• Sonuç bulunamadı

17 yıl önce bugün

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "17 yıl önce bugün"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

15 K A S I M 1 9 6 7

★ ★ ★ ★ ★ ★ ★ ★ ★ ★

O L A Y L A R

İN S A N LA R

YOBAZI

TUTUP AŞAĞI ÂLDI...

10

Kasım günü Karaköy’den, Taksim yönüne bir dolmuş kalktı. diğeri erkek iki Üniversiteli genç, orta yaşlı bir adam, bir de çember sakallı vardı. Dolmuşta biri kız, Otomobil Salıpazarı’na geldiği zaman düdükler çalmağa başladı. Ata’ya saygı duruşu başlamıştı. Üniversiteli kız

şoföre durmasını söyledi. Arkadaki sakallı homurdan­ dı:

— Niçin duracakmışız canım! Yürüyüp gidelim!

— Siz Ata’ya saygı duruşun­ da bulunmak istemezsiniz ama, benim saygıma mâni olamaz­ sınız!

Şoför zaten arabayı d u rd u r­ m uştu. Genç kız aşağı indi ve delikanlı da sa k allın ın g ırtla ğ ı­ na s a rılır gibi «in lan!» dedi. Zora dağ mı d ay an ır! Yobaz da aşağı indi ve saygı duruşuna geçti. Ama bir taraftan da ho­ m u r hom ur hom urdanıyordu. Saygı d uruşu bitip te k ra r a ra ­ baya bindikleri zaman sakallı başladı konuşm ağa:

«— Sanki arabadan inmeğe mecbur muyum? Ben ölünce de arkamdan böyle duracaklar mı?

D elikanlı hiç konuşm uyordu. Genç k ız p a rla d ı:

— Siz kimsiniz kİ arkanız­ dan saygı duruşu yapılsın?

— Canım Atatürk de insan değil miydi?

Genç k ız gözyaşlarını siliyor­ du. A ta’n ın ölüm ünün 27’inci y ılın d a kim lerle tartışıy o rd u .

O ana k ad ar susan am a h ı r ­ sın d a n z an g ır zan g ır . titrey e n delikanlı şoföre «Biraz dursana!» dedi. Şoför sağa yanaştı durdu. D elikanlı arabadan indi ve a r ­ ka k ap ıy ı a ç tık ta n sonra sa­ k a llıy ı kolundan yakalayıp çek ­ ti aşağı aldı. Yobaz neye uğ­ rad ığ ın ı anlam am ıştı D elikan­ lı arabaya bindi ve şoföre «Çek!» dedi. «Onun p a rasın ı ben vereceğim!»

Sonra pencereden uzanıp sa­ kallıya b a ğ ırd ı:

— Bu memlekette Atatürk düşmanları, işte böyle yaya ka­ lırlar!

17 YIL

ÖNCE

BUGÜN

Hazırlayan: HAŞAN PULUR *

w *

st

* * * * * * * * *■ * 5 f * * * * * * * * * * * * * * * * * Yeditepe Şiir Antolojisinin 84 üncü sayfasmda şöyle bir cüm­ le vardır: «Oldukça hareketli se­ çen ömrünü 195(1 yılının 15 Ka- sım’mda tamamladı.» Orhan Ve- li’dir bu 17 yıl önce bugün, «ol­ dukça hareketli geçen ömrünü tamamlayan» şair... Şiire na­ sır’ı, kundurayı, Süleyman efen- di’yi sokan, büyük lâfların, ko­ caman kocaman dertlerin, varıl­ ması insan oğlunun yeteneği dı­ şında olan duyguların değil, in­ sanoğlunun güçlük yaşantısının şairiydi. Küçük sevinçlerin, kü­ çük sıkıntıların, küçük insanın, küçük dünyasının şairi. Onun «Süleyman efendisi, dünya’da nasırdan çektiği kadar hiçbir şeyden çekmemişti.» Ve bir gün Orhan Veli öldü. Tuttular Rumelihisar’ma gömdüler. 17 yıldır orada yatıyor şöyle di yerekten:

«İstanbul’da, Boğaziçi’nde, ,

Bir fakir Orhan Veli’yim; Veli’nin oğluyum,

Tarifsiz kederler içinde. (

Urumelihisarı’na oturmuşum; Oturmuş da bir türkü tutturmuşum:

«İstanbul’un mermer taşları;

Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşlan; Gözlerimden boşanır hicran yaşları;

Edalı’m

Senin yüzünden bu halım.» İstanbul’un orta yeri sinema;

Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama; El konuşur sevişirmiş bana ne?

Sevdalı’m

Boynuna vebalım!»

İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim;

Bir garip Orhan Veli, Veli’nin oğlu;

Tarifsiz kederler İçindeyim.»

* * * * * * * * * * * * * * * X X X Jtt 1 X M M k

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

5.Alt Problem: Özel eğitim okullarında çalıĢan, alan değiĢikliği yoluyla özel eğitim öğretmenliğine geçen sınıf öğretmenlerinin tükenmiĢlik düzeyi ve yaĢam

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Curiosity küçük bir araba büyüklüğün- de ve neredeyse 1 ton ağırlığında, önceki araçlardan çok daha büyük bilimsel aletler taşıyor.. Bu hareketli

Onyedinci Asırda Hezar- fen Ahmet Çelebi kanat­ larla Galata kulesinden uçmuştu, Lâgari Haşan Çelebi de elli okka barut macunundan yapılan yedi kollu bir

Nâzım 10 Eylül 1959'da Rusça kaleme aldığı vasiyetnamesinde, en değerli mirası olan eserlerinin telif hakkının üçte ikisini karım Münevver ve oğlum Mehmet'e diyerek

Üzülerek be lirtelim kİ, dünyada hiç bir ulusa nasip olmayacak zen­ ginlikte ve çok değerli mal zemesi olan Askeri Müzeye, eski Pangaltı Harbiye’sinin arka

«— Anadan doğma âmâ oldu­ ğum için renk diye bir şey bil­ mem.. Fakat domatesin evvelâ ye­ şil, sonra da olgunlaşarak kırmı­ zılaştığını

yüzyılın başına kadar olan sürede Galata’nın yangınlara bağlı olarak geçirdiği fiziksel ve sosyal doku değişimleri üzerinde durulmuş ve bu değişimler sonucunda