• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Sarayı'nın son günleri:Fırkada din ile siyasetin ayrılması hususunda sistemli bir münakaşa başlamıştı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı Sarayı'nın son günleri:Fırkada din ile siyasetin ayrılması hususunda sistemli bir münakaşa başlamıştı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S

ayfa

i *

■ILLU LU

-f ? N 9

Yazan : Eski bir politikacı

Fırkada din ile siyasetin ayrılması husu­

sunda sistemli bir münakaşa başlamıştı

Serkltipler mevcudiyeti, Hali- feyi Mlâ saltanat hülyası içinde u- yutmasm!

«Fransızların kralı, hanedan ve ' mensubinint Fransaya sokmak- ! ta; İstiklâl ve hakimiyetleri için ! yüz sene sonra, bugün dahi mah­ zur görüp duruken her gün s a l-1 tanat güneşinin tulûuna duacı bir hanedan ve mensuplan hakkında ki muamelemizde, Türkiye Cum­ huriyetini, nezaket ve safsata kurbanı edemeyiz. Halife, kendi­ nin ve makamının ne olduğunu sarih olarak bilmeli ve bununla iktifa etmelidir. Hükümetçe cid­ di, esaslı tedbirler ithaz ile şia- nm rica ederim efendim.

Reisicumhur! Gazi Mustafa Kemal Gazinin, Başvekile gönderdiği bu telgraf, hilâfet müessesesinin artık son günlerini yaşamakta ol duğuna bir delil sayılabilir. Bir kaç gün sonra, İsmet paşa, erkâ­ nı harbiye reisi Fevzi paşa ile birlikte, harp oyunlarında bulun­ mak üzere tzmire gelmişlerdi. Üç devlet adamı, hilâfetin ilgası mev zuu nu tamirde görüşmüşler ve aralarında mutabık kalmışlardı.

Şimdi bütün is, bu kararı tat­ bik sahasına çıkarmak için gerek­ li fırsatı yakalamaktı. Bu fırsat­ ta hazırdı. Meclis bir Martta top lanacak ve Cumhuriyet devrinin ilk bütçesinin müzakeresine baş­ lanacaktı. Bütçe müzakereleri ve silsslie, dinî birer müessese olan şer’iye ve evkaf vekâletlerinin, siyasi bir müessese olan kabine­ den ihracını istemek pek yerinde ve haklı bir iş olacaktı. Bir de­ fa bu mesele patlak verince, Ha­ life ve hilâfetin vaziyeti de ço­ rap söküğü gibi tabiatiyle gele­ cek ve bahis mevzuu olacaktı.

92i yılı Şubat ayı içinde, Mec­

lisin açılışı için hazırlıklar baş­ lamıştı. İlk olarak, fırka toplan­ tıları başlamıştı. Bu toplantılar­ da yeni yıl bütçesi görüşülüyor­ du.

Fırka da bütçe müzakereleri esnasında din ile siyasetin birbi­ rinden ayrılması mevzuu etrafın­ da «istemli bir münakaşa başla­ mıştı.

İzmir mebusu Saraçoğlu Şükrü bey, kabinede bir «Şer’iye Vekftle ti» bulunmasını kat’iyen doğru ve makul görmediğini ileri sürdü. Kabinede siyasi tebeddüllerin her zaman için mümkün ve tabii ol­ duğunu, halbuki şer’iye vekilinin dini bir mümessil olduğuna göre, bu siyasi tebeddüllerle hiç bir alft kası olmaması gerektiği fikrini! ortaya attı.

İçtimada, şer’iye vekilinin ka­ bineden çıkarılması hakkında şld

detil bir ceryan baş göstermişti. Fırkadaki muhafazakârlar ve ho­ ca efendiler, büyük ekseriyetin karşı tarafta olduğunu görerek hiç seslerini çıkarmıyorlardı. Me­ buslardan Vasıf, Tunah Hilmi ve Saip beyler, Saraçoğlu Şükrü be­ yin noktai nazarım şiddetle' des­ teklemeğe başladılar. 26 Şubat günü pek giddetli ve ateşli müza kerelerle geçti. Münakaşanın hu­ dudu genişlemişti. Bir kışım mil letvekilleri, yalnız şer’iye vekâle­ tinin değil, evkaf vekâletinin de kabineden çıkarılması fikrini or­ taya attılar. Bunun ardından, ba­ zı mebuslar, milletin parasının hilâfet ve halife için ne hakla sarf edildiğini sormağa ve hilâfet için milletin kesesinden para aynlama yacağı tezini müdafaaya koyul­ dular. Mesele alevlenmişti. Bazı milletvekilleri halifeye değil, Os­ manlI hanedanı azasına, milletin parasından ne hakla tahsisat ve­ rileceğini soruyorlardı. Bilhassa İstiklâl Mahkemesi müddeiumu­ misi Vasıf bey, hanedan ve Halife ye şiddetle hücum ediyor ve se­ sinin bütün kuvvetile haykırıyor­ du:

«Cumhuriyeti daima tehlikede bırakacak olan bir müesseseyi or tadan kaldırmalıyız! Tetkikatıma müsteniden söylüyorum: Asırlar­ ca milletin başında sefahat için­ de yaşayan bu müessese bir glin başımıza belâ olmak için hazır­ lanmak tadır!»

İstanbul mebusu Yusuf Akço- ra bey de münakaşaya iştirak e- diyor ve diyor ki:

«Kanlarında Yavuzun, Sultan Osmanın halis Türk kanından zer re kalmamıştır. İçlerinde hain Vahdettinin kanını taşıyanlar var. Lüzumsuz bir kitleyi heyeti içti- maiyemiz için besleyecek hilâfete i bir memuriyet deyip kabul etsek ! bile, hanedanın vazifesi nedir?!»!

Müzakere uzayor, Meclis bir j karar veremiyor; görüşmeleri er­ tesi güne, 27 şubata talik ediyor. 29 Şubat günü, bütçe müzake­ relerinde, Halifenin ve hanedanın tahsisatı meselesi yeniden heye­ canlı, hararetli nutuklara sebep oluyor. Saruhan mebusu Vasıf bey hücum edenlerin yine başın­ da gelmektedir. Vasıf bey nutkun da şöyle diyor:

«Millet kendisini ezmek isteyen düşmanları ezdi. Düşmanlarla be raber yürüyen sultam ve saltana­ tı yıktı. İkinci büyük millet mec­ lisi bu şekli sarih olarak ilân ve Cumhuriyeti kabul etti. Bilmiyo­ rum neden, 1 Teşrinisani karan, Cumhuriyeti daima tehlikede bı­ rakacak bir müesseseyi ortadan kaldırmağa lüzum görmedi. Asır­

larca milistin başında sefahat i- çinde yaşayan bu müessese ya­ vaş yavaş harekete geldi. Bili­ yorum, bu müessese bir gün ba­ şımıza belâ olmak için hasırlan­ maktadır. (Allah belâsını versin! sesleri,.)

«Rakı meclislerinde hâlâ yaşa­ sın saltanat! diye bağırıyorlar. Halifenin selâmlık * merasimini görmüyor musunuz? Yarın en sı­ kıntılı zamanımızda düşmanlarla beraber bizi yıkmak için hazırla­ nan bir müesseseyi kendi paramız la idame ediyoruz. Tarihin bir an­ anesine kapılarak böyle bir mü­ esseseyi yaşatmada sebep yoktur, j Türk milletinin cebinden bir tek santim hilâfet bütçesine verile­ mez! Devlet bütçesinde hilâfet tahsisatının yeri yoktur!

Fırka grubu toplantısında açık tan açığa yayılan bu hücumlar gösteriyor ki hilâfet ve hanedan artık son günlerini yaşamaktadır. Fakat hilâfetin lâğvı fikrine kar­ şı şiddetle muhalefet gösterenler, birleşerek cephe almak isteyen­ ler de yok değildi. Ulemadan ba­ zı zevat ise, Mustafa Kemal pa­ şayı Halife yapmak sevdasına düşmüştü. Bunların başında An­ talya mebusu, ulemadan Rasih efendi (Rasih Kaplan) gelmek­ tedir.

Atatürkün büyük nutkunda an lattığına göre, Büyük Millet Mec lisi, hilâfeti lftğv ettiği zaman, Antalya mebusu ulemadan hoca Rasih efendi, Hilâliahmer namına, Hindistanda bulunan bir heyetin riyasetinde idi. Rasih efendi, Mı­ sıra uğrayarak Ankaraya dönün­ ce Gazi Paşadan bir mülâkat ta­ lep ederek şunları söyledi:

«Seyahat ettiğim memleketler­ de, ehli İslâm, sizin Halife olma­ nızı istiyor. (Gazi bu sözleri «is­ tiyormuş!» şeklinde rivayet tar­ zında anlatmaktadır... Sahibi se- lâhiyet İslâm heyetleri Rasih e- fendiyi bu hususu Mustafa Kemal Paşaya tebliğe vekil etmiş...)

Gazi, hoca Rasih efendiye ay­ nen şu cevabı verdi:

«Zatı âliniz ulemayı dindensi­ niz! Halifenin reisi devlet demek olduğunu bilirsiniz. Başlarında kralları, imparatorları bulunan tab'amn, bana getirdiğiniz arzu ve tekliflerini ben nasıl kabul e- debilirim? Kabul ettim desem, bu na, o teb'anm mebusları razı olur mu?! Halifenin emir ve nehiyleri ifa olunur. Beni Halife yapmak istiyenler, emirlerini infaza muk­ tedir midirler? Binaenaleyh, bul mevzuu medlûlü olmayan mevhum bir sıfatı takınmak gülünç olmaz mı?».

(Devamı var)

Referanslar

Benzer Belgeler

Sevgili dostlar, pazar sabah ı ''Cargill'' ile ilgili bir yazı yazmak için bilgisayarımın başına geçtiğimde, Milliyet'in internet bask ısında Melih Aşık''ın ''Cargill

- Gerçek ve tüzel kişilerin bankalara olan kredi kartı, ihtiyaç kredisi ve diğer tüm kredi borçları faizsiz şekilde 30 Haziran 2021 tarihine kadar ertelenmektedir.. - Tüm

Güzel Sanatlar Akademisi Direktörlüğü tarafından geçen sene bütün tabloları bir sergi halinde neşredilen ressam Naz- m i Ziya hakkında bir eser neşredilmiştir..

Nurten ÇETİN- Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Doç.. Türkan

İşte bizim Büyük Patlama’nın çınlaması diye bahsettiğimiz, kozmik mikrodalga arkaplan ışıması 13,4 milyar yıl öncesinden günü- müze kadar evrenin içinde akseden bir

Suyun canlılığın temel öğelerinden biri olarak kabul edildiği düşünülürse, belki de Eu- ropa gibi buzullarının altında büyük okyanus- lar olan uydularda

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasına karar verilmesi üzerine yapılan seçimle Rasih Kaplan, Halil İbrahim Bey, Hasan Tahsin, Mustafa Bey, Ali Vefa Bey

Ayr›ca MRSA infeksiyo- nu aç›s›ndan burun tafl›y›c›l›¤›, antibiyotik kullan›m› fazlal›¤› ve uzun süreli hastanede kalma da önemli risk faktörleri