T T 'J m O 'i K
Faik Ali Bey Merhumun Bir Şiiri
Rahmetli Faik Ali bu şiirini vefatından biraz evvel bana göndermişti. Ben de onun İstanbula gelmesini bekliyor; bu el yazısını da çerçeveletmek üzere idi. Felek ne ona ve ne de bana yâr oldu. O öldü gitti bende de hâlâ göz yaşları gidiyor.
Faik’in şiirinden hemen sonra okuyacağınız kıt’a da onun necib oğlu Munis indir. Allah babasına rahmet ve mağfiret ihsan buyursun ve Munisle ailesinin erkân ve efradına sabır ve tevekkül ve âfiyet versin.
Yine burada okuyacağınız rubaiye gelince; bu Konyalı ve Hazreti Mev- lânâ sülâlesinden bir gencindir.
GAZEL
Fuzûlînin Ruhuna.. Ta ezel dînî mübînî aşka imân itmişim
Aşk için terki cihan, ifnâyı sâman itmişini
Bir fenafilaşkı yektâyım bu vahdet - hanede
Özge her meylû emelden keyfii - dâman itmişim
Ömrümün seyr etde gör ruzii müstesnasını
Harmeni sâmanda ben tahsili harman itmişim Vakıfî esrarı dehr olmakla ahır ömrümü Fakre sıdtan, cevvi hîçiye Süleyman itmişim Yârı can uğrunda can vermek yek âsandvr heman Elverir cânan desin, ben böyle ferman itmişim Şimdi hâmüni ciinün bir malikanemdir benim Bir küçük sahnında yüz bin kişi mihman itmişim
, — Yahud —
i Bir küçük sahnında bin mecnunu mihman itmişim»
Feyz alııp ruhi Fıızûlîden bugün Failc yine
K atraî şiirimde bak izharı ummân itmişim.
Fâik ÂLİ
(Faik Âii) nin bıi|iı ^ ^ |,,^ 1 in ij|eV| m bir 5nrıni, on dan sonra da Bekir Sıtkı’nın bir rubaisini veriyoruz:
ÖLEN SEVGİLİYE
Yanmayan kaldı mı bilmem ki ölen sevgiliye Diz çöküp ağladı kızlar karalar bağlayarak O da bir gül gibi sâkında solup gitti diye Sonbahar ağladı, mevsim boyu, yaprak yaprak
Munis FAİK Bir yol bilirim Adem’e, Havvâ’ya gider
Bir yol bilirim, aşka ve sevdaya gider Bir yol ki, ömür bahçelerinden geçerek Yaşlarla, figanlarla musallaya gider.
Bekir SITKI
canlı şekle sokulmuştur. Türkiyenin dış siyasetinde pazarlık usulünün hiç bir zaman yer bulamıyacağım dünya öğrenmiştir. Ne Atlantik Paktına gi relim diye Koreye asker göndermeye karar verdik, ne de Atlantik Paktına girme pahası olarak iki milyon asker cazibesini kullanmaya tenezzül ede riz. Nahoş tepkileri bakımından ehemmiyetli gördüğümüz için bu iki çeşit havadis üzerinde açıkça durma' yı faydalı buluruz.
Bu yalan yanlış tefsirler berta raf, Atlantik Paktı meselesi:
Meseleyi gazetelerden öğrendiği miz için, Atlantik Paktına alınmamız hakkında hükümetçe yapılan talebin şeklini bilmiyoruz. Atlantik Paktına
davet ve kabul edileceğimiz dost veya müttefik, başlıca ilgili devlet veya devletler tarafından önceden ihsas edildi, ve Türkiye bunun üzerine mi bu resmî müracaatta bulundu, yoksa — dünya ahvalinin son gelişimi üze rine — her hangi bir istişare ve yok lama yapılmadan, kendiliğimizden mi bu devletlere başvurduk, bu hu susta bilgimiz yoktur. Fakat usul ve geleneğe ait bu nokta, Türkiye tale binin muhtemel neticeleri bakımın dan ehemmiyetlidir.
Bilindiği gibi, bir devletin Atlan tik Paktına alınması için bu pakta d ah il on py « u * m-dır. Bundan başka, pakta giren her yeni devlet için bu on iki devlet par lâmentolarının ayrıca tasdiki da lâ zım gelir. Atlantik Paktının esas he defi Amerikanın taahhüdü olduğu için, hiç şüphesiz, herkesten evvel Amerikanın rızası şarttır. Her halde, pakta girmek için resmen müracaat ermeden evvel. Amerikanın ve sonra da İngilterenin buna taraftar olduk larını bilmek ve diğerlerinin de fikir lerini öğrenmek zarurî görülür.
Bu noktaları hiç bilmemekle be raber, Türkiyenin müracaatı hakkın da Vaşingtondan gelen ilk haberlerin müspet tesir bırakacak mahiyette ol madıklarını görüyoruz. Gerçi gazete ve ajans haberlerinden, bu derece mühim bir meselede, kesin kanaate varmak doğru değildir. Fakat, Türki yenin teşebbüsü Vaşingtonda evvelâ Amerika, İngiltere, Fransa Dışişleri Bakanları arasında görüşülmektedir Bu konuşmalar neticesinde üç deviel müspet bir karara varırlarsa mesele ancak o zaman on ikili Atlantik Mec lisine sunulur. Atlantik Paktına Tür kiyenin girmesi hususunda Üçlerden fazla zorluk çıkarabilir zanmndayım Üç devlet müspet karara varmazlarsa
diğer Atlantik devletleri bu meseleyi konuşmaya lüzum görmezler.
Üçlerin toplantısı dün bittiğine göre, bir karar verilmiş olacaktır.
Türkiyenin Atlantik Paktına gi
rip girmemesi meselesi yalnız Türki yenin değil, Avrupanın emniyetiyle alâkalıdır. Dâva, Türkiyenin şu ve ya bu pakta alınması değildir. Ahval ve hâdiseler, Atlantik Paktının ne ka dar noksan, ne derece güç işler oldu ğunu göstermiştir. Hâdiseler, şimdiye kadar güdülen politikanın ve tutulan hesapların ne kadar yanlış olduğunu da ispat etmiştir. Bu şartlar içinde
Türkiye emniyetinin, ahdî bakımdan, açıkta bırakılması ne derece tehlikeli bir gedik teşkil ediyorsa, Avrupa em niyet sisteminde Türkiyenin mevkiin den ve kudretinden, Türk milletine inan verecek şekilde istifade etmemek o kadar anlaşılmaz bir gaflet ifade eder. Türkiye emniyeti Amerika ve İngilterenin başlıca kaygıları olmak icabeder.
Neticeye intizareıı bu noktada fazla durmayacağız. Atlantik Paktı ve Türkiye emniyeti hakkmdaki şahsî düşüncelerimizi yarın tamamlıyaca-
ğlZ. (Ak*am)
9