AL GOZUM SETREYLE
IŞIL ÖZGENTÜRK
^
Postacı Nâzım H ikm et
2 H a z ira n Ç a rş a m b a g ü n ü g a z e te m C u m h u - riy e t’in b irinci sayfasına b ak a rk en g ö zlerim d o l du. Tam o rta d a T ü rk iy e ’n in N A T O ’d a n ç ık m a sın ı, h iç b ir ü lk e y e a s k e r g ö n d e rm e m e s in i ve m e v c u t A m e rik a n ü sle rin in k a p a tılm a sın ı ta lep e d e n g e n c e c ik in s a n la rın ta ş ıd ığ ı p a n k a r tta C h e ’n in en sev d iğ im b ere li fo to ğ ra fı v ard ı, yan ta ra fta da 41 yıl ö n ce u ğ u rsu z b ir Ü ç H a z ira n ’da y itird iğ im iz k o m ü n ist şa ir N âzım H ik m et’in an n esi C em ile H am m ta ra fın d a n y ap ılm ış en çok N â z ım o la n p o rtre si.
S anki d ü n y an ın en son iki ro m an tiğ i b ir say fad a b u lu şm u ş, b an a , b iz e b ir şe y ler sö y le r g i biydiler. G e n e h e r z a m a n k i g ib i hay at b ilg ile ri ni, k ita p b ilg ile rin i b iz e ak ta rm a k , b u n la rı y e n id e n t a r t ı ş m a k , y e n id e n u m u t d o lm a k iç in b ir a ra y a g elm işlerd i. B ir an C h e ’yi h ap iste N â z ım H ik m e t’iri şiirle ri
n i o k u rk en d ü şü n d ü m . O şiirle rd en o n a kim b i lir ne um utlar, ne in sa n lık halleri ulaşm ıştır. C he o n u n k im i şiirle rin i m u tlak a y ü k se k se sle o k u m u ştu r, b azı şiirle rin i de fısıld ay arak . B elk i de b a z ıla rın ı sa d ec e k e n d in e ok u m u ştu r. K aran lık h a p is h ü c re sin d e m u tla k a u m u ts u z a n la rı o l m u ştu r, k a ra n lık h ü cre leri b ile n p ek ç o k d ünya v atan d a şı gibi, işte o z a m a n şa ir şö y le d em iştir o n a . B ir gün eğer/benden u zak /karanlık bir yağm ur gibÇcanım sıkarsa yaşam a V te k r a r Ga- za li’yi oku./Ve P irayen de’m b en im yb en em i- nim/sen sadece m erham et duyacaksın/ölüm ün karşısında onun/üm itsiz yalnızhğı/ve m uhteşem korkusuna... Bilm iyorum neden/aklım da hep/il- k önce senden d u yd u ğu m /Ç an k ın lı bir cüm le var: ‘Pam ukladı m ıydı kavaklar/kiraz gelir ar dından.' /K avaklar pam ukluyor G azali’de^fa- kat/görmüyor, üstat, kirazın geldiğini/ölümü iba deti bundandır.” N â z ım H ik m e t’in sa d e c e k a ra n lık h ü c re le r d e z a m a n ın g e ç m e sin i b e k le y e n le re m i, h ay ır o n u n h e p im iz e , y o ld a y ü rü rk e n , â ş ık o ld u ğ u m u z in sa n ı te rk e d e rk e n , ç o c u ğ u m u z u n b aşın ı o k şa rk e n , işim iz d e b u n a lırk e n , sü rg ü n d e v a ta n h a s re tiy le y a n ıp tu tu ş u rk e n in s a n o ğ lu n a y a p ıla n h e r h a k s ız lık ta y ü re ğ im iz e z ilirk e n , evet, b ü tü n b u n la r o lu rk e n o n u n h e r z a m a n b i z e sö y le d iğ i b ir sö z , fısıld a d ığ ı b ir d ize v a rd ır v e b iz fa rk ın d a o lm a sa k d a o sö zler, dizeler,
■ Arkası 8. Sayfada
AL GÖZÜM SETREYLE
IŞIL ÖZGENTÜRK
Postacı Nâzım H ikm et
■ Baştarafi Arka Sayfada
davranışlar gelir bizi bulur. Çünkü o bizim için her za man şefkatli, sabırlı bir öğretmen oldu ve kapımızı her an çalan, yorulmak bilmeyen bir postacı. En çok da pos tacı olmayı severdi, kendisi söyler:
“ ...Çocukken postacı olmak isterdim^şairlik filan yoluyla değil ama/basbaya, sahici postacı. /Renkli kalemlerle çizilirdi bin türlü resim/hep aynı posta cının, Nâzımın resm i/Jül Vernin romanlarıyla coğ rafya kitaplarına, /işte, köpeklerin çektiği kızağı/sü- rüyorum buzun üzerinde, /ışıldıyor kuzey şafa- ğı/konserve kutularıyla posta paketlerinde./Bering boğazını geçiyorum. /Yahut işte bozkırda gölgesin de ağır bulutların/askcr mektubu dağıtıp ayran içi yorum./Yahut ta büyük şehrin uğultulu asfaltmda- yım , /çantamda yazıları yalnız büyük müjdele ri n/yalnız umutların. /Yahut çölde, yıldızların altın dayım. /Bir küçük kız ateşler içinde hasta. /Kapı ça lınıyor gece yarısı: Posta/Küçük kızın gözleri açıldı mavi mavi. /Babası yarın akşam dönüyor hapislik- ten/O karda kıyamette bendim bulan o evi, /komşu kıza bendim telgrafı getiren. /Çocukken postacı ol mak isterdim...”
Evet o her zaman geleceğini bildiğimiz bir postacı dır. Her gün kapımızı çalar, bazen sevdiği kadınlardan söz eder ve o kadınlar anında bizim dostlarımız olur lar. Bazen bir mapushaneden bir mektup yollar ve biz
Topal Yunus’la ceviz ağacının aşkını öğreniriz ve ce
viz ağacına âşık Yunus yüreğimizi ısıtır. Öyledir, onun mektupları dünyanın her yerinden gelir, kapımızın al tından usulca atılır ve biz hep şaşırmaya devam ederiz. Bazen Küba’nın sıcak güneşinde kendi evini yapan ya pıcıların, gülen yüzlerini yanı başımızda hissederiz, bazen gizemli bir Prag gecesinde aşk acılan çekerek gençliğimizi bulmak için dolanıp dururuz.
O mektuplardan kayınların ne kadar Rus, kavallann da ne kadarTürk olduğunu öğreniriz. Bir kadının deli ce sevilebileceğini, ölümün kara bir pelerine dolanıp bir şairin peşine düşebileceğini de. Yaşamın bütün acılan- na, bütün mutsuzluklanna rağmen bin bir renkli oldu ğunu ve bize bir armağan olarak sunulduğunu da. Bir de bakarız renklerin dilini çözmüşüz.
İhanetin ve kinin şiddetini de öğreniriz, gurbet duy gusunun ne denli köklü olduğunu da. Kentlerimizi sev meyi de öğreniriz, anılarımıza sahip çıkmayı ve asla piş man olmamayı da. Evet o bir postacıdır ve biz ne ka dar şanslıyız, o postacı çok cömert ve tüm yaşamını bizimle paylaşacak kadar insan, evet en çok İnsan!
isilozgenturk^superonline.conı
C
* £
• • 9
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi