I Y a k ı n T a r i h t e n |
-
î
19 yıl
önce kazandığı
mız büyük zafer
Dört gündür devam eden kanlı
muharebeler Türk kılıcının
üstünlüğüyle sona eriyordu
B üyük T ürk ulusu, ya b a n cı dev letler kuvvetleri - teh didi
altın-nın
I.
- Y & Z A N: —
Ilhan B A Ş E R
.1
ve yurdu k udret ve kuvvetiyle düş m andan tem izle -di.
dayken , onu ku rtarm ağa ve lâyik oldu ğu m evkie çıkarm ağa and içm iş olan A T A T Ü R K şöyle düşün üyordu :
«M em lek etim izde bulunan düş
D ünya h arp tarihinin em salsiz bir safhası olan 30 A ğ u stos m uharebesi ni A T A T Ü R K ’ ten din liyelim :
«2 9 -3 0 A ğ u stos gecesi, sabaha kar-m anları silâh kuvvetiyle çık a rkar-m a d ık - şı G a rp cep h esi h arekât şubesi kar- mii-ça m evcudiyet ve kudreti m ilüyem i-
zi fiilen isbat etm edik çe, diplom asi sahasında üm ide kapılm ak ca iz d e ğildir. Filhakika bir fe rt için oldu ğu gibi, bir m illet için dahi k u dret ve k abiliyetini eserleyile izh ar ve isbat etm edik çe itibar ve eh em m iyet b e k leyip durm ak beyh u dedir. K u dret ve kabiliyetten m ahrum olan la ra iltifat olunm az. İnsanlık, ada let , m ürüv vet icabatm ı, bütün bu evsafı haiz o l duğunu gösterenler istiyebilirler.»
(B ü yü k nutuktan, sayfa 3 9 7 )
dürü berm utat o saata k a da r m uhte lif k a ra rgâ h la rda n ve her isra fta n gelen ra p o rla ra g ö re harita üzerin - de tesbit v e işaret ettiği vaziyeti um um iyeyi ce p h e kum andanı İsmet Paşaya gösterm iş ve o da derhal «P a şa ya g ö ste r» em riyle bana gön derm işti.»
«B eni uyandıran T e v fık Beyin göc terdiği haritaya baktım . H em en ya - taktan kalk dım . A rk a da şla r, harita da görd ü ğ ü m şey şuydu ki, ordu la rı m ız düşm an k u vvayi mühirnsnesini İşte buna inandığı içindir ki, baş- şim alden, cenuptan, garptan ihataya kum andanı bulunduğu ordusiyle, bü
tün acunun «a rtık ö ld ü » diye dudak büktüğü Türkü, bütün dünyanın g ö zünü kam aştıracak varlıklara ulaş tırdı.
6 A ğu stos 1922 tarihinde g izli o- larak taarruz hazırlıkları em ri v e rildi ve 20 A ğ u stos günü de başku - m andan otom ob iliyle A n k a ra da n ha reket ed erek G arp ceph esi k a ra rgâ hının bulunduğu A k şeh ire geirii .
H erkes onu, A n k arada biliyordu. A tatü rk erkânı harbıyei um um iye reisi F evzi, ce p h e kum andanı İsmet ve ordu kum andanları ile görüştük ten sonra 26 A ğu stos günü sabahı ta arruz em rini verdi.
26 A ğustos gününe kadar yaptık- lariyle etrafın da toplan an lara, T ü r kün azm edin ce her gü çlü ğü yen ebile ceğ in i o k a da r kuvvetle telkin etm iş ti ki, taarruz em ri büyük bir sevinç ve neşe ile karşılandı. H er Türk, en büyük âm irden n efere k a da r bir an ön ce yürüm ek, T ü rk sınırlarının so nunu bulm ak istiyordu.
Başkum andan, em ri verdiği gün m uharebeyi idare e d e ce ğ i m evkie, K oca tep ey e geldi. T a a rru z, ufuklar ağarırken topçu ateşiyle başladı ve akşam a kadar devam etti. Er« kuv vetli m evkiler ele geçirilm işti. M u - harebe 30 A ğustosa, 19 yıl önce bu güne k a da r sürdü. Düşman, şarktan ve cenuptan ikinci ve birinci ord u la rım ız, Şimal ve G arptan süvari k o l ordu larım ızla çevrilm işti.
İşte, bu harpten sonradır ki, Baş kum andan M ustafa K em a l:
— O R D U L A R ! İLK H E D E FİN İZ A K D E N İZ D İR , İLERİ...
Emrini verdi. Türk ordu lar:, em -'i aldıktan sonra durm adan ilerledi d ı.»
müsait bir v a ziy et almış bu lu n u yor lardı. Şu h a lde tasavvur ettiğim iz, e zam î n etayici temin etm esini ümit ettiğim iz v a ziy e tle r tahakkuk e d iy o r du.»
Bir m üddet birinci ordu k arargâ hında kaldım . O rdu kum andanına ş< fah en v a ziy eti izah ettim v c dörd ü n cü k olordunun tekm il fırk a la riyle ve sürat ve şiddetle, işte bv. köyü n (Ç al k öyü n ü n ) garb ın d a k i düşman kısmı küllisini ihata e d e ce k surette m uha reb eye m ecbu r etm esini em re! > im ve ilâve ettim ki, düşm an ordusu b eh e m ehal im ha olu n acaktır.»
«A rk a d a şla r, saatler ilerledik çe g özlerim in önünde inkişaf eden m an za ra şu id i:
Düşm an kum andanının şu harşıki teped e son ga yretiy le çırpındığın ı gö rür gibiydim . Bütün düşm an m ev zile rinde büyük bir h eyeca n ve helecan vardı. A rtık toplarının, tüfeklerinin, m itralyözlerinin ateşlerinde sanki ö l dürücü hassa kalm am ıştı.»
«E rtesi gün, tek ra r bu m uharebe m eydanını dolaştığım zam an g ö rd ü ğüm m anzara beni ç o k m ütehassis e t ti. O karşıki sırtla gerilerindeki bü tün vadiler, bütün dereler, bütün m ah fu z ve m estur y erler bırakılm ış toplarla, otom ob illerle ve bütün met- rûkâtın aralarında yığın lar teşkil e- den ölü ler, şürü sürü karargâh ım ıza sevkedilen esir k a file le ri ile h a k ik a ten bir m ahşeri a n dırıyord u .»
«B u da r ateş ve savlet çem berin - den ku rtu labilen ler bir k a ç bin ki şiden ibaretti. F akat, on lar da daha büyük T ü rk çen b eri için den çıkm ağa m u v a ffa k olam ıyarak , başkum andan ları içinde bulunduğu h alde b ey a z bayrak çek m eğe m ecbu r olm uşlar
-İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi