İlk M e clis i Mebusandan bir m üzakere sahnesi (B u resim ler o zam anki A v ru p a lı res sa m la rın d ır)
İLK MECLİSİ MEBUSANIN AÇILIŞI
★
İKİNCİ ABDÜLHAMÎT, MECLÎSİ MEBUSANI ZOR K A R
ŞISINDA AÇMIŞTI. FAKAT ÇABUK KAPATTI VE OTUZ
ÜÇ SENE MİLLETİ İSTİBDADI ALTINDA İNLETTİ.
★
Yazarı : Halûk Y.İkinci Abdülhamit, zamanın vüke lâsı tarafından Kanuni Esasi’yi ilân etmek şartiyle tahta çıkarılmıştı. O günkü dahilî, haricî hâdiselerin tesi riyle bu şartı yerine getirmek zo runda kaldı. Fakat akabinde meşru tiyet hareketinin başı olan Mithat Paşa’yı memleket dışına sürdü.
Kanuni Esasi isteğinin devamı ve dünya karşısındaki vaziyetimiz pa dişahı Meclisi Mebusanı da bir müd det için toplamak mecburiyetinde bı rakıyordu.
Şehsuvaroğlu
İkinci Abdülhamit orta yerde al kışlanacak, arabası çekilecek bir hür riyet kahramanı bırakmadan Meclisi Mebusanı kendi eseri halinde topla mayı siyasetine uygun bulmuştu.
Osmanlı Meclisi Mebusanı 19 mart 1877 pazartesi günü Dolmabahçe sa rayının “ divan mahalli” nde, sonra ki tâbiriyle muayede salonunda içti maa çağrıldı.
O sabah İstanbul, Beşinci Muradın tahta çıktığı günlerde olduğu gibi bir bayram şenliği içindeydi. Herkes 28-1
bir senedir duyduğu Kanuni Esasi, hürriyet, müsavat sözlerinden yeni ve daha iyi bir hayatın başlıyacağı sevincini duyuyordu.
Sabahm erken saatlerinden itiba ren Dolmabahçe sarayının kapıları önünde kalabalık bir halk birikmiye başlamıştı. Sarıklılar, fesliler, külâh lılar ve yer yer de şapkalı yabanc:- ]ar göze çarpıyordu. Küçük çocuklar püsküllerini havalandırarak, ellerin de küçük bayrak
lar, yollarda koşu yorlar, meraklı kadınlar setler ü- zerinde, kafesler arkasında bu du yulmamış, görül memiş Meclisi Me- busan toplantısını seyre hazırlanı yorlardı.
Sarayın cadde üstündeki saltanat kapısı açılmış, ve zirler, Babıâli ri cali, büyük rütbeli paşalar grup grup içeri girmiye baş lamışlardı. Birçok kapalı arabalar da kalabalık ara sından yol bulup saraya gidiyordu.
Dolmabahçe sa rayının büyük mu- ayede salonu bir-
kaç gün evvelinden hazırlanmış ve Topkapıdan getirilen meşhur altın taht, yüzü deniz tarafına gelmek üze re salonun bahçe cephesindeki pen cereleri önüne doğru konulmuştu. Tahtın altına ve bir de orta yere bü yük seccadeler serilmişti.
Tahtın sol tarafmda başta Şeyhül islâm Haşan Hayrullah Efendi oldu ğu halde ilmiye ricali ve temyiz mah kemesi erkânı duruyor, bunların ar kasında ikinci sırayı da büyük ku mandanların, kara ve deniz ferikle rinin safı teşkil ediyordu. Sol yanın
üst kısmında da yabancı devletler el çileri yer almışlardı.
Tahtın tam karşısındaki mevkide Âyan ve Mebusan âzaları duruyor, tahtın arka kıs mında da padişa hın karinleri, ha- demei hassası bu lunuyordu. Salo nun çepçevre et rafını sırma işle meli üniformala- riyle teberderan işgal etmişti.
Bütün davetli ler yerlerini aldık tan sonra altın tahtın üzerindeki örtü kaldırıldı ve İkinci Abdülha- midin bulunduğu oda kapışım Teş- rifatii Umumiye Nazın Kâmil Bey açarak kendisini taht önüne getir di. Bu esnada
ha-Tahtın sağ tarafını aşağıya doğru başta Sadrazam Ethem Paşa olduğu halde bütün vükelâ, devletin büyük rütbeli vezirleri, Babıâli ricali işgal etmişlerdi. Bu birinci sıranın arka sında ruhani reisler bulunuyorlardı.
demei hassa alkış Sultan H am idin tahta «t k U ğ ı İlk (-Ü nlerdeki resm i t u t u y o r d u .
Padişahın so lunda biraderi Veliaht Mehmet Re şat Efendi ile diğer biraderi Kema- lettin Efendi müşir üniformalariyle yer aldılar. Sultan Abdülhamit, üni formasının üzerine siyah bir pelerin koymuş, sağ elinde okunacak nutku tutuyor ve sol eliyle de kılıcına daya nıyordu.
Nutku Sadrazam Ethem Paşa’ya uzattı.. Sadrazam da Başkâtip Sait Paşaya verdi. Sait Paşa yüksek bir sesle nutku okudu. Okunma yarım saat kadar sürmüştü. Bu esnada
Sa rayda Sultan H am id in ferm a n ı okunurken dişah da kılıca dayanarak ayakta durmuş ve zaman zaman alnı ile, sa kalını okşamıştı.
Padişahın nutku “ Ayan, mebusan! Devleti aliyemizde birinci defa olarak içtima eden meclisi umumiyi küşa- detmekle beyanı memnuniyet ederim. Cümlenizin malûmudur ki devlet ve milletlerin terakkii şevket ve mek- neti ancak adalet vasıtasiyle olur” diye başlıyordu.
Bundan sonra adaletten, kanundan uzun uzun bahsolunuyor, İkinci Mah- mudun Avrupa medeniyetine bir ka pı açmış olduğu, Abdülmecidin Tanzi mat hareketi anlatılıyor, devlet borç larına, günün meselesi olan Sırp, K a radağ hâdiselerine temas edilerek; “ Avrupa devletleriyle münasebatı dostane ve hüsni muaşeretin arzu e- dildiği” söylendikten sonra nutuk bitiriliyordu.
İkinci Abdülhamit, Kanuni Esasi yi ilândaki maksadı izah ederken de bilhassa bu kanunun; “ istibdadın im hasına vesilei müstakille” olacağına inandığını belirtiyordu.
Nutkun okunmasını müteakip dua edilmiş ve padişah hiçbir şey söyle meden ve hiçbir hareket yapmadan heyete kısa bir selâm vererek geldi ği yoldan salonu terketmişti.
O gün şehirde toplar atılıyor, şen likler devam ediyor ve ertesi gün ga zeteler bu mesut hâdiseyi tafsilâtiy- le halka bildiriyordu. Gazeteler bilhassa; “ nutukta mevcut icraat ve ıslahatın inşaallah filiyat manzarası
nı da görürüz” temennisini belirti yorlar ve bu nutukla; “ padişahın Ka nuni Esasiye uygun hareket etmek niyet ve fikrinde olmadığına dair or taya konan şüphelerin kâmüen da ğıldığını” işaret ediyorlardı.
Meclisi Mebusanın ve Ayanın içti- malar yapabilmesi için Sultanahmet- teki N afıa Dairesinde salonlar hazır lanmış ve bir perşembe günü mebu san Sultanahmetteki dairede ilk toplantısını yapmıştı.
Yalnız Meclisi Mebusanın dar bu lunması sebebiyle izdihamı önlemek üzere ancak yetmiş kart dağıtılmıştı.
ilk Meclisi Mebusanın reisi Ahmet Vefik Efendi olmuş, İstanbul mebusu Haşan Fehmi Efendi ikinci reisliğe, Edirne mebusu Rifat, Bursa mebusu Şeyh Bahaettin ve Maraşlı Sadi E fen diler ve daha bir iki zat da şube reis liklerine getirilmişti. Halep mebus larından N afi Efendi de kâtipliğe se çilmişti.
Reis Ahmet Vefik Efendi mebusla rı birer birer; “ zatı hazreti padişahi- ye ve vatanıma ve Kanuni Esasi ah kâmına ve uhdeme tevdi olunan vazi feye riayetle, hilâfmdan mücanebet eyliyeceğime kasem ederim” yemi niyle tahlif eyledi.
Ahmet Vefik Efendiye ilk içtima devresinde vezaret tevcih olunmuş ve bu rütbeden dolayı reis, kendisini tebrik eden mebus arkadaşlarına şu kısa hitabede bulunmuştu: “ Efendi ler! Yirm i senedenberi bu rütbei celi- leyi bana dört beş kere teklif eyledi ler. Arzı mazeret ettim. Bu kere edi len âtıfeti seniye ise heyeti meclisi miz hakkmdaki teveccühatı hümayu nun bir alâmeti bâhiresi olduğu için maalmemnuniye ve maatteşekkür kabulüne müsaraat gösterdim” .
Fakat İkinci Abdülhamidin tevec cühü fazla devam etmemiş, evvelâ Kanuni Esasi ve Meclisi Mebusan fikrini ortaya çıkaran Mithat Paşayı bertaraf etmiş, ve 93 Harbi sonunda da Mithat Paşa’nm ve Genç Türkle- rin eserini ortadan kaldırmıştı.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi