Tevfik Fikrete dair
T ev fik F ik r e - tin ölümünün o- tuz beşinci yıldö nüm ü münasebe tiy le geçenlerde bir anma töreni
T -V -
UUO
Y A Z A N :
İDr. Cahit T AN YOLİ
- ' ’*' ‘ m anzum esinde, bu m eleğin lânet leri a ğ lar. B u e-serin büyüklüğü , şiir oluşundan zi yade, bulidandır. yapıldı. Y ıllardanberi adı çeşitlimünakaşa konularına karışan bu büyük adamdan günüm üze neler
kaldı ? Diye şöyle bir düşündüm. den F ik r e t hâlâ bü yü k adam ların Şiire ilk h e v e s 'e ttiğ im yıllarda
onun «Rübabı Şikeste» si bana,
hayatın tiksintisin i fısıldayan bedbin bir a rk a d a ş vazifesini g ö r dü. U zun zam an e şy a y a ve h a ya ta onun gözleriyle baktım . D oğ duğum ve çocukluğu m u geçird i - ğim N izip kasabasında, ceviz a- gaçlarının gölgesine, iğde ve bük
üzüm lerde çevrilm iş bahçelerin
tozlu yollarına, onun gam lı ve çetrefil m ısralarını serptim . G er çi hayatım ın daha sonraki devre lerinde, bir d ah a F ikretin şiirleri ne dönmedim- F a k a t ne zam an yılları aralıyarak, ilk gençliğim in rü yaların a dalsam , onun bedbin ve çocuk sesini arkam da işitir g i bi olurum .
Şimdi kendi kendime soruyo - rum : F ik retten şair olarak bize neler kald ı? O sadece bende m u ayyen b ir yaşın hatırası m ıdır? B aşk aların ı bilmem; fa k a t F ikret, benim için, hiçbir m ısraında to - p arlayam adığım acı bir taddan ibarettir. Çocukluğum uzda, oku - duğum uz bazı k itap ların bize na sıl tatlı v e erişilm ez b ir âlemden büyüler serptiğini biliriz. Böyle
kitapları yeniden açm ak insanı
h ayal sukutun#- uğratır. «Rübabı şikeste» y i on beş - yirm i sene nin üstünden a tlıy a ra k , böyle bir korku ile tekrar açtım . Sis, Rü-
cu, Bir Lahzai Teahhur, M illet
Ş arkısı gibi, hiddetli b irk aç m an zum e müstesna, orada okunm aya değer tek bir m ısra dahi bulam a dım. B irçok manzumeler bana, or ta okul talebelerinin çocukça bir insan ve h a y at an layışım h a tırla t tı. A nladım ki, ş iir bahsinde, F ik retten günümüze, masum ve fa k a t nam uslu birkaç m anzumenin terbiyevı faziletinden başka bir şey kalm am ış, onların çoğu da «Seıvet-i-Fünun» nesline m ahsus bir ku ş dili ile söylendiği için, bugün, genç nesiller bu m anzu - m elerin feyzinden uzak bulun - m aktadır.
Fikretin m anzum eleri bugün
a rtık okunmuyor. Gerçi onlar o- kunduğu devirlerde dahi, şiir ze v kinden ziyade, bir İçtim aî ve ah lâ k î tatm inin kaynağa idi. O, b azı larının sandığı gibi, bü yü k bir şair değildi. H attâ hiç şair d eğil di de denebilir. Ç ünkü «Servet-i- Fünun» nesli gibi, F ik r e t de, şii rin ne olduğunu anlam am ıştı; o- nu fikird e ve şekilde bir yen ilik h areketi sanmıştı. B undan ötürü bugün onda, adından daha üstün bir değer bulmamız mümkün de ğildir. İnsanın eserleri ölür de a- dı öim ez m i? İşte F ik re tin asıl büyük tarafı burada. Evet, F ik re tin eserleri öldü fa k a t adı ölm ü yor. Onun eserlerinin ölmesini sa deee dilinin anlaşılm sm asm a yor inak, şiirden hiçbir ş e y anlam a - malt olur. G erek F ik re t ve ge -
relise toptan «Servet-i-Fünun»
şairleri m anzum elerini bugünkü
tü rkçe ile de yazm ış olsalardı bi le, onlar h akkınd a verilen bu hük müm üz hiçbir şaşk ın lığa u ğ ra - mazdı. Çünkü ş iir hakkında y a n lış fik irle re sahip olmak, m utlaka kötü şiir m eyd ana g etirm eyi ge rektirm ez. işin .doğrusu.' F ik ret neslinin şairleri, A bdülhak Hâmid gibi, gafletlerin i istid atlariyle y e necek kudrette de değillerdi.
F ikretin büyüklüğü, şairliğin - den değil de, b ü y ü k b ir düşünür olmasından mı ileri g e liy o r? S an mam. Ç ünkü o, ne P ren s Saba - haddin ve ne de Z iya G ökalp gibi bir düşünce sisteminin adam ı idi. İçtim aî ve terb iyevi fikirlerin d e
onu, kısm en Sabahaddin B eyin mü ridi o larak görüyoruz.
B öyle olm asına rağm en, ne -ön plânında görü n ü yor? Onun a- dı etrafın d a nesiller birbiriyle daimî bir çatışm a halinde. A dı k a v g a konusu. Bunun sebebi, F ik retin ah lâkî şahsiyetidir. O da, tıpkı Sabahaddin B ey gibi, cem i yetim izin yetiştird iğ i nadir ahlâk kahram anlarından biri idi. O, te m iz insandı. Bu tem iz ve cesur adamın içinde yenilm ez çelik k a natlı bir m elek yaşıyordu . Sis
F ikret, bütün h a y a tı boyunca, in sanların bir takım hırs ve m en fa a t arkasınd a koşm alarını anlı- yam adı. iç i, ayd ın lık bir m abet
gibi, gölgelenm edi yaşadı. Ve
«Hak bellediğin bir yold a yaln ız gideceksin» derken, devrinin bü tün insanlarını kayb etm eyi göze aldı. F a k a t bununla insan oğlu - nun hakiki ve ebedî tarafın ı bul du. iş te bundan dolayıdır ki, F ik retin adı, eserlerin ve fikirlerin
üstünde, bir şahikadan nesillere
bakm asını v e kendini h a tırla tm a sını biliyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi