2
SONTEfG F A F __22
M t S A N 1945HA LK
F İ L O Z O F U . »
; Sv ! ’
M uhsin Ertuğrul
r e ş a d f e y z i y ü z ü n c ü
B
izde, eşya ve insanlar ne ta dar isabetsiz ve zevksiz yer leştirilmişlerdir?. Hiçbir şey yer li yerinde değildir. Kırk yılda bir
yerliyerinde olan bİT insan veya
bir nesne görürsünüz. Meselâ,
Muhsin Ertuğrulun Şehir Tiyat rosu başında bulunuşu gibi!
Bu memlekette tiyatrodan an layan, bir tek adam vardır, çok şükür, o adamı da; meselâ, terfi
etmek, mükâfatlandırmak için,
mezbaha müdürü, İmar Bankası Genel Direktörü, Hıfzıssılıha Ens titüsü Mütehassısı, Fen Fakültesi Profesörü yapmamışız.
Evet, bugün. İstanbulda bir Ti yatromuz vardır. Ve bu doğrudan doğruya yalnız Millisinin eseridir.
Şimdi, reji, teknik, şaline; piyes vesaire diye ayırmıyorum: Tiyat ro deyince, akla ne gelirse, bütün
bunların hepsinden, Mitlisinden
iyi anlayan tek adam varsa çık sın meydana!
O halde ne ehiyoruz, Muhsin - siz Şehir Tiyatrosu ohır mu, ol maz mı, lâkırdıları nedir? Muh- ı
sini, buradan uzaklaştırmak mı
j
istiyoruz?
Diyorlar ki: Muhsin şimamuş, Tiyatro mecmuasında herkes için
söylemediğini bırakmıyormuş, ti yatro içinde pek hoyrat, astığı as tık, kestiği kestik imiş!
Güneşin, kâinatı yaşattığı mu hakkak değil mi? Hayır, biz, ay ni güneşi, yaşattığı iki milyar in san arasında, bazı avanakları da çarpıp öldürdüğü için, yok etmek işitiyoruz.
Muhsin, tiyatroya hayat ver
miştir. Bu arada öteye beriye
çatmış, şımarmış, dikbaş olmuş sa, bunun kabahati bizdcdir. Biz, i yerli yerinde, adam kullanmasını
bilmiyoruz, demektir. Mulısini i
tiyatrodan kaçıracağız, onu, İs
timlâk Müdürü filân yapacağız, diye, ödüm kopuyor.