• Sonuç bulunamadı

İBRAHİM GÜLŞENîŽ'NİN “PENDNÂME”Sİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İBRAHİM GÜLŞENîŽ'NİN “PENDNÂME”Sİ"

Copied!
39
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

øBRAHøM GÜLùENÎ’NøN “PENDNÂME”Sø

Alim YILDIZ1

PANDNAMA OF IBRAHIM GULSHANI

In our literature, those works which are written to teach ethichs of Islam, to guide people and to give advice, in general, are called nasihatnama or pandnama. There are Quranic verses, prophetic saying, proverbs and several advices in these writings.

Muslim mystic-poet Ibrahim Gulshani, also, has a work, titled as pandnama. This work has two manuscripts and consists of 196 lines.

Anahtar Kelimeler:

Edebiyat, Mesnevî, Pendnâme, øbrahim Gülúenî

A. TÜRK EDEBøYATINDA NASøHATNÂME (PENDNÂME) TÜRÜ

Dilimizde ö÷üt anlamına gelen Farsça pend kelimesinin Arapça’daki karúılı÷ı nasîha(t)’dır. Bu kelimeler, sonlarına gelen “nâme” ekiyle birlikte genel anlamda øslâmî edebiyatta ahlakî ö÷ütler ihtivâ eden eserlere verilen bir isim haline gelmiútir. Yazılıú amacı insanlara yol göstermek ve ö÷üt vermek olan ve Nasîhatnâme, Pendnâme gibi isimlerle anılan bu eserler, øslâm ahlâkını telkin etmek maksadıyla yazılmıú nasîhatları ihtiva eden eserlerdir. Bilgi vermek gayesi de güden bu eserlerden manzum olanlar, genellikle mesnevî nazım úekliyle yazılmıúlardır. Kasîde ve musammat úeklinde yazılanları oldu÷u gibi mensur olarak yazılanları da bulunmaktadır.

(2)

Müslüman milletlerin edebiyatlarında yer alan nasihatnâmelerin temeli, Hz. Lokman’ın o÷luna verdi÷i ö÷ütler2 ile Hz. Peygamber’in: “Din,

nasîhattan ibarettir.”3 hadisine dayanmaktadır. øslâm bilgin ve úâirleri, bu ayetlerin ve bu hadisin önemini göz önünde bulundurarak, nasîhata dâir risâleler, kitaplar, úiir ve hikâyeler, nasîhatnâmeler yazmıúlardır.

Pendnâme adıyla yazılan nasîhatnâmelerde dînî, sosyal ve ahlakî bir takım ö÷ütler verilerek ça÷ın gere÷ine göre hayatın bütün evreleri için hazırlamak ve yetiútirmek esastır. Bundan dolayı pendnâmeler “nazma çekilmiú” âyet, hadis, hikmet, kelâm-ı kibar ve atasözleriyle doludur4.

Türk edebiyatına øran ve Arap edebiyatından geçen nasîhatnâme türü, genelde ahlakîdir. Bunların içinde yalnız dînî nitelikte olanları, ayet ve hadislerden birtakım örnek sözler alınarak yazılanları da vardır5.

Nasihatnâmelerde, insana yaúam sürecinde en do÷ruyu bulmak ve uygulamak yolunda hizmet önemli oldu÷u için, dînimizin ve millî kültürümüzün de÷erleri bir bütünlük içinde verilir. Âyet ve hadisleri atasözleri takip eder. Bu eserler aynı zamanda yazıldıkları çevrenin de içtimâi ve ahlâkî durumu hakkında bilgi veren kaynaklar durumundadır.

Ahlâki ö÷ütler veren eserlerden siyasetnâme adıyla anılan bir di÷er eser türü daha bulunmaktadır6. Bunlar da bir nevi nasihatnâmelerdir. Her iki tür de benzer konuları ihtiva etmesine ra÷men, siyasetnâmeler daha çok devlet yöneticilerine, pendnâmeler ise úahıslara yönelik tavsiyeler içeren eserlerdir. Daha açık bir deyiúle, siyasetnâmeler sultan, vezir vb. gibi yönetici konumundaki kimseler için kaleme alınmasına ra÷men,

_______________________ * CÜ. ølahiyat Fakültesi.

2

Bkz. Lokman Suresi, 31/13-19.

3

Es-Suyûtî, Celâleddîn b. Ebû Bekr, el-Câmi‘u’s-Sa÷îr, Beyrut 1981, I, 262 (Hadis no: 4302); Aclûnî, øsmâil b. Muhammed, Keúfü’l-Hafa, Beyrut 1351, I, 414 (Hadis no: 1324).

4

Cem Dilçin, Örneklerle Türk ùiir Bilgisi, 6. Baskı, Ankara 2000, s. 188.

5

Abdurrahman Güzel, Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı, Ankara, 2000, s. 586.

6

Ahlak kitapları için bkz. Agah Sırrı Levend, “Ümmet Ça÷ında Ahlak Kitaplarımız”, Türk Dili Araútırmaları Yıllı÷ı, Belleten, Ankara 1963, s. 96-97 (Makalenin tamamı 89-115).

(3)

pendnâmeler, müellifin o÷lu, müritleri ya da tüm Müslümanlar için kaleme aldı÷ı genel ahlakî tavsiyeleri içeren eserlerdir. Bununla birlikte bahsetti÷imiz bu iki tür bazen birbiri içerisine girmekte ve kesin bir ayrım zorlaúmaktadır7.

øslam tarihinde, genellikle siyasetnâme veya nasihatnâme adı ile bilinen, idareci ve hükümdarların adalet ve øslam’a uygun bir yönetimde bulunmaları bakımından verilen ö÷ütler olarak tanımlanabilen yazıların çok eski bir gelene÷i vardır. Hz. Peygamber zamanında ilk seriyyelere çıkan gurupların reislerine, faaliyetleri sırasındaki tutumları bakımından, Peygamber tarafından yapılan tavsiye ve nasîhatlerin siyer kitaplarına akseden metinleri bu tür ö÷ütlerin öncüleri sayılabilir. Halife Ebû Bekir’in (ö. 634), øran ve Do÷u Roma üzerine yürüyen ordu kumandanlarına, fethedecekleri topraklarda adalet ve insaf ile hareket etmelerini emir ve tavsiye eden sözleri izlemiútir. Hz. Ali’nin Bir Devlet Adamına Emirnamesi adıyla Türkçe’ye çevrilen mektubu da bu türün önemli bir örne÷idir8. Bu gelenek øslamî Arap literatüründe ilk yüksek noktasına, Tâhirîler hânedanı kurucusu Tâhir b. Hüseyin’in (ö. 822), o÷lu Abdullah’a (ö. 845), Elcezîre valili÷ine tayini münasebetiyle yazmıú oldu÷u uzun mektupta ulaúmıútır9.

Do÷ruyu, iyiyi, faydalıyı göstermek için söylenmiú atasözleri baúlangıcından beri edebiyatımızda didaktik unsurların ve ö÷üt verme gelene÷inin en önemli göstergesidir. Kalıplaúmıú úekilleri olan, bazen yarı manzum diyebilece÷imiz atasözlerini, manzum nasîhatnâmelerin ilk örnekleri sayabiliriz. Türk edebiyatında ö÷üt verme amacıyla söz söyleme ve úiir yazma gelene÷i de oldukça eski tarihlere kadar iner. Kutadgu Bilig,

Atabetü’l-Hakâyık gibi eserler ve Ahmet Yesevî’nin (ö. 1166) Divân-ı

Hikmet’i, Ahmet Fakıh’ın Çarh-nâme’si bu gelene÷in devam ettirildi÷i

_______________________

7

Bkz. Necla Pekolcay vd., øslâmî Türk Edebiyatında ùekil ve Nev’îlere Giriú, østanbul, 1994, s. 265-266.

8

Bkz. Hz. Ali’nin Bir Devlet Adamına Emirnamesi,(Trc. Mehmet Akif Ersoy), østanbul 1963.

9

Erdo÷an Merçil, “Sebüktegin’in Pendnâmesi (Tanıtma, Farsça metin ve Türkçe’ye Tercümesi)”, øslâm Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, Cild-Volume: VI, Cüz-Parts: 1-2, østanbul, 1975, s. 203 (Makalenin tamamı için bkz. s. 203-233).

(4)

eserlerdir. Yunus Emre’nin (ö. 1320) Risâletü’n-Nushiyye isimli mesnevîsi, allegorik bir siyasetnâme olan Kutadgu Bilig’den sonra, Anadolu sahasında Türkçe olarak ve mesnevî úekliyle yazılan, nasihatnâme tarzındaki ilk eserdir10. Yunus Emre’nin bu eseri Kur’an-ı Kerim ve hadislerden çıkarılacak dersleri vermekle kalmaz, aynı zamanda bunları yüksek bir estetik biçimde de sunar11.

Do÷rudan ahlak konusunda olan bu tür eserlerin yazılmasına, sonraki yüzyıllarda da devam edilmiútir. XV. yüzyıl yazarlarından Amasyalı Ali b. Hüseyin’in Tâcü’l-Edeb isimli eseri, XVI. yüzyıl bilginlerinden Kınalızâde Ali’nin Ahlâk-ı Alâî ve XVII. yüzyıl úâiri Nâbî’nin (ö. 1712), o÷lu Ebü’l-Hayr Mehmed’e yazdı÷ı Hayriye-nâme’si12 bu sahanın tanınmıú eserleridir13.

Bu eserler dıúında, kütüphane kayıtlarından görebildi÷imiz kadarıyla, edebiyatımızda pendnâme türünde eser veren úairlerden bazıları úunlardır:

Abdülmecid Sivâsî (ö. 1639)14, Ahmed Diyarbakırlı15, Ahmed Sûzî (ö. 1830)16, Ahmed Zarîfî Baba (ö. 1795)17, Arif (XV. yy.)18, Askerî19, Azmî (ö. 1582)20, Cemâlî (ö. 1524)21, Dede Ömer Rûúenî (ö. 1487)22, Edirneli Nazmî

_______________________

10

Umay Günay-Osman Horata, Yunus Emre Risâletü’n-Nushiyye, Ankara 1994, s. 55.

11

Bkz. Mehmet Arslan, Pendnâme-i Zarîfî, Sivas, 1994, s. 5-6.

12

Eser hakkında bkz. ùâir Nâbî, Hayriyye (haz. øskender Pala), østanbul 1989.

13

Di÷er ahlâkî eserler için bkz. Â. Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1988, s. 122.

14

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Murad Buhari blm., no: 326, vr. 60-64.

15

Bkz. Konya øzzet Koyuno÷lu Kütüphanesi, no: 13662, 116vr.

16

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud blm., no: 4447, vr. 5-8; Süleymaniye Kütüphanesi, Mihriúah Sultan blm., no: 198, vr. 42-46.

17

Bu eser basılmıútır. Bkz. Mehmet Arslan, Pendnâme-i Zarîfî, Sivas, 1994

18

Bkz. Süleymaniye Ktp. øbrahim Ef. blm. no: 355/1.

19 Bkz. Türkiye Yazmaları Toplu Katalogu, Sü. A. Nihat Tarlan/ 62, vr. 21a-25b. 20

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Kasidecizade blm., 722, vr. 107-108,; Manisa øl Halk Kütüphanesi, no: 1504/9, vr. 72-74; TTK Kütüphanesi, no: 277; Süleymaniye Kütüphanesi, M. Arif- M. Murad blm. 19, vr. 40-43.

21

(5)

(ö. 1559)23, Emîrî (XVI. yy.)24, Erzurumlu øbrahim Hakkı (ö. 1724)25, Fazlî Efendi26, Gubârî (ö. 1566)27, Güvâhî (ö. 1526’dan sonra), Hamdî Çelebi-Hamdullah Ahmed28, Hasan29, Hüseyin Hamdi b. Hüseyin30, Hızrî (XVI. yy.)31, øsmail Hakkı b. Mustafa (ö. 1725), Kadızâde Mustafa ølmî (ö. 1637)32, Kaygusuz Baba33, Kebîrîzâde Abdurrahman Yüsrî b. Mustafa (ö. 1721)34, Meúâmî (ö. 1585)35, Mürîdî (XIV. yy.)36, Sahaflar ùeyhizâde Mehmed Esad Efendi (ö. 1848)37, Nâim Tameúverî Naimüddin (ö. 1769)38, Nâimî-Halil (1230)39, Nev‘î (1559)40, Refi‘î (yazılıú 1408)41, Seyyid Âzerî

(ö. 1582)42, ùem‘î el-Prizenî43, ùemseddin Sivasî (ö. 1597)44, Vâhidî (ö.

__________________________

22

Bu eser müstakil bir eser olmayıp, Sehî’nin , “mev‘ıza üslûbunda çok hakâyık ve dekâyık ve nice maârif cem‘ edip...” diyerek vasıta beytini verdi÷i terci-i bendidir. Bkz. Mustafa Uzun, “Dede Ömer Rûúenî”, DøA, østanbul 1994, s. 82. Dede Ömer Ruúenî’nin eserleri için ayrıca bkz. Mustafa Uzun, Dede Ömer Rûúenî, Hayatı, Eserleri ve Miskinlik-nâme Mesnevîsi (Edisyon Kritik),østanbul 1982, s. 45-52 (MÜ SBE, Basılmamıú doktora tezi).

23

Eser için bkz. Fatma Öztürk-Nurcivan Kaleú, Manzum Tercüme-i Pend-i Attar (Metin-Muhtevâ-Tahlil), Diploma Çalıúması, øzmir 1997.

24

Bkz. Türk Dil Kurumu Kütüphanesi no: 362.

25

Bkz. østanbul Belediyesi Kütüphanesi, Osman Ergin Yaz. 563, vr. 114a-115a.

26

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi Halet Ef., blm., no: 245, 8 vr.

27

Bkz. Nuruosmaniye Kütüphanesi, no: 4967.

28

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih blm., no: 5427.

29

Bkz. Köprülü Kütüphanesi, Ahmed Paúa blm. no: 345, vr. 101-138.

30

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi Reúid Ef., blm., no: 1218, vr. 232-233.

31

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmut Ef. blm., no: 3636.

32

Bkz. øbrahim Hakkı Konyalı Kütüphanesi, no: 49, vr. 16-31.

33

Bkz. Beyazıt Devlet Kütüphanesi, no: 150794/4, vr. 81-114.

34

Bkz. Nuruosmaniye Kütüphanesi, no: 4346, 36 vr.

35 Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Hüsrev Pa

úa blm., no: 503.

36

Bkz. ø.Ü. Kütüphanesi, TY, no: 7198.

37

Bkz. ø.Ü. Merkez Kütüphanesi, øbnü’l-Emin Kolleksiyonu, no: 529.

38 Bkz. Türkiye Yazmaları Toplu Katalogu, Sü- A. Nihat Tarlan, no: 13, 14 vr. 39

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, øzmir blm, no: 608, 13vr.

40

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi Esad Ef. Blm. no: 2861, vr. 106-117.

41

Bkz. Millet Kütüphanesi, Manzum, no: 941.

42

(6)

1577)45, Veysî – Üveys b. Muhammed el-Alaúehrî (ö. 1628)46, Yetîmî (XV. yy.)47, Zâtî (ö. 1546)48.

Nasihatnâme türündeki eserlerin bir kısmı özel adlara sahipse de, büyük bir ço÷unlu÷u Feridüddin Attar’a ait olarak gösterilen Pendnâme adıyla yazılmıúlardır49. Edebiyatımızda nasihatnâme gelene÷inin, ister Feridüddin Attar, isterse Attar-ı Tûnî veya bu ad ya da mahlası kullanan baúka bir úaire ait olsun, özellikle Pendnâme isimli bu eserin tesiriyle baúladı÷ı söylenebilir. Medreselerde ders kitabı olarak da okutulmuú olan bu eser, Türkçe dıúında Almanca, Fransızca, Latince ve Hintçe’ye de çevrilmiútir. Bu eserin tesiriyle bir çok Türk úairi tarafından pendnâmeler kaleme alınmıútır. Daha sonra bu yolda yazılan eserlere örneklik etmiú olan

Pendnâme’nin pek çok taklidi oldu÷u gibi, tercüme ve úerhleri de oldukça

fazladır. Aynı adla anılan eserlerin bir kısmı söz konusu eserin Türkçe tercümeleri úeklinde olmasına ra÷men, bir kısmı ise tamamen teliftir50.

Pendnâmelerde iúlenen konular ise, Mahmut Kaplan tarafından úu úekilde sıralanmaktadır51.

a. Dînî Tasavvufî konular (øbadetler, Ahirete hazırlık, Hevâ ve hevesi terk etme, Nefis, Allah yolunda çalıúmak, Riyâ, Ucb, øhlâs, Tevbe, ùükür, Zikir, Kazâya rıza, Zühd, Dünyayı terk etme, Uzlet, Aúk ve Adâvet).

__________________________

43

Bkz. TDK Kütüphanesi, no: 69.

44

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Kasidecizâde blm., no: 717/3.

45

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Hekimo÷lu blm. no: 442, 243vr.

46

Bkz. Nuruosmaniye Kütüphanesi, no: 4363, vr. 24-26.

47

Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, øbrahim Ef. blm., no: 588/1.

48

Bkz. Nuruosmaniye Kütüphanesi, no: 4968, vr. 62-63.

49

M. Nazif ùiúmano÷lu, bu eserin Feridüddin Attar’ın de÷il XV. yüzyılda yaúayan Attar-ı Tûnî veya Attar adlı veya mahlaslı di÷er kiúilerce yazıldı÷ını ifade etmektedir. Bkz. M. Nazifùiúmao÷lu, “Attar Feridüddin”, DøA., østanbul, 1991, IV, 98.

50

Nasihatnâmeler hakkında geniú bilgi için bkz. Mahmut Kaplan, “Divan Edebiyatında Manzum Nasihat-Nâme Yazan ùairler ve Eserleri I”, YÜ. Fen-Edebiyat Fakültesi Sos. Bil. Dergisi, Sayı: III, Van 1992, s. 23-68.

51

Bkz. Mahmut Kaplan, “Manzum Nasihat-Nâmelerde Yer Alan Konular”, SÜ. Türkiyat Araútırmaları Enstitüsü Türkiyat Araútırmaları Dergisi, Sayı: IX, Konya 2001, s. 133-185.

(7)

b. Genel Ahlâkla ølgili Konular (Kanaat, Sabır, Tevekkül, Edeb ve haya, Do÷ruluk, Alçakgönüllülük, Çalıúıp kazanmak, Bozgunculuk, Açgözlülük, Yalan, øsraf, Tükenmez arzu, Kıskançlık, Gıybet, Baúkalarını kınama, Öfke, Kin gütmek, Gurur, Akrabalarla iliúkiyi kesme, Baúkalarının rızkına mani olmak, Atalarla övünmek, Hezl ve müzah, Keyif verici maddelerden sakınmak).

c. Sosyal Hayatla ølgili Konular (Konuúma, Evlilik, Çocuk e÷itimi, Adalet, Cömertlik, øyilik etmek, Komúu hakkı, østiúâre etmek, Kötü kiúilerle arkadaúlık etmemek, Davetsiz bir yere gitmemek, Sözünde durmak, Büyük kiúilerin düúmanlı÷ından sakınmak, Rüúvet, Sır saklamak, Dostluk, Ticaret, Düúmanla iyi geçinmek, øzzet, øyi ad bırakmak, Giyim kuúam ve çeúitli davranıúlar, Kefil, vasi, vekil ve mütevelli olmamak, Borç vermek).

d.ølim Konusu (Naklî ilimler, Alet ilimleri). e. Sosyal eleútiri.

B. øBRAHøM GÜLùENÎ’NøN PENDNÂMESø

Edebiyatımızda pendnâme yazan mutasavvıf úairlerden birisi de Halvetiyye tarikatının Gülúeniyye úubesinin kurucusu øbrahim Gülúenî’dir (ö. 1534)52. Diyarbakır’da do÷an øbrahim Gülúenî, gençlik yıllarında ilim tahsili için Tebriz’e gitmiú ve orada ö÷renimini sürdürürken Akkoyunlu devlet ricaliyle tanıúma imkanı bulmuútur. Dede Ömer Rûúenî’nin irúadıyla seyr ü sülûkunu tamamlayan Gülúenî, úeyhi Rûúenî’nin 1487 yılında vefatı üzerine tarikatın baúına geçmiútir. Daha sonra Tebriz’den ayrılarak Kahire’ye yerleúmiú, Kahire’nin Osmanlılar tarafından alınmasından bir süre sonra, bölgedeki úöhreti ve etkin nüfûzundan dolayı østanbul’a ça÷rılarak sorgulanmıú, suçsuz oldu÷u anlaúılarak serbest bırakıldıktan sonra tekrar Kahire’ye dönmüú ve ölümüne kadar da burada yaúamıútır53.

_______________________

52

Hayatı ve eserleri hakkında bkz. Himmet Konur, øbrahim Gülúenî Hayatı, Eserleri, Tarikatı,østanbul 2000.

53

(8)

Türkçe, Arapça ve Farsça birer Divan’ı bulunan Gülúenî’nin

Kenzü’l-Cevâhir ve Ma‘nevî isimli iki Farsça eseri ile Tahkîkât-ı Gülúenî ve Pendnâme isimli iki Türkçe eseri daha bulunmaktadır54.

Makalemize konu olan Gülúenî’nin Pendnâme isimli eserinin, iki yazma nüshası bilinmektedir. Bunlardan biri Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmut Efendi Bölümü 1042 numarada kayıtlıdır. Pendnâme-i

Hazret-i Kutbü’l-ÂrHazret-ifîn ve Zübdetü’l-MuhakkHazret-ikîn ve Sultânü’l-Âúıkîn ùeyh øbrahHazret-im Gülúenî Kaddese’llâhu Rûhahü’l-Azîz baúlı÷ını taúıyan harekesiz olarak talik

hattıyla kaleme alınmıú bu risâle 17b-20a varakları arasındadır ve toplam196 beyittir. Nüshada müstensih ismi ve istinsah tarihi de bulunmamaktadır55.

Abdülbaki Gölpınarlı tarafından tanıtılan bu eserin ikinci bir nüshası ise Mevlana Müzesi øhtisas Kütüphanesi 4032 numarada kayıtlı bir mecmua içerisindedir. Baúlı÷ı bulunmayan ve söz konusu mecmuanın 147a varak numarasında yer alan “Ey ‘atâ-pâú u hatâ-pûú-ı kadîm” mısraıyla baúlayan

bir mesnevî56, Gülúenî’nin Pendnâme’si de÷il, farklı bir eserdir. Gülúenî’nin

Pendnâme’si, baú taraftan oldukça eksik olmakla birlikte, 149a’dan itibaren baúlamaktadır. Eser, Süleymaniye nüshasında 19b’de yer alan,

Ey püser sa‘y eyle buyurdıƪudâ

Leyse li’l-insâni illâ mâ se‘â

beytiyle baúlamaktadır. Bu beyit Süleymaniye nüshasında 171. beyite tekabül etti÷inden dolayı, Mevlâna Müzesi’ndeki nüshanın, 170 beyit eksik oldu÷u ortaya çıkmaktadır. Bu nüshada Gülúenî’nin Pendnâmesi’nin son 24 _______________________

54

Himmet Konur, Çobannâme isimli Türkçe bir eseri daha oldu÷unu söylüyorsa da bu eser øbrahim Gülúenî’nin de÷il, úeyhi Dede Ömer Rûúenî’nindir (Bkz. Himmet Konur, a.g.e., s. 177).

55

Bu eserden bizi haberdar eden ve elindeki yazma nüshanın fotokopisini yayınlamamız için bize veren Y. Doç Dr. Himmet Konur Beye teúekkürü bir borç bilirim.

56

Bkz. Abdülbaki Gölpınarlı, Konya Mevlâna Müzesi Yazmalar Katalogu, Ankara 1972, III, 186.

(9)

beyti yer almaktadır57. Nesih hatla kaleme alınmıú olan bu nüsha harekelidir. Nüshanın sonunda (vr. 149b) Rasim isminde bir müstensih tarafından yazıldı÷ı anlaúılan

Ey kerƯm ü pür-kerem ey raƩmeti çok Ĩü’l-celƗl Dilerem senden daƫƯ hem mƗh u sƗl

ƪayra yazsun úerrini anuñ Kirâmen Kâtibîn Kim unutmaya du‘âdan bu kitâbuñ kâtibin beyitlerinden sonra,

El-ƫaLjLju bƗƷƯ ve’l-‘ömrü fƗnƯ El-‘abdü ‘ƗsƯ ve’r-Rabbü ‘ƗfƯ Ketebehu’l-faƷƯrü’l-ƩaƷƯr RƗsim

mısralarıyla tamamlanmaktadır. Di÷er yazmada oldu÷u gibi bu yazmanın da istinsah tarihine iliúkin olarak her hangi bir kayıt bulunmamaktadır. øbrahim Gülúenî’nin Divan’ı içerisinde de58 yer almayan Pendnâme’sinin, yaptı÷ımız araútırmalara ra÷men, bu iki nüsha dıúında baúka bir nüshası da úimdilik bilgimiz dahilinde de÷ildir.

_______________________

57

Bir sonraki bölümde metnini verdi÷imiz Pendnâme’de, Süleymaniye nüshası esas alınmıú, Mevlana Müzesi’nde bulunan yazmadaki farklılıklar ise dipnatta varak numarasına göre gösterilmiútir. Karúılaútırmada kullandı÷ımız M kısaltması Mevlana Müzesi nüshasını ifade etmektedir.

58

(10)

Pendnâme’de iki ayrı aruz kalıbı kullanılmıútır. Metinde de görülece÷i gibi eser, genel olarak Mefâ‘îlün mefâ‘îlün fe‘ûlün kalıbıyla yazılmasına ra÷men, bazı beyitlerde Fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün kalıbı da kullanılmıútır59.

Dînî ve ahlâkî ö÷ütlere yer verilen bu eserde yeri geldikçe ayet60 ve hadislerden61 iktibaslar yapılmıú, ayrıca di÷er pendnâmelerde de oldu÷u gibi atasözleri ve deyimler de kullanılmıútır. Eserde yer alan atasözlerinden bazılarıúunlardır:

Ölen ile ölünmez (67)62, Ölünün yüzü so÷uk olur (68), Âúı÷a nasîhat kâr etmez (87), Tatmayan bilmez / Ateú olmayan yerden duman tütmez (94), Gülü seven dikenine katlanır (120), øki karpuz bir koltu÷a sı÷maz (123), Çatal kazık yere batmaz (124) vb.

Gülúenî’nin bu eserinde bulunan deyimler ve bu deyimlerin geçti÷i beyitler de úöyledir:

Âlemi yüzüne [kendine] güldürmek (73), Ayak ba÷ı olmak (101), Yakasını yırtmak (102), Murat okunu niúana erdirmek (115), Menzil almak / Yolda kalmak (119), Cihanı terk etmek (126), Gıybet etmek (130), øncinmek, gam çekmek (131), Yola girmek, yol eri olmak (144), Yerle yeksan olmak / Kötülük edene iyilik etmek (145), Gözüne çöp gibi görünmemek (151), Allah’tan gelene sabretmek / ùikayet etmemek (182) vb.

Dînî ve tasavvufî ö÷ütlerle dolu olan bu eserde, úairin ismi dıúında üç isme daha rastlanmaktadır.øsimlerden biri Hz. Peygambere aittir:

Daƫî farĪ u sünneti eyle edâ

ƶavl-i AƩmed dürür vü emr-i ƪudâ (189)

_______________________ 59 Bkz. 171-183 ve 187-195. beyitler. 60 Bkz. 171, 187. beyitler. 61 Bkz. 60, 121, 128, 129. beyitler. 62

(11)

Bir beyitte dünyanın fanili÷i sebebiyle çok uzun bir hayat yaúamıú olan Nuh peygamberden bahsedilmektedir:

Me÷er kim Ğordılar NûƩ-ı nebîden Ki ne gördüñ bu dünyâ-yı denîden (20)

Eserde yer alan di÷er isim, bir mesnevî kahramanı olan Ferhat’dır:

De÷ildür lâle Ljaƥ içre açılmuú Yüre÷i Ʒanı Ferhâd’uñ saçılmuú (8)

ùairin ismi ise 195. beyitte geçmektedir:

Gülúenî bu pend-i ruƩ-efzâya gûú

LJutmaz illâ ol ki var Ĩâtında hûú

Gülúenî, iúaret etti÷imiz insan isimlerinden baúka, yeri geldikçe ifade etti÷i fikirlere de uygun olarak hayvan ve çiçek isimlerine de yer vermektedir. Çiçek olarak sadece lale (5, 8) ve gül (6) ismine yer veren úair, úîr-i nerre (kaplan, 88), örümcek, çekirge, hümâ (105, 125), at (107), pervâne (157, 169), canavar (184) ve hâr (eúek 186) gibi hayvan isimlerini çeúitli beyitlerde kullanmaktadır.

Himmet Konur bu eseri tanıtırken; “Dünyaya karúı tavır almayı iúleyen didaktik bir manzumedir. Aúk ve muhabbet gibi nazarî ve estetik de÷erlerle, iyilik ve çalıúma gibi amelî-etik konular içiçe ve baúarı ile iúlenmiútir. Bu úiirinde genel olarak menfî bakıú açısı hakimdir; nelerin kötü oldu÷u ve yapılmaması gerekti÷inden bahsedilmektedir. Aúk ve melametten bahseden

(12)

beyitlerde ise coúkulu ifade tarzı dikkati çekmektedir.” ifadelerini

kullanmaktadır63 ki bu durumu úu beyitlerde açıkça görmek mümkündür:

Yüri zâhid yüri ‘âúıƷlaruz biz LJarîƷ-ı ‘aúƷda Ğâdıklaruz biz

Melâmetle ĞaƷın ƷorƷutma bizi Yolımuzdan yüri ürkütme bizi

NaĞîƩat ‘âúıƷa hiç kâr ider mi Melâmetden ya ‘âúıƷ ‘âr ider mi64

LJutuúuram yanaram söylemezsem Derûnum derdini úerƩ eylemezsem

Yanaram úevƷ ile úâm u seƩer-gâh N’ola ger âh idersem derd ile âh

Baúına gelmeyen bu Ʃâli bilmez Od olan yerde dütün eksik olmaz65

_______________________

63

Bkz. Himmet Konur, a.g.e., s. 177.

64

Bkz. 85-87. beyitler.

65

(13)

Eserde; dünyanın geçicili÷i, felek ve zamâneden úikayet, kazâ ve kadere razı olma, mal ve mülk sevgisinin kötülü÷ü, ölüm gerçe÷i ve ölüme hazırlıklı olmanın gere÷i, Allah sevgisi, ehlu’llahla birlikte olmanın gere÷i, dünya ve ahiret dengesinin iyi kurulması, âúık, sûfî ve melâmî meúrep olma, kınayanın kınamasından korkmama, kötülü÷e iyilikle karúılık verme, Allah’ın af, ma÷firet ve ihsanının bol oldu÷u, çalıúmanın gere÷i, iúi ehline sorma, gönül ehli ile sohbet etme, verilen nasihati dinleme, sözünde durma, baúa gelene sabretme, baúkalarının ayıplarını açı÷a vurmama, farz ve sünnetleri yerine getirme, ibadeti cennete girmek ya da cehennemden kurtulmak için de÷il de sadece Allah sevgisi sebebiyle yapma vb. konular yer almaktadır66.

_______________________

66

Bu mesnevînin dînî ve tasavvufî yönü Y. Doç Dr. Himmet Konur tarafından bir makale halinde hazırlanmakta oldu÷undan biz burada sadece bu kısa tanıtım ile eserin metnini vermekle yetinece÷iz.

(14)

D. METøN

[Mefâ‘îlün mefâ‘îlün fe‘ûlün]

17b 1CihƗn bir menzil-i ‘ibretdür ey dost MaƷƗm-ı Ʃayret ü Ʃasretdür ey dost

ƶatı ‘ayyƗre vü mekkƗredür bu ƶatı ƥarrƗre vü ƥaddƗredür bu

Kimüñ güldi yüzine bu zamƗne Ki virmedi bahƗrını ƫazƗne

Felek kime yedürdi bir ƷaúıƷ bal Ki Ljasıyla içirmez zehr-i ƷattƗl

5 Ne-deñlü lƗle kim var Ljaƥ içinde ƶamnjsınuñ Ʒomıúdur dƗƥ içinde

Ne gül kim bitdi gülzƗr arasında Deñeseñ her biri ƫƗr arasında

Çemen ki gülúeni zeyn itdi düpdüz Felek bükdi bilüñ urdı yere yüz

(15)

De÷ildür lƗle Ljaƥ içre açılmuú Yüre÷i Ʒanı FerhƗd’uñ saçılmuú

ĝaƷın aldanma çerƫuñ gerdiúine Göñül baƥlama anuñ bir iúine

10 Güler gerçi cihƗn ƫalƷuñ yüzine VelƯ topraƷ Ğaçar ƗƩir gözine

øki gün kime yƗr olsa bu ‘Ɨlem Üçünci gün evin gör Ljolu mƗtem

E÷er úƗd olurısa kiúi bir gün Nice günler olur gƗyetde maƩznjn

Saña meyl eyledükce çerƫ-ı ƥaddƗr Sen anıĞanma gerçek ƩƯlesi var

Ki döker dƗne seni avlamaƥa ƪalƗĞ it Ʒuúca cƗnuñ girme aƥa

15 Saña sükker deyü Ğunduƥı semdür VefƗlu Ğanduƥuñ cevr ü sitemdür

(16)

Ki ölüm gösterür Ɨb-ı hayƗtı Ki içseñ ƷaLjre bulursun memƗtı

E÷er sulLjƗn iderse seni taƫta Girev eyler tayaƥuñ iki taƩta

SemƗdan geh yüceldür Ʒadrüñ ammƗ Ecel úehbƗzına eydür ki Ʒoma

Bu dünyƗ dnjndur ƥƗyet denƯdür FaƷƯr oldur ki ol bunda ƥanƯdür

20 Me÷er kim Ğordılar NnjƩ NebƯ’den Ki ne gördüñ bu dünyƗ-yı denƯden

Bu deñlü ‘Ɨlem içre ‘ömr sürdüñ Nice bildüñ cihƗnı nice gördüñ

Didi bir evdürür iki Ʒapulu BelƗ vü miƩnet ile içi Ljolu

Birinden girdim ü çıƷdım birinden Anuñ Ʃažž etmedüm hiçbir yerinden

(17)

Pes imdi iúbu söz gerçekdür ey dost Nažar eyle Ʒatı gökcekdür ey dost

25 Bunun balı belƗ vü úehdi semdür Zeri pür-zehrdür sƯmi sitemdür

ƶamnj ĨevƷınde bir ƥam oldı müdƥam Vücnjdında ‘adem úƗdƯde mƗtem

ƤınƗsıdur fenƗ dƯnƗrıdur nƗr Sürnjrıdur úürnjr vü mƗlıdur mƗr

DevƗsı derd ü genci renc ü zaƩmet Ki ‘ayúı nƯú olur leĨĨƗtı Ĩillet

Bunuñ her dirhemin vehm bil ey úƗh ĝafƗsını cefƗ vü cƗhını çƗh

30 BaƷarsañ ger fenƗ göziyle taƫta Görürsin kim hemƗn bir Ʒurı taƩta

18a MünƗsib gerçi kim žƗhirde fƗƫir VelƯ Ĩilletdür ol dünyƗ vü Ɨƫir

(18)

Ne deñlü olursa artıƷ revƗcuñ Bile artar yanınca iƩtiyƗcuñ

ùu kim aldandı cƗh u ‘izzetiyle Dürüúdi manĞıba biñ ‘izzet ile

Sen anıĞanma kim ƫoú ‘Ɨlemi var HezƗr endiúesi yüz biñ ƥamı var

35 Ne manĞıb kim anuñla ‘izzet artar ƨaƷƯƷatde belƗ vü miƩnet artar

Müderrislik ƥam u derd ü belƗdur ƶaĪƗ ƫod cƗnib-i ƨaƷdan ƷaĪƗdur

Bu sözi Ğanma kim düúine sözdür Kime kim Ʒnjƥ ise baña snjzdur

HevƗ yolında verdüñ ‘ömri bƗde ‘Aceb bu kim daƫƯ ƩırĞuñ ziyƗde

Ölmeden gerçi kim Ljurmaz Ʒaçarsın VelƯ dƗyim aña Ʒarúu koçarsın

(19)

40 Seni úol kim cihƗn içre yaratdı Nice yoldaúuñı Ʒara yer’atdı

Kimini kendü elüñle gömersin Aña kin baƥlayup gözin yumarsın

Seni ‘Ɨlemde bƗƷƯ mi Ğanursın Gözüñ aç kim Ğoñunda utanursın

Nice uzun uzun efgƗn idersin ‘Abes her gün nice biñ kƗr idersin

øúüñ hep ƩƯle vü Ɨl eylemekdür ĝalƗƩ emrinde ihmƗl eylemekdür

45 HevƗdan yoƫsa uĞanmaz mısın hiç Ya Ljopraƥ olasın Ğanmaz mısın hiç

E÷erçi aĞluñ ancaƷ bir avuç ƫƗk ƪoú uçarsın hevƗ öñünce bƯ-bƗk

HevƗ yolında Ğu gibi aƷarsın Heves odıyla canuñı yaƷarsın

(20)

LJutalım ki seni biñ saƥ olasın Ne ıĞĞı soñra çün topraƥ olasın

Nice bed-‘aƷl ü bƯ-efkƗr imiúsin ĝoñun fikr eylemez bir yƗr imiúsin

50 ƶalursa sende böyle ƫwƗb-ı gaflet

Düúüñdür ravĪa-ı rıÿvƗn-ı cennet

ùular kim cem‘ idüp ĞaƷlaya mƗlin ZehƯ aƩmaƷ ki fikretmez meƗlin

Dün ü gün mülk ü mƗla dürüúürler Biregüler içüñ ƫoú çalıúurlar

Çü her gün zƗduñ olur saña ‘Ɨid De÷il midür anuñ mƗ-zƗdı zƗid

Ecel gelse yatuben zƗr olursın CihƗn u cƗndan bƯ-zƗr olursın

55 Saña ol demde kimse çƗre bulmaz Kiúiye Ğoñ peúƯmƗn ıĞĞı Ʒalmaz

(21)

Seni iki gözi gibi sevenler Senüñ üstüñe toz Ʒondırmayanlar

Ölicek gözüñi anlar yumarlar øledüp Ljopraƥa anlar gömerler

ƶazup yeri düzerler saña sini ƶoyarlar Ʃaúre dek içinde seni

Yaƥa üstüñe yaƥmurlar ese yil ƶalasın Ʒara yer içre nice yıl

60 Tenüñ Ljopraƥ içinde ola pƗmƗl EnƯsüñ Ʒalmaya illƗ ki a‘mƗl

Saña ol demde ne Ɨdem ola yƗr Ne kimse ola ƩƗlüñden ƫaberdƗr

‘Amelden özge olmaya ƷarƯnüñ ƪudƗ’dan artuƷ olmaya mu‘Ưnüñ

Evüñde ola ol gün ulu mƗtem øçi ola belƗ vü miƩnet ü ƥam

(22)

18b Derilüp cem‘ olalar cümle yƗrƗn Çıƥırup eyleyeler Ɨh u efƥƗn

65 NihƗyet bir nice gün yƗd ideler AñıcaƷ bir iki feryƗd ideler

ĝoñucı aƥlamaƷdan uĞanurlar CihƗna hiç gelmedüñ Ğanurlar

CihƗn içre bu sözden ƩaƷ söz olmaz Ölen ardınca kimse ölmek olmaz

ĝovuƷ olur ölinüñ yüzi ey dil Añulmaz adı illƗ bir iki yıl

CihƗnı sen de ol vaƷtin bilürsin CihƗna gelmedüñ gibi olursın

70 ølƗhƯ bize ol demde mu‘Ưn ol Bizi reddetme yanuñdan ƷarƯn ol

GünahkƗruz egerçi maƥfiret Ʒıl YazuƷlu Ʒullaruñuz merƩamet Ʒıl

(23)

Mededsiz Ʒalanuñ sensin penƗhı

Bu hƗl ile bizi öldürme yƗ Rab CihƗn ƫalƷın bize güldürme yƗ Rab

CihƗn içinde ƥƗyet çoƷdur a‘rƗĪ Dükenmez çünki andan eyle i‘rƗĪ

75 ƶo ƥayri göñlüñi AllƗh’a berkit Dil ü cƗndan aña sevgüñi berk it

ƶo bu ƫalƷı yür’ehlu’llƗh ile ol Gider ƥayri hemƗn AllƗh ile ol

Yüri dil ƫƗnesini Ʃalvet eyle ƨaƷ ile anda dƗim ĞoƩbet eyle

CihƗn senden dahƯ döndürmedin yüz Gözüñ aç denƯden el yu vü yum göz

Bu dünyƗdan saña ne ıĞĞı ola Çü mƗni‘dür muƩaƷƷaƷ Ljoƥrı yola

(24)

TaĞavvur itme ki yola gidesin Ki dünyƗ-y-ıla ‘uƷbƗ cem‘ idesin

Bu ikisin kiúi cem‘ idemez hiç Bu fikre kör baƫƯl baú idemez pƯç CihƗna geldi nice ‘ƗƷıl-merd Bunuñ cem‘ine yol bulmadılar ferd

ĝanasın bu iki cƗnibdür ey dost Biri meúriƷ biri maƥribdür ey dost

85 Yüri zƗhid yüri ‘ƗúıƷlaruz biz LJarƯƷ-ı ‘aúƷda ĞƗdıklaruz biz

MelƗmetle ĞaƷın ƷorƷutma bizi Yolımuzdan yüri ürkütme bizi

NaĞƯƩat ‘ƗúıƷa hiç kƗr ider mi MelƗmetden ya ‘ƗúıƷ ‘Ɨr ider mi

‘Aceb te’džƯr ider mi ‘ƗúıƷa pend Olur mıúƯr-i nerre riúteye bend

(25)

Aña ne fikr ü ne çƗre ne tedbƯr

90 Ne diyem saña ey zƗhid ki ancaƷ Bu ‘aúƷ aƩvƗlüni bilmez her aƩmaƷ

Bizim ‘aƷlumuzı bu ‘aúƷ alıpdur Bizi dƯvƗne öyle ol Ʒılıpdur

LJutuúuram yanaram söylemezsem Dernjnum derdini úerƩ eylemezsem

Yanaram úevƷ ile úƗm u seƩer-gƗh N’ola ger Ɨh idersem derd ile Ɨh

Baúına gelmeyen bu ƩƗli bilmez Od olan yerde dütün eksik olmaz

95 MuƩabbet cƗmını biz çünkim içdük CihƗn u cƗndan ol demde geçdük

Çü biz ol cƗmdan bir ƷaLjre LjatdıƷ ƶamnj varımuzı ol cƗma ĞatdıƷ

(26)

Bize ‘aúƷ oldı endƯúe hemƯúe Bize dƯvƗnelikdür kƗr u pƯúe

19a Biz olduƷ bƗde-i ‘aúƷ ile bƯ-hnjú De÷il ‘aƷl ile bizim baúımız ƫoú

100 Ezelden ‘aúƷ ile ƫum-ƫƗneyüz biz Anuñçün ‘aƷl ile bƯgƗneyüz biz

‘AƷıl ƫod ‘aúƷ ile yaƥıdur ey dost Bu yolda ol ayaƫ baƥıdur ey dost

E÷er biñ yıl iderse yaƷasın çƗk Bu sırdan bƯ-ƫaberdür ‘aƷl ü idrƗk

‘AƷıl bir ƷaLjredür nisbet bu baƩre øƩƗLja ide mi ‘ummƗnı ƷaLjre

ùikƗrına bu Ğayduñ bulmaz ol yol Bu ĞaƩrƗda Ʒanatsız Ʒuú durur ol

105 Örümcek Ljuta mı mürƥ-ı hevƗyı Çekirge nice Ğayd ide hümƗyı

(27)

Bu yolda ol kiúidür merd-i sƗlik Kim ola her nefes göñlüne mƗlik

Bu yolda ol be-ƥƗyet bƯ-hünerdür Bu sözden ‘akl atı bƯ-ƫaberdür

Bu yolda Ɨlet-i külli göñüldür Burada rnjƩ zƯrƗ ‘aƷl-ı küldür

Bu yolda kim bugün virmezse varın Ne yüz ile varır ol yƗre yarın

110 Bu yolda baña ne ƥam ger ölem ben Ölüm oldur ki andan dnjr olam ben

Bu yolda ölen içün ƥam gerekmez ùehƯd-i ‘aúƷ içün mƗtem gerekmez

Bu yolda kiúi baúa cƗna Ʒalmaz Muƫannedž kiúi bu meydƗna gelmez

Bu yolda fƗn’olur varın virenler Kim anlardur murƗdına irenler

(28)

Ne ƥam anlara meydƗn anlaruñdur Bugün ‘Ɨlemde devrƗn anlaruñdur

115 Çü Ʒalmadılar anlar baúa cƗna MurƗd oƷın irürdiler niúƗna

Çü gerçek ƨaƷƷ’a ‘Ɨúık oldı anlar TarƯƷ-ı ƨaƷ’da sƗdık oldı anlar

øki ‘Ɨlemde devlet anlaruñdur ĝafƗ vü ĨevƷ u rƗƩat anlaruñdur

KilƯd-i ‘aúƷ miftƗƩı belƗdur Düúen ‘aúƷa belƗya mübtelƗdur

BelƗya Ğabr idenler menzil alur TaƩammül itmeyenler yolda Ʒalur

120 BelƗsından Ʒaçan ol yƗre irmez Dikenden incinen gülzƗre girmez

Pes imdi meúriƷa ger ‘azm iderseñ Bir adım yir aña Ʒarúu giderseñ

(29)

Uzarsın ol Ʒadar maƥribden ey dost Ba‘Ưd olursın ol cƗnibden ey dost

LJutılur Ğanma iki Ʒıbleye yüz Ki bir Ʒoltuƥa Ğıƥmaz iki Ʒarpuz

Göñül iki bölünse iú biter mi Çatal olsa ƷazıƷ yire batar mı

125 Ya bellü bu cihƗnı iƫtiyƗr it Ya var devlet hümƗsını úikƗr it

Ya bellü bu cihƗn eúƥƗlini gör Yaƫud terk it cihƗnı cƗn olagör

CihƗnda gerçi çoƷdur adı Ğnjfi ÇıƷarup cübbeyi terk itdi Ğnjfı

VelƯ sen ‘ƗúıƷ-ı ĞƗdıƷ olagör ƨayƗt isterseñ ölmeden ölegör

Senüñ ƩaƷƷuñda geldi çünki mnjtnj Gel imdi meyyit ol Ʒabl’en-temnjtnj

(30)

130 Derilüp seni ƥıybet eyleseler Senüñ’çün nice sözler söyleseler

Sen aña incinüp ƥam çekme aĞlƗ ‘Abedž baúuña alma Ʒurı ƥavƥa

NaĪar Ʒıl gör anı kim söylediler Seni zemm idüp isnƗd eylediler O ƩƗlet vƗƷı‘an var ise sende Pes insƗf eyle hiç incinme sen de

Saña tenbƯh bil anı ƪudƗ’dan Çalıú kim Ʒurtulasın ol belƗdan

135 Vü ger yoƥ ise ƫod devlet de÷il mi Günahlarıña keffƗret de÷il mi

Günahuñ alasıdurƫalƷ-ı ‘Ɨlem ƨaƷƯƷat söz budur AllƗhu a‘lem

19b Bi-Ʃamdi’llƗh muƩabbetdür yolumuz Bize bu yolı gösterdi ulumuz

(31)

Bu yolda bil kim ol meydƗn eridür

Öligör cƗnuñı iƩyƗ dilerseñ ƶo nefsi cennet-i me’vƗ dilerseñ

140 ‘AbƗlarñı libƗs idin palƗsı Ki aLjlas giyenüñ çoƷdur belƗsı

Behey miskƯn behey miskƯn beri gel Gözüñ aç ƫidmetüñde olma kƗhil

Neñe gerek senüñ Ljnjl-ı emeller Neñe gerek bu yaramaz ‘ameller

Yüri var iƫtiyƗr it bir maƷƗmı Göze gösterme her giz ƩƗĞ u ‘Ɨmı

CihƗn senden cihƗndan sen berƯ ol Yola gir sen de gerçek yol eri ol

145 Bu ƫalƷ olsun yanuñda cümle yeksƗn øsƗet eyleyene eyle iƩĞƗn

(32)

Seni ger itseler Ĩemm ü mesƗvƯ Yanuñda medƩ ile olsun müsƗvƯ

MuƩabbet nnjrı çünkim cƗna geldi Kesüp zünnƗrı nefs ƯmƗna geldi

MuƩabbet her kimüñle kim ola yƗr øki ‘Ɨlemden eyler anı bƯ-zƗr 150 Göñül virmez ol ayruƷ bu cihƗna

Eline gireni atar yabƗna

Anuñ bir nesneye hiç meyli Ʒalmaz ƶamnj ‘Ɨlem gözine çöpce gelmez

øder ƷaLj‘-ı ta‘alluƷ mƗsivƗdan Keser göñlini yƗd u ƗúinƗdan

RıĪƗ-yı ƨaƷ olur ancaƷ murƗdı Ne ƥam te’džƯr ider aña ne úƗdƯ

Anuñ endƯúesi ancaƷ ƨaƷ olur Gice gündüz ƨaƷ’a müstaƥrƗƷ olur

(33)

Anuñ fikri hemƗn oldur hemƗn ol

Yanında hep bir olur eyü yavuz Umaruz biz de anlardan olavuz

Ayırma bizi ol pervƗnelerden ƪalƗĞ it bizi bu bƯgƗnelerden

ÜmƯdüm var durur yƗ Rab Ljapuñdan Ki red itmeyesin beni Ʒapuñdan

ƶapuñda gerçi ‘ƗĞƯ Ʒullaruñ çoƷ øçinde bilürem benden beter yoƷ

160 VelƗkin luLjfuña yoƷ Ʃadd ü ƥƗyet Senüñ in‘Ɨmuña yoƷdur nihƗyet

Nice ‘ƗĞƯlere iƩsƗn idersin GedƗyı añsuzın sulLjƗn idersin

Senüñdür iú Ʒalanı hep bahƗne ƶabnjl ü reddüñe yoƫdur niúƗne

(34)

ùu kim ‘aúƷuñ úarƗbından ayıƷdur Bu meclisde hemƗn ol bir oyuƷdur

165 IrƗƥ olsun ırƗƥ ol bizden ey cƗn Bizüm n’eyler aramuzda o nƗdƗn

Bu rƗza de÷me kiúi maƩrem olmaz Olur olmaz bizümle hemdem olmaz

LJoludur ƫƗnemüz mestƗnelerle øúimüz yoƷ bizüm bƯgƗnelerle

Bu meclis ehli hep ‘aúƷ erleridür MuƩabbet mülkinüñ serverleridür

Bu bezmüñ lƗyıƷı dƯvƗnelerdür Bu úem‘uñ ‘ƗúıƷı pervƗnelerdür

170 Umaruz ‘ömrimüz olduƷça ey ƨaƷ MuƷƗrin bize anlar ola ancaƷ

(35)

Leyse li’l-insƗni illƗ mƗ se‘Ɨ67

Çün sebepdür sa‘y bulmaƥa kemƗl68 ‘ƖƷıbet sa‘y-i cemƯl olur cemƗl

Sa‘y iden bulur sa‘Ɨdet bƯ-gümƗn KƗhil olmaƷdur úeƷƗvetden niúƗn69

20a Sa‘y olur kƗrı hemƯúe ‘ƗƷıluñ ‘Ɩdetidür kƗhil olmaƷ cƗhilüñ

175 Hemdem olma cƗhil-i bƯ-ƥayrete Düúmeyesin tƗ ki çƗh-ı Ʃasrete

Ehl-i diller ĞoƩbetin Ʒılup Ljaleb70 RaƩmet-i ƨaƷƷ’a bu ĞoƩbetdür sebeb

Nefs-i únjma uyma kim gümrehdür ol ‘AƷla uy kim göstere tƗ Ljo÷rı yol71 DƗniú ehline danıú var her iúüñ72 _______________________

67 eyle: it ki // Leyse: Ve en leyse (M 149a). 68

bulmaga: olmaga (M 149a).

69

Bu beyit M’de yer almıyor.

70

ĞoƩbetin kılub Ljaleb: ĞoƩbetini it Ljaleb (M 149a).

71

(36)

TƗ ki senüñ dƗƫi ola dƗniúüñ

ƶavlüñe dur itme ‘ahdüñe ƫilƗf RƗst-güftƗr ol sözüñde urma lƗf73

180 Gnjú Ljut her Ʒande olsa Ĩerre pend Meskenetden dem ur olƥıl snjd-mend74

ƨaƷ’dan iriúen belƗya ĞƗbir ol ZƯnhar itme úikƗyet úƗkir ol

Ger görürseñ kimse ‘aybından edžer ƶılma rüsvƗy setr itmekdür hüner75

‘Aybuñı setr itmek isterseñ e÷er Ƥaybetine dil uzatm’odur hüner76

[mefƗ‘Ưlün mefƗ‘Ưlün fe‘njlün]

__________________________

72

ehline danıú var her iúüñ: ehliyle danıú her iúüñ (M 149a).

73

sözüñde: süƫande (M 149a).

74

olsa Ĩerre pend: ola dürr-i pend // olgıl sûd-mend: olma hod-pesend (M 149a).

75

Bu beyit M’de yer almıyor.

76

øtmek isterseñ e÷er: olmak isterseñ senüñ // Ƥaybetine dil uzatm’odur hüner: Dil uzatma ƥaybetine kimsenüñ (M 149a).

(37)

ùu kiúi kim bu iúden bƯ-ƫaberdür Ne insƗn ol hemƗn bir cƗnavardur77

185 ùu cƗn kim ‘aúƷ ile maƩrem de÷ildür HemƗn Ğnjretdür ol Ɨdem de÷ildür

ùu ten-perver ki ehl-i dil de÷ildür E÷er ƫar dir isem müúkil de÷ildür

[FƗ‘ilƗtün fƗ‘ilƗtün fƗ‘ilün]

Ƥırre olma ger bulasın ‘izz ü cƗh ùƗkir ol kim daƫƯ artura ølƗh78

‘Ayn-ı ‘izzetdür cihƗnuñ Ĩilleti79 _______________________

77

M nüshasında 184-186. beyitler yer almıyor. Bunların yerine aúa÷ıdaki beyitler bulunuyor. KiĨbi terk it söyleme fuƩú ü fiúƗr

HƯme-i dnjzƗhdan olma zƯnhƗr ƶâni‘ ol ƨaƷ’dan iriúen ni‘mete BƯ-ƷanƗ‘at bigi düúme miƩnete ‘øllet-i ƩıƷd u Ʃasedden haste-cƗn

Olma kim yoƷdur devâsı bƯ-gümƗn (M 149a)

78

Bulasın ‘izz ü cƗh: bulursañ mƗl ü cƗh // ùƗkir ol kim daƫi artura ølƗh: MƗlı mƗr eyle ƩaƷƯƷat cƗhı çƗh (M 149b).

(38)

‘øzzeti terk eyle fikr it Ĩilleti

DƗƫi farĪ u sünneti eyle edƗ

ƶavl-i AƩmed dürür ü emr-i ƪudƗ80

190 TƗbi‘-i úer‘ ol LjarƯƷat isteseñ LJoƥrı yol budur LjarƯƷat isteseñ Ger dilerseñ LjƗ‘atüñ ola Ʒabnjl TevbekƗr u ‘ƗƷıbet-endƯúe ol

Tekyelenme LjƗ‘at itseñ bƯ-ƩisƗb FaĪl-ı ƨaƷ’dandur kiúiye fetƩ-i bƗb

Cennet içün LjƗ‘at itme zƯnhƗr ƶılmasun ‘Ɨbid seni endnjh-ı nƗr

Her du‘Ɨda ƨaƷ rıĪƗsın Ʒıl Ljaleb Kim ƫalƗĞ-ı bendeye budur sebeb81

195 GülúenƯ bu pend-i ruƩ-efzƗya gnjú LJutmaz illƗ ol ki var ĨƗtında hnjú

__________________________

79

‘izzetdür cihƗnuñ zilleti: zilletdür cihƗnuñ ‘izzeti (M 149b)

80

AƩmed dürür: peygâmberdür (M 149b).

81

(39)

Gerçi ƩaƷ söz acı gelür cƗhile LƯk Ljatludur úekerden ‘ƗƷıle82

_______________________

82

Referanslar

Benzer Belgeler

Halk sağlığını korumak amacı ile yüzeylerden gıda kalıntıları, mikroorganizmalar, yabancı maddeler ve temizlik maddeleri kalıntıları gibi kirlerin

Bu dillerden geçmiş kelimeler Türkçede nasıl telaffuz edilirse edilsin, Arapça ve Farsçadaki asıllarına uygun olarak yazılır... Arapça

kelimelerin sonundaki bu “te”ler, belli bir kurala tâbi olmadan ve kulaktan duyularak yerleşmiş. olduğundan bazan telaffuz edilir, bazan da

Sülasi fiilin başına ( َ ت ) eklenmesi ve orta harfin şeddelenmesi ile elde edilir.. - Fakülteden iki sene önce

Sonuç olarak TDK’nin son baskı Türkçe Sözlük’ünde kapalı t ile biten 1.094 Arapça kelime, Türkçede Arapça tamlamasında kullanılan kelimeler hariç, kapalı t

Astronomlar, matematikçiler, coğrafyacılar ve diğer bir çok bilim insanı tarafından kullanılan usturlap, bu nedenle yakın zama- na kadar popülerliğini korumuştur..

edilmesi, Bilgilerin ifşa dilmesi, Bilgilerin çalınması vb..  Kötü amaçlı yazılımların bilgisayarınıza girmesini önlemenin en yaygın yolu, bir anti malware ya da

Bu âşık günlerden bir gün maşukuna “Kibirlenmeyi ve naz etmeyi bırakıp biraz da âşıklarının hâllerine baksan!” deyince o mağrur güzel altın ve gümüş olmadan böyle