• Sonuç bulunamadı

Dalkavuklara dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dalkavuklara dair"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dalkavuklara dair

: Eski cemiyetimizde dalkavukluk! j bir sımf, bir meslekti. Bu sınıfa j

mensub olanların nasıl hareket ede- | I çekleri, nerelerde nasıl oturup kal-

| kacakları ve yaptıkları dalkavuk-1

i luklara mukabil ne miktar akçe

i alçakları bir nizama bağlanmıştı. ] Dalkavuk eski konaklarda, saray-1

larda vezirlerin, hükümdarların,

¡zenginlerin daima aradıkları, hoş- j landıkları bir tipti. Dalkavuk ziya­ fetlerde bulunur, ev sahihlerine za- ¡man ve zemine uygun sözler söyler, | etrafı güldürür bilhassa ev sahibi-

| nin guburunu okşıyarak gönlünü

| şad ederdi.

Cemiyet bu tipe rağbet göstere | göstere dalkavukluk bir zümrenin I isi olmaktan çıkmış, bir çok kimse

j rütbe mansıp kapmak için dalka-

j vukluk yapmağa, beysiyetlerini bu uğurda satmağa başlamışlardı.

Cemiyetin tereddiye uğradığı de­ virlerde kççek oyununa çıkan ve­ zirler. ayak önen ilmiye sınıfı men­ supları. köçeklerle kendilerini kapı yoldaşı sayr-n paşalar görülmüştü.

Eski dalkavuklar Ramazanlarda konaklarda yalılarda dolaşır, iftar­

larda bulunur ve türlü lâflarla

1 etrafı neşelendirmeğe çalışırdı. Bir ¡vesikada gömüldüğüne göre bu <M- | kavuklar eüniin birinde, içlerine jbövle yerlere -»irme terbiyesi alma­ mış olanların katılması ve isin za­ rafetinden ckm ası yüzünden dal-

ı kavukluk smıfının rağbetten düş­

mesi üzerine dalkavuklar (cüm’e- jmiz illeti cua mübtelâ olarak merte- j bei helake reşide oPcağız) diyerek

mesleklerinin (kavi bir nizama)

bulanm asını isten-ti* ~rd#, (J) Bunun üzerine dalkavukluk ni­ zamı yeniden tesbit olunmuş buna göre da’kavuklar (sahibi hane olan zatın m\?rb ve tabletine muvaf'k)

kelimelerle konuşmak hane sahi­

binin sohbetlerini daima medbii

sena eylemek, galiz lâflardın ök­

sürmek, givirmek, esnemek gibi

hallerden sakınmak hususlarına dik

r

YA ZA N :

Halûk Y. Şehsuvaroğlu

kat etmeleri şart koşulmuştu. ' sirayet edince işin rengi fena halde

O devirlerde, dalkavuklar sözle değişmişti,

medhü senadan başka bazı hare-1 Meselâ Mısır Valiliği, Kaptan Pa­

ketlerde de bulunurlardı. Dalka- | şalık nihayet Sadrıâzamlık mevki- vuklar bazan elleri ayakları bağla-! lerine kadar yükselmiş olan Koca narak (domuz topu) haline soku- Hüsrev Paşa sırtında s (came hezar

lurlar, bazan yüzlerine mürekkep renk) başında hokkabaz hülâhı o -

ve kömürden kara damga ve na- duğu halde bazı hemdemlerile be-

kışlar vururlar, bazan kuyruğu ]raber n - Sultan Mahmuaun huzu-

ile beraber fındık sıçanı yutarlar, | runda curcuna teper, Padişahı eğ

bazan bir tarafın üzengisi olmıyan lendirirdi. Hüsrev Paşa bu-oyun- haşarı bir hayvana bindirilip, telâşa >ar> yapa^en birkaç defa Padişaha düşürülürler., hazan bir salkım i (Kcrman buyurunuz Rauf ve Per- üzümü sapile beraber yerler, ba-^ev Paşalar kullarınızda gelsunler,

zan bir limonun içi kül ile doldu- bizimle beraber efendimizi eglen-

rulup kendilerine yutturulur, bazan dirsinler) demiş fakat Padişah (on­ da sakız dolabına konularak su için

de bir miktar ahkonurlardı. Ve bü­ tün bu haller için kendilerine ayrı ayrı atiyeler verilirdi. Bu oyunların !

bazıları pek tehlikeliydi. Meselâ J

sakız dolabında kapalı olarak su

içinde kalmak bazan ölümle neti- celenebilirdi. Onun için dobbm su­

da her dçvrine ayrı para ve­

rilir, eğer dalkavuk bu esnada

ölürce cenaze masrafı da ödenir­

di. (2)

Dalkavukların bir de kethüdaları vardı. Dalkavuk zümresinin kethü­ dası bu sınıfın haklarını korur, ni­ zamları yürütür ve cezaları tertib ederdi.

Fakat zamanla bu sınıf dalkavuk zümresinin elinden çıkıp, herkese

lar senin gibi rezil değildirler) ce­ vabını vermişti.

Abdülmecid devrinde muayede-

lerde vükelâ, rical ayak, ulema sı­ nıfı da etek öperlerdi. Böyle bir muayede esnasında hocalardan biri

kendisini Sultan Mecidin ayakla­

rına atıp ayak öpmüş Padişah bu hale pek sinirlenerek hocaya ete­ ğini gösterip hatasını ihtar etmiş ! sonra tahtın arkasında duran pa­

şalara dönüp (işte bu da ulema-

I dan) demişti.

| Fakat hoca efendi diğer bazı

| benzerleri gibi bu söze aldıracak

l cinsten değildi. Protokol dışına çı- ! karak yaptığı hareketi bir büyük bağlılık nişanesi sayıyor ve bunun nasıl olsa takdir edileceğine inanı­ yordu.

II. Abdülhamidin pek sevdiği bir

köpeği vardı. Bir gün kendisine

yakın paşalardan biri huzuruna girmiş köpek yan yan paşaya bak­ mağa başlamıştı. Sultan Abdülha-

mid paşaya endişe etmemesi için

birkaç kelime söylemek istemiş,

fakat paşa derhal (efendimiz merak

buyurmayın hiç birşey yapmaz,

çünki kendisile kapı yoldaşıyız) ce­ vabını vermişti.

Köpekle kapı yoldaşı olduğunu

sövliyen paşanın omuzunda büyük rütbe işaretleri, göğsünde kordon­ lar. nişanlar ve madalyalar vardı.

Tarihimizde 'dalkavukluğun muh­ telif nevileri görülmüştür.

Türlü gayretlere ve mücadelelere rağmen muasır medeniyet seviyesi­

ne ulaşamamış olmamızın başlıca

mesulü hiç şüphe yok ki dalka vukluktur.

(1) Topkapı Sarayı Arşivi E. 7066 (2) Aynı vesika.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T ah a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Uçucu yağların elde edilmesinde en çok kullanılan yöntemdir. Isı ile oluşan su buharı ile uçucu yağ sürüklenir. Böylece diğer uçucu olmayan bileşiklerden ayrılır.

Ünlü ve Aydıntan (2011), ilköğretim sekizinci sınıflarda, permütasyon ve olasılık konusunun, işbirlikli öğrenme yöntemi ve geleneksel öğretim yöntemi ile

Bugün bile — ne kadar uzun senelerden sonra — hafızasında yüzlerce piyes, bütün teferrüatı ve tekmil cümlelerde mevcuttur.. Ve Kınar konuşurken daima bu

Üstelik bilim insanlarının hastalığa yakalanma olasılığının toplum genelinden 10 kat fazla olması, bu bilim insanları arasından da konusu astronomi olanların

ölecektir, Yunus da yaşamasını aşk denizinde kalmaya bağlamıştır. Denizden çıkmamak, her yeri ve her şeyi aşk denizi olarak görmek, yaşatan suya ömür

l*üstü, heykelci Hadi Bara yapmıştır. Güzel Sanatlar Aka- = demişi profesörlerinden olan Hâdl Bara, memleketimizin en ta- nııımış

Remzize Asım Rüveyde Saffet Seher Sinem Kız Sırrı Sıtkı Si'ıheyla Muhterem Siin büle ş.. Şaziye Şaziye Berin Şehri bamı Şeref Şeref Bacı Şerife Şerife Ziba

1701 senesinde Osmanlı devletinin gaflet ve lâkaydîsinden istifade eden Mekitar de Petro isminde bir papaz eski Ermeni dil ve edebiyatı hakkında tetkikatta