• Sonuç bulunamadı

Hadim mezar taşları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hadim mezar taşları"

Copied!
251
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI

SANAT TARİHİ BİLİM DALI

HADİM MEZAR TAŞLARI

DİLEK BÜLBÜL

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. ALİ BAŞ

(2)
(3)
(4)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... iv

ÖZET ... v

SUMMARY ... vi

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırlandırılması ... 1

1.2. Konu ile İlgili Çalışmalar ... 1

1.3. Yöntem ... 4

1.4. Hadim İlçesinin Coğrafi Konumu ve Tarihçesi ... 7

1.5. Yukarı ve Aşağı Hadim Mezarlığı ... 10

1.6. Ebu Said Muhammed el-Hâdimî’nin Hayatına Kısa Bir Bakış ... 12

2. HADİM MEZAR TAŞLARI ... 16

3. DEĞERLENDİRME ... 129

3.1. Mezar Tipleri ... 129

3.1.1. Çerçeveli Mezar ... 129

3.1.2. Sandık Mezar ... 129

3.2. Mezar Taşı Tipleri ... 129

3.2.1. Erkek Başlıkları ... 130

3.2.1.1. Sarıklı Başlıklar ... 130

3.2.1.1.1. Oval Şekilli Başlıklar ... 130

3.2.1.1.2. Yuvarlak Şekilli Başlıklar ... 131

3.2.1.2. Kavuklu Başlıklar ... 132

3.2.1.2.1. Kâtibi Kavuk ... 132

3.2.1.3. Fesli Başlıklar ... 133

(5)

3.2.1.4. Taç Şeklindeki Başlıklar ... 134

3.2.1.4.1. Nakşibendî Tacı ... 134

3.2.2. Kadın Başlıkları ... 134

3.2.2.1. Tepelikli Başlıklar ... 135

3.2.2.1.1. Üçgen Tepelikli Başlıklar ... 135

3.2.2.2. Saç Bezemeli Başlıklar ... 135

3.2.2.2.1. Örgülü Olan Başlıklar ... 136

3.2.2.2.2. Örgülü Olup Servi Motifine Benzeyen Başlıklar ... 137

3.2.2.2.3. Örgüsüz Olan Başlıklar ... 137

3.2.2.2.4. Örgüsüz Olup “S” Çizen Başlıklar ... 138

3.2.3. Münferit Tipler ... 138

3.2.4. Üçgen Alınlığa Sahip Olan Başlıklar ... 139

3.2.5. Dilimli Kemerli Alınlığa Sahip Olan Başlıklar ... 139

3.2.6. Yarım Daire Kemerli Alınlığa Sahip Olan Başlıklar ... 140

3.3. Malzeme ve Teknik ... 140 3.3.1. Malzeme ... 140 3.3.1.1. Taş ... 140 3.3.1.2. Mermer ... 140 3.3.2. Teknik ... 141 3.3.2.1. Zemin Oyma ... 141 3.3.2.2. Kazıma ... 141 3.4. Süsleme ... 141 3.4.1. Geometrik Süslemeler ... 141 3.4.2. Bitkisel Süslemeler ... 142 3.4.3. Nesneli Süslemeler ... 143 3.5. Yazı ... 144

(6)

3.5.2. İçerik ... 144

3.5.2.1. Başlangıç İfadesi (Yakarış) ... 145

3.5.2.2. Dua İsteme ... 145

3.5.2.3. Tarih ... 147

3.5.2.4. Sebep Bildirme ... 149

3.3.2.5. Meslek ... 149

3.5.2.6. Sülale Adı ... 150

3.5.2.7. Mezar Taşlarında Geçen Adlar ... 150

3.5.2.8. Mezar Taşlarında Geçen Sıfatlar ... 151

3.5.2.9. Mezar Taşlarında Geçen Şiirler (Durum Bildirme) ... 152

4. SONUÇ ... 153 KAYNAKÇA ... 156 ÇİZİM LİSTESİ ... 167 ÇİZİMLER ... 170 FOTOĞRAF LİSTESİ ... 194 FOTOĞRAFLAR ... 197 Özgeçmiş ... 240

(7)

ÖN SÖZ

İslamiyet’ten önce de ölü gömme geleneğine sahip olan Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra da ölümü yaşamın bir devamı olarak görmüşler ve bu doğrultuda eserler vermişlerdir. Bölgenin kültürünü, yaşamını, inançlarını, gelenek ve göreneklerini yansıtan mezar taşları aynı zamanda o toplumun kimliğini de taşımaktadır.

Mezar taşları hakkında ülkemizde çeşitli çalışmalar yapılmış ve gün geçtikçe de sayıları artmaktadır. Bilinmeyen ve gün geçtikçe de yok olmaya yüz tutan birçok mezar taşı bulunmaktadır. Bizde bu çalışmalara katkı sağlayacağını düşünerek Hadim İlçesindeki mezar taşlarını yüksek lisans tezimize konu olarak seçtik.

Tez konusunu Prof. Dr. Remzi Duran hocamın önerisi doğrultusunda; çalışmalarımı her daim yönlendiren, ilgisini, bilgisini ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli danışmanım Prof. Dr. Ali Baş hocamla birlikte belirlemiş bulunmaktayız. Kendilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. Bu süreç zarfında tüm imkânları ile bana çalışma kolaylığı sağlayan Hadim Belediye Başkanı Sayın Ahmet Hâdimîoğlu ile yardımını hiçbir zaman esirgemeyen ve fotoğraflama konusunda eksikliklerimi gideren Anadolu Ajansı Hadim Muhabiri Ramazan Bilgili’ye ve tüm Hadimli hemşehrilerime teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca metinlerin çözümünde derin bilgisinden ve tecrübesinden yararlandığım Tarihçi Hacı Soysal ve Prof. Dr. İzzet Sak hocama; Arapça kitabeler için Konya Müftülüğü çalışanlarına, Mütercim-Tercüman Ayşe Kavillioğlu’na, İlahiyatçı Şeyhmus Demir ve Kerküklü Amer Mohammed’e; anahat ve içerik konusunda her daim bilgisine başvurduğum Yard. Doç. Dr. Mustafa Çetinaslan’a; çizimlerime yardım eden sevgili ağabeyim Mustafa Bülbül’e; her daim yanımda olan maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen aileme sonsuz şükranlarımı sunarım.

Dilek BÜLBÜL Konya-2017

(8)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc inin

Adı Soyadı: Dilek Bülbül Numarası: 124204001004

Ana Bilim/Bilim Dalı: Sanat Tarihi/Sanat Tarihi

Programı: Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Ali Baş

Tezin Adı: Hadim Mezar Taşları

ÖZET

Mezar taşları diğer medeniyetlerde olduğu gibi Türk İslam sanatında da büyük önem taşımaktadır. Nitekim “sonsuzluğa ulaşma” ya da “ölümsüz olma” kavramları insanoğlunun yaratıldığı ilk günden itibaren bugüne kadar taşıdığı bir düşüncedir. Bu nedenle unutulmamak amacıyla kökleri Orta Asya’ya kadar uzanan mezar taşı dikme geleneği Anadolu’da Selçuklularla başlayıp Osmanlı döneminde artarak devam etmiş ve köklü bir mezar geleneği oluşmuştur.

Araştırma konumuz, çoğu Geç Osmanlı dönemine tarihlenen Hadim mezar taşlarıdır. Konumuzla ilgili çalışmaların yetersiz oluşu dikkat çekicidir. İncelememiz Yukarı Hadim Mezarlığında başlayıp Aşağı Hadim Mezarlığında sonlanmıştır. Mezar taşlarının orijinal haliyle bugüne ulaşması ise bizim için önemlidir. Yerinde incelediğimiz mezar taşlarında yöresel etkilerin yanı sıra çevre kültürün etkisi de incelenerek bölgenin sosyo-kültürel yapısı hakkında değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Tipoloji çalışmaları elimizdeki malzemeler doğrultusunda form, süsleme ve malzeme açısından değerlendirilmiştir.

Türk Sanatı Tarihi açısından önemli bir yere sahip olan mezar taşlarını Hadim ilçesiyle değerlendirmeye çalıştık. Bu çalışmayla Hadim mezar taşlarının benzer çalışmalara kaynak olması amaçlanmıştır. Temennimiz eserlerimizin daha iyi şekillerde korunması ve gelecek nesillere sağlam bir şekilde aktarılmasıdır.

(9)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc inin

Adı Soyadı: Dilek Bülbül Numarası: 124204001004

Ana Bilim/Bilim Dalı: Sanat Tarihi/Sanat Tarihi

Programı: Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Ali Baş

Tezin İngilizce Adı: Tombstones of Hadim

SUMMARY

Tombstones are of great importance in Turkish Islamic art as they are in other civilizations. Indeed, the concept of "reaching eternity" or "immortality" is an idea carried to this day from the first day of human creation. For this reason, the tradition of erecting tombstones, whose roots extend to Central Asia in order not to be forgotten, started with the Seljuk’s in Anatolia and continued increasingly during the Ottoman period and a tradition of rooted burial was formed.

Our research subject is Hadim tombstones dated to Late Ottoman period. It is noteworthy that the studies on our subject are inadequate. Our research started from Upper Hadim Cemetery and ended at Lower Hadim Cemetery. It is important for us that the grave stones reached today in their original form. In the tombstones we have examined in the site, the effects of the environmental cultures as well as the regional influences have been examined and an attempt has been made to evaluate the socio-cultural structure of the region. Typology studies have been evaluated in terms of form, ornamentation and materials in the direction of the materials.

We have tried to evaluate the tombstones which have an important place in terms of Turkish Art History in the district of Hadim. With this work, it is aimed that Hadim tombstones are a source for similar works. Our hope is that our works will be better protected and conveyed to future generations in a robust manner.

(10)

1.1. Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırlandırılması

Ziyaret edilen yer anlamına gelen mezar, Türkçe’de eş anlamlı olarak makber, kabir, medfen ve merkad olarak da kullanılır (Sevim, 2007: 63). Mezar taşı çoğunlukla mezar yerinin kaybolmaması için baş ve ayakucuna dikilen taş olarak bilinmekle birlikte ölen kişinin kimlik bilgilerinin (“Sanal”, 2016) de kazındığı tarihi bir belgedir.

Mezar taşları sadece ölen kişinin kimliği, mesleği, lakabı ve ölüm nedeni ile ilgili bilgilerin yer aldığı anıtlar değil, aynı zamanda mezarı yaptıran kişilerin sosyal durumlarını, sanatsal görüşlerini, kültürlerini, dini görüşlerini, yaşam tarzlarını, ölümü nasıl algıladıklarını da yansıtır. Zaman içerisinde sanatsal açıdan da önem kazanan mezar taşları form, malzeme ve süsleme açısından ait olduğu kültür çevresine göre değişim ve gelişim göstermiştir. Bu nedenle son zamanlarda araştırmacıların dikkatini çekmiş ve bizimde araştırma konumuzu oluşturmuştur.

Anadolu’da bulunan mezarlık ve mezar taşlarının incelenmesi ve bunların katalog haline getirilmesi Türk kültür tarihi açısından önemlidir. Bu şekilde kayıt altına alınan mezar taşları birçok bilim dalı için önemli ve faydalı bilgiler doğuracaktır. Tezimizin adından da anlaşılacağı gibi amacımız Hadim’de bulunan mezar taşlarını tek tek değerlendirerek tespit etmek ve belgelemektir. Bunun yanı sıra form ve süsleme bakımından tipolojilerini yaparak daha sonra yapılacak olan çalışmalara ışık tutmaya çalışmaktır. Bu bağlamda 68 mezar, 72 adet mezar taşı ve sekiz adet parça başlık incelemiş bulunmaktayız.

1.2. Konu ile İlgili Çalışmalar

Tez konumuzu oluşturan “Hadim Mezar Taşları” ile ilgili doğrudan bir kaynak bulunmamaktadır. Fakat doğrudan olmasa bile mezar taşları ile ilgili yazılmış kitaplardan, tezlerden, makalelerden, bildirilerden yararlanmaya çalıştık ve bu bilgiler ışığında konumuzu değerlendirmeye çalıştık. Genel olarak kaynakça kısmında belirttiğimiz tüm çalışmalarından faydalanmış bulunmaktayız. Mezar taşları üzerine yaptığımız araştırmada kullandığımız kaynakları genel olarak şu şekilde değerlendirebiliriz:

(11)

Tarih ve coğrafyayla ilgili bilgilere başvurduğumuz kaynaklardan en önemlisi Hasan Bahar’ın “İsaura Bölgesi Tarihi” adlı doktora çalışmasıdır (Bahar, 1990). Bir diğer çalışması “İsauria Bölgesi’nin Antik Çağdaki Yerleşim Merkezleri” adlı makalesinden de faydalandık (Bahar, 1996). Her iki çalışmada da Prehistorik dönemlerden itibaren Hellenistik-Roma dönemine kadar olan ve Hadim, Bozkır, Taşkent ilçelerini içerisine alan İsauria bölgesi ve tarihi incelenmiştir.

Hem tarihçesinden yararlanabildiğimiz hem de Hadim’in kuruluşu hakkında bilgi veren diğer bir kaynak İzzet Sak’ın “Osmanlı Döneminden Günümüze Hadim” adlı çalışmasıdır (Sak, 1997). Bu makalede “Aladağ Kazası” olarak adlandırılan bölgede yer alan Hadim, Taşkent, Karaman ve Mut’a bağlı olan köylerle ilgili bilgiler verilmiş olup, Hadim’in Osmanlı dönemi içerisindeki idari yapısı üzerinde durulmuştur. Ayrıca; hane, cami, çeşme, kütüphane, dükkân, mescit, okul, talebe, müftü ve nüfus bilgilerinin verilmesi açısından önemli bir kaynaktır. Yine konuyla alakalı olan bir diğer çalışması “Şehdi Osman Efendi’nin Hadim Kütüphanesine Vakfettiği Kitaplar” adlı makaledir (Sak, 2003). Eserde Hadim ve Ebu Said Hâdimî Hazretleri ile ilgili kısaca bilgi verilmiş; Hadim kütüphanesinin kuruluşu ve kütüphaneye vakfedilen kitaplardan bahsedilmiştir. Kitaplardan bazılarının Konya Yazma Eserler Kütüphanesi’nde olduğu vurgulanmış ve bunların Konya Şer’iye Sicili’ndeki metinlerle karşılaştırılması yapılmıştır.

Hadim’in eğitim ve kültür hayatına katkısını incelemek adına Ramazan Kızılkaya’nın “Ebû Said Muhammed Hâdimî” adlı kitabından (Kızılkaya, 2008), Yaşar Sarıkaya’nın “Osmanlı Anadolu’sunda Parlayan Bir Eğitim Merkezi: Hâdimî Medresesi ve Kütüphanesi” adlı makalesinden (Sarıkaya, 2013) ve Halil İbrahim Şimşek’in “Osmanlı’da Müderris Bir Sufi Muhammed Hâdimî Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri” adlı kitabından (Şimşek, 2016) faydalandık. Buna ek olarak Muhammed Hâdimî hakkında bilgi sahibi olabilmek adına Mehmet Aydın (M. Aydın, 2006) ve Lütfi Aydın’ın (L. Aydın, 2007) yüksek lisans tezlerinden de bilgiler edindik. Hemen hemen bu beş kaynak birbirinin aynısı olup Ebu Said Hâdimî’nin aile ve eğitim hayatı hakkında bilgiler vermektedir.

Katalog kısmını yazarken mezar taşlarında okuduğumuz isimlerin aidiyetini bulmak için soy şeceresinden yararlandığımız, ölenler arasında akrabalık bağını kurduğumuz, Hâdimî ailesini daha yakından tanıma imkânı sunan ve çalışmamızın

(12)

Hâdimîoğlu’nun iki cilt şeklinde yazmış olduğu bibliyografyasıdır (Hâdimîoğlu, 1983;1988). Tezimizde elde ettiğimiz bulguları teyit ettiğimiz ana kaynak olması açısından önemlidir.

Esas konumuz olan Hadim mezar taşları hakkında bilgi sahibi olabilmek, gerek karşılaştırma yapmak ve gerekse değerlendirme yapmak adına Anadolu’da incelenmiş ve literatüre katkıda bulunmuş birçok kaynaktan yararlanmış bulunmaktayız. Bunların başında Halit Çal, Kâmil Biçici ve Mustafa Çetinaslan gelmektedir.

Halit Çal’ın “Boyabat Mezar Taşları” adlı eserinde Sinop’a bağlı Boyabat ilçesinde bulunan kadın ve erkek mezar taşları incelenmiş, benzer olanlar tiplerine göre gruplandırılmış ve süslemede karşılaşılan unsurların sembolik ifadelerine yer verilerek tarihlendirilmesi yapılmıştır (Çal, 2015). Yine Halit Çal’ın “Göynük (Bolu) Şehri Mezar Taşları” adlı makalesi Örçün Barışta’nın yapmış olduğu yüzey araştırmasının devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Burada Göynük’de bulunan 178 mezar taşı incelenmiştir (Çal, 2007). Kâmil Biçici’nin “Safranbolu Yörük Köyü Mezarlığında Bulunan Süslemeli Mezar Taşları” çalışmasında 16 adet nesneli, bitkisel ve geometrik süslemeli mezar taşı tanıtılmış; Anadolu’daki benzeriyle karşılaştırması yapılmıştır (Biçici, 2008). Mustafa Çetinaslan’ın “İnegöl Kavaklaraltı Mezarlığındaki Muhacirlere Ait Mezar Taşları” adlı çalışmasında burada bulunan muhacir mezar taşlarından 24 tanesi ele alınarak süsleme, yazı, kitabe metni, kimlik bilgileri vs. gibi başlıklara göre analiz edilmiştir (Çetinaslan, 2013).

Değerlendirme kısmında erkek başlıklarının tanım ve tasnifini yaparken faydalandığımız kaynaklar şu şekildedir: Eyüp mezarlıkları ve mezarları hakkında geniş bilgiler veren, burada yer alan mezarları başlık tiplerine göre anlatan ve tarihsel olarak gelişiminden bahseden Nidayi Sevim’in “Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları” başta gelmektedir (Sevim, 2007). Laqueur “Hüve’l-Baki İstanbul’da Osmanlı Mezarlıkları ve Mezar Taşları” adlı eserinde 19. yüzyıl İstanbul mezarlık geleneklerinin değişimi, batı mezarlıkları, kadın ve erkek başlıklarını anlatmaktadır (Laqueur, 2007). Nurhan Atasoy’un “Derviş Çeyizi Türkiye’de Tarikat Giyim-Kuşam Tarihi” adlı çalışmasında her tarikat kendine has kıyafetleri ve başlıkları ile birlikte minyatürlere yansıyan yüzleriyle anlatılmıştır. Bu anlatım çeşitli yazma ve

(13)

basılı eserlerin ışığında yapılmıştır (Atasoy, 2016). Kadın başlıklarının tanım ve tasnifini yaparken ise Beyhan Karamağaralı’nın saç örgülü örneklerden bahsettiği çalışmalarından (Karamağaralı, 1993; 1977) ve Yunus Berkli’nin figüratif mezar taşları hakkında bilgi verdiği makalelerinden (Berkli, 2012; 2006) yararlanılmıştır.

Bu kaynaklar ve bunların dışında kullanmış olduğumuz diğer kaynaklardan ise gerekli yerlerde bahsedilmiştir.

1.3. Yöntem

İlk olarak belirlemiş olduğumuz konuyu danışman hocamla birlikte etüt ettik ve daha sonra çalışılması yönünde konumuzu belirledik. Çalışma konusu belirlendikten sonra konuyla ilgili kaynak taraması yapıldı. Bu kaynak taraması sırasında hem üniversitemizin merkez kütüphanesinden yararlanıldı, hem de internetteki güvenilir sitelerden bilgi edinildi. Bu süreçte lisans, yüksek lisans ve doktora tezleri, kitaplar, makaleler, bildiriler ve ansiklopedi maddelerinden faydalanılmaya çalışıldı. Kaynaklardan edinilen bilgiler ışığında çalışma konumuzun yer aldığı Hadim ilçesine gidildi. İlçe Belediye Başkanından bölge hakkında bilgi alındı ve mezar taşlarının ölçüleri alınarak ayrıntılı fotoğrafları çekildi. Çekilen bu fotoğraflar danışman hocamıza gösterilerek bilgilerinden faydalanıldı. Zaman zaman saha çalışması yapılarak çalışmamızın eksik bilgileri tamamlandı. Ayrıca, saha çalışması sırasında önceden hazırlamış olduğumuz gözlem fişlerine göre her bir taş tanımlanmış olup; kimliği, ait olduğu kişi, ölüm tarihi, bugünkü durumu, malzemesi ve ölçüleri ile ilgili bilgilere genişletilerek yer verilmiştir. Yeterli bilgiler toplandıktan sonra tez yazımına geçmek için ikinci bir kaynak taraması yapılarak, eksiklikler giderilmeye çalışıldı ve yeni bulduğumuz bilgilerle eskiler harmanlandı. Tüm bu kaynaklar okunarak bir anahat planı çıkarıldı ve danışmanımıza sunuldu. Eksik ya da hatalı bölümler oluşmuşsa düzeltildi ve metin yazımına geçildi. Bu metin yazımı sırasında ara ara ihtiyaç halinde Hadim’e gidildi ve yeniden ölçüleri alınarak detaylı bir fotoğraflama yapıldı.

Kitabelerin doğru okunması için birçok kişiyle görüşüldü fakat hepsinin ismine yer vermek mümkün olmadığından, onlarla ortak görüş sunan ve sürekli irtibatta olduğumuz kişiler dipnot olarak verildi. Osmanlıca olan mezar taşları için Sayın Prof. Dr. İzzet Sak ve Tarihçi Hacı Soysal’dan; Arapça olanlar için Mütercim-Tercüman Ayşe Kavillioğlu, İlahiyatçı Şeyhmus Demir ve Kerküklü Amer

(14)

doğrulukları bir kaç elden teyit edildi.

Ayrıca; her bir mezar taşının stampajı alınarak belgelendi ve AutoCAD ortamında çizimi yapıldı. Tez yazımı boyunca da danışman hocamızın bilgisi ve yönlendirmesi ile de çalışmamızı tamamlamaya çalıştık.

Tezimiz dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm “Giriş” başlığını taşır. Burada gerek çalışmamızla ilgili izlediğimiz yol gerekse bölge ve mezarlıklarla ilgili kısa bilgiler verilmiştir. Ayrıca; mezarların 18. yy.’ın ünlü âlimi ve hukukçusu Ebu Said Muhammed el-Hâdimî’nin türbesinin etrafında toplanması nedeniyle “Ebu Said Muhammed el-Hâdimî’nin Hayatına Kısa Bir Bakış” adlı bir de tanıtıcı alt başlık açılmıştır. Bu başlıkta Hâdimî’nin doğumundan, aile ve eğitim hayatından, vefatından ve türbesinin inşasından bahsedilmiştir.

İkinci bölüm içerisinde yer alan “Hadim Mezar Taşları” başlığı mezar taşı örneklerini sıraladığımız tezimizin katalog kısmını oluşturur. Katalog kısmımız değerlendirme kısmındaki tipolojiye göre sıralanmıştır. Düşeyde dikdörtgen gövdeye sahip olan örnekler erkek, kadın, münferit, üçgen alınlığa sahip olanlar, dilimli kemerli olanlar ve yarım daire kemerli olanlar olarak altı alt başlığa ayrılmıştır. Ayrıca, kırık olanlar katalog sonuna eklenmiştir. Katalogda 68 mezar bulunmaktadır ve toplamda 72 adet sağlam mezar taşı olmak üzere sekiz adet de parça başlık incelenmiştir. Bu mezar taşlarının hepsi Yukarı Hadim Mezarlığında bulunmaktadır. Burada bulunan her bir mezar taşı gözlem fişine göre ait olduğu kişi, kimliği, bulunduğu yer, tarihi, fotoğraf ve çizim numaraları, inceleme tarihi ve ölçülerine göre tanımlanmıştır. Tarihler mezar taşında okuduğumuz şekliyle Hicri takvime göre ve Miladi’ye çevirdiğimiz şekliyle verilmiştir. 175 yıllık bir zaman zarfına sahip mezar taşları 18. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasına tarihlenmektedir. Buna ek olarak kitabelerin orijinal metinleri “Kitabe Metni” başlığı altında verilirken, Türkçeye çevirdiğimiz kısımları “Kitabenin Tercümesi” başlığı altında verilmiş olup ölen kişilerin Hâdimî Hazretleriyle olan akrabalık bağına da dipnot olarak değinilmiştir. Ayrıca metinlerde okunamayan ve aşınmanın fazla olduğu yerlere üç nokta konulmuştur. Kırık olan mezar taşlarında ise üç nokta ile birlikte parantez içinde kırık olduğunun bilgisi verilmiştir.

(15)

Üçüncü bölüm “Değerlendirme” başlığını taşımaktadır. Mezar taşlarıyla ilgili birkaç tipoloji denemesinden faydalanmış bulunmaktayız. Halit Çal mezar taşlarının gövdesini esas alarak dikdörtgen (D), kare (K), yuvarlak (Y) ve çokgen (Ç) kodlarını kullanmış ve birbirine benzeyen mezar taşlarını bu başlıklar altında gruplandırmıştır (Çal, 2015). Laqueur başlıkları harflendirerek gruplamış (Örneğin; A’dan J’ye) isimleri daha önceden belirlenmiş olanları ise bu başlıklar içerisinde değerlendirmiştir (Laqueur, 2007). Sedat Bayrakal mezarlıkları alfabetik olarak sıralamış ve her bir mezarı bu alfabetik sıraya göre 1a, 1b … şeklinde açıklamıştır. Bilinen başlık isimlerinin yanı sıra bilinmeyenleri başlığın şekline göre (oval, yuvarlak) tanımlamıştır (Bayrakal, 2016). Her üç araştırmacı da İzzet Kumbaracılar’ın başlıklara verdiği isimlerden faydalanmıştır (Kumbaracılar, 1977).

Bu çalışma esnasında başlıklar esas alınmış olup hem değerlendirme hem de katalog bölümü tipolojiye göre oluşturulmuştur. Özellikle mezar tipi, mezar taşı tipi, erkek ve kadın başlıkları gibi ana başlıkların tasnifinde Halit Çal’ın; sarıklı başlıkların oval ve yuvarlak vb. şeklinde alt başlıklara ayrılması yönünde Sedat Bayrakal’ın takip etmiş olduğu yöntemi kullanmış bulunmaktayız. Yine de mezar taşlarıyla ilgili net bir tipolojinin olmaması elimizdeki örneklerin erkek, kadın münferit, kemerli tiplere ayrılarak gruplandırılmasına neden olmuştur. Aitliği kesin olarak bilinen kırık örnekler sağlam olanların sonuna eklenmiştir. Böylece, katalogda birbirinin devamı olan örnekler art arda sıralanmış ve bir tipoloji oluşturulmaya çalışılmıştır.

Değerlendirme bölümü eldeki örneklerin malzeme, teknik ve süsleme açısından ayrıntılı olarak ele alındığı bölümdür. Ayrıca, elde ettiğimiz bilgiler ışığında Hadim’de bulunan mezar taşlarını benzerleriyle karşılaştırdığımız kısımdır. Çalışmamızda incelenen mezar taşları genel olarak sağlam gibi gözükmektedir fakat detayına bakıldığında hepsinde yüzey tahribatı bulunmaktadır. Ayrıca, türbe inşası sırasında kırılarak daha sonradan yerine yapıştırılan irili ufaklı birçok kırığı bulunan mezar taşları kronolojik sıraya göre değil; bu kısımdaki tipoloji esas alınarak erkek ve kadın başlıkları şeklinde sıralanmıştır. Bu kısma dâhil edemediğimiz ve gruplandıramadığımız mezar taşlarını “Münferit Tipler” başlığının altında açıklanmış bulunmaktayız. Ayrıca; 10 adet mezar taşı hangi tür kemerli başlığa sahipse o başlık altında değerlendirilmiştir. Ayrıca; dil ve içerik yönünden incelenen mezar taşları

(16)

ayrılmıştır. Figüratif özellikler gösteren saç bezemeli kadın başlıkları için “Figürlü Süsleme” adı altında bir alt başlık açılmamış olup, tipoloji oluşturmak için “Kadın Başlıkları” içerisine dâhil edilmiştir.

Dördüncü bölüm ise elde edilen bulguların ortaya konulduğu ve Hadim mezar taşlarının Türk Sanatı içerisindeki yerini belirlemeye çalıştığımız “Sonuç” kısmından oluşmaktadır.

Tezimiz “Kaynakça” bölümünden sonra 91 adet çizim ve 121 adet fotoğraf ile desteklenmiştir.

1.4. Hadim İlçesinin Coğrafi Konumu ve Tarihçesi

Coğrafi Konumu:

“Konya ili Hadim ilçesi, 36°59’ Kuzey enlemi ile 32°27’ Doğu boylamı arasında yer almaktadır” (Mevlana Kalkınma Ajansı, 2014: 2). İl merkezine yaklaşık 130 km uzaklıkta olan ilçenin kuzeyinde Bozkır, güneyinde Taşkent, batısında Alanya ve doğusunda Karaman bulunmaktadır (Sak, 1997: 169).

Hadim, Konya iline bağlı Orta Torosların merkezinde bir vadi içerisinde kurulmuş küçük bir ilçedir (Sak, 1997: 169). Oldukça engebeli bir alanda kurulmuş olan ilçe Akdeniz Bölgesi içerisinde yer almaktadır.

Bölgede yazları sıcak ve kurak, kışları kar yağışlı ve soğuk diye tabir edilen Karasal iklim görülmektedir. Yağışın en fazla düştüğü mevsim İlkbahar olmakla birlikte yörede yer yer bozulmuş Akdeniz iklimi de görülür. Bitki örtüsü bozkırdır fakat bölgede ardıç, meşe ve çamdan oluşan ormanlık alanlar da mevcuttur (“Sanal”, 2016).

(17)

Hadim İlçesinin Coğrafi Konumu

(18)

“Hadim” kelime manası olarak, “Hizmet eden” anlamlarına gelir (“Sanal”, 2017). Daha geniş anlamıyla hâdim, “Tekkenin ihtiyaçlarını karşılayan ve sûfilere, yani kendini Allah’a adamış kişilere hizmet eden kişi” demektir (Kızılkaya, 2008: 9). Ayrıca Anadolu’nun kültürel yönden Türkleşmesi sırasında din âlimlerinin yetiştirildiği bir yer durumuna gelen ilçeye, 18. yüzyılda “Belde-i Hâdimü’l-ilm” adı verilmiştir (Anonim, 1998: 284). Anlamı “ilme hizmet eden belde”dir (Kızılkaya, 2008: 9). Resmi olarak ise Hâdım ilçesinin adı 24.03.2005 tarihinde 5323 sayılı kanunla “Hadim” olarak değiştirilmiştir (“Sanal”, 2016).

Verimli topraklara sahip olması dolayısıyla yerleşim tarihi ilk çağlara kadar inen Hadim ve çevresinin antik çağdaki ismi İsaura’dır. Klikya bölgesi sınırları içerisinde yer alan Hadim ve çevresinde (Ertan vd., 1974: 93). Grek ve Roma dönemine ait birçok yerleşim yeri bulunmaktadır (Bahar, 1996: 51).

Anadolu’nun kapılarının açılmasıyla bölgenin Türk hâkimiyetine girmesi 1071 Malazgirt Savaşından sonra olmuştur. 6. ve 7. yüzyıllarda Pers ve Bizans savaşları sebebiyle boşalan bu bölge nüfus bakımından boştu ve yerleşmeye elverişliydi. Melikşah tarafından Anadolu’yu fetih için gönderilen komutanlar 5-6 yıl içerisinde Anadolu’nun büyük bir bölümünü ele geçirmişlerse de Hadim’in içinde bulunduğu Konya ve çevresi 1077 yılında Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından fethedilmiştir. Bu fetih hareketiyle birlikte içerisinde Ebu Said Muhammed el-Hâdimî’nin atalarından Buharalı Hüsameddin Efendi’nin de bulunduğu bir kafile 1112 yılında Karacasadık mevkisine gelip yerleşmiştir (Sak, 1997: 169-170). Fakat bölgenin tamamen Türkleşmesi 1211 yılında Alanya’nın fethi sırasında Selçuklu Sultanı Alaaddin’in karargâhını bu bölgeye kurmasıyla olmuştur (Kızılkaya, 2008: 11).

Anadolu Selçuklu Devleti’nin ardından Karamanoğulları Beyliği egemenliğinde de iki yüz yıl kadar kalan Hadim, 1472 yılından itibaren Alanya, Alara ve Akseki çevresi ile birlikte Osmanlı egemenliğine girmiştir (Enhoş, 1974: 20).

Hadim hakkında elde bulunan ilk Osmanlı belgesi 1501 tarihli II. Bayezit zamanına aittir (Kızılkaya, 2008: 11). Bu belgede Hadim’in Konya Sancağı’na bağlı Aladağ kazasının bir köyü olduğu kayıtlıdır (Sak, 1997: 170). Aladağ Kazası merkezi Pirlevganda köyü (Taşkent İlçesi) olan bir kaza idi (Aköz, 1996: 68). Bu tarihte

(19)

Hadim’in nüfusu yaklaşık 425 kişidir (Kızılkaya, 2008: 11; Sak, 1997: 171) ve tamamı Müslüman olup, gayr-i Müslim bulunmuyordu (Sak, 1997: 172; Aköz, 1996: 78). Pirlevganda ve Aladağ kazaları 1810 senesine kadar ayrı ayrı kazalar olarak gösterilirken 1810 senesinde aynı kaza gibi gösterilmekte ve kayıtlarda “Kaza-i Pirlevganda-i Hadim” olarak geçmektedir (Sarıkaya, 2013: 159). 18. yüzyılda Ebu Said Muhammed el-Hâdimî’nin etkisiyle birlikte gelişmeye başlayan Hadim 1843 tarihli belgede ‘Konya sancağına tabi Pirlevganda nam-ı diğer Hadim’ olarak geçmekle birlikte bir yıl sonraki kayıtta Hadim kaza gösterilmekte ve “Konya sancağına tabi Hadim Kazası” olarak geçmektedir (Sak, 1997: 172; Kızılkaya, 2008: 12).

1900 yılına kadar bir kaza merkezi olan Hadim bu tarihten sonra bazı sebeplerle nahiye olarak Karaman’a bağlanmıştır. 1906’da Aladağ ve Hadim ayrı ayrı nahiyeler olarak Karaman’a bağlı bulunuyordu (Sak, 2003: 85).

Cumhuriyet’in ilanına kadar nahiye halinde Karaman’a bağlı kalan Hadim, 30 Mayıs 1926 yılında dört mahalleli bir ilçe haline getirilmiştir. 1987 yılına kadar ufak değişikliklerle mevcut durumunu koruyan Hadim, bu tarihten sonra Taşkent bucağının ilçe haline getirilmesiyle bugünkü idari yapısına kavuşmuştur (Sak, 2003: 85-86).

1.5. Yukarı ve Aşağı Hadim Mezarlığı

Yukarı ve Aşağı Hadim Mezarlığının google earth görüntüsü Yukarı Hadim Mezarlığı

(20)

incelemiş bulunmaktayız. Çalışmamız Ebu Said el-Hâdimî türbesinin de yer aldığı Yukarı Hadim Mezarlığında yoğunlaşmıştır. Aslında Aşağı Hadim’deki yerleşim ve buna bağlı olarak mezarlığın tarihi daha eskiye dayanmaktadır. Fakat burada yer alan kabirler basit bir kaya parçasının baş ve ayakucuna dikilmesinden ibarettir. Ayrıca günümüz anlayışıyla yapılan ve çoğu Cumhuriyet dönemine tarihlenen mezarlardır. Geniş bir alana yayılan mezarlığı eski adıyla “Konya Caddesi” yeni adıyla “Aşağı Hadim Caddesi” ikiye bölmektedir (Fotoğraf 1). Bu nedenle tezimize konu olabilecek ve “tarihi” diyebileceğimiz ya da tipoloji oluşturup literatüre katkı sağlayabileceğimiz nitelikte bir mezar taşı bulunmamaktadır.

Yukarı Hadim Mezarlığında ise Ebu Said el-Hâdimî’nin babasının ve annesinin vefatıyla kitabeli mezar taşı dikme anlayışı gelişme gösterirken Hâdimî Hazretlerinin vefatıyla bu muhterem zat’a olan saygıdan ötürü aileden ve sülaleden ölen şahsiyetlerin yakınına gömülmesiyle mezarlık anlayışı pekişmiştir. Bu beraberinde sanat ve estetik duygusunu getirmiş hatta mezar taşlarının form olarak çeşitlilik kazanmasına neden olmuştur. Bugün Yukarı Hadim Mezarlığını “Hâdimî Caddesi” ikiye bölmektedir (Fotoğraf 2). Bu anlayış çerçevesinde şekillenen kayda değer nitelikteki mezar taşları Hâdimî’nin kabri etrafında toplanmıştır. Türbe çevresinde yer alan mezar taşlarına ek olarak yolun karşısında ve kenarında bulunan biri kadın biri erkek olmak üzere iki adet mezar taşı da çalışmaya dâhil edilmiştir.

Kaynaklar Ebu Said el-Hâdimî’nin ölümüne müteakip 18. yy’da bir türbe inşa edildiğinden bahsetmektedir. Fakat Yukarı Hadim Mezarlığında yer alan ve Hâdimî Hazretlerinin babası Karahacı Mustafa Efendi’ye ait olan 1147/1734 tarihli mezar taşı, mezarlıktaki en eski tarihli mezar taşı olması açısından kayda değerdir. Bu bilgiden hareketle mezarlığın tarihi türbenin tarihinden daha eskidir. Mezarlıkta 18. ve 20. yy arasına tarihlenen mezar taşları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Cumhuriyet dönemine tarihlenen mezar taşları dayer alır. Günümüzde ise hala defin işlemleri yapılmaktadır.

(21)

1.6. Ebu Said Muhammed el-Hâdimî’nin Hayatına Kısa Bir Bakış

Âlim, mutasavvıf ve hukukçu bir kişiliğe sahip olan Ebu Said Muhammed 18. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yetişen ender şahsiyetlerden biridir (Kızılkaya, 2008: 13). Asıl adı Muhammed b. Mustafa b. Osman el-Hüseynî el-Müftî el-Hâdimî Ebu Said-i Nakşibendî olan zat Buhara asıllıdır. Hadim de doğduğu için Hâdimî lakabıyla bilinir. Hâdimî nisbesinin yanında Hüseynî, Nakşibendî ve Konevî nisbeleriyle de anılır (L. Aydın, 2007: 25).

Büyük oğlunun ismi Said olduğu için Ebu Said diye de bilinen Hâdimî (Hâdimîoğlu, 1983: 85) 1701 yılında Hadim’de doğmuştur. Dedeleri Buhara’dan ilmi ve fazileti yaymak için göç eden ailenin bölgeye yerleşmeleri 1400’lü yıllarda olmuştur (M. Aydın, 2006: 4). İlk yerleştikleri yer bugünkü Taşkent ilçesinin Bolay kazasına bağlı, Hadim’in güneybatısında “Göksu” vadisi üzerinde ve Hadim’e 20-25 km. uzaklıkta yer alan Afşar köyü yakınındaki “Karacasâdık” köyüdür. Burada 1692 yılına kadar kalmışlardır (Hâdimîoğlu, 1983: 86).

Hâdimî ailesinin Karacasadık’tan Hadim’e göç etmeleri ise bir rivayete dayanır. Buna göre; Karacasâdık’ta kaldıkları sırada Kara Hacı Mustafa Efendi Pirlagonda Emir müftüsünün kızı Hediye Hanım ile evlenmiştir. Hamileliği esnasında rüyasında göbeğinden bir ağacın çıkıp kısa sürede büyüyerek meyve verdiğini ve halkın bu meyveleri sevinçle topladıklarını görmüştür. Rüyasını eşi Kara Hacı Mustafa Efendi’ye anlatmıştır. Hanımının gördüğü bu rüyayı, nesillerinden büyük âlimler çıkacağı ve halkın bunlardan istifade edeceği şeklinde tabir etmiştir (Kızılkaya, 2008: 14). Daha sonra rüyada gösterilen yeri aramak maksadı ile Hediye Hanım’ı da yanına alıp çevreyi keşfe çıkmıştır. Hadim'e geldiklerinde Hediye Hanım heyecanlanarak rüyada gösterilen yerin Hadim olduğunu söyleyince aile Karacasâdık'tan Hadim'e taşınmıştır (Hâdimîoğlu, 1983: 91-92; Şimşek, 2016: 34). Ebu Said Hâdimî burada doğup büyür. Ebu Nuaym Ahmed adında bir erkek kardeşi ile Fatma, Zeynep ve Ümmü Gülsüm adında üç kız kardeşi vardır (Hâdimîoğlu, 1983: 90).

Aile Konya’nın en köklü ailelerinden biri olarak kabul edilir. Ailede el-Hâdimî nisbesiyle tanınan ilk kişi olan babası Karahacı Mustafa Efendi birçok âlim yetiştirmesi sebebiyle “Fahru’r-Rum” yani; “Anadolu’nun medar-ı iftiharı” namı ile anılır ve zamanın ünlü Nakşibendî şeyhinin Anadolu’daki halifelerinden birisidir.

(22)

aileden gelmektedir. Cumhuriyet dönemine kadar Hâdimî, Hâdimîzade olarak anılan aile daha sonradan Hâdimîoğulları soyadını almıştır (Kızılkaya, 2008: 13).

İlk eğitimini 5 yaşındayken o dönemin ünlü âlimi olan babası Kara Hacı Mustafa Efendi’den almıştır. Babasının Hadim’deki medresesinde ilk olarak Kur’an eğitimi alan Hâdimî 10 yaşında Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiştir. Bunun yanı sıra tasavvuf eğitimi alan Ebu Said Arapça ve Farsça’yı da hızlı bir şekilde öğrenmiştir. Tahsilini ilerletmesi için babası tarafından Konya Karatay Medresesi’ne gönderilmiş ve burada 5 yıl aralıksız ders aldıktan sonra hocası İbrahim Efendi’den icazetini alarak Hadim’e geri dönmüştür. Burada babasının yaptırdığı medresede eğitim vermeye başlamıştır (Kızılkaya, 2008: 16-17). Bu sırada Müderris Mahmud Efendi’nin ölmesi üzerine Taşkent kazasına bağlı Bolay Emrud ve Alânı mezralarından elde edilen öşür ile Bolay ve Karacahisar mezralarının gelirleri Ebu Said Muhammed Hâdimî’ye verilmiştir (M. Aydın, 2006: 9).

Karatay Medresesi’nde eğitim aldığı süre zarfında çalışkanlığı ve zekâsıyla hocası İbrahim Efendi’nin dikkatini çeken Ebu Said Muhammed’i bir gün hocası yanına çağırır ve şöyle der: “Oğlum Said Muhammed, medresede beş yıla yakın bir zaman tahsil gördün ve benden alacağını aldın. Artık benim sana verecek bir şeyim olmadığı gibi, Konya’da da sana ders verecek bir hoca yoktur. Şimdi senin yapacağın bir şey var. Konya’yı terk edip İstanbul’a gitmek. Orada müderris Kazabadî Ahmet Efendi’yi bul ve imtihanını ver. Seni benden sonra ancak o talebe olarak kabul edebilir” (Kızılkaya, 2008: 16).

Hocası İbrahim Efendi’nin tavsiyesi üzerine İstanbul’a giderek Kazâbadî Ahmet Efendi’den 8 yıl ders almıştır. Buradaki eğitimi sırasında mümkün olduğunca kütüphanelerden de faydalanmış, babasının vefatıyla memleketine dönmeye karar vermiştir. On dört yıl ailesinden ve memleketinden uzak kalan Hâdimî otuz iki yaşında dört katır yükü kitapla Hadim'e dönmüştür. Hadim'e geri döndükten sonra Hadim’de bulunan zaviye ve medresedeki görevine başlamıştır (M. Aydın, 2006: 9).

Hâdimî özellikle fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde söz sahibi olan bir âlimdir. Medresede Arapça, Farsça, fıkıh usulü, fıkıh, tefsir, kelam, hadis ve edebiyat gibi dersler vermekteydi (Kızılkaya, 2008: 16). Ünü tüm Osmanlı ülkesine yayılan Hâdimî’ye ülkenin çeşitli yerlerinden talebe gelmekteydi. Bunlar arasında devrin

(23)

büyük âlimlerinden sayılan ve bilgisinden dolayı “ayaklı kütüphane” lakabı verilen Müftüzade Muhammed Antakî, Ürgüplü Ahmet Efendi, Konyalı İsmail Hakkı Efendi, Kayserili Hacı İsmail Efendi, İsmail Gelenbevî, Mehmet Kırkağacî ve Hafız Hasan Üskübî gibi büyük âlimler gelmektedir. Yetiştirmiş olduğu isimlere bakılırsa Hâdimî’nin ününün çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını görmekteyiz. Bundan dolayı Hadim denilince Hâdimî akla gelir olmuştur (Sak, 1997: 173).

O dönemde ünü iyice yayılan Hâdimî Hazretleri iki kez Osmanlı padişahları tarafından İstanbul’a davet edilmiştir. İlk olay Numan Hâdimîoğlu’nun rivayetine göre şu şekilde gelişmiştir: III. Ahmet, Hıristiyan ve Müslüman din adamlarını arasında yapılacak bir münazara için saraya dönemin Şeyhülislam’ı olan Kazabadi Ahmet Efendi’yi İstanbul’da batılı bilginlerin karşısına çıkacak bilgili bir âlim var mı? diye saraya çağırmıştır. Hocanın cevabı şudur: “Bunca yıldır okutup yetiştirdiğim talebelerimin içinde üç buçuk öğrencim vardı diye öğünürdüm. Bunların içinde üçü de tam gelişemedi. Fakat o dört talebemin içinde, buçuk olarak değerlendirdiğim (Hadimli Mehmed Efendi) çok büyük bir hoca oldu. Konya’nın Hadim köyündedir, hiç boş zamanı yoktur. Pek çok âlimler yetiştirdiğini öğreniyorum. Getirilirse, İslamiyet’in yüzü ak olur” demiştir. Bunun üzerine padişah dönemin Konya Valisi Ali Paşa’ya Hâdimî’ye elden vermek koşuluyla bir davetiye yollar. Hâdimî de bu davete icabet eder ve İstanbul’a gider. Hocası Kazabadi Efendi’yi haklı çıkaran Ebu Said Hazretleri batılı bilginler karşısında verdiği cevaplarla padişah III. Ahmet’in de takdirini kazanmıştır. Münazara bitiminde padişah ödül olarak ne istediğini sorar fakat Hâdimî hiçbir şey istemediğini söyler. Bunun üzerine padişah “senin ilim, irfan ve feyz yuvası güzel medreseni yaşatmak için Bozkır ve Mut kazalarının âşarını medresene vakfettim” der (Hâdimîoğlu, 1983: 105-106).

İkinci olay ise I. Mahmut döneminde Darussaade ağası Beşir Ağa’nın Hicaz’daki görevinden sonra yaşanmıştır. Medine-i Münevvere de harem ağalığı yapan Beşir Ağa İstanbul’a döndüğünde padişah görevinin nasıl geçtiğini, ne türlü olaylarla karşılaştığını sorar. Beşir Ağa üç garip olayla karşılaştığını ve bunlardan birisinin gecenin seherinde Ravza-i mutahharadaki Cibril kapısına gelen zatla alakalı olduğunu şu sözlerle bildirir: “Ravza-i mutahharedeki Cibril kapısı, gecenin seherinde aralık açılınca Ravza-i mutahhareye geleni görmek istedim. O sırada

(24)

olamayordum. Bir gece yine Cibril kapısı açıldı. Hemen kapıya koştum. Kapıda beklerken, Ravza-i mutahhare’den bir zat çıktı. Bu çıkan zata kimsiniz? Nerelisiniz? diye sordum. Konya mülhakatından (Konya’ya bağlı) Hadimli Mehmet Efendi olduğunu söyledi. Sebebi ziyaretini sordum”. “Birgivî Mehmet Efendi’nin Tarikat-ı Muhammediye’sini şerh ediyorum. Şüphelendiğim bazı Hadis Şeriflerin femi saadet’i nehvî’ den şeref sudûr buyurulup buyurulmadığını, ruh’i Peygamber’den öğrenmek maksadıyla geldim” deyince Hâdimî’yi odama götürdüm. Odamda bir müddet kaldıktan sonra ayrılmak için müsaade istedi. Bunun üzerine padişah İstanbul’a çağırmış ve Ayasofya Cami’ inde huzur dersi vermesini istemiştir (Hâdimîoğlu, 1983: 108).

İlk evliliğini Ermenek-Başköylü olan Meryem Hanım ile yapmıştır ve Said adındaki oğlu bu hanımındandır (Şimşek, 2016: 41). İkinci eşi Fatma Hanım’dan Abdullah, Muhammed Emin ve Numan adlı oğulları olmuştur. Üçüncü eşi Zahide Hanım’dan Ali, Abdülhalim, Mehmet, Mustafa ve Ayşe adlı çocukları doğmuştur. Son eşi Ayşe Hanım’dan ise çocuğu olmadığı söylenmektedir (Şimşek, 2016: 41; Hâdimîoğlu, 1983: 91). Toplamda dört defa evlenmiş ve bu evliliklerden sekiz oğlu bir kızı olmuştur. Oğulları da kendisi gibi medresede ders vermişlerdir.

Ebu Said Muhammed 1762 yılında 63 yaşındayken sabah namazı vaktinde vefat etmiştir. Sağlığında ettiği vasiyete istinaden cenazesini Trabzonlu Hacı Mehmet yıkamıştır (L. Aydın, 2007: 38).

Hâdimîoğlu'nun rivayetine göre, Ebu Said Muhammed El- Hâdimî'nin vefatını müteakip bir türbe yapılmış fakat daha sonra merhumun torunlarından Hadim müftüsü Ahmet Said Hâdimîoğlu’nun önderliğinde ve öğretmen Mithat Özal'ın yardımı ile yıkılıp, yerine yeni bir türbe yapılmış ve beyaz mermer ile kaplanmıştır (Hâdimîoğlu, 1983: 105-106). Mezarının civarında babası, kardeşleri ve çocuklarının da kabirleri bulunmaktadır.

(25)

2. HADİM MEZAR TAŞLARI Katalog No: 1

Fotoğraf No: 14-15 Çizim No: 1

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: Ebu Said Muhammed el-Hâdimî

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: Hicri 1176/Miladi 1762

Malzemesi: Mermer Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 125, En: 36, Kalınlık: 9 cm Ayak Taşı: Boy: 125, En: 36, Kalınlık: 9 cm

Tanım: 1762 yılında vefat eden Ebu Said Muhammed el-Hâdimî Hazretlerinin

türbesi Hadim Belediye Başkanlığı tarafından 1986-1987 yıllarında yaptırılmıştır. Türbe baldaken tarzda yapılmıştır ve bu yıllarda mermerle çevrelenmiştir. Orijinal baş ve ayak taşı hakkında bilgi sahibi olamadığımız mezarın baş taşı altta dikdörtgen bir şekle sahiptir. Aşağıdan yukarıya genişleyen ve üst kısmı üçgen bir alınlıkla sonlanan baş taşında hiçbir süsleme öğesine rastlanmazken kitabe metninin yer aldığı zemin sarı renge boyanmıştır. Zemin oyma yapılan kitabede serlevha kısmında “Hüve’l-Hallâku’l-Bâki” ibaresi yazmaktadır. Düşey formda dikilen gövdede zemin oyma tekniğinde yazılmış sekiz satırlık bir kitabe yer almaktadır. Kitabe metni Osmanlıca, yazı karakteri sülüs’tür. Ayak taşı baş taşının simetrisi durumundadır.

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe; 1- Hüve’l-Hallâkü’l-Bâki 2- Câmi‘ü’l-mecâmi‘ fi’l-usûli’ 3- d-dîniyye şârihü't-tarîkâti’ 4- l-Muhammediyye kutbü'l-‘ârifîn

5- gavsü'l-vâsılîn Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî 6- Rûhuna fâtiha

(26)

Ayak Taşı Arka Cephe; Kitabenin Tercümesi:

O (Allah ki) her şeyi yokluktan var edendir ve sonsuz hayat sahibidir. Din usulüne dair bütün dini ilimleri kendisinde toplamış ve

Muhammedî yolunun (tarikat ve tasavvuf yolunun) şerh edicisi (aydınlatıcısı) Hakk’ı hakkıyla bilicilerin sufî ariflerin önderi,

Allah-u Teâlâ’ya kavuşmak isteyenlerin yardımcısı (kendinden medet dilenileni) Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî'nin

Ruhuna Fatiha.

Doğumu: 1113 Vefat Tarihi: 1176

يقابلا قلاخلاوه -۱ ليف عماجم لوعماج یلوصا - ۲ ليتقیرط تيحراش ەينید - ۳ ڭفراع لوبطق ەی یدمحم -٤ یمداخ لأ دمحم ديعس وبأ نيلصاو لوثوغ -٥ ەحتاف ەنحور -٦ ٧٦ ۱۱ ىتافو ىخیرات ۱۱۱۳ ىدلوت -٧

(27)

Katalog No: 2 Fotoğraf No: 16-17 Çizim No: 2

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: Karahacı Mustafa Efendi (Hâdimî’nin Babası) Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: Hicri 1147/Miladi 1734

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 64, En: 30, Kalınlık: 12 cm Ayak Taşı: Boy: 89, En: 36, Kalınlık: 10 cm

Tanım: Türbe yapımı esnasında yeniden düzenlendiği için mezar tipi hakkında

net bir şey söylemek zordur. Çapraz dilimli sarığa sahip olan baş taşı baş, boyun ve gövde kısmından oluşmaktadır. Sarıklı başlığın çapı 30 cm’dir. Başlıkta hafif tahribatlar bulunsa da genel itibariyle sağlamdır ve şekli seçilebilmektedir. Boyun kısmında “Fâtiha Sene 1147” ibaresi yer almaktadır. Kitabe zemin oyma şeklinde yazılmıştır. Yazıları birbirinden ayıran herhangi bir şerit uygulamasına yer verilmemiştir. Fakat kitabe kısmı sağ ve sol kenardan dört cm’lik bir çerçeve yapmıştır. Kitabenin hemen altında yazılardan bağımsız olarak yapılan ve içinde “Ruhuna” yazan ayrı bir satır bulunmaktadır. Gövde sağdan birinci satırdan başlayıp ikinci satıra doğru kırılmıştır fakat daha sonradan tamir edilerek yerine yapıştırılmıştır. Yazı karakteri sülüs olan kitabenin metni Osmanlıca’dır. Baş taşının arka yüzü yazısız ve bezemesizdir. Baş taşına oranla daha büyük olan ayak taşının her iki yüzü bezemesiz ve yazısızdır. Üst kısmı kenarlardan pahlanmış olup her yedi cm’de bir dilimlenerek son bulmuştur.

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe; 1- Fâtiha Sene 1147

2- Merhûm ve mağfur Hâdimî 3- Efendinin pederleri

(28)

6- Üstâz-ı küll mürşid-i ekmel eş-Şeyh 7- Mustafa Efendi kuddise sirrihu 8- Rûhuna1 Transkripsiyonu: ۱۱٤٧ ەنس ەحتاف -۱ ىمداخ روفغم و موحرم -۲ یرلردپ ڭنیدنفأ -۳ ندنلوحف یخيش و یذاتسا - ٤ ەيسدق یسافنأ لوبحاص -٥ حيس شا لمكا یدشرم لك یذاتسا - ٦ هرس سدق ىدنفا افطصم -٧ ەنحور -٨ Kitabenin Tercümesi: Fatiha Sene 1147

Allah’ın rahmetine ulaşmış ve günahları affedilmiş Hâdimî Efendi’nin babası

Hocası ve ermişlerin önderi

Maneviyat yolunun kutlu nefes sahiplerinden

Birlik âleminin üstadı, bütün mürşitlerin mükemmel ustası (en olgunu) Şeyh Mustafa Efendi’nin Allah sırrını mukaddes kılsın

Ruhuna.

(29)

Katalog No: 3 Fotoğraf No: 18 Çizim No: 3

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: Abdülhalim Efendi

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: 18. yy-19. yy

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 50, En: 28, Kalınlık: 17 cm Ayak Taşı: Yok.

Tanım: Türbe yapımı esnasında yeniden düzenlendiği için mezar tipi hakkında

net bir şey söylemek zordur. Baldaken türbede yer alan baş taşı bugün sadece baş kısmı ve iki satırlık gövdesiyle mevcuttur. Satır aralarında yazıların karışmaması için ince bir şerit uygulaması görülmektedir. Boyun kısmında “el-Fâtiha” yazmaktadır ve hemen üzerinde çapraz dilimli bir sarık yer almaktadır. Kitabe zemin oyma şeklinde yazılmıştır. Kitabe metni Arapça olup yazı karakteri sülüs’tür.

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe; 1- el-Fâtiha

2- es-Seyyid Abdulhalim bin es-Seyyid 3- … 4- … (kırık) Transkripsiyonu: ەحتافلا -۱ ديس سا ڭيب ميلح لودبع ديس سا -۲ . . . -۳ (kırık) . . . -٤

(30)

Kitabenin Tercümesi:

Fatiha

Seyyid oğlu seyyid Abdulhalim …

(31)

Katalog No: 4 Fotoğraf No: 19-20 Çizim No: 4

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: Hacı Abdullah Efendi (Sarı Müftü) (Hâdimî’nin Oğlu) Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: Hicri 1192/Miladi 1778

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 60, En: 31, Kalınlık: 16 cm Ayak Taşı: Yok.

Tanım: Baş taşı, Ebu Said el-Hâdimî’nin ikinci eşi Fatma Hanım’dan doğma

oğluna aittir. Fakat mezar yerinde bugün içerik olarak birebir benzeyen başka bir baş ve ayak taşı bulunmaktadır. Kendisi ise hemen arkasında bir mezara yaslanmış şekilde bulunmaktadır.

Baş taşının her iki yüzünde kitabeye yer verilmiş olması açısından ilginçtir ve bu yönüyle mezarlıktaki tek örnektir. Çapraz dilimli bir sarığa sahip olan baş taşının mezara yaslanan sarık kısmı zamanla düzleşmiş ve şeklini kaybetmiştir. Her iki yüzünde yer alan beşer satırlık kitabesinde satırlar ince şeritlerle birbirinden ayrılmaktadır. Hiçbir süsleme öğesi bulunmayan baş taşının kitabesi Arapça olup yazı karakteri sülüs’tür.

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe;

1- Li’llâhi’l-Fâtiha Sene 1192-H 2- Rahale’l-vâsılu‘l-hâdî ilâllâh

3- l- müftî bin’ el-müftî rahimehumallâh 4- …

5- Tarihi Efendîna el-Hâc Abdullah cedde fi rahmeti’llâh2

(32)

۲ ٩ ۱۱ ەنس ەحتافلا لله -۱ داهلا لصاولا لحر ي الله ىلإ -۲ الله مهمحر ىتفملا نب ىتفملا -۳ . . . -٤ الله ةمحر ىف دج اللهدبع جاح لا اندنفا ىخیرات -٥ Kitabenin Tercümesi:

Allah için Fatiha Sene 1192 Hicri Hidayet veren Allah’a göçtü, ulaştı

Müftü oğlu müftü Allah onlara rahmet etsin …

Efendimiz Hacı Abdullah Allah’ın rahmetinde yenilendi

Baş Taşı Arka Cephe; 1- Li’llâhi’l-Fâtiha

2- Rahale’l-‘ârifu bi’llâh’ ‘l-hâdî ilâllâh’ 3- l-müftî mina’llâhi’l-müftî ibnü’l-müftî’llah 4- Tarihi Efendîna el-Hâc Abdullah

5- Sene 11923 Transkripsiyonu: ۲ ٩ ۱۱ ەنس ەحتافلا لله -۱ داهلا للهاب فراعلا لحر ي الله ىلا -۲ لله يتفمل نبإ يتفمل الله نم يتفملا -۳ ىخیرات اللهدبع جاح لا اندنفا -٤ ۲ ٩ ۱۱ ەنس -٥ Kitabenin Tercümesi:

Allah için Fatiha

Allah’ı bilen (Arif-Evliya) göçtü, gitti.

Allah’tan müftü müftüdür; Allah için müftü olanın oğlu Efendimiz Hacı Abdullah

Sene 1192

3Kitabe metni İlahiyatçı Şeyhmus Demir ve Tarih Öğretmeni İbrahim Kanadıkırık tarafından

(33)

Katalog No: 5 Fotoğraf No: 21 Çizim No: 5

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: -

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: 18. yy-20. yy

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 81, En: 31, Kalınlık: 13 cm Ayak Taşı: Yok.

Tanım: Türbe yapımı esnasında yeniden düzenlendiği için mezar tipi hakkında

net bir şey söylemek zordur. Kabir, Hâdimî’nin babası Karahacı Mustafa Efendi’nin hemen ayakucunda yer almaktadır. Ayak taşı bulunmayan mezarda baş taşının kitabe kısmı okunamayacak derecede tahrip olmuştur. Bu nedenle mezar sahibi ile ilgili net bilgilere ulaşamadık. Diğer erkek mezarlarına oranla daha uzun bir boyun kısmına sahiptir. Baş taşının kitabe metni serlevha hariç üç satıra ayrılmıştır. Omuz başları ise gövdeden beş cm yükselmiş ve dilimlenmiştir. Aşağıdan yukarıya doğru daralan boyun kısmına 30 cm çapında kazıma tekniğiyle işlenmiş dilimli bir sarık oturmaktadır. Sarığın işlenişi ve biçimi bu zat’ın medresede müderrislik yapan biri olduğunu göstermektedir.

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe; 1- …

2- … 3- …

(34)

. . . -۱ . . . -۲ . . . -۳ ەنحور یمداخ لأ . . . -٤ Kitabenin Tercümesi: … … … … Hâdimli ruhuna

(35)

Katalog No: 6 Fotoğraf No: 22-23 Çizim No: 6-7

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: Şehit Ahmet Şakir (Hâdimî’nin Torunu)

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: Hicri 1248/Miladi 1832

Malzemesi: Taş Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 131, En: 32, Kalınlık: 15 cm Ayak Taşı: Boy: 117, En: 26, Kalınlık: 10 cm

Tanım: Türbe yapımı esnasında yeniden düzenlendiği için mezar tipi hakkında

net bir şey söylemek zordur. Baş ve ayak taşı sağlam olan mezar, Hâdimî’nin ikinci oğlu olan Abdullah Efendi’den olma Ahmet Efendi’ye aittir. Hem Hadim müftülüğü hem de medresede müderrislik yapan bu zatın kabri Hâdimî Hazretlerinin hemen arkasında yer alır. Hafif eğimli bir şekilde yapılan baş taşı kazıma tekniğiyle işlenmiş ve çapı 24 cm olan dilimli bir sarıkla son bulmuştur. Boyun kısmında üsluplaştırılmış şems motifi görülmektedir. Dikdörtgen bir gövdeye sahip olan baş taşı, serlevha ve tarih kısmı dâhil toplamda on iki satıra bölünmüştür. Her bir satırda zemin oyma tekniği kullanılmıştır. Tarihin yer aldığı on ikinci satırda gövde daralarak kaideye oturmuştur. Baş taşının arka kısmı sarık kısmını vurgulayacak şekilde yukarıdan aşağıya doğru çıkıntı yapmıştır. Üçgen bir tepelikle sonlanan ayak taşı ise yazısız ve bezemesizdir. Kaideye oturan kısmı 26 cm olup yukarıya doğru genişlemiş ve 31 cm’e ulaşmıştır. Hâdimî Hazretlerinin kabri gibi bu kabrin kaide kısmı da türbeyle birlikte sonradan yapılmıştır.

(36)

Baş Taşı Ön Cephe; 1- Hüve’l-Hallâkü’l-Bâki

2- Bahr-i ‘ilm içre muhakkak fâzıl devvâr-ı zamân 3- Serteser neşr-nümâsı olmuş idi râygân?

4- Zühd(ü) takvâ ile meşhûn pesend Hâdimî 5- Emr-i Hakk’dan irdi rütbe-i şehâdet nâgehân 6- Manzar-ı… Mevlâ olduğuyçün ol hemân 7- Yâr idindi … hem peygamberân

8- Rıhlet itdikde bekâyâ rahmetu’llâhi ‘aleyh 9- Kerem itdi ins ü cin hem nüh felek heft-âsumân 10- Vehbiyâ târihi Ahmed Şakir’i dürr-i yetîm 11- Rûhuna ihsân iden Fâtihâ olsun şâdumân 12- Sene 12484 Transkripsiyonu: يقابلا قلاخلاوه -۱ نامز یراود لضاف ققحم ەرچیا ملع یرحب -۲ ناگیار ىدیا شملوا ىسامن رشن رسترس -۳ یمداخ دنسپ نوحشم ەلیا اوقت یدهز -٤ ناهكان تداهش یەبتر یدریا ندقح یرما -٥ نامه لوا نوچیا یغیدلوا لاوم . . . یرظنم -٦ ناربمغيپ مه . . . یدنیدیا رای -٧ ەيلع اللها تمحر ایاقب ەد كدتیا تلحر -٨ نامسآ تفه كلف ەن مه نج یسنا یدتیا مرك -٩ ميتی یرد یركاش دمحا یخیرات ای یبهو -۱۰ نامداش نوسلوا ەحتاف ندیا ناسحا ەنحور -۱۱ ەنس ٤٨ ۱۲ -۱۲

(37)

Kitabenin Tercümesi:

O (Allah ki) her şeyi yoktan var edendir ve sonsuz hayat sahibidir.

O (ki Şehit Ahmet) ilim denizi içinde muhakkak zamanın nice evrelerinin (devirlerinin) tanık olduğu ender fazilet sahibidir.

Baştanbaşa göstergesi olmuştu bolluğun?

Züht ve takvayı kemâl derecede yaşamasıyla halkın takdir ve beğenisine mazhar olmuş idi bu (Ahmet) Hâdimli

Allah’ın (gayb ilminde mahfuz olan) emri gereği şehitlik rütbesi ansızın erişti ona

Mevlâ’nın baktığı, nazar ettiği gözünü üzerine diktiği yani değer verip sevdiği biri olduğu için o hemen

(Onu yani Şehit Ahmet’i) … ve peygamberler de yâr edindi

Bekâya (sonsuzluk yurduna) yolculuk ettiğinde o Allah’ın rahmetine kavuşmuş olan

O’ nu tâ’zim etti (ululadı, hürmet ve muhabbette bulundular tümden) bütün vefat etmiş insanların ruhları ve cinler dahi yedi kat sema ve dokuz kat felek sakinleri

Ey Vehbi tarih düştün (bu) eşsiz inciyi andıran Ahmet Şakir’in vefâtına Ruhuna Fatiha okuyup hediye eden bahtiyar, mutlu-bahtlı olsun.

(38)

Fotoğraf No: 24 Çizim No: 8

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: Ebu Naim Ahmet (Hâdimî’nin Kardeşi)

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: Hicri 1172/Miladi 1759

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 66, En: 35, Kalınlık: 12 cm Ayak Taşı: Yok.

Tanım: Türbe yapımı esnasında yeniden düzenlendiği için mezar tipi hakkında

net bir şey söylemek zordur. Fakat günümüzde direk toprağa yerleştirilmiş durumdadır. Hâdimî türbesine girerken sol taraftaki yeşillik alanda yer alan baş taşı günümüze kadar gelebilmiştir. Hâdimî Hazretlerinin kardeşi Ebu Naim (Nuaym) Ahmet’e ait olan baş taşı kare formda olup baş, boyun ve gövde kısmından oluşmaktadır. Gövde kısmında yer alan kitabede zemin oyma yapılmıştır. Kitabe metni Osmanlıca olup yazı karakteri sülüs’tür. Alt kısmı toprak altında kalan baş taşının boyun kısmı da dâhil olmak üzere dört satırı okunabilmektedir. Üçüncü satırın sol tarafında kırık mevcuttur. Her bir satır birbirinden bir şerit ile ayrılmaktadır. Boyun kısmında tarih yer almaktadır. Baş kısmı sarık şeklindedir ve çapı 25 cm’dir. Sarıklı baş kısmının arka tarafı dört dilime ayrılmaktadır. Herhangi bir süsleme unsuru bulunmamaktadır.

(39)

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe; 1- Sene 1172 Fâtiha

2- Koca Hâdimî’nin karındaşı

3- Sâhibü’t-te’lifât ve’l-maka- (-lat,-mat)5 4- es-Seyyid el-Hâc Ahmed el-Ha(dimî)6 …

Transkripsiyonu: ەنس ۲ ٧ ۱۱ ەحتاف -۱ یشادنیراق ڭنمداخ ەجوق -۲ تلااقم لأ و تافيلأت لوبحاص -۳ (تاماقم) . . . یمداخ لأ دمحا جاح لأ ديس سا -٤ Kitabenin Tercümesi: Sene 1172 Fâtiha

Büyük (Koca) Hâdimî’nin kardeşi Birçok yazılmış eser ve makam sahibi es-Seyyid Hâdimli Hacı Ahmet …

5Kitabede satır sonundaki kırılmadan dolayı net olarak okuyamadığımız kelime “dergide çıkan yazılar

manasına gelen-makalât” ya da “makam sahibi anlamındaki-makamât”tır. Ebu Naim Ahmet’in kendi el yazısıyla yazmış olduğu eserlerinden hareketle ya da bundan dolayı kazandığı makam sahibi sıfatından dolayı her iki kelimenin de kullanımı uygundur.

(40)

Fotoğraf No: 25 Çizim No: 9

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: -

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: 18. yy-19. yy

Malzemesi: Kalker Taşı

Ölçüsü: Boy: -, En: -, Kalınlık: - cm

Tanım: Günümüze sadece başlığı gelebilen baş taşının kime ait olduğu

bilinmemekle birlikte erkek başlığı olduğu kesindir. Parça başlık olarak incelediğimiz bu eser türbeye girişte hemen sağ kısımda bulunmaktadır. Çok fazla kırılmalara uğrayan başlık dilimlenmiş şekildedir. Bunu ortada kesen tek bir dilim daha mevcuttur.

(41)

Katalog No: 9 Fotoğraf No: 26-27 Çizim No: 10

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016

Ait Olduğu Kişi: Büyük Mehmet Efendi (Hacı Numan Efendi’nin Torunu) Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: Miladi 1898

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 67, En: 30, Kalınlık: 9 cm Ayak Taşı: Boy: 97, En: 35, Kalınlık: 8 cm

Tanım: Kabir, Münzevi Said Efendi’nin oğullarından Büyük Mehmet

Efendi’ye aittir. Müderris bir aileden gelen zatın kendisi de müderristir.

Çerçeveli mezar tipinde yapılan mezarın baş taşında günümüz alfabesiyle şahsın doğum ve ölüm yılları lakabıyla birlikte verilmiştir. Baş, boyun ve gövde kısmından oluşan baş taşının gövdesi dikdörtgen formdadır. 15 cm genişliğindeki boyun kısmından sonra 23 cm çapında dilimsiz, oval bir sarıkla sonlanır. Başlığın sol kısmı kırıktır. Baş taşının her iki tarafı bezemesiz olup arka yüzünde de yer yer kırıklar mevcuttur. Ayak taşı ise düşeyde dikdörtgen bir gövdeye sahip olup üçgen bir tepelikle sonlanmıştır.

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe;

1831-1898

(42)

Fotoğraf No: 28 Çizim No: 11

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: -

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: 18. yy-20. yy

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 74, En: 33, Kalınlık: 25 cm Ayak Taşı: Yok.

Tanım: Günümüzde kısmen mevcut olan baş taşının dikdörtgen bir gövdesi

vardır ve kenarları pahlanarak boyun kısmı eklenmiştir. Gövde ve boyun kısmı kenarlardan yaklaşık sekiz cm içeri girecek şekilde kabartılmış ve çerçeve yapmıştır. Herhangi bir bezeme ya da yazı unsuru bulunmamaktadır. Yuvarlak ve dilimsiz bir sarığa sahip başlık ise 33 cm çapındadır. İçine sarılan kavuk üçgenimsi bir şekilde altı cm kadar yükselmiştir.

(43)

Katalog No: 11 Fotoğraf No: 29 Çizim No: 12

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016 Ait Olduğu Kişi: -

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: 18. yy-20. yy

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 50, En: 16 cm Ayak Taşı: Yok.

Tanım: Günümüze sadece baş ve boyun kısmı gelebilen mezarın baş taşı

sarıklı bir başlığa sahiptir. Başlığın çapı 30 cm’dir. Doğal koşulların verdiği tahribattan dolayı taşın yapısı oldukça bozulmuştur. Herhangi bir yazı ya da süsleme öğesine yer verilmemiştir. Ayak taşı bulunmamaktadır.

(44)

Fotoğraf No: 30 Çizim No: 13

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: Mustafa Efendi (Hâdimî’nin Oğlu)

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: Hicri 1226/Miladi 1811

Malzemesi: Kalker Taşı Ölçüleri

Baş Taşı: Boy: 65, En: 29, Kalınlık:12 cm Ayak Taşı: Yok.

Tanım: Türbe yapımı esnasında yeniden düzenlendiği için mezar tipi hakkında

net bir şey söylemek zordur. Baş taşı orijinaldir fakat mezarın kaide kısmı ise sonradan yapılmıştır. Kabir, Hâdimî Hazretlerinin üçüncü eşi Zahide Kadın’dan doğma oğlu Mustafa Efendi’ye aittir. Kad eflehal mü’minun suresini tefsir eden ve kendisi müellif olan zatın kabri, mezarlığın dışında Hâdimî Caddesinin kenarında bulunmaktadır. Mezarın baş taşında çok fazla tahribat vardır fakat kitabesi okunabilir durumdadır. Boyun kısmı gövdeyle buluştuğu noktada kopmuş, daha sonradan çimentolu harç ile yerine yapıştırılmıştır. Düşeyde dikdörtgen bir gövdeye sahip olan baş taşı dilimsiz oval bir sarığa sahiptir. İçteki başlık hafif yükselmiş ve düz bir şekilde sonlanmıştır. Boyun kısmında “Hüve’l-Hallâkü’l-Bâki” yazmaktadır. Kitabe metni toplamda beş satırdır ve her bir satır birbirinden şerit uygulamasıyla ayrılmıştır. Arapça olan metin girift bir şekilde işlenmiştir.

Kitabe Metni: Baş Taşı Ön Cephe; 1- Hüve’l-Hallâkü’l-Bâki 2- Sara şehid ila rahmetihi

3- Abdullah Mustafa Efendina rahmetullahi aleyhi 4- el-Fâtiha liruhihi rıza’en lillâh

(45)

5- H-Sene 12267 Transkripsiyonu: يقابلا قلاخلاوه -۱ ەتمحر ىلإ ديهشلا راس -۲ الله ذبع ەيلع الله ةمحر اندنفا ىفطصم -۳ للهلا ءاضر ەحورل ةحتافلا -٤ ٦ ۱۲۲ ەنس -٥ Kitabenin Tercümesi:

O (Allah ki) her şeyi yokluktan var edendir ve sonsuz hayat sahibidir. O’nun rahmetine, şehadete yürüdü

Allah’ın rahmeti Abdullah Mustafa Efendimiz üzerine olsun O’nun ruhu ve Allah rızası için Fatiha

Hicri Sene 12268

7Kitabe metni İlahiyatçı Şeyhmus Demir ve Kerküklü Amer Mohammed tarafından okunmuştur. 8Hâdimîoğlu, Mustafa Efendi’nin ölüm tarihini ve kitabe metnini farklı vermektedir (Hâdimîoğlu,

1983: 113). Bibliyografya konusunda bilgi vermeyi amaçlayan bu eserde mezar taşlarıyla ilgili detaylı bir çalışma yapılmamış olup birkaç örnek üzerinde durulmuştur. Muhtemelen eserde kişi tespiti yanlış yapılmıştır. Ayrıca; aynı eserde sadece Mustafa ismiyle anılan zatın bu kitabede Abdullah Mustafa olarak geçtiği görülmektedir. Abdullah isminde bir kardeşi olan Mustafa Efendi için bu ismin “Allah’ın kulu” manasında kullanıldığı tahmin edilmektedir. Yine kitabe metninde geçen “Efendina” kelimesi Efendimiz manasına gelir ki Katalog No: 21’de yer alan ve Hâdimî’nin oğlu olan Sarı Müftü lakaplı Abdullah Efendi için de aynı Arapça sıfatın kullanılmış olması bu bilgiyi destekler niteliktedir.

(46)

Fotoğraf No: 31 Çizim No: 14

İnceleme Tarihi: 30.09.2016-08.10.2016-24.10.2016-17.12.2016 Ait Olduğu Kişi: -

Kimliği: Erkek

Bulunduğu Yer: Yukarı Hadim Mezarlığı Tarihi: 18. yy-20. yy

Malzemesi: Kalker Taşı

Ölçüsü: Boy: -, En: -, Kalınlık: - cm

Tanım: Günümüze sadece başlığı gelebilen baş taşının kime ait olduğu

bilinmemekle birlikte erkek başlığı olduğu kesindir. Parça başlık olarak incelediğimiz bu eser Büyük Mehmet Efendi ve Mustafa Efendi de gördüğümüz ve mesleği müderris olan zatların sarıklı başlıklarına birebir benzemektedir. Dıştan dilimsiz oval bir sarıkla sarılan başlık iç kısımdan biraz yükselerek dışarıya taşmış ve düz bir şekilde sonlanmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bağlamda, çalışmanın amacı Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinin işleyişi ile ilgili bir simülasyon modeli oluşturup, sistemde kaynakların

Geçmişte finansal kuruluşlar, ticari kredileri değerlendirme sürecinde neredeyse yalnızca uzman değerlendirmesi olarak da adlandırılan sübjektif analize itimat

5- Ebeveynler ise günlük işlerin (ev işleri, bahçe tarımı ile hayvan bakıcılığı) yoğunluğundan ya da belde dışında çalışmak zorunda olduklarından ötürü çocuklarıyla

Ancak öte yandan; Schmitt’i bir “anti-liberal” olarak kabul ve ilân ederken de; Alman filozofun içerisine doğduğu politik ortam olan Weimar Cumhuriyeti,

Dinlerin ibadet yerleri, kutsal ve mübarek kabul edilmesi nedeniyle, ziyaret fenomeni daha farklı bir karakter kazanmakta ve dini bir zaruret ifade

Sonuç olarak; biz bu çalışmamızda ad durumlarını yalın, yönelme, belirtme, bulunma, ayrılma, ilgi, vasıta ve eşitlik durumu olarak belirledik. Belirlediğimiz

Popüler kültürün ortaya çıkış zamanının çok daha yeni olduğunu savunanlardan Erol Mutlu “Popüler Kültürü Eleştirmek” adlı yazısında Ünsal Oskay’ın popüler

Sıçan artiküler kıkırdağından izole edilen kondrositlerin kalsiyum alginat lif içerisine tutuklanması ile yürütülen kültür çalışmalarında kondrogenezin TGF-β