S
L .
Bir h a t t a olma dı, ondan m e k t u p alalı. Meğer, bu, son m e k tu b u imiş. Yazı âlemimizin kimseye benzemi-
yen yarım asırlık emeklisi N ahit Sırrı da. de mek, gelişi gibi gidisi de y apayalnız ve sessiz, fâ n iler di yarın d an göçtil. s o n seneleri v ü cu tça süzgün, ru h ça üzgün görü nüyordu. Seneler di nberi da im a o beni aram ıştır. Vefalıydı, d ostlu k ların a bağlıydı T opluluğum uzu, u n u t u l a c a k la r um es i olm akta n çı ka rm a k , kı dreiin ce m em lekete biz m et etm iş le ri a n m a y a alışm ak, medeni görevlerimizin başında gelmeli değil mi? İsçi Sigorta e v lerinden b ir in de Suadiyeyi son durağı yaptığını söyliyen ra h m e t li N ahit Sırrı, asıl son durağının S ahrayı Ceditte bir mezar olaca ğını düşü n d ü mü, bilemem. E lb et te düşünm em işti. Son m e k t u b u böyle bir işare t göstermiyor. S a n ki o düşü n m em iş de biz mi d ü ş ü n ü y o ru z 9
N a h 't Sırrı, k ü lt ü r ü yüksek bir aile çevresinde yetişmiş, eski Ba- bıâll <( ı biyesini son nefesine ka dar sa klıy abilm iş, k ib a r b ir İ s t a n bul delikanlısı o larak ihtiyar lığı üstüne k o n d u rm a d a n altmış beşini bulm uş, efendi bir adam dı. Tıpkı T an zim at devrinin in sanları gibi eti kete r i a y e t eder, onla r gibi de dik odudan hoşlanır, tecessüsü nü her zam an taze tu tm as ın ı bilirdi. Eski İs tanbul ailele rin in geçmişi ni, halini eıı iyi ta n ı y a n la r d a n bi riydi. Son y ılla r d a k i h â tı r a yazı ları, h a tt â ro m an ları, bir bakım a, yakın devrimizin ta rihidir. Ko nuşm asında, yazılarından d a h a müstehzi idi. Alaycı diyem edim , çü n k ü hiç nir v ak it aşağılatıcı b ir kabalığa düşmezdi ve bu tü r lü lau b ali k elim eleri hiç sevmezdi.
Sesi, mizacı gibi h anım la şm ış bir to n d a idi. İb r a h im Alâettin Gövsa ile A nsiklopedide çalışırk en bir t ü r l ü çeçinemezler, ded ik leri ni m e r h u m a a n la t m a k için b ağ ır m a z a ru r e ti y le bu hanım sesi b üs b ü tü n incelirdi. Çok kere, e r k e n den ya biri, ya öbürü eve g e li r; hangisi öııce gelmişse ö b ü rü n ü çe- kiştirirdi. H e r ikisini lezzetle din - li y e re k sa bah sa b a h çayımı içer dim. Ç ünkü İkisi de kendi ü s lû p la r ın d a gay et zeki k o n u şu r la rd ı. Bilirlerd i ki, ikisini de sev erd im
Y a z a n :
Haşan - Âli Yücel
ta tlıy a bağla rdım . Birinin kula ğı duym az, birinin sesi çıkmazdı. Ni ha y e t onları b ir birinden ay ırdım . O n la r da, ben de r a h a t ettim di. H alb uki N ahit Sırrıyı İb r a h im A- lâettin ıs rarla benden istemişti. I- kisi de n u r içinde yats ın lar.N ahit Sırrı, Fransızca b ilen leri mizin sayılıla rından birid ir. K üçük yaşında, b ir konak çocuğu o la rak, ta m alafran g a e llerd e yetişmişti. Frans ızcayı Türk çe İle, yani ana diliyle be ra b e r öğrenmişti. 1929 da çıkan ilk yazısı Eransızcadır. O na Fransızca bilmiyor, dem ek , yersiz ve haksız olmaz mı? Türk - çesi, biraz dolambaçlı, fak at doğ ru y d u . Üslûbu, eski T anzim at ko nağı dem indedir. Konuşması, n ükte li, daima telm ihti ve bazan iğneliydi. Yazılarında bu pek gö rülm ez. B akanlık k lâsik leri arasın da 3 k itap ta çıkan V oltalre’in On D ördüncü Louis Asrı, A lb e rt Sü r e r i n 15 kitap tu t a n F ra nsız ihti lâli ve A vru pa, büyük em ekleri a- rasında savılm aya değer, kıymetli te r c ü m e le rd ir .
B alz ac’tan Vâdidedik Z am b ak ve G oriot Baba te r cü m eleri çok t u tu l m u ş ve çok o k u n m u ş tu r. Onun diğ er bir çalışma cephesi de t i y a t ro te r c ü m e ve telif lerid ir . Cour- t e l i n e ’den Türkçeye çevirdiği Dir lik Düzenlik, klâsik ti y a tr o t e r c ü m elerim iz arasın da ilk çtkan ese r le r d e n d ir . Telif tiy atro piyesi o- lan bir tanes i v a r d ı r ki, m e r h u m u n «Alın Yazısı» nın son cümlesi oldu. Bana yolladığı 12 k â n u n u s â ni 1960 (O. her zam an hususi ya z ıların d a eski av isimlerini k u l l a n m ış tı r!) tarih li m e k tu b u n d a , bakınız, n eler diyor:
ve çata llaşan mesele lerini Ansik lopedi Büro suna giderek, yine ik i sinin fikrini a lm a k ü zere ç ö z e r j j
« A n k a ra d a yıl- larca evvel oyna-
I
n a ra k gene yıllar-g
ca ev vel İs ta n b u l 1 Ş eh ir T iy a tro su n - ca k ab u l edilmiş ken h â lâ o ynanm am ış b u lu n a n (A- Iın Yazısı) piyesinin m u k a d d e r a tı h a k k ın d a bazı izahat ve m a l û m a t arzedeceğim : Efendimizce m a lû m olan son ve yazlık d u ru m , pi yesin oynanm asın ı gösterm ekte ise de edebî heyetin v a k tiy le v e r diği k a b u l k arar ın ı tecdit eylem e si gerektiği h a k k ın d a E rtu ğ r u l Muhsin Beyce söylenilmiş olan mü ta lâ a idi. Bundan oir m ü d d e t son r a kendisini tasdi ey le diğim de e- debî h eyet maziye intik al eylem iş b u lu n u y o r d u . E rtu ğ r u l Muhsin Bey de aynen ve harfiy en sa hnede temsil ed ilm ek te h u lu n a n piy es ler den sonra eserimi oynıyacağım vait ve te b ş ir etm işti. Bendeniz bu vait ve te b ş ird en iki üç gün son ra kendisinin A m erika ta rafın d an vâki da v e t üzerine yola çıktığını gazetede o k u y a ra k (A lın Yazıma) b ir kere daha ah eyledim. Avde ti n d e masasının ü zerinde kendisi ni bekliven m e k t u p l a r aras ın d a si zin bir m e k t u b u n u z u b u lu r s a m a alesef tezelzüle u ğ n y a n ü m itlerim k u v v e t nulaca ktır... Bu tasdiin p ek büyük bir m e c b u r iy e t ve za r u r e t neticesinde vu k u b u ld u ğ u n u da size tem in ederim.»Bu son cümle, m u h a k k a k ki. N a hit S ırrının son g ünle rin deki h a line acıklı ve acılı bir tercü m an o lm u ştu r M ektubun geldiği ak şam m u h t e re m dostum ve kadir bilir s a n atk ârım ız E r tu ğ r u l Muh- sine zavallının iste dikle rini yaz dım ve kendisine de avnı tarih le arz u s u n u yerine getirdiğimi bildir dim. E rtu ğ r u l Muhsin A m erf kadan döndüyse m e k t u b u m u masasının ü zerinde b u lm u ş t u r. Nah it de göz le rini h a y a ta k ap am a d an h e r hal de cevabımı o k u m u ş tu r. Ya ben geç cevap v e rs e rd im ? Kim derdi kİ. sülüs kırması, iri ve diri el ya zısında h â lâ canlılığı görü len bu eski dost, bir kaç gün so nra a ra mızdan, b ir dalia dönm em ek üze re ayrıla cak?
Nahit S ırrının kuvvetli t a r a f l a rından biri, t e k r a r edeyim, yakın tarih im izin içyüzü nü pek iyi bil mesi idi. Meselâ AbdUlhamit dev ri ricalini kadınlı, e rk ek li ta n ırd ı, iki veya üç fas tkül çıkarabildiğ i A nsik lopedideki Abdülaziz ve Ab- diilh am it m ad d eleri çok etraflıdır, ikinci A bd ü lh am id in «Harem-i Hü may unu» h a k k ın d a V a ta n ’da çıkan yazıları, ta r ih î belgeler arasın a gi rebilecek k ıy m e tte d ir . D iğ er hâ t ı r a yazılarına d a ir son m e k t u b u n da şu s a t ır l a r var;
«Havadis’te eski v ü k e lâ h a k k ın da vazılar yazıyorsam da eslâfmız m e v a m n d a v a k tiy le ta k d i m e tt i ğim m a k a le d e k ile rd e n so nra an cak G ele nbevî-z ade Sait Beyden bahsettim . O da h e r sadrıâ zam a —Gazi Ahmet M u h t a r Paşad an Da m at Ferit Paşay a k a d a r — u y m u ş ve m akam ınızı sanırım ki. ancak imza atm a k r e e r e işgal elm iş bir zat old uğundan doğru dan doğru ya o rt a y a ç ık a r ılm a y a kendisin de li y a k a t görülmem iştir.»
İr a n halikın dak i son m akalem i o- k u m uş, bana. Ir a n a d a ir yazacağım kitab ı b ir an önce b itir m em i ta v siye ediy ordu. «Bu d iy ar h a k k ın d a Pre nses Bibesco'nım 18 vg^fnda i- ken yazdığı ve en güzel eseri ka lan Les H” :< P . r a d i s isimli kita bını» okud- ' --mi vazıyor ve «*ran
kitabın ın gönüld en bir okuyucusu olacağımı tahm in edivorum.» diye rek benim gönlü m ü alıyordu. Ne yazık ki, zavallının ta h m in i doğ ru çıkmadı. Onu Hak kın ra h m e t ve m ağfiretine em a n e t edip ken di alın yazılarımızı bek lem ek ten başka elimizden ne gelir?..
Bu s a t ı r ’arı teessiirİe bitirdiğim sırada başk a bir eski dostum un, ta m kırk vıldanberi tanıştığımız Cev det t z r a h ’m ö’ü m ünu öğren dim. T ü rk Maarifinin yarım asır lık em ek tarı, is tik lâl Mücadelesi- nin ilk günle rin den it ib aren çalış kan savasçısı, bilgin ve zeki C ev det'e gufr an ve m u h t e r e m ailesi ne. dostla rına, m es lek d aşların a ve Öğrencilerine başsağlıkları d il e rim
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi