• Sonuç bulunamadı

HANSGERD HELLENKEMPER-FRIEDRICH HILD, New Forschungen in Kiliki-en, Östeneichische Akademie der Wissenschaften, philosophisch-historische Klasse, Denkschnftın

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HANSGERD HELLENKEMPER-FRIEDRICH HILD, New Forschungen in Kiliki-en, Östeneichische Akademie der Wissenschaften, philosophisch-historische Klasse, Denkschnftın"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bibliyografya :

HANSGEFtD HELLENICEMPER-FRIEDRICH HILD,

New Forschungen in

Kiliki-en, Östeneichische Akademie der WissenschaftKiliki-en, philosophisch-historische Klasse,

Denkschnft

~n, 186. Band, Veröffentlichung der Kommission für die Tabula

Imperii Byzantini, Herausygeber: Herbert Hunger, Band 4, 21x30 cm.,

144 s., 24 fig.,

201

Abbildungen, Wien, Verlag der österreichischen

Aka-demie der Wissenschaften, 1986.

Amanoslardan Manavgat (Melas) çay~na kadar uzanan ve ~lkça~da Anadolu'nun en geni~~ bölgelerinden biri olan Kilikya hakk~ndaki ara~t~rmalar~n geçmi~i yakla~~k 150 y~l öncesine dayan~r. Çukurova'y~~ içine alarak, Limonlu (Lamas) çay~na kadar uzanan do~uda-ki Ova Kilikya'n~n (Cilicia Pedias) aksine, bat~dado~uda-ki da~l~k bölge Ta~eli (Cilicia Tracheia ve-ya Cilicia Aspera) henüz ke~fedilmemi~~ yerle~me ve kal~nulara sahip gözükmektedir. Bunun ba~l~ca nedeni Ova Kilikya'n~n aksine, Ta~eli'nde, k~y~kesimi d~~~nda iç bölgelerdeki ula~~m a~~n~n güçlükleridir. Üzerinde çok durulan Göksu (Kalykadnos)-Limonlu (Lamas) aras~nda-ki bölgede bile, literatüre geçmemi~~ kal~nt~lar~n varl~~~~ kendi gözlemlerimizin bir sonucu-dur. Bu bak~mdan Ta~eli hala dikkatli ara~t~nc~lar için bir hazinedir. Ova Kilikya ise, ara~-t~rmalar~n yo~unlu~u bak~m~ndan daha fazla ~ansa sahiptir: Antik yollar ve bu yollar üze-rindeki büyük kentler (Pompeipolis, Tarsus, Anazarbus, Hieropolis-Kastabala vb.) bugün hala görülebilir kal~nt~lanyla literatürde ötedenberi zikredilmi~lerdir (Kilikya ~ehirleri ile

yeni bibliografya için bk. H. Hellenkemper, ANRW, Il, 7.2, (198o) s. 1275 vd.).

Kilikya ara~t~rmala~~n~n desteklenmesinde Avusturya Bilimler Akademisi'nin (ÖAW), özel bir yeri vard~r. Gerçekten de R. Heberdy-A. Wilhelm'in ara~t~rmalar~~ (Reisen in Kiliki-en, Aufgeführt 1891 und 1892 im Auftrage der Kaiserlichen Akademie der WissenschahKiliki-en, Denkschr. ÖAW, Phil.-hist.KI., 44, 1896) bu kurum taraf~ndan desteklenen ilk önemli çal~~-malardan biridir. Bunun gibi G.E. Bean ve T.B. Mitford'un Cilicia Tracheia'daki epigrafi ara~t~rmalar~~ (Journeys in Rough Cilicia 1962-1963, Denkschr. ÖAW, Phil.-hist. Ki., 85 1965 ve Journeys in Rough Cilicia in 1964-1968, Erg. Bde. zu den TAM 3, Denkschr. ÖAW, phil.-hist. Ki. 102, 1970) yine Avusturya Bilimler Akademisinin deste~iyle yap~lan

önemli çal~~malar aras~ndad~r.

Avusturya Bilimler Akademisinin Tabula Imperii Byzantini (TIB) Komisyonu taraf~n-dan yay~nlanan elimizdeki bu yeni, çal~~ma Do~u Da~l~k Kilikya ile Ova Kilikya'daki gezi-lerde elde edilen ço~u yeni arkeolojik ve tarihsel bulgular ve bunlar hakk~ndaki yorumlar~~ ihtiva etmektedir. Eserin tan~t~m~na geçmeden önce H.Hunger'in "Onsöz"de ifade etti~i bir konuyu (s. 7) burada okuyucuya aktarmakta yarar görüyorum: Türkiye'de son y~llardaki sosyal ve ekonomik geli~melere paralel olarak artan turizm hareketi, beraberinde çe~itli so-runlar da getirmi~tir. Özellikle konuyu k~y~~ ya~mac~l~~~~ aç~s~ndan ele alacak olursak, Kilik-ya'n~n k~y~~ kesimindeki birçok eski yerle~me ve bunlarla ilgili kal~nt~lar~n ya yokoldu~unu veya beton duvarlarla çevrildi~ini üzülerek görmekteyiz. Buna bölgenin iç kesimlerinde de-netimsizlikten ve bilinçsizlikten kaynaklanan kaçak kaz~larla yap~lan tahribi de eklersek, ko-nunun boyutlar~n~n gerçekten vahim, bölgede yap~lacak yüzey ara~t~rmalar~n~n da ne kadar önemli oldu~u aç~kça ortaya ç~kar. ~~te elimizdeki bu eserde geçmi~~ ara~t~rmalarda tespit edilen kal~nt~lar~n bugünkü durumu hakk~nda da fikir sahibi olma olana~~n~~ elde etmi~~ ol-mam~z, çal~~man~n övülecek yan~d~r. Yazarlar önce özellikle ÖAW taraf~ndan desteklenen

(2)

3o8 BIBLIYOGRAFYA

Kilikya ara~t~ rmalann~ n geçmi~i üzerinde durarak (s. 23-26), okuyucuya bu konuda hat~ rlat-malar yapmaktad~ rlar. II. Bölümde (s. 27-54) Ta~ucu körfezindeki yerle~melerin baz~ lann~~ ve Silifke'nin kuzeyindeki Karaböcülü'yü ele alm~~lard~ rAu bölümde öncelikle k~y~~ kentleri için eski kaynaklarda verilen adlar ve benzeri bilgiler kar~~ la~t~ nlarak, Stadiasmos'a yeni bir yorum getirilmek istenmi~~ ve haz~ rlanan Tabloda (s. 31) Stadiasmos'dan 1521 tarihli Piri Reis haritas~ na kadar Ta~ucu körfezindek~~ k~ y~~ kentlerinin adlar~~ verilmi~tir. Buna paralel olarak anlat~m~~ yap~ lan merkezlerden ilki bugünkü Hac~ ishakl~~ kasabas~ n~ n do~usunda yer alan Ovac~ k burnu (Zephyrion) ve Ovac~ k yar~ madas~~ üzerindeki Aphrodisias'd~r. Burada kentin konumu üzerinde duran Yazarlar, erken Bizans dönemine tarihlenen ve k~sa bir süre önce L. Budde taraf~ ndan yay~ nlanan St. Pantaleon kilisesini (L. Budde, St. Pantaleon von Aphrodisias in Kilikien, 1987) tan~ t~ rlar. Grek dönemine ait Aphrodisias'~ n Roma döne-mi hakk~ ndaki dokümanlann~ n azl~~~~ üzerinde duran Yazarlar daha sonra Dana Adas~ /Pit-yussa'ya geçerler. Dana Adas~~ k~y~ s~ ndaki kal~ nt~ lar üzerinde k~saca duran Yazarlar, bundan sonra daha önce yerinde ara~t~ nlmam~~~ Güvercin Adas~~ üzerindeki kal~ nt~ lar hakk~ nda bilgi verirler. Palaia/Tahta Liman~ nda yapt~ klan gözlemlerde Bean-Mitford'un 1964-1968 ara~t~ r-malannda tespit ettikleri yap~~ kal~ nt~ lann~ n günümüzde yokoldu~unu ve hatta bu kal~ ntala-ra ait yap~~ ta~lann~ n su kanal~~ in~aas~ nda kullan~ld~~~ n~~ ifade etmeleri (s. 34 ve altr~ot 43) yukar~ da ifade etti~imiz ve çok k~ sa bir zamanda gerçekle~en k~y~~ tahribinin küçük bir örne-~i olmas~~ bak~ m~ ndan önemlidir. Ortaça~'a ait Tokmar Kalesi ile Bo~sak Adas~~ (Nesulion/ Portus Pini) ve Ak Liman/A~a Liman~ 'ndaki gezilerini sürdüren Yazarlar, buralardaki Bi-zans ve Ortaça~~ yap~ lann~~ detayl~~ bir ~ekilde anlat~ rlar. Ayakta kalm~~~ yap~ lanyla dikkat çe-kici olan ve V. Langlois taraf~ ndan Holmoi olarak identife edilen Manast~ r mevkii eski sey-yahlann ifadelerine ve haritalara dayan~ larak Mylai olarak adland~ nl~ r. Yazarlar taraf~ ndan ~ oo kadar oldu~u tahmin edilen ve bir k~sm~ n~ n ikinci kat~ na ait duvarlann~ n dahi sa~lam oldu~u bu kal~ nt~ lann günümüze bu ~ekilde, fazla bir y~ k~ ma u~ramadan ula~mas~ n~ n nede-nini, örne~in Elaiussa-Sebaste mezar an~ tlannda da oldu~u gibi, göçerler taraf~ ndan çok yak~ n zamanlara kadar kullan~ lm~~~ oldu~una ba~lamak gerekir. Yazarlar bu evlerin baz~ lar~ -n~ n planlan-n~~ da metne eklemi~lerdir(Fig.1). R. Heberdy-A. Wilhelm'in A~a Lima-n~~ kuze-yinde oldu~unu ifade ettikleri Holmoi'nin ise, bugünkü Ta~ucu'nda oldu~u görü~ünü des-tekleyen Yazarlar, buradan devamla Zephyrion (Incekum Burnu), Sichinum (Sökün) ve Ka-raböcülü ile bu bölümü tamamlarlar.

Yazarlar III. Bölümü Da~l~ k Kilikya'daki bugüne kadar yap~lm~~~ ara~t~ rmalar~ n odak noktas~ n~~ olu~turan Olba (Ura) bölgesine ay~ r~ rlar. Gezilerinde Pasl~~ harebeleri, Türkmenu-~a~~'ndaki Mezgit Kale diye an~ lan mezar an~ t~ , Barakç~ k Kalesi ve bunun plan~~ (fig.4), günden güne y~ k~ lan Gökburç ve plan~~ (fig.5) tan~ t ~ lm~~~ ve Olba yak~ n~ ndaki bir Manast~ r'~ n ayr~ nt~ l~~ anlat~ m~~ yap~ lm~~t~ r. Mezgit Kale olarak bilinen mezar an~ un~ n palmiye yaprakl~~ sütun ba~l~ klan bu bölgede bugüne kadar bilinen tek örnektir.

IV. Bölümde Da~l~ k Kilikya'n~ n do~usunun en önemli ~ehirlerinden biri olan ve bugün ço~u sa~lam mezar an~ tlanyla tan~ nan Elaiussa'da bugüne kadar bilinmeyen Bazili-ka A ve B'yi tespit eden Yazarlar, duvarlar~~ opus reticulatum tekni~i ile yap~ lm~~~ Hamam üzerinde dururlar. Kentin surlar~~ d~~~ nda kalan Bazilika ve Wirtschaftshoru tan~ tan Yazar-lar, ~mirzeli (veya Emirzeli) yolundan K~z~lba~~ ve Çat~ören'e ula~~ rlar. Burada bir konuyu tekrar dile getirmek isteriz: bundan 20-30 y~ l öncesine kadar özellikle bu bölgede, k~y~~ ile iç kesimleri ba~layan ta~~ dö~enmi~~ antik yollar ne yaz~ k ki yeni yollar~ n aç~ lmas~~ esnas~ nda tahrip edilmi~lerdir. Bizim 1989 y~ l~ nda Çat~ören'e yapt~~~ m~ z bir gezi s~ ras~ nda K~z~ lba~-imirzeli yolunun geni~letilmesi çal~~malar~ na yönelik olarak, K~z~ lba~-Çöt~ö~-en aras~ ndaki antik yolun bir k~ sm~ nda dinamit yuvalar~ n~ n aç~ ld~~~ n~~ görmü~tük. Neyse ki, uzun yaz~~ma-

(3)

BiBL~YOGRAFYA 309

lardan sonra, bu yolun yap~m~~ engellenebilmi~tir. Yazarlar K~z~lba~-Çat~ören'deki tap~nak, kuleler ve bir evden sonra, sa~lam b~r biçimde ayakta duran erken Bizans kilisesini tan~t~r-lar. Biz burada Çar~ören Hermes tap~na~~n~n duvar örgüsünü olu~turan polygonal teknik yüzünden, kitab~n daha önceki bölümlerinde fazla aç~k olmayan bir biçimde ele al~nan bu tekni~in Kilikya bölgesinde kullan~ld~~~~ devir ile ilgili görü~lerimizi ortaya koymak istiyoruz. Her~eyden önce bu teknik yazarlar taraf~ndan iki alt tipe ayr~lm~~lard~r: 1-Bosajl~~ kö~eli polygonal (Polygonalquader mit Bossen), 2-Polygonal duvar örgütü (Polygonalmauerwerk (s. 56). Bunlardan ilki geç Hellenistik ça~a, ikincisi ise, Roma imparatorluk dönemine tarih-lenmektedir. Öte yandan kitapta detayl~~ olarak ele al~nmayan Aphrodisias'daki surlar~n (s. 29) hakl~~ olarak Grek dönemi kentine ait oldu~u ifade edilmi~, ancak tarihleme konusuna girilmemi~tir. L. Budde (op. cit.15 vd.) yer yer kyklopean görünümündeki bu surlar~~ Myke-nai surlar~~ ile kar~~la~urarak, bunlar~n 12 veya iz. yüzy~llara ait oldu~unu söylerse de, bun-lar~n yukar~da Yazarlar taraf~ndan biraz mu~lak olarak Grek dönemine vermelerini biz de destekliyoruz ve bunlann özellikle Ura bölgesinde yo~un olan Hellenistik devir sur (örnek: Sivrikale: J.T.Bent, JHS 12 (1891), 222 ve Plan: 224; L. Zoro~lu, VI. Ara~t~rma Sonuçlar~~ Toplant~s~, 1988, 394 ve Res. 3), Kule (Abb. 88) ve di~er sivil ve dini mimari örnekleri ile kar~~la~tmlabilece~ine inan~yoruz. Bu örgünün bosajl~~ veya bosajs~z yap~lmas~n~n, Yazarlar~n görü~lerinin aksine (s. 56), tarihlemeye yard~mc~~ olaca~~~ ku~kuludur. Çünkü, Çat~ören'deki Hermes tap~na~~n~n polygonal örgülü duvarlannda özellikle, pronaos, kuzeydo~uya bakan uzun duvar ve bat~~ duvar~n~n kö~elere yak~n yerleri bosajs~z olarak b~ralulm~~lard~r. Ayr~ca kenarlar~~ düzgün kesilen veya tam tersi, düzgün olmayan polygonal örgü yan~nda, özellikle kö~elerde ve anta uçlar~na gelen k~s~mlarda dörtkö~e kesme ta~lar~n kullan~lmas~~ da bu tek-nik için geçerlidir. Bu tekni~in Hellenistik ça~~ öncesinde kullan~lm~~~ oldu~unu gösteren örneklere bu güne kadar Kilikya bölgesinde rastlanmam~~t~r. Bize göre bunlar Kilikya'n~n ba~~ms~z kald~~~~ Hellenistik dönemde, ba~ka bir deyi~le Teukros'lar döneminde yayg~n ola-rak kullan~lm~~t~r. Ancak bilindi~i gibi, polygonal teknik Hellenistik dönemde yaln~zca Ki-likya bölgesinde de~il, di~er bölgelerde de görülen bir örgü tekni~idir. Çat~ören'in bulun-du~u tepenin eteklerinde k~smen ayakta kalm~~~ evler d~~~nda Yazarlar~n ele ald~~~~ ve plan~n~~ verdikleri ev (5.76, fig. 'o, Abb. 93) yanl~~l~kla vadideki (Talgrund) evlerle kar~~ur~lm~~ur. Bu ev tipi de - yap~n~n birinci kat~n' ta~~yan kemeri olmas~~ özelli~i ile-Lamas'~n baus~ndan Kelenderis'in kuzeyine kadar (örnek; Kalebeleni) yayg~n bir pland~r ve Yazarlar~n da ifade etti~i gibi Roma devrine aittirler. E~er Fig. ~~ o'da verilen plan ile Abb. 93'de verilen resim ayn~~ yap~ya ait iseler, planda kesilmi~~ olan do~u duvar~n~n -Abb. 93'de görüldü~ü gibi-uza-t~lmas~~ gerekirdi. Aynca bu evin bulundu~u tepenin kuzeyinde ve güneyinde iki kule bu-lunmaktad~r ki, bunlardan kuzeydeki kule Yazarlar taraf~ndan geç Hellenistik ev olarak yo-mmlanm~~ur (Abb, 92).

Yazarlar V. Bölümden (s. 87-99) itibaren Limonlu (Lamas) çay~n~n do~usundaki Ova Kilikya'n~n (Cilicia Pedias) bat~~ ucundaki da~l~k kesimde gezilerini sürdüriirler. Burada önce literatürde fazla tan~nmayan Kemer ve Dede yaylalan ile Çet Tepe ve Yap~s~güzerdeki Roma ve Bizans dönemi yap~lann~~ tan~t~rlar (s. 87-92). Daha sonra Tarsus'daki özellikle Ortaça~~ yap~lar~n' tan~tan Yazarlar, Tarsus ile Gülek aras~ndaki Sa~l~kl~, Çukur Çömelek ile Kilikya-Lykaonia ba~lant~s~n~~ olu~turan yerle~melerdeki Bizans, Ortaça~~ kal~nt~lar~n~~ Adana Müzesi uzmanlar~n~n (Sa~l~kl~~ hariç) verdikleri bilgiler ve onlar taraf~ndan çekilmi~~ resimler çerçevesinde tan~t~rlar. Bunlar gibi, Kilikya-Kapadokya aras~ndaki Ergenu~a~fndaki erken Hristiyanl~k kilisesi, Baka/Feke'deki 5. yüzy~l~n ilk yans~n da tarihlenen mozaik ve C~v~kl~'daki erken Bizans kilisesi Yazarlar~n müze uzmanlar~ndan edindikleri bilgi ve resim-lerle kitaba ald~klar~~ konulard~r. Belki de bu yüzdendir ki, kitab~n sonuna eklenen haritalar içinde bu bölüme ait yerle~im yerlerini gösterir bir harita eklenmemi~tir.

(4)

310 BIBLIYOGRAFYA

VI. Bölümde (s. ~ o 1 -115) Iskenderun körfezine yak~ n k~ y~daki yerle~meler üzerinde duran Yazarlar, Muttalip höyük yak~ nlar~ ndaki Roma devri Karanl~k kap~y~~ (Amanikai Pylai), yeri tam olarak belirlenemeyen ve kendilerinin Gözen haraberleri olarak identife et-tikleri Epiphaneia'y~ , tan~ t~ rlar. 14. ve 15. yüzy~ llarda Iskenderun körfezinde en önemli li-man olan Payas üzerinde geni~~ bir biçimde duran Yazarlar, Sanseki kalesi ve Iskenderun (Alexandreia kat'Isson) ile bu bölümü tamamlarlar.

Yazarlar VII. Bölümde (s. 117-~~ 22) bu kez bat~~ Kilikya'da Gazipa~a yöresinde yapt~ k-lar~~ k~sa gezide tespit ettikleri kal~ nt~ k-lar~~ tan~ t~ rlar. Bu çerçeve içinde önce Karakilise Ala-n~ 'ndaki kendilerinin bir Osmanl~~ derebeyine ait oldu~unu savunduklan yap~ y~, daha sonra da K~z~laliler'deki erken Bizans dönemine ait küçük bir kiliseyi tan~t~ rlar. Son olarak, Iota-pe'nin güney do~usundaki Halil Liman~ ndaki bugüne kadar detayl~~ bir biçimde ele al~ n-mayan erken Bizans Kilisesinin plan~ n~~ de~erlendirirler.

Kitab~ n son bölümü Su Yollar~ 'na aynlm~~t~ r (s. 123-129). Burada Yazarlar Lamas'dan Elaiussa-Sebaste ve Korykos'a ula~an su yollar~ n~~ çevresiyle birlikte ve ayr~ nt~l~~ bir biçimde ele al~ rlar, daha sonra Misis (Mopsuestia), Muttalip Höyük (Catavolo), Epiphaneia ve Ana-zarbos'da bulunan di~er su yolu kal~ nt~ lar~ n~~ tan~ t~ rlar. Su kaynaklar~ ndan antik kente ka-dar uzun bir yol kateden ve günümüze k~smen ula~an bu su kemerlerinin kitaba eklenmesi Yazarlar~ n övülecek çal~~malar~~ aras~ nda say~ lmal~d~ r.

Yukar~ da da ifade etti~imiz gibi, Yazarlar metnin sonuna (bir bölüm eksik olsa da) ekledikleri haritalarla okuyucuya gezilen yerlerin tespitinde yard~ mc~~ olmu~lard~ r. Burada 132. sayfadaki (fig.23) haritada yap~ lan bir kaç küçük lokasyon hatas~n~~ belirtmek isteriz: Olba-Ka~lgeçit aras~ nda gösterilen Ye~enli'nin Olba-Cambazl~~ aras~ ndaki hatta konmas~~ ge-rekirdi. Ayr~ ca bugün 3 km. kadar olan Seydili-K~z~ lgeçit aras~ ndaki mesafe haritada fazla olmu~tur. Yazarlar'~ n 16-21 sayfalar aras~ ndaki verdikleri kaynaklar okuyucuya bölge hak-k~ ndaki çal~~malar~ n kapsam~~ hakhak-k~ nda yard~ mc~~ olmaktad~ r. Burada baz~~ hak-k~saltmalann aç~ klanmam~~~ olmas~ n~~ (örnek: BSII(?) veya ANRW—Aufstieg und Niedergang der Römisc-hen Welt) gözden kaçm~~~ olarak yorumluyoruz.

Kilikya'daki yüzey ara~t~rmalann~ n yava~lad~~~~ son y~llarda H.Hellenkemper. ve F. Hild gibi, uzmanl~ klan daha çok Bizans arkeolojisinde yo~unla~m~~~ olan ara~t~ nc~lar taraf~ n-dan bölgenin yeniden ele al~ nmas~, bir yann-dan bu konu ile ilgilenenlere yeni bilgilerin de aktar~lmas~yla yard~ mc~~ olmu~, di~er yandan da - yukar~da da ifade etti~imiz gibi, - günden güne tahribedilen ayakta kalm~~~ yap~ lar~ n plan, resim, kitabe gibi vas~ talarla tan~ t~lmas~~ ile, elimizdeki bu güzel çal~~ ma bir ar~iv materyali niteli~i kazanm~~t~ r.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tip e: N.digitalis palmaris communis’ten (n.medianus) n.digi- talis palmaris communis’e (n.ulnaris) uzanan kommunikan dal Tip f: N.digitalis palmaris communis (n.medianus) ile

İlkokul yıllarından itibaren edebiyata ilgi duyan Pakdil’in ilk şiir ve deneme türündeki yazıları, Maraş’ta Demokrasi- ye Hizmet ve Gençlik gazeteleriyle Hamle

EORTC s›n›flamas›nda CD30- büyük hücreli lenfoma- lar, yeni tan›mlanan, subkutan pannikülit benzeri T hücreli lenfoma (THL), ekstranodal NK/T hücreli lenfo- ma'n›n nazal

Kareköklü say›lar›n paydas›n› rasyonel yapmak için, paydan›n eflleni¤i ile pay ve payda çarp›l›r.. ÖRNEK

Afla¤›daki kareköklü say›lar›n eflitlerini yaz›n›z. Afla¤›daki ifllemleri yap›n›z.. Afla¤›daki ifllemleri yap›n›z. Afla¤›daki s›ralamalardan hangileri

Schwitter ve ark.’n›n (9) anjiyografi ile %50’den fazla koroner stenoz saptanan olgularda stres kardiyak MR ve N-13 amonyum PET bulgular›n›

Sonuç olarak, aortun bozulmufl elastik özellikleri kad›n cinsiyette sol ventrikül kütle indeksi ve yafl›n yan›nda ürik asit düzeyleriyle de ba¤›ms›z olarak ilifl-

Manyetik araştırmalarda, kaynak manyetizasyonunun ve bölgesel yer manyetik alanının düşey olarak yönlenme- diği durumlarda manyetik belirtinin en yüksek değerleri kaynak