• Sonuç bulunamadı

Comorbidity of Anxiety Disorders in Schizophrenia

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Comorbidity of Anxiety Disorders in Schizophrenia"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Nihat ALPAY *, Ça

ğ

atay KAR

Ş

IDA

Ğ

**

ÖZET

Şizofreni hastalarında anksiyete bozukluğu komorbiditesi beklenenden daha sık görülen bir durum olup, kötü sonlanım ve hastalık semptomlarının şiddetlenmesinde önemli bir rol oynar. Yapılan araştırmalarda şizofreni hastalarındaki obsesıf kompulsif bozukluk, posttravmatik stres bozuklu ğu, panik bozukluk komorbiditesinin de tahmin edilenden daha yüksek olduğu saptanmıştır. Tedavide yeterli cevap alınamayan durumlarda ve tedaviye rağmen, semptomlardaki şiddetlenmelerde anksiyete bozukluğu yelpazesi komorbiditesi mutlaka araştırılmalıdır. Anahtar kelimeler: Şizofreni, anksiyete, komorbidite

şünen Adam; 2006, 19(2):77-82

ABSTRACT

Comorbidity of Anxiety Disorders in Schizophrenia

Anxiety disorder comorbidity is frequently seen in schizophrenia and plays an important role in poor outcome and intensıfication of symptoms. In insufficient response to treatment and worsening of symptoms, comorbid an- xiety should be investigated. Comorbid Obsessive compulsive disorder, posttraumatic stress disorder and panic disorder, social anxiety disorder are reported more than estimated rates in schizophrenia. In exacerbation of symptoms and inadequate response to treatment, anxiety disorder spectrum should be investigated.

Key words: Schizophrenia, anxiety, comorbidity

Ş

izofreni toplum sa

ğ

l

ığı

sorunlar

ı

aras

ı

nda önde

gelen kronik seyirli ruhsal hastal

ı

klardan biri

olup, toplumda % 1, kurumlarda % 4, psikiyatri

hastanelerinde % 15 oran

ı

nda görülmektedir.

Ki

ş

ileri genelde onlu veya erken yirmili ya

ş

lar-da yakalar ve ciddi bili

ş

sel y

ı

k

ı

ma yol açabilir.

Ş

izofreninin çok eski tarihlerde de tan

ı

nd

ığı

na

ili

ş

kin birçok yaz

ı

l

ı

belge vard

ı

r (1)

Ş

izofrenide

kronikle

ş

menin ve kötüye gidi

ş

in alt

ı

nda yatan

etkenlerden biri de

ş

izofreni ile birlikte bulunan

komorbid durumlard

ı

r.

Komorbidite terimi, var olan veya inceleme al-

t

ı

ndaki bir hastal

ığ

a sahip olan hastan

ı

n klinik

seyri s

ı

ras

ı

nda ortaya ç

ı

kabilen farkl

ı

, ek bir

kli-nik durumu tan

ı

mlar. Bu terim, hastal

ı

k ya da

bozukluk ölçütlerini tam olarak dolduran

semp-tomlarla s

ı

n

ı

rl

ı

d

ı

r. Baz

ı

semptomlar bir

bozuk-luk veya hastal

ığı

n seyri s

ı

ras

ı

nda ya da e

ş

za-manl

ı

ortaya ç

ı

kabilirler. Bir ki

ş

i herhangi bir

bozukluk için tüm tan

ı

kriterlerine sahipken

di-ğ

er kategorilerden ba

ş

ka bir bozuklu

ğ

un te

ş

hisi-ne yetmeyecek semptomlara da sahip olabilir.

Fakat bu her zaman komorbidite anlam

ı

na

gel-mez. Komorbidite kavram

ı

, ayn

ı

ki

ş

ide birden

fazla bozuklu

ğ

un te

ş

his edilebilmesi anlam

ı

nda

kullan

ı

l

ı

r

(2).

* Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi * Klinik Şefi, ** Başasistan

(2)

Şizofrenide Anksiyete Bozukluklar ı Komorbiditesi Alpay, Karşıdağ

Çok yakın zamana kadar şizofreni tanısı konul-duğunda şizofreni ile birlikte görülen hastalıklar yadsınmış ya da önemsenmemiştir. Hiyerarşik bir yaklaşımla öncelikli tanı konulduktan sonra komorbid tanılar gözardı edilirdi. Şizofreniye eşlik eden anksiyetenin varlığı daha yüksek inti-har riski, daha kötü sosyal işlevsellik ve relaps risk artışı ile ilişkili bulunmuştur ( 3 ) Bu da ş i-zofreninin tedavisinin aksamasına ve daha çok yatış ve daha yüksek doz ilaç kullanımına neden olmaktadır. Uzun bir süre devam bu hiyerarşik yaklaşım, son yıllarda tedaviye direnç konusunda-ki araştırmalarla birlikte gücünü kaybetmektedir.

Şizofreni hastalarına eşlik eden anksiyete belir-tileri veya bozukluklarına özgü klinik ve biyo-lojik risk faktörlerinin bulunup bulunmadığı so-rusu uzun zamandır tartışılmaktadır. Yıllardır

şizofreni spektrum bozuklukları ile OKB ve pa-nik bozukluk arasında ilişki olduğu ileri sürül-müştür. Şizofreniye eşlik eden OKB ve panik bozukluk bu nedenle en çok araştırılan konular olmuştur.

Buna rağmen yapılan araştırmaların sonuçları

birbirine zıt ve çok zaman tutarsız bulunmuştur. Örneğin şizofreniye eşlik eden OKB sıklığı % 1,1 ile 60, panik bozukluk sıklığı ise % 6 ile 63 arasında değişen oranlarda bildirilmektedir. Li-teratürdeki ilk çalışmalarda şizofrenide OKB belirtilerinin varlığı daha iyi bir gidişle iliş kilen-dirilmişken son yıllardaki çalışmalarda ş izofre-nide OKB belirtilerinin nöropsikolojik iş levsel-likte daha büyük bir gerileme ve daha kötü son-lanıma neden olduğu vurgulanmaktadır ( 4 ).

ŞİZOFRENİDE OBSESİF KOMPULSİF

BOZUKLUK KOMORBİDİTESİ

Obsesif kompulsif bozukluk ile şizofreni arasın- daki ilişki yüz yıldan uzun süredir hekimlerin zihnini karıştırmıştır. Obsesif kompulsif fene-

monler, psikotik fenomenleri andırabildiği ve bunlarla iç içe geçebildiği için bu klinik örtüş -meyi sergileyen hastaların tanınmaları ve teda-vileri zor olmuştur. Birçok eski hekim obsesif kompulsif fenomenleri şizofreninin bir parçası

olarak düşünmüş ve bu hastaları obsesif kom-pulsif şizofreni olarak tanımlamıştır. Hatta ob-sesif kompulsif belirtilerin koruyucu olabileceği ve şizofrenik yıkıma girmiş kişilerin psikotik dezorganizasyonuna karşı savunma olarak obse-sif kompulobse-sif belirtiler geliştirdikleri fikri ortaya atılmıştır. Son çalışmalarda obsesif kompulsif belirtileri bulunmayan şizofrenlerle karşılaştırı l-dığında obsesif kompulsif belirtileri olan ş izof-reni hastalarında global işlevselliğin ve progno-zun daha kötü olduğu, ayrıca nöropsikiyatrik bo-zukluklara daha sık rastlandığı saptanmıştır ( 5 ). Genellikle obsesyonların şizofrenideki psikotik fenomenlerden farklı ve ayrılabilir oldukları

dü-şünülür. Ancak, klinik olarak ayrım yapmak sı k-lıkla zordur. Hem obsesyonlar, hem de hezeyan-lar yanlış, saçma ve aşırı fikirlere dayanır ve iç-görü temelinde ayrılabilir oldukları var sayı labi-lir. Bu noktada klinik sağduyu basit ve açıktır. Obsesyonlar genellikle ego-distoniktir. -.Heze-yanlar çoğunlukla ego-sintoniktir. Obsesyonları

olan hastalar obsesyonların kendi zihinlerinden gelmekte olduğunu fark ederler ve bunları pato-lojik zorlamalar şeklinde görürler. Hezeyanlar ise hasta tarafından benimsenir ve inanılır. Buna göre obsesyonlarla hezeyanlar arasında açıkça içgörünün korunması ve zorlayıcı düşüncelere ve davranışlara direnme yetisiyle ayırım yapılır (6). Ne yazık ki, gerçek klinik uygulamada bu tür basit ve keskin ayrımlar geçerli olmamaktadır. Obsesif hastalar obsesyonlarına karşı tümüyle korunmuş içgörüden, tümüyle kaybolmuş bir iç-görüye uzanan bir yelpaze sergilerler. Obsesif hezeyanlar karma hezeyanlardır, şekli obsesif, içeriği psikotiktir. Obsesif hezeyanlar bu neden-

(3)

le şizofrenik fenomenlerden kesitsel olarak ayrı -lamayabilir.

Genel toplumdaki OKB sıklığı % 2,5 'tur. Ş izof-reni hastalarında ortaya çıkan obsesif kompulsif belirtilerin sıklığının ise % 1,1'den % 59,2'ye dek değişen oranlarda olduğu bildirilmiştir. Bu tahminlerin bu derece değişiklik göstermesinin başlıca nedeni obsesif fenomenleri hezeyanlar-dan ayırmanın sanıldığı kadar kolay olmaması -dır. Ayrıca farklı hasta örneklemleri, farklı OKB ve şizofreni tanımlarının kullanılmış olması ve çalışmaların yalnızca obsesif kompulsif bozuk-luk belirtilerinin mi, yoksa obsesif kompulsif bozukluğun mu arandığına, yaşam boyu mu, yoksa nokta prevelans mı bildirdiklerine göre değişik sonuçlar elde edilmiştir (7).

Zohar obsesif kompulsif belirtileri olan ş izof-renlere "şizo-obsesif ' alt tipi tanımlamasını

önermiş, farmakolojik yanıt ve epidemiyolojik verilere dayanılarak birçok yazar tarafından da bu görüş desteklenmiştir.

Obsesif kompulsif şizofreni grubunda prefrontal yürütücü işlemlerde ve negatif belirtilerde an-lamlı ölçüde daha fazla bozukluk tespit etmiş -lerdir (8).

Obsesif kompulsif şizofreni hastalarındaki biliş -sel kayıpların tek başına OKB olan hastaları nki-ne benzer olduğunu ve bu hastaların antiobses-yonel ajanlarla tedaviye iyi yanıt verdikleri bu-lunmuştur. Bu verilerle şizofrenideki obsesif kompulsif belirtilerin şizofreni hastalarından zi-yade OKB 'ye daha çok benzedikleri ve ş izofre-nik belirtilerden ayrı oldukları sonucuna ulaşı l-maktadır. Obsesif kompulsif şizofrenisi olan hastalarda daha alevli psikotik belirtiler, daha fazla nöropsikolojik bozulma ve daha uzun has-tane yatış süreleri bulgularını temel alan bazı

hekimler bu hastaların ayrı bir şizofreni alt gru-

bu

olu

ş

turabileceklerini savunmu

ş

tur

(9). Şizofreni ve OKB'nin altında yatan mekanizma-ların nörofizyolojik ve nöroanatomik ilişkileri komplekstir. Her iki bozuklukta da frontal lob patolojisi kanıtlanmış olmasına rağmen, işlevsel nörogörüntüleme ile şizofrenide prefrontal hipo-aktivitenin, OKB 'de ise, prefrontal kortekste artmış metabolik aktivitenin olduğu gösterilmiş -tir. Nörofizyolojik testlerde şizofreni ve OKB'deki bozulmuş performansın, daha çok ş i-zofrenide ve hastalığın negatif semptomlannın ağırlığı ile frontal lob disfonksiyonu ile bağ lan-tılı olduğu bulunmuştur. Frontal lob patolojisi

şizofreni ve OKB'nin bir parçasıdır. Fakat altta yatan nöral devreler, farklı yapılar ve farklı nö-rotransmitterler içerir. Şizofrenideki hipofronta-litede frontal korteksteki dopaminerjik defisit altta yatan neden olabilir. OKB 'de en belirgin nedenin serotonerjik bozukluk olduğuna inanılır

(10,12)

Erişkin şizofreni hastalarında obsesif kompülsiv bozukluk giderek daha fazla tanımlanmaya baş -lamıştır. Adolesan şizofrenilerde OKB komor-biditesi ise henüz iyi araştırılmamış olmakla bir-likte, belirtilerin dikkate değer oranda OKB ile birlikte başladığı gözlenmektedir. Amerika Bir-leşik Devletleri'nde adolesan şizofreni hastaia- rıyla yapılan bir çalışmada hastaların % 26'sının OKB tanı ölçülerini karşıladığı saptanmış olup, bu bulgular erişkin şizofren hastalardaki OKB oranı ile uyumlu bulunmuştur ( 11 ).

Ayrıca, hastalığı başladığı zaman herhangi bir obsesif kompülsiv semptomu yokken atipik an-tipsikotik alımından 2-4 hafta sonra OK semp-tomları çıkaran hastaların da gözardı edilmeme-si gerekir.

Hastanemizde 2002 yılında yapılan ve yatarak tedavi edilen 100 şizofreni hastasına

SCID-I,

(4)

Şizofrenide Anksiyete Bozukluklar ı Komorbiditesi Alpay, Karşıdağ

Pozitif belirtileri değerlendirme ölçeği (SAPS), Negatif belirtileri değerlendirme ölçeği (SANS), Yale-Brown obsesyon-kompulsiyon ölçeği uygulanan bir çalışmada, hastaların % 16'sında OKB tespit edilmiş, % 17'sinin ise ob-sesif kompulsif spektrum içinde olduğu saptan-mıştır (13)

Şİ

ZOFREN HASTALARDA PAN

İ

K

BO-ZUKLUK

Panik bozukluk genel nüfusta % 1-2 oranında görülür. Yaşam boyu panik atak yaşayabilme oranı ise % 6,5-% 16.4'dür (14,15).

Şizofreni hastalarında panik atak baskın bir bi-çimde görülebilir. Bazen hastalığın kendisi fe-nomonolojik olarak panik atak olarak ortaya çı -kabilir. Hatta bazı şizofreni hastaları panik bo-zukluk tanısı için gereken tüm ölçütleri karşı lar-lar. Bununla birlikte şizofreniye eşlik eden pa-nik sendromlar üzerinde ancak son zamanlarda çalışılmaya başlanmıştır. Panik atakların ş izof-reni gelişme riskinde artışla ilişkili olduğu

dü-şüncesi de ileri sürülmektedir.

Aryle'nin (1990) yaptığı bir çalışmada şizofren tanısı ile izlenen hastaların % 35'inde düzenli olarak ortaya çıkan panik atak bulgularının ol-duğunu tespit etmiştir. Aynı çalışmada hastala-rın % 20'sinde sosyal fobi olduğu bildirilmiştir. Cutler ve Siris (1991) yaptıkları bir çalışmada

şizofreni hastalarının % 24'ünde panik atak tes-pit etmiştir.

Bayle ve ark. şizofrenide hayat boyu panik atak sıklığını % 47,5 olarak bildirmiştir. Vakaların % 31,5'inde şizofreni başlangıcında panik bozuk-luk belirtilerinin önde geldiği bulunmuştur (16)

Çok sayıda ilaç, yan etki olarak anksiyete yara- tabilir ve birçok tıbbi durum anksiyete sendrom-

larına yol açabilir (örn. aritmiler, hipoglisemi, hipertiroidizm). Akatizi antipsikotiklerin ve

di-ğer bazı ilaçların yarattığı, anksiyete bozukluğu kliniğiyle benzerlikler gösteren, ekstrapiramidal bir sendromdur. Hastalar kas gerginliği veya motor huzursuzluk duygusu yaşarlar, yerinde duramaz gibidirler veya "durdukları yerde adımlarlar". Bu motor belirtiyi psişik anksiyete, psikotik ajitasyon veya ajite depresyondan ayı r-mak zordur. Şizofreni hastalarının aynı zaman-da tıbben de hasta olabileceklerini anımsamak önemlidir. Bu tıbbi durumların tedavi edilebil-meleri için klinik ipuçları izlenmelidir. Ruhsal hastalıklarda tüketimlerinin arttığı bilinen kafe-in ve nikotkafe-in dahil kötüye kullanılan maddeler de entoksikasyon veya madde yoksunluğu sı ra-sında sıklıkla anksiyete belirtilerine yol açarlar

(16,17)

Panik atak varlığı şizofren hastalarda hem pozi-tif, hem de negatif belirtilerin kötüleşmesine ne-den olur. Bu nene-denle panik atak belirtileri olan

şizofreni hastalarında panik tedavisi hem pozi-tif, hem de negatif belirtilerin azalmasına katkı -da bulunurken hastalığın kötüye gidişini de ya-vaşlatmaktadır.

ŞİZOFRENİDE SOSYAL ANKSİYETE

Genel toplumda sosyal anksiyete sıktır. Ş izofre-ni öyküsü içinde genellikle tanınmazlar, kronik-leşme süreci ile de yakından ilişkilidir. Ş izofre-nideki sosyal anksiyetenin % 13-39 arasında

de-ğiştiği belirtilmektedir.

Sosyal anksiyeteli insanlar günlük aktivitelerin-de, iş rollerinde ve sosyal ilişkilerinde halin sa-yılır derecede zarar görür, açı çekerler. Ş izofre-niye eklenen sosyal anksiyete bozukluğu du-rumlarında, hastalarda iş, meslek, sosyalleşme ve kişisel doyum bozulmuştur. Sosyal anksiyete bozukluğu olan şizofren hastalar alkol-madde

(5)

kötüye kullan

ı

m

ı

veya ba

ğı

mhl

ığı

için yüksek

riske sahiptir. Genel populasyondan daha

yük-sek oranda madde kötüye kullan

ı

m

ı

ve ba

ğı

ml

ı

-l

ığı

n

ı

n ortaya ç

ı

kmas

ı

, daha yüksek impulsifite

ve intiharlar

ı

n nedenleri olabilir.

Sosyal anksiyetenin varl

ığı

ayn

ı

zamanda

ş

izof-reni hastalar

ı

nda hayat kalitesinin dü

ş

mesine

belirgin olarak katk

ı

da bulunur. Bu nedenle

sos-yal anksiyete ile

ş

izofreninin birlikte bulundu

ğ

u

hastalar

ı

n kapsaml

ı

de

ğ

erlendirme ve tedavisi,

hem klinik, hem de sosyal sonuçlar

ı

iyile

ş

tirir.

Ş

izofren hastalarda tedavi amac

ı

yla kullan

ı

lan

olanzapin ve klozapinin sosyal anksiyeteye de

yol açabildi

ğ

ine dair yay

ı

nlar mevcuttur

(18).

Şizofrenide Posttravmatik Stres Bozukluğu

Posttravmatik stres bozuklu

ğ

u ve

ş

izofreni ili

ş

-kisi henüz yeterince incelenmemi

ş

tir. Fakat bu

iki bozuklu

ğ

un bir arada bulunmas

ı

n

ı

n,

bekle-nenden daha yayg

ı

n oldu

ğ

una dair bulgular

bil-dirilmektedir.

Ş

izofreni hastalar

ı

n

ı

n

hospitali-zasyonu s

ı

ras

ı

nda tedavi uygulan

ı

rken,

psiko-zun stabilizasyonuna ve bili

ş

sel

dezorganizas-yonun düzelmesine odaklan

ı

lmakta, s

ı

kl

ı

kla

PTSD semptomlar

ı

gözden kaç

ı

r

ı

lmakta ve

te-davi edilmemektedir.

Mueser ve ark., 275 hastayla yapt

ı

klar

ı

bir çal

ış

-mada hastalar

ı

n % 43'ünün PTSD kriterlerini

doldurdu

ğ

u halde, ancak bunlar

ı

n % 2'sine

PTSD ek tan

ı

s

ı

n

ı

n kondu

ğ

unu tespit etmi

ş

tir.

Bu hastalar

ı

n yakla

şı

k % 98'inin travman

ı

n en

az bir türüne maruz kald

ı

klar

ı

gösterilmi

ş

tir.

Ş

i-zofreni hastalar

ı

zay

ı

f bili

ş

sel kapasiteleri,

has-tanede uzun kal

ış

süreleri, süreklilik gösteren

yerlerinin olmamas

ı

, olumsuz ya

ş

am ko

ş

ullar

ı

ve yetersiz ki

ş

iler aras

ı

ili

ş

kilerinden dolay

ı

PTSD geli

ş

tirmeye yatk

ı

nl

ı

k yönünden oldukça

yüksek bir risk grubunu olu

ş

turmaktad

ı

r

(19)

Sauter ve arkada

ş

lar

ı

, hem PTSD hem de

psiko-tik bozuklu

ğ

u olan hastalarda paranoya,

potan-siyel

ş

iddet gibi psikotik semptomlar

ı

n daha

fazla bulundu

ğ

unu ileri sürmü

ş

tür. Shaw ve

ark., yatarak tedavi gören ve psikozu düzelen

hastalarda % 52 oran

ı

nda postpsikotik PTSD

tespit ettiklerini bildirmi

ş

tir.

Hammer ve ark. PTSD'li hastalarda psikotik

semptomlar

ı

n varl

ığı

ile PTSD semptomlar

ı

n

ı

n

ş

iddeti aras

ı

nda kuvvetli bir pozitif ili

ş

kinin

ol-du

ğ

unu göstermi

ş

tir

(20,21)

SONUÇ

Ş

izofrenide anksiyete komorbitesiyle hastal

ığı

n

ş

iddeti artar, daha. yüksek dozda ilaca

gereksi-nim duyulur, sa

ğ

l

ı

k kurumlar

ı

na ba

ş

vuru daha

s

ı

k olur, daha uzun süreli hospitalizasyon

gere-kir, kronikle

ş

me süreci h

ı

zlan

ı

r ve y

ı

k

ı

m

ı

artar.

KAYNAKLAR

1. Erkoç Ş, Oral T: Şizofreni -1, I. Baskı, Okyanus Yayı -nı, İstanbul, 1998.

2. Angst J. Comorbidity of anxiety, phobia, compulsion and expression. Interclinical Psychopathology 8 (Supp1.1): 21-25, 1993.

3. Tabo A: Obsesif kompulsif bozukluk ve diğer psikiyat-rik bozukluklar ile komorbiditesi (Uzmanlık Tezi). İ s-tanbul, 1997.

4. Craig T, Hwang MY, Bromet EJ: Obsessive-compulsi- fe and panic symptoms in patients with first-admission psychosis. Am J of Psychiatry 1594: 592-598, 2002. 5. Berman L, Kolinowski A, Berman SM, et al: Obsessi-

ve compulsife symptoms in chronic schizophrenia. Compre Psychiatry 36: 6-10, 1995.

6. Berman L, Pappas D, Berman S: Obsessive-compulsi- fe symptoms in schizophrenia? CNS Spectrum 2: 45- 48, 1997.

7. Bland RC, Newman SC, Om H: Schizophrenia: Lifeti-me comorbidity in community sample. Acta Psychiatry Scand 75: 383-391, 1987.

8. Zohar J: Is There room for another diagnostic subtype - the schizoobsessive subtype? CNS Spectrum 2:49-50, 1997.

9. Hwang MY, Opler LA: Management of schizophrenia with obsessive-compulsife disorder. Psychiatric An- nals 30: 23-28, 2000.

10. Eisen JL, Beer DA, Pato MT, et al: Obsessive-compul- sife disorder in patients with schizophrenia or schizo- affective disorder. Am J Psychiatry 154: 271-273,

(6)

Şizofrenide Anksiyete Bozukluklari Komorbiditesi Alpay, Karşıdağ

1997.

11. Nechmad A, Ratzoni G, Povurovsky M, Meged S, et al: Obsessive-compulsife disorder in adolescent schi-zophrenia patients. Am J Psychiatry 160: 1002-1004, 2003.

12. Borkowske A, Pilacznska E, Rybakowski K. The fron-tal lobe neuropsychological tests in patients with schi-zophrenia and/or obsessive-compulsife disorder. The Journal of Neuropsychiatry and Clinical Neuroscien-ces, 15: 359, 2003.

13. Demirer R: Şizofreni ve obsesif-kompulsif bozukluk (Uzmanlık Tezi). İstanbul, 2002.

14. Bermanzohn PC, Porto L, Siris SG, et al: Hierarchical diagnosis in chronic schizophrenia: A Clinical of Co- Occuring Syndromes. Schizophr Bu1126: 527, 2000. 15. Cutler JL, Siris SG: "Panic-Like" Symptomatology in

schizophrenic and schizoaffective patients with postps- ychotic depression: Observations and Implications.

Compr Psychiatry 32: 465-473, 1991.

16. Kahn JP, Puertollano M, Schane MD, et al. Schizop- hrenia, panic anxiety and alprazolam (letter). Am J Psychiatry 144: 527-528, 1987.

17. Sandberg L, Siris SG: Panic disorder in schizophrenia. J Nerv Ment Dis 175: 627-628, 1987.

18. Pallanti S, Quercilioli L, Hollander E: Social anxiety in outpatients with schizophrenia: A Relevant Cause of Disability. Am J Psychiatr 161: 53, 2004.

19. Brady KT, Kilen TK, Brewerton T, Luccerini S: Co- morbidity of posttraumatic stress disorder. J Clin Psychiatry; 61(suppl 17): 22-32, 2000.

20. Shalev YA, Peri T, Canetti L, Schreiber S. Predictors of PTSD in Injured Trauma Survivors : A Prospective Study. Am J Psychiatry 153: 219-225, 1999.

21. Üstünsoy Çobanoğlu ZS: Posttravmatik stres bozuklu-

ğu ve komorbid psikiyatrik bozukluklar (Uzmanlık Te-zi) İstanbul, 2003.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bugüne kadar yap›lan çal›flmalardan, aile hekimi ve hastas› aras›ndaki hasta merkezlili¤i artt›rma amac› tafl›- yan baflar›l› e¤itim programlar›n›n sahip

Ö¤rencinin sigara içme davran›fl› ile annenin sigara içme davran›fl› ve evde sigara içilmesi aras›nda anlaml› iliflki saptand› (s›ras›yla,

Sonuç olarak NAS kullan›m› kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤›n›n akut alevlenmelerinin önlenmesi ve azalt›l- mas›nda, yaflam kalitesinin art›r›lmas›nda

güvenilirlik analizleri yap›lan ‹fl Betimlemesi Ölçe¤i’nde 5 madde, hem do¤rulay›c› hem aç›klay›c› faktör analizinde, 1 madde ise iç tutarl›l›k analizinde

Şöyle bir düşünelim: Büyük Türk sosyoloğu... Hürriyet mü­ cadelesi ve vatanı uğruna bü-j tün servet ve saadetini harcıyan insan... Bu büyük insanın

TÜRK şiirini tüm dünyaya duyuran o- zan Nâzım Hikmet, senfonik müziğin dahisi Fazıl Say, tiyatronun usta ismi Genco Erkal ve güçlü sesiyle Sertab E-.. rener

"Balıkçının Öyküsü Üstüne başlıklı yazınız üzerine Yeni A sır ga­ zetesinden araştırm acı Yaşar A ksoy’a Afyon olayının doğru olup o l­ madığını sordum

Her roket motoru 157.5 kg’lık it- ki sağlayınca ve pervane kanatları yeterince hızlı dönünce foton fırlat- ma rampasından bir helikopter gibi havalanacak Roket motorları