• Sonuç bulunamadı

Osmanlı dram kumpanyasının yıldızı:Kınar Hanım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı dram kumpanyasının yıldızı:Kınar Hanım"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Osmcmlı Dram Kumpanyasının Yıldızı

K I N

I

çin de en iyi gü nleri en güzel g eçtiğ i için yıllarım ızın kıym et verd iğim iz eski bir evin gitgide harap oluşu g ö n ­ lüm üzü nasıl teessü rle d old u ru r­ sa... O evd en h er k op a n tahta, her düşen çividen nasıl a cı duyarsak bizi m aziye b a ğlıya n h er ferdin ölü m ü de ayn ı surette, engin ve derin bir elem v eriy o r.

Bu h afta sahn e-i âlem den g ö ­ çü p giden K ın ar H anım ın ölü m h a ­ beri kırk yıllık hatıratım ın b ird en ­ bire can lan m asın a vesile oldu . V e ­ lev en tatlı şeyleri y a d etm ek için olsun m aziye d ö n ü p bakm ak g ü ç gelir. Bir daha d ön em iy e ce ğ in iz o uzak ü lkeyi sisler arasından hayal m eyal seyred erk en yü reğin iz, h ic ­ ran denilen eşsiz a cı ile burkulu r. B öyle iken b ir hâdise, m eselâ b ir âşinânın k a yb ı sizi, arkanıza d ön ü p de o m a ziye zorla baktırır, H atıralar gayyasın a ister istem ez dalarsınız.

Bu sefer de ö y le old u benim için . K ırk b u k a d ar yılda kateyle- lem iş old u ğ u m uzun öm ü r m esa fe­ sini gerisin geriy e, hayalen gittim . Y irm i yaş civa rın d a serazat bir delikan lıyım . K endim gibi ede- piyata ve şiire hevesli seçk in a rk a ­ daşlarım var. M ektebi Sultaniden başlıyan aram ızdaki zevk, heves ve fikir birliğin i devam ettiriyor, sık sık b irleşiyoru z. Tah sin Nahit, M üfit R atib, R efik H alid, Em in Bü- lend, h ep sonrad an edebiyat tari­ him izin b irer şahsiyet ola ra k k a y­ d e d eceğ i isim lerin sahipleri. B irbi­ rine yakın sem tlerde o tu ru yoru z.

M ü şterek m eraklarım ızdan b i­ ri de tiya trod u r. K a d ık ö y ve civ a ­ rında yazın, hangi h eyet, nerede temsil verse biz ora d a yız. R am a­ zan larda D irek lera ra sın da k i tiyat­ roların h epsin d e loca m ız var.

İşte o sıralarda, b ir yaz, G öz- tep ed e kom şu m u z b ir zatın iki k ı­ zından k ü çü ğ ü n e ben nasılsa g ö ­ nül kaptırdım . U zun sü rm iyecek aşklar b a şlan gıçta daim a pek ateş­ li olu r. Ben de y a n ıyor, tu tu şu y o­ rum. A rk a d a şla rım kâh alay e d i­ y or, kâh halim e gerçek ten a c ıy o r ­ lar.

0

va k itler şim diki gibi değil. G en ç aile kızlarının saçlarının u cu n u bile g örm ek bir m esele.

V

AR HA

Yazan: Ercüm end E. Talu

Bütün gün kızgın güneşin alnında kavrulan ku pkuru tarlalarda a va ­ re dola şıyoru m . A h , on u b a h çed e gezerk en v ey a pen ceren in ön ü n de sarı saçların ı ta rıyork en b ir g öre- b ils e m !

T a lih yard ım etti, nasılsa... Bir iki yerd e rastlaştık. Ö n c e b a ­ kışlarım ız karşılaştı. D erken teb es­ süm ler taati ettik. A n la d ım ki kız­ ca ğ ız da bana b igâ n e değil. Bütün o civ a r k öşk lere girip çıkan , h iz­ m etçi kılavuzu ve sırasına g ö re de b o h ç a c ı b ir hatun vasıtasiyle m e k ­ tu pla şm ağa da başladık. A m a yine de birbirim izi pek nadiren g ö r ü ­ y o r ve k on u şu y oru z. V e bütün bu m ü şküller aşkım ı k örü k lü y or.

Sevgilim , K uşdili tiya trosu n ­ da haftanın m u a yyen gü nlerinde tem sil veren M ın akyan E fendinin O sm an lı D ram K um pan yasının o - yu nların a devam ed iy or. H an ım la­ rı erk ek lerd en ayıran kafesin a r­ kasında bazan toz pem besi, bazan da g ö k m avi m aşlahı ile on u g ö z ­ lerim s e çiy o r. O y u n devam ettiği m ü d d etçe h alecan için de k a lıyor ve nihayet tem sil bitip de s e y irci­ ler tiya troyu boşaltırken kapının ön ü n d e nail old u ğu m h a fif teb es­ süm ü b ü y ü k bir nim et sayarak, bahtiyar, eve d ön ü y oru m .

Bir gü n on u n alâkasını daha ç o k çek m ek arzusunu du ydu m . Bu da a n cak O sm an lı D ram K u m p a n ­ yasına ken di b ir eserim i o y n a t­ m akla kabil ola b ilird i. N iyetim i M ü fid R atibe a çtım ; beni tesvip ve teşvik etti. D ola b ın d a k i Fransızca piy esleri ön ü m e yığd ı v e : “ S e ç! dedi. Ç ü n k ü M ın akyan E fen d iye v e re ce ğ im p iyes m utlakâ tercü m e olm a k lâzım dı. O zam anki sansür telif eserlere izin verm iy ord u .

(P iy e r dü Ş ö m e n ) adını k o y d u ­ ğu m ve b ir haftada, g ecem i g ü n ­ düzüm e katarak T ü r k ç e y e ç e v ir ­ diğim bu piyesin tem sili bir m u ­ va ffa k iy et olm uştu. Bu m u v a f­ fak iyeti de başlıca iki sanatkâr te ­ min etm işti: M ü teveffa B inem e-ciya n E fendi ile K ınar H an ım !

K

ın ar H anım ın, bağrın dan k o ­ pu p sizin bağrın ıza giren, iş- liyen sesi hâlâ ku laklarım da- dır. O b ir ses değil, en gin lerde g e ­ m icilere yolla rın ı şaşırttığı s ö y le ­ nen den iz m elikelerinin ahenkli ferya dın ı a n d ırıyord u . O gü n,

ka-NI M

dinli erkekli seyircilerd en a ğla tm a ­ dık kim se bırakm adı.

Daha ö zam anlar, gen ç ya şın ­ da K ın ar H anım kendi k en din e y e ­ tişm iş b üyük b ir sanatkârdı. O s- m anlı D ram K um pan yasının öb ü r kadın şöh retleri: H ekim yan , Bine- m eciya n , Mari H anım ları sanat b a ­ kım ından gerid e b ıra k ıyord u . Bu­ nun da sebebi için dek i, Frenklerin “ M u kaddes ateş” adını verd ikleri sanat aşkının h içb ir vakit azalm ı- yan şiddeti idi.

D ram da o ld u ğ u gibi k o m e d i­ de de m u vaffak o lu y ord u . S a h n e­ mizin diğ er b ir istidadı olan ra h ­ m etli dostum A h m e d Fehim Efendi ile b irlikte oyn a d ık la rı k ü çü k k ü ­ çü k b irer perdelik k om ed iler b u n ­ ları ta kip eden asıl tem sili sönük bırakırdı.

M ınakyan E fendi ö lü p k u m ­ panyası da d a ğılın ca K ın ar H anım galiba b ir m üddet D a rü lbed a yide sahne hayatın a devam etti. Fakat y a sla n ıy ordu ve aynı zam anda k u ­ lakları da gün g e çtik çe a ğır işit­ m eğe başlam ıştı. İster istem ez ç e ­ kildi. Ç ekildi de nasıl ya şa dı? H a ­ yatın a ğır yü kün ü yetm iş sekiz y a ­ şına kadar nasıl taşıdı? Bu da a y ­ rıca bir dram dır. Bir dram ki b a ş­ lıca kahram anları K ın ar Hanım ın kendisinden başka zaru ret, ihtiyaç ve kim sesizliktir!

Bundan b irk a ç yıl evvel onu son defa görm üştüm . E m inönü H alkevind eki tiya tro şenliklerinde yine P iy er dü Ş öm en ’ i oynam ıştı. Sesi aynı ses, ca n lılığı aynı ca n lı­ lıktı. Belli ki “ M u kaddes ateş” i hâlâ sönm em işti...

O g ece, ilk tem sile ait h atıra­ ları b e ra b e rce andık, ikim izin de başka başka seb eplerle gözlerim iz yaşarm ıştı.

Bugün yü ksek sanatkârın ö- lüm ü derdim i bir daha tazeledi. Son u gelm iyen aşkım ı, ilk tem silin h eyeca n ın ı, K ınar H anım ın sa ye­ sinde görd ü ğü m iltifatı h ep b e ra ­ b er yadettim ... Fena da olm adı hani ?

Kınar Hanım Birinci Dünya Harbi sonunda Darülbedayide. Resimde altta sol köşededir. Arkasındaki

rahmetli Hazımdır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hollânda Mimarlar Birliğinin gayretile ve diğer yapı işleri teş- kilât ve müesseselerinin alâkasiyle kurulan bu binada, inşaata ait fikrî, sınaî, her türlü

Kızıl renkte kum taşından üst üste fantastik ve hususiyetti bir şekilde yığılmış gibi duran kayalar, mimarın kompozisyonunu çerçevelemekte ve sanki istenilen meyilde

Fin hükümetinin ve halkın ayrıca yaptırdığı binalar tek veya iki katlı olmak üzere ekserisi ah-

Ortasını esas holün boşluğu teşkil eden birinci katta meydan şefi, muhasebe ve vezne büroları, daire müdürü, uçuş şefi, telsiz telgraf ve telsiz te- lefon

Yazıhanesinin başında otururken bir kâğıt üze- rine gelişi güzel bir kaç çizgi ile güzel bir başlık, bir motif ve bazan bir karikatür yapıverdiği görülürdü..

Hava limanı lokantasının kontrol kulesinden ayrılmış olarak inşa edildiği yerlerde yolcu veya kabul binası, bazı inşaî tedbirler alınmak suretile, ileri doğru

buki şimdiye kadar bunun ancak iki milyarı sarfolunmuş o - lup on milyar frank daha mütebaki bulunduğunu beyan ve bu parayı Fransa bankasına tevdi ve Devletin munzam garanti-

Soğuk oda, ve erzak depoları, bulaşık yerleri, hasta mutbahı, tabak, bar- dak ve gümüş takımları için ayrı ayrı odaları ihtiva etmek- Personel için bir yemek ve oturma