• Sonuç bulunamadı

Büyük ikramiye bana çıksaydı:Ben ne yapardım, onu düşünmedim ama, herkes ne diyecekti:İşte onu biliyorum

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Büyük ikramiye bana çıksaydı:Ben ne yapardım, onu düşünmedim ama, herkes ne diyecekti:İşte onu biliyorum"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S lkinciteşrm U ö

S U N

Ç ARMUDUN SAPI UZUMUN Ç O P O )

Büyük ikramiye

bana çıksaydı

Ben ne yapardım, onu düşünmedim ama,

herkes ne diyecekti: işte onu biliyorum

y a z a n : M ahm ut Y esa ri

Çıkana çıkıyor. Meselâ 100 bin, 200 tıin liralık ikramiye, bana çıkamaz m ı?

Tali’den ümidimizi kesmiyelim. Çıktı, diyelim. Acaba ne derler?

Oğlum — Yaşadık! Babamdan, 15 bin bin... Yok be, pek az... 50 bin kopara­ maz mıyım? Hollvuda gider, ben de bir yıldız olurum.

Kardeşim — Artık, ne hastaneye, ne tie sanatoryoma gider. Nerede öleceğini bilmiyecegim için, cenazesini de kaldı- ramıyacağım.

Yengem — Vallahi, dört metresi bir den tutar.

İkinci mutallâkam — Bana, uğurslız gelmişti. Meğer, kendine uğurlu imiş.

Üçüncü mutallâkam — Biraz dişimi sıkacakmışım.

Ömer Rıza Doğrul — Dostlara gün doğdu. t

Doğan Nadi — Ömer Rıza, bir akşam Yesari'ye damlayalım.

Osman Cemal — Meyhanecilere sa- natoryom göründü.

Halil Lûtfi Dördüncü — Haçan ala - mıyacağız artık ucuza yazı.

Akbaba Yusuf Ziya — Bir Mizah ga - eetesl çıkarmağa kalkarsa, paraya da­ yanır, reklâma kuvvet, çanımıza ot tı­ kar.

Haşan Rasim Us — Epey yazısı bi­ rikmişti. Getirme, demeğe de yüzüm tut muyordu: O da, ben de, sıkıntıdan kur­ tulduk.

M. Sami Karayel — 100 bin, 200 bin değil, bir milyon da kazansa, dört gün şonra, yine on paralar yoktur.

Eski metreslerden biri — Biraz genç olsa idim, onu yine temizlerdim.

Kandemir — Altı aya kalmaz, yine Ankara caddesine düşer.

Otelciler — Artık, bize düşmez. Pansiyoncular — Pansiyona alışıktır. Bu sefer, lüks tırtıklarız.

Münir Süleyman Çapan — Yılbaşla­ rında kendi hesabıma, borç harç beş ta­ ne, ortaklaşa yirmi beş tane alırım, a- morti bile çıkmaz. Yıl uğursuzun... A- dam değil ki yol göster.

Halit Fahri Ozânsoy — Eğer ameli­ yat yapılmak lâzımgellrse, hsstsnaye gitmez, operatörleri ayağına çığrr.r.

Bir doktor — Buna, talih denmez, ö - lümünü tacil etti, halbuki parasızlık onun ölümünü te’cil ediyordu.

Veli d Ebüzziya — Takdiri İlâhiye kar çı durulmaz, hâşâ sümme hâşâ, küfür sayılır amma, mahalline masruf bir ta lihi nakdiyesi değil.

Hakkı Süha Gezgin — Hayatı, ince­ lemiyordu. Halbuki, geçirdiği serâzad hayat, onu, derinliklere daldırması lâ­ zım icap ederken havaî yol tutmuştu. Ar tık, büsbütün havalanır.

Hikmet Feridun Es — Doktorlar, se­ kiz senedenberi tıp harici yaşadığım söylüyorlardı. O azman, parasızdı, ih­ tiyaç içinde idi, sıkıntı çekiyordu. Şim­ di refaha erdi. Şu halde, en aşağı otuz, kırk sene daha tıp harici yaşayabilir.

Hakkı Tarık Us — O kazandı amma, memeket kaybedecek.

Kitapçılar — Artık, kitaplarını ken­ di hesabına bastırır. Eğer, bizim elimiz- dekileri de toplarsa, yandık. Üç bin bas tık! Dediklerimizin altı bin, sekiz bin basılmış olduğunu görecek. Amma, m is kindir, ne avukat tutar, ne dava eder, üşenir.

Mezeci Bedros — Ne ona, ne kimse­ ye, paraya acırım, önüne gelen vura­ cak. Bize uğramaz, eski borcunu da u- nutur.

Senih Muammer Alatur — Benim ya­ kamı, dünyada bırakmaz. Son Postacı­ lar, başka bir gece sekreteri arasınlar. îsnıet Hulûsi İmset — Allahtan açık ta iyi sekreter var. Muammer ağabeyin yerini boş bırakmayız.

Reşad Nuri — Yağma Haşanın böre­ ği... Ne kendine faydası dokunacaktır,

ne de başkalarına...

İsmail Habip Sevük — Edebiyat kay

betti demiyeceğim, çünkü kazanmış do ğildi. Kazanabilir mi idi, istikbalin me­ şimesinde bir cenini sakit olabilirdi. Yalnız şu var ki yazacağım teceddiid edebiyatları, edebiyat teceddütleri ta­ rihinde, okumadığım ve okumak muta­ dım olmıyan eserleri tenkid ve tahlil külfetinden kurtulmuş olacağım.

Edebiyat meraklısı bir genç kız — Aşk romanı, genç kız romanı yazmıyoı du ki... Hep hayatın acı tarafları...

Bir ahlâk öğretmeni — Yazıcılık ala tunda moral ödevi gözetirdi. Alan boş |caldı.

Bir avcı — Meteliğe kurşun atarkcD kurşuna altın patlatacak.

Bir mecmua sahibi — Görürsünüz, keyfinden değil, vallahi, billâhi bana İnat bir mecmua çıkaracaktır. Amma ne yapsa, benim bulduğum emekli mu tıarrirleri bulamaz.

Cemal Nadir Güler — Amcabeyi t et rar çıkarırsam, yazı alamam, ortak ol­ mak isterse, «Cumhuriyet» var. Yardan mı, serden m i? Yesari’nin talii, beni İki arada bir derede bıraktı.

Refi Cevat Ulunay — Alemdar b a ş : muharriri iken bu zat âlemi matbuat­ ta değildi. Gurbetten dönünce, benim ilâm meşrutiyeti müteakip rahmetli Fu at Talâtla beraber çıkardığım «Gıdık» risalei mizahiyesinde karikatürleri ç ık ­ mıştı. Edebî hüviyeti hakkında malû matım yok. Refik Halit Karay’dan gay rl edebî deha tanımadığım için bu zatin ne fakirliği, ne de zenginliği, beni alâ­ kadar eder.

Bir müflis miras yedi — Para, ada­ mına düşmez kİ...

Yeni nesil — Eceli gelmedi amma, para öldürdü. Engeller yıkılıyor. Yaşa­ sın büyük ikramiye!

MAHMUT YESARİ j

Birleşik Amerıkada yapılan bir at yarışında hiç görülmemiş bir

hâdise vukubulmuş üç at burunları ayni zamanda final teline

gelerek her üçü de birinci olmuşlardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

KARADENİZ’e akan derelerin önünü asfalt yolla kapatıp, sonra “Dere niye taştı?” diye sormanın elbette bir adı vard ır.. Ama

okunan yazar: Sait Faik Öykü ustası Sait Faik insanları anlatırken doğayı doğanın nimetlerini anlatırken insanları anlattı?. YKÜ ustası Sait Faik 1954’ün 11

This state of being devoid of preconceived thoughts is usually very much needed in artistic practice in order to be able to create novel content, that avoids

Bilmek şöyle dursun, onların gün yüzüne çıkartılmasını yasaklayanların, sular altında bırakmak isteyenlerin de ne denli bunlardan yoksun olduklar ını... Cengiz

Dışsalcılık açısından şansı engellemek için bilginin üçüncü koşulu olarak gerekçelendirmeyi aynen bırakmak (Quine ve Rorty gibi radikal dışsalcılar hariç) ve

Bitkinin dal ve gövde odunları suda kaynatılır ve günde 1-2 bardak içilerek göz a rısı ve ya armasında, böbrek ta ı dü ürücü olarak kullanılır (Yücel,2009). Turna

Diğer milimetrealtı teleskoplar bütün bu oluşum sahnesini yani Güneş Sistemi’nin birkaç bin katı boyutları sadece tek bir piksel içinde gösterdiğinden

Sergi kataloğu da hazırlandı — “Demiryolu ve insan" fotoğraf sergisi için bir de katalog hazırlandı.. Sergide 110 fotoğraf, katalogda ise 60 fotoğraf