Suya para
ö d e n m e d iğ i ya da
ç o k a z b ir para
ö d e n d iğ i için
d ilim ize şu ünlü
d e y im y e rle ş m iş ti:
"S u d a n u c u z ”
Yazan: Erdoğan Tokmakçıoğlu
İSTANBUL’UN EZELİ DERDİ
Sen misin
İstanbul’a
su getiren
Mimar Sinan’ın ilk kemeri, Kurt KemeriKanuni Sultan Süleyman İstan
bul'un giderek artan su gerek
sinmesini sağlamak, halkı su sı
kıntısından kurtarmak için uy
gun yerlerde kırk adet çeşme
yapılmasını emretmişti
Kurt Kemeri, yüz yılı bulan ya
şamında cami, kervansaray,
medrese, çeşme ve 315 çeşit
yapıya İmzasını atan Mimar Si
nan'ın daha sonra yapacağı ye
di su kemerinin ilkidir
1
940’lı yıllarda rahmetli dedemin evi Beşiktaş’taydı. İlk katı kırmızı tuğlalı, ikinci ve üçüncü katları ahşap, cum balı, pencerelerindeki ka fesleri hâlâ duran, artık ne redeyse yokolmuş şu eski İstanbul evlerinden biri... Terkos şebeke si daha bize kadar ulaşmamıştı. Kullanma suyu bahçedeki emme-basma tulumbadan, içme suyu, her sabah kapının önünden atıyla “Suu, suu!" diye bağırarak geçen sa kadan sağlanırdı... Mahalledeki tüm evler gibi... Ayrıca mahallede birkaç yerde Ha- midiye suyunun aktığı çeşmeler de vardı. İsteyen, gider içme suyunu bu çeşmeler den sağlardı... Günümüzdeki gibi litresine neredeyse 1000 lira ödenerek alınan plas tik içme suları hayal sınırlarımızın ötesin deydi. Suya para ödenmediği ya da çok az bir para ödendiği için dilimize de şu ünlü deyim yerleşmişti: “Sudan ucuz!..”Gelelim günümüze...
Amatör istatistikçiliğe pek meraklı ba zı kalemlere göre nüfusu 11 milyonu bul duğu öne sürülen İstanbul, günümüzde 52 yıldan beri görülmemiş bir susuzluk yaşı yor.. “Su, susuzluk, kuraklık” aylaıdır gün demde ve daha aylar boyu gündem dışı ka lacağa benzemiyor. Bu durumun giderilme si, İstanbulluların cehennem azabından kurtulması için her kafadan bir ses çıkıyor. Bizde ortaya çıkıp her eve bir emme-basma tulumba konulmasını önerecek değiliz. Ha ni öneririz de —Allah saklasın— saygıde ğer yetkililer bu öneriyi ya uygulamaya kal karlarsa!..
B İZ A N S ’ T A N BU Y A N A
1453’ten, İstanbul'un Türkler tarafından fethinden önceki ve OsmanlIlar dönemin
deki “ su durumu, su sıkıntısı” ile ilgili bil gileri, 1922'de Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey’in Peyam-ı Sabah ve Alemdar gazete lerinde yayımlanan, “OniiçUncü Asr-ı Hic ride İstanbul Hayatı” başlıklı dizi yazısın da, tabii günümüz Türkçeslyle, aktarmaya çalışacağım. Şöyle diyor Ali Rıza Bey:
“ İstanbul’un toprak yapısı kumlu ve ki-' reçli olduğundan kuyulardan çıkan sular acıdır. Bizans döneminde halkın gereksi nimi İçin tatlı sular kent İçindeki — surlar içindeki— çeşitli yerlerde oluşturulan bü yük sarnıçlarda saklanırdı. Bu sarnıçlar üs tü açık, etrafı duvar çevrili, içi çukur bir tür havuz gibiydi.
Edimekapısı — o zamanlar Edimekapı, Fenerbahçe değil, Edimekapısı, Fenerbatı- çesi diyorlardı atalanm ız— yakınlarında ki çukur bostanlar bu gibi sarnıçlardandır. Benzerleri, Blnblrdirek gibi üstü kapalı sar nıçlardandı. Fetihten önce var olan su yol lan, su hazîneleri — sulann toplanıp dağı tıldığı depolar— fetih sırasında yıkım gör düğünden tatlı su gereksinimi bir kat da ha önem kazanmıştı.”
KIRK A D E T Ç E Ş M E
İstanbul, Türkler tarafından alındıktan sonra, Anadolu ve Trakya'daki Müslüman Türk halkı büyük bir olasılıkla “ Diyar-ı Küffâr” olarak gördükleri İstanbul’a gelip yerleşmeye, göçmeye pek rağbet etmedi. İstanbul’a ilk büyük göçün başlaması için
Çeşme başında kuyruk olanların hali, bugün hâlâ devam ediyor...
Kanuni Sultan Süleyman dönemine (1520 -1566) kadar beklemek gerekti. Kanuni’nin parlak saltanat yıllarında kentin nüfusu ola ğanüstü bir hızla arttı ve İstanbul 1 milyo nu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık kentlerinin başında yer aldı. Nüfusun bu hızlı artışı, birçok sorunla birlikte “ su so- runu” nun da gündeme gelmesine yol aç mıştı... Bundan sonrasını yine Ali Rıza Bey'- den dinleyelim:
“ Kanuni Süleyman, İstanbul’un giderek artan su gereksinimini sağlamak, halkı su
%
1
Kanunu'nin emri ile yaptırılan Kırkçeşmeler artık yok...
İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için Bizans devrinde yaptırılan Yerebatan Sarnıcı.
sıkıntısından kurtarmak İçin uygun yerler de kırk adet çeşme yapılmasını em retm iş tir. Bu çeşmelere getirilecek suyun nere lerden sağlanabileceğinin araştırılarak so nucun bildirilmesini ünlü mimar Koca Si nan’a (1489 - 1588) havale etm iştir. Sinan da, Ayvaz köyü yakınlannda Bakraç Çayı ve Orta Dereleri ve bazı menba sularını top layıp ‘Kurt Kemeri' adıyla yaptırdığı kemer üzerinden bu suları geçirmiştir.”
Kurt Kemeri, yüzyılı bulan yaşamında cami, kervansaray, medrese, çeşme vb. 315 yapıya imzasını atan Sinan'ın daha sonra yapacağı yedi su kemerinin ilkidir...
Ali Rıza Bey, devam ediyor:
“Aynca, Eyüp’te Islambey Mahallesi’n -' «de Yepikkubbe’ye kadar yolda rastladığı
Cebeclköy (günümüzde Savaklar Mahalle si) ve Balıkdere önlerinde yaptığı filtre, yani süzgeçten geçirerek uygun yerlere İnşa et tiği kırk adet çeşme İle yüz on lüle (eski su ölçüsü) su akıtmayı başarmıştı). Bundan dolayı bu suya Kırkçeşme adı verilmiştir.”
T A K S İM H Â Z İN E L E R İ
“ Bu suların mecrası (aktıkları yol, ya tak), kaynaklarından Cebeci köyüne kadar tamamen Mimar Sinan tarafından inşa edil miştir. Cebeci köyünden Ayasofya’daki tak sim (dağıtım) yerine kadar fetihten önce mevcut ve mamur (bayındır, kullanılır du rumda) İken fetih sırasında kısım kısım yı kıma uğrayan eski mecra da yine Mimar Si nan tarafından onarılmıştır.
Eyüp’teki Kubbe-i Cedit ve Eğrlkapı dı şında, sur duvarına bitişik Taksim Hâzine si, Tezgâhçılar, Ayasofya ve Sulukule ile ya kınlarındaki Taksim Hâzinesi ve Yeni Sa ray'ın (Topkapı Sarayı) yüksek bölümlerine Kırkçeşme suyunun akıtıldığı kuyulann do labı, bu dolaba bağlı ve su hizmetiyle gö revli bostancılara mahsus dolap ocağı bi- nalan tamamen Mimar Sinan tarafından ya pılm ıştır.”
AK IN AKIN GÖÇ B A Ş LA D I
1
Kanuni Sultan Süleyman İstanbul’a su getirtti ya... Allah!.. Anadolu’dan, Trakya’ dan yatağını yorganını kapan başlıyor akın akın İstanbul'a gelmeye. Bir göç ki, o ka dar olur... Kentin nüfusu kısa sürede bir kaç misline katlanıvermiş.. Katlanıvermiş de ne olmuş? Yine Balıkhane Nazırı Ali Rı za Bey’e kulak verelim:
“ Istanbulfdaki su azlığı dolayısıyla bu kentte oturmaya rağbet etmezken, Kanu ni’nin Kırkçeşme suyunu akıtması üzerine halk İstanbul’a akın etmiştir. Bu yüzden kentin nüfusu çoğalmış, gıda ve öteki ge reksinmelerin sağlanması devlete bir yük olmaya başlamıştır. Bu yüzden Kanuni Sul tan Süleyman’ın İstanbul’a su getirdiğine pişman olduğu bile rivayet edilir...”
YARIN: BENT
DONEMİ BAŞLIYOR
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi