• Sonuç bulunamadı

Hala barıştan yoksun bir çağda yaşıyoruz:Ziya Gökalp ve barış

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hala barıştan yoksun bir çağda yaşıyoruz:Ziya Gökalp ve barış"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D

ÜŞÜNENLERİN

___________

ÜŞÜNCELERİ

Hâlâ barıştan yoksun bir çağda yaşıyoruz

Ziya Gökalp ve Banş

J ___________________r

_____________ _____

Doç. Dr. Mahmut TEZCAN

A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdik­ ten sonra A.Ü. Eğitim Fakültesi’ne sosyo­ loji asistanı olarak girdi. Aynı fakültede doktora yaptı. 1980’de doçent oldu. Yaza­ rın sosyoloji, eğitim ve sosyal antropolo­ ji alanında yayınlanmış sekiz kitabı ve çok sayıda inceleme ve makaleleri vardır. Halen aynı fakültede öğretim üyesidir...

B

ÜYÜK Türk düşünürü Ziya Gök-

alp ’in doğumunun 110’uncu yıl­ dönümünü kutlamaktayız. İçinde bulunduğumuz “Banş Yılı” nda onun banş konusundaki görüşleri­ ne yer vermek istiyoruz. Gökalp, “banş” konusu ile hem doğru­ dan, hem de dolaylı yollardan ilgilenmiştir. O, emperyalizmin ve bundan doğan savaşın yer yüzünden kalkması ve milletlerin kardeş gibi birbirlerini sevmesi ve yardımlaşması ge­ rektiğini savunur.

Gökalp, daima harsı (kültürü) üstün tu­ tan bir yazar olarak Fransız, İtalyan, Rus, Türk, Hint, İran, Çin, Japon gibi milletlerin bütün dünya için birer güzel hars bahçesi ol­ duklarım söyler

Birbirinden ayrı ve orijinal olan bu hars­ ların korunması için de milletlerin banş için­ de olması gerekir.

BARIŞ KONUSUNDA

Banş konusunda aynen şöyle söylüyor: “Milletler birbirlerine tabiaten düşman değil­ dir, bilakis dostturlar. Milletleri birbirine düş­ man yapan mutaassıp papazlarla emperyalist ve kapitalistlerdir. Bunlar ortadan çekilirler­ se, milletler birbirini kardeş gibi sevecekler­ dir” . Böylece Gökalp, banşı bozan etmen­ leri de belirtmiş oluyor.

Gökalp, uluslararası banş balonundan çok önemli olan milletlerarası kuruluşlara gerekli­ liğine inanır. Bunun için dünya kamuoyunun milli kamuoyundan jayıf olmaması gerektiği- rte değinir. Milletlerarası kuruluşlara hangi niteliklere sahip olmalarım belirtmiştir. Hür milletlerin manda altına alınıp, esaret içinde ezilmesini kabul eden bir heyete milletler ce­ miyeti demlemeyeceğini, kadınlar ve çocuklar üzerine uçaklarla bomba atılmasını kabul eden bir kamuoyuna dünya kamuoyu demlemeyeceği­ ni söyler. Ona göre her devlet, istiklalinden ve egemenliğinden bir kısmını terkedecek bir dün­ ya devletinin tabiyeti altına girmeyi kabul et­ melidir. Bu dünya devleti yalnız Avrupa ola­ maz. Çünkü Avrupa kamuoyu, dünya kamu­ oyu demek değildir. Ancak Avrupalı, Asyalı, Afrikalı, Okyanusyah ve Amerikalı ne kadar ilkel, gelişmiş ve orta derecede aşiretler ve milletler varsa, bunların hepsinin temsilcile­ rinden oluşan bir meclise güvenilebilir. Onun zamanındaki milletler cemiyeti bu nitelikte de­ ğildi. Yine ona göre, bu kuruluşun yasama, yürütme ve yargı güçleri olmalıdır. Yasama yetkisini dünya parlamentosu, dünya kamu­ oyu doğrultusunda hür ve serbest olarak tar­ tışmalıdır. Bunun üyelerini de hür ve bağım­ sız üniversiteler, barolar, tabip demekleri, öğ­ retmen dernekleri gibi ilmi ve ahlaki kuruluş­ lar seçmelidir. Siyasi heyetlerin seçimi hiçbir işe yaramaz. Bu parlamento, kendi üyele­ ri arasından bir dünya kabinesi seçmelidir. İcra gücü bu milletlerarası kabineye verilmeli ve as­ keri gücü de olmalıdır. Bu güç, diğer millet- lerinkinden daha güçlü ve daha zengin olmalı­ dır. Ayrıca siyasi ve ekonomik davaları tarafsız ve adilane bir şekilde çözümleyebüecek dün­ ya mahkemeleri gerekir. Dünya kabinesi, bu milletlerarası mahkemelerin verdikleri hüküm­ leri icra ile mükellef olmalıdır.

ÇOĞU KEZ BAŞARILI OLAMIYOR

Cökalp’in bu konudaki görüşlerinin tama­ mına katılmak mümkün olmasa bile, yine de uluslararası kuruluşların pek başardı olmadık­ ları da günümüzde bir gerçektir. Şimdi Birleş­ miş Milletler mevcuttur. Bu kuruluş pek çok katkısı olmakla birlikte, yine de pek çok ulus­ lararası sorunların çözümünde başardı olama­ mıştır.

Gökalp, dinin de banş açısından yorum­ lanabilecek önemli bir rolüne değinir.

Hıristiyanlığın inhisarcı bir din olduğunu, kendisinden başka hiçbir dinin yeryüzünde ya­ şamasına razı olmadığını belirtir. Hıristiyanlık dışı bir din insaniyet için bir şerdir der. Böy­ lece İslamiyete düşman olunmuştur diyor.

Gerçekten AvrupalInın İslamiyete karşı olumsuz tutumu, bir açıdan banşı önleyen bir etmen olmuştur.

Oysa İslamiyet, kendinden başka dinlere de saygı duyar. Enl-i Kitap adım verdiği Hı­ ristiyanlık, Yahudilik, Sabilik gibi dinlere de önem vermiştir. Bunları Müslümanlara denk bir hukukla korumuştur. Onlan hoşgörü ile karşılamıştır. Bu yönü ile İslamiyet, demok­ ratik bir dindir. Böylece Gökalp, “Hıristiyan­ lığın aleyhimizdeki düşmanane siyaseti dini husumetten ileri geliyor” sonucuna varır.

TÜRKİYE'NİN YERİ

Gökalp, İslamcı görüşlerden uzaklaştıkça Avrupa’nın saldınlannı dinel fanatizmler de­ ğil, onlann siyasal emperyalizmine yükleme­ ye başlamıştır. Gökalp, imparatorluklar dö­ neminin son bulduğuna ve bu tür rejime sa­ hip tüm milletlerin er-geç ayaklanarak, milli egemenlik için mücadele edeceklerine inanmıştı Türkler, Müslüman topraklanma kolo- niyal yönetiminin yeni biçimi olan manda yö­ netimine terk edilmesine karşı gelmişlerdir. Gökalp. tüm imparatorluklar kalkmadıkça dünya banşımn da kurulamayacağını ileri sü­ rer. Her millet, kendi bağımsız devletini kur­ malıdır.

Türkiye’nin milletlerarası ilişkilerdeki ye­ ri, dış düşmanlara karşı milletin bütün bölüm­ lerinden oluşan bir birleşik cephe gerektirmek­ tedir.

Gökalp, iktisadi farkklıklan gidermeyi öne­ rir. Heyd’in dediği gibi, bireyin özgürlüğü ve ekonomik haklanyla eşitlik ve toplumsal ada­ leti birleştiren bir plan aracılığıyla kapitalizm ve sosyalizmi bağdaştırmaya çalışılmıştır. Bu programa “Tesanütçülük ve Toplumsal Halk­ çılık” adını verir. Bununla çeşitli sınıflar arasında banş ve işbirliği sağlamak istemiştir.

Ona göre, dayanışmanın kökleri Türk ge­ leneklerinde bulunur.

Dayanışma, sınıf çatışmasına son verilme­ sini, herkese eşit eğitim ve çalışma fırsatı sağ­ lanmasını gerektirir. Bu amaçla sınıfların kal­ dırılmasını ve bunların yerini halk arasında karşılıklı işbirliğini gelişterecek olan meslek bir­ liklerinin almasını önermiştir . Bunlar aynı işte çalışanlardan oluşacaktır. Ahi birlikleri, es­ naf loncaları bu tür geleneksel kuruluşlardır.

SONUÇ

Gökalp, barışçı ve uzlaştırıcı bir kişiliğe sahipti. Onun hem yurt içi, hem de milletle­ rarası düzeyde banşı sağlama konusundaki ça­ baları hem eylem, hem de düşünce düzeyinde daima anılacaktır. “Banş Y ıli’nda onun bu konudaki görüşleri de ayn bir anlamlılık ka­ zanmaktadır.

Dünyamızda çeşitli dönemlerdeki liderle­ rin mutlu bir gelecek yaratmak için çalışma­ d ık ta bir gerçektir. Hâlâ banştan yoksun bir çağda yaşıyoruz. Hâlâ bir ulus, diğer ulusla­ r a baskı ve tehdidi ile karşılaşmaktadır. Bü­ tün milletler kendi savunmalarım sağlamak için korkunç silahlan kullanmayı hâlâ kaçınılmaz bir hak saymaktadır.

Yazımızı Albert Schweitzer’in şu sözleri ile bitirmek istiyoruz:

“Milletlerin kaderlerini ellerinde tutanlar, içinde bulunduğumuz durumu daha güç bir şekle sokacak ve bizi daha fazla tehlikeye ata­ bilecek şeylerden sakınmaları gerektiğini dü­ şünseler... Barışın sürüp gitmesi için el ele vererek, güçlerinin en son sınırına kadar ça­ lışsalar ve akıla, banşı kuvvetlendirmesi ve etkili kılması için zaman bıraksalar...” .

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

' /

t

ı

/9

e

Referanslar

Benzer Belgeler

15g/tube 百多邦黴素軟膏 ] - [Mupirocin ] 藥師 藥劑部藥師 發佈日期 2011/10/10 <藥物效用> 治療膿痂或燒傷細菌感染 <服藥指示>

In this study, a collocation method based on Laguerre polynomials has been developed for solving the fractional linear Volterra integro-differential equations.. For this purpose,

第九條 本辦法限於總館使用,不及於附屬醫院分館。

Within this context, Lawrence and Joyce manage to step out of traditional lines in terms of the concept of hero in their works Women in Love and A Portrait of

“ Böyle bir yayıncılığın bu arayışlara alet olmayacağı konusunda hiçbir güvencemiz yoktur. Ülkemizde herhangi bir televizyon ya­ yıncılığının mutlaka gözetmesi

Göz ile fark edilemeyen bu sayısal damgalar aracılığıyla imge, ses ve video gibi çoklu ortam ürünlerinin içerisine ürünle ilgili ve ürüne özel çeşitli

Çünkü bir enerji santrali için, hatta bir araflt›r- ma reaktörü için zenginlefltirme yapmak zorunda- s›n›z.. Kilolarca yak›t› zenginlefltirmek, çok pahal› bir