merkezi Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti vardır. Osmanlı hükümeti işgal
kuvvetleriyle işbirliği yapmakta, Ankara hükümeti ise, ülkenin bağımsızlığı için Kurtuluş Savaşı’nı
yürütmekteydi. Basın da bu duruma paralel olarak İstanbul basını ve Anadolu basını olmak üzere iki
merkezde gruplaşmıştır.
8”
“Mütareke yıllarında İstanbul’da çeşitli eğilimlerde gazete çıkmıştır. Bir yanda Millî
Mücadele’yi destekleyenler vardı: İleri, Yeni Gün, Akşam ve Vakit. Bir yanda da Millî Mücadele’ye
bütün güçleriyle saldıranlar: Payam-ı Sabah, Alemdar ve Türkçe İstanbul. Bunların dışındakiler
Anadolu’daki direniş eylemine sempatisi olan gazetelerdi: Tasvir-i Efkâr, İstiklâl, İkdam ve
Tercüman-ı Hakikat.1922 yılında çıkan Tanin yine İttihatçıları koruyordu. Koyu İslâmcılar
Sebilürreşat’ın çevresinde toplanmışlardı. Komünistler de Aydınlık dergisini çıkardılar.
9”
Burada dikkatimizi çeken şey basınımızın İstanbul ve Anadolu diye ikiye ayrılmasıdır. Her iki basın
muhiti de kendi şartları içinde sıkıntılar yaşamaktadır. Mesela İstanbul Hükümetinin 5 Şubat 1919’da
çıkardığı kararname hakkında Fuat Süreyya eserinde şöyle der:
“Bu kararnamenin hükümleri oldukça ağırdı. Basın yayın organları üzerinde önemli bir
denetim getiriyordu.
İttihat ve Terakkicilerin baş düşmanı kesilen Vahdettin istibdattan hiç ders almamış gibi 5
Şubat 1919’da bir kararname yayınlayarak; gazeteler hakkında çıkarma ve kontrol, kitaplar
hakkında da önceden müsaade ve müsvedde kayıtları koymuştur. Kurulan sansür heyetlerinden ön
müsaade alınmadan hiçbir yayın yapılmayacaktı.
10”
“İstanbul’da çıkan Yeni Gün Millî Mücadele yanlısı tutumuyla İngilizlerin dikkatini çekmiş,
matbaası basılmış ve gazete kapatılmıştır. Ankara’da yayınlanmaya ilk sayısında şu satırlar göze
çarpmaktadır:
8
M. Nuri İnuğur: Basın ve Yayın Tarihi, Hilâl Matbacılık Kollektif Şirketi, İstanbul, 1978, s. 317.
9Hıfzı Topuz: Türk Basın Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2003, s. 98.
10
İngilizler Yeni Gün sahibinin evini ve matbaasını basarlar. Bütün mamelekini zapt ederek
çoluğunu çocuğunu sokağa atmakla vahşi bir zevk buldular.
11”
İstanbul basınının bir başka sıkıntısı da Anadolu’dan haber almaktır.
“Mütareke yıllarında İstanbul basınında Millî Mücadele haberlerinin kaynağı genellikle
takalarla, motorlu kayıklarla, yük gemileriyle İnebolu’dan ya da İzmit’ten getirilen haber
bültenleriydi.
Anadolu Ajansı’nın Ankara’da’Resmi Tebliğ’olarak yayınladığı bu bültenlerde Meclis
toplantılarının özetleri ve cephe cephe haberleri vardı. Bunları çeşitli yollardan bulan kaptanlar,
lostromolar, tayfalar İstanbul’a getirir, gazetelere satarlardı. O zamanlar gazeteler bülten avcılığı
için özel muhabirler tutmuşlardı. Bunlar sabah erken saatlerde, Kızkulesi açıklarında demirleyen ya
da Yemiş İskelesi’ne yanaşan motorlarla yaklaşıp bu bültenleri elde etmeye çalışırlardı. Önceleri
takacılar bu bültenleri parasız veriyorlardı. Sonra gazetelerin resmi tebliğ peşinde koştuklarını
görünce satış yoluna saptılar. Bunları ele geçirmek gerçekten fedakârlık isteyen bir işti.
12”
Anadolu basınının da kendine göre sıkıntıları vardı:
“…Gazetelerde o zamanlar en basit baskı araçları kullanılmıştır. Bazı yerlerde de
gazete’esericedit’denilen yazı kâğıtlarına basılmıştır. Baskı makineleri at ve öküz arabalarıyla ilden
ile taşınmış ve gazeteler en ilkel koşullar altında yayınlanmıştır. Meslekte mürettip (dizici) yoktur,
matbaacı yoktur, kâğıt yoktur, mürekkep yoktur, yedek parça yoktur…
13”
Mustafa Kemal de basının gücünü kullanarak bir taraftan Anadolu mücadelesinin haklılığını
anlatmaya çalışmış diğer taraftan taraftar toplamayı amaçlamıştır. Bunun için İrade-i Milliye, Hâkimiyet-i
Milliye ve Minber gazetelerinin çıkmasında etkili olurken İstanbul’da çıkan İleri gazetesini de Anadolu’nun
sesini duyurmak için kullanmıştır.
1894’te Ahmet Cevdet’in çıkardığı İkdam gazetesi için Hıfzı Topuz şunları yazmıştır:
“İkdam’da Mütareke’nin ilk yıllarında Refik Ahmet yazıyordu. Yakup Kadri Karaosmanoğlu
1920 başlarında gazeteye yeni bir renk getirdi. İlk yazılarının birinde, ’Kötümser olmak bir nevi
hainliktir. Farkına varmadan kaleyi içinden vurmaktır. Ümitli olmak zorundayız.’diyordu (12 Ocak
1920) Ne var ki İkdam’ın o dönemde Kuvvay-ı Milliye’ye daha ek güveni yoktu. Bir süre sonra
Yakup Kadri daha umutlu yazılar yazmaya başladı. İkdam şimşekleri üstüne çekmeden Ankara’nın
başarılarını yansıtmaya çalıştı.
14”
11
M. Nuri İnuğur: Basın ve Yayın Tarihi, Hilâl Matbacılık Kollektif Şirketi, İstanbul, 1978, s. 319.
12Hıfzı Topuz: Türk Basın Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2003, s. 140.
13
Hıfzı Topuz: Türk Basın Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2003, s. 118.
14
İnceleme yaptığımız 1921 yılındaki sayılarda Yakup Kadri ve İkdam yazarları Millî Mücadele
konusunda Ankara’ya ve mücadeleyi yapanlara güvenmekte ve Millî Mücadele’yi desteklemektedir. Yakup
Kadri’nin “Anadolu ve İstanbul
15, Bir Açık Söz
16, Büyük Dostlarım
17, Çobansız Sürü
18, İsmet Paşa
19“ gibi
yazıları bu düşüncemizi destekler niteliktedir.
Kitle iletişim araçlarının toplum üzerindeki etkisi son yıllarında kendini iyice hissettirmiştir. Her
dönemin kendine has kitle iletişim aracı olduğunu düşünürsek, Mütareke dönemindeki kitle iletişim
araçlarından biri de gazeteler idi. Mütareke yıllarında farklı düşünceleri biz bu gazeteler sayesinde takip
edebiliriz. Bu gazetelerdeki bilgiler ışığında biz dönemin sosyal, siyasî ve kültürel hayatını sağlıklı bir
şekilde değerlendirebiliriz. İşte bu değerlendirme esnasında dönemin gazeteleri bizim için birer kaynaktır.
15
İkdam, nr. 8888, 13 RA 1340 - 13 Eylül 1337/1921, s. 2.
16İkdam, nr. 8883, 8 RA 1340 - 8 KE 1337/1921, s. 2.
17
İkdam, nr. 8746, 14 Zilkade 1339 - 20 Temmuz 1337/1921, s. 2.
18İkdam, nr. 8649, 2 Şaban 1339 - 11 Nisan 1337/1921, s.2.
19
I. BÖLÜM
I.1. İKDAM GAZETESİ HAKKINDA
I.1.1. İkdam Gazetesinin Yayın Süreci
1894 - 1928 yılları arasında günlük olarak yayınlanan siyasi, ilmi gazete. Türk basınının en uzun
süreli günlük gazetelerinden olan ikdam’ın ilk sayısı 1 Muharrem 1312’de (5 Temmuz 1894) yayınlanmış, 23
Şubat 1325 ‘e (8 Mart 1910) kadar 5557 sayı çıktıktan sonra 1 Mart 1326–12 Şubat 1327 (14 Mart 1910 - 25
Şubat 1912) tarihleri arasında 607 sayı Yeni İkdam, 13 Şubat 1327 - 28 Şubat 1328 (26 Şubat 1912 - 10
Ağustos 1912) arasında 166 sayı İktiham, 28 Temmuz 1328’de (10 Ağustos 1912) tekrar İkdam adıyla ve
5558 numarayla yayımına devam etmiş, 31 Aralık 1928’de 11384 numaralı nüshasıyla yayın hayatına son
vermiştir. Böylece farklı İsimler altında toplam 12157 sayı çıkmış olan İkdam‘ ın 1 - 31 Aralık 1928 tarihli
sayıları (11354 - 11384) yeni harflerle basılmıştır. Sahibi Ahmet Cevdet'in
2027 Mayıs 1935’te ölümünden
sonra Ali Naci Karacan İkdam, Halk Gazetesi (12 Ocak - 13 Ağustos 1939 210 sayı), Velit Ebüzziya İkdam,
Sabah Postası (14 Ağustos - 31 Aralık 1939, 139 sayı), Ethem İzzet Benice 24 Mayıs 1961’e kadar devam
eden İkdam ve Gece Postası adlı gazeteleri yayınlamışlardır.
II. Abdülhamit dönemi gazeteleri içinde önemli bir yeri olan ve yönetime uyum sağlayan İkdam‘ ın
tirajı 15.000 civarında iken Meşrutiyet’in ilanı günlerinde 40.000’e kadar çıkmıştır. Ahmet Cevdet, Sabah
gazetesi sahibi Mihran Efendi ile anlaşarak II. Meşrutiyet’ in ilan edildiği 24 Temmuz 1908 gecesi gazete
provalarını görmeye gelen sansür memurlarını kovmuş, bu olay günümüzde kutlanan 24 Temmuz
Gazeteciler Bayramı’nın doğmasına vesile olmuştur. Gazete İttihat ve Terakki iktidarı döneminde
20
Ahmet Cevdet Oran, İstanbul’da doğdu. Babası, İstanbul’un tanınmış tütün tüccarlarından Hacı Ahmet Efendi’dir.
Kaptanpaşa Rüştiyesinden sonra Mülkiye’den ve Hukuk Mektebi’nden mezun oldu. Arapça, Farsça ve Fransızca
dersleri aldı; kendi gayretiyle Almanca ve Rumca öğrendi. Bildiği diller sayesinde daha yirmi yaşında iken
Tercümân - ı Hakîkat gazetesine mütercim olarak girdi ve ilk yazılarını bu gazetede yayımlamaya başladı. Bu arada
Takvîm - i Vekâyi’de de yazılar yazdı ve bir süre bu gazetenin yazı kurulunda görev aldı. Daha sonra Tömbeki
Rejisi’nde ve Osmanlı Bankası’nda memur olarak çalıştı. Sabah, Tarîk, Saâdet gazetelerinde başmuharrirlik yaptı. 5
Temmuz 1894’te İkdam gazetesini yayımlamaya başladı. Uzun süre bu gazeteyi yayımladığı için İkdamcı Cevdet
diye tanındı.
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra idareyi eline geçiren İttihat ve Terakki Fırkası’na muhalefette bulunan Ahmet
Cevdet 31 Mart Vakası’nın ardından Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı. Gazeteye oradan yazılar göndermeye devam
etti. Cumhuriyet ilan edilince Türkiye’ye döndü. Gazetede yayımlanan bir haberden dolayı İstiklâl Mahkemesi’ne
verildiyse de suçsuz olduğu anlaşılarak beraat etti ve hayatının sonuna kadar siyasetten tamamen uzak kaldı. 1935’te
Ankara’da yapılan I. Matbuat Kongresi’ne katıldığı gün çok heyecanlanarak kalp krizi geçirdi ve ertesi gün 27
Mayıs 1935’te vefat etti.
Gazetecilik faaliyeti yanında yayıncılıkla de meşgul olan Ahmet Cevdet, İkdam Kütüphanesi adı altında pek çok
faydalı kitap yayımlamıştır. Yazılarında sade bir dil kullanan Ahmet Cevdet’in Türkçülüğü ve Türkçeciliği hem
dilinde hem fikir hayatında değişmeyen hareket çizgisini teşkil etmiştir. Ayrıca zengin iç ve dış haberleri, ciddi,
seviyeli, ilgi çekici tefrika ve makaleleriyle kısa sürede gazeteyi okuyuculara sevdiren Ahmet Cevdet böylece
İkdam’ı devrin en çok satılan gazetesi haline getirmiştir. Ahmet Cevdet ilk defa rotatif baskı makinesini Türkiye’ye
getirmiştir (Nuri Yüce, Türk Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 1989, c. 2, s.55).
muhalefete geçtiğinde sahibi Ahmet Cevdet 1909’da Avrupa’ya kaçmak zorunda kalmış ve yazılarını oradan
göndermiştir.
Genç yazarlar için tecrübe sahası olan İkdam’ın (İkdam’ın Otuz Beşinci Sene-i Devriyesi, 1 Temmuz
1927) kadrosunda yer alan önemli isimler arasında Ahmet Cevdet, Abdullah Zühtü, Mustafa Reşit, Mustafa
Daniş, Sami Rıfat, Lütfi Fikri, Hüseyin Kazım Kadri, Bahai takma adıyla Velet Çelebi, Müftüoğlu Ahmet
Hikmet, Şehabettin Süleyman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Rauf Yekta, M. Nuri Şeyda, Salih Zeki, Ahmet
Naim, Ali Rıza Seyfi, Necip Asım Yazıksız, Abdurrahman Şeref, Ali Emiri Efendi, Celal Esat Arseven,
Selim Sırrı Tarcan, Halil Halidi, Ispartalı M. Hakkı, Rıza Nur, Hüseyin Cahit Yalçın, Celalettin Arif,
Babanzade İsmail Hakkı, Mehmet Cahit, Mustafa Sadri, Gümülcineli İsmail, Necmettin Sadık Sadak,
Burhanettin Tepsi, Mahmut Sadık, Ahmet Emin Yalman sayılabilir. Haber toplama işine de büyük önem
vermiş olan gazete şehir haberlerini sayısı on beşi bulan muhabir kadrosuyla izlemiş, böylece muhabir
kullanma geleneğinin temellerini atmıştır. Yurt dışı muhabirlerinden İkdam’ın Paris Muhabiri’sıfatıyla en
önemli ismi Ali Kemal’dir.
Yayın hayatı boyunca değişmez ilkelerinden biri Türkçülük ve Türkçecilik olan İkdam aynı fikri
paylaşan pek çok yazarı bünyesinde toplamış, zamanla dil konusundaki politikasını da Türk dilinin
sadeleştirilmesi, Türk köylüsünün kendi diliyle yazılanları anlayabilmesi’olarak belirtmiştir (Yeni İkdam, 31
Mart 1910) Kullandığı açık ve sade diliyle halk tarafından da beğenilip benimsenmiş, özellikle dil ve tarih
alanında Türkçülük akımına öncülük yapmıştır. İkdam, çıkışından 3 yıl sonra Türk basınında ilk defa olmak
üzere başlığına ‘Siyasi, ilmi, iktisadi Türk gazetesidir’ ifadesini yerleştirmesiyle de dikkati çeker. İstanbul’a
dönen Ali Kemal’in başyazarlığında yayınlanmaya başlandığı dönemde İkdam II.Meşrutiyet’in önemli yayın
organlarından biri olmuştur. Ahmet Cevdet’le İsviçre’de görüşen Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun İkdam
üzerindeki tasarrufu ise 1919 yılında başlar ve bu dönemde gazetenin muhabir ve yazı işleri kadrosunda
değişiklik yapılıp İlhami Safa, Abidin Daver gibi isimler gazetenin bünyesine dâhil edilir. Yakup Kadri’nin
Mütareke ve Millî Mücadele döneminde millî dava çizgisinde bir yayın politikası kazandırdığı İkdam,
İstiklal Savaşı yıllarında Ankara’ya muhabir gönderen ilk gazete olmuştur.
İkdam zengin iç ve dış haberler, ciddi, seviyeli ve ilgi çekici makaleler yanında Ahmet Mithat, Fatma
Aliye, Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Yakup Kadri gibi
edebiyatçıların roman, hikâye ve tiyatro tefrikaları; Ahmet Rasim, Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil,
Samipaşazade Sezai, Ali Reşat, Abdurrahman Şeref gibi yazarların edebi, tarihi yazı ve sohbetleriyle de
okuyucunun ilgisini çekmiştir.
Ahmet Cevdet, İkdam’la birlikte Türk kültür ve tarihine hizmet eden bazı eserleri de Kitaphane-i
İkdam adı altında on sekiz numaraya kadar devam eden bir seri kitap da yayınlamıştır.
21İkdam 1921 yılında (8551 – 8609) 355 sayı çıkmıştır. 6, 7 Mart
22, 28 Nisan
23ve 15 TS
24tarihlerinde
sansürden dolayı dört gün çıkmaz. 9 ve 10 Haziran tarihlerinde gazetenin niçin çıkmadığıyla ilgili bir bilgiye
21
rastlayamasak da tarihin Ramazan Bayramı’nın birinci ve ikinci gününe rastlaması nedeniyle
çıkartılamadığını düşünüyoruz. Diğer taraftan 16, 17 ve 18 Ağustos tarihlerinde gazetenin çıkartılamamasını
devrin zor şartlarına bağlayabiliriz.
İkdam’ın 1921 yılında çıkan sayıları genellikle dört (313 sayı) sayfadır. Diğer taraftan bir sayısı sekiz
sayfa, iki sayısı iki sayfa, 39 sayısı da altı sayfa çıkmıştır. İkdam’daki bazı yazıların sansürlendiği de
görülmüştür.
22
İkdam, nr. 8615, 28 CA 1339 - 8 Mart 1337/1921, s. 1.
23İkdam, nr. 8666, 20 Şaban1339 - 29 Nisan 1337/1921, s. 1.
24I.1.2. İkdam Gazetesinin Şekil Özellikleri
Birinci sayfanın başlık klişesi.
Gazetenin başlık klişesi yukarıdaki şekildedir. Başlık klişesinin hemen sağ tarafında “Sahib-i İmtiyaz
ve Ser Muharriri Ahmet Cevdet” altında “Her gün sabahları neşr olunur, siyasî, ilmî, iktisadî Türk
gazetesidir.”Alt satırda “Mahal-i idaresi: İstanbul Bab-ı Âlî Caddesi’nde İkdam yurdu daire-i mahsussan
“alt satırda “Telefon Numarası: İstanbul, 1797 - Telgraf adresi: İstanbul, İkdam - nüshası 100 paradır.”
yazmaktadır.
Sol tarafta ise, “1312 Senesi Muharrem guresinde tesis edilmiştir.” Alt satırda “Ümmet-i İslamiye,
Millet-i Osmaniye için müfit-i esere sahifemiz açıktır. Derç olunmayan evrak iade olunmaz. “altta “Abone
şeraiti: Vilayet için seneliği 850, altı aylığı 450, üç aylığı 240 kuruştur. Memalik-i ecnebiye için seneliği
1150, altı aylığı 600, üç aylığı 300, nüshası 100 paradır.”
Başlık klişesinin hemen alt satırında Rumî ve Hicrî takvime göre gün, ay, yıl olarak yayın tarihi o
günkü nüshasının numarası ve gazetenin kaçıncı yılı olduğu yazılmıştır.
İkdam gazetesi genellikle dört sayfa çıkmıştır. Gazetenin birinci sayfası beş sütuna ayrılmış ve
sütunlar dikey bir çizgiyle belirtilmiştir. Birinci sayfada Ahmet Cevdet’in dönemin siyasî, sosyal ve kültürel
hayatıyla ilgili makaleleri, cepheden gelen haberler, cephenin haritaları, Yunanistan’daki gelişmeler ve
Avrupa’daki önemli gelişmeler duyurulur. Ayrıca yeni tefrikalar önce birinci sayfanın sol alt köşesinde
yayınlanır.
Cephe haritası
Ft. 3 Birinci sayfadaki tefrika ilanı
İkinci sayfa genellikle altı sütuna ayrılmıştır. Sütunlar bir çizgi ile belirtilmiştir. İkinci sayfanın
altında tefrikalar için bir bölüm ayrılmıştır. Bu bölümde Hüseyin Rahmi’nin; Eşkıya İninde, Kesik Baş,
Muhabbet Tılsımı, Tutuşmuş Gönüller‘i ile Ahmet Refik’in; Sokullu, Orhan Gazi, Türk ve Bizans tefrikaları
yayınlanmıştır. İkinci sayfada da çeşitli konularda makalelere rastlarız. Yurt içindeki ve yurt dışındaki
gelişmelerle ilgili haberler de yer alır.
Üçüncü sayfada dikey çizgilerle altı sütuna ayrılmıştır. Yine çeşitli konulardaki makaleler ve
yurtiçindeki ve yurtdışındaki gelişmelerle ilgili haberler yer alır.
Dördüncü sayfa reklam ve ilanlar için ayrılmıştır. Bu sayfada yer yer spor haberleri de görülür. Bu
sayfada resimlere de yer verilmiştir. Sinema ve tiyatro ve asâr-ı münteşire bölümleri de bu sayfadadır.
Ft. 4 Reklam sayfasındaki bir resim Ft.5 Moda ile ilgili bir resim
I.1.3. İkdam Gazetesinin Muhteva Özellikleri
I.1.3.1. İkdam’ın Yayın İlkeleri ve Yayın Politikası
Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra yeni bir savaş başlar bu savaş silahlı mücadele olmayıp
siyasi ve bürokratik bir savaştır. Birinci dünya savaşının bitmesinden sonra İtilaf devletleri savaşı
kaybedenlere ağır bir fatura ödetme gayretindedir. Almanya çok ağır şartları olan bir anlaşmaya imza atmak
zorunda kalır. Sıcak savaş sonrası Almanya, savaş sonrası tazminat, borçlar, silahsızlanma ve sömürgelerini
kaybetme sıkıntılarıyla mücadele ederken benzer durumlar Bulgaristan, Avusturya ve Macaristan için de
geçerlidir. Osmanlı Devleti de Mondros’tan sonra başlayan işgaller, İtilaf donanmasının İstanbul’a gelmesi
ve Sevr’in ağır şartlarına boğun eğdirme politikalarıyla mücadele eder. Osmanlı devlet adamlarına Sevr
imzalatılsa da Türk aydını ve halkı şartların çok ağır olduğunu millî birliğimize, bütünlüğümüze ve
bağımlılığımıza kast edildiğini belirterek Sevr’in yok sayılmasına ya da tadilatına gidilmesini ister
25. İtilaf
devletleri de Sevr’i imzalatma işini hızlandırmak için Yunanistan’a birtakım vaatlerde bulunarak Anadolu
topraklarına saldırtır. Fakat Anadolu’daki mücadele ruhu hem Yunanlılara hem de İtilaf devletlerine bu
fırsatı vermez. Nitekim Fransa, Ankara hükümetiyle anlaşma yaparak Kilikya’dan ayrılır. Bu durum
Avrupa’da Ankara hükümetinin itibarını arttırırken yapılacak Londra Konferansı’na da çağrılmasını sağlar. I.
25
ve II. İnönü Zaferi’nin payını unutmamak gerekir. Dikkat edilecek bir nokta da şu ki İtilaf devletleri İstanbul
ve Ankara hükümetleriyle ayrı ayrı görüşüp ikilik yaratarak amaçlarına ulaşma hevesindedir. İki heyet de söz
hakkının kendilerine ait olduğunu söylese de
26İtilaf devletlerinin Misak-ı Millî’nin Mebussan Meclisi’nde
kabulünden sonra İstanbul’u fiilen işgal etmesi istemeden de olsa Ankara hükümetinin elini güçlendirmiş ve
kamuoyunda Türk halkının temsilcisi olarak görülmesini sağlamıştır. Londra Konferansı’na iki heyet
çağrılınca kamuoyu iki heyetin birleşmesini ve tek heyetin söz sahibi olmasını isteyince İstanbul hükümeti
söz hakkının Ankara hükümetinde olduğunu söylemiştir
27. Böylelikle İtilaf devletleri bu oyunda başarısız
olunca ellerindeki diğer kozu kullanmak isterler. O da Yunanistan’ın askeri mücadelesidir. Yunanistan’ın I.,
II. İnönü ve Sakarya savaşlarında başarısız olması, İtilaf devletlerinden sürekli yardım ve borç istemesi,
Yunanistan’ın iç çekişmeleri bu alternatifi de neticesiz bırakmıştır. Anadolu’da da rüzgâr iyiden iyiye
Ankara hükümetine doğru eser. Ankara hükümeti de Ankara ve çevresindeki imar faaliyetlerine, elektrik ve
telgraf hatlarının çekilmesine, yolların yapımı ve onarımına hız verir. Diğer taraftan Ankara’da yeni
okulların açılmasına çalışılır. Tüm bunlar yaşanırken Anadolu’nun Rusya’ya yakınlaşması İtilaf devletlerinin
dikkatini çeker. İtilaf devletleri Bolşevizm’in Anadolu’da yayılmasından endişe etmektedir. Bu endişe
İkdam’ın sayfalarına şöyle yansımıştır:
“…İtilaf hükümatı Türkiye’yi taksim ve tecrit etmekle Türkleri arzuları hilafına olarak Bolşeviklere
doğru sevk ediyorlardı. Son dakikada nihayet makul bir surette harekete karar verildi. Fenalığın az çok
önüne geçildi. Fakat her ne kadar şimdi tutulan yol iyi ise de usulü arzu edilen iki hedeften pek çok uzakta
bulunuyor…” (Henri Franklin Bouillon)
28Anadolu’nun uğraştığı diğer bir mesele de patrikhane meselesidir. Yunanlılar Anadolu’da Rum
Patrikhanesinin hamisi ve temsilcisi olmayı arzularken, Rum Patrikhanesi de Anadolu’daki Rumları
Yunanistan’a bağlamak için çalışır ve Anadolu’daki Rumların Türklerle ticarî ilişkilerini kesmesini ister.
Ayrıca Patrikhane Yunanistan’a maddi destek sağlama gayretindedir.
İkdam gazetesinin 1921 yılı çerçevesinde millî mücadele yanlısı bir yayın anlayışını takip ettiğini
görüyoruz. Bu nedenle Anadolu’daki hareketliliği, Anadolu ordusuna ve ordunun ileri gelen komutanlarına
sayfalarında yer verirken onlar hakkında olumsuz bir takınılmamıştır. Atılan manşetler de bu görüşümüzü
destekler niteliktedir. Ayrıca cepheden gelen haberler günü gününe duyurulmakta, Anadolu’nun tebliğleri
okuyuculara ulaştırılmakta, mücadelenin önde gelenlerinin bildirileri yayınlanmaktadır. Örnekler:
“Büyük Millet Meclisinde Mustafa Kemal Paşa’nın Mühim Beyanatı”
29“Anadolu’da Zafer Şenlikleri”
3026
İkdam, nr. 8603, 14 CA 1339 - 26 Şubat 1337/1921, s. 1.
27İkdam, nr. 8603, 14 CA 1339 - 26 Şubat 1337/1921, s. 1.
28İkdam, nr. 8637, 20 Recep 1339 - 30 Mart 1337/1921, s. 2.
29İkdam, nr. 8637, 20 Recep 1339 - 29 Mart 1337/1921, s. 1.
30
“Refet Paşa Süvarileri Tarafından Takip Edilen Yunan Ordusu (İnegöl - Yenişehir) Hattına Ricat
Etti”
31“30 Mart Tarihli Anadolu Tebliğ-i Resmîsidir:
Düşman bugünde bütün cephelerde şiddetle taarruza devam etmiş ve bilhassa sağ cenahta üç fırka
ile yaptığı taarruz büyük zayiat verdirilerek tart ve merkezde iki fırka ile yaptığı yarma teşebbüsü kıtamızın
fedakârane müdafaa ve mutat taarruzlarıyla tevkif edilmiştir.”
32“Mustafa Kemal Paşa’nın Beyannamesi, Büyük Millet Meclisi Reisi:’İstiklal ve hâkimiyetimizi temin
eden yeni bir sulh istiyoruz.’diyor.
Mustafa Kemal Anadolu Halkına hitaben bir beyanname neşrederek hareket-i milliyenin gayelerini
tavzih eylemiştir. Beyannamede : “Biz kan dökmeye değil müsalemetkârane vesait ile kazanılan adalete
talibiz. İstiklal ve hâkimiyetimizi temin eden yeni bir sulh istiyoruz. Yunanistan fütuhat siyasetinden feragat
edince hükümet-i mezkûra ile münasebat-ı dostanede bulunmak arzusundayız.”
33İkdam içerideki havadisleri okuyucuya ulaştırmadaki başarısını dış havadiste de gösterir. Ahmet
Cevdet İsviçre’den gönderdiği yazılarla Avrupa’daki kamuoyunu yansıtmakla birlikte Avrupa’daki sosyal,
siyasî ve kültürel değişimleri İkdam aracılığıyla okuyucuya ulaştırır. İkdam gazetesi yabancı ajanslardan ve
gazetelerden aldığı haber ve yazıları da okuyucularıyla paylaşır. Bu da Anadolu’nun Avrupa’daki gelişmeleri
izlemesine olanak sağlar. İkdam sadece Avrupa’ya yönelmez bir taraftan Amerika’daki gelişmeleri takip
ederken diğer taraftan Suriye, İran, Irak ve Filistin’deki gelişmeleri de okuyucuya ulaştırır.
1921 yılında İkdam’ın başmuharriri Ahmet Cevdet Oran’dır. Bunun dışında Ahmet Reşit Rey,
Ahmet Refik Altınay, Ahmet Şîrânî, Namık Zeki Aral, Baha Sezâi, Mustafa Rahmi Balaban, Rıfat Bilge,
Cevat Rüştü, Haşim Nahit Erbil, Abdurrahman Adil Eren, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Yakup Kadri
Karaosmanoğlu, Mehmet Fuat Köprülü, Ahmet Hidayet Reel, Ercüment Ekrem Talu, Ali Nihat Tarlan, Halit
Ziya Uşaklıgil ve Necip Asım Yazıksız akla ilk gelenlerdir. Bu yazar kadrosu ve geniş bir muhteva ile
nitelikli yazılar yayınlanmıştır.
Bu geniş yazar yelpazesi sayesinde İkdam bir yandan farklı alanlardaki okur kitlesine hitap ederek
halkı aydınlatmış, diğer yandan da Anadolu’daki Türk kimliğine sık sık vurgu yaparak Anadolu
mücadelesinin gerekçelerini ve kararlılığını tüm dünyaya duyurmaya, Anadolu ve İstanbul arasında ikilik
çıkarmak isteyenlere fırsat vermemeye, Türk halkını istiklal mücadelesi etrafında birleştirmeye çalışmıştır.
İkdam aynı zamanda Türklerin sanat, zanaat, ticaret, ilim ve ziraat alanlarında kendilerini geliştirmesini
böylece başkasına muhtaç olmadan yaşamayı öğrenmesini vurgulamıştır. Bu tavır bize İkdam gazetesinin
bağımsız bir Türk kimliğine sahip çıktığını göstermektedir.
31
İkdam, nr. 8641, 24 Recep 1339 - 3 Nisan 1337/1921, s. 1.
32İkdam, nr. 8642, 25 Recep 1339 - 3 Nisan 1337/1921, s. 1.
33