• Sonuç bulunamadı

Avni Arbaş'ın Fransa yıllarından küçük bir derleme Artisan Sanat Galerisinde sergileniyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avni Arbaş'ın Fransa yıllarından küçük bir derleme Artisan Sanat Galerisinde sergileniyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET

14

KULTUR

kultur@cumhuriyet.com.tr

Avni Arbaş’ın Fransa yıllarından küçük bir derleme Artisan Sanat Galerisi’nde sergileniyor

‘Savaşımı resimle yapıyorum ’

Arbaş, “Sanatçı her şeyden evvel hümanist olmalıdır. Hümanist olmayan sanatkârın pek bir şey yapacağım zannetmiyorum, çünkü her şey sevgiyle yapılır” diyor.

► Sergide Arbaş’ın

Paris’te, yazlannı geçirdiği

Antibes’te ve Korsika’da

yaptığı resimler; manzara,

sirk, kafe gibi oradaki

yaşamın uzantılarının tuvale

aktarılmış hali. İçlerinde

Nâzım Hikmet’in de

bulunduğu, Paris’te tanıdığı

dostlarının portreleri ve

otoportresi de yer alıyor.

Kültür Servisi- Avni Arbaş, yaşam

sevgisini sadelikle resimlerine yansıtan 80’lik bir çınar. 9. Tüyap İstanbul Sa­ nat Fuarı’nda 1999 Sanatçı Ödülü’yle onurlandırılan Arbaş’ın ‘Fransa Yıllan’ adlı sergisi aralık ayı boyunca Artisan Sanat Galerisi’nde görülebilir. Sergi, sa­ natçının 1946-1976 arasındaki Fransa yıl­ larından ufak bir derleme olarak değer­ lendiriliyor. Resimlerin büyük çoğunlu­ ğu Fransa’da bulunan özel bir koleksi­ yondan ve Türkiye’de ilk kez sergileni­ yor.

Avni Arbaş, her daim yaşadığı zama­ nın resmini yapmış bir sanatçı; bu ne­ denle resimler sanatçının yaşamı hak- kındaki verileri barındırıyor içinde. Ser­ gide A rbaş’m Paris’te, yazlarım geçir­ diği Antibes ’te ve Korsika’da yaptığı re­ simler; manzara, sirk, kafe gibi orada­ ki yaşamın uzantılarının tuvale aktarıl­ mış hali. Bunun yanı sıra Türk çalgıla­ rını, atlılarını barındırıyor ve sanatçının yurda özlemini aktarıyor. İlk eşi Zerrin ile ikinci eşi Henriette’in, içlerinde N â­ zım Hikmet’in de yer aldığı Paris’te ta­ nıdığı dostlarının portreleri ve otoport­ resi de sergide yer alıyor.

Murat Ural’ın Avni A rbaş’ın sergi

katalogunda yer alan yorumu şöyle: “Bu

resimler, Paris’te yaşayan, hatta İtalya ve Almanya’daki sergilere Fransa adına ka­ tılacak kadar Fransız, aynı zamanda İs­ tanbul’da sergüendikleri zaman da ya- gırganmayacak kadar Türk’tür.”

Beyoğlu, Asmalımescit’teki atölye­ sinde taşa yağlıboyayla yaptığı, elinde çiçek tutan, narin kız çocuğu resmini gördüğümüzde; “Sanatçı her şeyden ev­

vel hümanist olmalıdır. Hümanist olma­ yan sanatkâra pek bir şey yapacağını zan­ netmiyorum, çünkü her şey sevgiyle ya­ pılır” diyen Arbaş T daha iyi anlıyoruz.

1919’da İstanbul’da doğan sanatçı, üç yaşından beri resim yapıyor. Bu tutku­ nun üzerine kurduğu yaşamında karşı­ laştığı tüm engellerle ‘savaşmış’. Kafkas kökenli babası Mustafa Nuri Bey de, Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’le birlik­ te mücadele vermiş bir asker. Arbaş ilk derslerini, resmi hobi olarak yapan ba­ basından almış ve 10 yaşında kaybetti­ ği babasının şu sözlerini ilke edinmiş:

“Hayat savaştır. Ya gazi ol ya da şehit, sa­ lan esir olma.”

Galatasaray Lisesi’nde okurken Fran­ sa’dan Leopold Levy’nin geldiğini du­ yunca, annesinin itirazlarına rağmen

1937’de Akademi’ye kaydolmuş. Res­ mi Levy’den öğrendiğini belirten Ar­ baş, kendi resminden taviz vermeden

myor. Bedri Rahmi Evuboğhı, Cemal

Tbl-lu gibi ressamların yer aldığı D Gru- bu’na karşı resme toplumsal bir içerik

kazandırmayı amaçlayan Yenüer Gru- b u ’nun en önemli isimlerinden biri ola­ rak anılıyor. Türkiye’de, müze kültürü­ nün olmamasından üzüntü duyan sanat­ çı, ‘resim görememe’nin sıkıntısını 1946’da Fransız Hükümeti’nden aldığı bursla gittiğiParis’te gidermiş: ‘Bana

kalsa genç ressamlara yurtdışında ça­ lışmalarını sürdürmeleri için burs veri­ rim.’

‘Sanat cesaret gerektirir’

Paris’te hiçbir sanat akımına ve atöl­ yeye bağlanmadan 30 yıl yaşamış sanat­ çı. Eşi Zerrin’ i kızının doğumunda kay­ betmesi, bursu bitince zor koşullarda yaşaması, dört aylıkken ailesine gön­ dermek durumunda kaldığı küçük Zer- rin’le 20 yıl sonra tanışması, Picasso,

Nâzım Hikmet, Henriette’le tanışması

ve 1964’te askerlik nedeniyle vatandaş­ lıktan çıkarılması bu dönemde gerçek­ leşmiş.

1976’da özel izinle yurda dönen A r­ baş, 1984’te yeniden vatandaşlığa kabul edilmiş. Fransız vatandaşlığına geçme­ yi düşünmediğini söyleyen Arbaş, va­ tansız olduğu yıllarda yurtdışında açtı­ ğı sergilerle ve çalışmalarla ülkesinin adını duyurmuş. Askerliğini ertelemek durumunda kalan sanatçı, kendisini bu uygulamaya tabi tutanların vatansever­ liklerini şiddetle sorguluyor: “Benimle

beraber Gazi YaşargiTi de çıkarttılar. Bu, vatana yapılmış en büyük ihanettir. Kimdir vatan haini olan!”

Avni Arbaş, kendisine 1999 Sanatçı

Ödülü’nü verenlere alçakgönüllülükle

teşekkür ediyor ve hiçbir zaman ödül pe­ şinde olmadığım belirtiyor. Figüratif ve lekeci üslubu benimseyen sanatçı, resim­ de öykü anlatılmasına karşı çıkıyor. O, plastiği kullanarak resmin kendisini an­

latmasından yana; sanatın cesaret ge­ rektirdiğini söylüyor: “Sanatçı, dünya gö­

rüşünü yansıtır. Kendisi neyse onu tuva­ le döker. Soyutta da figüratifte de bu de­ ğişmez. Aşağılık kompleksli bazı kişilik­ sizler, sırf resimleri beğenilsin diye bir şey­ ler yaparlar ve zannederler ki insanlar kanacak. Politikanın dışında duramaz­ sınız. Senelerdir Türkiye’de beyin katli­ amı yapılıyor. Hepimiz ilkinden çok da­ ha mühim olan bir Kurtuluş Savaşı için­ deyiz. Kurşunu atanın da, yiyenin de şe­ refli denildiği bir dönem bu. Ben savaşı­ mı resimle yapıyorum.”

‘Asmahmescit Cumhuriyeti’nin baş­

kam ilan edilen Avni Arbaş, geçenler­ de Esin Afşar’ı da kültür bakanı yap­ mış. Sokakta Ttırhan Selçuk'un Ab-

dülcanbaz’ına rastlamış; yakında onu

resmedecek. Abidin Dino’dan Ara Gü-

ler’e, kendisini hiçbir zaman düşkınk-

lığına uğratm am ış dostlan olm uş çev­ resinde.

önüne çıkan tüm olanaklardan

yararla-İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Halûk bu eseri hastalığı yüzünden yazam adığı için büyük ıstırap

Bu otuzbeşinci «10 Kasım»da da yedisinden yetmişine kadar, milletçe, bölünmez bir Atatürk nesli olarak, aziz hâtıran önünde bir kerre daha minnet, şükran

Geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kronolojik Türk Sinema Tarihi (1914-1988) adlı önem­ li bir saptama uğraşından sonra bu yıl da Türkiye Si­

İşte Beyoğlu dramatik belgeseli yakın tarihimizi bile çözümleyemeyecek duruma geldiğimizin belgesi sayılabilir. Nostalji, bu­ günden düşmanca hesap sormaya

Basın gerçek değere gereken eleştiriyi getirdiği, boyalı basın yok denecek kadar az olduğu (bizde ise ciddi basın yok denecek kadar az) hükümet gerçek sanatçıları

A closer look into the tax competition policies during the financial crisis in EU shows that tax competition is beneficial for countries in the short term because it alleviates the

Türkiye İçin Bir Çocuk Müzesi Modeli Oluşturulması. Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müze Eğitimi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Bizim olgumuzda sepsis bulgularıy- la gelen preterm gebede doğum esnasında yayılan kötü koku nedeniyle plasenta materyalinin en kısa zamanda laboratu- vara