• Sonuç bulunamadı

Osmanlı keyfinin dört unsuru

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı keyfinin dört unsuru"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S A Y F A : 2

MAKALE

Osmanlı keyfinin

d ö r t u n s u r u

İsmail Hami D AN İŞM EN D

Eroin kaçakçılığında İs ­ tanbulini dünya birincili­ ğini kazandığından bah­ sediliyor: Tiryakiliğinde kaçıncı dereceye lâyık ol­ duğumuzu ancak A llah bilir! Eski Osmanlılar (â- lent-i safâ) nın (anâsır-ı erbaa) sı olarak yalnız şa rap. afyon, kahve ve tü­ tünden ibaret dört unsur bilirlerdi: Şimdi bunlara beşinci biı unsur da inzi­ mam etmiş oldu. Bunlar­ dan şarapla afyon tarih kadar eskidir; fa k a t kah­ ve ile tütün memleketimi­ ze Eroin gibi sonradan gir iniştir. Bu iki madde (a- nâsır-ı erbaa) nın nisbe- tcıı en zararsızları yahut en az zararlıları olduğu halde, ilk zamanlarında çok şiddetli muhalefetlerle karşılaşmıştır.

Kahvenin İstanbula ilk defa olarak Kanunî devri ne tesadüf eden 1555 tari­ hinde getirilmiş olduğun­ dan bahsedilir: Bununla beraber bir sene evvel ge­ tirilip o tarihten itibaren kahvehaneler açılarak u- ıııııınî bir rağbetle karşı­ lanmaya başladığı hak­ kında da bir rivayet var­ dır. Hattâ üçüncü bir ri­ vayet olarak 1561 tarihin­ de ithal edilmiş olduğun­ dan bile bahsedilir: Bu üç rivayetin en kuvvetlisi bi­ rincisidir. İlk önce Tahta- kale’de açıldıktan sonra, az zamanda İstanbulini her taratma yaydan kah­ vehaneler »n pek zarif bi­ rer (meema’-l zurefâ) şek­ lini aklığı rivayet edilir. Buralarda tavla ve satranç oynıyanlar olduğu gibi, ki­ tap okuyanlar ve hattâ şi­ irlerini okuyup edebî mu­ sahabelere girişen şairler de vardır. Meşhur müver­ rih (Peçevı) devlet erkâ­ nı müstesna olmak üzere bütün kibar, zarif ve mü­ nevver adamların ilk İs­ tanbul kahvelerini doldur­ duğundan bahsetmektedir. Fakat (kahve) kelimesi A rap dilinde esasen (şa - rap) demektir: kelimenin işte bu mânasından dola­ yı gittikçe ulemâ sınıfı a- rasında dedikodular başla­ mıştır:

— Halk kahvehaneye müptelâ oldu, mescidlere kimesne gelmez oldu!

Gibi şikâyetler yüksel­ miş ve hattâ ulemâdan bazıları kahvehanelerden bahsederken:

•— Mesâvîhanedür; ana varmaktan meyhaneye var­ mak evîâdur!

Gibi sözler söylemişler ve nihayet bazı m üftiler:

— H er nesne ki fahm mertebesine vara, ya’ni kö­ mür ola, harâm-ı sırf dur!

Şeklinde fetvalar bile vermişlerdir. İşte bundan dolayı şarap gibi zavallı kahve de bir aralık yasak edilmiş ve hattâ Üçüncü Mıırad devrinde (koltuk meyhaneleri) ne mukabil (koltuk kahveleri) açılmış, tiryakiler çıkmaz sokaklar­ la sapa yerlerde kurulan bu

(koltuk kahveleri) ne bazı dükkânların arka kapıla­ rından işlemeye başlamış, fakat nihayet ulemânın da kahve iptilâsına uğraması gittikçe bu yeni nesnenin iıaraın olmayıp helâl oldu­ ğu hakkında manzum ve mensur fetvalar verilmesi­ ne sebep olmuştur.

Kahvenin başına gelenler tütünün de başına gelmiş­ tir: Tiirkiyeye ilk tütünün Birinci Ahm et devrine te­ sadüf eden Hicrî 1014 = Milâdı 1605-1606 tarihinde ithal edildiğinden bahsedi­ lir: fakat (Peçevî) ye göre (DUlıân-ı bed-buy) o tarih­ ten 5-6 sene evvel 1009 = 1600-1601 tarihinde «İn g i­ liz keferesi» tarafından:

«B a ’zı emrâz-ı ratba şifâ olmak nâmına»

İlâç gibi ithal edilmiştir! İlm iyyc sınıfı kahveden elli sene sonra tütüne karşı da ayaklanmış ve hattâ onun gibi bıınıın da aleyhine fe t­ valar verilerek- devir devir men edilmiş, buna rağmen ( Bâis-i ibtilây-ı zurefây-ı diyâr) olmuş, yasak edil­ dikçe gizli içilmiş ve niha­ yet ulemâ bile her ikisinin tiryakisi olmakta hiç bir mahzur görmemiştir. Bu­ nunla beraber, ilk tütün düşmanları ulemâdan iba­ ret değildir: Peçevî-İbra- İıim Efendi gibi Garp kül- türiylc temasları olan mü­ nevverler bile aleyhindedir ve hattâ bu büyük adanı İstanbul sokaklarını tirya ­ ki lülelerinden çıkan du­ manlar içinde kalmış gös­ terir! Gene aynı menbada o zaman çubukla içilen tü­ tünün sebep olduğu yan­ gınlardan da şikâyet edil­ mektedir. H er halde eski ulemânın muhalefet cephe­ si boş kalmamış, nihayet onların yerine hekimler geçmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kykladlara has bu tipe en güzel örnek, oriantalizan de- virde yapılmış olup, bugün Stockolm'da bulunan geyik tasvirli amphoradır (Res. Bu grubun en başarılı numunelerin- den

Uygur hükümdar~~ Moyun Çor taraf~ndan diktirilen ikinci kitabe olan Taryat (Terhin) kitabesinin do~u yüzünde Köktürk ve Uygur tarihi hükümdar~n a~z~ndan hikâye

Akademi yıllarında Cevat Tollu, Halil Dikmen sayesinde bazının çok kuvvetli olduğunu belirten Alantar, bu bazın üze­ rine bursla gittiği Floransa ve Roma ’ - da

Diin İsmail Hakkı Baltacı oğlunun tiyatro hakkında, y a ­ zılmış ufak bir kitabını aldım* Baltacıoğlunun tiyatro hakkınr da müsbet ve sağlam fikirleri

yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen ilk eserlerini 1926 yılında Çağlayan Dergi­ sinde yayımlayan Sabahattin Ali, 1926 -. 1928 yılları arasında Servet - i

Bir çal›flmada rezektabl küçük hücreli d›fl› akci¤er kanseri ve senkron, soliter uzak metastaz› (adre- nal metastaz› 5 olgu, cilt 2 olgu, aksiller lenf nodu 1 olgu, böbrek

Salâh Birsel son bir deneme kitabı hazırlamak istediğini söylüyor: “Son diyorum, çünkü artık o kitaptan sonra kendimi tamamen günlüğe vermek istiyorum.. Bu

Makaleye ait tüm materyaller (kabul edilen veya reddedilen fotoğraflar, orijinal şekiller ve diğerleri), bilim ve yayın kurulunca bir yıl saklanacak ve daha sonra imha