Ira^Ş ah ı misin?
Ke d’Orse’de (Pariste Harici ye Nezareti konağına Ke d’Orse derler) bir resmi kabul vardı.
Reisicumhur, Vekiller, büyük
üniformalariyle sefirler, müste
şarlar ve sefaret kâtipleri bi
rer birer Ke d’Orse’ye gelmişler, saatlerce oturmuşlardı. Avdet lerinde de azimetleri gibi halk sokaklarda bekliyor, geleni gi deni seyrediyordu. Bu meyan- da bizim OsmanlI büyük elçi
miz Naum Paşa da sefarete
gelmişti. Kalabalığın içinden
bir Fransız ilerledi ve Naum Paşaya yaklaşmak için koşma ğa başladı. Polisler menetmek istediler. O, merak etmeyin, bi riniz benimle yürüyün, ona bir
şey soracağım; dedi. Halinde
şüpheli bir adam edası bulun madığı için, dediğini yaptılar. Herif geldi, şapkasını çıkardı, iki ayağmı birbirine vurdu;
«Çok yaşa şahım» dedi ve sor du: «Siz İran Şahı değil mi siniz?,..» Naum Paşa gülerek; «Hayır, ne Acem Şahıyım, ne de Acemim. Ben Türkiyenin Paris büyük elçisiyim» cevabını verdi. Fransız, paşayı bir süzdü: Ooo... Ooo... Sizde âlâ tütün var mı?»
diye sordu. Ve heyecanlı gö
züktü. Naum Paşa da «Var, size
birkaç tane sigara vereyim»
diyerek kutusunu çıkardı, için de ne kadar sigara varsa a- damcağıza verdi. Adam o ka
dar memnun olmuştu ki, Na
um Paşayı öpmek istiyordu.
Yanındaki polis, herife «Bu ka darı fazla» diye mâni oldu; za
ten paşa da arabasına gir
mişti. x7^<6/
3
.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi