SAYFA: 8
HÜR TÜRKİYE
Eylül 1954
Saıt'ai ve Edebiyat
Y a z a n :
Nâzım Kemal
Ahmet Haşim
T T - S g ’ IÎO')
S
ON günlerde, fik ir p iy a sa m ızda, A hm et H a ş in in sem bolist m ek tep le birlikte unu tu lm a y a yüz tu ttu ğu n u iddia e- den birkaç a n la y ışsız edebiyatçı var. B unlara, sad ece acım ak g e rek,. Çiinkü H aşim , beşeri devam lılığa, kök salan ik i esa slı u n su run, düşünce ve m uhayyilenin şairidir.O, bütün h a y a tı boyunca dün ve bugünkünden geçerek g elec eğ e uzantılıya bakacak, gerçek şiirin özlediği feçre yönelm eyi g a y e e- dlııecekti.
B iricik endişesi, ömrün g e c e sinde ta şıd ığ ı duygulu (p arıltı) yı eşsiz bir gö z kam aşm asın a, a- sil bir h a y rete çevirm ekti. Bu m ak satla, .‘çetin başlı,- suçsuz bedenini,, u zla ştırm a y a ve g e le . çek tek i m eçhul İnsanlara kardeş bir ış ık g ö tü rm eğ e azm eyleye «•ekti. E lde etm ey i tasarlad ığı ztı fer, tan v a k ti, “yorgun gözlerin halkalarında bir gül gibi nüma-
yan olan,, a yd ın bir zaferdi. F ilh a k ik a A hm et H aşim , böy *«' b r za fer uğrunda, duyulan nes n eyle ifade giiciiııü birleştirm eyi dert ediniyor, kelim eleri olduğu kadar^ can lı m addeyi de işleyerek e ste tik bir kahram anlığı gerçek- leşetlrm eyl dileyordu.
H er lâhza tazelenen g en iş mu h a y y llesi sayesin d e, hayatı aman sız sarahatinden s ıy ın vererek, o- "U, daha parlak, daha renkli kıl m ağa can atıyordu. E m eli, bir tek an ı k u şa ta n yak ıcı h a şiy ele rin hürriyetini ç o ğ a lttık ça çoğalt muk ve şiire R esullerin sözlerine h a s bir tükenm ezlik kazandır - inaktı. O bu g a y e ile, büyülü bir âlem vücuda getirm eyi tasarlı - yor, eşkâl-ı h a y a tı h a v z .ı h a y a lin sularında seyred ’y o rd ıı: Seyreyediııı eşkâl i hayatı Ben havz-ı h ayâlin sularında Bir aks-1 m ülevveııdlr onunçiin Arzın bana ahcar-ii nebatı.
B öylece H â ş’ın, kâin atın bü - tiin m addî verilerinden serbestçe faydalanarak, şiir saltasında y e ni m ünasebetler kuruyordu. N iy yeti, düıı ve bugünden ibaret iki zam an bu’duna bir üçünciisUnii yân i yarın ı eklem ekti.
Bu h eyecanla, kendi kend si i. çtn daim a u yan ık bir şuurun zih ni m acerasını y a şa m a ğ a h ev esle niyor, her dakikanın açtığ ı aralı ğ a sessizce sokuluveren bu “bir ılalıa g eriy e döıım em ezlik,, z a r u ıe t ini azım sayordıı. M aziyi, hali ve g elec eğ i bir tek n ok taya sığd ır - m ak iştiy a k iy le'y â m y o rd ıı.
D uyguları v e hâtıraları ayni bütünlük içinde eriterek, devam lı lığ ı âd eta tesb it etm eyi ve “yarı yoldan ziyad e yerden uzak, yarı yoldan ziyad e m âha yakın,, bir y ü k sek lik te karar kılıyordu.
H aşim , her büyük şair gibi, her hangi bir fikri, sükût yüklü
bir şarkı haline g etirin cey e kadar evirip çeviriyor, sonunda onu, bü tün görünüşleriyle tefsirim ize ter kediyordıı.
D üşünce ve m u h ayyilesin e gü yenerek, rea lite ile tasavvu r edile ııi m üşahhas ile m ücerredi kay - n aştırm aya savaşıyor, her n esne, yi b eşerîleştirm eyi arzulayorhı.
Bu yüzden, a ltı yaşında yetim balam bu v efa lı v e titiz şair, ağ bunak için Cenah Şalıabettin g'bi aşırı bir cesa retle ‘.Tanrının diz lerini,, değil, sadece, B ağdadın sı (aile sem asında k a y b ettiğ i anneci ğinin m uhayyel dizlerini araya - çak tı. İh tim al ki onda, ziyadesin
le yer alan ölüm , hazan ve gece
gib i tem alar, bu acı kaybın ese- ı iyili. Sonradan kadınlar t a r a f ın dan sevilm iş olm am anın azabı ita bıı duyguyu arttıracak tı.
“H azan” adlı şiirinde bu bikesii
ği bize derinden derine tadılan bir inilti halinde sezdiriyordu:
E y eski k a m e r, sen bizi e lb e tte b ilir s in ! A n n em d i o n u ru n d a g ezen zilli m e h a rin r E n so ıın ı s e m a la r d a d a ey eski k a m e r, sen H ü z n ü n le y a p a rk e n acı b ir la v h a i şeyven. Ç öllerde k a la n b ir k ü ç ü c ü k m ak beri b ik es Y o llar bu m u h itte k e sik , selık ah b ir ses!
K ulağı hıçkırıktı bir sese tak ı lı kalan içli şair, o tenha suları, o “eski kam erin” madenî ve ölii parlaklığını, anneciğinin gözlerin de belirli bir pırıltıya eren o “ ku m er-i lâ l”iıı büyüsünü asla unut ınıyaçaktı: ... y in e sâ k in M uhkem s a n y ıld ız la rı b ir leyl-t h a z a n ın T e n in s u la r ü stü n d e açıp titr e ş i y o lk en A rtık d a h a v a z ıh tın o g özlerde k a m e r, s e n !
A rtık bu ölü şairin şiir diin
y a sı da, tıpkı annesinin karnı gl
Eylül 1954
farksızdı. Şim di o böyle bir d»iıı
3 ada, ölüp dirilerek ölüm le doğu sn, m adde ile h a y a tı, yo k lu ğ a yu varlaınt;la fecre dalışı birbirleri ne karıştırıyordu.
lîir sim y a g er gilıi, “tenha suyu
ve ay ış ığ ı”nı a v u çlam ağa sa v a şıyor, kendi /.ilmini üniversel d.i günceyle ayn ileştirerek , kâinatın sırlarını bir a yn a sa d a k a tiy le a k (¡ettirm eğe yanaşıyordu’. Bu g ay retle batan ayın kenarına so lu lar yarm ağa kadar varacak tı:
Tîlr v u ru lm u ş ilâ h ı a n d ırıy o r S u d a te s k in i zatım den bu k a m er. N ısfı leylin ııe " a h i d u ru n d a Y ık a n ır, d in le n ir, d u r u r ve gti -le r . . . fiili bazali s ü k u tu ü r k ü tü y o r Ki m iy a h ellerin d e lıab id e E d iy o r bazı k u ş l a n d av et, A b, o k u ş la r k i şim di b i-h a rc k e t S u la rın a te ş in d e sa lla n ıy o r...
H aşini de, tıpkı “ suların ateşin de sallan an kuşlar” gibi, luıgiin İle yarın arasında, tab iîlik le ha rikuladelik arasında, vâk ıa ile i- deal arasında çile dolduruyor, a- lelâde h a y a tın gerçek bayata, lıa roketin rüyaya, dünün bugüne ve yıır nn k atışıverm esln i özlüyor-
d ı ı .
Onun “başka”la n n a , “dilde ten vim l ıstırabı lülen hem şire sc v g ili”Iere. lüzum suz ayrılık la - rın üstünde “ıı lî bir sükfıtu İstif bamla" parıldayan gözlere, hulâ sa herkese ih tiyacı vardı. O, be seri sürenin daim a kendi kendine eşit kaldığı “m a li gölgeli bir bel denin” hayali ortasında beşeri şartım ıza sıkı sık ıy a yap ışık du ran yaşam a azabım ızı terennüm ediyordu.
Bu sebepten A h m et H aşim in el de e ttiğ i sonsuz zaferi, sem boliz m in dayanıksız bir belirtisi sa yıp, onu, yufk u laştırm aya y e lte nen bazı zevk yoksulu yazarların m enfi gayTreti beyluıdedir.
Bu büyük Tiiı-k şairinin şiiri, toprağı m aviliklere, bir tek u f ku sa y ısız ufuklara, bugünün in sanını yarının m eçhul insanlarına bağlayan pürüzsüz ve orijinal bir şiir tarzıdır ve ona ancak aşkın lığa doğru uzatılan bir merdiven deıı varılır:
A ğır ağır çıkacaksın bu m erdi venlerden, E teklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zam an bakacaksın sem aya
ağlıyarak...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi