• Sonuç bulunamadı

Fatma Aliye’nin Mektuplaşmaları Üzerinden Madam Gülnar’ı Yeniden Kurgulamak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fatma Aliye’nin Mektuplaşmaları Üzerinden Madam Gülnar’ı Yeniden Kurgulamak"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Zeynep Nur Şimşek

*

RECONSTRUCTING MADAM GÜLNAR THROUGH THE LETTERS OF FATMA ALİYE

ÖZ: 1889 yılından itibaren Osmanlı edebiyat dünyasında tanınmaya başlayan Madam Gülnar, Rus asıllı müsteşriktir. Hayatının İstanbul’da geçen dönemlerinde çeşitli dillerden çeviriler yapıp makaleler yazmış ve bu sayede II. Abdülhamid tarafından Şefkat Nişanı’na layık görülmüştür. Madam Gülnar’ın birkaç yıl içeri-sinde edindiği ün ve elde ettiği başarılar bugün gizli kalan nedenlerden dolayı kısa sürmüştür. Hakkında yazılagelmiş ikincil kaynaklar, genellikle onun biyografi sin-deki bu kırılma anına odaklanmayarak; Ahmet Mithat Efendi ve Fatma Aliye ile kurduğu dostluk ilişkilerini ele almaktadır. İşte bu noktada, Fatma Aliye’nin 1892 yılında II. Abdülhamid’e yazdığı mektup Madam Gülnar’ın biyografi sinin eksik kalan parçalarını tamamlamak adına önemli ayrıntılar barındırmaktadır. Yıldız Esas Evrakı’na kayıtlı mektubunda Fatma Aliye, devam eden arkadaşlıklarına rağmen Madam Gülnar’ın şüpheli tavırlarından bahsederek onun siyasi emelleri bulunan bir ajan olduğuna dair imalarda bulunmaktadır. Keza Ahmet Mithat ile aralarında geçen mektuplaşmalar da bu arkadaşlık ağının yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılan bilgiler içermektedir. Bu bilgiler, edebiyat kanonu içerisinde yer alması muhtemel bir isim olan Madam Gülnar’ın ani unutuluşunu dönemin dinamikleriyle birlikte yeniden değerlendirme imkânı ve mecburiyeti doğurmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Madam Gülnar, Olga de Lebedef, Fatma Aliye, Ahmet Mithat, biyografi .

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 21, Nisan 2020, s. 147-159.

* Bilkent Üniversitesi, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, Türk Edebiyatı Bölümü Yüksek Lisans

(2)

ABSTRACT: Madam Gülnar, a Russian orientalist, started to gain popularity after 1889 in the Ottoman literary sphere. During the multiple periods she resided in Istanbul, she translated works from various languages into Turkish, wrote articles and was awarded the Order of Charity by Sultan Abdulhamid II. Nevertheless, because of unknown reasons, Madam Gülnar lost her reputation and fame as fast as she gained it. The secondary sources about Madam Gülnar focus on her friend-ship with Ahmet Mithat Efendi and Fatma Aliye, while they do not mention this breaking point in her biography. In this regard, Fatma Aliye’s letter to Abdulhamid II dated 1892 contains important details for fi lling the missing parts of Madam Gülnar’s biography. In her letter registered in Yıldız Esas Evrakı, Fatma Aliye writes about Madam Gülnar’s suspicious manners despite their close friendship and implies that she can be a spy with political intentions. Furthermore, corres-pondences between Ahmet Mithat and Fatma Aliye provide crucial information to revise this friendship network. In the light of these fi ndings, there appears the opportunity and obligation to redetermine the motives behind Madam Gülnar’s sudden disappearance from the literary canon.

Keywords: Madam Gülnar, Olga Lebedeva, Fatma Aliye, Ahmet Mithat, biog-raphy.

...

Avrupa’da Bir Cevelan’ın Madam Gülnar’ı

1889’da Stockholm’de düzenlenen VIII. Müsteşrikler Kongresi’ne Osmanlı Devleti’ni temsilen gönderilenler arasında Ahmet Mithat Efendi de vardır. Ahmet Mit-hat, iki ay süren Avrupa seyahati boyunca pek çok önemli isimle tanışır, fi kir teatisinde bulunur. Tanıştıkları arasında onun en çok ilgisini çeken kişi ise Rusya başkonsolosu tarafından “poliglot bir Rus asilzadesi”1 olarak takdim edilen bir kadın olur. Ahmet

Mithat ile Türkçe konuşmaya başlayan bu kadın, üzerinde “Madam Gülnar” yazılı bir kartvizitle kendisini takdim eder. Madam Gülnar ile Ahmet Mithat’ın arasındaki sıkı dostluğun temelleri böylece atılmış olur.

Ahmet Mithat, Madam Gülnar’ın gerçek ismini, tanışmalarından birkaç gün sonra şans eseri öğrense de isminin gizli kalmasını isteyen Madam Gülnar’ın ricasını kırmayarak Avrupa’da Bir Cevelan’da2 (1890) onun gerçek isminden bahsetmez.

Dö-nemin okurları ve edebiyat çevreleri Madam Gülnar’ın gerçek adının Olga de Lebedef

1 Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da Bir Cevelan, haz. Arzu Pala (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2015). s. 193. 2 VII. Müsteşrikler Kongresi’nde II. Abdülhamid tarafından resmi olarak görevlendirilen Ahmet Mithat,

Avrupa’ya yaptığı seyahati günü gününe kaydetmeye çalışır. Avrupa’nın çeşitli şehirlerine dair bilgi ve izlenimlerden oluşan tuttuğu notları döndüğünde bu başlık altında kitaplaştırır.

(3)

olduğunu öğrenebilmek için onun İstanbul’a gelişini beklemek zorunda kalırlar. İsmi gizli tutulsa da Madam Gülnar’ın Kazan’da yaşayan kırklı yaşlarında asilzade bir Rus olduğu, İslam ve Osmanlı’ya karşı yoğun sevgi beslediği Ahmet Mithat’ın yazdıkları sayesinde duyulmaya başlar. Rusça ve Tatarca dışında Fransızca, Almanca, İngilizce, Rumca, Türkçe, Arapça ve Farsça bilen Madam Gülnar; müzik ve yağlı boya resim konusunda da oldukça yeteneklidir. Tatar nüfusunun yoğun olduğu bölgede yaşadığı için Tatarcayı, savaş zamanında esir düşen Osmanlılarla görüşerek ve İstanbullu bir Ermeni’den ders alarak da Türkçeyi öğrenme şansı bulur. Kongre sonrası ülkelerine dönüş yolunda birbirlerine refakat ederken ettikleri bir sohbette evinde alaturka kı-yafetler giyip çocuklarına fes taktığından bahseden Madam Gülnar, Ahmet Mithat’ın pek de inanır gözükmediğini fark edince bahsettiği şekilde giysiler giyinmiş oldukları bir fotoğrafı ona göstermeyi ihmal etmez. Yol boyunca yanında taşıdığı Türk kahvesi takımı ile yaptığı kahveler ikilinin sohbet edebilmesi için uygun bir ortam oluşturur. Gothenburg, Kopenhag, Berlin, Köln, Paris gibi Avrupa’nın önemli merkezlerini kapsayan seyahatleri sırasında arkadaşlıkları git gide pekişen Ahmet Mithat ve Ma-dam Gülnar; sergilere, operalara ve tiyatro gösterilerine katılırlar. MaMa-dam Gülnar’ın, gezdikleri yerler hakkındaki bilgisi karşısında Ahmet Mithat çoğu kez hayranlığını saklayamaz; en nihayetinde Madam Gülnar’ın “insan-ı kâmil” olduğuna kanaat geti-rir.3 Ahmet Mithat ve Madam Gülnar, seyahatleri sırasında çeşitli meseleler üzerine

tartışarak birbirlerinin fi kir yapıları hakkında bilgi sahibi olurlar. Yanlarındaki insan-ların ne konuştukinsan-larını anlamamaları için Türkçe yürüttükleri sohbetleri kimi zaman oldukça hararetli geçer. Bu sohbetler her ikisinin de fi kriyatında değişimlere yol açar. Madam Gülnar Rus halkından, kültüründen, kibar cemiyetinden anlattıkça, Ahmet Mithat iki toplumun birbirine ne kadar benzer olduğunu fark eder.4 Avrupa’ya

ülkele-rine temsilen gelmiş bulunan bu iki isimden her biri, yabancı ve öteki olarak gördüğü bu yerde kendinden birini bulmuş gibi hisseder. Gece vagonda ayaklı başlı yatarken uykuya dalmadan önce birbirlerine cadılı, sihirli, perili masallar anlatırlar. Ahmet Mithat her gün yeni bilgiler öğrendiği bu seyahatten çok keyif alır. Öyle ki “Yalnız kendim gezmiş olsaydım Gülnar ile ziyaretimde hâsıl olan istifademin yüzde birisini hâsıl edemeyecektim”5 diyerek yol arkadaşından minnetle bahseder.

3 a.g.e., s. 475.

4 Bu yönde şu cümleleri sarf eder: “Bilmem hangi Fransız’ın sözüdür ‘Rus’u kazıyınız altından Tatar

çıkar’ demiş. Hâlbuki Osmanlı’yı kazıyacak olsanız altından yine Tatar çıkar. Türklük, Tatarlık şey-i vahid hükmünde gibidir. Avrupa medeniyetini ahz hususunda Ruslar bizden evvel başlamış ve bizden ileriye gitmişseler de herhâlde ahlak ve âdetlerince Asya ahalisinden bulunmalarına muktezi olan şeyler henüz baki olduğunu bunlarda görüyorum” a.g.e., s. 300-301. Madam Gülnar’la arkadaşlığından en büyük beklentisinin Rusların ilerleme seviyelerini ve bu süreçte maneviyatlarının zarar görüp görme-diğini anlamak olduğunu da ayrıca ifade eder a.g.e., s. 474.

(4)

Madam Gülnar’ın İskender Saşe isimli dokuz yaşındaki oğlunun ve annesinin Fransa’ya gelmesi üzerine daha önceden kurulan seyahat planları iptal edilir. Uzun süre yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen arkadaşların birbirilerinden ayrılmaları da bir hayli güç olur. Her ikisi de ayrılırken üzüntülerini saklamaya çalışsa da beceremezler. Ahmet Mithat, yolları ayrı düştükten sonra da Madam Gülnar’ın adını yad etmeyi sürdürür; gittiği yeni ülkeleri arkadaşıyla beraber gezmiş olmayı arzular. İstanbul’a döndüğünde ise Madam Gülnar’dan müsveddelerini aldığı bir tercümenin tefrika çalışmalarına başlar.

Madam Gülnar’ın İstanbul’a Gelişi

Ahmet Mithat İstanbul’a döndükten sonra Avrupa’da Bir Cevelan’ı yayınlar. Kitabının büyük bir kısmında6 Madam Gülnar isimli yabancı bir kadından övgüyle

bahsetmesi dönemin edebiyat çevresinin ilgisini çeker. Merakların giderilmesi ise çok uzun sürmez. Keza Madam Gülnar 1890 senesinde İstanbul’a gelir ve gelir gelmez yaptığı çeviriler Tercüman-ı Hakikat’te yayınlanmaya başlar. Edebiyat dünyasına kısa sürede yaptığı katkılardan dolayı II. Abdülhamid tarafından Şefkat Nişanı alma-ya layık görülür. Tanzimat ile İkinci Meşrutiyet arasında çeviri alma-yapan altı mütercim kadın Türkçeye toplamda on eser çevirirler; bunların beşi Madam Gülnar’a aittir. Bu yönüyle Madam Gülnar, dönemin en çok çeviri yapan kadın mütercimi olmuştur.7

Madam Gülnar’ın yaptığı çeviriler ve telif eserler Johann Strauss tarafından şu şekilde belirlenmiştir: Kar Fırtınası (Puşkin, 1307/1890), Lermontof’un İblisi (Lermontof, 1308/1891), Şair Puşkin (Madam Gülnar, 1308/1891), İslamiyetin Maarife Taalluku ve

Nazar-ı Muarızînde Tebyini (Ataullah Bayezidof, 1308/1891), Redd-i Renan-İslamiyet ve Fünun (Ataullah Bayezidof, 1308/1891), Familya Saâdeti (Tolstoy, 1309/1892), İlyas yahud Hakikat-ı Gına (Tolstoy, 1309/1892), İki Pir (Tolstoy, ?), İnsanın Saâdeti Nedir?

(Tolstoy, ?), Kâğıd Oyunu. Bir Vak’a-i Sahiha (Puşkin, 1309/1892), Rus Edebiyatı

6 Servet-i Fünûn’da yayınlanan 20 Haziran 1307 (m. 2 Temmuz 1891) tarihli yazıya göre Avrupa’da Bir

Cevelan’ın beşte biri Madam Gülnar’ı anlatmaktadır “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Olga de Lebedeff”. Servet-i Fünûn. nr. 15, (1891), s. 171. Carter Findley bu kısımların kitabın yaklaşık %60’ına tekabül

ettiğini belirtir Carter V. Findley, “An Ottoman Occidentalist in Europe: Ahmed Midhat Meets Madame Gülnar”. The American Historical Review 103/1 (1998), s. 30.

a Ömer Faruk Akün de benzer olarak, 600’ü aşkın sayfada Madam Gülnar’ın anlatıldığı Avrupa’da Bir

Cevelan’dan “Gülnarnâme” şeklinde bahseder Ömer Faruk Akün, TDV İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul:

1996), “Gülnar Hanım” maddesi.

7 Ayşe Banu Karadağ, “Tanzimat Dönemi’nden İkinci Meşrutiyet Dönemi’ne Kadın Çevirmenlerin Çeviri

(5)

(Madam Gülnar, 1311/1895).8 1886 yılında Tatarcadan Rusçaya yaptığı Kâbusnâme

(Tatarca çevirmeni Kayyûm Nâsırî) çevirisi Madam Gülnar’ın kayıtlara geçen ilk çevirisidir. Bunlara ek olarak, İstanbul’da bulunduğu dönemlerde Fatma Aliye’nin

Nisvân-ı İslam’ını Fransızcaya çevirmiştir.9

1891 yılında Servet-i Fünûn “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Madam Olga de Le-bedeff” başlıklı, içerisinde Madam Gülnar’ın resminin de bulunduğu övgü dolu bir yazı yayınlar. Bu yazıda, kasımda İstanbul’a gelen Gülnar Hanım’ın mayıs ayında ülkesine geri döndüğü, bu süre zarfında Puşkin, Lermontof gibi isimlerden dört adet tercüme yaptığı belirtilir. Yaptığı tercümelerde düzeltilecek kısımların cüzi boyutlarda olduğu da ayrıca not düşülerek Madam Gülnar’ın Türkçeye olan hâkimiyeti methedi-lir. Maarif memuru Hasib Efendi ve Tercüman-ı Hakikat’in tahrir heyetinde bulunan Ahmet Cevdet’ten Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi dersleri alan Madam Gülnar’ın gösterdiği gayret karşısında herkesin hayrete düştüğüne dair övgüler yapılır.10

Servet-i Fünûn’da yer alan makaledeki bir diğer bilgiye göre, Madam Gülnar

eylül ayında bu defa Londra’da gerçekleşecek olan Müsteşrikler Kongresi için İslam ve Osmanlı hakkında makaleler hazırlamaktadır. Bir yandan da Fatma Aliye’nin

Nisvan-ı İslam’ını Fransızcaya çeviren Madam Gülnar’ın, Beyoğlu’nda konakladığı

otelinde önemli edebiyatçılar ile görüşmeler yaptığı bilgisi paylaşılır. Yazıdaki en önemli ayrıntılardan biri ise, Antoloji Oryantal isminde Arapça, Farsça ve Osmanlıca edebiyatın “en parlak ve en hakimane” parçalarını bir araya toplayacak benzeri görül-memiş bir antolojiyi Ahmet Mithat ile birlikte oluşturmayı planladıkları haberidir.11

Kongre için oluşturulacak bu antolojinin Madam Gülnar tarafından tercüme edileceği ve Avrupa’daki emsallerini geride bırakacağı yazılsa da yapılması planlanan pek çok çalışma gibi antolojinin oluşturulması da bu yazının konusu olan ayrılıklar yüzünden gerçekleştirilemez.

8 Johann Strauss, “Ol’ga Lebedeva (Gülnâr Hanım) and her Works in Ottoman Turkish”. Arts, Women

and Scholars – Festschrift Hans Georg Majer, ed. S. Prator ve Christoph K. Neumann (İstanbul: Simurg

Kitabevi, 2002), s. 297. Johann Strauss’un bu makalesi Madam Gülnar’ın biyografi si ve eserleri hak-kında yapılmış en detaylı çalışmalardan biridir. Madam Gülnar’ın çevirileri ve İstanbul’dan ayrıldıktan sonraki uğraşları hakkında Rusça kaynakların incelendiği bir diğer makale için bk. Türkan Olcay, “Olga Lebedeva (Madam Gülnar): A Russian Orientalist and Translator Enchants the Ottomans”. Slovo 29/ 2, (Summer 2017) s. 40-71.

9 Akün, a.g.m., s. 247.

10 Servet-i Fünûn, “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Madam Olga de Lebedeff”, s. 172. 11 a.g.m., s. 172.

(6)

“İnsan-ı Kâmil”den “Zavallı Kadın”a

2011 yılında Fatma Samime İnceoğlu ve Zeynep Süslü Berktaş’ın Fazıl ve Feylesof

Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar adı altında yayınladıkları Ahmet Mithat’ın Fatma

Aliye’ye gönderdiği mektuplar, Madam Gülnar’a dair başka kaynaklarda bulunmayan bilgiler içerir. Bu mektuplarda Madam Gülnar’a ait ilk iz, Ahmet Mithat’ın 16 Ekim 1890 tarihli bir mektubunda bulunur. “Osmanlı ve İslam aşığı kâmil kadın” olarak bahsettiği Madam Gülnar’ın İstanbul’a gelişini Fatma Aliye’ye haber veren Ahmet Mithat, ikiliyi görüştürmek istediği yönündeki arzularından bahseder12. Fatma ve Gülnar

Hanımlar çok geçmeden görüşür.13 Madam Gülnar Fatma Aliye’nin evinde kahvaltılara

katılır. Aralarındaki arkadaşlık günler içinde daha da güçlenir.14 Öyle ki, Fatma Aliye

Ahmet Mithat Efendi’den gizlediği şiirlerini Madam Gülnar’a gösterir. Bunun üzerine, bir vesileyle Fatma Aliye’nin şiir yazdığını öğrenen Ahmet Mithat “Ben istemem ki fâzıl kızım Leylâlara, Fitnatlara benzesin! Victor Hugolara benzemesini isterim”15

diyerek manevi kızını şiir yazmama konusunda uyarmayı ihmal etmez.

Ahmet Mithat, Fatma Aliye ile kurduğu yakın ilişkiden dolayı Madam Gülnar’a ne kadar minnettar olduğunu sıklıkla dile getirir. Madam Gülnar’ın gerçekleştirdiği hizmetlerin onu dünya çapında tanınır kılacağını ve böyle bir durumdan duyacağı mutluluğu Fatma Aliye ile mektuplaşmalarında yazar. Yine bu mektuplardan birinde Madam Gülnar’ın Kaliforniya merkezli Union gazetesine yazdığı kendi tabiriyle “Müslümanca” bir yazı sonrasında yaşadığı sevinci şu cümlelerle aktarır:

12 Ahmed Midhat Efendi, Fazıl ve Feylesof Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar, s. 57.

13 Hicri 25.03.1308 (m. 8 Kasım 1890) tarihli Yıldız Esas Evrakı’na kayıtlı bir belgede Madam Gülnar

ve Fatma Aliye’nin evde hususi olarak görüştüklerine dair malumat verilir. Belgede, Rusya kontes ve edibelerinden olan Madam Gülnar’ın aile halkı ile görüştüğü sırada Türkçe, Fatma Aliye ile Fransızca sohbet ettiği belirtilir. Fransızca sohbetin siyasi içerikli olduğuna dair ayrıca not düşülmüştür BA. “Yıldız Esas Evrakı”, (1890). 38-47. 27.04.1309 (m. 30 Kasım 1891) tarihli bir diğer belgede ise, bir sene önceki İstanbul’a gelişinde otelde kaldığı için misafi r kabul edemeyen Madam Gülnar’ın artık Beyoğlu’nda bir konakta yaşamaya başladığından görüştüğü Müslüman aileleri evine davet ettiği ve davetlileri Müslüman olduğunda evine Hıristiyanları kabul etmediği bildirilir. Madam Gülnar tarafından kahvaltıya davet edilen Ahmet Cevdet Paşa ve ailesi davete icabetleri için saraydan müsaade istemek-telerdir “Yıldız Esas Evrakı”, (1891) 79-17. Başkitabet Dairesi’ne gönderilen bu belgeler, Madam Gülnar’ın İstanbul’a geldiği ilk zamanlardan itibaren sarayın gözetiminde olduğunu göstermektedir.

14 Nazan Bekiroğlu’nun incelediği mektuplaşmalardan Madam Gülnar’ın aynı zamanda Nigâr Hanım ile

de yakın bir ilişki içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Nazan Bekiroğlu, “Unutulmuş Bir Müsteşrik: Olga dö Lebedeva/Madam Gülnar”. Dergâh 46, (Aralık 1993), s. 8-10

(7)

Ya Rab! Ben ne bahtiyar bir kul imişim ki hikmet-i diniye-i İslâmiyeyi nasârâ vasıtasıyla da neşr ü müdafaa ettiriyorum! Şu kadına Avrupa’da tesadüfümde nev‘i nisvân için umumi olamayacak pek çok etvâr-ı merdânesini! görüp hakikaten beğenmiş idim. Meğer benim gördüğüm, takdir eylediğim dereceden de pek ziyâde imiş. Hem Hıristiyan hem Moskof olmasa idi sizin kadar da onu seviyorum der idim ama o yabancılık mâni oluyor. Lakin sizden sonra bir sevdiğim kadın daha var ise Gülnar’dır demekte asla tereddüdüm yoktur.16

Ahmet Mithat mektubunun devamında asıl çocukları olarak bu iki kadını gördü-ğünü belirtir ve onda bu duyguları yaşattığı için Allah’a şükreder.

Madam Gülnar aracılığıyla Osmanlıyı ve İslam’ı yabancı ülkelerde de müdafaa imkânı bulan Ahmet Mithat, ona karşı duyduğu minneti yazmaya ilerleyen tarihlerde de sürdürür. 31 Ekim 1891 tarihli mektubunda Madam Gülnar’ı hâlâ evlerinde misafi r ettikleri haberini Fatma Aliye’ye verir. Gündüzlerini Fransızca ve Türkçe yazılar ya-zarak geçiren Ahmet Mithat ve Madam Gülnar, akşamlarını ise hep beraber eğlenerek geçirirler. Ahmet Mithat ve ailesi Madam Gülnar’a şark masalları anlatırken Madam Gülnar da onları hiç duymadıkları Avrupa hikâyeleriyle tanıştırır. Madam Gülnar’ı uzun süre evinde misafi r eden Ahmet Mithat, artık o odadayken yanında uzanıp uyu-yabildiğini Fatma Aliye’ye yazarak, aralarındaki ilişkinin ne kadar kuvvetlendiğinden bahseder.17 8-10 Mayıs 1892 tarihli mektuplarda Nisvân-ı İslam’ı çevirmekte olan

Madam Gülnar’ın Şefkat Nişanı almaya layık görülmesinden duyduğu mutluluğu Fatma Aliye ile paylaşır.18

Fatma Aliye’nin II. Abdülhamid’e Mektubu

Madam Gülnar’ın hayli kısa bir sürede edindiği itibar öyle görünüyor ki çok uzun vadeli olmamıştır. Keza, geldiği ilk yıldan itibaren hakkında çıkan dedikodular bir zaman sonra yerini ajan olduğuna dair gönderilen jurnallere bırakır. Ahmet Mithat’ın da bu jurnallerden nasibini alarak Rus casusluğu etmekle suçlandığını Ahmet Rasim aracılığıyla öğreniriz.19 İlk başlarda bu tarz dedikodulara kulak asmasa da yaşanan

birtakım olaylar sonrasında Ahmet Mithat’ın da Madam Gülnar’a olan tavırlarında ciddi bir değişim gerçekleşir. Mektuplaşmalar ve arşiv belgeleri Fatma Aliye, Madam Gülnar ve Ahmet Mithat arasındaki dostluk ilişkisinin neden bittiğine dair önemli bil-giler içerir. Bu belgelerden ilki olan Fatma Aliye’nin II. Abdülhamid’e hitaben yazdığı

16 a.g.e., s. 74-75. 17 a.g.e., s. 85. 18 a.g.e., s. 93-95.

19 Ahmet Rasim, Matbuat Hatıralarından Muharrir, Şair, Edip (İstanbul: Tercüman Yayınları, 1980), s.

(8)

28 Haziran 1308 (m. 10 Temmuz 1892) tarihli mektup, Madam Gülnar’la aralarındaki arkadaşlığı yeniden değerlendirmeyi zorunlu kılan birtakım bilgiler barındırır. II. Abdülhamid’in şahsen ilgilendiği meselelerin toplandığı Yıldız Esas Evrakı fonuna kayıtlı olan bu mektuptan anlaşıldığı kadarıyla Fatma Aliye, Madam Gülnar hakkında bildiklerini anlatması için başmusahip ağa tarafından Mâbeyn-i Hümâyûn’a çağrılır. Bunun üzerine, Madam Gülnar’ın “ağzından alabilmiş olduğu[m] sözler ve sır olmak üzere tevdi eylediği şeyler ve tesadüfen izhar eylemiş olduğu hâller”i20 gönderdiği

mektupta açıklamaya karar verir. Bu durum Madam Gülnar’ın İstanbul’da geçirdiği süre zarfında sarayın gözetimi altında olduğunu bir kez daha gösterir.

Fatma Aliye mektubuna, iki kışı da İstanbul’da geçiren ve perşembe günü şehirden ayrılan Madam Gülnar’ın İstanbul’da bu denli uzun kalmasından duyduğu şüpheyi yazmakla başlar. Madam Gülnar’ın, İstanbul’da bulunma nedeni hakkında farklı beyanlarda bulunmasından şüphelenen Fatma Aliye, akrabasını öldüren bir kişinin peşinden intikamını almak için İstanbul’a geldiğine dair çıkan dedikodulardan bah-seder. Tanıştıkları günden itibaren dikkatini çeken bu kadının sırrına vâkıf olabilmek istediğini, ancak kendisini ürkütmemek için sorular sormadığını, bu yolla Madam Gülnar’ın ağzından epeyce söz alabildiğini de ekler. Henüz İstanbul’dan yeni ayrılmış olan Madam Gülnar’ın burada herhangi bir işi olmadığı hâlde üç ay sonra İstanbul’a döneceğini söylemesi Fatma Aliye’yi bu geliş-gidişlerin altında farklı nedenler aramaya iter. En büyük arzusu padişahın huzuruna çıkmak olan Madam Gülnar’ın, bu arzusunu gerçekleştiremediği için giderken ne kadar üzüntülü olduğunu yazar.

Fatma Aliye, Madam Gülnar’ın sadece edebiyatla ilgilenir gözükse de Rusya el-çisiyle aralarındaki sıkı ilişkinin siyasi bir nedenden kaynaklanıyor olabileceğine dair imalarda bulunur. Madam Gülnar’ın ani gidişinden ayrıca şüphelenen Fatma Aliye, aynı gün Rus elçiliği baş tercümanı olan Mösyö Yuvanof’un da şehirden ayrılmasını manidar bulur. Madam Gülnar hakkında kendisine yöneltilen soruları cevapsız bıraktı-ğını ifade ederek, paylaştığı bilgilerden sonra padişahın vereceği hükmün sıhhatinden şüphesi olmadığını belirtir ve mektubunu bitirir.

Fatma Aliye ve Ahmet Mithat’ın mayıs ayında gerçekleşen mektuplaşmalarında Madam Gülnar ile kurdukları dostluktan oldukça memnun görünürlerken aradan geçen iki ayda nelerin değiştiği sorusu cevapsız kalmaktadır. Fatma Aliye’ye jurnal niteliğindeki bu mektubu yazdıran bir olayın yaşandığı Ahmet Mithat ile aralarında geçen mektuplaşmalar yoluyla da anlaşılır. Ahmet Mithat 2 Ocak 1893 tarihinde Fatma Aliye’ye yazdığı bir mektupta Madam Gülnar’la ilişkisini sonlandırdığını dile getirir. Fatma Aliye ve eşi Faik Paşa’nın Madam Gülnar’a “Bazı ahvâliniz onun mev-kiince şâyân-ı istihsân görülmediğinden ve sizin tashih-i ahvâlinize de hiçbir hakkı, salâhiyeti olamayacağından bârî kendisini musâhabeniz şerefi nden mahrum etmek

(9)

fedakârlığına mecbur olmuştur”21 diyerek nazikçe artık onunla görüşmek istemediğini

söylemelerini ister. Fatma Aliye’nin Ahmet Mithat’ın gizlediği bir şeyler olduğunu ima ederek Madam Gülnar ile aralarında bir ilişki olduğuna dair çıkan dedikodulara kulak asması Ahmet Mithat’ı oldukça sinirlendirir. Gerekli açıklamayı Faik Paşa’ya yaptığını belirten Ahmet Mithat ancak eşler arasında konuşulacak bu tarz meseleleri Fatma Aliye ile konuşmak istemediğini yazar. Faik Paşa ile görüşen Madam Gülnar’ın Ahmet Mithat’tan söz açıldığında ve onun resmini gördüğünde gözlerinin dolmasını kendisine karşı olan hiddetine bağlar. Aralarında hiçbir ilişki olmadığını ısrarla tek-rarlayarak şu açıklamayı yapar:

Hele bendenize zerre kadar itimâdınız, emniyetiniz var ise emin olunuz ki Gülnar ile söylenilmeyecek hiçbir ama hiçbir münâsebetim olmamıştır ve yoktur ve olması hatı-rımdan bile geçmemiştir... Gülnar benim gençliğime, güzelliğime, elâ gözlerime, kaytan bıyıklarıma aşıktır zannı mutlaka cinnetime hüküm verdirir. Hâsılı kızım bu kadın ile dost olarak görüştük, yine dost olarak münâsebete hitâm verdik.22

Bozulan ilişkilerine rağmen Ahmet Mithat, Madam Gülnar’ın siyasete karışmış olduğuna dair çıkan haberleri doğru bulmaz. Kendisinin de bir aralar bu tarzda şüpheleri olduğu için bizzat Madam Gülnar’a işin aslını sorduğunu ve bu dedikoduların gerçek olmadığını Fatma Aliye’ye yazar. Madam Gülnar’ın “mükemmel âlime olmadığı, pek mükemmel feylesof olmadığı gibi siyâsât iktidarı”nın da hiç olmadığını mektubunda belirtir.23 Birkaç ay öncesine kadar Madam Gülnar’ın tanıştığı en bilgili insanlardan

biri olduğunu söyleyen Ahmet Mithat’ın fi kirlerindeki bu ani değişiklik, aralarında geçen husumetin ciddi boyutlarda olduğunu gösterir niteliktedir.

Ahmet Mithat nedeni tam olarak bilinmeyen bir sebeple Madam Gülnar ile iliş-kisini tamamen sonlandırsa da Fatma Aliye Madam Gülnar ile bir araya gelmeye ve mektuplaşmaya devam eder. Madam Gülnar, bozulan ilişkileri sonrasında Ahmet Mithat’ın arkasından kötü konuşmaya başlar; Fatma Aliye ise bunun bilgisini derhal Ahmet Mithat’a verir. Ahmet Mithat buna karşılık, bir zamanlar kardeş olarak gördüğü ve nasihatler verdiği Madam Gülnar’ın bu nasihatleri yanlış anladığını ve kendisini müstebit zannettiğini dile getirir. Madam Gülnar’ı çocuk mizaçlı olmakla suçlayarak artık onun için yapabileceği hiçbir şeyi yapmayacağını, Madam Gülnar’ın aldığı ikinci dereceden şefkat nişanını terfi ettirmek yolunda teşebbüste bulunduğunu ancak bunun artık mümkün olmayacağını mektubunda ayrıca belirtir.24 Fatma Aliye’ye yazdığı bir

başka mektupta, zamanında Madam Gülnar’ı Avrupa’da İslamiyet lehine yayın

ya-21 Ahmed Midhat Efendi, Fazıl ve Feylesof Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar, s. 98. 22 a.g.e., s. 98-99.

23 a.g.e., s. 99. 24 a.g.e., s. 122.

(10)

pabilmek amacıyla yetiştirmek istediğini, hatta kendisinin de bu teklifi çok sevinerek kabul ettiğini ancak Madam Gülnar’ın yaptığı hatalarla tüm bunları ziyan ettiğini ifade eder.25 Ahmet Mithat’ın bu sözleri, Madam Gülnar’a olan desteğinin arkasında kendi

çıkarlarının olduğunu gösterir.

Fatma Aliye ve Ahmet Mithat arasındaki mektuplaşmalardan Madam Gülnar’ın Ahmet Mithat ile görüşmek istediği, bu amaçla Tercümân-ı Hakikat muharrirlerinden Ahmet Cevdet’i Ahmet Mithat ile görüşmesi için aracı olarak gönderdiği anlaşılmakta-dır. Fatma Aliye’yi Ahmet Mithat ile aralarının bozulmasından sorumlu tutan Madam Gülnar mektupta bahsedilenlere göre Fatma Aliye ile rekabet içerisine girer. Fatma Aliye’nin Ahmet Mithat’ı kendi elinden kaptığını, Ahmet Mithat’ın da Madam Gülnar’a gördürmek istediği işleri daha güzel göreceği için onu tercih ettiğini söylemesi Ahmet Mithat’ın kulağına gelir. Ahmet Mithat bunun üzerine, bir zamanlar “insan-ı kâmil” olarak gördüğü Madam Gülnar’ı “zavallı kadın” şeklinde anmaya başlar.26

1894 yılının mart ayında yapılan mektuplaşmalara göre, Madam Gülnar Fatma Aliye ile iletişimini sürdürürken bir yandan da arkasından dedikodusunu yapıp asılsız haberler yaymaya devam eder. Bu tarihlerde İstanbul’a gelen bir grup Amerikalı, Fatma Aliye ile görüşmek isterler. Ancak bu görüşme gerçekleşmeden önce Amerikalı grup ile aynı otelde kalan Madam Gülnar, onlara Fatma Aliye’nin eserlerini başkalarına yazdırdığı yönünde birtakım sözler sarf eder. Bunun üzerine Ahmet Mithat dayanamaz ve Madam Gülnar’la görüşmeye gider. Madam Gülnar kendisini karşısında gördüğünde Ahmet Mithat’ın anlatmasına göre sevinir, çıldırır, sarılır, öper ve hatta ağlar. Ahmet Mithat sözü bir şekilde Fatma Aliye’ye ve onun hakkında sarf etmiş olduğu sözlere üstü örtülü bir şekilde getirerek Madam Gülnar’ın yaptığı hatayı anlamasını sağlar. Ahmet Mithat’ın ikaz niteliğindeki bu görüşmesinden sonra Madam Gülnar ile bir araya geldiğine dair herhangi bir kayıt yoktur. Aynı yıl Tolstoy ile mektuplaşmalarında Madam Gülnar, İstanbul’da çektiği sıkıntılardan bahseder. Abdülhamid’in tahta ge-çişinden sonra her türlü düşüncenin yasaklandığından, tek bir kelime yüzünden bile gazetelerin kapatıldığından ve kendisinin de sansür yüzünden yayınlayamadığı eserleri olduğundan yakınır.27 Ahmet Mithat ile mektuplaşmalarından anlaşıldığı kadarıyla,

Fatma Aliye Madam Gülnar’la 1896 yılına kadar mektuplaşmaya devam etmiştir.

25 a.g.e., s. 157. 26 a.g.e., s. 193.

(11)

Sonuç

Fatma Aliye’nin 1890-94 yılları arasında saray ve Ahmet Mithat ile yaptığı mek-tuplaşmalar Madam Gülnar’ın eksik kalan biyografi sini tamamlama yolunda önemli bilgiler içermektedir. İstanbul’da geçirdiği dönem boyunca Osmanlı edebiyat çevresinin en üretken kadın yazar ve çevirmenlerinden olan Madam Gülnar, kısa süre içerisinde edindiği ünü aynı şekilde kaybetmiş; unutuluşunun nedenleri edebiyat tarihi ve Madam Gülnar biyografi lerinde açıklığa kavuşturulmamıştır. Makalede ele alınan mektuplar, bu durumun ardında birkaç farklı nedenin yattığına dair ipuçları barındırmaktadır. Bunlardan ilki, Madam Gülnar’ın edebiyat dışı emelleri olan bir Rus ajanı olduğuna dair çıkan dedikodulardır. Saraya gönderilen jurnaller, kısa bir süre önce Şefkat Nişanı almaya layık görülen Madam Gülnar’ın saray tarafından izlenmesine neden olmuştur. Fatma Aliye de padişaha gönderdiği mektupta, görünürde yakın bir arkadaşlık ilişkisi kurduğu Madam Gülnar’ın ajan olabileceğine dair imalarda bulunarak çıkan dedikodu-ları desteklemiştir. Fatma Aliye ve Ahmet Mithat arasındaki mektuplaşmalardan Ahmet Mithat’ın Madam Gülnar’ın ajanlığı hakkındaki dedikoduları kesin olarak reddettiği anlaşılmaktadır. Ahmet Mithat’ın sert bir dille reddettiği bir diğer husus, Madam Gülnar ile ilişki yaşadığına dair çıkan dedikodulardır. 1893 yılı itibariyle Madam Gülnar’la olan bağlarını koparan Ahmet Mithat, bu tarihten sonra onun hakkında konuşmaktan imtina etmiştir. Mektuplaşmalara göre, Madam Gülnar’ın kıskançlık yüzünden Fatma Aliye hakkında asılsız iddialarda bulunması Ahmet Mithat’ın Madam Gülnar’a des-teğini kesmesinde önemli bir sebep teşkil etmiştir. Ahmet Mithat’ın Müslüman kadın yazar kimliği ile Fatma Aliye’yi yetiştirmesi sonucunda kendisine duyulan ihtiyacın ortadan kalktığını hisseden Madam Gülnar, bu hislerinde pek de yanılmış sayılmaz. Keza, Fatma Aliye’ye yazdığı bir mektupta Ahmet Mithat, Madam Gülnar’ı Avrupa’da İslam lehine yayın yapması amacıyla desteklediğini açıkça belirtmiştir. Bu yazıda ele alınan mektuplar, edebiyat tarihinin üç önemli ismi arasındaki ilişkinin kopma derecesine gelmesine sebep olan olayları tam olarak açığa çıkarmasa da meseleyi karanlık kalan yönleriyle görebilmek ve bundan sonraki çalışmalarda doğru soruları sorabilmek adına değerli bir kaynak oluşturmaktadır. Ancak, olaylara Madam Gülnar cephesinden bakmak ve belirsizlikleri giderebilmek için Rusça ve Tatarca kaynakların araştırılmasına duyulan ihtiyaç devam etmektedir.

(12)

Ek

Fatma Aliye’nin II. Abdülhamid’e Hitaben Yazdığı Yıldız Esas Evrakı’na Kayıtlı 28 Ha-ziran 1308 Tarihli Belge28

[1] (1) İki ḳışdır şehrimizde iḫtiyār-ı iḳāmet eyleyen Madam Gülnār üç ay soñra yine ‘avdet (2) eylemek üzere pencşenbe günü Odesa’ya müteveccihen ḥareket eylemişdir. Bir Rūsī ḳadınıñ bu ḳadar (3) iḫtiyār-ı maṣraf ve külfet iderek gelüp İstanbul’da zamān geçirmesi evvel emirde ba‘żılarınıñ (4) şübühātını da‘vet eylemiş ise de herkes ile olan güzel mu‘amelesi ve ma‘lūmātı ve kibār ‘ālemine (5) maḥṣūṣ olan ṭavr-ı sādegisi ḫalḳa kendisini sevdirmesi ve Dersa‘ādet’de iḫtiyār-ı iḳāmeti içün (6) īrad eyledigi esbāb ken-disiyle görüşenleri te‘mīn eylemiş idi. Lākin bu esbabıñ her birine (7) bir başḳa ṣūretde söylenmesi ve her def‘a başḳa ḳalıba dönmesi da‘ve-i şübhe olacaḳ mevāddan (8) oldıġı ‘arż ve beyāndan mütaġnīdir. Kendisiniñ esrārına vāḳıf olmuş olmak ẓannında bulunan-lardan (9) ba‘żıları ise onuñ ‘aḳrabāsından birini öldürmüş olan bir nihilistden aḫz-ı s̱ār içün (10) onu aramaḳda bulunduġı ẕehābına uġramışlardır. Daha ilk def‘asında naẓar-ı diḳḳat-i ‘ācize-i (11) celb eylemiş olan bu ḳadınıñ aḥvālini añlamak istedigim içün kendi-sini ürkütmemek üzere hiçbir şey ṣormadım. Kendisi söylemesi içün yalñız ḳurcaladım. Bu cihetle bu ḳadınıñ (12) aġzından epeyce söz alabildim.

(13) Kendisiniñ bu ḳış hiçbir iş göremediġine dāir olan te’essüfātından artıḳ İstanbul’a (14) gelmemesi lāzım gelürken üç ay sonra ‘avdet eyleyecegini söylemesi fi kr ve merāmında pek [2] (15) ziyāde s̱ebātını gösteriyor. Kendisiniñ eñ büyük emeli ḥużūr-ı hümāyūna çıkmaḳ oldığı (16) anlaşılıyor. Ve bu sene daḫī buña nā’il olamadıġından ṭolayı pek çoḳ beyān-ı te’essüf ediyor. (17) Lākin ḳaṭ-‘ı ümīd etmiyor. Kendisiniñ memleketince olan i‘tibārı imparaṭor ve imparaṭoriçe (18) ḥużūrlarına ḳabūl olunması ḥużūr-ı şahāneye ḳabul buyurulmasında müsa‘ide bulunduġını söylüyor (19) idi.

(20) Ṣūretā meşġūliyeti ṣırf ma‘ārif ve edebiyāta munḥaṣır olup siyāsāta aṣlā müdaḫalesi yoḳ gibi (21) göstermekde oldıġı ḥālde Rusya sefāretiyle pek ḳoyu münāsebetde bu-lunuyor. Sefāretiñ her (22) cem‘iyyetinde ḥāżır olduġı gibi pek çoḳ ba‘żen de her gün sefāret-ḫāneye gittigini yine kendisi (23) söylüyor. Epeyce zamāndan berü memleketine müttehī-i ‘azīmet iken ancaḳ bu pencşenbe güni gidebildigine (24) naẓaran bekledigi bir şey olduġı añlaşılıyorsa da ne bekledigi bilinmiyor idi. Nihāyet (25) pencşenbe güni gidebildi. Rusya sefāreti baş tercümānı Mösyö Yuvanof’un da o gün ḥareket (26) eyledigi gazeteler müṭālea‘sından añlaşıldı.

(27) Madam Gülnār’ın aḥvāl-i ḥaḳiḳīyyesi ḫuṣuṣunda her kim ‘ācizelerine bir şey sorsa onuñ (28) haḳḳında bir şey bilmedigimden başḳa bir cevābda bulunmaz isem de velī-ni‘met efendimize ḳalblerimiziñ (29) tamāmıyla açıḳ bulunması vaẓīfe-i ‘ūbūdiyyet oldıġundan ṣūret-i ḫuṣūṣiyyede cariyeleriniñ (30) Mabeyn-i Hümāyūn’a celb olunacaġı baş-muṣāhib

(13)

aġa ḳulları ṭarafından tebşīr buyurulmaġla (31) o zamān bu ḳadınıñ aġzından alabilmiş oldıġım sözler ve sır olmaḳ üzere tevdī‘ (32) eyledigi şeyler ve teṣādüfeñ iẓhār eylemiş olduġı ḥāller ḫāk-i pāy-i şahāneye serildikde (33) ẕekāvet-i fevḳa’l-‘āde-i cenāb-ı ḫilāfet-penāhı bunlardan bir ḥükm çıkaracaġından şübhe yoḳtur. (34) Şimdilik bu ḳadınıñ üç ay ṣoñra ‘avdet eylemek üzere ‘azīmet eylediġini ‘arż ile (35) ifā-yı vaẓīfe-i raḳabet olundıġını lisān-ı ṣıdḳ ve iḫlāṣı ile ma‘rūżdur.

fī- 28 Ḥazīrān 308 Cāriyeleri Faṭma ‘Aliye

KAYNAKLAR

, BA. “Yıldız Esas Evrakı”, Evr. Nr. 0038 047 001. Kar.38-47, 1890. , BA. “Yıldız Esas Evrakı”, Evr. Nr. 00079. Kar.79-17, 1891. , BA. “Yıldız Esas Evrakı”, Evr. Nr. 0015 214 001. Kar.15-214, 1892.

, “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Olga de Lebedeff”. Serveti Fünûn. nr.15, 20 Haziran 1307, s. 170-73, 1891.

Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da Bir Cevelan, haz. Arzu Pala. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2015. , Fazıl ve Fey lesof Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar, haz. Fatma Samime İnceoğlu ve M.

Suat Mertoğlu. İstanbul: Klasik Yayınları, 2011.

Ahmet Rasim, Matbuat Hatıralarından Muharrir, Şair, Edip, İstanbul: Tercüman Yayınları, 1980. Akün, Ömer Faruk, “Gülnar Hanım”. TDV İslâm Ansiklopedisi, c.14. İstanbul, 1996.

Bekiroğlu, Nazan, “Unutulmuş Bir Müsteşrik: Olga dö Lebedeva/Madam Gülnar”. Dergâh, No. 46, Aralık 1993, s. 8-10.

Findley, Carter V., “An Ottoman Occidentalist in Europe: Ahmed Midhat Meets Madame Gülnar”. The American Historical Review, Vol. 103, No. 1, Oxford: Oxford University Press, 1998 s. 15-49.

Karadağ, Ayşe Banu, “Tanzimat Dönemi’nden İkinci Meşrutiyet Dönemi’ne Kadın Çevirmenle-rin Çeviri Tarihimizdeki “Dişil” İzleri”. Humanitas Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 2, Güz 2013, s. 105-126.

Olcay, Türkan, “Olga Lebedeva (Madam Gülnar): A Russian Orientalist and Translator Enchants the Ottomans”. Slovo, Vol. 29, No. 2, Summer 2017, s. 40-71.

Strauss, Johann, “Ol’ga Lebedeva (Gülnâr Hanım) and her Works in Ottoman Turkish”. Arts, Women and Scholar s – Festschrift Hans Georg Majer, ed. S. Prator ve Christoph K. Ne-umann, Vol. 1, İstanbul: Simurg Kitabevi, 2002, s. 287-314.

(14)

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğer hata oranı düşükse karşılaştırılan kısımlar atılır ve da- ha sonra yapılacak olan gizli iletişimde şifreleme için kullanılacak olan elenmiş anahtarın geri

-(Ferzan) Tabii ikimiz de çok duyarlı çalıyoruz fakat ben da­ ha duygusal ve daha sakinim Ferhan daha canlı.. - İkinizin de gözleriniz

Türkler 150 yıl içinde burada o devrin en büyük ve en kalabalık şehrini kurmuşlar, 800 bine yakın nüfus topla­ mayı başarmışlardır.. Asıl

İşte Pembe Konak, İttihad ve Terak­ ki’ye merkez kılındığı günden bu iktidarın tasfiyesine ve söz sahibi liderlerinin yurt dışma göçlerine kadar bütün

kut Özal'ın oğlu Murat Özal’ı hastanelik ____ eden İstanbul Ayazağa’daki 40 dönümlük orman arazisinin kiralanmasında yasadışı yolla­ rın

' y \ Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy’un da katılacağı törenlerde, Boğaz’ın son kömürlü gemileri olan. “Anadoluhisarı”

Bir masal kahramanı gibi içeri gir­ miş ve salondaki çocuklarla hemen iletişimini kur­ muştu. Bir 45 dakika boyunca Barış Manço’nun çocuklarla diyaloğunu büyük

Tünel’in göbeğindeki Çatı Restaurant, yazımızın ilk parag­ rafına serptiğimiz nostaljik izdü­ şümlerin hakkını veren bir mekân: Fransız mühendis Euge- ne