ANKARA ÜNİVERSİTESİ
PSİKİYATRİK KRİZ
UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Kuruluş: 27 Ekim 1989
Adres: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Kampüsü
Dikimevi - ANKARA
II
ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ İncitaşı Sokak No:10 06510 Beşevler / ANKARA
Tel: 0 (312) 213 66 55 Basım Yılı: 21/01/2012
III
KRİZ DERGİSİ
Cilt 18, Sayı 2, 2010
İÇİNDEKİLER
Önsöz ... I
Sosyal Psikiyatri Üzerine Bir Deneme... 1 Durdu Baran Çiftci
Almanya’da Madde Bağımlısı Çocuk ve Gençlere Yönelik Bir Rehabilitasyon Modeli:
Parceval... 11 Elif Gökçearslan Çifci, Gonca Polat Uluocak
Can Sıkıcı Üçleme: İntihar, Ergenlik Dönemi, İlaçlar ... 19 Lale Karaman, Okşan Deringöz, İsa Kılıçaslan, Fikret Bildik, Ayfer Keleş, Ahmet Demircan Yetiştirme Yurdunda Kalan Ergenlerin Gelecek Beklentileri ve Sosyal Destek Algıları... 27 Ayşe Sezen Beyoğlu, Eda Purutcuoğlu
Kitap Tanıtımı: Bağlanma ve Sonraki Yaşlarda Görülen Etkileri... 41 İndex... 43 Telif Hakkı Devir Formu... 45
V
ÖNSÖZ
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Kriz zorlayıcı, travmatik yaşantılar karşısında gelişen çaresizlik, gerginlik, depresif belirtiler, öfke vb. belirtilerle karakterize akut, süresi belirli bir ruhsal tepkidir. Krize yol açan etmenlerin en önemlilerinden biri de şiddettir. Şiddet hem fiziksel, hem de ruhsal travmaya yol açan bir olgudur.
Yakın tarihimize baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanmasında etkin rol oynayan kadınlara Cumhuriyetin ilk yıllarında hukuksal ve siyasal açıdan eşit haklar tanındığını görüyoruz. Ancak ne yazık ki bu haklar sosyal yaşama yansımamış, kadın nüfusun geneline baktığımızda sınırlı oranda kadın bu haklardan yararlanabilmiştir.
Büyük çoğunluk eğitim, çalışma yaşamı, ekonomik özgürlük, sosyal ve siyasal yaşama katılım ve diğer haklardan mahrum olagelmiştir. Gerek temel eğitimin 5 yıl olduğu dönemde, gerek 8 yıla çıkarıldığı dönemde kızlara daha ileri bir eğitim hakkı tanınmamış, hatta hiç okula gönderilmemişlerdir. Okuma yazması olmayan bir kadın “Bizim köyde kızlar okuma yazma öğrenirse ilerde sevgilisine mektup yazar diye okula gönderilmezdi” diye neden hiç okula gitmediğini açıklamıştı. Temel eğitim 8 yıl olduğunda ergenlik dönemine giren kızlara okula gitmemeleri için zeka geriliği tanısıyla rapor verilmesi bir diğer acı gerçektir. Kadınların bu durumuna her zaman duyarsız kalınmış bilimsel toplantılarda bile kadın sorunları bilimsel çalışmalar ve istatistiklere dayalı olarak ele alındığında genç ya da yaşlı erkek bilim insanları “erkeklerde zor durumda, onların da sorunları var” gibi hiçbir bilimsel temele dayanmayan bir savla ortaya çıkmışlardır. Bugün gelinen noktada ise kadınların yaşama hakkı ciddi bir tehdit altındadır. Son aylardaki kadın cinayetlerinden bazıları:
Ayşe Paşalı, 2010 yılının aralık ayında kendisini ölümle tehdit eden eski eşi tarafından Ankara’da sokak ortasında öldürüldü. Paşalı’nın mahkemeden talep ettiği koruma kararı bir türlü çıkmamıştı.
- Ocak ayında Arzu Yıldırım, eski eşi tarafından Ümraniye’de sokak ortasında infaz edildi. Yıldırım, katili Metin Çilingir hakkında suç duyurusunda bulunmuş, dilekçesini daha hızlı olsun diye cumhuriyet savcılığından alıp kendisi elden emniyet birimlerine iletmek istemişti. Ama Yıldırım, dilekçesini emniyete ulaştıramadan öldürüldü.
- 15 Şubat’ta 59 yaşındaki Saliha Erdem Ataşehir’de ayrı yaşadığı eşi tarafından kapısının önünde öldürüldü. 22 Şubat’ta da Adana’da Semiha Karadağlı boşanmak istediği eşi tarafından çocuklarının gözleri önünde av tüfeği ile katledildi. Bunlar sadece birkaç ay içinde basında yer alan tüyler ürpertici cinayet haberlerinden bazıları.
- 26 Şubat günü Maltepe’de, iki çocuk annesi Şehri Filiz, birlikte yaşadığı Tarık E. tarafından cadde ortasında bıçaklandı. Yere düşen kadına tekmeler atan Tarık E. koşarak olay yerinden uzaklaşırken hastaneye kaldırılan kadın tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. CUMHURİYET
VI
Adalet Bakanı’na göre kadın cinayetleri 2002’den, 2009’a kadar yüzde 1400 oranında artmış ve 2002’de 66 kadın öldürülürken, bu sayı 2009’un ilk 7 ayında 953’e ulaşmış, 2010 yılının ilk 7 ayında 226 kadın cinayet kurbanı olmuştur. Çocuk istismarı, tacizi ve cinayetine kamu gereken duyarlığı gösterirken, bu nedenle idam cezasını tartışırken, suçlular için “hadımlık” yasa tasarısı meclis komisyonunda görüşülürken aynı duyarlığın kadın cinayetlerine gösterilmediğini görüyoruz. İstatistiklere baktığımızda kadın cinayetleri bir anlamda “salgı” düzeyindedir ve geçmişte sıtma, verem gibi enfeksiyon hastalıklarının eradikasyonu için uygulanan “savaş” bu konuda da başlatılmalıdır. Bir başka deyişle kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ulusal bir politika haline getirilmeli, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile profesyonellerin, STK’ların yer aldığı bir sistem oluşturularak başta cinayetler olmak üzere kadına yönelik şiddet en aza indirilmelidir.