~rr-so'ookx
.,
Muhsin Ertuğrul
masasının başındaydı
M
U H SİN E R T U Ğ - RUL'u çok az gördüm, birlikte geçirdiğim en uzun zaman,"Bir Sanatçının 2 4 Saati" röportajını yaptığım saatlerdi. Hiç kuşkusuz, kitaplarını okudum, Şakir
E czacıb aşı'n d an birçok anısını dinledim.
TÜ R V A K 'ta Muhsin Ertuğrul köşesini
gezerken, bir sanatçının
BUGÜN
kimliğini yaratan küçük ?hiz^nehVr ayrıntıların önemini bilmemkaçıncı kez fark ettim.
Daktilosu, iskemlesi, elbiseleri, şapka ve bastonları, isminin, soyadının baş harfleri işlenmiş şapkaları, mendil leri. Eşi Devlet Tiyatrosu ve Opera sa natçısı Handan Uran Ertuğrul bağış lamış bunları. Sanatçı eşleri sanatçı olunca, onların inceliği sayesinde nice belgeyi, bilgiyi görebiliyoruz.
★ ★ ★
İLK sorum şu oldu beni gezdirenle- re: Kitaplığınız nerede? Ulvi Uraz'ın
adı verilmiş kitaplığa. Piyanist eşi Sel çuk Uraz bağışlamış.
Fuat Özkınay Sinema Makinele ri Salonu, öğrencilerin, sinemacıların, teknolojiye meraklı olanların uzun süre inceleyeceği bir salon.
Lütfi Ö.Akad Sinema
Salonu'nda; çocukluğumun kömürlü sinema makinelerinden bugüne gelişin öyküsü makinelerde okunuyor.
Adnan Öztrak Televizyon Salonu'na adım attığımda, geçmişteki radyo aletleriyle, pikaplarla
karşılaştığımda, sessiz dostlarıma gülümsedim. Onlar yıllarca benim sesimi başkalarına ilettiler.
Kayıtlann yapıldığı Ampex teypler, herkesin elinde makara odadan odaya koşuşturmalar, televizyonun o yorucu, aynntılı çekimine karşılık, her şeyi bir
Nagra teybe konuştuğumuz radyolu günler. Ve dostum RCA marka mikrofonlar.
Sinem a ve tiyatro dünyasından, kimi aramızdan aynlan kimi bugün de sahnede, ekranda ya da beyaz perdede
PAZAR
gördüğümüz aktörler, akt risler... Siyah-beyaz fotoğ- raflanna bakarken, adeta varolanlarla selâmlaştım.
Çoğunu film kareleri ya da tiyatro sahnelerinden anımsıyorum. Fotoğraflan- na baktığımda, onlan birden hatırladığım roldeki kostü mü giydirerek gözümün önünde canlandırıyorum.
Sinem a, tiyatro dünyasına emek veren bütün adların fotoğrafları, afişlerini gördükçe bugünle dün arasındaki köprünün üstünde yürüyorum.
Canlandırılmış bir sinema, tiyatro tarihini yeniden yaşıyorum.
★ ★ ★
TÜRVAK-Türker İnanoğlu Vakfı Sinema ve Televizyon Müzesi'ni
gezdim cuma günü, öğrencilerin sorulannı yanıtladım. Yukardaki satırlarda izlenimlerimi aktardım. Belgelerin, bilgilerin, sanatçı eşyasının kuşaktan kuşağa devredilebil- mesi için müzelerin, özel meslek müzelerinin önemini hep savunurum.
Vakfın kurucusu ve başkanı Türker İnanoğlu, 5 0 yıllık sinema
deneyimlerini, gördüklerini, yaşadıklannı gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla bu müzeyi kurmuş.
¡ki kattan ibaret müze büyütülüyor.
İnanoğlu, Beyoğlu'nda satın aldığı büyük bir binaya taşıyacakmış müzeyi. Çünkü sergilenenlerin beş misli yersizlikten depolarda duruyormuş.
Ne güzel. Sinemadan aldığını, sinemaya veren bir anlayış.
TÜRVAK kitaplar da çıkarıyor. Biri
Giovanni Scognamillo'nın
hazırladığı, Türker İnanoğlu'nun
otobiyografik kitabı Bay Sinema
(Doğan Kitap), İnanoğlu'nun
hazırladığı 55.55 Afişle Türk Sineması (Kabalcı Kitabevi). Baha Gelenbevi, Osman F. Seden, Türkiye'de Müzikal ve Operetler
kitapları da yayına hazırlanıyor.
★ ★ ★
Ö Z EL müzeler; bizim sanat, edebi yat tarihimizin en önemli durakları.