T
Y
c
umhuriyet Kitap Kulübil’nün Beyoğlu Mis Sokak’taki ‘‘Kitap Günleri”
etkinliği, 26 Ağustos 1989 Cumartesi günü sabahı, saat 07.18’de kundaklandı...
Mis Sokağı’nda alevler yükseldiği sırada, Parmakkapı’daki işyerine gitmekte
olan genç Cumhuriyet okuru ve amatör fotoğrafçı Zeki Nurçin, Mis Sokağı
cinayetini an be an görüntüledi... Biz de sayfalarımızda, Zeki Nurçin’in bu
tanıklığını, kendi ağzından ve objektifinden okurlarımıza aktarıyoruz... Yangın
söndürüldü, Mis Sokağı cinayetini işleyenler yakalandı, "Kitap Günleri” yine
Mis Sokağı’nda; ama kitaplardan yükselen alevlerin dehşet verici görüntüsü,
hiçbir zaman unutulmayacak.
İ
stiklal Caddesi, akşam kalabalığının tersine, sabahın erken saatlerinde epey tenhadır. Ağustosun 26’sındacumartesi günü de öyle idi... Ben de o gün, Beyoğlu Parmakkapf daki işime giderken, saat sabahın 7’siydi ve tek tük insanlar vardı caddede... Ortalık sessiz sayılırdı. Ama birden Büyükparmakkapj
Sokağı ndan Mis Sokak’a doğru, telaşlı
ayak sesleri, koşuşmalar geldi kulağıma...
“ Yanıyor, kitaplar yanıyor!” diye
sesleniverdi biri...
Cumhuriyet Kitap Kuiübü’nün Mis
Sokak'taki sergisi yanıyordu gerçekten. Fotoğrafçılığa, gazeteciliğe merakımdan yanımda gezdirdiğim fotoğraf makinemi ayarlayıp sokağa doğru seyirttim... Yangın, yeni yeni uç veriyordu. Biraz ilerden bir ses yükseldi: “Söndürelim,
söndürelim!”
Ortada pek az insan vardı henüz; ama kıyasıya bir mücadele başladı: Çevre esnafı, caddeden geçerken sesleri duyan kimi vatandaşlar, yangını söndürmeye, kitapları kurtarmaya giriştiler.
Alevler yükseliyor, kitaplar öbek öbek, cayır cayır yanıyordu. Ateş ilerledikçe, bu bir avuç insanın kitapları kurtarma çabası da hızlandı.
Ben de kitaplara doğru birkaç hamle yaptım. Sergilerdeki yangını söndürmek, kitapları ateşten uzaklaştırmak, korumak istiyordum. .Ama yangını, kitapları kavuran alevleri görüntülemek fikri ağır bastı kafamda. Zaten yarı bilinçli bir hareketle, objektifi ateşe, yanan sergilere yöneltmiş, deklanşöre basar buldum kendimi. Alevlerin arasında bazen beyaz bir duman bulutu, bazen siyah bir is yükseliyordu. Üzerinde “Cumhuriyet Kitap Kulübü” yazılı bir tabela, kıskaçlarının bir kısmı kopmuş, suçsuz bir tutsak gibi direğinde sallanıp duruyordu. Ateş hem sergiler boyunca ilerliyor hem de yükseklere tırmanmaya başlıyordu.
Birden, kitap sergilerinin üzerini örten mavi branda alev aldı.
Ateşi söndürmeye çalışanlar bu durumda, yangının daha fazla yayılmaması için kitap
16
raflarını devirmeye ve yere saçılan kitapları, kucak kucak kavrayıp ateşin uzanamayacağı yerlere atmaya başladılar.
Çevre işyerlerinde çalışan gençler, esnaftan insanlar, yüzleri isten siyahlaşmış, ellerini yakma pahasına kitapları öbek öbek, güvenli köşelere yığmaya çabalıyorlardı. Alevlere yaklaştım ben de. Bu ara on - on beş metreden fotoğraf çektiğim halde, yangının sıcaklığını hissettim.
Sağa sola kıvılcımlar sıçramaya başlamıştı... Ateşin ulaştığı her kitap, henüz devrilmemiş raflardan yere düşüyor, sokağın zemini kara bir görünüm alıyordu. Bir süre yolun üstünde de yanıp duran kimi kitaplardan kopmuş sayfa parçaları, havada garip garip uçuşuyordu. Siyahlaşmış bu isli kâğıt parçaları, uçuşa uçuşa ilerliyor ve çevrede koşuşturan insanların üstüne başına bulaşıyordu. Epey fotoğraf çekmiştim; makinemdeki film de tükenmişti. Yangın, sönmeye yüz tutuyordu. Ateşin de etkisi azalmıştı. Biraz ilerideki işyerime koşuyor, sonra içim içime sığmadığından,
dayanamayıp yine Mis Sokak’a geliyordum. Bu arada, ateş tamamen söndürülmüştü. Kitapların yarısı kurtarılmış, diğer yarısı da kül olup gitmişti.
Gazeteciler,'itfaiye, sokağa gelmişti, için için yanan kitapların üstüne su sıkılıyor, fotomuhabirleri de sokağı, küller arasındaki “ kitap kalıntıları” nı görüntülüyorlardı. Tüm bu olup bitenler, yarım saat bile sürmemişti galiba...
Kül yığınları öğle saatlerine kadar yerde kaldı. Saat 13.00 sularında işyerimden ayrılıp sokağa uğradığımda, temizlik başlamış, kurtarılan kitaplar bir araya toplanmıştı. Kül yığınları da çöp arabasına yükleniyordu.
İstiklal Caddesi’ııden geçen insanlar, bir an durup kül yığınlarına bakıyor, kimi sokağa girip meraklarını gidermeye çalışırken kimi de yere eğilip “ yarı canlı” bir kitabı alıyor, ellerinde evirip çeviriyor, hüzünleniyordu... Mis Sokak’ta bir cinayet işlenmişti. Ama ertesi gün, yeni kitaplar sergilenmeye başlandı. Kitap günleri, imza kampanyaları yine sürüyordu ve Mis Sokak’a her zamankinden daha fazla kitapsever gelmeye başlamıştı. □
Kitap sergileri arasında hızla yayılan yangının alevleri yükselirken Cum huriyet Kitap Kulübü’ nün tabelası, direkteki kıskaçlannın birinden kurtulm uş, suçsuz bir tutsak gibi, sallanıp duruyordu.
Yangın kimi yerde, sergilerin üst raflarına sıçradı.
Alev alev sergilerden düşen kitaplar yerde yanıyordu.
Alevler sokak boyunca ilerleyip gid iyo rd u ...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi