• Sonuç bulunamadı

Bir nankör

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir nankör"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[

hem

NALINA

MIHINA

Z(

¿ 9 7 * .

Bir nankör

----

-

----

■, ■

A

vusturya - Macaristanm sonİmparator - Kralı Charles de Habsburg’un hususî kâtibi olan baron de Werkmann, «Müttefik Rolün­ de Almanya» adlı bir kitab yazmış, bu kitabın mühim parçalarını Fransız gene­ rallerinden J . Vincent fransızcaya terdi - me etmiş. Tercüme ettiği parçalarla bu parçalar için yazdığı aşağıdaki mukad - deme, Fransız generalinin maksadını a - şıkça anlatıyor:

«Bu hikâye, bugün, M. Mussolini'nin Başvekil H itlere vaki olan ziyaretinin levlid ettiği tezahürat ferdasında, garib bir yevmi ehemmiyet almaktadır. Eski Roma - Viyana mihveri Roma - Berlin mihveri oldu. Almanya, icabında, yeni müttefiğine karşı, Avusluryaya yaptığın­ dan daha başka türlü hareket edecek mi­ dir?»

Fransız generalinin gayesi, eski Avus-. turya İmparatorunun hususî kâtibinin ha­ tıralarına dayanarak o zamanki Alman* yanın, yalnız kendi menfaatlerini düşü - nen çok hodbin bir müttefik, ayni zamana da çok açgözlü bir emperyalist olduğunu göstermektir.

Harb içinde ve harb sonunda » Ame - rika müstesna » büyük devletlerin hepsi, müthiş surette hodbindiler. H atta İtalya, eski müttefiklerine arkadan hücum eder­ ken «mukaddes hodkâmlık» diye bir prensip de icad etmişti.

Açgözlülüğe gelince, harbin sonun -

daki kapışma ve yağmada, galiblerin gös­

terdikleri gayret, bu hususta çayı görme­

den paçayı sıvıyan Almanlardan, elhak*

geri kalmadıklarını ispat etmiştir. Fakat,

benim bahsetmek istediğim bu hodbinlik

ve açgözlülük değildir. Eski müttefikle -

rimiz AvusturyalIların her vesile ile bize

karşı gösterdikleri nankörlüktür.

Sabık Avusturya İmparatorunun sabık hususî kâtibi, Alman başkumandanları ve generalleri, bilhassa Falkenhayn’la Lu - dendorff aleyhinde hayli atıp tuttuktan sonra geçen sene ölen meşhur Alman ge­ nerali von Seeckt’i methediyor.

General von Seeckt, harb içinde A l - man ordusunda birçok mühim hizmetler ifa ettikten ve muhtelif orduların erkânı - harbiye reisi sıfatile müteaddid zaferle - rin kazanılmasında en mühim amil olduk­ tan sonra, harbin son senesinde Osmanlı ordusu Büyük Erkânıharbiye reis vekili olmuştu.

imparatorun hususî kâtibi bu münase­ betle şunları yozıyor:

«H afif ve havaî Enver Paşaya mua -

vin olan von Seeckt, burada dikkate de­ ğer hiçbir şey yapamadı. Enverin ayrı bir harb yapmak hususundaki fikirlerde, Osmanlı ahlâksızlığı ve dalavereciliğile ve fazla olarak Türk cephesindeki A l "

man kumandanlarının entrikalarile de mücadele ederek bitab düştü ve akamete uğradı.»

Bu AvusturyalI, Enver Paşa hakkm- daki sözlerinde nekadar haksız ve nan -

kördür. Enver Paşa, Büyük Harbde,

Türk cephelerini ihmal ederek Türk or­ dusunu müttefiklere yardım için M ake - donyaya, Galiçyaya ve Romanyaya gön- ı dermişti.

Galiçya ve Romanya cephelerinde şe- hid düşen binlerle Türk askeri hep A ' vusturya - Macaristan için can vermiş - lerdir. Enver Paşayı tenkid ve müahaze- ye, ne Almanların, ne AvusturyalIların hakkı vardır. Onu, kadir ve kıymet bil - miyen müttefiklere yardım için Türk cep­ helerini boş bıraktığından dolayı yalnız, biz Türkler tenkid ve muahaze edebiliz. Enver Paşa, «harb garb cephesinde ka­ zanılacaktır. Bütün kuvvetimizle Alman* yaya yardım etmek, onun yükünü hafif­ letmek mecburiyetindeyiz» prensipini ka­ bul etmişti. Onun içindir ki Kanal mace­ rasına atıldı, onun içindir ki Sarıkamış hezimetine uğradı. Onun içindir, ki har­ bin son yıllarında, her cephede Türk or­ duları iskelet halinde kaldı. General von Seeckt, Türkiyede birşey yapamamışsa, bunun hakikî sebebi, Türk ordusunun, müttefikler uğruna feda edilmiş ve mer­ hametsizce harcanmış olmasıdır. Filvaki, Enver Paşa, Almanyadan, hele Avus - turya - Macaristandan pek az askerî yar­ dım görmesine mukabil, Türkiyeden zi - yade müttefikler için harbetmiştir. Öyle I olduğu halde baron de Werkmann, En-

(2)

j

onun ayrı bir harb yapmak istediğini soy- j lemekten çekinmiyor. O zamanki Avus -

turya idaresinin feci halini görmeyip de Osmanlı ahlâksızlığından ve dalavereci - Iiğinden şikâyet etmesi de caba...

Bu satırları okurken, Galiçya ve R o- manyada Avusturya - Macaristanı istilâ­ dan korumak için şehid düşen kahraman Türklerin civanmerdliğini düşünerek bu nankörlüğe daha çok Iânet ettim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bilhassa Milli Müdafaa Vekili olduğu dönemde askerlerle yakın bir ilişki kuran ve silahlı kuvvetler camiasında çok sevilen bir isim olan Ergin, subayların maaşlarının

Laila ve Sahar’ın yaptıkları çalışmaya göre, sıçanlara 7 gün boyunca her gün 20 mg/kg intraperitoneal CP uygulanmış, CP grubunda testiküler germ hücrelerinde TUNEL

Boran’ın ölümünün yurdumuzda uyandırdığı büyük üzüntü, hemen her gün gazetelerde yayımlanan anma yazıları, bildiri­ ler, cenazesine katılan binlerce kişi;

Türkiye’de çok güçlü dalgaların olduğu yerler olmadığı için daha çok rüzgârdan yararlanılan sörf stille- ri tercih ediliyor.. İşte çeşitli

Sabık İttihat ve Terakki mu­ rahhaslarından olup Rusyada ve bilâhare merhum Enver pa­ şanın hususî memuru olarak gelip oturduğu Ankarada daimî gizli olmak üzere

Murat beyin Mizan gazetesi Mısır’da çıkıyordu; Meş­ veret gazetesi, padişahın müdaha­ lesiyle Fransa kabinesi tarafından kapatıldı; Parisin Fransız

Eşref Dren, Haşm et A k a l’ın «biçimleri bozm akta, tipleri karikatürleştirm ekte tablolarını aklo karaya bulamakta» Daum ier ile ortak yönler taşıd ığ ı

Varyans rasyo sonuçlarına göre Endonezya ve Malezya İslami endekslerinde istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde pozitif korelasyon olduğu içini söz konusu