• Sonuç bulunamadı

Memleketi tanımak, tanıtmak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Memleketi tanımak, tanıtmak"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

... ... ... •»•■■••ŞATTA: * ...m ... ... ... ...

T A K V İ M D E N

B İ R Y A P R A K

:

I

I

!

I

Memleketi tanımak, tanıtmak

T

URİZMDEN bahsedecek değelim. Turizm , b ir m em leketin alâka çekecek noktalarını tesbit ederek hariçten oraları gör­ mek iizere «seyyah» celbetm ektir. Turizm , m em lekete para getirm ek esâsına m âtuf b ir teşebbüstür. Benim burada bahsetm ek istediğim mevzii m em leketi seyyahlara değil, bize tanıtm ak m e­ selesidir. Bu da coğrafya kitabı yazar gibi bir havalinin, dağını, deresini, nüfusunu yazm akla olmaz. O ranın hususiyetlerini, d ik ­ k ati celbedecek vakalarını, m enkıbelerini, fıkralarını, efsaneleri­ ni tatlı dille, tatlı kalem le anlatm alı ve okutm alı.

Evliya Çelebi, bunun için sevilmiş ve şöhretini bununla k u r­ m uştur. Evliya Çelebi, geçmiş asırların en usta bir röportaj m u ­ h arririd ir. H attâ gazeteciliği «hâdiseleri okutm asını bilmek» le t a ­ rif edersek bugünkü gazeteciliğin piri ve üstâdıdır. Evliya Çelebi, seyalıatnâm esinde — Allah affetsin — hayli yalan söyler. Fakat bu y-dlaıılar hoşa giden tatlı m übalâğalardır. Bunu kendisi de bil­ diği için, bâzan hakikat olm asına rağm en inanılm ayacak şekilde olanları yemin ile perçinlem ek lüzum unu hissetm iştir.

Neşriyat âlem ine daim a fâideli eserler veren «Kanaat» m ües- sesesi son zamanda bu vâdide yazılmış bir eser neşretti. Ü slûbunu cok beğendiğim, ve incelem elerindeki sabr ü taham m üle hayran olduğum Nâhid S ırrı Ö rik n ı — garip b ir tesadüf eseri olarak — üçü de «K» ile başlayan üç şehirdeki seyahatine âit olan bu ese­ ri bana da gönderdiler. Kayseri, K ırşehir, K astam onu. Acaba se- vahat Evliya Çelebi devrine ait şartlar dahilinde olsaydı nâzik dos­ tum yine bu seyahati ih tiy ar edecek miydi? Onun tâbiri veçhile «cây-ı-sual» dir.

K ayseri bizde insanlarının zekası ve işgüzarlığı ile tanınm ış bil m em lekettir. K ayserili denildiği /.aman «kâr uşağı» dır sözü m eş­ hurd u r. Allah bu m em leket halkını «artizaıı» olarak lıalkeylemiş. Bunların H itit’lerin öz ahfadı olduklarına dair de bir kayda te sa ­ düf ettiğim i hatırlıyorum . Kayseri, taşlık, kısır bir m em lekettir. Fakat K ayserili, E rzuıum dan sığır alır, pastırm a yapar, satar. Dı­ şarıdan yün alır, kök boyasının yerine A vrupa boyası kullanır, ince dokunm uş, eski çeşitli lıalı yapar, satar. İpek halıları «Ke­ şan» ipeklerine yaklaşm ıştır. Pek eski zam anlarda fazla istihsal ile fiat düşüklüğünü önlem ek için tınaz gibi yığılmış pek çok h a ­ lıyı satışa çıkarm ayıp im hâ ettiğini bilirim.

Nâhid S ırrı’nııı K ayseri hakkm daki şu tasvirine bakın: «Tamamiyle düz bir satıh üstünde kurulm uş bir şehir, evle­ ri ya kısmen görünüyor, ya hiç görünm üyor ve görünen ev p a r­ çalarında tavanları örtülü garip balkonlar ve dışarıdan taş m e r­ divenler var. Düm düz dam ların üstü de toprak ve çim en...»

Dört kalem darbesiyle şehir çizilmiştir.

K ırşehir’de Hacı B ektaş’a ait şu satırları da alıyorum : «Karşı tarafta alçak, kerpiç duvarla m uhat cesim bir arsanın ortasında yine kerpiçten birbirlerine eklenerek nam ütenahi b ü ­ yütülm üş iki katlı bir bina var. İııaıım ki Dolmabahçe Sarayını hatırladım . Fakat bu binanın büyüklüğünden dolayı Dolm abah- çe’yi hatırlatm ası sırtındaki m üstesna bir tuvaleti, bir sefilenin kaldırım larda sürükleyip paçavra hâline sokuşıınu hatırlatm ıyor da değil. Bina, Hacı B ektaş-ıV eli neslinin konakları.»

Bundan sonra Mecidiye ismi Çiçekdağıııa tahvil edilen kaza hakkında şöyle söylüyor:

«Adını Çiçekdağı yapan bu kazanın çiçekle m ünasebetinin n e ­ den ileri geldiğini bilm iyorum . Zira bomboş bir dağ sırtında yüz k adar evden ibaret. Belediyesinin de senede 800 lira geliri varmış.» Nâhid S ırrı’nm en canlı tasvirlerinden biri K astam onu ya ait olan fasılda şu kısım lardır:

«Yattığım arkası kaya, küçük bahçeye nazır odada beni her sabah kom şum un m erkebi uyandırıyordu. Bu ilk şarkının ü çü n ­ cü feryadına kadar geçecek devreyi kalkm ak hususunda kısa bir m ühlet olarak kabul etmiştim.»

Turizm neşriyatından başka m em leket hakkında yazılmış bu gibi eserleri, röportajları, hattâ doğru veya yanlış yazıları bir a r a ­ ya toplam ak M aarifin başarm ası gereken bir vazifesi değil m idir ? K lâsik neşriyatı diye ölü benizli hatâlarla dolu kitaplar bas­ m aktan herhalde daha faydalı o lu r zannederim .

...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ros Arşivi 1 5 0 5 0 9 8 0 0 6 * H«n«ı««fit<ı ııl ııı ılı iMl tMM iıi Mi« ıtM ıı ıı ıt « ım ıt H 4 H M m ıt n ıı in ıı n ıı H M n m n n < iH it ıt t4 iı iH ii ( im M tm ım ıı ım i( n t! H m M ti H i( im « m tt ım ı« iH H i( * w lH iM H lM 1 lH M H m iM H I ll

Referanslar

Benzer Belgeler

Yazılarında problemlerin bazıları ay- dınlığa kavuşturulur, prefabrike konut siteleri diğer sitelerle karşılaştırılır ve mimari - şehirsel özellikleri açıklanır

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

Merak içinde kalmış olan Sul­ tan Murat Şayan kadından Cev­ her ağanın ne istediğini sordu. Şa­ yan kadın kocasını sıkmamak için evvelâ söylemedi; fakat

Amazon'daki yağmur ormanlarında 2005 yılında yaşanan kuraklık sonucu, atmosfere Avrupa ve Japonya'nın bir yılda sald ığından daha fazla sera etkisi gazlarının

Kim HoSeong: Cheondogyo Kore topraklarında 160 yıl önce 1860 yılında kurulmuştur. O dönemde insanların hayatı çok zordu. Suun Choi Je U Hoca bu zor durumdaki halkı

Sakakini, burada kendilerine gerekli parayı vermiş ve Ebüzziya Tevfik de bu olaya tanık olduktan sonra, oradan ayrılıp Asmak Mescid sokağından geçerek (o dönem burası

nin kopyasmda, neyin nasrl giirtilecelini belirtmenin yanrnda, hareketi kaydedecek kamera gekimlerini de tarif eder. Ancak film yrinetmeni, ya- zann belirttigi bir

Tanrısal bir görevin yerine getirilme­ si için (ezanı duyurmak için) yapılmış bü­ külenin, pespaye dünya işlerinde kulla­ nılamayacağı savı ilk bakışta ne