• Sonuç bulunamadı

Dikenlerin arasından gelmiş bir yazar:yaşamı çalışmakla geçti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dikenlerin arasından gelmiş bir yazar:yaşamı çalışmakla geçti"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

iFakir

7

yaşatm aya

sevgiler yetm edi?

1 Toprağın, sokağın, halkın içinden gelen Fakir B aykurt artık aram ızda değil. A lm anya’nın Essen kentinde tedavi gördüğü hastanede dün sabaha karşı ölen ünlü yazarın cenazesi perşem be günü Z incirlikuyu M ezarlığı’nda toprağa verilecek. 48 yıllık hayat arkadaşı MuzzafFer H anım , “ F akir’i yaşatm aya sevgiler y etm ed i” diyor. Fakir H oca son anlarında, kütüphane yapılm ası için bağışladığı A k çak ö y ’deki yere K ültür B a k an lığ ı’nın b ir m em ur tayin etm ediğinden yakm ıyordu. H astanede sık sık, “ N eden açılm adı? A çılsın da çocuklar k itap okusun, bahçesinde oynasın” diye sayıklıyordu. ■

8. Sayfada

(2)

SAYFA

8

CUMHURİYET 12 EKİM 1999 SALI

HABERLER

Akaryakıt

fiyatında indirim

■ ANKARA (AA) -Benzin, gazyağı ve motorinin perakende satış fiyatlan, bugünden geçerli olm ak üzere ortalam a yüzde 5 oranında düşürüldü. Petrol Ofisi’nden yapılan açıklamada, Ankara’da kurşunsuz benzinin litre fiyatı 4 5 1 bin 800 liraya, süper benzinin fiyatı 452 bin 800 liraya, normal benzinin fiyatı ise 432 bin 900 liraya indirildi. İstanbul’un Anadolu yakasında, kurşunsuz benzinin fiyatı 452 bin liraya, süper benzinin fiyatı 453 bin liraya, norm al benzinin fiyatı da 433 bin 100 liraya, Avrupa yakasında, kurşunsuz benzin 452 bin 800 lira, süper benzin 453 bin 800 lira, normal benzin 433 bin 900 liradan satılacak. İzm ir’de kurşunsuz benzinin litre fiyatı 451 bin 100 liraya, süper benzininki 452 bin 100 liraya, normal benzininki de 432 bin 300 liraya çekildi.

Hollanda'dan

depremzedelere

yardım

■ İstanbul Haber Servisi -Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) girişim iyle Hollanda’dan deprem zedeler için sağlanan yardım malzemeleri dün İstanbul’a geldi. Hollanda’dan getirilen yardım malzemelerini teslim etmek ve deprem bölgesinde incelemelerde bulunmak için Türkiye’ye gelen Hollanda Türk Kadınlar Birliği Başkanı Nihal Doğan, yardım malzemelerinin

Eindhoven Belediyesi ve İnsanlar İnsan İçin Vakfı tarafından sağlandığını belirterek Eindhoven Belediyesi’nin daha önce de Değirmendere Belediyesi’ne iki ambulansla çeşitli malzeme yardım ında bulunduğunu belirtti.

Gözaltında

ölüme hapis

cezası

■ BllRSA (Cumhuriyet Bürosu)-2 0 Eylül 1998 günü görev yaptıkları Bursa Beşyol K avşağı’nda içkili olduğu için ekip otosunda gözaltına aldıkları İsmail Saydam’ı döverek öldürdükleri iddiasıyla Bursa Çevik Kuvvet Şube

M üdürlüğü’nde görevli 4 polis hakkında “ katil kastı ile olmayan fiil sonucu ölüme neden olm ak”tan Bursa 3. A ğır Ceza Mahkemesi, görülen duruşmada mahkeme heyeti 4 yıl 2 ay ağır hapsine karar verdi. Diğer sanık polisler Turan Sönmez, Halil İbrahim Merdivenli ve Şevket Asa ise beraat ettiler.

Sokak

çocukları

■ İstanbul Haber Servisi -Sosyal Hizmetler İl M üdürlüğü Konferans Salonu’nda sokak çocuklarına yönelik yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren İstanbul Valisi Erol Çakır, sokak çocuklarının toplum un geleceği açısından potansiyel bir tehdit oluşturduğunu belirtti. İstanbul’da 4 bine yakın sokak çocuğuna yönelik yapılan çalışm alann yetersiz kaldığını ifade eden Çakır, sokak çocukları için İstanbul Çocukları Vakfı’nı kurduklarım, Kemerburgaz A ğaçlı’da 200 yataklı bir tesis meydana getirdiklerini ve Umut Çocuklan İlköğretim O kulu’nu açtıklarını belirtti.

Buca'da eylem

sona erdi

■ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Buca Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde yasadışı örgüt

davalarından yargılanan 2 8 ’i kadın toplam 80 tutuklu ve hükümlünün sayım vermeme eylemi cezaevi yönetimiyle yapılan görüşmelerle sona erdi.

Pankreas kanserine yenilen ünlü yazarımız perşembe günü Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek

‘Fakir’i sevgiler yaşatamadı'

METİN GÜR

ESSEN - Ünlü yazarım ız Fakir Baykurt, 6 Eylülden beri tedavi gördüğü Almanya’mn tanınmış kanser ve organ nakli merkezi Es­ sen Üniversitesi Kliniği ’nde dün sabah 04.00’te yaşama gözlerim yumdu. Prof. Dr. Gerken yö­ netimindeki bir ekibin tüm çabalarına karşın yakalandığı pankreas kanserinden kurtanla- mayan Fakir Baykurt 1979 yılından beri F. Al­ m anya’nın Duisburg kentinde yaşıyordu.

Türkiye Yazarlar Sendikası ile Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) tarafından orga­ nize edilen programa göre, Fakiri Baykurt’un

Yaşamı çalışmakla geçti

cenazesi, bugün saat 20.00’de Atatürk Hava- limanı’nın C terminalinden alınıp Şişli Etfal Hastanesi morguna götürülecek. Baykurt için perşembe günü saat 10.00’da Cağaloğlu’nda bulunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önün­ de bir tören düzenlenecek. Baykurt’un cena­ zesi, Teşkiviye C am ii’nde kılınacak öğle na­ mazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Essen Üniversite Kliniği’nde yaşam müca­ delesi verdiği sürece Fakir B aykurt’un yattı­ ğı “M 10” bölümünün önü gece gündüz hiç boş kalmadı. Hollanda’dan, Belçika’dan, Fran­ sa’dan ve daha uzak yerlerden gelenler, Fakir

Baykurt’u göremeselerde kapısında bekledi­ ler. Hiç yanından ayrılmayan 48 yıllık eşi Mu­ zaffer Hanım, “Fakir’i yaşatmaya sevgiler yet­ medi” diyor.

Muzaffer Baykurt, eşinin, Çocuk ve Halk Kütüphanesi olması için Akçaköy’de annesi­ nin evini Kültür Bakanlığı’nabağışladığım ama hâlâ bir m em ur tayin edilmediği için kapalı kaldığım belirterek hastanede yattığı sırada sık sık “Neden açılmadı? Açılsın da çocuklar ki­ tap okusun, bahçesinde oynasın” diye sayık­ ladığını, buna çok üzüldüğünü belirtiyor.

Çağdaş Türk edebiyatının ünlü yazan Bay­ kurt için bugün Duisburg’da bir veda töreni

düzenlenecek. Tören D üsseldorfer Strasse üzerindeki Wald Friehof’ta saat 11.30’da baş­ lıyor. Saat 15.00’te de yazar ve öğretmen ar- kadaşlannın, dem ek ve kuruluş temsilcileri­ nin katılımıyla bir anma toplantısı gerçekleş­ tirilecek. Ünlü yazar aynı gün ailesi, yakınla­ rı, dostlan ve okurlanm n katılımıyla Türki­ ye’ye uğurlanacak.

Alm anya’da yaşadığı süre içinde, bu ülke­ de yaşayan Türkiye kökenlilerin yaşamını ya­ kından inceleyen, maden ocaklanna, fabri­ kalara giren, eli kalem tutanı yazmaya özen­ diren Fakir Baykurt, Almanca ve Türkçe 9 ki­ tap yayımlamıştı. Yaşama gözlerini

yumun-Dikenlerin

arasından gelmiş

bir yazar

Kültür Servisi - “Diken­ lerin arasından çıkıp gelmiş bir yazarım ben. Yüzyıl­ larca karanlıkta bırakıl­ mış köylerin bilinden, Ak- çaköy'deninı. .Ailem yok­ suldu. Kır bayır kırk iki dönem toprağımız vardı. Birkaç yerde anlattım, anam babam okuma yaz­ ma bilmiyordu. Köyümü­ ze geçten geç açılan ilko­ kul yalnız üç sınıflıydı. Evi­ mizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsü’nde eğitti, öğretmen yaptı; eli­ me kalem verdi, yurdun Nazarları araşma kattı. Şim­ di düşünüyorum, yokluk­ tan geliyorum.”

Kendi öyküsünü anlat­ tığı yazısına böyle başlı­ yordu Fakir Baykurt ve şöyle noktalıyordu: “Bu­ gün biz bu kafada olanlar, karşımızdaki demagog ta­ kımını yeneceğiz, buna ina­ nıyorum. Eninde sonun­ da, hem yur­

dumda, hem dünyada sa­ vaşımı kaza­ nacak Don Kişotlar ta­ kımında ben de bulunaca­ ğım. Değeri­ mi bilen bil­ sin, bilmeyen ardımdan gülsün. Vız-

gelir, tırıs gider bana.” Fakir Baykurt 1929’da Burdur, Akçaköy’de dün­ yaya geldi. Ortaöğrenimi­ ni Gönen Köy E nstitü­ sü’nde tamamlayan sanat­ çı, çeşitli köy okullardm- da öğretmenlik yaptı. An­ kara Gazi Eğitim Enstitü- sü’nü tamamladıktan son­ ra da (1955) ortaokul öğ­ retmeni olarak çalıştı. Şav­ şat Ortaokulu’nda öğret­ menken bakanlık emriyle ders verme yetkisi elinden alman Baykurt, 27 Mayıs 1960’tan sonra da ilköğre­ tim müfettişliğine atandı ve kurucuları arasında bu­ lunduğu (1965) Türkiye Ö ğretm enler Sendikası (TÖS) Genel Başkanlığı’m yaptı. Sanatçı daha sonra Milli Folklor Entitüsü Uz­ manlığı, ODTÜ Halkla İlişkiler ve Yaym M üdür­ lüğü, Kültür Bakanlığı Da­ nışmanlığı gibi görevlerde bulundu. Kendi isteğiyle

► “ Parmaklarım

durana kadar

yazmaya devam

edeceğim” diyen

Fakir Baykurt için

“engelleri aşmak

ve hayatı

değiştirmek

sanatın görevi.”

em ekliye ayrılan ve Al­ m anya’ya yerleşen Bay­ kurt, Duisburg’da yaşıyor­ du. Sanatçı 12 Mart döne­ m inde TÖS davasından yargılanıp tutuklandı, an­ cak daha sonra beraat et­ ti. Baykurt ilk romanı ‘Yı­ lanların Öcü’ ile Yunus N adi Rom an Ö dülü’nü (1958), ‘Tırpan’ ile 1970 TRT ve 1971 Türk Dil Ku­ rumu Roman ödüllerini ve

1980 Avni Dilligil Tiyat­ ro Ödülü’nü, ‘Can Parası’ ile 1974 Sait Faik Hikaye Arm ağanı’m, ‘Kara .Ah­ met Destanı' ile de 1978 Orhan Kemal Roman Ar- mağanı’nı kazandı. Tiyat­ roya uyarlanan ‘Sakarca’ adlı çocuk romanı ise Ti­ yatro 79 dergisince yılın oyunu seçildi. Sanatçı ay­ rıca ‘Barış Çöreği’ ile Ber­ lin Senatosu O dülü’nü (1984)< ‘Gece Vardiyası' ile de A lm anya’da BDI Ödülü’nü (1985) kazandı. 1997 yı­ lında İstan­ b u l’da dü­ zenlenen ‘Aydınlan­ manın Işı­ lda Sanat sanları­ mız’ başlıklı saygı gecesi­ nin konuğu olan Fakir Baykurt, 1997 Sedat Simavi Ede­ biyat Ödülü’nü Feyza Hep- çüingirter ile paylaştı. 1999 seçimlerinde ÖDP’den İz­ mir ikinci bölge milletve­ kili adayı oldu.

Yazın yaşamına şiirle başlayan sanatçının ilk ürünleri Tahir Baykurt im- zasıyla Köy Ensititüleri delgisinde yayımlandı. Da­ ha sonra pek çok dergide şiirlerini yayımlayan sa­ natçı, 1948’den sonra öy­ küye yöneldi.

Yaşamboyu öğretmen­ likle yazarlığı yan yana yürüten Baykurt, Türki­ ye’nin köy yaşamı üstüne romanlar, öyküler yazdı. 70 yıllık yaşamında, ya­ rım yüzyılı aşan yazın emekçiliğinde, 40’ı aşan yapıt veren ve “Parmak­ larım durana kadar yaz­ maya devam edeceğim” di­ yen Fakir Baykurt için “en­ gelleri aşmak ve hayatı de­ ğiştirmek sanatın görevi.”

caya kadar çocuklara ve gençlere yönelik ça­ lışmalarını aralıksız sürdürdü. Fakir Baykurt, geleceğimizin gençler olduğunu vurguluyor, onların barışı, kardeşliği savunan, ırkçılığa, ay­ rımcılığa karşı çıkan birer genç olarak yetiş­ melerini candan istiyordu.

M ünster kentinde yaşayan şair Molla De­ m in i, Fakir Baykurt’un ölümünden 2 gün ön­ ce onun yambaşında şunları söylüyordu:

“Fakir Baykurt sadece Türkiye halkının de­ ğil, geri kalmış tüm toplumların da bir kaybı­ dır, Özellikle eğitim konusunda Avrupa’da ya­ şayan Türkiyelilerin acı bir kaybıdır. Çocuk­ larımızın Alman toplumuna uyum sağlama­ sında büyük emeği geçti.”

Fakir Baykurt, yaşama gözlerini yummadan birkaç gün önce başında bekeyen eşi M uzaf­ fer Hanım, kızlan Işık, Sönmez’e ve oğlu Ton- guç’a yan baygın halde “Çocuklar gidin Tür­ kiye’de evde yatak hazırlayın, beni de Muzaf- fer’le oraya geliriz” diyordu. Ünlü yazar artık, A lm anya’da yaşayan dostlarının sevgisiyle birlikte özlediği Türkiye’ye ve dostlarına ka­ vuşuyor!..

Fakir Baykurt Almanya yaşamında hiç boş durmadı, okuma akşamlarına katıldı, okulla­ rı ziyaret ederek sınıflarda Türkçe ve edebi­ yat üzerine konuşmalar yaptı, kitap okumanın önemim vurguladı. Her olanakta insanları oku­ maya ve yazmaya teşvik ederdi. Ç ağrılan hiç geri çevirmezdi.

Duisburg ve yöresinde yaklaşık 60 bin Tür­ kiye kökenli yaşıyor. Fakir Baykurt, o yörede oturan ve edebiyata ilgi duyanlarla birlikte Edebiyat Kahvesi açmıştı. Ayda bir kez, 15- 20 kişinin bir araya gelmesiyle yapılan toplan­ tılarda kitap okunuyor, edebiyat üzerine söy­ leşiler yapılıyordu. Bu, Fakir Baykurt için önemli bir adımdı. Böyle bir girişim onu çok m utlu ediyordu. Ekilen edebiyat tohum ları yeşermeye, filiz vermeye başlamıştı. Yazdık­ larını biraraya getirerek “Ren’e Akan Şiirler” kitabım çıkardılar, arkasından “Aydınlığa Akan Şiirler” kitabı geldi. Fakir Baykurt grubun hem öğretmeni, hem yazan, hem de öncüsüy­ dü. Onu aniden yakalayan amansız hastalık, Edebiyat Kahvesi üyelerini ayağa kaldırdı. Fa­ kir B aykurt’un hastalığını duyan grup üyele­ ri hocalannı görmek için soluğu Essen Üni­ versite Kliniği’nde alıyorlardı. Aykut Bahçe- kapı bunlardan biri. Daha Türkiye’den Fakir Baykurt’un âşığı olduğunu söyleyen Bahçekapı, “Onun hastalığı bizi çok etkiledi Birleştirici bir yanı vardı. Kitapları bize örnek oldu. Şiirleri­ mizi kitaplaştırdık. Fakir Baykurt’un yerini kimse dolduramaz” diyor.

Edebiyat Kahvesinin bir gönüllüler bahçe­ si olduğunu söyleyen Fakir Baykurt, kanser ol­ duğunu doktorlarından duyuşundan İlci saat son­ ra Bahçekapı’yla görüştüklerinde ona şunla­ rı söylüyor: “Aykut, çalışmalara eskisi gibi ka­ tılamayacağım. Ama elimden gelen desteği sür­ düreceğim. Türkiye’de insan yaşamı, 50,60 yıl ile sınırlı. Bunu göz önüne alırsak 70 yaşında­ yım. Eşim 65 yaşında. Güzel günler geçirdik” diyor. Fakir Baykurt bu duygulu sözlerinden ardından, kendisi olmasa da, Edebiyat Kah- vesi’nin çalışmalarına devam etmesini istiyor. İçindeki yaşam a sevincini tüm yakınlarına yansıtan Fakir Baykurt’un ölüm ü Türk edebiyatı açısm dan büyük bir kayıp.

Baykurt için verilen mesajlarda düşüncelerinin yapıtlarında yaşayacağı vurgulandı

Y a w ve eğ itim sa va şm a sı

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğret­ men hareketi, yazın ve hukuk edebiyatmın ölümsüz ismi Fakir Baykurt’a “Benden ön­ ce ölmeyecekti” diye sitem eden yazar Talip Apaydın, “O hem yazar olarak, hem de eği­ tim savaşımcısı olarak unutulmayacak” de­ di. “Bozkırımızın coşkulu, tutkulu yüreği ne­ rede durdu diye saaate baktım: 12 Martı 12 Eylül geçiyordu. İçimde bir kasırga, bir acı çığlık” sözleriyle hüznünü anlatan yazar Mu­ zaffer İlan Erdost, Baykurt’un mücadeleci ki­ şiliğine dikkat çekti.

TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut da ya­ yımladığı mesajda, “ Fakir Baykurt, Türk edebiyatına, ortaya koyduğu eserlerle çok önemli katkılarda bulunmuş, birçok ödüle la­ yık görülmüş bir sanat ve düşünce adamı idi” dedi. Başbakan Bülent Ecevit, Bay­ kurt’un vefatı dolayısıyla eşi Muzaffer Bay- kurt’a bir başsağlığı mesajı gönderdi.

Kültür Bakanı İstemihan Talay, kültür

ya-► Türkiye Öğretmenler SendikasTnm (TÖS) kurucusu

Baykurt’un 12 Mart’ta yargılandıktan sonra yaptığı

savunmayla “hukuk edebiyatına” geçtiğini vurgulayan

yazarlar, onun bir dönemi mahkûm ettiğini anlattılar.

şamının büyük ustalarından Fakir Baykurt’un ölümünün Türk edebiyatı için büyük kayıp olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

“Derin bir kültür birikimiyle oluşturduğu üslubunu yapıtlarına başarıyla yansıtan, eği­ timci, yazar Fakir Baykurt, ardında pek çok roman, öykü, oyun ve çocuk kitabı bırakmış­ tır. Baykurt Türk edebiyatına kazandırdığı eserleriyle yaşamaya devam edecektir.”

CHP Genel Başkanı Attan Öymen, ya­ yımladığı mesajda, “Fakir Bay kurt’u kaybet­ menin derin üzüntüsü içindeyiz. T ürk edebi­ yatına ve özellikle Türk romanına çok önem­ li katkılar yapmış bir düşün ve sanat adamı- mızdı. Baykurt eserleriyle bundan sonra da

yaşamaya devam edecektir” dedi.

Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) kumcusu Baykurt’un 12 Mart’ta yargılandık­ tan sonra yaptığı savunmayla “hukuk ede­ biyatına” geçtiğini vurgulayan yazarlar, onun bir dönemi mahkûm ettiğini anlattılar. “Yı­ lanların Öcü, Kaplumbağalar, Tırpan” gibi yapıtlarıyla ölmez başyapıtlar ortaya koyan Baykurt’un demokrasi mücadelesine işaret eden Eğit-Der Genel Başkanı Mustafa Ga- zalcı. “Köy Enstitülerinin yetiştirdiği yazar, yapıtlarında işlediği ana duygularla yerellik- ten ulusallığa, ulusallıktan evrenselliğe yük­ seldi” dedi.

Baykurt’un 50 yıllık arkadaşı yazar Talip

İRMİK

/ AYDIN ENGİN

aengin@doruk.net.tr

Farkında mısınız, devletin diz­ ginlerini ellerinde tutanların işi zor. Tuttukları, ellerinde kalıyor.

Bize “kötü"de<n sakınmamızı bu­ yuruyorlar, “iy iy i gösteriyorlar. Uy­ sal yurttaşlar, “Devletin başına ge ç­

miş koskoca adamlann elbet bir bil­ diği vardır” diye düşünüyorlar. On-

lann “iyi” dediklerine yöneliyorlar... Gel gör ki “iyiler” çürük çıkıyor.

Örneğin kurban derileri... İnanmış yurttaşlar, ilkçağların, Tann(lar)ın gazabını yatıştırmak için hayvan kurban etme geleneğini, Islamın buyruğudur diye günümüz­ de de sürdürüyorlar. Olabilir. Bu onların bileceği bir inanç tercihi. Ama kurban edilen koyunlann, koç­ ların derilerinde sorun çıkıyor. Bu derileri toplayıp, deri tacirlerine satmak çok kârlı bir ticari uğraş. De­ ri beleş. İşin tek zahmeti, derileri kapı kapı dolanıp toplamak; götü­ rüp deri tacirlerine teslim etmek­ ten ibaret. Eh, bala üşüşen an ör­ neği, siyasal Islamın ne kadar ör­ gütü, derneği, vakfı varsa, kurban bayramlarında kolları sıvayıp kapı kapı dolanıyorlar. Kurban derile­ rinden sağlanan dev boyutlu gelir de bu dernek, örgüt ve vakıfların

Kılavuzu Tırmık Olanın...

amaçları için kullanılıyor.

Devletin dizginlerini elinde tu ­ tanlar kaşlarını çatıp, işaret par­ maklarını sallıyor ve inanmış, inan­ cı uyarınca kurban kesmiş uysal yurttaşları uyarıyorlar: "B u kö-

tü’dür" diyorlar, “Bu paralar laik cumhuriyeti yıkmak için kullanıla­ cak”. Ardından ekliyorlar, “Cumhu­ riyete bağlı, dini siyasete alet eden­ lerin oyununa gelm eyecek yurt­ taşlar olarak ödeviniz, derilerinizi Türk Hava Kurum u'na vermektir”.

Yurttaşların bir kesimi bu uyarı­ ya uyuyor. Kurban derilerini Türk Hava Kurumu’na veriyor ve yurt­ taşlık ödevlerini yapmış olmanın huzuru ile işlerine güçlerine bakı­ yorlar...

...Demeye kalmıyor, Türk Hava Kurumu’nda trilyonluk yolsuzluk patlıyor. Kimin, ne zaman ve ne­ den seçtiği belli olmayan birtakım adamlar, laik Cumhuriyetin düş­ manlarının ellerine geçmesin diye kendilerine teslim edilen derilerin paralarıyla kasalarını dolduruyor, kurum olanaklanyla har vurup har­

man savuruyor, kendi keselerini dolduruyor, köşeleri dönüyorlar.

Bir başka örnek: Kızılay! Deprem vurgunu yemiş yurttaş­ larıyla dayanışmak için çabalayan yurttaşlar, soruna duyarlı yurttaş­ lardan ve aynı duyarlılığı gösteren

“gâvur eHeri”nden derledikleri, top­

ladıkları yardımları deprem bölge­ sine taşıyor, ihtiyaç sahiplerine da­ ğıtmaya başlıyorlar.

Bala üşüşen arı örneği, siyasal Islamın ne kadar örgütü, derneği, vakfı, medya kuruluşu varsa, on­ lar da deprem bölgesine üşüşüyor, çadırlar kuruyor. Kimileri kendi ta­ rikat kardeşlerine, kim ileri “avla­

nabilir", siyasal Islamın saflarına

çekilebilir depremzedelere yardım dağıtmaya başlıyorlar.

Devletin dizginlerini ellerinde tu ­ tanlar kaşlarını çatıp, işaret par­ maklarını sallıyor ve deprem vur­ gunu yemiş yurttaşlarla dayanış­ ma gösterm ek isteyen yurttaşları uyarıyorlar: “Bu kötü ’dür” diyorlar,

“Bu kargaşada, deprem acısını si­ yasal ranta çevirmek isteyen

an-tilaik güçler, deprem bölgesinde ci- rit atıyorlar". Ardından ekliyorlar, “Bu böyle olmaz. Cumhuriyete bağlı, dini siyasete alet edenlerin oyunu­ na gelm eyecek yurttaşlar olarak ödeviniz, yardımlarınızı Kızılay’a iletmektir".

Yurttaşların bir kesimi bu uyan- ya uyuyor. Yardımlarını Kızılay’a iletiyor ve yurttaşlık ödevlerini yap­ mış olmanın huzuru ile işlerine güç­ lerine bakıyorlar...

...Demeye kalmıyor, Kızılay’ın çürümüşlüğü, depremzedelere yar­ dım etmek bir yana, kendi donu­ nu biletoplayamayacak kadar yoz­ laşmışlığı ayan beyan oluyor.

★ ★ ★

Bana elektronik mektup yollayıp

“Derilerimizi Türk Hava Kurumu’na, deprem yardımlarımızı Kızılay’a vermemiz kendimizi enayi yerine koymamız anlamına geliyor. Ne yapmalıyız? ” diye akıl danışan oku­

yucuya özel not:

Zaten akıl danışmak için bula bula beni bulm anız b ir yanlıştı. Bence daha “akıllı” bir gazeteci

bulmalısınız.

Aynca, okuduğunuz gibi, soru­ nu becerebildiğimce yazıya döküp gün ışığına çıkardım. Sorunun ve konunun sorumlularının, yani kaş çatıp, işaret parmağı sallayanların bu gazeteyi okuduklarını, kişisel deneyimlerimle biliyorum (yediğim fırçaları unutmam). Dolayısıyla so­ runuz doğru adrese iletilmiş oluyor. Bundan sonra sizin için iki seçe­ nek var:

Birincisi, aracılığımla ilettiğiniz sorulan ciddiye alıp sorunları çöz­ mesi gerekenlerin yeni buyrukla­ rını bekleyin. “İnşallah bu kez ya­

nılmamışlardır" diye umut edip,

uyarıları doğrultusunda davranın. İkinci seçeneğe gelince... Yapmanız gerekeni niye kendi­ niz bulm ayı, sizin gibi düşünen yurttaşlarla omuzdaşlaşıp, örgüt­ lenip, ne yapılacağına kendiniz ka­ rar vermeyi denemiyorsunuz?

Evet, bu seçenekte başınızın be­ laya girmesi olasılığı var. Ama ne yapayım, siz de akıl danışmak için bula bula beni buldunuz.

“Kılavuzu Tırmık olanın... ” diye

başlayan bir atalarsözü vardır, anım­ sadınız mı?

Apaydın, onunla eğitim ve yazm alanında kol kola mücadele verdiklerine dikkat çekti. Bu Ağustos ayında Ören’de beraber olduklarını anlatan Apaydm, Baykurt’la ilgili son anısı­ nı şöyle ¿ ta r d ı: “Hep halsizliğinden, göğüs ağrılarından yakınıyordu. Yüzü, bakışı eski­ sinden çok farklıydı. Elbette, hiç üstüne kon­ durmadık. Yorgunluktandır, falan dedik. Hat­ ta, ‘Fakir, benden önce ölmeye kalkma, ar­ kandan yazı yazma zahmetine sokma beni’ diye takıldım. Dudaklarının ucuyla gülerek, ‘Sen benim abimsin. (Benden 3 yaş küçük­ tü) O saygısızlığı yapmam’ diyerek, esprili bir yanıt verdi.”

Yazar Muzaffer İlhan Erdost, uzun süre­ dir duymaktan korktuğu haberin kendisinde yarattığı sarsıntıyı şöyle aktardı:

“Evdeydim. Ayakta. Bir Uzun Yol kitabın­ da, “Ilhan Erdost Yazıtı” nı okuyurdum Fa- kir’in. ‘7 Kasım Katalogu’unu almak için. Te­ lefon çaldı. Açtım. Kavrulur sesinde duyum­ sadım, soluk almadığını Fakir’in. Oysa kaç gündür kaçıyordum, ölümden kaçar gibi ölüm haberinden. Bozkırımızın coşkulu, tut­ kulu yüreği, nerede durdu diye saate baktım: 12 Mart’ı 12 Eylül geçiyordu. İçimde bir ka­ sırga, bir acı çığlık...”

‘Gericilere karşı savaştı’_________

Avukat-yazar Halit Çelenk, TÖ S’ü kuran Fakir Baykurt’un istemiyle örgütün avukatı ve hukuk danışmanı olduğunu anlatarak şöy­ le konuştu: “Baykurt, TOS üzerinde yoğun­ laşan baskılara karşı yıllarca hukuk savaşı ver­ di. Örgütçü ve savaşımcı bir kişiliğe sahipti. Büyük öğretmen boykotunda ve Kayseri’de gericiler tarafından Genel kurul binasının saldırıya uğraması olayında büyük bir direnç ve yüreklilik göstermişti. Roman, öykü ve ya­ zılarıyla Türkiye’nin yetiştirdiği değerli yazar­ lar arasında yer aldı. Köy Enstitülerinde eği­ tim görmüş olmasının başarısında büyük ro­ lü olduğuna inanıyorum. Ailece duyduğu­ muz acıyı anlatmak olanaksız.”

Öğretmen Dünyası Dergisi Yazı İşleri Mü­ dürü Zeki Sanhan, Baykurt’un yüzyılımız­ da Türkiye öğretmen hareketinin en büyük önderi olduğunu belirtti. Yazar Emin Özde- mir, Baykurt’un roman, öykü ve denemesel düşün yazılarıyla, “yazın haritamızda başlı başına özgün bir bölge oluşturmuş yazarla­ rımızdan biri” olduğunu söyledi.

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Ge­ nel Başkanı Turgut Ökcr ile DtSK Genel Başkam Murat Tokmak, Baykurt’un vefatı dolayısıyla yaptıkları açıklamalarla üzün­ tülerini dile getirdiler.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ahmed Rasim Bey Pazarı Celal Nuri Bey Mahallesi Ali Emiri Efendi Caddesi Ali Kemal Bey Caddesi Ahmet Haşim Bey Mesiresi Sedat Simavi Bey Kariyesi Yakub Kadri

Kendi kendine resim çalışmaları yapan, çalışmalarını Osman Hamdi Bey’e gösterip ilgisini çeken ve yirmi-bir yaşında Paris’e gönderilen bu genç, Paris

Cumartesi Cuma Perşembe Pazartesi Birinci ders İkinci :uncu Dördüncü Beşinci Altıncı İstanbul CemaL Azmi

FUAT SEZGIN, Geschichte des Arabischen Schriftlums, cilt 8: Lexikographie Bis ca. Fuat Sezgin'in Geschichte des Arabischen Schrifttums adl~~ yay~n~n~n leksikografiyi yani

0| Neden resim — Fikret bey, gazetecilik ten sonra söz edeceğiz,.. önce resim

Manço için yapılan törende eşi Lale Manço, oğulları Doğukan ve Batıkan, Kurtalan Ekspres grubundaki.. müzisyen arkadaşları Bahadır Akkuzu, Ahmet Güvenç ve İzzet Ö z,

Hukuk İzmir şi­ mal mıntakası heyeti merkezi yesi «İstanbul’da miting heye ti başkanlığına ve gazetelere» aşağıdaki telgrafı çekmiştir: I «Sevgili

derd-i aşk-ı ey melek, Sende yok mu fcalb-i vicdan söy­. le Allah