• Sonuç bulunamadı

Geriatric Syndromes

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Geriatric Syndromes"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Geriatrik Sendromlar

Geriatric Syndromes

Ö Özzeett

Son y›llarda, klinisyenler ve araflt›rmac›lar aras›nda geriatrik sendromlara karfl› ilgide art›fl görülmektedir. Düflkünlük, deliryum, üriner inkontinans, bafl dönmesi, düflme, uyku problemleri, malnutrisyon, a¤r› ve ihmal gibi geriatrik sendromlar multifaktöriyel olup, klinik pratikte oldukça kötü sonuçlar ve morbidite ile iliflkilendirilmektedir. Yafll› kiflilerde, özellikle de düflkün yafll›lar-da oldukça yayg›n olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bununla beraber, as›l geriat-rik sendrom anlay›fl› hala tam olarak tan›mlanamam›flt›r. Bu makale, literatür ›fl›¤›nda geriatrik sendromlar›n de¤erlendirmesini ve özelliklerini gözden ge-çirecektir.Türk Fiz T›p Rehab Derg 2009; 55 Özel Say› 2: 57-61.

A

Annaahhttaarr KKeelliimmeelleerr:: Geriatrik sendromlar

S

Suummmmaarryy

In recent years, clinicians and researchers have shown increasing interest in geriatric syndromes. Geriatric syndromes such as frailty, delirium, urinary incontinence, dizziness, falls, sleep problems, malnutrition, pain, self-neglect are multifactorial, and associated with substantial morbidity and poor outcomes in clinical practice. They are highly prevalent in older adults, especially frail older people. Nevertheless, the concept of central geriatric syndrome has remained poorly defined. This article, based on a review of the literature, discusses the assessment and the characteristics of geriatric syndromes. Turk J Phys Med Rehab 2009; 55 Suppl 2: 57-61. K

Keeyy WWoorrddss:: Geriatric syndromes Sibel EY‹GÖR

Ege Üniversitesi T›p Fakültesi, Fiziksel T›p ve Rehabilitasyon Anabilim Dal›, ‹zmir, Türkiye

Y

Yaazz››flflmmaa AAddrreessii//AAddddrreessss ffoorr CCoorrrreessppoonnddeennccee:: Dr. Sibel Eyigör, Ege Üniversitesi T›p Fakültesi, Fiziksel T›p ve Rehabilitasyon Anabilim Dal›, 35100, Bornova, ‹zmir, Türkiye Tel.: +90 232 390 36 87 E-posta: eyigor@hotmail.com GGeelliiflfl ttaarriihhii//RReecceeiivveedd:: Eylül/September 2009 KKaabbuull ttaarriihhii//AAcccceepptteedd:: Ekim/October 2009

G

Giirriifl

“Geriatrik Sendrom”, ileri yafl kiflilerde hastal›k grubuna girme-yen klinik durumlar› tan›mlamak için ortaya konmufl bir terimdir. Li-teratürde farkl›l›klar görülmekle birlikte, deliryum, düflme, inkonti-nans, bafl dönmesi, senkop, düflkünlük, uyku sorunlar›, a¤r› gibi pek çok yayg›n klinik durum, “Geriatrik Sendrom” olarak s›n›flanmakta-d›r (1,2). 65 yafl ve üzeri kiflilerin %49,9’unda 1 veya daha fazla geri-atrik sendrom oldu¤u bildirilmektedir. Bu derecede yayg›n olmas›na karfl›n, “Geriatrik Sendrom” kavram›n›n tan›mlanmas› halen yeter-siz kalmaktad›r. Bu s›n›f içinde yer alan klinik durumlar, oldukça he-terojendir ve ortak klinik özellikler göstermektedirler. Sendromlar›n klinik yans›malar› altta yatan patoloji ve organ ile iliflkisiz olabilmek-tedir. Örne¤in; idrar yolu enfeksiyonunun deliryum tablosu yaratma-s› ve nörolojik semptomlara neden olmayaratma-s› gibi. Bu durum tan› ve te-davide geç kal›nmas›na neden olabilmektedir. Bazen de, yaflam ka-litesi aç›s›ndan çok önemli olabilen bu klinik durumlar, sa¤l›k perso-neli taraf›ndan yafllanman›n do¤al süreci olarak kabul edilmekte ve sa¤l›k sorunu olarak kabul edilmemektedir (1,2). Yafllanan toplum-lardaki as›l sorun da, bu noktadan sonra bafllamaktad›r.

Geriatrik Sendrom için s›n›flama kriterleri ile ilgili bir tak›m tart›fl-malar yap›lmaktad›r. Genel olarak “Geriatrik Sendrom”; multipl etiyo-lojik faktörlerin etkisiyle, patogenetik yollar›n birbirini etkilemesi so-nucu, farkl› klinik tablolar›n birleflmesi ile ortaya ç›kan hastal›k duru-mu olarak belirtilmektedir (1,2). fiekil 1’de (1) görülen tüm faktörler birbirleri ile s›k› iliflki içindedirler. Bu sendromlar›n ortak özellikleri; yayg›n, yüksek derecede morbidite ile iliflkili, baz› vakalarda önlene-bilir olmalar› ve risk faktörlerinin ortaya konulmufl olmas›d›r. Bu sen-dromlar›n hepsi için, ileri yafl, fonksiyonel ve kognitif bozulma ve mo-bilitede azalma belirgin risk faktörü olarak say›lmaktad›r (1-3).

Geriatrik sendromu olan yafll›larda, genel sa¤l›k durumu ve fiziksel performansta belirgin olarak azalma ve günlük yaflam aktivitelerinde bozulma oldu¤u belirtilmektedir. Geriatrik Sen-dromlar, hastanede kal›fl süresini uzatmakta, kuruma yat›fla ve-ya kurumdaki genel durumunda de¤iflikli¤e (daha ba¤›ml› du-rum) neden olmaktad›r (1-3). Geriatrik sendromlar›n, mortalite ve morbidite düzeyi göz önüne al›n›rsa koruyucu önlemlerin ye-ri daha iyi anlafl›lacakt›r. Bu bölümde, klinik prati¤imizde s›k kar-fl›lafl›lan Geriatrik Sendrom’un baz›lar›na k›saca girifl yap›lacak ve takip eden di¤er bölümlerde ayr›nt›l› olarak ele al›nacakt›r.

(2)

11.. D

üfl

flk

ün

nllü

ük

k ((F

Frra

aiilltty

y))

Son 30 y›l içinde “düflkün yafll›” bafll›kl› pek çok makaleye konu olan bir klinik tablodur. 65 yafl üstü kiflilerin %7’sinde, 80 yafl üstü kiflilerin %30’unda bu sendroma rastlanmaktad›r (3). Pek çok iliflkili sistemde bozulmaya ba¤l›, oluflan strese artm›fl hassasiyet olarak tan›mlanmaktad›r (4,5,6). Düflkün yafll›lar›n, hastal›klara, immobiliteye, düflmelere, hastaneye yat›fl ve ölüme ba¤l› strese dayan›kl›l›¤› daha azd›r. Çok say›da tan›mlama orta-ya konulmuflsa da hiçbiri alt›n standard olarak kabul edilmemifl-tir (3). Ço¤u tan›mlamada, ayr› bir sendrom olarak ele al›nm›fl olup, fonksiyonda, güçte ve fizyolojik rezervde kay›p, hastal›k ve ölüme karfl› duyarl›l›k art›fl› aç›klamas› yer almaktad›r. Ço¤u ta-n›mlama yine, mobilite, güç, dayan›kl›l›k, beslenme ve fizik akti-vite gibi klinik parçalar› ve kognitif bozulma ve depresyonu içer-mektedir. Beslenme yetersizli¤i, ba¤›ml›l›k, uzam›fl yatak istira-hati, bas›nç yaras›, yürüme bozuklu¤u, genel güçsüzlük, çok ile-ri yafl, kilo kayb›, anoreksi, düflme korkusu, demans, kalça k›r›¤›, deliryum, konfüzyon, ev d›fl›na az ç›kma ve çoklu ilaç kullan›m› düflkünlü¤ün özellikleri olarak tan›mlanm›flt›r (3-6).

Fiziksel, psikolojik-kognitif ve sosyal yönü olan, çok yönlü bir sendrom olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r (5). Ancak flu zamana ka-dar en çok araflt›rma fiziksel yönü üzerine yo¤unlaflt›¤›ndan, di-¤er iki alan halen keflfedilmemifl durumdad›r. Fiziksel düflkünlük durumu ise; kilo kayb› ve sarkopeni ile birlikte ciddi vücut kütle kayb› (büzülme, küçülme), el s›kma gücünde azalma, dayan›kl›-l›kta azalma, bitkinlik, yavafl motor performans (yürüme h›z›nda azalma, azalm›fl denge) ve düflük enerji tüketimi ve iliflkili düflük fizik aktivite olarak tan›mlanmaktad›r (4). Bu konu üzerine yo-¤unlaflan araflt›rmac›lar, sendromun erken evrede tan›nmas›n›n zor oldu¤unu, bilinen bir kronik hastal›¤› yoksa klinik pratikte ta-n›nmad›¤› yönünde görüfller bildirmektedir (5,7). Fizyolojik ka-pasitede azalma, organ fonksiyonlar›nda bozulma, fonksiyonel kapasite kayb› yafllanman›n karakteristik özelliklerinden oldu¤u için, baz› yazarlara göre kesin olarak, ileri evre yafllanmay› düfl-künlükten ay›rmak oldukça zordur (5,7).

Pek çok patofizyolojik süreç düflkünlük geliflimi ile iliflkili gö-rünmektedir. Beslenme sorunlar› (günlük enerji al›m› 21 kcal/kg, düflük protein al›m›), düflük vitamin E düzeyleri, Vitamin B12, D ve alfa-tokoferol eksikli¤i, artm›fl CRP ve pro-inflamatuvar sitokinler, vücut ya¤ kütlesi, yüksek vücut a¤›rl›¤›, santral obezite, sarkope-ni, metabolik sendrom, testosteron, büyüme hormonu ve insülin büyüme hormonu gibi hormonlardaki yaflla görülen de¤ifliklikle-rin patofizyolojide rolü oldu¤u düflünülmektedir (3-5).

Düflkünlü¤ün tan›s›n›n nas›l olaca¤› henüz ortaya konamam›fl-t›r. 2001 y›l›nda Fried ve ark. gelifltirdi¤i fenotipik tan› kriterleri (Tablo 1) (5,8) ve 2005 y›l›nda Rockwood ve ark. ortaya koydu¤u “Düflkünlük ‹ndeksi” (5,9) baz› çal›flmalarda kullan›lmaya bafllan-m›flt›r. Fried kriterleri fiziksel özelliklere, Düflkünlük ‹ndeksi ise 70 sorunun skorland›¤› farkl› alanlara yönelmifl durumdad›r. Ancak hangisinin tercih edilece¤ine henüz karar verilememifltir (5).

Düflkünlük ile koroner kalp hastal›¤›, Parkinson, inme, Alz-heimer, derin ven trombozu, özofajit gibi klinik pek çok hastal›k aras›nda iliflkili oldu¤u ortaya konmufltur. Sarkopeni ile iliflkisi de mutlaka ak›lda tutulmal›d›r (5,7).

Günümüzde bu sendromla ilgili çal›flmalara ilgi giderek art-maktad›r. Hastal›k, di¤er pek çok geriatrik sendromla birlikte ge-liflti¤i için neden ve sonuç iliflkisi yap›lamamaktad›r. Bu da risk fak-törlerinin ortaya konulmas›n› güçlefltirmektedir. fiu ana kadar ne patofizyoloji, ne tan› ne de tedavi ile ilgili kabul gören veriler or-taya konamam›flt›r. Medikal tedavi aç›s›ndan en zorlu tablolardan birisidir. Bu sendrom ve risklerine karfl› duyarl›l›¤›n artmas›, bu hastalara daha etkin flekilde yard›mc› olmam›za ve yan etkilerin azalmas›na neden olacakt›r. Son veriler düflkünlük fenotipinin ge-ri dönüflümü ve/veya önlenmesi fikge-rini desteklemektedir. Fizik ak-tivite ve egzersiz, hormon replasman tedavisi, beslenme kontrolu ve ek hastal›klar›n tedavisinin tedavide etkin olabilece¤i yönünde düflüncelerle ilgili çal›flmalar halen devam etmektedir (5,7).

2

2.. ‹‹n

nk

ko

on

nttiin

na

an

ns

s

‹drar inkontinans› ileri yafl grubunda oldukça s›k rastlanan ancak di¤er geriatrik sendromlara göre, göz ard› edilen bir kli-nik tablodur. Kad›nlarda %15-34, erkeklerde %7-15 oranlar›nda görüldü¤ü bildirilmektedir (1,10). ‹nkontinans, klinik, psikolojik ve sosyal yönden kiflinin yaflam› önemli derecede etkileyen bir tablodur. Anksiyete, depresyon, ba¤›ml›l›k ve sosyal izolasyon riski oluflturmaktad›r. Düflmelerle iliflkisi ortaya konmufltur. Gün içindeki anormal uyku 2 kat, afl›r› s›k›flma inkontinans› ise 1,76 kat düflme riskini artt›rmaktad›r (11). Kiflinin bak›ma muhtaç ha-le gelmesi, tedavi (ped, bez, ilaç, cihaz, cerrahi) ve komplikasyon masraflar›, üretkenli¤inin azalmas› nedeniyle, bu klinik tablo ile ilgili maliyet hesaplar› da oldukça yüksek ç›kmaktad›r (10,12).

Hem yaflam kalitesi hem de düflmeler nedeniyle, inkontinans te-davisi konusunda sa¤l›k personelinin bilinçlendirilmesi gerekmekte-dir. Tedavide amaçlar, sa¤l›kl› mesane ve barsak al›flkanl›¤› olufltu-rulmas›, koruyucu önlemler, kaçaklar›n say›s›n›n azalt›lmas›, idrar kaç›rman›n olumsuz etkilerinin önlenmesi ve yaflam kalitesinin art-t›r›lmas›d›r. Sonuçta, etkin ve do¤ru tan› sonras› pek çok hasta non-invaziv tedavi seçenekleri ile baflar›l› flekilde tedavi edilebilmektedir.

3

3.. U

Uy

yk

ku

u B

Bo

oz

zu

uk

kllu

uk

klla

arr››

‹leri yafllarda uyku problemleri oldukça yayg›n olarak görül-mektedir. Uyku problemleri, do¤al yafllanma sürecindeki fizyolo-jik de¤ifliklikler, altta uyku hastal›¤› olmas›, sirkadiyen ritm de¤i-fliklikleri, medikal ve psikiyatrik hastal›klar, ilaçlar, alkol ve kafe-in tüketimi ve olumsuz uyku al›flkanl›klar› ile iliflkili görünmekte-dir. Uyku yoksunlu¤u, kognitif ve motor performans ve duygu durum üzerine olumsuz etki yaratmaktad›r. Uyku yoksunlu¤u veya bölünmesine ba¤l› ortaya ç›kan, dikkatte, uyaranlar› anla-yabilme kabiliyetinde ve uyan›kl›kta azalma, ayak tak›lmas› ve düflmeler ile sonuçlanabilmektedir (12-14).

Ortak risk faktörleri G GEERR‹‹AATTRR‹‹KK SSEENNDDRROOMMLLAARR l‹nkontinans lDüflme lBas›nç ülseri lDeliryum lFonksiyonel bozulma vb. Düflkün yafll› * * Özürlülük/ba¤›ml›l›k * * Bak›mevi * * Ölüm

(3)

Yüzde elliden fazla yafll›da uykusuzluk problemi vard›r. Din-lenmemifl uyanma, erken kalkma, uykuya dalmada güçlük, gün-düz uyuklama, gece s›k uyanma en s›k ortaya konan flikayetler-dir. Hastane ortam› (vital bulgular›n s›k kontrolü, di¤er hastala-r›n ve hastanedeki cihazlahastala-r›n gürültüsü veya kronik hastal›¤›n neden oldu¤u depresyon) uyku bozuklu¤una yol açabilmekte ve yafll› hastan›n gün boyunca halsiz kalmas›na neden olmaktad›r (15). Uyku bozuklu¤una efllik eden baflka patolojilerin olup olma-d›¤› da mutlaka araflt›r›lmal›d›r. Deliryum, ilaç toksisitesi, dep-resyon, anksiyete, huzursuz bacak sendromu, kronik a¤r› sen-dromu, semptomlar›n gece belirginleflti¤i konjestif kalp yetmez-li¤i veya anjina varl›¤› bu aç›dan önemlidir (13).

Uyku sorunlar›n›n etkin tedavisi için öncelikle kiflinin çok yönlü olarak de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Tedavide amaç, morbiditeyi azaltmak ve yaflam kalitesini artt›rmakt›r. Farmako-lojik ve farmakoFarmako-lojik olmayan yöntemler birlikte kullan›lmal›d›r (Tablo 2) (13,14,16).

4

4.. D

De

elliirry

yu

um

m

Yayg›n görülen bu klinik sendrom kendini akut kognitif dis-fonksiyon ve dikkatsizlik ile göstermektedir. Geçmiflte akut ve ge-çici bir tablo olarak tan›mlan›rken, günümüzde art›k kronik ve ka-l›c› olabildi¤i bilinmektedir. Uzun dönemde de kiflide kognitif de-¤iflikliklere neden olmaktad›r. Deliryum ileri yafl grubunda, fonk-siyonel bozulma, ba¤›ms›zl›k kayb›, kuruma yerleflme ve ölüm gi-bi olaylar zincirinin bafllat›c› veya anahtar parças› oldu¤u düflü-nülmektedir. Toplumdaki genel prevalans› %1-2 olmas›na karfl›n genel hastane yat›fl›na bakt›¤›m›zda bu oran %14-24’lere ç›kmak-tad›r. Hastaneye yat›fl döneminde ise, özellikle postoperatif, yo-¤un bak›m, subakut ve palyatif bak›m kliniklerinde, insidans %6’dan %56’lara kadar artabilmektedir. Etiyoloji farkl› ve multi-faktöriyeldir. Risk faktörleri olarak; demans veya kognitif bozuk-luk, ileri yafl, deliryum veya nörolojik hastal›k öyküsü, ek l›klar›n çoklu¤u, erkek cinsiyet, kronik renal veya hepatik hasta-l›k, duysal bozukluk, immobilizasyon, ilaçlar (sedatif hipnotik, narkotik, antikolinerjik, steroid, polifarmasi), akut nörolojik has-tal›k, cerrahi, çevre, a¤r›, emosyonel distres, uyku yoksunlu¤u, metabolik bozukluk say›labilir. Patofizyoloji tam olarak anlafl›lm›fl de¤ildir. Ancak flu andaki kan›tlar; ilaç toksikasyonu, inflamasyon ve akut stres cevaplar›n›n nörotransmisyonda bozulmaya neden olarak deliryum tablosu yaratt›¤› yönündedir. Farkl› klinik tablo-larla karfl›m›za ç›kmaktad›r. Klinik öykü, davran›fl izlemi ve kogni-tif de¤erlendirme ile tan› konabilir. Farkl› ölçekler de tan› için kul-lan›lmaktad›r. Nöroradyolojik de¤erlendirmede, kortikal atrofi, ventriküler dilatasyon ve beyaz cevher lezyonlar› deliryumun be-lirleyicisi olabilmektedir. Önlenebilir ve tedavi edilebilir olmas›na karfl›n, patofizyolojinin tam anlafl›lamamas›, klinik pratikte s›kl›k-la gözden kaçmas› ve tan› konus›kl›k-lamamas› nedeniyle tedavi bafla-r›s› düflüktür. Genellikle tedavi stratejisi koruma ve semptom yö-netimine odaklanm›flt›r (1,17).

5

5.. A

¤rr››

Yaflam süresinin uzamas› sadece mortalite ve morbidite yö-nünden de¤il, yaflayan kiflilerin yaflam kalitesi aç›s›ndan da önemli sorunlar› birlikte getirmektedir. Yap›lan epidemiyolojik çal›flmalar yafll› nüfusun %25-70’inin kronik a¤r› ile bafla ç›kma-ya çal›flt›¤›n› göstermektedir. Buna karfl›n a¤r› prevalans› ile ilgi-li araflt›rmalarda yafl faktörü göz ard› edilmektedir. Bunun nede-ni; a¤r›n›n genellikle yafllanmaya efllik etmesi ve a¤r› ile yafll›l›k iliflkisinin bunun do¤al sonucu olarak görülmesidir (18).

Yafll›lar kronik a¤r› aç›s›ndan önemli bir risk grubu olufltur-maktad›r. Yafll› hastalardaki yayg›n a¤r› sendromlar›n› bilmek, do¤ru tan›y› koyma ve hastay› k›s›tlama riskini azaltma flans› sa¤lamaktad›r. Bu grup hastada özellikle modifiye edilebilen a¤-r› tiplerinden en önemli ikisi bafl ve kas-iskelet a¤a¤-r›s›d›r. Artrit, osteoporoz, lomber stenoz gibi kas iskelet sistemine ait sen-dromlar›n ve bafl a¤r›s›n›n s›kl›¤› yaflla artmaktad›r. 65 yafl üze-ri nüfusun %80-85’inde a¤r›ya predispozan en az bir tane sa¤-l›k problemi oldu¤u ileri sürülmektedir. Tedavi edilmeyen kronik a¤r›, fonksiyonel yeteneklerde azalma, ba¤›ms›zl›k kayb›, yaflam kalitesinde azalma ve depresyon ile sonuçlanabilmektedir (19). A¤r›n›n etkin bir flekilde kontrol alt›na al›nmas›n›n ilk flart› t›b-bi, psikolojik ve sosyal sorunlar›n birlikte multidisipliner olarak ele al›nmas›d›r. Ancak a¤r›y› de¤erlendirecek objektif ölçüm yöntem-leri bulunmamaktad›r. Bu durum de¤erlendirmeyi zorlaflt›rmakta-d›r. Bunun yan›nda yafll› hastalar›n çekingen tav›rlar› da objektivi-teyi etkilemektedir. Yafll›larda a¤r› de¤erlendirmesi, altta yatan sa¤l›k problemleri, iflitme, görme ve alg›lama k›s›tlamalar›, kogni-tif yetersizli¤i, çoklu ilaç kullan›m› ve a¤r› azalt›c› ilaçlara duyarl›-l›k nedeniyle de komplike hale gelmektedir. Hastalar›n ilaçlara ve a¤r›ya karfl› inanc› ve davran›fllar›, sa¤l›k personelinin bilgi eksik-li¤i, kronik a¤r›n›n karmafl›kl›¤› ile ilgili anlama problemi ve kurum-sal sorunlar da katk›da bulunmaktad›r (20).

Kronik a¤r› kiflinin fiziksel, psikolojik, sosyal ve ruhsal haya-t›n›, uyku, ifltah ve günlük yaflam aktivitelerini belirgin olarak et-kilenmektedir. ‹leri yaflta kal›c› a¤r›; depresyon, anksiyete ve

aji-Kafein, sigara, stimulan, alkol ve di¤er ilaçlar› azaltmak veya kullan›m›n› durdurmak

E¤er medikal olarak uygunsa, ö¤leden sonra veya uyku saatinden uzak saatlerde fiziksel aktiviteyi artt›rmak

Uygun saatlerde günefl ›fl›¤›ndan faydalanmay› artt›rmak

Uyuklamalardan kaç›nmak (ö¤len saat 2’den sonra olmamas›, 1 defal›k 30 dakikay› geçmemesi gibi)

‹laçlar›n uyku üzerine etkisini kontrol etmek

Sadece uykulu olunca yata¤a gitmek

Oda s›cakl›¤›n› ayarlamak

Ifl›k ve gürültüyü en düflük seviyeye indirmek

Ac›kma durumunda hafif yiyecekler at›flt›rmak

Uyku zaman› a¤›r menülerden kaç›nmak

Geceleri s›v› k›s›tlamas› yapmak

Düzenli bir programa sahip olmak (uyku, dinlenme, yemek ve egzersiz saatlerini belirleme)

Stresle bafl etme (rahatlama teknikleri, tart›flma ve stresli düflüncelerden kaç›nmak)

Tablo 2. Uyku hijyeninin sa¤lanmas›.

Kilo kayb› 5 kg/y›l

Bitkinlik-tükenmifllik Depresyon skalas›nda CES-D (2 puan)

Güçsüzlük El s›kma gücü (en az %20)

Yürüme h›z› 5 metre (en yavafl %20) Düflük fizik aktivite Kcal/hafta (en düflük %20)

Tan› 3 veya daha fazla kriter

Pre-Tan› 1-2 kriter

(4)

tasyon, sosyalizasyonda azalma, ifltah azalmas›, kilo kayb›-mal-nütrisyon, uyku problemleri, ambulasyonda azalma, sa¤l›k hiz-metlerinin kullan›m ve maliyetinde art›fl, kondisyon bozuklu¤u ve patofizyolojik problemlere (derin ven trombozu, enfeksiyon, bas› yaras›, pulmoner emboli) neden olmaktad›r. A¤r›n›n düflme ile iliflkili olabilece¤i ancak mekanizmas›n›n aç›k olmad›¤› belir-tilmifltir. Kiflinin a¤r› sonras› günlük yaflam aktivitelerinde de¤i-fliklik yapt›¤›, bu de¤iflikli¤in denge ve fiziksel performans kay-b›na neden oldu¤u, bunun yan›nda kullan›lan ilaçlar›n da düflme için tetikleyici olabildi¤i düflünülebilir (18-20).

Yafll› populasyonda a¤r› tedavisi yaflam kalitesini artt›rmak için önemli bir role sahiptir. Yaflla birlikte ortaya ç›kan psikolojik stres ve azalan fonksiyonlarla birlikte a¤r› yaflam kalitesini azal-t›r. Kapsaml›, çok yönlü ve farkl› disiplinleri bir araya getiren bir yaklafl›m etkili tedavinin temel tafl›d›r. Tedavide semptomlar›n kontrolü, bozulan fonksiyonlar›n düzeltilmesi, iyileflmeyi gecik-tiren yap›sal, t›bbi ve psikososyal nedenlerin önlenmesi ve ya-flam kalitesinin düzeltilmesi gibi ana hedeflere ulafl›lmaya çal›-fl›lmal›d›r. Hastan›n fiziksel ve psikolojik semptomlar› göz önüne al›narak kifliye özgü bir tedavi plan› haz›rlanmal›d›r (20).

6

6.. D

üfl

flm

me

elle

err

‹leri yafl grubunun en s›k karfl› karfl›ya kald›¤› en önemli problemlerdendir. Düflme, bu yafl grubunda, mortalite, morbidi-te, azalm›fl fonksiyon ve erken bak›mevlerine yerleflim ile iliflkili görünmektedir. Ço¤u yafll› düflme riski alt›nda oldu¤unu bilme-mekte ve risk faktörlerini tan›mlayamamaktad›r. Ne yaz›k ki, ço-¤u yafll› ancak bir düflme olay› yaflay›p bununla ilgili sakatl›k ve-ya k›s›tl›l›k ve-yaflad›¤› zaman düflmeden korunma ile ilgili önlem-ler almaktad›r (21).

Yafll›lardaki pek çok fizyolojik kay›p düflmeye neden olabil-mektedir. Yafl (özellikle 80 yafl üstü), kad›n olmak, yaln›z yafla-mak, sa¤l›k problemleri, depresyon, uyku sorunlar›, inkontinans, bafl dönmesi, hat›rlama problemi, 3 veya daha fazla medikal problemi olmas›, kötü fiziksel fonksiyon ve mobilite sorunu düfl-me için belirleyici risk faktörleri olarak tan›mlanm›flt›r. En belir-leyici faktör ise, son 6 ayda düflme öyküsü ve düflmelerin tek-rarlanmas› olarak belirtilmifltir. Ancak kiflisel ve çevresel faktör-lerin etkileflimi sonucu düflmeler ortaya ç›kmaktad›r. Tekrarla-yan düflmeler sonucu hastada “düflme sonras› anksiyete sen-dromu” geliflmekte ve immobilizasyon, kas gücü kayb›, yürüme problemi ve izolasyon ile düflme riskinin artmas› sonucu k›s›r bir döngü içine girilmektedir (12,22,23).

Tedavi plan› için risk faktörlerini bilmek önemlidir. Uluslar aras› yafll› dernekleri yafll›larda düflmeleri önlemek, risk faktör-lerini belirlemek ve tedavi plan› için bir tak›m k›lavuzlar haz›rla-m›fllard›r. Bu k›lavuzlardaki öneriler ilgili bölümde tart›fl›lacakt›r.

Toplumun ve sa¤l›k personelinin bu konudaki duyarl›l›¤›n› artt›rmak için tüm dünyada e¤itim ve tan›t›ma yönelik program-lar uygulanmaktad›r. Hastaprogram-lar›n risk de¤erlendirmeleri yap›l-makta ve buna uygun önlemler al›nmaya çal›fl›lyap›l-maktad›r. Ancak bu önlemlere ra¤men bir tak›m k›s›tlay›c› faktörler de bulun-maktad›r. Bir grup sa¤l›k personeli düflmelerin önlenebilir olma-d›¤›n› düflünmektedir. Di¤er bir grup ise, bunu nas›l yapaca¤› ko-nusunda bilgi sahibi de¤ildir. Toplum bilincinin gelifltirilmesi, sa¤l›k sigorta sistemi, kurum ve örgütlemelerin bu konudaki ça-balar› da yetersiz kalabilmektedir (22,23). Ülkemizde bu tür

standart risk de¤erlendirme formlar›n›n kullan›lmamas› ve ev ziyaretlerinin yap›lamamas› önemli bir dezavantajd›r. Bunun ya-n›nda toplumda ve sa¤l›k personelinde sa¤l›kl› yafllanma ve bu-nun aflamalar› ile ilginin bilinç yetersiz say›labilir. Bu konuda ya-p›lacak bilinçlendirme çabalar› gelecek sa¤l›k politikam›z için önem tafl›maktad›r.

7

7.. M

Ma

alln

üttrriis

sy

yo

on

n

Yafll› hastalarda karfl›lafl›lan genel bir problemdir. Düflük ka-lori ve protein al›m› sonucu ortaya ç›kar. Tehlikeli boyutlara ula-fl›ld›¤›nda hastanede kal›fl ve komplikasyonlarla karfl›lafl›l›r. Yafl-l› grupta, gastrointestinal sistem bozukluklar›, kardiyovasküler bozukluklar, bask›lanm›fl immun sistem, kanser, endokrin prob-lemler, uykusuzluk ve depresyon baflta olmak üzere psikolojik sorunlar sonucu kiflinin beslenme durumu de¤ifliklik gösterir ve bazen bu de¤ifliklikler sorun yaratacak boyutlara gelir. ‹leri yafl-ta azalm›fl sindirim ve emilim kapasitesi, azalm›fl yafl-tat ve koku du-yusundan dolay› daha az yemek yendi¤i belirtilmektedir. ‹leri yafllarda ortaya ç›kan azalm›fl kalori gereksinimi, bozulmufl gli-koz tolerans›, serum trigliserid ve kolesterol seviyelerinde yük-selme, yüksel biyolojik de¤erdeki protein gereksinimi, susama yoklu¤u gibi metabolik de¤ifliklikler de göz önünde bulundurul-mal›d›r. Özellikle yaln›z yaflayan yafll›larda bu soruna daha s›k rastlanmaktad›r. Gerekli önlemlerin zaman›nda al›nmas›, olufla-bilecek komplikasyonlar› önleyecektir (24).

8

8.. ‹‹h

hm

ma

all S

Se

en

nd

drro

om

mu

u ((S

Se

ellff--N

Ne

eg

glle

ec

ctt))

‹hmal sendromu, ileri yafl kiflilerde sa¤l›k ve temizli¤e dikkat etmeme, yeteneksiz veya isteksizlikten ileri gelen sorunlar gibi karmafl›k davran›fl sprektrumu ile kendini gösteren bir tablodur. Son dönemde artan ve yeni tan›nmaya bafllayan bu sendrom, yurtd›fl›ndaki yetiflkin koruyucu servislerini en s›k arama neden-leri aras›nda yer almaktad›r. Yeni elde edilen yay›nlar ve veriler bu konuya dikkat çekmeye bafllam›flt›r. Demans depresyon, ob-sesif bozukluk, alkolizm gibi psikiyatrik ve medikal problemler neden olan veya katk›da bulunan faktörler olarak düflünülmek-tedir. Bu sendromun, mental hastal›¤› olan gençlerde görülen kendine bak›m ve davran›fl sorunlar›ndan farkl› bir durum oldu-¤u düflünülmektedir. Örne¤in, ileri yaflta yeni bafllayan ihmal de-mans göstergesi olabilir. Ortaya konan verilerde, tek bir etiyolo-jik faktör ortaya konulamamaktad›r. Yay›nlanan sonuçlar vaka sunumlar› ve kesitsel oldu¤u için, gerçek risk faktörü bilineme-mektedir. Ancak medikal (anemi, enfeksiyon, obesite, malignite, kalp yetmezli¤i, inme, görme-iflitme problemleri) ve psikiyatrik (depresyon, flizofreni, alkolizm, anksiyete) pek çok sorunun te-tikleyici olabildi¤i söylenebilir. Medikal ve psikiyatrik bu prob-lemlerin, medikal, rehabilitatif, sosyal ve davran›flç› tedaviler ile tedavisi s›kl›kla mümkün olabilmektedir. Di¤er geriatrik sen-dromlarla iliflkisine bak›ld›¤›nda, kognitif yetmezlik ve depresif semptomlarla iliflkili oldu¤u belirtilmektedir. Bu hastalar›n fonk-siyonel kapasitelerinde azalma görülse de bunun sendrom ile iliflkisi aç›k de¤ildir. Ancak, bu sendromun mortaliteyi artt›rd›¤› ortaya konmufltur. Sendromu tan›mlay›c› herhangi bir kriter ol-mad›¤› için tan›da zorluklar yaflanmaktad›r. Geriatrik sendrom-lar içinde isimlendirilmesi yeni olsa da, klinik önemi, erken ta-n›nmas› ve risk faktörlerinin ortadan kald›r›lmas› yönüyle he-kimlerde hastal›k bilincinin oluflturulmas› önemlidir (25).

(5)

Geriatrik Sendromlar birbirleri ile neden ve sonuç olarak ya-k›ndan iliflkili olup, koruyucu yaklafl›mlar ve risk faktörlerinin or-tadan kald›r›lmas› ile tedavisi mümkün olabilmektedir. Uzun sü-reler genel toplumda yafll›l›¤›n do¤al sonucu gibi görünen bu kli-nik tablolar›n tan› ve tedavisine yönelik yaklafl›mlar için bilinç-lendirme flartt›r. Gelecek hedefleri olarak:

1. Profesyonel organizasyonlarca geriatrik sendromlar için, kan›ta dayal› k›lavuz ve kriterler oluflturulmas› ve zaman içinde bu k›lavuzlar›n güncellenmesi,

2. Geriatrik sendromlar› tan›ma, tan› koyma, tedavi etmeye yönelik olarak, bu k›lavuz ve kriterlerin klinik prati¤e uygulan-mas› ve koruyucu önlemler al›nuygulan-mas›,

3. Oluflturulan klinik k›lavuz ve programlar›n› yürürlü¤e koy-mak için, lokal tan›t›m projelerine ihtiyaç duyuldu¤u ve sa¤l›k personelinin bu konudaki duyarl›l›¤›n›n artt›r›lmas› gerekti¤i unutulmamal›d›r.

K

Ka

ay

yn

na

ak

klla

arr

1. Inouye SK, Studenski S, Tinetti ME, Kuchel GA. Geriatric syndromes: clinical, research, and policy implications of a core geriatric con-cept. J Am Geriatr Soc 2007;55:780-91. [Abstract] / [PDF]

2. Cigolle CT, Langa KM, Kabeto MU, Tian Z, Blaum CS. Geriatric con-ditions and disability: the health and retirement study. Ann Intern Med 2007;147:156-64. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

3. Topinková E. Aging, disability and frailty. Ann Nutr Metab 2008;52 Suppl 1:6-11. [Abstract] / [PDF]

4. Espinoza S, Walston JD. Frailty in older adults: insights and inter-ventions. Cleve Clin J Med 2005;72:1105-12. [PDF]

5. Bauer JM, Sieber CC. Sarcopenia and frailty: a clinician's controver-sial point of view. Exp Gerontol 2008;43:674-8. [Abstract] / [PDF] 6. Afilalo J, Karunananthan S, Eisenberg MJ, Alexander KP, Bergman

H. Role of frailty in patients with cardiovascular disease. Am J Car-diol 2009;103:1616-21. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

7. Bergman H, Ferrucci L, Guralnik J, Hogan DB, Hummel S, Karunanant-han S, et al. Frailty: an emerging research and clinical paradigm-issu-es and controversiparadigm-issu-es. J Gerontol A Biol Sci Med Sci 2007;62:731-7. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

8. Fried LP, Tangen CM, Walston J, Newman AB, Hirsch C, Gottdiener J, et al. Cardiovascular Health Study Collaborative Research Group. Frailty in older adults: evidence for a phenotype. J Gerontol A Biol Sci Med Sci 2001;56:146-56. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

9. Rockwood K, Song X, MacKnight C, Bergman H, Hogan DB, McDo-well I, et al. A global clinical measure of fitness and frailty in elderly people. CMAJ 2005;173:489-95. [Abstract] / [Full Text] / [PDF] 10. Gibbs CF, Johnson TM 2nd, Ouslander JG. Office management of

geriatric urinary incontinence. Am J Med 2007;120:211-20. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

11. Teo JS, Briffa NK, Devine A, Dhaliwal SS, Prince RL. Do sleep prob-lems or urinary incontinence predict falls in elderly women? Aust J Physiother 2006;52:19-24. [Abstract] / [PDF]

12. Lawhorne LW, Ouslander JG, Parmelee PA, Resnick B, Calabrese B. Uri-nary incontinence: a neglected geriatric syndrome in nursing facilities. J Am Med Dir Assoc 2008;9:29-35. [Abstract] / [Full Text] / [PDF] 13. Vaz Fragoso CA, Gill TM. Sleep complaints in community-living older

persons: a multifactorial geriatric syndrome. J Am Geriatr Soc 2007;55:1853-66. [Abstract]

14. Cochen V, Arbus C, Soto ME, Villars H, Tiberge M, Montemayor T, et al. Sleep disorders and their impacts on healthy, dependent, and frail older adults. J Nutr Health Aging 2009;13:322-9. [Abstract] / 15. Flaherty JH. Insomnia among hospitalized older persons. Clin

Geri-atr Med 2008;24:51-67. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

16. Kamel NS, Gammack JK. Insomnia in the elderly: cause, approach, and treatment. Am J Med 2006;119:463-9. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

17. Fong TG, Tulebaev SR, Inouye SK. Delirium in elderly adults: diagno-sis, prevention and treatment. Nat Rev Neurol 2009;5:210-20. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

18. Barkin RL, Barkin SJ, Barkin DS. Perception, assessment, treatment, and management of pain in the elderly. Clin Geriatr Med 2005;21:465-90. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

19. Perret DM, Rim J, Cristian A. A geriatrician's guide to the use of the physical modalities in the treatment of pain and dysfunction. Clin Geriatr Med 2006;22:331-54. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

20. Schneider H, Cristian A. Role of rehabilitation medicine in the ma-nagement of pain in older adults. Clin Geriatr Med. 2008;24:313-34. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

21. Swift CG. The role of medical assessment and intervention in the prevention of falls. Age Ageing 2006;35:65-8. [Abstract] / [PDF] 22. Moylan KC, Binder EF. Falls in older adults: risk assessment,

mana-gement and prevention. Am J Med 2007;120:493-7. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

23. Rubenstein LZ. Falls in older people: epidemiology, risk factors and strategies for prevention. Age Ageing 2006;35:37-41. [Abstract] / [PDF]

24. Pepersack T. Nutritional problems in the elderly. Acta Clin Belg 2009;64:85-91. [Abstract]

25. Pavlou MP, Lachs MS. Could self-neglect in older adults be a geriat-ric syndrome? J Am Geriatr Soc 2006;54:831-42. [Abstract] / [Full Text] / [PDF]

Referanslar

Benzer Belgeler

Menopoz poliklini¤ine baflvuran do¤al menopoz olgular›nda menopoz bafllang›ç yafl ortalamas›n›, parite, sigara içimi ve sosyoekonomik durumun menopoz yafl ortalamas›

Tarama testi trizomi 21 ve trizomi 18 için pozitif olan 213 olguya ek olarak eflik de¤eri 1/1000 olan nöral tüp defekti için testi pozitif olan 5 olgu daha mevcuttu.. Bu

Sonuç olarak, herhangi bir yaflta proteinli g›- dalardan kaç›nan bireylerde hafif ya da a¤›r kli- nik bulgular›n ve epizodik nörolojik tablolar›n varl›¤›nda,

Hemodiyaliz süresinin HCV seroprevalans›na et- kisinin araflt›r›ld›¤› bu çal›flmada, üç merkezde (Van Yüzüncü Y›l Üniversitesi, Van Yüksek ‹htisas Hastanesi ve

‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi (Malatya/Türkiye), Kad›n Hastal›klar› ve Do¤um Poliklini¤i’ne baflvuran 18-45 yafl grubu kad›nlar›n serum örneklerinden mikroELISA

Genel olarak de¤erlendirildi¤inde, düflük ve yüksek yafl grupla- r›nda anti-HBs pozitiflik oran› orta yafl grubuna göre daha düflük bulunmufltur (p< 0.001).. Olgula-

Yafl› 3-36 ay aras› akut oda¤› olmayan ateflli bebeklerde fizik muayene, üç ay alt›ndaki bebeklere göre daha de¤erli- dir.. Akut oda¤› olmayan ateflli bebek- lerin

Orta kulak en- feksiyonu tedavisi almayan ya da uygunsuz tedavi alan olgularda mastoidit s›k görülmesine karfl›n, yap›lan çal›fl- malarda tan›dan önce antibiyotik