• Sonuç bulunamadı

Kırsaldan kente göç ile kent çeperlerinde oluşan konutların mekansal dizim yöntemiyle analizi, Konya örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırsaldan kente göç ile kent çeperlerinde oluşan konutların mekansal dizim yöntemiyle analizi, Konya örneği"

Copied!
153
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

KIRSALDAN KENTE GÖÇ ĠLE KENT ÇEPERLERĠNDE OLUġAN KONUTLARIN MEKANSAL DĠZĠM YÖNTEMĠYLE ANALĠZĠ,

KONYA ÖRNEĞĠ

Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK DOKTORA TEZĠ Mimarlık Anabilim Dalı

Mart - 2011 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)
(3)

TEZ BĠLDĠRĠMĠ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK Tarih: 20.04.2011

(4)

ÖZET

DOKTORA TEZĠ

KIRSALDAN KENTE GÖÇ ĠLE KENT ÇEPERLERĠNDE OLUġAN KONUTLARIN MEKANSAL DĠZĠM YÖNTEMĠYLE ANALĠZĠ, KONYA

ÖRNEĞĠ

Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Mimarlık Anabilim Dalı DanıĢman: Prof. Dr. Kerim ÇINAR

2011, 144 Sayfa Jüri

DanıĢman Prof. Dr. Kerim ÇINAR Prof. Dr. Alper ÜNLÜ Doç. Dr. Dicle AYDIN

Yrd. Doç. Dr. M. Tayfun YILDIRIM Yrd. Doç. Dr. Mehmet UYSAL

Kültür-mekan-mimarlık etkileĢimi, yerel kimliğin korunması açısından son yıllarda gittikçe önem kazanmaya baĢlamıĢtır. Yerel kimlik ve kültürel miras açısından bakıldığında, özellikle konut tasarımında, Anadolu’nun gelenek ve göreneklerinin, alıĢkanlıklarının ve yaĢam tarzının izlerini görmek mümkündür. Kırsal konutlar, hem çevresel faktörlere göre biçimleniĢ özellikleri hem de mekan organizasyonu bakımından Anadolu kültürünün özelliklerini taĢıyan en güzel örneklerdir.

Bu çalıĢmanın amacı, tipolojik sınıflandırma açısından çevresel faktörler ıĢığında biçimlenen kırsal konutların kent çeperlerindeki örneklerini, kırsal orijinleri ile karĢılaĢtırarak, değiĢen çevresel faktörlerin konut biçimlenmesine ve kırsal konut mekansal organizasyonuna olan etkilerini araĢtırmaktır. Bu bağlamda kent çeperlerini oluĢturan kırsal konut bölgesi ve kırsal yerleĢmelerdeki konut orijinlerinin, ova ve dağ konutları olarak dizimsel açıdan farklılaĢtığı belirlenmiĢtir. AraĢtırmanın dayanağı olan hipotezin geçerliliğini denemek üzere alan çalıĢması kapsamında kırsal konut analiz modeli, graf/çizge yöntemi ve mekansal dizim yöntemleri kullanılarak yorumlanmıĢtır. AraĢtırma alanındaki konutlar, iĢlevsel yapı, mekansal iliĢki ve mekan derinlikleri açısından analiz edilerek, Anadolu'nun sosyo-kültürel değerleri, bu değerlerin değiĢimi ve bu değiĢimin konut mimarlığı üzerindeki etkisi matematiksel yöntemler kullanılarak tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.

Elde edilen bulgular ile Konya kırsalında ova ve dağ yerleĢmesi olarak farklılaĢan bir yapı kültürünün oluĢtuğunu ve bu yapı kültürünün, coğrafi belirleyicilerin etkisi ile biçimlenerek, mekan organizasyonuna ve iĢlev yapıya yansıdığı net olarak görülmektedir. Kent çeperine göç yolu ile gelen kullanıcıların konutları analiz edildiğinde ise iĢlevsel yapı, mekansal iliĢki ve mekan derinlikleri bağlamında ova ve dağ olarak farklılaĢtığı fakat kırsal ve kent olarak iĢlevsel yapı ve mekansal biçimlenme bağlamında değiĢmediği sonucu ortaya çıkmıĢ ve hipotezi desteklemiĢtir. Ayrıca, coğrafi ve sosyo-kültürel faktörlerin değiĢmesi sonucunda kırsalda olan mekan özelleĢmesi kente göç ile değiĢmiĢ, yeni fonksiyonlara gereksinim duyularak mevcut mekanlarda düzenleme yoluna gidilmiĢtir. Bunun sonucu olarak, mekan içine eklenen yeni mekanlar (tuvalet, mutfak ve banyo) ile mekan derinlikleri artmıĢ, avlu ve servis mekanlarının fonksiyon kaybetmesinden dolayı mekansal iliĢki azalmıĢtır. Sonuçta, kültürel geleneklerin ve alıĢkanlıkların izlerinin mimari mekanda okunabilirliği ve insanların kırsaldan kente göç sürecinde mekan kültürünü kolay terk edemediği sonuçlarına ulaĢılmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Mekân analizi, mekânsal değiĢim, mekânsal dizim, morfolojik analiz, kırsal konut

(5)

ABSTRACT

Ph.D THESIS

THE SPACE SYNTAX ANALYSĠS OF DWELLĠNGS ĠN CĠTY WALLS ORIGINATED BY MIGRATION FROM RURAL TO URBAN, CASE OF

KONYA

Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSOPHY IN ARCHITECTURE

Advisor: Prof. Dr. Kerim ÇINAR 2011, 144 Pages

Jury

Advisor Prof. Kerim ÇINAR Prof. Alper ÜNLÜ Assoc. Prof. Dicle AYDIN

Asst. Prof. M. Tayfun YILDIRIM Asst. Prof. Dr. Mehmet UYSAL

The interaction of culture-space-architecture began to get importance in point of preservation of local identity. According to vernacular architecture and cultural heritage, Anatolia has rich sources. Especially in house design, the trails of Anatolian culture and lifestyle can be seen clearly. Rural settlements are the best examples of Anatolian culture by space organization and configuraiton characteristics.

The aim of this study is, observating the effects of changing environmental factors to spatial configuration and spatial organiztion of rural settlements by comparing the examples of rural settlements with the examples of city walls. In this context it is assigned that, rural dwellings differantiate as plain and mount dwellings according to syntactic values.

To test the validity of hypothesis, the basic foundation, the three model used together. The rural dwellings analysing model, the graph theory method and space syntax method. The dwellings in the research area analysed and explained as functional structure, spatial contact and mean depth of spaces by using mathematical methods.

Consequently it is assigned that, data about functional structure, spatial connection and mean depth, differantiate as plain and mount dwellings in the rural settlements that cofigured with environmental factors. On the other hand, the analyses emphasize and support the hypothesis that, dwellings in city walls are diferantiate as plain and mount dwellings but, similar as rural and urban areas according to functional and spatial configuraiton. Furthermore the outcomes of thesis are, the movement matrix of plain dwellings are legible and predictible than mount dwellings, mount dwellings are compact and plain dwellings are partial and according to connectiivity value, the plain dwellings are higher than mount dwellings. And manifested as a result people couldn’t leave spatial culture easily in migration process.

(6)

ÖNSÖZ

Kırsal yerleĢmelerden kentsel alanlara göç, düzensiz yerleĢmeye ve kullanıcı-mekan etkileĢiminde sorunlara neden olmaktadır. Ülkemizdeki konut sorununun en önemli nedenlerinden birisi olan göç, kullanıcıların gereksinimlerine uygun olmayan mekanlarda yaĢamalarına neden olmakta ve sürekli değiĢen fakat ihtiyaca tam olarak cevap veremeyen mekanlar oluĢturulmasına neden olmaktadır. AlıĢkanlıklar ve kültürel kökler insanların mekan kültürüne yansımakta ve insanlar kültürel izlerin devamlılığını konutlarında aramaktadırlar.

Tez çalıĢmasında, kırsaldan kente göç ile kent çeperlerine yerleĢen ailelerin konutlarının mekansal organizasyonunun Konya örneğinde analizi yapılmıĢtır. DeğiĢimi gözlemlemek ve mekansal tipolojiyi belirlemek amacıyla kırsal orijinleri de incelenmiĢ ve karĢılaĢtırmalar yapılmıĢtır. Analizler yapılırken mekansal dizim analiz yöntemi kapsamında yer alan University Collage of London lisanslı “Depthmap UCL” yazılımından faydalanılmıĢtır.

Sayısal analiz yöntemlerinin yerel mimarinin tanımlanmasında ve mekansal tipolojinin belirlenmesinde kullanılması, son yıllarda önemi gittikçe artan bir araĢtırma konusu olmuĢtur. Modern analiz yöntemlerinin geleneksel mimari alanında kullanılması ile yerel mimarinin gelecek nesillere aktarılması ve kültürel süreklilik konusunda yenilikçi bir adım atıldığını düĢünmekteyim.

Akademik hayatımın kilometre taĢlarından birini oluĢturan bu çalıĢma, doktora diplomasından çok daha fazlasını kazandığım bir süreç olması bakımından benim için önemlidir. Bu nedenle sürecin baĢından sonuna kadar desteğini esirgemeyen, çalıĢmam boyunca katkılarıyla beni yönlendiren değerli danıĢmanım Sayın Prof. Dr. Kerim ÇINAR’a (S.Ü.) Ģükranlarımı sunarım.

Tez izleme komitesinde yer alarak bana yol gösteren ve değerli görüĢlerinden yararlandığım hocalarım Sayın Doç. Dr. Dicle AYDIN (S.Ü.) ve Sayın Yrd. Doç. Dr. M.Tayfun YILDIRIM’a (G.Ü.) sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

Değerli vakitlerinden ayırarak tezimin tamamlanmasında katkılarını esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Alper ÜNLÜ (Ġ.T.Ü.) ve Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet UYSAL’a (S.Ü.) teĢekkürlerimi sunarım.

Hayatım boyunca her konuda fikrine danıĢtığım, manevi danıĢmanım, değerli babam Prof. Dr. DurmuĢ YILMAZ’a, tüm sorumluluklarımı benim adıma yüklenip

(7)

sadece tezime yönlenmemi sağlayarak bana destek olan sevgili annem Meral YILMAZ’a ve sonsuz enerjisiyle bana güç veren kardeĢim Sabiha YILMAZ’a minnettar olduğumu belirtmek isterim. Yoğun çalıĢma dönemlerimde sabırla bana katlanan ve sevgisiyle bana destek olan eĢim Erhan ÇAKMAK’a ve bana en çok ihtiyacı olduğu zamanlarda bile sabırla beni bekleyen hayatımın anlamı, oğlum Batuhan’a sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK KONYA-2011

(8)

ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖNSÖZ ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... viii 1. GĠRĠġ ... 1

1.1.ÇalıĢmanın Amacı ve Önemi ... 1

1.2. ÇalıĢmada Ġzlenen Yöntem ve Kapsam ... 2

1.3. Kaynak AraĢtırması ... 3

2. KAVRAMSAL ALT YAPI ... 7

2.1. Mekân, Kültür ve Konut ĠliĢkisi ... 7

2.2. Kırsal YerleĢme, Konut ve BileĢenleri……..………... 13

2.2.1. Kırsal yerleĢme………...13

2.2.2. Kırsal konut ve bileĢenleri ... 17

2.3. Kırsal Konutlarda Mekan Organizasyonu ... 24

2.4. Kırsal Konut Morfolojisini Belirleyen Faktörler ... 26

2.4.1. Coğrafik belirleyiciler ... 28

2.4.2. Sosyo-kültürel belirleyiciler ... 30

2.4.3. DeğiĢim ve kültürel süreklilik... 33

2.4.4. Göç ve kentleĢme ... 35

2.5. Bölüm Sonuçları ... 36

3. ÇALIġMADA ĠZLENEN YÖNTEM ... 38

3.1. Mekan Analizi Yöntemleri ... 38

3.2. Morfolojik Analiz ... 38

3.2.1.Sentaks(A Syntax) / Dizim ... 40

3.2.2. Morfik dil ... 40

3.3. Graf / Çizge Yöntemi ... 41

3.3.1. Graf teorisi çözümleme araçları ... 45

3.3.2. Mekansal dizim yöntemi ... 50

3.3.2.1. Kavramlar ... 53

3.3.2.2. Mekansal Dizim Yönteminin Kullanım Alanları... 55

3.4. Bölüm Sonuçları ... 61

4. SEÇĠLEN ÖRNEK KONUTLARDA MEKÂN ANALĠZĠNE YÖNELĠK ALAN ÇALIġMASI ... 62

4.1. Konya’nın Tarihsel GeliĢimi, YerleĢimi ve Nüfus Dağılımı ... 63

4.2. Kırsal Alandaki Örnek Konutların (Orijin) Kimlik Kartları ... 68

4.2.1. Ova yerleĢmesi konutları ve kimlik kartları ... 69

(9)

4.3. AraĢtırma Alanı ve Kapsamı ... 81

4.3.1.Konumu. ………. 81

4.3.2. AraĢtırma alanı seçimi ve sebepleri………...82

4.3.3. AraĢtırma alanındaki coğrafi ve sosyo-kültürel özellikler………84

4.4.AraĢtırma Alanındaki Örnek Konutların Seçimi ... 87

4.5. Kent Çeperlerinden Seçilen Örnek Konutların Kimlik Kartları ... 91

4.5.1. Ova yerleĢmesi konut kimlik kartları ... 93

4.5.2. Dağ yerleĢmesi konut kimlik kartları ... 105

4.6. Kırsal Konut Analiz Modeline Göre Değerlendirme ... 117

5. BULGULAR VE DEĞERLENDĠRME ... 120

5.1. Kentteki ve Kırsaldaki Konut Örneklerinde Ova ve Dağ YerleĢimlerinin KarĢılaĢtırmalı Analizi ... 120

5.2. Alan ÇalıĢmasında Elde Edilen Bulgular ile Hipotez ve Varsayımın Doğrulanması ... 123

6.SONUÇ ... 129

KAYNAKLAR ... 131

EKLER……….138

(10)

1 1. GĠRĠġ

Konya kenti yüzyıllar boyunca Anadolu’nun en önemli yerleĢim merkezleri arasında yer almıĢ sosyal ve kültürel özellikleri ile örnek bir kent olmuĢtur. Kentin büyüme ve geliĢme problemi kentsel planlama dalının konusu olmakla beraber, konut tasarımı ve konut bölgeleri planlamasına etkilerinden dolayı mimarlığın ilgi alanı içerisinde olmuĢtur.

Ekonomik, siyasal ve sosyal geliĢmeler kentin büyümesine ve kırsaldan kente doğru göçlerin baĢlamasına neden olmuĢtur. Göçler ile kent çeperlerinde yerleĢim bölgeleri oluĢmuĢ, zaman içerisinde geliĢime ayak uyduran ve kentli olan aileler, kent merkezine doğru ilerlemiĢlerdir. Bu süreç kent formunu etkilemiĢ kentin geliĢim yönünün belirlenmesinde yol gösterici faktör olmuĢtur.

DeğiĢim dönüĢüm süreci içerisinde kırsaldan kente göç eden ailelerin yerleĢim bölgelerinin bir kısmı yavaĢ yavaĢ kaybolmakta ve kentleĢmekte, halen yaĢayan bölgeler ise büyüyen kent formu içerisinde özelliklerini korumak için mücadele etmektedirler. Geleneksel kültürümüzün temel kaynaklarından birisi olan kırsal konutlar, bu süreç içerisinde özelliklerini kaybederek veya değiĢerek kentlileĢmektedirler. Bu tez çalıĢması ile kırsal konutların mimari özelliklerinin ve mekansal organizasyonunun kaybolmadan, değiĢerek ve güncellenerek gelecek nesillere taĢınması amaçlanmıĢtır.

1.1.ÇalıĢmanın Amacı ve Önemi

Mimari tasarım sürecinin her adımı sonuç ürüne veri sağlar ve bu veriler analiz edildiğinde tasarımın mantığı ortaya çıkar. Bu çalıĢmada iĢleyiĢ Ģemasına göre oluĢan mekânlar ve mekânların organizasyonu tasarım sürecinin ana merkezi olarak kabul edilmiĢ ve tasarıma veri sağlayan en önemli etken olarak ele alınmıĢtır. Tez çalıĢmasının ana çıkıĢ noktası, mekânsal organizasyonun matematiksel yöntemler kullanarak analiz edilmesi ve bu sayede sosyal, kültürel ve coğrafik verilerin mekânsal oluĢumdaki etkilerini belirlemektir.

Tez çalıĢmasının amacı, kent çeperlerindeki kırsal özelliklere sahip konutların mekânsal düzenlerine ait verileri analiz etmek, orijinleri ile karĢılaĢtırmak, mekânsal oluĢum mantığını mekânsal dizim (Space Syntax) yöntemiyle ortaya koymak ve coğrafya ve kültür gibi çevresel faktörlerin ne derece etkili olduğu sonucuna ulaĢmaktır.

(11)

Köydeki yaĢantının kente yerleĢilmesi ile mekansal anlamda farklılaĢması ve adaptasyon süreci gözlenebilir bir süreçtir. Bu sürecin hesaplanabilir ve kıyaslanabilir bir veri haline dönüĢtürülmesi için graflarla ifade edilen mekansal iliĢkilerin etkinliklerinin yorumlanması gerekmektedir. Bu çalıĢma ile sosyal yaĢamın köyden kente geçerek farklılaĢmasıyla mekân diziminin değiĢmesi ve bu değiĢimin mekansal organizasyon ve kullanıcı ile etkileri irdelenmiĢ olacaktır.

Konya il çeperlerine çevre ilçelerden göç yoluyla gelerek yerleĢen grupların konutları veri olarak analiz edilecek ve yapılan analizler mekânsal dizim yöntemiyle sayısal bilgilere dönüĢtürülecektir. Ayrıca gelinen bölgelerin ova ve dağ yerleĢimlerine göre morfolojik sınıflandırması yapılarak çevresel faktörlere göre mekânsal özelliklerin değiĢimi irdelenecektir.

Sosyal yaĢam ve mekânsal organizasyon arasındaki iliĢkinin nesnel değerler olarak ortaya konulması, ölçülebilir, hesaplanabilir ve değiĢebilir niteliklerinin tespit edilmesi sayesinde mimarlık eğitimine öğretilebilir ve sınanabilir bir yöntem olarak eklenmesi tez çalıĢmasının alt amaçlarından birisidir.

Sosyal yaĢamın değiĢmesi ve kente katılımın artmasıyla değiĢen mekânsal iĢleyiĢ zaman içerisinde belirli bir sistematik içinde ilerlemiĢtir. Bu sistematiğin tespit edilmesi ve matematiksel veriler halinde ortaya konulması yerel kültürün gelecek nesillere aktarılması açısından önemlidir.

Bu çalıĢma ile kente gelen kullanıcıların mekânsal gereksinimleri doğrultusunda kullandıkları mekânlar incelenecek ve değiĢim, Ģematize edilerek sınıflandırılacaktır. Coğrafi verilerin ve sosyal yaĢamın mekânsal organizasyon üzerindeki etkileri sınıflandırılarak ortaya konmuĢ olacaktır.

Ayrıca bu çalıĢma, sosyo-kültürel yaĢantı ve coğrafik veriler ile mekân biçimlenmesi arasındaki iliĢkinin tespit edilmesi ve tasarımcılar için yeni konut tasarımlarında bir model olarak kullanılabilmesi açısından önemlidir.

1.2. ÇalıĢmada Ġzlenen Yöntem ve Kapsam

ÇalıĢmada binanın iĢlevsel yapısı, mekânlar ve mekânlar arası iliĢkilerden oluĢan bir Ģebeke olarak ele alınmakta ve bu Ģebekenin tanımladığı anlam, matematiksel olarak ortaya konmaktadır. Elde edilen sayısal veriler ile sosyal yapı arasındaki iliĢki nesnel olarak tanımlanmakta ve bu iliĢkinin tespitinde sayısal ve grafiksel verilerin

(12)

yararlanılmaktadır. Mekânsal dizim yönteminin daha sağlam ve grafiksel verileri ortaya koyabilmesi için yönteme özel yazılımdan faydalanılmıĢtır. ( Depthmap, UCL)

Kırsal konutların orijinleri ve günümüzdeki örneklerinin net olarak gözlemlenebilmesi ve çevresel faktörlere göre değiĢen mekânsal özelliklerin tanımlaması ve sınıflandırmasını yapabilmek için çizim ve Ģemaların grafiksel ifadesinde “morfolojik sınıflandırma tekniği” kullanılmıĢtır.

Kullanıcıların yaĢam tarzları ve konut mekânsal dizimi arasındaki iliĢkinin tespiti için fotoğraflama, yerinde ölçüm, çizim, gözlem ve sözlü görüĢme teknikleri kullanılmıĢtır.

Tez çalıĢmasında, mekânları bir arada tutan ve anlam kazanmalarına neden olan ana omurga, iĢlev olarak kabul edilmiĢtir. Mekânların iĢlevsel sistem içerisindeki önem sırasını ve derecesini belirleyen kavram “mekânsal dizim” kavramıdır. Bu nedenle tasarım süreci içerisindeki estetik ve maliyet gibi diğer faktörler kapsam dıĢı tutulmuĢtur.

Mekânsal dizim yönteminin asıl amacı, topolojik bir düzlemde mekân organizasyonunu okumayı sağlamaktır. Bu düzlem, biçimin gerisinde kalan mekânsal dokuyu oluĢturan sosyal mantığı anlamaya yöneliktir. Bu nedenle mekânlar arası geçit ve koridorların geniĢliği, odaların biçimleri, duvar yükseklikleri ve algısal engeller gibi faktörler veri olarak etkin olmayacağı için analiz kapsamı dıĢında tutulmuĢtur.

ÇalıĢmanın araĢtırma konusu, coğrafik ve kültürel karakterlerin en somut olarak görülebildiği alan olan kırsal yerleĢmeler kapsamında Konya Bölgesi Kırsal YerleĢmeleridir. Yapılan sentaktik analizler Konya kent çeperindeki 20 adet örnek konut ve ova ve dağ yerleĢimlerindeki orijinlerine ait 5’er örnek konut olmak üzere toplam 30 konut ile sınırlıdır. Semt ve kentsel ölçekte analizler kapsam dıĢı tutulmuĢtur.

1.3. Kaynak AraĢtırması

ÇalıĢmanın bu bölümünde, konuya, çalıĢma alanına ve izlenen yönteme iliĢkin temel kaynakların araĢtırılması ve önemli olanlarına ait kısa açıklamaları yer almaktadır. Kaynaklardan hangi noktalarda faydalanıldığı ve hangi amaçlarla kullanıldığı anlatılmaktadır.

Hillier B.,Hanson J.1984, The Social Logic of Space, adlı kitabından, yöntemin ve yöntemi ortaya çıkaran faktörlerin anlaĢılabilmesi için temel kaynak olarak faydalanılmıĢtır. Kitapta mekânı anlamlandıran sosyal değerler ile mekânın fiziksel

(13)

formu arasındaki iliĢkinin sayısal veriler halinde ortaya konulabilmesi için izlenecek yöntemden bahsedilmiĢtir.

Ünlü A, 1999, “ The Syntactıc Analysıs Of Turkısh Houses Between 17th And 19th Centurıes” isimli bildiride mekânsal dizim yönteminin prensipleri bağlamında kuralların tanımlanması yapılarak araĢtırma alanında yer alan farklı plan tipolojilerinin mekânsal anlamda kıyaslaması yapılmaktadır. Bu kıyaslama derinlik değeri, entegrasyon değeri ve bütünleĢiklik değeri açısından yapılmaktadır. Sonuç olarak mekânlar ve ana sirkülâsyon alanları arasındaki iliĢkinin farklı plan tiplerine göre değiĢimi analiz edilmiĢtir.

Yıldırım M.T. 2002, “Bina Gereksinme Programı ile Bina Morfolojisi ĠliĢkisinde Graflar ve Geometrik Sentaks Olanaklarının Kullanımına Yönelik Bir Yöntem YaklaĢımı” isimli doktora tezinde, bina iĢlevsel yapıları ile bina biçimi iliĢkisinde nesnel veriler elde etmek amaçlanmaktadır. Bu bağlamda; bina alt bölümleri arası iliĢkiler Ģebeke olarak ele alınmaktadır. Bu iĢlevsel Ģebeke graflar ile ifade edilmektedir. ġebekenin eldesinde, bina iĢlevsel programlama çalıĢması veri sağlayan ön çalıĢma olmaktadır. ĠĢlevsel programlama ile elde edilen Ģebeke, graf çözümleme teknikleri ile analiz edilmektedir. Bu teknikleri ile beta indeksi, gamma indeksi, Ģebekenin çapı, döngü sayıları, alt yedek Ģebeke indeksi, könig sayısı, mekân ortalama derinlik değerleri ve her mekânın sisteme bağlantılılık değerleri elde edilmektedir. Elde edilen bu değerler; mimari tasarlamada bina biçimine iliĢkin veriler oluĢturmaktadır. Önerilen yöntemin çıktıları iki baĢlık altında toplanmaktadır: 1- Bina alt bölümlerinin, bina bütünsel iĢlev yapısı içerisindeki sentaktik dereceleri 2- ġebeke indeksleri kullanımı ile bina bütünsel formuna iliĢkin sayısal veriler.

ÇĠL Ela 2008, “Kula Tarihsel Kentinin Yirminci Yüzyıldaki Fiziksel DönüĢümünün Mekân Dizim Analiziyle Ġncelenmesi” isimli makalede, T.C. Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıĢ küçük Anadolu kentlerinden biri olan Kula’nın 20. yüzyıldaki fiziksel dönüĢümü “mekân dizimi” (space syntax) yöntemiyle incelenmektedir. Mekân dizim analizinin bu literatüre katkısı, biçimsel katman ve yaya hareketi katmanı çakıĢtırılarak doku ve potansiyel aktivite alanları arasındaki iliĢkiyi irdelemeyi mümkün kılmasıdır. Bu makalenin hedefi, böyle bir irdeleme yoluyla, Kula’da hem yeni oluĢan alanlardaki kamusallık potansiyellerini hem de yalıtılmıĢ ama tarihi öneme sahip mevkileri tespit ederek dönüĢüm kararlarının analitik verilere dayandırılarak alınmasına yardımcı olmaktır

(14)

Özyılmazel H., 2007, “Diyarbakır Geleneksel Konut Mimarisinde Morfolojik Analiz: Geleneksel Konutların Güncel Kullanımda Değerlendirilmesi”, adlı doktora tezinde geleneksel ve güncel kullanımdaki Diyarbakır evleri morfolojik analiz yapılarak kıyaslanmıĢ ve değerlendirilmiĢtir. Ana hipotez olarak Geleneksel Diyarbakır evleri mimari yapısı bugünkü koĢullarda güncel kullanıma cevap verememesi ve tek baĢına bir aileye büyük gelen konutların birkaç ailenin ortak kullanımı sonucu biçim değiĢtirmesi ve ortaya atıl mekânlar veya eksik birimler çıkması nedeniyle aileye uygun Ģartlar sunamaması ortaya konulmuĢtur. ÇalıĢmada görsel algıya dayalı bir analiz yöntemi geliĢtirilmiĢ, geliĢtirilen bu yöntem, süreç ve mekân olarak sınırları belirlenmiĢ bir araĢtırma alanında, geleneksel evlerde sınanmıĢtır. Amaç, bugünkü durumlarının analitik tespitini yaparak fiziksel, iĢlevsel ve sosyal durumlarını ortaya koymaktır.

Rapoport, A. 2004, “Kültür Mimarlık Tasarım” isimli kitabında kültür kavramı detaylı olarak anlatılmıĢ, kültürün ve çevre-davranıĢ etkileĢiminin mekânsal yapı üzerindeki etkisinin ne derecede olduğu araĢtırılmıĢtır. Amos Rapoport, çevre-davranıĢ etütleri ile kullanıcı mekân iliĢkisini sorgulayarak, iklime, bölgeye, gelenek ve göreneklere alıĢkanlıklara ve kullanım sürecindeki gereksinimlere göre mekânın Ģekillenmesini açıklamaya çalıĢmıĢtır.

Sonit Bafna, Alice Vialard, 2009, “Syntax of Change in the Mid-twentieth Century American House” ismiyle 7. Uluslararası Space Syntax Sempozyumunda sunulan bildiride, geleneksel Amerikan ev tipinin cephe ve mekansal özelliklerinin mekansal dizim yöntemine göre analizi yapılmıĢtır. Amaç 19. yy Amerikan evlerinin karakteristik özelliklerini birbirleriyle kıyaslayarak formülize etmektir. 19 yy evlerine dönemin sosyal yaĢantısının etkisinin olup olmadığı sorusuna yanıt aranmıĢtır. Cephe derinlikleri ve mekan özellikleri graf Ģemaları üzerinden yorumlanmıĢ ve dönemin sosyal yaĢantının mekan özelliklerini etkilediği sonucuna, yapılan analizler sonunda varılmıĢtır.

Turgut H. 1990, “Kültür-DavranıĢ-Mekan EtkileĢiminin Saptanmasında Kullanılabilecek Bir Yöntem” isimli doktora tezinin amacı, kullanıcı grubu belirli konut tasarımında kültür ve mekan arasındaki iliĢkiyi davranıĢ yoluyla açıklamak ve konut tasarımına veri oluĢturacak ilkeleri saptanmasında “Kültür-DavranıĢ-Mekan” iliĢkisini kuracak bir analiz yöntem geliĢtirmektir. Ayrıca bu tezde, çevre davranıĢ çalıĢmalarının mimari tasarımdaki önemini ortaya koymak, fiziksel çevreyi biçimlendirmede kültürel faktörlerin etkinliğini vurgulamak ve konutun kültürel bir ürün ve disipline bir kavram olduğunu belirtmek hedeflenmiĢtir.

(15)

Mazumdar S., Mazumdar S. 1997, “Intergroup Social Relations and Architecture: Vernacular Architecture and Issues of Status, Power and Conflict” isimli bu makalede yazarlar, yerel konut mimarisine etki eden faktörleri incelemiĢtir. Bu faktörleri dini inanıĢlar, azınlık olma durumu, güç ve statü gibi sosyal kavramlar üzerinden değerlendirmiĢtir. Mazumdar S. ve Mazumdar S.’nin ortaya koyduğu “sosyal değerler- sosyal normlar ve mimari değerler - mimari normlar” arası iliĢki modeli, sosyal kavramların mimari üzerindeki fiziksel etkilerini belirlemek amacıyla üretilen bir modeldir. Bu modelin belirlenen alanlar üzerinde test edilmesi makalenin asıl amacını oluĢturmaktadır.

ÇalıĢmanın amacı, kapsamı ve yöntemi tanımlanarak ve bu doğrultuda kaynak araĢtırması yapılarak aĢağıda belirtilen hipotez ve varsayımlar doğruluğu test edilmek üzere oluĢturulmuĢtur.

Tez çalıĢmasının hipotezi;

“Kırsal alanda coğrafyanın farklılaşması, kırsal konutların mekan organizasyonunu ve işlevsel yapısını değiştirmektedir. Bu değişim yıllarca devam eden bir yapı kültürü oluşturmaktadır. Bu yapı kültürü, kente göç durumunda değişmeden kente aktarılmaktadır.”

Bu bağlamda tez çalıĢmasında, belirlenen yöntem kullanılarak, araĢtırma alanı olan kent çeperlerine ve kırsal konutlara dair Ģu varsayımın doğruluğu da test edilmiĢtir; “Değişen sosyo-kültürel nitelikler, mekanların kullanımlarını ve özelleşmesini değiştirmektedir. Bu bağlamda kente göç ile yoğun olan mekansal ilişki azalmakta, mekan derinlikleri ise artmaktadır.”

(16)

2. KAVRAMSAL ALT YAPI

Bu bölümde, tez çalıĢmasının alt yapısını oluĢturan konular hakkında bilgi edinmek amacıyla, tezin çıkıĢ noktası olan kavramlara iliĢkin tanımlamalar yapılmıĢtır. Bu tanımlamalar temel kaynaklara dayanarak ve çalıĢmanın kapsamı dikkate alınarak ele alınmıĢtır.

2.1. Mekân, Kültür ve Konut ĠliĢkisi

Mekânı ve mekanı ortaya çıkaran faktörleri incelemek ve anlamak amacıyla pek çok araĢtırma yapılmaktadır. Bilim adamlarının çoğu, bir binanın veya mekânın tek baĢına yalıtılmıĢ olarak incelenmesinin bina hakkında bilgi sahibi olmak için yeterli olmadığını savunmuĢlardır.

Rapoport bu konuyu Ģöyle açıklar;

“Ġnsan sadece soyutlanmıĢ tek bir binayı inceleyemez; o binanın sistemin bir parçası olarak açık mekanlar, yollar, öteki yerleĢmeler, komĢular, komĢu yerleĢmeler hatta bazen tüm bölge (ve her hal ve durumda içindeki donanımı) ile iliĢkisini de incelemek durumundadır. Bunun bir parçası olarak sosyal çevreleri yerel çevreleriyle birlikte yani birbirleriyle iliĢkileri içinde (orijinal halleriyle) incelemek de genellikle yararlı olur” (Rapoport, 2004).

Bu nedenle mekanın altında yatan ve onu Ģekillendiren sosyal, kültürel ve coğrafik nedenlere ulaĢmak amacıyla baĢta mekan ve konut olmak üzere dıĢa doğru onu çevreleyen etmenlerle (avlu, sokak, yerleĢme, köy, il, bölge, ülke.) beraber inceleme yapılması gerekmektedir. Mekanı Ģekillendiren nedenlerin çıkıĢ noktası ise insan gereksinimleridir.

Gereksinimlerin sonucunda oluĢan doğal çevreler, ait oldukları ortamın coğrafik ve sosyo-kültürel karakteri ile Ģekillenir ve mekanlar ortaya çıkar. Mekan olgusu, o mekanın coğrafyası, yaĢam süreci, orada yaĢayan insanların kimliği ile doğrudan bağlantılıdır. Kimliğin kullanıcılar üzerindeki en belirgin yansıması ise kültür bağlamında açıklanabilir (Aydın ve Çınar, 2009).

Kimlik olgusunun kültür ile iliĢkisini değiĢim bağlamında açıklayan Mashary A. Al-Naim, kimliği Ģöyle ifade eder.

“Kimlik sosyal ve fiziksel yan anlamları olan bir kavramdır ve diğer fenomenler gibi zaman içinde değiĢir fakat mutlaka kendine ait izleri gelecek nesillere aktarır.

(17)

Kimlikten kimliğe geçilemez fakat teknolojik yenilikler ve değiĢen insani davranıĢlar yaĢam tarzlarını oluĢturur ve bu yeni oluĢum kimliği etkiler. Ġnsanın bir tarafı yeniliğe açıkken, bir tarafı geçmiĢle bağlarını koparamaz. ĠĢte bu dengede kimlik değiĢir, yenilenir ve aktarılır. Kimliği oluĢturan kültürel çekirdek her zaman korunur fakat dıĢ çeperler değiĢir ve yenilenir (Al-Naim, 2008).

Turgut (2003)’de kültürel etkileĢimin değiĢimi Ģöyle açıklanmaktadır.

“Kültür-mekan etkileĢimi sürecinde konut mekanı, insan ve çevresi arasındaki dinamik ve değiĢken iliĢkileri yansıtan zamansal nitelikleri de taĢımaktadır. Devingen yapısı olan kültürel bileĢenler zaman içerisinde kültürleĢme etkileri ile değiĢime uğramakta ve buna bağlı olarak davranıĢsal ve mekansal özelliklerde değiĢmektedir”

Farklı davranıĢ kalıplarına ve ideallere sahip insan gruplarının değiĢen yaĢam koĢullarına ve fiziksel çevreye karĢı tepkileri kültürel ve sosyal farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar çerçevesinde toplumsal gruplar kendi yapısal çevrelerini tasarlar ve ideal biçimlenmelerini oluĢtururlar. YerleĢme sistemi içindeki bu oluĢum zaman içinde mekanı daha yaĢanabilir kılma nedeniyle dönüĢüme de uğrar. YerleĢme sistemlerinin geçirdiği süreç teknolojik geliĢmeye paralel olarak farklı evrelerden geçerken insan da, kentlerin ortaya çıkıĢıyla günümüze kadar sürecek olan kent kültürü kavramı içinde yerini alır (Tutal, 1999).

Rapoport, kültürü, insan-çevre iliĢkilerinde birbirini tanımlayan bütünleĢik üç bakıĢ açısı ile tanımlamaktadır. Birinci yaklaĢıma göre kültür, tipik bir grubun yaĢam Ģeklidir. Ġkincisi kültürün, sembolik kodlarla oluĢmuĢ biliĢsel Ģemalar, semboller ve anlamlar sistemi olduğudur. Üçüncüsü ise kültürün ekoloji ve kaynaklarla ilgili olarak hayatta kalabilme için uyum sağlama stratejileri seti olduğunu savunan bakıĢ açısıdır. Rapoport aynı zamanda geniĢ kapsamlı olarak ele aldığı kültürü bileĢenlerine ayırarak kültür ve insan davranıĢı arasındaki iliĢkiyi, dünya görüĢü, inanıĢlar, değerler, imge ya da Ģemalar ve yaĢam Ģekilleri, eylemler zinciri olarak soyuttan somuta bir süreç ile açıklamaktadır (Rapoport, 1969).

Rapoport, çevre davranıĢ iliĢkileri konusundaki araĢtırmaları ve bu yaklaĢımı, çevre davranıĢ etütleri olarak tanımlar ve kültürün tasarımdaki rolünü bu çerçeve içinde ele alır. Buna bağlı olarak kültür iki yoldan önemlidir: Birincisi, kültürün rolünün çeĢitli açıklamalarda, modellerde ve giderek çevre-davranıĢ iliĢkilerindeki rolünün tanımlanmasında (bilim dalının tümü içindeki rolünde); ikincisi de, çevresel tasarıma daha yakından bağlı olarak kültürün belli, özgül kullanıcı gruplarının, durumlarının ve

(18)

sorunlarına cevap olarak kültüre gösterilen ilgi her zaman var olmuĢtur ve devam etmektedir (Rapoport, 2004).

Altman ve Chemers, (1980)’a göre kültür kavramı, çok yönlü iliĢkiler setidir. DavranıĢlar, inançlar, algılar ve dünyaya bakıĢ açısı kültürü etkiler ve kültürden etkilenir. Asıl önemli ve görülebilir olan bu iliĢkiler setinin fiziksel çevreye olan yansımasıdır. Kültürün diğer kültürlerle olan etkileĢiminin ve gelecek nesillere olan aktarımının en net gözlenebildiği alan fiziksel çevredir. Çevre-davranıĢ arasındaki iliĢkiyi anlamanın yolunu Altman ve Chemers (1980), Ģekil 2.1’ de tariflemektedir.

ġekil 2.1: Çevre ve davranıĢ arasındaki iliĢkiler (Altman ve Chemers, 1980)

Ġnsanlar gruplar halinde örgütlenirler. Aynı coğrafi koĢullara karĢı uzun süre baĢa çıkma uğraĢı vermiĢ, tutarlı, dengeli, bütünlük arz eden, ortak değerleri, sanat, beceri ve alıĢkanlıkları olan ve bunları çeĢitli mekanizmalarla nesilden nesile aktarmıĢ insan topluluklarından kısaca kültür diye söz edebiliriz (Öymen Gür, 2000).

Kültürün bir diğer tanımı, bir toplumun ya da bütün toplumların birikimli uygarlığı, belli bir toplumun kendisi, bir dizi sosyal süreçlerin bileĢkesi, bir insan ve toplum kuramıdır (Zeybekoğlu, 2005).

Schulz (1965)’a göre kültür;

“Geleneksel yollarla öğrenilen ve aynı yolla yeni nesillere aktarılan davranıĢ kalıpları ve modelleri bağlamında bir toplumsal düzendir”.

Toplumsal düzen kurulurken kültüründe bir parçası olduğu çevresel bileĢenler üzerine konuĢmak gereklidir. Çünkü her kültürel sistem hayatta kalabilmek için doğal çevreyle uyumlu ve kendi özgün yaĢam karakteri ile doğrudan bağlantılıdır. Bu yaĢam

(19)

karakteri “coğrafya ve kültür”dür (Güvenç, 1991; Eben Saleh, 1999; Aydın ve Çınar, 2009).

Çizelge 2.1: Toplumu oluĢturan çevresel bileĢenler (Güvenç, 199; Eben Saleh, 1999; Aydın ve Çınar, 2009)

Çevresel BileĢenler

Kültürel BileĢenler Coğrafik BileĢenler

Aile Yapısı Ailede Roller Sosyal Bağlar Statü ve Beklenti Jeolojik Yapı Bitki Örtüsü Topografya Ġklim ve Yönelme

Ana baĢlıklar halinde toplanan kültürel bileĢenler, gelenekler, örf ve adetler, normlar, dini inanıĢlar, aile yapısı ve iliĢkiler, yaĢam Ģekli, toplumsal yapı, davranıĢ kuralları, mahremiyet, kiĢisel alan, egemenlik sınırı ve davranıĢı, ekonomik yapı-geçim kaynağı, dil, eğitim ve sosyo-psikolojik faktörler olarak alt baĢlıklara ayrılmaktadır. Coğrafik bileĢenler ise, yere ait özellikler, malzeme, jeolojik ve topoğrafik yapı, bitki örtüsü, iklim ve yönelme olarak alt baĢlıklara ayrılmaktadır.

Çevreyle etkileĢim içinde olan insan, çevresini düzenler, karakterini biçimlendirir, imkanları dahilinde çevreyle bütünleĢir. Çevrede karĢılıklı etkileĢimin bir sonucu olarak insanı, giyim tarzı, iliĢkileri, standartları ve mekansal beklentileri konusunda geliĢtirir.

Çizelge 2.2: Kültüre özgü karakterler (Öymen Gür, 2000)

 Kültürü saran çevrenin iklimsel ve topoğrafik özellikleri

 Kültürde yaygın olarak kullanılan dil

 Çoğunluğun taĢıdığı dini inanç, simgesel dizgeler

 Kültürde egemen aile ve akrabalık yapısı  Yiyecek alıĢkanlıkları ve yeme tarzı

 Kültürün statü belirleme araçları, sosyal tabakalaĢma

 BiliĢ Ģeması

 DavranıĢ mekanizmalarının iĢleme biçimi ve ayrıntıları

 Toplumsal iliĢki normları

 Ortak iĢ yapma ve ticari alıĢkanlıklar  Genel üretim biçim iliĢkileri

 Gelenekler, ahlaki ve töresel iliĢkiler, ideal kurallar

(20)

Tüm mimari gelenekler, sosyo-kültürel sistemin bir parçasıdır ve her gelenek altında yer alan kültüre göre farklılaĢır. Mimari, kültürel ifadenin dilidir (Rapoport, 1969; Schulz, 1965; Hillier ve Hanson, 1984)

Ġnsanlar bilgi ve kültürleriyle, içinde bulundukları doğal çevreyi de kullanarak yapay çevreler inĢa ederler. Yapay çevreyi bina ölçeğinden yerleĢme ölçeğine kadar uzanan geniĢ bir çerçevede incelemek mümkündür. Yapay çevre içinde birçok yapı türü olmasına rağmen gerek taĢıdığı kültürel özellikler, gerekse çevreye göre çeĢitlenmesi nedeniyle konut, en temel yapay çevredir. Kültürel ve fiziksel etkilerin insan ve çevresi üzerindeki etkisinin araĢtırıldığı çalıĢmalarda örnek yapı türü genellikle konuttur. Bunun nedenleri Ģöyle açıklanabilir.

 Bütün kültürlerin ve grupların bir çeĢit barınağa sahip olması, böylece karĢılaĢtırmalara ve genellemelere varmanın mümkün olması

 Konut, insan için ilk yerleĢme biçimidir. Bu da onu en önemli öğe haline getirir.

 Ortada baĢka bina tipleri bulunsa da inĢa edilmiĢ çevrenin en büyük bölümünü konutun oluĢturması.

 Konutun yerel tasarımın en tipik ürünü, dolayısıyla kültürden en fazla etkilenen unsur olmasıdır (Rapoport, 2004).

 Konut, kültürün peyzaj üzerinde görünen en somut yansımasıdır. Konut tasarımı kültürel tutumu yansıtır. Ġnsanı etkileyen her Ģey konutu da etkiler; geçmiĢteki etkilerden bir kısmı günümüze kadar ulaĢır ve yaĢar (Öymen Gür, 2000).

 Konut hayatın merkezi, kiĢinin köklerini dayadığı ve bağlı olduğu bir yerdir ve insan hayatının en önemli olayları konutta geçmektedir.

 Konut aynı zamanda, geçmiĢle olan bağlantının sağlandığı, kiĢinin çocukluğunun geçtiği bir yerdir. YaĢam, ölüm ve zaman kavramlarını da içerir.

 Konutla bireysellik, mahremiyet, kiĢisellik, ait olma, yerleĢiklik ve kontrol etme, özgürlük ve seçim hissi, sosyal konum ve cinsiyet tanımlamaları da ortaya çıkmaktadır.

 Konut aile iliĢkilerinin ve önemli aile olaylarının geçtiği bir yerdir.

 Konutla ilgili diğer önemli bir konu da sosyo-kültürel içeriktir. Fiziksel etkenlerin yanı sıra yaĢam tarzı, aile yapısı, kadın ve erkeğin rolü, kiĢisellik,

(21)

egemenlik sınırı ve sosyal iliĢkilerin önem kazandığı yerdir (Kellekçi ve Berköz, 2006).

Konut, sadece insanın “baĢını sokabileceği bir delik” değil, insanla birlikte yoğrulması gereken bir doku olarak anlaĢılmalıdır. Konut veya konut grupları tasarımında kullanıcının kim ya da kimler olacağı, bu insanların yaĢam tarzlarının nasıl olduğu, konut bölgelerinin planlanması ve tasarlanmasında son derece önem taĢımaktadır (Öymen Gür, 2000).

Konut kavramı, ailenin meskene sahip olma arzusu veya bir takım fizyolojik ihtiyaçların gerçekleĢtirilmesini amaç edinecek kadar basit bir olgu değildir. Bir eve sahip olma isteği üzerine fiziki, beĢeri ve ekonomik faktörlerin doğrudan doğruya ve dolaylı olarak yaptığı etkiler azımsanamayacak kadar değiĢik ve kuvvetlidir. Bu faktörler her konut veya konut grubuna ayrı oranlarda etki edeceğinden çok sayıda değiĢik form ortaya çıkacaktır (Tunçdilek, 1967).

Rapoport’a göre (1969), konutların aldığı değiĢik formlar komplike bir olgudur. Dolayısıyla bu formların oluĢumlarının açıklanması kolay olmamaktadır. Tüm açıklamaların tek bir çıkıĢ noktası vardır; o da değiĢik tutumlardaki insanlar ve onların çevreye olan tavırlarıdır. Bu tavırlar, bulunulan yere göre farklıdır çünkü sosyal, kültürel, ekonomik ve fiziksel faktörlerdeki değiĢiklikler, bu tavırlarda önemli rol oynar. Bu faktörler aynı mekanda, farklı zaman zarflarında da farklılık gösterebilmektedirler. Konut biçimleniĢi sadece fiziksel etkilerin ya da tek bir etkenin sonucu değil, tüm sosyo-kültürel faktörlerin sonucudur.

Konut formların incelenmesi ve sınıflandırılması, ekonomi, teknoloji ve iklim gibi değerlerin analizine bağlı olmaktadır. Bu nedenle, hem fiziksel hem de sosyo-kültürel bakıĢ açıları göz önünde bulundurulmalıdır. Önce bir kültürün kimliği ve karakteri anlaĢılır; onun değerleri kazanılır ve böylece, hem kültürel hem de fiziksel ihtiyaçlara cevap veren bir konut biçimi ortaya çıkar. Konut tasarımlarında dikkat edilecek bir baĢka husus, konutun tasarlandığı bölgenin kültürünün belirgin özelliklerinin göz önünde bulundurulmasıdır. Çünkü bu özellikler de konut biçimleniĢine etki etmektedir (Rapoport, 1969).

Konut biçimleniĢindeki sosyo-kültürel faktörler, Rapoport’a göre kültürel değerler ve seçimler (Rapoport, 1997), Mazumdar’a göre kurallar, normlar ve sosyal iliĢkiler (Mazumdar ve Mazumdar, 1997), Lawrence ve Low’a göre sembolik anlamlar (Atik ve Erdoğan, 2007) ve Turgut’a göre kültürel bileĢenler, davranıĢsal bileĢenler ve

(22)

Son yıllarda konutla ilgili yapılan çalıĢmalar, sosyal anlam ve kültürel değerlerin büyük ölçüde konutların, mekan organizasyonları aracılığıyla yansıtıldığını, böylece farklı kültürlerin farklı mekansal modellerle kendilerini ifade ettiğini ortaya koymaktadır. AraĢtırmacılar, yapma çevrenin bir yandan kültürü yansıtırken, bir yandan da onu etkileyip Ģekillendirdiği görüĢü üzerinde birleĢmekte, bu nedenle de kültürel etkenlerin yapma çevrenin kurgusunda saklı olduğu fikri giderek önem kazanmaktadır (KırĢan ve ÇağdaĢ, 2005).

Doğal ve kültürel ortam bakımından kısa mesafelerde farklılık gösteren Türkiye gibi geniĢ bir ülkede değiĢik konut formları geliĢmiĢtir. Bu formlar, baĢta kültürel adaptasyon ve kültürel yayılma olmak üzere birçok kültürel sürecin ortak sonucudur. Bu nedenle mekan, kültür ve konut birbirlerini besleyen ve sürekli etkileĢim içinde olan olgulardır ve konut üzerinden onu oluĢturan sosyo kültürel ve coğrafik verilere ulaĢarak, konut oluĢum mantığının ortaya konulması ve gelecek nesillere kültürün aktarılması mümkündür.

2.2. Kırsal YerleĢme, Konut ve BileĢenleri

Ġnsan ile doğa arasındaki iliĢkilerin sonuçlarından biri olarak ortaya çıkan yerleĢmeler yeryüzünde çok çeĢitlidirler. Milyonlarca nüfusu barındıran büyük Ģehirlerin olduğu gibi tek bir ev ve eklentisi de bir yerleĢme Ģeklidir. Buna rağmen yerleĢmeler pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de kır ve kent yerleĢmeleri olmak üzere iki büyük grup altında toplanmaktadır.

Kırsal ve kentsel yerleĢme kavramlarının temeli, M.Ö.3000-2000 yılları arasında (Eski Tunç Çağı) yerleĢmeleri yönetecek idari sınıfın ortaya çıkması ve idarecilerin oturduğu ve çevre köyleri yöneten yerleĢme biriminin köyden farklı özellik kazanmasıyla ortaya çıkmıĢ olmasıdır. Böylece Anadolu’nun coğrafi ortamı içinde ilk kez “kırsal” ve “kentsel” olmak üzere farklı fonksiyonlara sahip yerleĢme birimleri ortaya çıkmıĢtır (Atalay, 1994).

2.2.1. Kırsal yerleĢme

Türkiye’de kırsal yerleĢmeler konusunda yapılan çalıĢmalar her geçen gün artmaktadır. Ancak, geçmiĢte ve günümüzde insan çevre geleneğine göre yapılan bu araĢtırmalarda temel yaklaĢım, “insanın, bütün faaliyetlerinde olduğu gibi, evinin

(23)

inĢasında da içinde bulunduğu coğrafi çevre koĢullarının etkisinde kaldığı” üzerine kuruludur. Fakat benzer doğal ortamlarda yaĢayan toplulukların oluĢturdukları yerleĢmeler ve konutlar birbirinden önemli farklılıklar gösterir. En azından bu durum bile konut ve yerleĢmelerin Ģekillenmesinde sadece doğal koĢulların değil, kültürün de önemli olduğunu ortaya koyar. Aynı veya benzer doğal ortamlarda yaĢayan farklı kültürler, kendi kültürlerinin rehberliğinde çevreyi farklı algılar ve çevrenin sunduğu olanaklar içerisinde farklı yapı malzemelerini farklı Ģekillerde iĢleyerek Ģekil, plan ve düzen bakımından farklı konutlar ortaya çıkarmaktadırlar.

Tanım olarak kırsal yerleĢmeler;

“Kırsal yerleĢmeler; genel anlamda, Ģehir dıĢında kalan bütün yerleĢme alanlarını içine alan geniĢ bir mekânı ifade etmekle beraber; iklim bölgelerine, topoğrafik yapıya, bitki örtüsüne, arazi mülkiyetine, devlet müdahalelerine, sosyo-ekonomik yapıya, doğal afetlere, ulaĢım imkânlarına ve tarım yapısına göre değiĢik özellikler gösteren yerleĢmelerdir” (Çınar, 1990).

“Kırsal mimari, çevresel faktörler, malzeme, toplumsal Ģartlar ve kullanıcı gereksinimleri doğrultusunda insanlar tarafından Ģekillendirilen yapılara dayanan sistemdir (Aydın, 2008).

“Kırsal yerleĢmeler kültürlerini, yaĢam biçimleriyle yaĢadıkları her mekana yansıtan geniĢ aile tipinin yaĢadığı yerlerdir. Kırsal yerleĢmeler arazi üzerindeki yoğunluklarına göre toplu yerleĢmeler, dağınık yerleĢmeler; fonksiyonlarına göre tarım köyleri, madenci köyleri, oduncu köyleri, pazar köyleri Ģeklindedir. Coğrafi konumlarına göre dağ köyleri, kıyı köyleri, ova köyleri; orman ile iliĢkisine göre orman içi, orman bitiĢiği köyler; yerleĢme Ģekillerine göre yol kenarı, yuvarlak, yıldız, küme ve dağınık köyler olarak sınıflandırılmaktadırlar” (Kantar, 1998).

“Kırsal yerleĢmeler, iĢbölümünün geliĢmediği, ekonomisi tarıma dayanan, geniĢ aile yapısının, yüz yüze komĢuluk iliĢkilerinin olduğu, bu açıdan kentsel topluluklardan ayrılan toplulukların yaĢadığı yerleĢmelerdir. Ayrıca bu topluluklar belli bir coğrafya ve ekolojik alanda yerleĢmiĢ, kendine özgü bir iĢgücü, toplumsal örgütü, kültürü, özel bir adı ve geçmiĢi bulunan, kentten daha az nüfuslu toplum birimleridir” (Eminağaoğlu, 2004).

Genel olarak kırsal yerleĢme, çevresel bileĢenlerin (coğrafi ve kültürel) etkisiyle oluĢan, kültürel izlerin mekandan açıkça okunabildiği, geçim ve yaĢam tarzına göre farklılaĢan, iĢlevsel iliĢkilerin ve akrabalık iliĢkilerinin yoğun olduğu yerleĢim türü

(24)

Kırsal yerleĢmeler, bulundukları bölgenin coğrafik özellikleri olan, jeolojik yapı, topografya, iklim-bitki örtüsü ve kullanılan yapı malzemesi gibi özellikleri nedeniyle ova yerleĢmeleri (toplu tarımsal yerleĢme) ve dağ yerleĢmeleri (dağınık tarımsal yerleĢme) olarak (Çınar, 1990) veya düz bölge yerleĢimleri, yamaç bölge yerleĢimleri (Zamankhani, 2010) olarak sınıflandırılmaktadırlar.

Ova yerleĢmeleri (Toplu Tarımsal YerleĢme)

Kırsal kesimde konutların birbirine yakın kurulması ile oluĢmuĢ yerleĢme biçimidir. Ova yerleĢmeleri, ülkemizde en eski köy yerleĢme Ģeklidir. Ağırlıklı olarak kuru tarım ve hayvancılığın yapıldığı, ova karakterli kırsal yerleĢmeleri kapsar (Çınar, 1990).

Ova yerleĢmelerinde evlerin hepsi bir aradadır (ġekil 2.2). Sokaklar dar, evler genelde birbirine bitiĢiktir. Tarlalar evlerden ayrı ve uzaktadır. Ova yerleĢmelerinin olumlu özellikleri arasında, toplumsal iliĢki olanaklarının yüksek, yatırımlardan bütünüyle yararlanma olanağı ve güvenlik unsuru sayılabilir. Buna karĢılık ova yerleĢme türünün olumsuz özellikleri de vardır: Tarlalara gidip gelme güçlüğü aile bireylerinden uzakta çalıĢma güçlükleri, salgın hastalıkların kolayca yayılması vb. gibi. Ülkemizde ova yerleĢmesinin baĢlıca yayılma alanı Ġç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerimizdir (Web Ġletisi 5).

ġekil 2.2: Doğanhisar’dan bir ova köyü yerleĢmesi (Web Ġletisi 5)

Ova yerleĢmelerinde kullanılan yapı malzemesi genellikle kerpiç ve taĢtır. GeçmiĢte tuğla, ahĢap ve beton blok gibi yapı malzemelerinin çevrede bulunmaması ve baĢka yerlerden sağlanmasının pahalıya mal olması kerpicin tek duvar malzemesi haline gelmesine sebep olmuĢtur. TaĢ ve diğer malzemelerin teminindeki kolaylık arttığı ölçüde duvarda kullanılan miktarı da artmaktadır. Yapılarda kullanılan ahĢap, ova yerleĢimlerinde az bulunmasından dolayı, sadece ağaç dikmelerde ve çatı kiriĢlerinde

(25)

kullanılmıĢtır. Kullanılan ağaçların boyutları oda boyutlarını belirlemektedir (Çınar, 1990).

Günümüzde, tüm ya pı m alzem el eri kol ayl ı kl a bulunabilm ekt edi r. Fakat yinede hem malzeme temini ve üretiminin kolay olması, sağladığı yalıtım özellikleri ve geleneksel kültürün devamı olarak kerpiç malzeme terci h edilm ektedir.

Dağ yerleĢmeleri (Dağınık Tarımsal YerleĢme)

Evlerin küçük kümeler Ģeklinde ya da tek tek geniĢ bir araziye yayılmasıyla ortaya çıkan yerleĢme biçimidir.

Dağ yerleĢmeleri olarak kabul edilen yerleĢme birimlerinde evler birbirinden belli aralıklarla (50–100 m hatta bazen daha fazla) birer, ikiĢer bazen daha fazla sayıda "hane"den meydana gelmek üzere araziye dağılmıĢ durumdadırlar (ġekil 2.3). Bu yerleĢim türü büyük alanları kaplar. Engebeli ve dağlık arazilerde görülen bu yerleĢme Ģeklinin en güzel örneklerine Karadeniz Bölgesinde rastlanmaktadır. Dağ yerleĢmelerinin sakıncaları arasında iĢyerine gidip gelme güçlüğü, güvenlik sorunlarının ortaya çıkması, tesisat ve Ģebekelerin kurulma güçlüğü, devlet yatırımlarından bütünüyle yararlanabilmenin sınırlılığı, kamu harcamalarının artması vb. nedenler sayılabilmektedir (Web Ġletisi 5).

Özellikle Karadeniz bölgesinde bulunan dağ yerleĢmelerinin genel özelliği, sulu tarıma dayalı bir yerleĢme türü olmasıdır. Ġç Anadolu bölgesinde ise hem kuru hem de sulu tarımın yapıldığı dağ yerleĢmeleri görülmektedir. Arazinin fazla engebeli olduğu bölgelerde sık görülür ve bu yerleĢmeler dağ köyleri olarak adlandırılmaktadır. Dağ yerleĢmelerinde kullanılan yapı malzemesi bulunduğu bölgeye göre değiĢen ve genellikle çevrede çok ve kolay bulunan, taĢ ve ahĢaptır (Çınar, 1990).

(26)

Çevresel bileĢenlerin etkisi altında oluĢan farklı kültürel karakterlere sahip yerleĢmeler farklı sosyal davranıĢlar geliĢtirirler. Örneğin; dağ ve ova yerleĢmeleri kullanılan yapı malzemesi ve doğal olarak ortaya çıkan mekan biçimlenmesi anlamında farklılaĢırlar. Aynı yapı malzemesi ve yapım sisteminin görünümü dahi farklı coğrafik bölgelerde farklı olabilir, (Güneydoğu’da ve Ġç Anadolu’da kerpiç malzemenin uygulama tekniğindeki farklılık gibi-kubbe biçimli veya düz dam biçiminde) (Aydın ve Çınar, 2009).

Dağ ve ova yerleĢmeleri, taĢ veya kerpiç gibi kullanılan yapı malzemesine, yaygın veya sıkıĢık düzen gibi topografik duruma, yapılan tarımsal iĢlerin türüne ve mekana yansımasına göre farklılaĢmaktadırlar.

Ova ve dağ yerleĢmelerinin genel özellikleri çizelge 2.3 de Ģöyle özetlenebilir;

Çizelge 2.3: Ova ve Dağ yerleĢmelerinin genel özellikleri (Çınar, 1990; Kantar, 1998; Tunçdilek, 1967; Öymen Gür, 2000)

OVA YERLEġMELERĠ DAĞ YERLEġMELERĠ

 Kuru tarım yapılır*  Sulu tarım yapılır*

 Topoğrafik açıdan düz arazi yapısı vardır. Ovalar ve düzlüklerde görülür.

 Topoğrafik açıdan engebeli arazi yapısı vardır. Dağ etekleri ve yamaçlarda görülür.  Barınma eylemi ile yemek, temizlik ve diğer

eylemlere ait alanlar birbirinden ayrılmıĢtır.  Tüm eylemler iç içedir.

 Konut grupları bir arada ve bitiĢik düzendedir.  Konut grupları birbirlerinden belli ararlıklarla ayrılmıĢ durumda araziye yayılırlar.  Toplumsal iliĢki yüksektir  Toplumsal iliĢki kopuktur

 Ġç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerimizde daha yaygın olarak görülmektedir.

 Karadeniz bölgesinde yaygın olarak görülmektedir. Diğer bölgelerde de dağ yamaçlarındaki yerleĢimlerde görülür.  Tesisat ve Ģebeke kurulumu kolaydır.  Tesisat ve Ģebeke kurulumu zordur.  Yapı malzemesi, genellikle duvarda kerpiç,

temelde taĢ ve çatıda ahĢap kiriĢ üstü toprak örtüdür.

 Yapı malzemesi, genellikle duvarda taĢ veya ahĢap, temelde taĢ, çatıda ahĢaptır.

*Günümüzde sulama imkanlarının artması nedeniyle ova yerleĢmelerinde sulu tarımında yapıldığı görülmektedir. Konya ili kapsamında sulama imkanlarının olmadığı bazı dağ köylerinde ise kuru tarım yapıldığı görülmektedir (Web Ġletisi 6)

2.2.2. Kırsal konut ve bileĢenleri

Kırsal yerleĢmedeki konut, sadece bir yapı değil, birçok amacın karĢılandığı bir vücut veya kompleks bir teoridir ve biçimlenmesi ait olduğu yerin coğrafyası ve kültürü sonucunda oluĢur (Aydın ve Çınar, 2009).

(27)

Kültürümüzün maddi olarak mekâna yansıyan en önemli unsurlarından biri konuttur. Geleneksel kırsal mimari hızlı kültürel değiĢimden diğer yapı türlerine göre daha az etkilenmiĢtir. Özellikle izole dağlık alanlar, kültürel yayılmadan daha uzak kaldıkları için orijinal kırsal mimari örneklerini günümüze kadar ulaĢtırabilmiĢlerdir. Dolayısıyla ova ve dağlık alanlardaki kırsal evler, geleneksel Türk evinin ilk evre özelliklerini taĢıyan evler olarak da kabul edilebilmektedirler (Köse, 1991).

Kırsal yaĢamın en karakteristik özelliği olan kırsal konutlar genellikle tek veya iki tip malzemeden üretilen basit strüktürlü az katlı yapılardır. Bulundukları bölgede aynı karakteristik özelliklerde bulunurlar fakat kendi içinde tipolojik olarak sınıflandırılabilirler. Kırsal konutları bulundukları bölgeye, yapım türüne, kullanılan malzemeye veya biçimsel özelliklerine göre sınıflandırmak mümkündür.

Genel olarak kırsal konut, barınağa göre daha özel bir duruma sahiptir. Yakın veya uzak bölgelerden temin edilmiĢ, bölgenin iklim Ģartları düĢünülmüĢ, bölgenin insanının zevkleri, gelenek ve görenekleri ve ekonomisi dikkate alınarak yapılmıĢ olan konut türüdür. Bu Ģartlara rağmen konutların çok basit olanları yanında çok karmaĢık olanları da vardır. Biçim, büyüklük, malzeme ve mimari tarz konutları çok değiĢik biçimlere sokmuĢsa da, bunları konut grubu altında toplayan bazı ortak durumlar mevcuttur. ĠĢte konut ve eklentileri bu farklı faktörlerin ortak noktada bir araya gelerek oluĢturdukları bir düzendir (Tunçdilek, 1967).

Bir bütün olarak kırsal bölgelerde yer alan konutlar ve eklentileri(müĢtemilat), farklı morfolojik üniteler, iklim tipleri, gelenek ve görenekler, değiĢik ekonomik faaliyetler ve çeĢitli estetik gereksinimleri doğrultusunda birbirinden çok farklı tipler halinde bulunurlar. Coğrafik ve kültürel karakterlerin etkisiyle Ģekillenen Anadolu’daki kırsal yerleĢmeler 3 tipte görülmektedir (ġekil 2.4) (Tunçdilek, 1967).

(28)

YerleĢmelerin en basit biçimini “yerleĢim çekirdeği” oluĢturur ki bu tip sadece tek bir ev ve eklentisinden meydana gelmektedir. Daha sonra birkaç ev ve eklentilerinin bir araya gelmesi ile oluĢan “konut grubu” ile devam eden kırsal yerleĢmeler büyüklükleri ve araziye dağılma biçimlerine göre toplu, seyrek ve dağınık tip olarak farklılaĢmaktadır (Tunçdilek 1967).

Kırsal yerleĢmelerde konut; üretim, tüketim ve diğer birçok yaĢamsal faaliyetin geçtiği yapılardır. Bu noktada ölçülebilen faktörlerin yanında örf, adet, yaĢam biçimi, kültürel yapı, sosyal iliĢkiler, tarihi iliĢkiler gibi ölçülemeyen faktörlerde gündeme gelmektedir. Plandaki fonksiyonlar, fonksiyonlara hizmet eden mekânlar, bunların büyüklükleri, ıĢıklandırması, birbiriyle iliĢkilerine göre düzenlenmeleri; öncelikle konut içindeki eylemleri, kısacası hayatı göstermektedir (Eminağaoğlu, 2004).

Kent konutu, kiĢinin ve ailenin barınmasını ve konforunu sağlayan bir mekân olmasına karĢın köy konutu, köylünün bütün ekonomik faaliyetlerini sürdürdüğü ve genellikle geniĢ bir alanı iĢgal eden, tarımsal üretim birimidir. BaĢka bir deyiĢle kırsal kesimde tarımsal aile iĢletmesi ve konut bir bütündür (Çınar, 1990).

Kırsal yerleĢmeler mekansal olarak, genel, ortak ve özel mekan olmak üzere üç ayrı mekan tipinin bileĢkesinden oluĢmaktadır (Roberts, 1996). Özel mekan ev arazisi olabileceği gibi bağ, bahçe, tarla ve çayır gibi özel tarım mülkiyetleri de olabilir. Özel mekanlar genellikle çit, ağaç, canlı veya kuru çalı veya bahçe duvarı ile diğer mekanlardan ayrılmaktadır. Ortak mekan, hem aile bireylerinin hem de dıĢarıdan gelen bireylerin kullandığı avlu veya evin giriĢ mekanı olarak tanımlanabilir. Genel mekan ise avlunun dıĢında kalan sokak ve diğer kamusal mekanlardır.

Kırsal konutun mekanlarını bir diğer tanımlama biçimi; Ġç alan ve dıĢ alan kavramıdır. Ġç alan ve dıĢ alan kavramı incelenen mekanların bütününe göre değiĢmektedir. Konut grubundan oluĢan aile tarım iĢletmesi inceleniyorsa dıĢ alan sokak, iç alan ise konut grubudur. Konut ve avlu bütünü inceleniyor ise dıĢ alan avlu, iç alan ise konuttur. Sadece konut kendi içinde inceleniyor ise dıĢ alan hayat, iç alan ise mabeyin ve odalardır (ġekil 2.5).

(29)

1 2 3 ġekil 2.5: Ġç alan-dıĢ alan iliĢkisi

AraĢtırma alanı içerisinde kırsal yerleĢmelerde konut ve eklentileri bir bütün olarak ele alınmakta konut yerleĢimin çekirdeği, yardımcı mekanlar ise müĢtemilat mekanları olarak kabul edilmektedir. Genellikle tüm mekanlar bir avlu etrafında toplanmaktadırlar. Konut(iç alan), servis mekanları-müĢtemilat (iç alan) ve avlu (dıĢ alan) kırsal konutun bileĢenlerini oluĢturmaktadır. Bu mekanlar büyüklük, mekan sayısı ve tipoloji bakımından çeĢitlenmektedirler.

a)Konut

Kırsal yerleĢimin ana çekirdeği konuttur, kırsal konutun en basit ve en temel plan tipi, S. H. Eldem’in sınıflandırmasına göre, mabeynsiz plan tipidir. Bu plan tipi düzen ve iĢlev bakımından 3 direkli keçi kılından yapılan yörük çadırları (kara çadır) ile benzerlik gösterir. Anadolu’da göçebe hayattan yerleĢik hayata geçiĢte ilk kullanılan mekân kurgusu olarak kabul edilebilir (ġekil 2.6) (Köse, 1991). Ġlk kırsal konut, ulu ağaç ve ocak ile tanımlanan bir avlu etrafına mabeynli ve mabeynsiz düzende konutun eklenmesi ile oluĢmuĢtur.

ġekil 2.6: Teorik ilkel Türk evi düzeni (Köse, 1991)

Türkiye’nin farklı bölgelerinde dıĢ mabeynli, tek veya iki odalı plan tipi en sık rastlanan geleneksel kırsal ev planı tipidir. Bir sonraki geliĢim aĢaması, çevreye adaptasyon sonucu bazen dıĢ mabeynin yan ve/veya ön kenarlarının sağırlaĢtırılmasıyla

(30)

Kırsal konutun bileĢenleri oda/odalar, mabeyin ve hayattır. Odalar fonksiyon ve biçim bakımından birbirlerine benzemektedir. Her oda yatma, yeme, dinlenme ve misafir ağırlama gibi birçok fonksiyonu karĢılamak üzere çok fonksiyonlu olarak tasarlanmıĢtır, odaların büyüklükleri değiĢebilir fakat nitelikleri aynıdır. (Aydın ve Çınar, 2009; Günay, 1999). Kırsal konutta odalar iklimsel faktörlerden dolayı yaz odası ve kıĢ odası olarak tanımlanmaktadırlar. Yaz odası hiç güneĢ görmeyen konutun kuzey cephesinde, kıĢ odası ise konutun güney cephesinde güneĢ gören bir yerde konumlanmaktadır (Çınar, 1990).

“Oda”, her zaman dıĢarıdan en çok yalıtılmıĢ olan elemandır. Çok belirgin bir biçimleniĢi ve elemanları vardır. GiriĢ sekisi ve genellikle bunu devamı olan yüklük duvarı (varsa gusülhane bu duvarda yer alır), ocak duvarı, bir veya bazı durumlarda iki adet olabilen pencere duvarı (önünde sediri ile beraber) odanın belirleyicileridir. Kareye yakın bir planı olan odanın boyutları üç metre civarındadır veya bazı örneklerde dört metreye yaklaĢmaktadır. Kullanım dıĢında odanın büyüklüğünü belirleyen, ahĢabın boyutu ve geçebildiği açıklıktır. Bu tabiki odanın bir yöndeki boyutunun sınırlayıcısıdır. Evin büyüklüğünü, odaların büyüklüğünden çok, oda sayısı belirlemektedir (Yürekli ve Yürekli, 2005).

Her evin nasıl bir gizliliği, korunmuĢluğu varsa her odanın da giriĢinde bir gizlilik vardır. Sofadan bakıldığında içerisi hemen görülmez. Bu tasarım çeĢitli biçimlerde çözülmüĢtür. Odaya giriĢ çoğunlukla odanın bir köĢesinden olur (ġekil 2.7).

ġekil 2.7: Kırsal konutta odanın gizliliğini sağlayan giriĢ çözümleri (Günay, 1999)

“Hayat” biçimleniĢ olarak odaların arasında kalan ve onların belirlediği bir yerdir. Ġç alan ile dıĢ alan, avlu ile mabeyin, özel ile genel arasında kalan bu yer

(31)

yaĢantının büyük bölümünün geçtiği yerdir. Bu yer bir ara yerdir, ne içerisi ne de dıĢarısıdır (Yürekli ve Yürekli, 2005).

Günay 1999’a göre hayatın zemini çoğunlukla topraktır. Hayat eğer taĢ kaplıysa taĢlık adını alır. Hayattan bir merdivenle üst kata çıkılabilir ve hayatın bir ya da iki yanı dıĢarı bakar.

“Mabeyin” geleneksel Türk evinde sofa veya eyvan olarak da adlandırılmaktadır. Kırsal konutta mabeyin, odaları birleĢtiren ve evin biçimleniĢinde etkili olan en önemli öğedir. Odanın önünde bir hizmet alanı veya odalar arası ortak kullanım alanı mabeyindir. Kırsal konut çekirdek planı, oda ve önündeki mabeyin biriminden oluĢmuĢtur ve bu çekirdek planın birbirini kesen iki aksın kenarlarına eklenmesi ile diğer konut planları geliĢmiĢtir (Eldem, 1968).

b)Servis mekanları (MüĢtemilat)

Servis mekanları, konumları ile avluyu tanımlayan ve avlu ile beraber konuta hizmet eden mekanlardır. MüĢtemilat olarak da adlandırılan mekanlar, ahır, kümes, samanlık, ocak (mutfak/tandır), ambar ve tuvalet vb. mekanlardır. Mutfak, ocak mekanları konuta yakın konumlanırken, tuvalet, ahır gibi mekanlar konuta uzak konumlanmaktadır.

Mutfak, Anadolu’daki kırsal konutların ilk örneklerinde mabeynin önemli bir parçası olarak yer almaktadır. Ocak ve ocak baĢı ile bir bütün olarak mabeynin içinde yer almakta ve tüm konutun ısınma eylemine de cevap vermektedir. Daha sonraları ise diğer odalar gibi mabeyinden ayrı bir oda olarak ayrılmıĢ böylelikle hem dıĢ mekanla iliĢkisi olan hem de diğer odaları duman ve kokudan koruyan bir mekan haline dönüĢmüĢtür. Son zamanlarda ise mutfak, konutun dıĢında ayrı bir mekan olarak görülmektedir (Çınar, 1990)

Konuttan ayrı olarak kullanılan mutfak mekanı, sadece yemek piĢirilen bir alan değil aynı zamanda gıdaların depolanma iĢlevini de üstlenmekte veya mutfağa ek bir mekan ilave edilerek gıdalar burada saklanmaktadır.

Mutfağın bir elemanı olan tandır genellikle avlunun bir köĢesinde yer alır ve genellikle ekmek yapmak amacıyla kullanılmaktadır.

c)Avlu

Kırsal konutu yapısal olarak inceleyen araĢtırmalarda, konutun bileĢenleri ve mimari özellikleri açıklanmaktadır. Bu araĢtırmalardan avlu ile ilgili olarak ortaya çıkan sonuç, genel olarak kırsal konutun mutlaka bir avlu içerdiği, evin ön cephesinin sokağa

(32)

değil avluya açıldığı ve avlunun duvar ile çevrili olduğudur (Eldem, 1968; Atalay, 1994; Roberts, 1996; Tunçdilek, 1967; Çınar, 1990). Ayrıca avlunun biçimlenmesinde mahremiyet anlayıĢının en önemli belirleyici olduğu, hayatın geçtiği konutun ve avlunun bahçe duvarları ile dıĢ dünyadan tecrit edilmeye çalıĢıldığı vurgulanmaktadır (Günay, 1999; Köse, 2007; Küçükerman, 1991).

Birkaç konut ve eklentisinin ortak bir avlu (ortak kullanım alanı) etrafında toplanması ile bir düzen oluĢmaktadır (ġekil 2.8). Bu yerleĢim birimi içindeki ailelerin arasında kan bağı ve yoğun sosyal iliĢkiler vardır. Dolayısı ile gruplar arasında yabancı olmadığı için içe kapanıklık söz konusu değildir. Çadır düzeninde de olduğu gibi baĢlangıçta ev veya evler önündeki avlu sınırları belirli değil iken, sosyoekonomik ve sosyokültürel değiĢme ve özellikle nüfus artıĢına bağlı olarak avluların sınırları belirlenmiĢtir (Köse, 1991).

ġekil 2.8: Geleneksel kırsal yerleĢme düzeni ,Çanakkale-Ezine-YavaĢlar köyü (Köse, 1991)

Kırsal yerleĢmelerde avlunun sınırları kimi zaman konut ve eklentileri ile kimi zaman ise duvarlar ile sınırlanmaktadır. Duvarlar hem mülkiyet sınırını hem de özel alanı tanımlayan elemanlardır. Ayrıca yabancı hayvanların giriĢini ve avlu içindeki hayvanların kaçmasını engelleyen bir görevi de vardır. Sınırlayıcı ve belirleyici etkisi olan avlu duvarı, genellikle çevrede kolay bulunan malzeme olan taĢ ve toprak dolgu ile örülmektedir.

Avlu duvarı, özel mekanı genel mekandan, dıĢ alanı iç alandan ve aile hayatını toplumsal hayattan ayıran sınırdır (Köse, 2007). Avlu, içerisinde hayvanların barınma birimleri, tarımsal ürünlerin depolama birimleri, mutfak, ocak, tuvalet ve samanlık mekanlarının ve ayrıca tarımsal alet ve makinelerin yer aldığı bir ortak alandır.

(33)

Genellikle yaz aylarında günlük iĢlerin yapıldığı (ekmek yapımı, çamaĢır, bulaĢık vb.) ve tüm hayatın geçtiği yerdir.

Kırsal konut ve bileĢenleri, bulundukları bölgenin coğrafik ve kültürel özellikleri ile farklı mekansal organizasyonlar oluĢturmaktadırlar. ġekil 2.9’da yola yönelik, çıkmaz sokaklı, yola dik ve grup tipi yerleĢme örüntüleri görülmektedir.

ġekil 2.9: Konut-yerleĢme örüntüleri (Lynch, 1972)

2.3. Kırsal Konutlarda Mekan Organizasyonu

Kırsal yerleĢmelerde mekan organizasyonu, konutun ve avlunun giriĢine göre düzenlenmektedir. Konutun ve avlunun giriĢi genellikle güney veya doğu yönünden olmaktadır. Bu durum özellikle kıĢ aylarında olumsuz hava koĢullarını azaltıcı etki sağlamaktadır (Aydın ve Çınar, 2009) (ġekil 2.10).

ġekil 2.10: Kırsal konut bileĢenlerinin yerleĢim tipolojileri (Aydın ve Çınar, 2009).

Konutun giriĢi genellikle avludandır ve bölümleri, oda, mabeyin ve hayat, buna göre konumlanmaktadır. Odaların dıĢ mekan ile iliĢkisi mabeyin ve hayat mekanı ile olmaktadır. Odaların sayısı, mabeynin açık veya kapalı oluĢu, hayat mekanının açıklık durumu ve giriĢlerin konumu farklı plan tipolojilerini oluĢturmaktadır.

(34)

ġekil 2.11 ve 2.12 de Orta Anadolu Bölgesi kırsal konutlarına ait farklı plan tipolojileri görülmektedir.

ġekil 2.11: Kırsal konut bölümlerinin farklı plan tipolojileri (Aydın ve Çınar, 2009)

ġekil 2.12: Orta Anadolu kırsal konutlarının plan tipolojileri (Çınar, 1990)

ġekil 2.13’de Karadeniz bölgesinde bulunan kırsal konutların plan tipolojileri görülmektedir. DıĢ, orta ve iç mabeynli plan tipleri olduğu gibi hem iç hem dıĢ mabeynli plan tiplerine de rastlanmaktadır.

ġekil 2.13: Karadeniz bölgesi kırsal konutlarının plan tipolojileri (Kantar, 1998)

Doğu Azerbaycan’daki kırsal konutlar ise, mabeynin biçimine ve giriĢlerin konumuna göre farklılaĢan plan tipolojilerine sahiptir.

Referanslar

Benzer Belgeler

In the nucleic acid binding nuclear protein fraction, three of the nuclear proteins, NCL, PARP1 and DDIT, displayed significant changes in their expression levels

Olur olmaz kitabı almayınca da hangisi iyidir, hangisi kötüdür, nasıl anlayacaksınız. Benim de şu sorduğuma

İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinin 7’nci maddesinde fazla çalışma yapılamayacak işler; 8’inci

[r]

Werners yaklaşımında kısıtlayıcıların üyelik fonksiyonları karar verici tarafından belirlenebilmesine rağmen, kısıtlayıcıların bulanık olmasından ötürü,

Deney ve kontrol grubunun ön test ile son test arasındaki farkların gruplar arası karşılaştırması yapıldığına istatistiksel analiz sonucunda; 50 metre

Tüm bu bulgular ýþýðýnda geliþimsel bozukluðun bir göstergesi olabile- cek nörolojik silik iþaretlerle negatif belirtiler arasýnda özellikle erken baþlangýçlý