vç
Çallı da gitti
Ç
e k iv er k u y r u ğ u n a , b u fâni d ünyanın. İş te Ç allı <3a kim seye h a b e r v erm ed en geçti, gitti. Zate n kaleıı- : d c rm eşreb adam dı. K ülfetsiz, ha fif ru h lu , bir T ü r k filozofu ve sa n a tk â r ı idi. Resmi iyi mi yapard ı? I Fena mı yapardı? Bunu hiç bir za- i man , hiç bir şeyi k usursuz bulmı- | yan tenkidciler _ görüşe d u rs u n la r, o m ükem m el, medeni bir insandı. H ayat felsefesini anlamış, in sanlığa in anm ış bir kıym etti. Bizim cn ü n lü ve verim li hocala rım ız dandı.Ne zam an rastlasam , gülü m ser, yiizü zekâ fışkıran gözleriyle ru h i bir m ünas ebet tesis ederd im .
Çallı, T ü rk iy e n i n orijinal tip le rinden biri idi. Bir cemiyete çeşni v e r e n l e r de b u n l a r değil midir? B u n la r gittikçe bizim gibi sıra a d a m l a rı n d a n bir te viye dizilmiş bir cemiyet, insana dü m d ü z bir boşluk tesiri ya pıy or. Teni kır pılm ış bir çim en gibi...
Çallı, «hür insan» seviyesine ulaş mış bir adam old uğu için b ir çok sözleri ve f ı k ra la rı d arb ı mesel ve ya n ü k te ola rak dil le rde dolaşır. Rivayet e d e rl e r ki lıır gıin r a h m etli Recep Beyle g ö rü ş ü rk en b ir palto lâfı olmuş. Doğrusu ta m şeklini bilm iyoru m ., da Recep Bey galiba kendi p a lto su n u n kıy- I metin den bahsetmiş.. Ve Ç a ll ı’nm p a lto su n u beğenmemiş.. İş birbirine n is p et verm e şeklin e girince Re cep Bey diyesi k i:
— Bak benim p a lto n u n içinde k ü r k var. B una Ç a llı:
— B enim kin in içinde de Çallı var, cevabını ve rm iş. Verir. G u r u r lu ad amdı. Ken din e, fikrine, zekâ- sına, sanatına gü venirdi.
B u n u n la b e r a b e r -vebali b o y n u na- Eşref Şefikte n n a k le d e r le r . Çallı P a ri s te resm e çalışırk en, t a biî h e r z ü ğ ü rt taleb e gibi ta v a n ara s ın d a bir y erd e o t u r u r , ta b lo la rın ı o rad a h azırlarm ış . Aynı k a t t a başka b ir t a v a n a ra s ın d a da b ir Fra nsız genci re sm e ça lışıyor muş . H er ikisi de bir sergi veya m ü s a b a k a y a eser hazırlam ışlar. Çallı güzel bir tablo ya pmış, f a k a t m e r a k etmiş, gitmiş k a t kom şusu F ra nsız çocu ğunun resmini görmüş. Geri dönmüş., iş te ri v a y e t b u ra d a başlar. Almış çakıyı eline, ke ndi ta b lo su n u lime lime etmiş..
— N'e yap ıy orsun? diye so rduğu zam an Eşref Şefiğe:
— Bu çocuğun eserin in yan ın d a ben benim ta b lo m u te şhire u ta n ı rım, cevabını verm iş.
Evet, hem m a ğ r u r idi, hem de sa n a tt a n a n l a r ve t a k d i r ederdi.
İn s a n la r için doğm ak k a d a r öl m ek de tabiid ir. H er b a şla y a n şe yin b ir sonu o la c a k tır ; f a k a t elimi ş u d u r ki biz henüz in sanla rı öldiir- miyecek, lâyık o la n l a r a «ölmezlik» v erebile cek bir şekild e cihaz lanmış değiliz. N'e s a ğ lara bir akadem i, no öle nlere bir P anteon k u r a m ıy a n u - ya m ü n e v v e r le r in in fikir ve kal binde o n lara lâyık b ir e r da im î ve hissesiz m evki a y ır a m ıy a n to p l u lu k la r, b edbaht değilsç bile «nâ- kâm» sayılır. Ç ü n k ü b ir milleti m anen ve ruhajı y ükseltecek kıy m e t le r ancak b u n la r d ır.
Çallı b u n la r d a n biri idi. ö lü m i l i hütiin fikir ve san at âlemimizi kc- | d ere soktu.
| Ben şimdi, ötede, M i k e l a n j l a i falan nasıl ala y ed er diye düşünü-
j y orum .
| ö m ü r ad amdı Çallı İb rah im , çıılı ¡ö m ü r adam dı. N e y l i y d i m ki Uimse- | ye h ab er verm eden çekti gitti. 1 B. FE LE K