• Sonuç bulunamadı

XIII.-XIV. yüzyıllarda Anadolu'da Harezmliler (Horzumlular)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "XIII.-XIV. yüzyıllarda Anadolu'da Harezmliler (Horzumlular)"

Copied!
119
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVESİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ORTAÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

XIII.-XIV. YÜZYILLARDA ANADOLU’DA

HAREZMLİLER (HORZUMLULAR)

Muhammet ERCAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVESİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ORTAÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

XIII.-XIV. YÜZYILLARDA ANADOLU’DA

HAREZMLİLER (HORZUMLULAR)

Muhammet ERCAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN

(3)
(4)
(5)
(6)

v ÖN SÖZ

Harezmşahlar, 1097-1231 yılları arasında Harezm, Maveraünnehr, İran, Gazne ve Güney Azerbaycan bölgelerine hâkim olan bir Türk devletidir. Moğol istilalarıyla birlikte yıkılış sürecine giren devletin son hükümdarı Celâleddin Harezmşah, İran taraflarında vassal devletlere hâkim olarak Harezmşahları yeniden ihya etmeyi başarmıştır. Türkiye Selçuklu Devleti’yle komşu olunduktan Sultan I. Alâeddin Keykubad ile iyi ilişkiler kurulmuş fakat diplomasi de başarılı olamayan Celâleddin Harezmşah’ın Ahlat’a saldırmasıyla ilişkiler bozulmaya başlamıştır. I. Alâeddin Keykubad ve Melik Eşref’in ittifakıyla Yassıçemen’de yenilgiye uğrayan Celâleddin Harezmşah, Moğolların takibi sırasında Anadolu’da bir eşkıya tarafından katledilmiştir.

Celâleddin Harezmşah’ın ölümüyle beraber Doğu Anadolu’da başıboş gezen komutanları Selçuklu devlet hizmetine alınmış, Moğol istilalarından kaçan Türkmen-Harezmliler de Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardı. Orta Asya kültürünü de beraberinde getiren bu Türkmen zümreler Anadolu’nun etnik-kültürel yapısına etki etmişlerdir. Bu zümreler içerisinde yer alan Harezmliler, daha sonrasında Horzumlular olarak adlandırılmışlardır. Genellikle Batı Anadolu’da yaşayan; aşiret, oymak ve cemaat adlarıyla zikredilen Horzumlular, günümüzde dahi varlıklarından söz ettirmekte olup onlar hakkındaki çalışmalar makaleden öteye gidememiştir.

Horzumlular hakkında yapılan çalışmaların; azlığından, yetersizliğinden ve Anadolu’da ki etkisinin göz ardı edilmesinden yola çıkarak araştırmamızın konusu XIII.

ve XIV. Yüzyıllarda Anadolu’da Harezmliler (Horzumlular) olarak belirlenmiştir.

XIII.-XIV. Yüzyıllarda Anadolu’da Harezmliler (Horzumlular) adlı çalışmamızı iki bölümden oluşturarak incelemeye çalıştık:

Birinci Bölümde; Celâleddin Harezmşah Dönemi, Harezmşahlar Devleti’nin Yıkılması ve Selçuklular Hizmetinde Harezmliler olarak üç ana başlıkta incelemeye çalıştık ve bu bölümde Celâleddin Harezmşah’ın hayatından başlayarak Türkiye Selçuklularıyla olan ilişkilerini ve diğer devletler ile olan münasebetlerini ele aldık.

(7)

vi

İkinci Bölümde ise; Harezmlilerin Anadolu Beylikleri ile ilişkilerini ve Horzumluların Anadolu’da ki varlıklarını ele alarak Harezmşahlar Devleti’nin yıkılmasıyla beraber Anadolu’da kalan Harezmlilerin faaliyetleri, etkileri, yer adları ve Türkmenlerden bahsettik.

Bu çalışmamda maddi manevi desteklerini esirgemeyen saygı değer hocam Prof. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN’e teşekkür ederim. Her zaman yanımda bulunan ve üzerimde birçok emekleri olan aileme ve dostlarım Mehmet Faik VİDİN ve Mehmet ALKAN’a teşekkürlerimi bir borç bilirim.

(8)

vii T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc inin

Adı Soyadı Muhammet ERCAN Numarası 164202021004 Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Ortaçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN

Tezin Adı XIII.-XIV. Yüzyıllarda Anadolu’da Harezmliler (Horzumlular) ÖZET

Harezmşahlar, 1097-1237 yılları arasında Harezm, Maveraünnehr, İran, Gazne ve Güney Azerbaycan bölgelerine hâkim olan bir Türk devletidir. Celâleddin Harezmşah, Moğol istilalarıyla beraber yıkılış sürecine gelen devletini İran taraflarına gelerek tekrar kurmuştur. Celâleddin Harezmşah’ın Ahlat üzerine saldırmasıyla I. Alâeddin Keykubad ve Melik Eşref arasında Harezmşahlara karşı ittifak kurulmuştur. Yassıçemen ovasındaki muharebe Harezmşah mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır. Bu yenilgiyle beraber Celâleddin Harezmşah Moğol takibine maruz kalarak bir eşkıya tarafından katledilmiş ve ölümüyle beraber topraklarına Moğollar hâkim olmuştur. Harezmli komutanlar Selçuklu himayesine alınarak Kayır Han’ın ölümüne kadar görevlerine devam etmişlerdir. Kayır Han’ın ölümüyle devlet hizmetinden ayrılan Harezmliler Anadolu’dan ayrılmışlarsa da II. Gıyâseddin Keyhüsrev’in daveti üzerine Anadolu’ya tekrar gelmiş ve Horzumlular olarak günümüze kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Bu çalışmamızda XIII. ve XIV. yüzyıllarda Harezmşahlar ve bakiyeleri olan Horzumluların Anadolu’daki varlıklarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimler: Harezmşahlar, Moğollar, Celâleddin, Harezmşah,

(9)

viii T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc inin

Adı Soyadı Muhammet ERCAN Numarası 164202021004 Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Ortaçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN Tezin Adı

XIII.-XIV. The Khorezians in Anatolia in the Centuries (Khorzums)

ABSTRACT

Khwarezmshahs is a Turkish state wich dominated Mawara’un- Nahr, Gazne and South Azerbaijan between 1097 and 1237. Jalaleddin Khwarzemshah has founded his state wich destroyed by Mongols attacks at Iran Lands. As Jalaleddin Khwarzemshah attacet to Ahlat, Alaeddin Keykubat I. and Melik Eshref has set an alliance against to him. The war that happened at the Yassıçemen Plain finished as loss by Khwarzemshah. Whit this loss, Khwarzemshah followed by Mongols and killed by a bandit and Mongols were dominated the Khwarzemshah’s lands. Khwarezmid commanders were comtinued thir job rule of the Seljuks until the death of Kayır Khan. Eventhough they quit their job whit his death and went far from Anatolia, they came back again by invitation of Gıyaseddin Keyhusrev II. Thereafter they continued thir exictence as Hhworzums until nowadays. We aimed in this study to review the Khwarezms’s exictence who known as Khworzums in Anatolia between XVIII. and XIV. centuries.

Key Words: Khwarazmshah, Mongols, Jalaleddin Khwarazmshah, Seljuks, Khorzums, Anatolia.

(10)

ix

KISALTMALAR

AÜ Atatürk Üniversitesi

AÜDTCF Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi AÜİFD Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

BOA Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Bşk. Başkanlığı

C. Cilt

CÜİFD Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

çev. çeviren

DH Dahiliye

DİA Diyanet İslam Ansiklopedisi

dr. doktor

Gnl. Genel

haz. hazırlayan

H. Hicri

İA İslam Ansiklopedisi

İÜ İstanbul Üniversitesi

KSİÜSBD Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

mad. maddesi

(11)

x

ML Maliye

MUİ Muhaberat-ı Umumiye İdaresi

MV Meclis-i Vala

Prof. Profesör

s. sayfa

S. Sayı

SDÜ Süleyman Demirel Üniversitesi

SÜ Selçuk Üniversitesi

terc. tercüme

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

TTK Türk Tarih Kurumu

VRD. TMT. d… Varidat Temettuat Defteri

(12)

xi İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ ... v ÖZET ... vii ABSTRACT ... viii KISALTMALAR ... ix İÇİNDEKİLER ... xi GİRİŞ ... 1

I. METOT VE KAYNAKLARA DAİR ... 1

A. Konunun Önemi ve Sınırlandırılması ... 1

C. Temel Kaynaklar ... 2

C. Araştırma Eserler ... 10

II. HAREZMŞAHLAR DEVLETİ’NE KISA BİR BAKIŞ ... 12

I. BÖLÜM CELÂLEDDİN HAREZMŞAH VE HAREZMLİLERİN ANADOLU’DAKİ FAALİYETLERİ I. CELÂLEDDİN HAREZMŞAH DÖNEMİ ... 20

A. Celâleddin Harezmşah’ın Saltanatının İlk Devirleri ... 20

B. Harezmşahlar Devleti’nin Yeniden Kurulması ve Fetih Hareketleri ... 22

C. Alâeddin Keykubad Döneminde Türkiye Selçuklu Devleti ... 25

D. Türkiye Selçukluları ile Harezmşahlar Arasındaki İlişkiler ... 26

(13)

xii

II. HAREZMŞAHLAR DEVLETİ’NİN YIKILMASI ... 32

A. Yassıçemen Savaşı ... 32

B. Celâleddin Harezmşah’ın Ölümü ... 37

III. SELÇUKLULAR HİZMETİNDE HAREZMLİLER ... 41

A. Alâeddin Keykubad Döneminde Harezmliler ... 41

B. I. Alâeddin Keykubad’ın Ölümü ... 45

C. II. Gıyâseddin Keyhüsrev’in Tahta Çıkışı ve Kayır Han Meselesi ... 46

D. II. Gıyâseddin Keyhüsrev Döneminde Harezmliler ... 48

E. Babaîler İsyanı’nda Harezmlilerin Rolü ... 52

F. Moğollara Karşı Şemseddin İsfahânî’nin Suriye’de Asker Toplaması ... 54

G. Harezmli Devlet Adamları ve Faaliyetleri ... 56

II. BÖLÜM HAREZMLİLERİN ANADOLU’DAKİ ETKİLERİ VE HORZUMLULAR I. ANADOLU BEYLİKLERİ VE HAREZMLİLER ... 62

A. Anadolu Beyliklerinin Kurulması ve Harezm Etkisi ... 62

1. Anadolu Beyliklerinin Kurulma Süreçleri ... 62

2. Menteşe Beyliğinin Menşei Meselesinde Harezmlilerin Rolü ... 63

3. Germiyan Beyliği’nin Harezmlilerle İlişkisi ... 66

4. Saruhan Beyliği ve Menşei Meselesinde Harezmliler ... 67

5. Kayılar ve Harezmliler ... 69

(14)

xiii

II. HORZUMLULAR ... 74

A. Anadolu’da Horzumlular ... 74

B. Horzum Yer Adları ... 76

1. Doğu Anadolu Bölgesi ... 76

2. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ... 77

3. Batı Anadolu Bölgesi ... 77

4. Anadolu’nun Diğer Bölgelerindeki Horzum Yer Adları ... 79

5. Aşiret ve Türkmen Taifesi ... 80

6. Horzum Dışındaki Harezmli İsimler ... 82

C. Anadolu Aşiretleri ve Harezmliler ... 83

D. Harezmlilerin Kültürü ve Anadolu’ya Etkisi ... 86

BİBLİYOGRAFYA ... 94

(15)

1 GİRİŞ

I. METOT VE KAYNAKLARA DAİR

A. Konunun Önemi ve Sınırlandırılması

Harezm, Büyük Selçuklular zamanında vali statüsü ile yönetilen bir bölgeydi. Selçukluların zayıflamaya başladığı sırada Harezm bölgesi Alâeddin Atsız ile beraber devlet konumuna yükselmiş ve Harezmşahların temelleri atılmıştır. Moğollarla mücadele eden devletin son hükümdarı Celâleddin Harezmşah’ın İran taraflarına gelmesiyle beraber Türkiye Selçukluları ile iyi ilişkiler kurulmaya başlanılmıştır. Onun Ahlat üzerine saldırılarda bulunmasından dolayı Selçuklu ve Eyyûbî kuvvetleri karşısında bozguna uğrayan Celâleddin Harezmşah, bir müddet sonra katledilmiş ve devletine Moğollar hâkim olmuşlardır. Bu sıralarda Selçukluların himayesinde yaşamaya başlayan Harezmliler, Anadolu, Suriye, Mısır ve Hicaz bölgelerine de dağılmışlardır. Anadolu’da kalanlara ise zamanla Harezm kelimesinin bozulmuş hali olan Horzumlular denilmeye başlanılmıştır. Siyasi ve kültürel faaliyetleri açısından Harezmliler Anadolu için önemli bir yer teşkil etmektedirler.

Bu araştırmada ele alınan Anadolu’da Harezmliler veya Horzumlular konusunda bazı çalışmalar yapılmakla beraber bu çalışmalar makale şeklinde ele alınmakla beraber genelde eserlerin ara kısımlarında bulunmuşlardır. Özellikle Harezmlilerin devamı niteliğindeki Horzumluların göz ardı edilmesi, bu çalışmamızı belirlememizde araştırmanın konusunu belirlememizde bize yol göstermiştir. Bu maksatla bizde Anadolu’da Harezmlilerin etkisinden yola çıkarak Harezmşahlardan başlamak suretiyle özellikle XIII.-XIV. yüzyıllardaki faaliyetlerini ele alarak günümüze kadar ki varlıklarından söz ettik.

B. Araştırmada Takip Edilen Teknik ve Metotlar

Araştırmaya konu olan XIII.-XIV. yüzyıllarda Anadolu’da Harezmliler incelenirken, Harezmşahlar ve Türkiye Selçuklularının kuruluş tarihleri ve siyasi

(16)

2

olayları göz önünde bulundurulup kronolojik sıralama takip edilerek ele alınmıştır. Harezmşahlar Devleti incelenirken özellikle mücadeleci tavırları ve siyasi faaliyetleri göz ardı edilmemiştir. Celâleddin Harezmşah ve komutanı Kayır Han’ın çalışmamızın temel noktalarını oluşturmalarından dolayı özellikle onlar üzerinde durulmuştur. Harezmlilerin Anadolu’ya verdikleri adlar tespit edilerek açıklamalar yapılmış olup siyasi ve kültürel etkileri de incelenerek yaşadıkları bölgeler ve diğer Türkmen aşiretleriyle ilişkilerinden bahsedilmiştir.

Bilimsel metot ve tekniklere özen göstererek hazırladığımız bu çalışmada, öncelikle dönemin kaynakları tespit edilerek taranmış ve daha sonra araştırma eserlere ulaşılmaya çalışılmıştır. Böylece taranan kaynak ve araştırma eserlerde ele aldığımız devletler, milletler ve aşiretlerle ilgili konumuza katkı sağlayacağını düşündüğümüz bilgiler, fişleme metoduyla planlamaya hazır hale getirilmiştir. Kullanılan bütün kaynaklar ve araştırma eserler, dipnotlarda ve bibliyografyada gösterilmiştir.

Araştırmada, Anadolu’da yer alan Horzum yerleşkelerinin adlarının değişmiş olmasından ve özellikle Harezm adının Harizm//Harzem gibi farklı yazılışlarından dolayı problemlerle karşılaşılmıştır. Bu sorunu çözebilmek maksadıyla yer adlarının eski ve yeni halleri incelenirken, Harezm adı da genel kabul edildiği şekliyle dikkate alınmıştır. Ele alınan konularla ilgili bazı bilgiler ve tarihler hususunda tutarsızlıklara rastlanılmıştır. Bu sorunu da çözüme kavuşturmak için kronolojik sıra takip edilerek olaylar ele alınmaya çalışılmıştır.

C. Temel Kaynaklar

1. Şehabeddün Ahmed ün- Nesevî, Celalüttin Harezemşah

Harezmşahlarda devlet hizmetinde bulunan Nesevî, Celâleddin Mengübertî’nin münşisiydi1. Bu maksatla onun bütün seferlerine katılmıştır. Mengübertî’nin yanından ayrılmayan Nesevî, Harezmşah’ın vefatıyla beraber Meyyafarikin hâkimi Melik Şehâbeddin Gazi’nin hizmetine girdi. Daha sonra Harezmlilerin lideri olan Berke Han’ın

(17)

3

da hizmetinde bulunan Nesevî hayatının son dönemlerinde Melik Nasır Yusuf’un hizmetindeydi2.

Siretü’s-Sultan Celaliddin Mengübertî adlı eseri Moğollar hakkında bilgilerle başlamaktadır. Sonrasında Cengiz Han ve Alâeddin Muhammed devrindeki olayları anlatan Nesevî, Celâleddin Mengübertî’nin Harezmşah tahtına geçmesinden vefatına kadar olan olayları ayrıntılı bir şekilde kaleme almıştır. Türkiye Selçukluları açısından I. Alâeddin Keykubad ve II. Gıyâseddin Keyhüsrev devirleri hakkında önemli bilgiler de vermektedir.

2. İbn Bibi, el-Evamirü’l-Ala’iyye fi’l-Umuri’l-Ala’iyye (Selçukname)

el-Hüseyin b. Muhammed b. Ali el-Caferi er-Rugadi İbn Bibi Kemâleddin Kamyar tarafından Harzemşahların yanında keşfedilmiş kadın müneccimin oğludur. Emir Kemaleddin tarafından ilginç bulunan bu durum I. Alâeddin Keykubad’ın isteğiyle Konya’ya getirilmiş ve devlet hizmetine girmişlerdir. Türkiye Selçuklularının 1192-1281 yılı olaylarını ele alan eser, devri açısından çok önemli bir kaynaktır. II. Kılıçarslan ile başlayan eser, Selçuklu sultanları hakkında bilgiler vermektedir. Çalışmamız açısından Celâleddin Harezmşah’ın Anadolu’ya gelmesinden, katledilmesine kadar olan süreci ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. Ayrıca Harezmli komutanlar Kayır Han, Berke Han, Güçlü Han, Yılan Boğa, Saru Han hakkında bilgiler vermektedir.

3. Alâeddin Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan Güşa

1226 yılında Cüveyn’in Azadvar kasabası’nda doğduğu için bu isimle anıldı3. Eski ve meşhur bir aileden geldiği bilinen Cüveynî’nin dedesi Şemseddin Muhammed, Harzemşahlar’ın maliye nazırıydı. Genç yaşta iken, Moğollar tarafından kabiliyetli görülmesinden dolayı hizmetlerine girdi. Hülâgû Han zamanında Irak-ı Arap ve

1 Abdülkerim Özaydın, ‘’ Nesevî, Muhammed b. Ahmed’’, mad. DİA, C. 32, İstanbul 2006, s. 577. 2 Özaydın, ‘’ Nesevî’’, s. 577.

(18)

4

Huzistan Abaka Han devrinde ise Irak-ı Acem’in idaresi verildi. 1283 yılında Mugan’da vefat etti4.

Dünya Fatihi (Cengiz Han) Tarihi anlamına gelen Tarih-i Cihan Güşa üç ciltten oluşmaktadır. Cengiz Han’ın ortaya çıkışından, yasalarına, devletini kurmasına, fetihlerine, ölümünden sonra ortaya çıkan devletin bölünmelerine ve Moğolların ilerleyişinden detaylı bir şekilde bahsedilir. Harezmşahların ortaya çıkışından yıkılışına kadar olayları da fazlasıyla bahsedilmektedir.

4. İbnü’l-Esîr, İslam Tarihi el-Kâmil fi’t-târîh

1160 yılında Cizre’de doğan müellif, Cezeri ve babasının isminin Esirüddin olmasından dolayı İbnü’l-Esîr ismiyle anıldı5. Musul ve Bağdat’ta eğitim gören İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh adlı eserinde Hz. Adem’den başlayarak 1231 yılına kadarki olayları anlatmaktadır. Türkiye Selçukluları ve Harezmşahlar hakkında bilgiler mevcuttur. Çalışmamızda Harezmşah sultanlarının hayatlarından ve özellikle Celâleddin Harezmşah’ın geçtiği yerlerden fazlasıyla yararlandık. Ayrıca Celâleddin Harezmşah’ın ölümünden sonraki Harezmlilerle ilgili bilgiler içermesinden dolayı da çalışmamız için önemli bir eserdir.

5. Minhâc-ı Sirâc el- Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî

1193 yılında Firuzkuh’da dünyaya gelen Cûzcânî’ni Minhâc-ı Sirâc adıyla şöhret bulmuştur6. 1260 yılına kadar adından söz ettiren müellifin eseri; 23 bölüme ayırmış ve Delhi Sultani Nasırü’d-din Mahmud’a takdim etmesinden dolayı Tabakat-ı Nasıri ismini vermiştir7. Selçuklular ve Harezmşah sultanların hayatlarından bahsedilmesinden dolayı çalışmamızdan fazlasıyla yararlanmamız açısından önemli bir eserdir.

4 Bilgin, ‘’ Cüveynî Ata Melik’’, s. 140.

5 Kemaloğlu, ‘’Türkiye Selçuklu Kaynakları’’, s. 15.

6 Minhâc-ı Sirâcel- Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, terc. Erkan Göksu, Ankara 2015; s. 1. 7 Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, s. 11-12.

(19)

5

6. Muhammed b. Havendşah b. Mahmud Mîrhând, Ravżatü’ṣ-Safâʾ fî Sîreti’l-Enbiyâʾ ve’l-Mülûk ve’l-Hulefâʾ (Tabaka-i Selçukiyye)

Timurlular döneminin tarihçisi olan Mîrhând, 1433 yılında Belh şehrinde doğmuştur8. Herat’ta eğitim alan Mîrhând hocası Ali Şir Nevai’nin teşvikiyle Ravżatü’ṣ-ṣafâ’yı yazmaya karar vermiştir9. Müellifin eseri 7 ciltten oluşmaktadır. Erkan Göksu tarafından eserin Selçuklular ve Harezmşahları içeren dördüncü cildini Tabakat-i Selçukiyye adıyla çevirmiştir. Çalışmamızda Selçukluların Harezmşahlarla ilgili önemli bilgilerin içermesinden dolayı özellikle giriş kısmında ele aldığımız konularda eserden yararlandık.

7. Ahmed b. Mahmud, Selçuk-name

Ahmed b. Mahmud’un Selçukname adlı eseri Osmanlılar devrinde kaleme alınmıştır10. Müellif eserinde genellikle Büyük Selçuklulardan bahsetmekle beraber diğer Selçuklu devletlerinin de adlarından zikretmektedir11. Gazneli Mesud ve Selçuklular arasında meydana gelen sorunlardan başlayan eser, Türkiye Selçuklularının yıkılmasına kadar olan olayları içermektedir. Çalışmamızda; Harezmşahlar bahsi geçen yerlerden özellikle yararlanılmıştır.

8. Anonim, Tarih-i Ali Selçuk (Anonim Selçukname)

1363 yılında kaleme alınan eserin yazarı bilinmemektedir. 1952 yılında Feridun Nafiz Uzluk tarafında Paris nüshası ele alınarak ilk defa çevirisi yapılmıştır. Eser Tarih-i Ali Selçuk Padişahan-ı ila Rahmetihi li-Rabbihi el-Gafur ismiyle de anılmıştır12. Eser Selçuklularının ortaya çıkışından başlayarak Harezmşahlar, Eyyûbîler, Abbâsîler ve Moğollar hakkında bilgiler içermektedir. Olaylar 1363 yılına kadar anlatılmaktadır.

8 Muhammed b. Havendşah b. Mahmud Mîrhând, Ravżatü’ṣ-Safâʾ fî Sîreti’l-Enbiyâʾ Mülûk ve’l-Hulefâʾ(Tabaka-i Selçukiyye), terc. Erkan Göksu, Ankara 2018, s. 1.

9 Mîrhând, Ravżatü’ṣ-Safâʾ fî Sîreti’l-Enbiyâ, s. 2.

10 Erdoğan Merçil, ‘’Selçukname’’, mad. DİA, C. 36, İstanbul 2009, s. 397. 11 Merçil, ‘’Selçukname’’, s. 397.

12 Anonim, Tarih-i Ali Selçuk (Anonim Selçukname), çev. Halil İbrahim Gök-Fahreddin Çoşguner, Ankara

(20)

6

9. Gregory Abu’l-Facac, Abu’l Farac Tarihi

Malatyalı Gregory Abu’l-Farac (İbn-i ü'l-İbri veya Bar Hebraeus) tarafından yazılan Tarih adlı eser, Süryanice’den İngilizce’ye Ernest A. Wallis tarafından 1932 yılında çevrilmiştir13. İngilizce’den Türkçe’ye 1945 yılında çevrilmiştir. Eser Hz. Adem’in yaratılışından başlayarak, 1284 yılına kadar meydana gelen insanlık tarihinden bahsetmektedir. Anadolu’da bulunmasından dolayı Türkiye Selçuklularının siyasi ve askeri faaliyetleri hakkında da fazlasıyla bilgiler içermektedir. Celâleddin Harezmşah’ın Anadolu’daki faaliyetleri bahsetmesinden dolayı çalışmamız açısından önemli bir eserdir.

10. Kerîmüddin Mahmud-i Aksarâyî, Müsâmeretü’l-Ahbâr

Aksaraylı bir aileye mensup olan Kerimüddin Mahmud, 1301 yılına kadar Mücirüddin Emirşah’ın maiyetinde bulundu. Daha sonraları Gazan Han tarafından Anadolu vakıf mütevelliğine ve sonrasında Aksaray muhafızlığı gibi vazifelere getirildi. 1323 yılında Müsameretü’l-Ahbar adlı eserini Anadolu valisi Timurtaş’a ithaf etti14. Dört bölümden oluşan eser; Rumi, Yezdicerd, Hicri ve Celali takvimlerinden bahsederek başlar. Hz. Peygamber, Dört Halife, Emeviler, Abbâsîler, Büyük Selçukluları ve nihayetinde Türkiye Selçukluları ve Moğollardan fazlasıyla bahsetmektedir. Anadolu Türk tarihi açısından ana kaynaklar arasında önemli bir yere sahiptir. Taceddin Mutez hakkında bilgiler mevcut olmasında dolayı çalışmamızda eserden yararlanılmıştır.

11. İbn’ül İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye

İmamuddin Ebu’l-Fida İsmail b. Ömer b. Kesîr, Dımaşk civarında Busra’ya bağlı köylerden Micdel köyünde 1301 yılında doğdu15. 1306 yılında Şam’a yerleşen İbn Kesîr, sağlam bir eğitimden geçti. Akide yönünden eş’ari fıkıh yönünden şafi olan İbn Kesîr, İbn Teymiyye’ye bağlıydı. 1373 yılında vefat ettiğinde hocasının yanına gömülmüştür16.

13 Kemaloğlu, ‘’Türkiye Selçuklu Kaynakları’’, s. 22.

14 İsmail Aka, ‘’Aksarâyî’’ mad., DİA, C. 2, İstanbul 1989, s. 293.

15 İsmail Cerrahoğlu, “İbn Kesîr ve Tefsiri”, AÜİFD, C. XXV, Ankara 1981, s. 45-69. 16 Cerrahoğlu, ‘’İbn Kesîr’’, s. 49.

(21)

7

el-Bidâye ve’n-nihâye adlı eseri yaratılıştan 1357 yılına kadar meydana gelen olayları kapsamaktadır. Harezmşahlar hakkında bilgiler mevcut olmasından dolayı çalışmamız açısından önemlidir.

12. Yazıcızade Ali, Tevârîh-i Âl-i Selçûk

Yazıcızade Ali tarafından Ravendi’nin Rahatü’s-sudür ve ayetü’s-surür’u ve İbn Bibi’nin el-Evamirü’l-Ala’iyye fi’l-Umuri’l-Ala’iyye gibi eserlerin Farsça’dan Türkçe’ye çevirisi olarak hazırlanan eser, yazarın eklemeleriyle farklı bir kitap haline gelmiştir17. Türklerin tarih sahnesine çıkışından başlayarak, Oğuz damgalarından, Türklerden, Selçuklular, Eyyûbîler, Abbâsîler, Harezmşahlar ve Anadolu beyliklerinden bahsetmesi açısından sadece Selçuklular açısından değil Türk tarihi bakımından önemli bir eserdir.

13. Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, Câmi’ud Düvel

1631 yılında Selanik doğumlu olan Ahmed b. Lütfullah aslen Konyalıdır. Küçük yaşta Selanik Mevlevihanesi şeyhi Mehmed Efendi’ye bağlandı. Yirmili yaşlarında İstanbul’a geldi ve sırasıyla Galata ve Kasımpaşa Mevlevihanelerinde bulundu. Müneccimbaşı Şekibi Mehmed Efendi’den astronomi, astroloji ve matematik derslerini aldı ve hocasının ölümü ile müneccimbaşı oldu. II. Süleyman döneminde görevinden azledildi ve 1702 yılında Mekke’de vefat etti18.

Yaratılıştan 1670 yılına kadar olan olayları ele alan eser iki ciltten oluşmaktadır. Selçuklu ve Anadolu Beyliklerini anlattığı ikinci cildi Harezmşahlar ve Harezmliler hakkında da bilgilerin mevcut olmasından dolayı çalışmamız açısından önemli bir eserdir.

14. Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri

Şemseddin Ahmed Eflâkî; yıldızlar ilminde önemli şöhret kazanmasından dolayı Eflâkî mahlasını ve Ulu Arif Çelebi ile çok yakın olmasından dolayı da Arifi mahlası ile

(22)

8

anılmıştır. Babasının kim olduğu bilinmemekle beraber Saray şehrinde Özbek Han’ın sarayında öldüğü ve Eflâkî’ye büyük bir miras bıraktığını kendisi söylemektedir. 1318 yılında eserini bitiren Ahmed Eflâkî, 1360 yılında Konya’da vefat etmiştir19.

Ulu Arif Çelebi’nin isteği ile yazılan eserde; Mevlana’nın hayatına ve ölümünden sonra Mevleviliğe dair önemli olaylar yer alırken, Türkiye Selçuklularının o dönemki siyasi faaliyetlerinden fazlasıyla bahsedilmiştir. Baha Veled’in, I. Alâeddin Keykubad’ın Yassıçemen Muharebesi sırasında rüyasına girmesi hadisesi sadece Eflâkî’nin eserinde yer almasından dolayı çalışmamızda bu bilgilerden faydalanılmıştır.

15. İbnü’l-Verdî, Bir Ortaçağ Şairinin Kaleminden Selçuklular (Tetimmetü’l-Muḫtaṣar fî aḫbâri’l-beşer)

Asıl adı Ebu Hafs Zeynüddin Ömer b. El-Muzaffer b. Ömer el-Bekri el-Kureşi eş-Şafii el-Ma’ari olan İbnü’l Verdi 1292 yılında Suriye’de dünyaya gelmiştir20. Devrin en ünlü alimlerinden ders alan İbnü’l Verdi birçok eser kaleme almıştır. 1349 yılında veba salgını sırasında hayatını kaybetmiştir21. Mustafa Alican ise eserin sadece Selçuklular kısmını çevirmiştir. Çalışmamızın giriş kısmında ele aldığımız Celâleddin Mengübertî’den önceki Harezmşahlar tarihinden bahsederken özellikle Alâeddin Atsız devrindeki olaylarda müellifin eserinden yararlandık.

16. Mehmed Neşrî, Kitâb-ı Cihan-nümâ - Neşrî Tarihi

Asıl adı bilinmeyen Neşrî mahlaslı Hüseyin b. Eyne Bey adı şahıs Karamanlı olmakla beraber Sultan I. Selim’in hizmetinde bulunmaktaydı22. II. Murad devrinde karşımıza çıkan Neşrî, Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta çıktığı zamana kadar adından

18 Ahmet Ağırakça, ‘’Müneccimbaşı’’, mad., DİA, C. 32, İstanbul 2006, s. 4.

19 Muhammet Kemaloğlu, ‘’Türkiye Selçuklu Tarihi Birinci Elden Kaynakları’’, Tarih, Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, C.2/S.3, Karabük 2013, s. 9.

20 İbnü’l-Verdî, Bir Ortaçağ Şairinin Kaleminden Selçuklular, terc. Mustafa Alican, İstanbul 2017, s. 14. 21 İbnü’l-Verdî, Selçuklular, s. 16.

(23)

9

söz ettirir. Tahsilini yapmış olduğu Bursa’da mezarı bulunsa da yol çalışması yüzünden harap olmuştur23.

Kitâb-ı Cihannümâ adlı eseri genel bir dünya tarihini tasvir etmektedir. Günümüzde sadece Osmanlı bölümleri elimizde kalan kitabın özellikle Âşıkpaşazâde Tarihi ve çeşitli eserlerin derlemesi olarak karşımıza çıkmaktadır24. Eser Oğuz boylarından ve Türkiye Selçuklularından başlayarak Ertuğrul Gazi ve Osmanlıların kurulmasıyla devam ederek Fatih Sultan Mehmed’in vefatına kadar olan olayları içermektedir.

17. Âşıkpaşazâde, Âşıkpaşazâde Tarihi

Asıl adı Derviş Ahmed olan Âşıkī mahlaslı Âşıkpaşazâde, 1400 yılında Amasya’da doğmuştur25. Tekke çevresinde yetişen Derviş Ahmed, II. Murad zamanındaki olaylara şahit olmuştur26. Fatih devrinde de karşımıza çıkmakta olan Âşıkpaşazâde, 1484 yılında II. Bayezid devrinde vefat etmiştir. Birçok neşri yapılan eseri, Tevârîh-i Âl-i Osmânveya Âşıkpaşazâde Tarihi olarak geçmektedir. Eser Osmanoğullarının soyundan başlayarak Anadolu’ya geliş hikayeleriyle devam etmekte ve Fatih devrindeki olaylarda sonlandırılmaktadır. Ertuğrul Gazi ve Kayılar hakkında bilgiler içermesinden dolayı çalışmamızda eserden faydalanılmıştır.

18. Namık Kemal, Osmanlı Tarihi

II. Abdülhamid’in müneccimbaşısı Mustafa Asım Bey’in oğlu olan Namık Kemal 1840 yılında Tekirdağ’da doğmuştur27. Bürokrat bir aileye mensup bulunan Namık Kemal, şair, yazar, gazeteci ve idarecilik görevlerinde bulunmuştur. II. Abdülhamid devrinde Hürriyet taraftarı olduğundan dolayı sürgüne gönderildiği dönemlerde olmuştur.

23 Özcan, ‘’Neşrî’’, s. 20. 24 Afyoncu, ‘’Kronikler’’, s. 106.

25 Abdülkadir Özcan, ‘’Âşıkpaşazâde’’, mad. DİA, C. 4, İstanbul 1991, s. 6. 26 Özcan, ‘’Âşıkpaşazâde’’, s. 7.

(24)

10

Eseri, Osmanoğullarının ortaya çıkış hikayesinden başlamaktadır. Bizim çalışmamız açısından en önemli kısmı ise eserinde Osmanlıların soyu ve Kayılar hakkında bilgiler vermesidir. Ayrıca bu eser dışında çalışmamız açısından Namık Kemal’in Celâleddin Harezmşah adlı tiyatrosu Harezmşahların son dönemlerini anlatmaktadır. Tiyatroyu okuduğunuz zaman Celâleddin Harezmşah’ın duygu geçişlerini, faaliyetlerini ve amaçlarını anlamak mümkündür.

19. Anonim, Tevârîh-i Âl-i Osmân

İlk olarak II. Murad zamanında hazırlanmaya başlayan Tevârîh-i Âl-i Osmân eserleri, Süleymanşah’ın Anadolu’ya gelişiyle başlamakta ve yazıldığı tarihlere kadar devam etmektedir28. Anonim Tevârîh-i Âl-i Osmân kitapları Osmanlı tarihinin ilk dönemleri hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Bu eserler Süleymaniye kütüphanesinde bulunmaktadırlar ve birçok neşirleri yapılmıştır. Bizin kullandığımız Tevârîh-i Âl-i Osmân’ı ise Nihat Azamat hazırlamıştır. Eser, Osmanoğullarının soyundan başlayarak Kanuni dönemine kadar olan olayları içermektedir. Çalışmamızda Ertuğrul Gazi’nin menşei hakkındaki geçen meseleleri kullandık.

C. Araştırma Eserler

Çalışmamızda ana kaynaklar dışında eserler ve makalelerden de faydalanılmıştır. Aydın Taneri’nin Celalüddin Harizmşah ve Zamanı29 adlı çalışması Celâleddin

Harezmşah’ın doğumundan başlayarak katledilmesine kadar olan olayları ele almasından dolayı fazlasıyla eserden yararlanılmıştır.

Türkiye Selçuklu ve Harezmşahlar hakkında bilgileri fazlasıyla içeren Osman Turan’ın Selçuklular Zamanında Türkiye30 ve Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi

Vesikalar31 adlı çalışmalarından yararlanılmıştır. Bu konuda ayrıca Ali Sevim ve

28 Erhan Afyoncu, ‘’Osmanlı Siyasi Tarihinin Ana Kaynakları: Kronikler’’, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C.1/S.2, İstanbul 2003 s. 104.

29 Aydın Taneri, Celalüddin Harizmşah ve Zamanı, Ankara 1970. 30 Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1998.

(25)

11

Erdoğan Merçil’in birlikte ele aldıkları Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset Teşkilat ve

Kültür32 adlı çalışmasından ve İbrahim Kafesoğlu’nun Harezmşahlar Devleti Tarihi33

adlı eserinden istifade edilmiştir.

Celâleddin Harezmşah’ın Anadolu’daki faaliyetleri ve Harezmliler hakkında Muammer Gül’ün Harezmli Türklerin Anadolu ve Yakındoğu’ya Etkileri34, Osman

Gürbüz’ün Celâleddin Harizmşah ve Son Günleri35 ve Hasan Geyikoğlu’nun

Anadolu’da Kalan Harzemliler (Horzumlular) adlı makaleleri çalışmamız açısından

önemli bilgiler içermesinden dolayı fazlasıyla faydalanılmıştır.

Anadolu Beylikleri ve Harezmliler hakkında bilgiler içeren ve onlar arasında bağlantı kurulmasında faydalanılan çalışmalar ise şunlardır; Paul Wittek’in Menteşe

Beyliği36 adlı eseri, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu,

Karakoyunlu Devletleri37 adlı çalışması, Vedat Turgut’un Batı Anadolu Beyliklerinin

Menşei Meselesi38 ve İsmail Onarlı’nın Saruhanoğulları Beyliği’nin Ulu Evliyası:

Hamza Baba39 adlı makalesidir.

Horzumluların adlarını bulundukları bölgelere vermeleri açısından yararlanılan çalışmalar ise şunlardır; Mehmet Eröz’ün Kürtlerin Menşei ve Türkmenlerin

Kürtleşmesi40 adlı çalışması ve Sosyolojik Yönden Türk Yer Adları41 isimli sempozyum

bildirisidir. Ayrıca aynı konu üzerinde İç İşleri Bakanlığı tarafından çıkarılan 193342 ve

32 Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset Teşkilat ve Kültür, Ankara 1995. 33 İbrahim Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti Tarihi (485-618/1092-1221), Ankara 1982.

34 Muammer Gül, ‘’Harezmli Türklerin Anadolu ve Yakındoğu’daki Rolleri ve Tesirleri’’, Belleten,

C.LXX/S.257, Ankara 2006.

35 Osman Gürbüz, ‘’Celâleddin Harizmşah’ın Son Günleri’’, AÜİFD, S. 37, Erzurum 2012, s. 30. 36 Paul Wittek, Menteşe Beyliği, çev. Orhan Şaik Gökyay, Ankara 1944.

37 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1937. 38 Vedat Turgut, ‘’Batı Anadolu Beyliklerinin Menşei Meselesi’’, Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi, C.II/S.3, Sakarya 2016.

39 İsmail Onarlı, ‘’Saruhanoğulları Beyliği’nin Ulu Evliyası: Hamza Baba’’, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, S. 21, Ankara 2002.

40 Mehmet Eröz, ‘’Kürtlerin Menşei ve Türkmenlerin Kürtleşmesi’’, İÜ Sosyoloji Konferansları, S.5,

İstanbul 1964.

41 Mehmet Eröz, ‘’Sosyolojik Yönden Türk Adları’’, Türk Yer Adları Sempozyumu Bildirileri, 11-13 Eylül

1984, Ankara 1984.

(26)

12

196843 yıllarına ait Köylerimiz adlı çalışmalar, Ahmet Özkılınç-Ali Coşkun-Abdullah

Sivridağ tarafından hazırlanan Osmanlı Yer Adları44 çalışmaları konumuz açısından

önemli yer teşkil etmelerinden dolayı fazlasıyla yararlanılan eserler arasındadır.

Araştırmada bu eserler ve makaleler dışında Yusuf Halaçoğlu’nun Anadolu’da

Aşiretler, Cemaatler ve Oymaklar45 adlı çalışması, Bahaeddin Ögel’in Türk Kültür

Tarihine Giriş46 eseri ve Faruk Sümer’in Anadolu’da Moğollar47 adlı makalesinde de

yararlanılmıştır. Ayrıca konumuzla alakalı olarak İslam Ansiklopedisi ve Diyanet İslam Ansiklopedisindeki maddelerden de istifade edilmiştir.

II. HAREZMŞAHLAR DEVLETİ’NE KISA BİR BAKIŞ

Orta Asya’nın merkezi konumunda yer alan ve Hazar Denizi’nin doğusu ile Ceyhun Nehri’nin her iki tarafına uzanan bölgelere Harezm adı verilmiştir48. Bölgenin isminin ortaya çıkmasına dair birçok rivayet mevcuttur. Bu rivayetler ise şunlardır; Harezmliler Türk veya Şark hükümdarının hizmetinde bulundukları sırada Hakanın gazabına uğrayarak bulundukları bölgeyi terk ettiler ve Kas’a yerleştiler49. Akabinde, hükümdar onlar hakkında bilgi almak amacıyla adamlarını göndermiş ve onlarda balık tutup ateşte pişirip yediklerini hükümdara bildirmişlerdir. Bunun üzerine onların dilinde ete Har, oduna da rizm/rezm denilmesinden dolayı Harezm adını almışlardır50. Ayrıca Harrilerin ülkesi anlamına geldiği gibi, Farsça Hurşid (Güneş) ve Horden (Yemek) kelimelerinin Harezm’e dönüşmesi üzerinde de durulmuştur51.

43 Köylerimiz, Ankara 1968.

44 Ahmet Özkılınç-Ali Çoşkun-Abdullah Sivridağ, Osmanlı Yer Adları: II, Ankara 2013.

45 Yusuf Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650), C. III, Ankara 2009. 46 Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, C. I-II-III-IV, Ankara 2000.

47 Faruk Sümer, ‘’Anadolu’da Moğollar’’, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, S. I, Ankara 1969.

48 Zeki Velidi Togan, ‘’Harizm’’, mad. İA, C. 5, İstanbul 1964, s. 240; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti,

s. 30. V.V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, haz. Hakkı Dursun Yıldız, Ankara 1990, s. 153-154.

49 Togan, ‘’Harizm’’, s. 240; Abdülkerim Özaydın, ‘’Harizm’’ mad., DİA, C. 16, İstanbul 1997, s. 217. 50 Özaydın, ‘’Harizm’’, s. 217.

(27)

13

Harezm bölgesinde hüküm süren hükümdarlara Harezmşah unvanı verilirdi52. Şah unvanı ile hakimiyet sağlayan hanedanlar ise şöyledir:

Afrigoğulları 305-99553 Me’mûnîleroğulları 995-101754 Altuntaşoğulları 1017-104155 Anuşteginoğulları 1097-123156

Selçuklu hakimiyetinin altında bulunan Harezm bölgesine vali tayin edilen Anuştegin Garceî, Sultan Melikşah’ın taşdarı ve Harezm’in mutasarrıfı gibi görevleri de beraberinde barındırıyordu57. Anuştegin ile birlikte son defa kurulan Harezmşahlar

52Mehmed Fuad Köprülü, ‘’Harizmşahlar’’ mad., İA, C. 5, İstanbul 1964, s. 263; Aydın Taneri,

‘’Harizmşahlar’’ mad. DİA, İstanbul 1997, s. 228.

53 Afrig isminde bir şahıs tarafından 305 yılında kurulan hanedanlık, 995 senesine kadar bölgede hâkim

durumundaydı. İslam fetihleriyle beraber bölgenin İslamlaşması üzerine Afrigoğullarının ilk başta Emeviler ile başlayan ilişkileri daha sonra Abbâsîler ve Samanoğulları devrinde de devam etmiştir. Ayrıca bakınız; Togan, ‘’Harizm’’, s. 242-243; Taneri, ‘’Harizmşahlar’’ s. 228.

54Samanilerin Gürgenç valisi Ebu’l Abbas Me’mun b. Muhammed tarafından 995 yılında

Afrigoğullarından Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed’i bertaraf edip Harezmşah unvanıyla anılmaya başladı. 1017 yılında Sultan Mahmud’un Alp Tegin’in II. Memun’u öldürmelerini bahane etmesiyle Harezm’i Altuntaşoğulları yönetmeye başladı. Ayrıca bakınız; Ahmet Taşağıl, ‘’Me’muniler’’, mad. DİA, C. 29, Ankara 2004, s. 105; Togan, ‘’Harizm’’, s. 243-244.

55 1017 yılında Sultan Mahmud tarafından Harezm’e vali tayin edilen Altuntaş el-Hacib’in oğlu Harun,

Sultan Mesud devrinde Gaznelilere itaatkâr davranmak istemiyordu. Bu maksatla Selçuklulara yakınlaşmaya başladı. Fakat 1035 yılında öldürüldü. Yerine geçen İsmail Handanı ise Sultan Mesud’un Harezm’i Şah Melik’e vermesiyle Altuntaş Hanedanlığı 1041 yılında yıkıldı. Harezm daha sonrasında Selçukluların eline geçti ve sultanların atadığı valilerle yönetildi. Ayrıca bakınız; Cûzcânî, Tabakāt-ı

Nâsırî, s. 64-65; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 34-35; Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, Ankara 1972, s. 75-77.

56 1041 yılında Şah Melik’in eline geçen Harezm, bir müddet sonra Çağrı Bey’in seferiyle beraber

Selçukluların eline geçti. Sultanların atadığı valiler tarafından yönetilen bölgeye Melikşah devrinde Anuştegin Garceî atandı. Anauşteginoğullarının Harezm’i yönetmeye başlamasıyla Harezmşahlar Devleti’nin temelleri atıldı. Anuştegin Garceî’nin menşei itibariyle Beğdili, Kanglı/Kıpçak ve Yugur gibi boyların yanı sıra Halaç Türklerinden olduğu gibi iddialar mevcuttur. Ayrıca bakınız; Kafesoğlu,

Harezmşahlar Devleti, s. 39-40; Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, s. 345-346; Taneri,

‘’Harizmşahlar’’ s. 228.

57 Mîrhând, Ravżatü’ṣ-Safâʾ fî Sîreti’l-Enbiyâ, s. 121; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 37; Mehmet

Ali Çakmak, ‘’Moğol İstilası ve Harezmşahlar İmparatorluğu’nun Yıkılışı’’, Türkler, C. IV, Ankara 2002, s. 904.

(28)

14

Devleti’nin temelleri atıldı. Fakat Anuştegin’in fiilen idare etmediği Harezm’i diğer bir vali olan Ekinci b. Koçkar yönetmiştir58.

Sultan Melikşah’ın 1092 yılındaki ölümüyle beraber Selçuklu tahtına Berkyaruk oturdu59. Onun tahta geçtiği sıralarda devlet içerisinde mücadeleler mevcuttu. Kendi hakimiyetini sağlamak isteyen Sultan Berkyaruk bu maksatla devletin bütün emirlerinin kendisine katılmasını istedi60. Amcası Arslan Argun’un yardımlarıyla adından söz ettiren Emir Kodan ise bu sultanın isteğini kabul etmediği gibi Horasan’a gitmekte olan Harezmşah Ekinci b. Koçkar’ı öldürdü61. Sultan Berkyaruk ise bu durum üzerine Altuntak b. Hacib’i Horasan’a vali tayin ederek Harezm’in de yönetimini kendisine verdi62. Altuntak b. Hacib, Anuştegin Garceî’nin oğlu Kutbeddin Muhammed’i Harezm’e vali tayin ederek Anuşteginoğullarının hanedanlığının kurulmasına vesile oldu63. Kutbeddin Muhammed vefatına kadar Selçuklulara bağlı bir şekilde Harezm bölgesini yönetti ve nüfusunu artırarak bölgenin gelişmesini sağladı. 1128 yılında vefat etmesi üzerine Sultan Sencer tarafından Alâeddin Atsız Harezm’e vali tayin edildi64. Alâeddin Atsız, Sultan Sencer tarafından sevilen ve sayılan bir kişiliğe sahipti. Devlete bağlıydı ve sultanın seferlerinde de yanında yer alıyordu. Devlet adamları, Sultan Sencer ve Alâeddin Atsız arasındaki yakınlıktan rahatsızlık duyarak aralarını bozdular65. Alâeddin Atsız, sultanın yanından ayrılarak Harezm’e gitti ve 1138 yılında Sultan

58 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. X, çev. Abdülkerim Özaydın, İstanbul 1987, s. 222.

59 Sultan Melikşah’ın katledilmesiyle Selçuklu tahtına oturan Terken Hatun’un oğlu Mahmud çocuk yaşta

olmasından dolayı annesinin hükmü altındaydı. Berkyaruk ise durumu kabullenmeyerek kardeşiyle mücadelelere girişti. Devlet adamlarının Berkyaruk taraftarı olmasından dolayı 1093 yılında Selçuklu tahtına geçti ve kardeşi Mahmud’da hasta olduğundan birkaç gün sonra vefat etti. Ahmed b. Mahmud,

Selçuk-name, C. II, haz. Erdoğan Merçil, İstanbul 1977, s. 30-32.

60 Ahmed b. Mahmud, Selçuk-name, C. II, s. 32-34; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 37. 61 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. X, s. 222.

62 İbn’ül Kesîr, Büyük İslam Tarihi el-Bidâye ve’n-nihâye, C.12, çev. Mehmet Keskin, İstanbul 1995, s.

302; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. X, s. 223; İbnü’l-Verdî, Selçuklular, s. 52.

63 İbn’ül Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye, s. 302; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. X, s. 223-224.

64 Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, s. 88; Mîrhând, Ravżatü’ṣ-Safâʾ fî Sîreti’l-Enbiyâ, s. 182; Yazıcızade Ali, Tevârîh-i Âl-i Selçûk, çev. Abdullah Bakır, İstanbul 2017, s. 72; Taneri, ‘’Harizmşahlar’’, s. 229; Çakmak,

‘’Harezmşahlar İmparatorluğu’nun Yıkılışı’’, s. 904.

65 Alâeddin Ata Melik Cveyni, Tarih-i Cihan Guşa, çev. Mürsel Öztürk, Ankara 2013, s. 256; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. XI, çev. Abdülkerim Özaydın, İstanbul 1987, s. 67.

(29)

15

Sencer’e ilk isyanını başlattı66. Bunun üzerine Sultan Sencer, devlet adamlarının da kışkırtmalarıyla kendisine isyan eden Alâeddin Atsız’ın üzerine yürüdü. Sultanın ordusu karşısında tutunamayacağını anlayan Alâeddin Atsız, savaş meydanından kaçtı. Onun Harezm’i terk etmesiyle bölgenin yönetimi sultanın kardeşi Melik Gıyâseddin Süleyman’a verildi67. Fakat Alâeddin Atsız, Harezm’in elden çıkmasını kabul etmedi ve sultanın gidişini fırsat bilerek Melik Gıyâseddin’in üzerine yürüdü. Melik Gıyâseddin bozguna uğrayarak Sencer’in yanına gitti ve Alâeddin Atsız Harezm’e tekrar hâkim oldu68. Bu sıralar da Selçuklular da Karahıtaylarla mücadele içerisindeydiler. Sultan Sencer Karahıtaylar karşısında 1141 yılında yapılan Katvan mücadelesini kaybetti69. Bu durumu fırsat bilen Alâeddin Atsız, başkent Merv’e gelerek şehri yağmaladı, devlet hazinelerine el koydu ve hutbelerde sultanın adı yerine kendi isminin okunmasını sağladı70. Alâeddin Atsız, Selçuklulara karşı ikinci isyan girişiminde bulunduğu sırada, Karahıtay yenilgisinden sonra kendisini toparlayarak Merv’e gelen Sultan Sencer’in öfkesine maruz kaldı71. Derhal hazırlıklara başlanılarak itaatsizliğine karşılık vermek için Harezm’e hareket edilmesi üzerine Alâeddin Atsız, yenileceğini fark ettiği sırada sultandan affedilmesini istedi72. Sultan Sencer de ona karşı beslediği yakınlıktan dolayı veya çevresinin birçok düşmanla çevrili olmasından dolayı yine onu affetme yolunu seçti. Böylelikle Harezm valisi ikinci isyanı sonucunda yine affedilerek bölgesini yönetmeye devam etti.

66 Cüveynî, Cihan Guşa, s. 256; İbnü’l-Verdî, Selçuklular, s. 91; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s.

47-48.

67 Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, s. 347. 68 Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 48-49.

69 Sultan Sencer, Alâeddin Atsız’ın isyanı sırasında oğlunu öldürdü. Alâeddin Atsız’da Harezm’e tekrar

hâkim olduktan sonra Karahıtay hâkimi Gürhan’a haber göndererek sultanın üzerine gelmesi konusunda tahrik etti. Sultan Sencer Gürhan’ın üzerine geldiğini haber alınca ordusunu hazırladı. 1141 yılında Semerkant’ın kuzeyindeki Katvan mevkiinde Selçuklular ve Karahıtayların orduları karşılaştılar. Karahıtayların galip gelmesiyle sonuçlanan savaşta Sultan Sencer kaçarak canını zor kurtarmıştı. Ahmed b. Mahmud, Selçuk-name, C. II, s. 50-52.

70 Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. XI., s. 80; Ahmed b. Mahmud, Selçuk-name, C. II, s. 52-53;

İbnü’l-Verdî, Selçuklular, s. 92.

71 Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 57. 72 Cüveynî, Cihan Guşa, s. 257.

(30)

16

Selçukluların kuruluşundan itibaren her daim karışıklıkların merkezi olan Harezm’de Alâeddin Atsız ikinci kez isyan girişiminde bulunmasına rağmen muvaffak olamadı. Fakat o asla düşüncelerinden vazgeçmeyerek 1147 senesinde tekrar bir isyana teşebbüs etti73. Üçüncü teşebbüsü ise diğerlerinden farklı olarak Alâeddin Atsız’ın sultanı öldürmek maksadıyla hareket ettiği bir isyandı74. Kendisine suikast girişiminde bulunulacağını öğrenen Sultan Sencer, bir kez daha ordusunu hazırlayarak Harezm üzerine yürüdü75. Durumu haber alan Alâeddin Atsız, önceki isyanlarında olduğu gibi aynı şekilde özür dileyerek af dilemesiyle valiliğine devam etmesi sağlandı. 1153 yılında Selçuklularda Oğuz isyanı meydana gelmesinden sonra Sultan Sencer mücadeleler sırasında esir düştü76. Sultanı kurtarma teşebbüsleri sırasında Alâeddin Atsız, Selçuklu tahtına geçen Rükneddin Mahmud Han’ın yanında yer aldığını bildirmesine rağmen, Emir Müeyyed Ayaba tarafından Sultan Sencer’in kurtarılması sonucu tekrar ona itaatini bildirdi77. 1156 yılında felç geçiren Alâeddin Atsız, temmuz ayında vefat etti78. Onun vefat etmesiyle Cend’de bulunan İl-Arslan Harezm’e geldi ve babasının tahtına oturdu79. Alâeddin Atsız’ın ölümünden bir yıl sonra Sultan Sencer’de vefat etti80. Rükneddin Mahmud ve sonrasındaki sultanların çok fazla başarı gösteremeden devleti yıkılışa götürmeleriyle Harezmliler de kendi hükümranlıklarını ilan ettiler. Harezmşah İl-Arslan ise bu dönemde kendi hakimiyetini tesis etmeye çalışmıştır. Halife ile Irak Selçukluları arasında çekişmelerde sağduyudan yana olan İl-Arslan, siyasette babası kadar aktif olamamasına rağmen devletin kurucusu olarak görülmektedir. Fakat devletin temelleri Anuştegin Garceî ile atılırken, Alâeddin Atsız ile kurulmuş, İl-Arslan ile birlikte

73 Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 58. 74 Cüveynî, Cihan Guşa, s. 258.

75 Cüveynî, aynı yer; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 59; Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan,

s. 350.

76 Ahmed b. Mahmud, Selçuk-name, C. II, s. 72. 77 Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 69.

78 Cüveynî, Cihan Guşa, s. 262; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, s. 179; İbnü’l-Verdî, Selçuklular, s. 98. 79 Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, s. 121; Cüveynî, Cihan Guşa, s. 257; Çakmak, ‘’Harezmşahlar

İmparatorluğu’nun Yıkılışı’’, s. 905.

(31)

17

tamamen bağımsız hareket etmeye başlamışlardır. 1172 yılında İl-Arslan vefat etmiş yerine de oğlu Sultanşah geçmiştir81.

Sultanşah’ın Harezmşah tahtına geçmesiyle onun hükümdarlığını tanımayan kardeşi Alâeddin Tekiş, Harezm tahtını ele geçirmek üzere Gürgenç üzerine yürüdü82. Sultanşah, Alâeddin Tekiş’in gelmesi üzerine annesiyle beraber başkent Gürgenç’i terk etti ve Alâeddin Tekiş tek başına Harezm tahtına oturdu83. Sultanşah’ın vefat ettiği 1193 yılına kadar aralarındaki mücadeleler devam etti. Onun vefatıyla beraber tam manasıyla tahta geçen Alâeddin Tekiş, bu dönemde Karahıtayların saldırılarıyla uğraşmak zorunda kaldı ve sonrasında kendisini Selçukluların varisi olarak gördüğünde ise Irak topraklarına saldırdı. Akabinde, Irak Selçuklu Sultanı II. Tuğrul ile mücadeleye giriştikten sonra onu öldürmesiyle84 Hemedan’a gelerek tahta oturdu ve onların topraklarına hâkim oldu85. Alâeddin Tekiş, bölgeye bir vali tayin ederek başkente geri döndükten sonra Irak’ta ki sorunları ortadan kaldırarak Kanglı-Kıpçak boylarıyla mücadeleye girişti. Onları da itaat altına alarak bu grupları ordu içerisine kattı ve Harezmşah askerlerinin ana unsuru olmalarının yolunu açtı86. Irak topraklarına hâkim olunduktan sonra Abbâsî Halifesi Nâsır-Lidînillâh, Selçukluların varlığından itibaren kaybettiği siyasi otoriteyi tekrar sağlamak maksadıyla Hemedan’a asker gönderdi87. Halifenin bu hareketinden sonra devletin yıkılışına kadar devam eden Harezmşah-Abbâsî mücadelesi başlamış oldu. Bunun üzerine Alâeddin Tekiş, bölgeye gelerek hakimiyetini tekrar sağladı. Fakat onun ayrılmasından sonra karışıklıklar çıktığı vakit

81 Cûzcânî, Tabakat-ı Nasıri, s. 125-126; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, s. 303; İbnü’l-Verdî, Selçuklular,

s. 103.

82 Ahmed b. Mahmud, Selçuk-name, C. II, s. 139-140; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 84; Köprülü,

‘’Harizmşahlar’’ s. 269.

83 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, s. 303-304.

84 Mîrhând, Ravżatü’ṣ-Safâʾ fî Sîreti’l-Enbiyâ, s. 257-259; İbnü’l-Verdî, Selçuklular, s. 107; Köprülü,

‘’Harizmşahlar’’ s. 270; Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, Ankara 1972, s. 103.

85 İbn’ül Kesîr, Büyük İslam Tarihi el-Bidâye ve’n-nihâye, C.13, çev. Mehmet Keskin, İstanbul 1995, s.

80; Fatih Güzel, ‘’Moğol İstilasında Halife Nasır li-Dinillah’ın Rolü’’, İnsan ve Toplum Bilimleri

Araştırmaları Dergisi, C.4/S.1, İstanbul 2015, s. 144.

86 Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 130-141; Aydın Usta, ‘’ Moğol İstilası Dönemine Kadar Kıpçaklar

ve Harezmşahlar Devleti’’, Türkler, C. IV, Ankara 2002, s. 899.

(32)

18

tekrar Hemedan’a geldi ve bir kez daha hakimiyetini sağladı. Alâeddin Tekiş karşısında daha fazla dayanamayan Halife Nasır Li Dinillah, onun hükümdarlığını tanımak zorunda kaldı. 1200 yılında ise Alâeddin Tekiş’in vefat ettiği vakit yerine Alâeddin unvanı alan Muhammed geçti88.

Alâeddin Muhammed, hakimiyetinin ilk yıllarını Karahıtaylar ve Gurlu mücadeleleriyle geçirdi. Gurlular üzerine Karahanlılar ve Karahıtayların yardımıyla başarılı seferler düzenleyen Alâeddin Muhammed, bir müddet sonra Karahıtayların güçlenmesinden endişe ederek bu defa Gurlular ile anlaşarak onların üzerine yürüdü. Bu sıralarda da Gurlular içerisindeki mücadelelerden faydalanarak Horasan’a hâkim oldu89. Gurluların çöküşü sırasında Karahıtayları da ortadan kaldırmak istediğinden dolayı 1210 yılında yeni bir sefer düzenleyerek onları bozguna uğrattı. Daha sonrasında damadı Karahanlı Osman’ı, Karahıtaylara yaklaşmasından dolayı ortadan kaldırarak topraklarına hâkim oldu90. Ayrıca Gurlular ve Karahıtaylarla mücadelelerine de devam etti. Muhammed Harezmşah görüldüğü üzere bölgedeki karışıklar karşısında dengeyi gözeterek her daim üstünlüğünü sağlamaya gayret gösterdi. Ülkesi bu devirde genişlemeye başladığı gibi aynı zamanda bölgenin en güçlü devleti oldu.

Irak Selçuklularının yıkılmasıyla topraklarına hâkim olmak isteyen Halife Nâsır-Lidînillâh ile aynı emelleri güden Alâeddin Tekiş arasında başlayan mücadeleler Alâeddin Muhammed devrinde de devam etti. Halife Nâsır-Lidînillâh’ın Harezmşahları ortadan kaldırmak için Gurlular haber göndermesi91 ve Batıni Celâleddin III. Hasan’a

88 Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, s. 130; Çakmak, ‘’Harezmşahlar İmparatorluğu’nun Yıkılışı’’, s. 905. 89 Cüveynî, Cihan Guşa, s. 285; Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, s. 131.

90 Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 187-189.

91 Halife Nâsır li-Dinillâh ile Harezmşah Muhammed arasında da siyasî fikir ayrılıkları mevcuttu. Bu fikir

ayrılıkları daha ziyade halifenin dünyevî otorite kurma çabalarından kaynaklanıyordu. Zamanla bu ihtilaf derinleşti. Her iki taraf da birbirinin aleyhine olabilecek her türlü tedbiri alıyorlardı. Halife Nâsır li-Dinillah siyasî hedeflerinin önünde engel olarak gördüğü Harezmşahlar Devleti’ni Irak Selçuklu Devleti’nde olduğu gibi ortadan kaldırmayı bile göze almıştı. Bu amaçla halife, kardeşi Gıyasüddin’in vefat etmesiyle Gur sultanı olan Şihabüddin’i Harezmşah Muhammed’e karşı kışkırtmıştır. Halifenin kışkırtmasıyla vuku bulan ve yıllarca devam eden Harezmşah-Gur mücadelesi Gur Devleti’nin yıkılmasıyla sonuçlanmıştır. Gur Devleti’nin başkenti Gazne’yi ele geçiren Harezmşah Muhammed, Gur devlet arşivinde halifenin Gur sultanını Harezmşah’a saldırmaya teşvik ettiği mektupları ele geçirmiştir. Hatta halife mektuplarında Gur sultanının gayr-i Müslim Karahitaylarla birlikte Harezmşahlara saldırmasını istiyordu. Güzel, ‘’Moğol İstilasında Halife Nasır li-Dinillah’ın Rolü’’, s. 146.

(33)

19

karşı yakınlık duymasından dolayı Alâeddin Muhammed Gurlular ve Batiniler üzerine sefer düzenledikten sonra halifeden hutbelerde adının okunmasını istedi92. Abbâsîlerin bunu kabul etmemesi üzerine Halife Nâsır-Lidînillâh’ın adı hutbelerden kaldırıldı ve Hz. Ali soyundan gelen Ala Tirmizi halife ilan edildi93. Abbâsîler üzerine sefer de düzenlenmesine rağmen başarı sağlanamadı. Halife Nâsır-Lidînillâh ise, siyasi otoritesini tehlikede gördüğünden dolayı o sıralarda Cengiz Han’a mektup göndererek Harezmşahlara karşı tahrik etmiştir94. Alâeddin Muhammed ise Cengiz Han ile ilk zamanlar iyi ilişkiler kurmasına rağmen Otrar valisi Kayır Han’ın (İnalcık) Müslüman Moğol kafilesinin mallarına el koymasıyla değişmeye başladı95. Cengiz Han durumu haber alır almaz Harezmşah’dan Otrar valisini ve malların bedelini istediyse de talepleri yerine getirilmediği gibi Moğol elçileri de katledildi96. Bunun üzerine hiddetlenen Cengiz Han Otrar’a gelerek şehri istila etti. Otrar faciası olarak bilinen bu olaydan sonra Moğolların Harezmşahlar ülkesinde ilerleyişi başladı ve mücadelelerin ardı arkası kesilmedi. Muhammed Harezmşah ise onlar karşısında daha fazla tutunamayarak Hazar Denizi’nde bulunan Abaskun Adası’na kaçtı ve Celâleddin Mengübertî’yi devletin başına geçirdi97.

92 Celâleddin III. Hasan Alamut’ta 1210 yılında başa geçtiğinde Sünni olmuş ve Halife Nâsır-Lidînillâh’a

bağlanmıştır. Muhammed Harezmşah ise Batınilerin Sünniliğe geçişine inanmadığından ve halifenin onların tarafında yer almasından dolayı Abbâsîler üzerine sefer düzenlemesini gerekçe olarak göstermiştir. Cüveynî, Cihan Guşa, s. 314-315; Fatih Güzel, ‘’Alamut’ta Sünni Bir Şeyh: III. Hasan Nev Müselman’’,

İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, C.5/S.6, İstanbul 2016, s. 1688-1691.

93 Cüveynî, Cihan Guşa, s. 334; Şehabeddün Ahmed ün- Nesevî, Celalüttin Harezemşah, çev. Necip

Asım, İstanbul 1934, s. 16; Köprülü, ‘’Harizmşahlar’’ s. 273.

94 Halife Nâsır-Lidînillâh’ın Moğol istilalarının başlamasındaki rolünü kabul eden müelliflerin yanında

etmeyenler de mevcuttur. Ayrıca bakınız; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. XII, çev. Abdülkerim Özaydın, İstanbul 1987, s. 401; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 243-46; Güzel, ‘’Moğol İstilasında Halife Nasır li-Dinillah’ın Rolü’’, s. 151-154.

95 İbn’ül Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye, C.13, s. 190; Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, s. 136; Celalüttin Harezemşah, s. 30-31.

96 Çakmak, ‘’Harezmşahlar İmparatorluğu’nun Yıkılışı’’, s. 908-909; Köprülü, ‘’Harizmşahlar’’ s. 274. 97 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târîh, C. XII, s. 329; Nesevî, Celalüttin Harezemşah, s. 36; Cüveynî, Cihan Guşa, s. 342; Köprülü, ‘’Harizmşahlar’’ s. 275, Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 282; Çakmak,

(34)

20

I. BÖLÜM CELÂLEDDİN HAREZMŞAH VE HAREZMLİLERİN ANADOLU’DAKİ

FAALİYETLERİ

I. CELÂLEDDİN HAREZMŞAH DÖNEMİ

A. Celâleddin Harezmşah’ın Saltanatının İlk Devirleri

Alâeddin Muhammed’in Hintli eşi Ayçiçek Hatun’dan doğan oğlu Celâleddin Harezmşah’ın asıl adı Mengübertî’dir98. Celâleddin ismi dönemin geleneklerine uygun olarak verilirken, Harezmşah ise Harezmli sultanları için kullanılan bir unvandı99. Alâeddin Muhammed, kadim Türk gelenekleri gereğince belli bir yaşa geldiğinde en sevdiği oğlu olan Mengübertî’ye yönetmesi için Gur, Herat, Garcistan, Sicistan ve Gazne’yi verdi100. Fakat oğlunu yönetmesi için verdiği bölgelere göndermeyerek yanında tuttu ve Şems’ül-mülk Şihâbü’d-din Alp el- Herevî, Celâleddin Mengübertî’nin naibi olarak Gur, Herat ve Gazne’yi yönetmeye başladı101. Muhtemelen Alâeddin Muhammed’in oğlunu yanından ayırmayacak kadar sevgi beslemesinin yanında annesi Terken Hatun’un Kanglı/Kıpçak soyundan gelmesi ve aynı şekilde bu soya mensup torunu Uzlagşah’ı veliaht ilan ettirmesinden kaynaklanabilir102.

Cengiz Han’ın liderliğinde kısa sürede topraklarını genişleten Moğollar ile komşu olan Harezmşahlar onların saldırıları sonucu ihtişamlı güçlerini kaybederek zor günler yaşamaya başladılar. Alâeddin Muhammed Moğollar ile Otrar’da yaşanan facia sonrasında Hazar Deniz’inde bulunan Abaskun adalarından birine kaçarak hayatını zor 98 Taneri, Celalüddin Harizmşah, s. 18; Mükrimin Halil Yınanç, ‘’ Celâleddin Harizmşah’’, mad., İA, C.

3, İstanbul 1988, s. 49.

99 Köprülü, ‘’Harizmşahlar’’ s. 263; Taneri, ‘’Harizmşahlar’’, s. 228.

100 Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî, s. 142; Taneri, Celalüddin Harizmşah, s. 19; Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti, s. 196.

101 Kafesoğlu, aynı yer; Taneri, ‘’ Celâleddin Harizmşah’’, s. 248.

102 Uzlagşah’ın annesi, Sultan Muhammed’in Kıpçak Kadir Han’ın soyundan olan annesi Terken Hatun’un

akrabasıydı. Cûzcânî, Tabakāt-ı Nâsırî s. 142; Aydın Taneri, ‘’ Celâleddin Harizmşah’’, mad., DİA, C. 7, İstanbul 1993, s. 248; Usta, ‘’ Kıpçaklar ve Harezmşahlar’’ 900.

(35)

21

kurtardı. Moğol saldırılarının artmasından endişe ederek veliaht ilan ettiği Uzlagşah’ın yerine Celâleddin Mengübertî’yi getirerek devletin devamlılığını onun sağlayacağını söyledikten bir müddet sonra 1220 yılında kaçtığı adada vefat etti103. Babasının vefatı ile Abaskun’dan ayrılan Mengübertî, kardeşleri Uzlagşah ve Akşah’ı alarak başkent Gürgenç’e gitmek için yola koyuldu. Harezm’de ise Uzlagşah’ın taraftarlarının olduğunu bildiğinden tahta çıkma merasimini bir süre ertelemek zorunda kaldı104. Gürgenç yerine Şedyah’a gitmeye karar verdiyse de burada da Moğollar ile çarpışmak zorunda kaldı105. Moğollardan kurtulduğu vakit bu defa da kardeşleri onu ortadan kaldırmak için harekete geçtiler. Merkezdeki Uzlugşah taraftarlarının yardımı ile Mengübertî’nin üzerine yürüyen kardeşler Moğollar tarafından ortadan kaldırıldılar106. İstila ve saldırıların olduğu sırada taht mücadelesine giren kardeşler, Moğolların bir nevi desteği ile Celâleddin Harezmşah’ın tek başına sultan olmasının yolunu açtı. Harezmşah topraklarında Moğollar ilerlerken Mengübertî’nin peşini bırakmayarak onun tahta çıkışına engel oldular107. O da Gazne bölgesine giderek onlardan kurtulmaya çalıştı. Burada Cengiz Han’a karşı ordu toplamaya başlayarak devletin başına geçmek için faaliyetlerde bulundu. Fakat Moğollar onun peşini bırakmadığından Gazne’den Hindistan’a gitmek zorunda kaldı. Burada da asker toplayarak kendisini takip eden Cengiz Han’ın askerlerine karşı başarılı girişimlerde bulundu. Ancak Moğollar onun peşini hiçbir şekilde bırakmadığından mücadeleye giriştikleri sırada yakalanacağını anladığı vakit maiyetini kaybetmek uğruna Sind nehrinden geçerek canını kurtarınca Cengiz Han şu övücü sözleri söyledi; ‘’Bir babanın işte böyle bir oğlu olmalıdır’’108.

Sind nehrinden geçerek canını kurtarmasına rağmen emirleri arasındaki anlaşmazlıklar ve askerlerinin azalmasından dolayı üç yılın sonunda 1224 tarihinde Hindistan’dan ayrılarak İran taraflarına gitti.

103 Nesevî, Celalüttin Harezemşah, s. 40-41; Taneri, Celalüddin Harizmşah, s. 20, Kafesoğlu, Harezmşahlar, s. 283.

104 Köprülü, ‘’Harizmşahlar’’ s. 275; Usta, ‘’ Kıpçaklar ve Harezmşahlar’’ 901.

105 Cüveynî, Cihan Guşa, s. 342; Çakmak, ‘’Harezmşahlar İmparatorluğu’nun Yıkılışı’’, s. 913. 106 Taneri, ‘’ Celâleddin Harizmşah’’, s. 248.

107 Nesevî, Celalüttin Harezemşah, s. 41-42.

Referanslar

Benzer Belgeler

Konya - Aksaray yolu üzerindeki Sultan Hanı ile Kayseri - Sivas yolu üzerindeki Sultan Hanı dönemin en büyük iki kervansarayıdır. Antalya - Alanya arasında Alara Han, Antalya

Malazgirt Savaşından sonra Anadolu içlerine taarruz eden Anadolu Selçukluları, Büyük Selçuklu Devletini kuran Tuğrul ve Çağrı Bey’lerin amcası Arslan Yabgu’nun

●北醫永久校友入館卡片推廣優惠價50元

您知道北醫體系有 15 萬藏書嗎?圖書館又有哪些藏書?網路上 可以查詢館藏目錄嗎? 為了讓全院人員熟悉北醫體系藏書並帶動

The outcome was measured by comparing incision length, blood loss, operative time, postoperative pain, complications, success rate, postoperative recovery, and the return to

Havza alanının jeomorfolojik özellikleri (bilhassa yer şekilleri) toprak özelliklerine sirayet etmiş ve küçük bir alan dâhilinde çeşitli toprak ordoları