• Sonuç bulunamadı

Edip Cansever'den Erdal Öz'e

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edip Cansever'den Erdal Öz'e"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ V İ E K T U P L A R D A N Osman Senemoğlu

Edip Cansever’den Erdal Öz’e

Önce “ Sevgili Erdal... Erdal Reis! Ya da Kardeşim Erdal.” Elbette!.. Sen niye böyle bir başlık koymaktan çekindin mektubuna? Gördün mü, bir puan kaybettin işte.

Duygucu, kuşkucu olmanın sebepleri vardır tabii. Ama ben senin bu sebeplerin üstüne çıktığını düşlemişimdir her zaman, öylesindir de. Kısacası şu: Gerçek sıkıntılarına, gerçek olmayanları karıştırma, demek istedim ben. Niye yadsıyalım çoğu anlarımızı biraz süslediğimizi? Burdaki süs de büyütmek, yoğunlaştırmak, olduğundan daha bir çoğaltmak anlamına geliyor. Bu anlamsa üzüntülerimiz için dekor oluyor bazen. Hani güzelim bir sabah, sabah çiği gibi bir kuş, sevdiğimiz bir kişi, bir fincan çay, vb... yok mu, bu dekora düştüler mi kararıveriyorlar, hatta boğuluyorlar bir anda.

“ Az sevildiğini sanıyorsun” demişim. Bu yargımı da herkeslememiştim. Diyelim Onat’ı seviyorsun. Seni gücendirse kırılırsın, boşvermezsin ona, değil mi? Ama başkalarını?.. O zaman beraberim seninle; kavga da edersin, dediğin gibi boşalırsın da. Benim anlatmak istediğim, sevdiklerin tarafından az sevilmek gibi bir kuşkuya düşmüş olmandır. Buysa kesin değil elbette. Buradaki çocuklara kızdığını, alındığını yazmıştın bana. Oysa onlar gerçekten, bir umursamazlık içinde değillerdi. Yani, senin sevdiğini bildiğim kişileri sana karşı savunmak istedimdi. Haksız bir gücenikliğin önüne geçmeyi iş edindimdi kendime. Amaaan be! Amma da uzatmışın.

Üstelik üzülmüşün de... Lafa bak... Neler yazıyorsun, neler yapıyorsun, onları anlat sen. Hem bir daha gücenme bana. Sana karşı dostluktan, sevgiden başka bir şey yok

yüreğimde. Ayrıca bir de Erdal kızar mı acaba, diye düşünmeyeyim, olmaz mı? Kızdığım o kadar insan var ki...

Hem bütün bunlar mektupla anlatılmıyor. Karşılıklı konuşmak gerek. Bir cümle düşüklüğü, bir şey, anlamı değiştiriveriyor çoğu zaman.

Kitap ‘Yeditepe Yaymları’na girdi yine. Kapağı basıldı. Bilmiyorum ki... Bilseydim daha önce Cim Yayınları’nı... Teklif edemiyorum ki kimseye. Oldu artık. İlgine teşekkür ederim.

Bir daha alınma sözlerimden. Ya da istersen alın, git, sevmediğin bir herifi döv, olsun bitsin.

Hadi reis, merhaba! İyi günler... Senin iyi bir dostun olduğumu bil. Hepsi bu kadar. A

E d ip Carısever

Edip Cansever (1928-1986), şiiri kavramak için okurun da çaba harcamasını isteyen, kendine özgü, çarpıcı ama karmaşık bir deyiş biçimi geliştirmiş ozanımız. Bu gelişimi doğrultusunda, şiirdeki imge alışkanlıklarını da sarsmış ve günümüz şiirine yeni boyutlar kazandırmış bir sanatçı.

Yaşama sevinci ve “avareliğin” egemen öldüğü ilk şiirlerinin hemen ardından, dilin değişik kalıplarında düşünceyi biçimlendiren şiirlere yönelir: Birçok eleştirmene göre E. Cansever gerçek kimliğini bu

, aşamasından, özellikle de Yerçekimli Karanfil (Yeditepe Şiir

• Armağanı, 1958) kitabından sonra bulur. 1960’lı yıllardan sonra şiir dünyamızın önemli ve etkili adlarından biri durumuna gelen ozan, son dönemlerinde giriştiği uzun şiir denemelerindeyse, düzyazı öğelerini de kullanarak yeni anlatım olanaklarını sanatına katmıştır.

“... / Sen o karanfile eğilimlisin alıp sana veriyorum işte / sen de

bir başkasına veriyorsun daha güzel / O başkası yok mu? Bir yanındakine veriyor / Derken karanfil elden ele. / Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle / Sana değiniyorum, sana

ısınıyorum, bu o değil / Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk / Biri eşiyoruz sessizce. ”

Erdal Öz

Erdal ö z (1935), aynı etkinlik alanında olmasına karşın, temelde birbirinden ayrı işlevleri başarıyla yürütebilen bir sanatçı. Roman ve öykü yazarlığının yanı sıra bir süre denediği kitapçılık ve ardından giriştiği yayıncılıkla yazın dünyamızı sürekli besleyen bir aydın.

Yazarlığından kaynaklanan sezgisiyle saptayıp yayımladığı yerli ve yabancı sanatçıların seçkin yapıtları, sanat yaşamına "can" katmakta...

Kuşağının başarılı yazarlarından olan E. Öz “usta işi" roman ve öyküleriyle (Yorgunlar / öykü, 1960 / , Odalarda

/ roman, 1960 /, Kanayan / öykü,

1973 / vb.) genç yaşta üne kavuştu, Şükran Kurdakul’un değerlendirmesine göre "sokulgan ve etkin anlatımı, canlı

çizimleri” bu başarının nedenleri arasında sayılabilir, özellikle 70’Ii yıllardan sonra yazdığı siyasal-toplumsal özellikli yapıtlarıyla

hukuk dışı baskıları ve insanlık dışı davranışları" yazınsallık niteliklerinden ayrılmadan aktardı. Yaralısın (Orhan Kemal ödülü, 1974) romanıyla, okuru da yapıta sokarak işkencenin iğrençliğini çarpıcı biçimde sergileyen E. öz, anı, gezi izlenimleri ve eleştiri türlerini de deneyerek ilginç ürünler veren bir sanatçı.

21

Referanslar

Benzer Belgeler

Gezegenimize çarpan göktaşları ile onlarla bağlan- tıları olan kuyrukluyıldızlar ve küçük gezegenler (as- teroitler) çoğunlukla iki gök cisminin çarpışmasın- dan

Gene bence ideal kadının tarifini yapabilmek için biraz zevk sahibi, biraz estetikten an­ lar, biraz sanat duygusuna sa­ hip olmak gerekir.. Zevki selim sahibi

i “Şimdi, edebiyatımızın son durumu yürekler acısı. Hatta bu konuda bugünlerde yazılar yazmayı düşünüyorum. Önce şu meseleyi koymak lazım: Edebiyat bir

Bu teknikte sıvı azot içerisine kısmen batırılmış ve aliminyum folyoy- la kaplanmış olan metal cismin üzerine yumurta (oositleri) veya embriyoları içeren

Katılımcıların genel sağlık durumları ile ilgili olarak diş hekimini bilgilendirmelerinin başvuru merkezlerine göre dağılımı (ADSM, ağız ve diş sağlığı merkezive

Irregularities in the aortic wall both in thoracic and abdominal section, luminal narrowing of aorta both above and below diaphragmatic level were detected (Figure 2A, 2B).

Öbür Anadolu İllerinde olduğu gibi Konya'da da gece hayatı yok denilecek kadar sönüktü, eğlence yeri olarak bir belediye sineması vardı.. Yabancı bekârların

1823 den 1891 yılın a kadar süren 78 y ıllık inişli çıkışlı hayatın­ da birçok önemli m evkilere “getirilen A hm et V e fik Paşa iki defa da