Fıkıh'taki yaşlar ve hükümlere etkisi
Tam metin
(2) İÇİNDEKİLER KISALTMALAR ..................................................................................................i ÖNSÖZ ............................................................................................................... ..ii GİRİŞ ....................................................................................................................1 Yaşın Tespitinde İtibar Edilen Takvim ..............................................................3. BİRİNCİ BÖLÜM İBADETLERDE YAŞLAR VE HÜKÜMLERE ETKİSİ. ...............................6 I-İNSANLA İLGİLİ YAŞLAR ........................................................................6 A-Hayızdan Kesilme Yaşı .............................................................................6 B-Buluğ Yaşı ...............................................................................................11 II-HAYVANLA İLGİLİ YAŞLAR ...............................................................18 A-Kurbanlık Hayvanda Yaş ........................................................................18 B-Zekat Verilecek Hayvanın Yaşı ..............................................................19. İKİNCİ BÖLÜM AİLE HUKUKU’NDA YAŞLAR VE HÜKÜMLERE ETKİSİ ....................23 I-Hamilelik Süresi (Ceninin Yaşı) ..............................................................23 II-Emme Yaşı ..............................................................................................31 III-İstiğna Yaşı ............................................................................................40 IV-İştiha Yaşı ..............................................................................................41 V-Hadane Yaşı ............................................................................................41 VI-Mefkudun Ölümüne Hükmetme Yaşı ...................................................48. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MUAMELAT’TA YAŞLAR VE HÜKÜMLERE ETKİSİ ............................54 I-Temyiz Yaşı .............................................................................................54 II-Rüşd Yaşı ................................................................................................57 III-Sefihe Malı Teslim Yaşı ........................................................................63 SONUÇ ...............................................................................................................68 BİBLİYOGRAFYA............................................................................................72. i.
(3) KISALTMALAR. a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale AŞ: Kadri Paşa, el-Ahkâmu’ş-Şeriyye fi’l-Ahvâli’ş-Şahsiyye b. : ibn bt. : binti c : cilt EMK : Eski Medeni Kanun gr. : gram HAK : 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-i Aile Kararnamesi Hz. : Hazreti md. : madde ra : Radıyallahu anh/anhâ s. : sayfa SAS : Sallallahu aleyhi ve Sellem sy. : sayı ts. : tarihsiz. UVK : 1340/1921 tarihli Ukud ve Vâcibât Komisyonunun Raporları: Ehliyet ve Arızaları v. : vefatı vb. : ve benzeri YMK : Yeni Medeni Kanun. ii.
(4) ÖZET. Dünya üzerinde sınırlı bir zamanda yaşayan insan için ömrün, fıkhî hükümleri etkileyen önemli dönüm noktaları vardır. Etkili olan bu dönüm noktaları “Fıkıh’taki Yaşlar ve Hükümlere Etkisi” adlı tezde ele alınmıştır. Bu tezde, insanla ve kısa da olsa hayvanla ilgili fıkhî hükümleri etkileyen yaşlar incelenmiştir. Tez 1 giriş, 3 bölüm ve 1 sonuçtan oluşmaktadır. İlk bölümde ibadetler açısından insan ve hayvanlarla ilgili yaşlar yani hayızdan kesilme ve buluğ yaşları, ayrıca zekat olarak verilecek ve kurban edilecek hayvanların yaşları incelenmiştir. İkinci bölümde de Aile Hukuku’nu etkileyen yaşlardan hamilelik süresi ( ceninin yaşı), emme, istiğna, iştiha, hadane, mefkudun ölümüne hükmetme yaşları ele alınmıştır. Son bölümde ise temyiz, rüşd, sefihe malı teslim yaşları söz konusu edilmiştir. Böylece bu tezde Fıkıh’ta söz konusu edilen yaşlar bir araya getirilerek bir tespit çalışması yapılmıştır.. iii.
(5) ABSTRACT. For the person living on the world in a limited time interval, the life has significant turning points affecting the fiqhal decisions. These effective turning points were taken into consideration in the thesis named as “The Ages in Fiqh and Effect of Them on the Decisions”. In this thesis, the ages affecting the fiqhal decisions about the human being and briefly about the animal are investigated. The thesis is formed from introduction, three explanation and conclusion chapters. In the first chapter, the ages related with human beings and animals in terms of worships i.e. being cut from menstruation and puberty ages, and the ages of the animals to be sacrificed and given as zekat were researched. The ages of pregnancy period (age of fetus), nursing, istiğna, iştiha, hadane, death of mefkudun that are the ages affecting the Family Law were considered in the second chapter. In the last chapter, the ages of appeal, majority, delivering the property to the dissolute were discussed. In this manner, by gathering the ages considered in Fiqh a determination study was carried out in this thesis.. iv.
(6) ÖNSÖZ Temelde insanı, dinin muhatabı olarak kabul edip konu edinen Fıkıh’ta kişinin içinde bulunduğu durum ona karşı olan muameleyi de doğrudan etkilemektedir. İçinde bulunulan hal, manevî olabilmekle birlikte maddî de olabilir. İnsanın içinde bulunduğu yaş, neticelerine bakarak bazen maddî bazen de manevî haller arasında gündeme getirilebilir. Fıkhın bazı uygulama ve tespitlerini incelediğimizde insanın yaşının birçok uygulamada doğrudan etkili olduğunu gördük. Fıkhî hükümler çıkarılırken acaba yaşlar ne ölçüde etki etmiş ve bu yaşlar ne derecede Fıkıhta yer almıştır. Bu yaşlar, fıkhın doğrudan konusu olmamakla birlikte, öngörülen hükümleri etkilemektedir. Bu noktada yaş konusunun fıkıh babları arasındaki serüvenini görme merakı bizi “Fıkıhtaki Yaşlar ve Hükümlere Etkisi ” konusuna sevketti. Tezimiz giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. İlk bölümde İbadetler, ikinci bölümde Aile Hukuku, üçüncü bölümde ise Muamelat’ta sözkonusu edilen yaşlara değindik. Konuları mezheplerin görüşlerinin tespiti ve değerlendirilmesi şeklinde ele aldık. Ayrıca Türk Medeni Kanunu ile de mukayese yaptık. Gerekli görüldüğü takdirde tıbbi bilgilere de yer vermeye çalıştık. Fıkıh, Hukuk, Kanunlar ve tıbbi bilgiler arasında paralelliğin ya da çatışmanın olup olmadığını da tespit etmeye uğraştık. Bununla beraber herhangi bir yaş ya da sürenin kabulünde nelerin etkili olabileceği de merakımızı celbetti. Başka bir ifade ile belirlenen yaşla fizikî, aklî yapı ya da seviye vb. hallerin etkili olup olmaması üzerinde durduk. Çalışmamız esnasında mezheplerin temel kaynakları kabul edilen eserlerden yararlandık. Serahsî’nin Mebsut’u, Şafiî’nin Ümm’ü, Sehnun’un Müdevvene’si, İbn Kudâme’nin Muğnî vb. gibi eserler bunların başlıcalarıdır. Kaynaklarda konunun gerektirmesi durumunda özel çalışmalardan ya da uzman kişilerden bilgi aldık. Konularda geçen ayetlerde mealler konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1987 Ankara basımlı mealli Kur’ân-ı Kerim’inden yararlandık.. v.
(7) Çalışma öncesi ve sonrası her safhada, ihtiyaç duyduğumuz konularda yardım ve desteğini esirgemeyen danışman hocam Sayın Prof. Dr. Orhan ÇEKER başta olmak üzere İslam Hukuku Bilim Dalı’ndaki bütün hocalarıma, kitap temini, fikir alış verişi vb. şekillerde yardımlarını gördüğüm hocalarıma, hadis vb. konulardaki yardım ve zaman ayırmalarından dolayı hocam Sayın Arş. Gör. Huriye MARTI’ ya ve son olarak da bu çalışmayı yapabilmemde maddî ve manevî olarak her zaman ve zeminde bana destek verip gereken bütün konularda her türlü yardımlarını aldığım aileme sonsuz teşekkür ve minnetimi bu vesile ile saygılarımla arz ederim.. Ayşe BİÇER KONYA. vi.
(8) GİRİŞ Dünyayı ve dünyadaki hayat serüvenini düşündüğümüzde insan, dünyaya cennette bulunan Hz. Adem ve eşinin cennetten çıkmaları sonucu gelmiş ve tamamen terk edilmemekle birlikte imtihandan geçirilmeye başlanmıştır. Dünyaya geliş Kur’an-ı Kerim’de:. ﻓﺎﺯﻟﻬﻤﺎ ﺍﻟﺸﻴﻄﺎﻥ ﻋﻨﻬﺎ ﻓﺎﺧﺮﺟﻬﻤﺎ ﻣﻤﺎ ﻛﺎﻧﺎ ﻓﻴﻪ ﻭﻗﻠﻨﺎ ﺍﻫﺒﻄﻮﺍ ﺑﻌﻀﻜﻢ ﻣﺴﺘﻘﺮ ﻭﻣﺘﺎﻉ ﺍﻯ ﺣﻴﻦ ﻟﺒﻌﺾ ﻋﺪﻭ ﻭﻟﻜﻢ ﻓﻲ ﺍﻻﺭﺽ “Şeytan orada ikisinin de ayağını kaydırdı, onları bulundukları yerden çıkardı, onlara ‘Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz.’ dedik.” 1 ayeti vb. ilgili ayetlerle ifade edilmiştir. Bu gönderilmeden sonra insan hep bitmeye, sona ermeye doğru giden bir yolda ilerlemeye başlamıştır. Dünyaya bu gönderilmenin maksadı da Allah tarafından birçok ayette açıklanmıştır. Bununla ilgili olarak :. ﻭﻫﻮ ﺍﻟﺬﻱ ﺧﻠﻖ ﺍﻟﺴﻤﻮﺍﺕ ﻭﺍﻻﺭﺽ ﻓﻲ ﺳﺘﺔ ﺍﻳﺎﻡ ﻭﻛﺎﻥ ﻋﺮﺷﻪ ﻋﻠﻰ ﺍﻟﻤﺎء ﻟﻴﺒﻠﻮﻛﻢ ﺍﻳﻜﻢ ﺍﺣﺴﻦ ﻋﻤﻼ “ Arşı su üzerinde iken hanginizin daha güzel iş işleyeceğini ortaya koymak için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’ dur...”2 ayeti vb. ayetler zikredilebilir. İnsana her vakitte dünyaya geliş sebebi olan imtihan hatırlatılmış ve bununla birlikte insanın geçiciliğine vurgu yapılıp ömrün nasıl Mü’minûn Suresi 23/12-15. ayetlerde aşama aşama başladıysa belli bir noktada sona erdiriliceğine dikkat çekilmiş :. ﻫﻮ ﺍﻟﺬﻱ ﺧﻠﻘﻜﻢ ﻣﻦ ﻃﻴﻦ ﺛﻢ ﻗﻀﻰ ﺍﺟﻼ ﻭﺍﺟﻞ ﻣﺴﻤﻰ ﻋﻨﺪﻩ ﺛﻢ ﺍﻧﺘﻢ ﺗﻤﺘﺮﻭﻥ “ O, sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel tayin edendir. Belirli bir ecel O’nun katındadır; sonra birde şüphe edersiniz.” 3 buyrulmuştur. İnsanın dünyaya gelişi ve buradaki yaşamı, hayatının sona ermesi ile ilgili pek çok ayet zikredilip konu farklı açılardan da değerlendirilebilir. Bizim burada dünyanın geçiciliği ve imtihan yeri olduğu insanın da fânî olup. 1. Bakara, 2/36. Hûd, 11/7. 3 En’âm, 6/2. 2. 1.
(9) yeryüzüne imtihan için gönderildiğini gündeme getirmemiz, bu işin Allah tarafından belirlenmiş ve bilgisi sadece O’nda olan bir zaman dilimi içerisinde olacağına dikkat çekmek içindir. Belirli bir gaye ile sınırlı bir zamanda buraya gönderilen insan için her an önem teşkil eder. Ve insan hangi yaşta ne ile karşı karşıya olduğunu bilmek durumundadır. Kişinin yaşamı süresince hangi dönemde ne yapması gerektiği din ve din ilimlerindeki ilgili konularla açıklanmıştır. Bu açıklamalar yapılırken sorumluluğun başlaması, bitmesi, hayat içinde kendileriyle bir arada bulunulan insanlarla ilişkiler, bu ilişkilerin olumlu ve olumsuz neticeleri, iyi kötü her durumda yapılan uygulamalarda, uygulamalara muhatap olacak kişinin içinde bulunduğu maddi ve manevi şartlar da gündeme gelmiştir. İnsanın bütün olaylar karşısında bebek, çocuk, ergin vb. olması gibi yaşın da doğrudan etki edeceği durumlar bulunmaktadır. Dolayısıyla kişinin içinde bulunduğu yaşın ya da dönemin ona karşı takınılacak tavrı doğrudan etkileyeceği meseleler bulunmaktadır. Eğer insanın yaşı, onun hayat içindeki duruşunu ve insana karşı nerede nasıl davranılacağını belirliyorsa o halde hangi yaşın ne yönde etki edeceği (yaşlar ve hükümlere etkisi) tespit edilmelidir. İnsanı. dine. muhatap. bir. varlık. olarak. değerlendirip. hak. ve. sorumluluklarını konu edinen Fıkıh İlmi’nde de yaşlar, çeşitli konu ve şekillerde gündeme gelmekte dolayısıyla kişiyi etkilemektedir. Bu yaşların insanın ömrü içinde karşılaşacağı sıraya göre neler olduğuna bakarsak, insanın anne karnında durma süresi ve bu sürenin nesebin tespitine etkisi konusunda etkili olduğunu görürüz. Bundan sonra süt emme süresi gündeme gelir ki bu da süt akrabalığı ve boşanma sonrası anneye süt ücretinin ne kadar süre için verileceği konularında etkilidir. Hidane, istiğna, iştiha yaşları ise boşanma sonrası çocuğun bakımıyla kimin ilgileneceği konusunu incelemekte ve burada da çocuğun yaşı, sorumlunun kim olacağını tespitte belirleyici olmaktadır. Temyiz yaşı aklî gelişimin ilk basamağı olup çocuğa namaz emri gibi konuların söz konusu olduğu yaştır. Buluğ yaşında ise dînî sorumluluğun başlaması konusu gündeme gelip bunun için yaşlar tespit edilmektedir. Rüşd yaşı ve sefihe malı teslim yaşında malı idare edebilecek olgunluğa gelmiş olup. 2.
(10) olmamak konusuna yer verilip bunlarda bir yaşın nasıl tespit edileceğine yer verilmiştir. Hayızdan kesilme yaşında ise bu halin ibadet ve boşanma durumunda iddete etki etmesi hasebiyle yaş tespiti konusu gündeme gelmektedir. Mefkudun ölümüne hükmedilecek yaşla ilgili olarak hem hanımının durumu hem de malları üzerinde tasarruf yapılabilmesi için ölüme hükmedilebilecek yaş belirlenip gerekli işlemlerin yapılması sağlanmaktadır. Bunlar insanlarla alakalı olan yaşlardır. Ayrıca hayvanlarla ilgili zekat ve kurban konularında da yaş etkili olmaktadır. Ve ibadetler için kesilecek ya da zekat verilecek hayvanların yaşlarına belli sınırlar getirilmektedir. Hangi yaşların konu edildiği kısaca bu şekilde ifade edilebilir. Madem ki içinde bulunulan yaş ya da çağ insanı fıkhî olarak da etkilemekte o halde ilk etapta yaşın nasıl tespit edileceği açıklanmalı daha sonra da hangi yaş ya da çağ insanı nasıl etkiliyor buna bakılmalıdır. Yaşların tespitinde takvimin ve yaş tespitinin nasıl olduğuyla ilgili bilgileri arz edelim.. Yaşın Tespitinde İtibar Edilen Takvim İnsan yaşamını düzenlemede, belirli zaman dilimleri bulunmaktadır. Bu dilimler, en küçük zaman dilimi olduğunu söyleyebileceğimiz saliseden yıllar asırlar diyebileceğimiz kısımlara ayrılmıştır. Tez konumuzun yaşlar olması hasebiyle zaman mefhumu da bizi ilgilendirmektedir. Fıkıh’taki yaşlar konusunda, kişinin bir yaş daha büyüdüğünü tespitte yıl ve takvim önem teşkil etmektedir. Fıkıh’ta bir yaş hesaplanırken güneş değil ay takvimi kullanılmaktadır. Bunu gündeme getirmekte ise bu takvimler arasındaki fark etkili olmaktadır. İslam Hukuku’nda, ay yılını esas alan takvime göre hesap yapılacağı ifade edilmektedir.4 Bunun yanı sıra ayet-i kerimelerde de güneş ve ay ile ilgili konular yer almaktadır. Ay hakkında:. ﻳﺴﺄﻟﻮﻧﻚ ﻋﻦ ﺍﻷﻫﻠﺔ ﻗﻞ ﻫﻲ ﻣﻮﺍﻗﻴﺖ ﻟﻠﻨﺎﺱ ﻭﺍﻟﺤﺞ. 4. Mâverdî, el-Hâvî, 6/346; Nevevî, el-Mecmu’, 2/273; Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, 1/108; İzzuddin Bahru’lUlûm, el-Hacru ve Ahkâmuhû, s.:120.. 3.
(11) “Ey Muhammed, Sana hilâl halindeki ayları sorarlar. De ki: ‘Onlar, insanların ve hac vakitlerinin ölçüsüdür.’”5 buyrulmuştur. Bu ayette ayların, vakit ölçüsü olduğu, dolayısıyla bu ölçünün ibadet vb. konularda belirleyici olacağı açıklamalar arasında yer almaktadır. 6 Bu ayetin yanında,. ﻫﻮ ﺍﻟﺬﻱ ﺟﻌﻞ ﺍﻟﺸﻤﺲ ﺿﻴﺎء ﻭﺍﻟﻘﻤﺮ ﻧﻮﺭﺍ ﻭﻗﺪﺭﻧﺎﻩ ﻣﻨﺎﺯﻝ ﻟﺘﻌﻠﻤﻮﺍ ﻋﺪﺩ ﺍﻟﺴﻨﻴﻦ ﻭﺍﻟﺤﺴﺎﺏ ﻣﺎ ﺧﻠﻖ ﺍﷲ ﺫﻟﻚ ﺍﻻ ﺑﺎﻟﺤﻖ ﻳﻔﺼﻞ ﺍﻵﻳﺎﺕ ﻟﻘﻮﻡ ﻳﻌﻠﻤﻮﻥ “Güneşi ışıklı ayı, nurlu yapan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için aya konaklar düzenleyen O’dur. Allah bunları ancak gerçeğe göre yaratmıştır. Bilen millete ayetleri uzun uzadıya açıklıyor.” 7 buyrulan ayet ile,. ﻭﺍﻟﻘﻤﺮ ﻗﺪﺭﻧﺎﻩ ﻣﻨﺎﺯﻝ ﺣﺘﻰ ﻋﺎﺩ ﻛﺎﻟﻌﺮﺟﻮﻥ ﺍﻟﻘﺪﻳﻢ “Ay için de sonunda kuru hurma dalına döneceği konaklar tayin etmişizdir.”8 ayetinde ayın zaman ölçüsü olmasına doğrudan işaret vardır. Bu ayetlerin tefsirlerinde de benzer açıklamalar bulunmaktadır.9 Ayların sayısı ile ilgili olarak ise;. ﺍﻥ ﻋﺪﺓ ﺍﻟﺸﻬﻮﺭ ﻋﻨﺪ ﺍﷲ ﺍﺛﻨﺎ ﻋﺸﺮ ﺷﻬﺮﺍ “...Allah’a göre ayların sayısı on ikidir.” 10 buyrulmuştur. Yukarıda zikrettiğimiz ayetlerde, belli bir düzenden bahsedilmekle beraber zamanla ilgili tespitler de yapılmış ve ayın, zamanı belirlemede etkisi ifade edilmiştir. Burada bizim için önemli olan ise güneşin değil de ayın zaman ölçüsü olarak belirlenmiş olmasıdır. Bu ayetlerin yanında oruca başlamakla ilgili olarak. "ﻻ ﺗﺼﻮﻣﻮﺍ ﻗﺒﻞ: ﻗﺎﻝ ﺭﺳﻮﻝ ﺍﷲ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ:ﻋﻦ ﺇﺑﻦ ﻋﺒﺎﺱ ﻗﺎﻝ ﺻﻮﻣﻮﺍ ﻟﺮﺅﻳﺘﻪ ﻭﺃﻓﻄﺮﻭﺍ ﻟﺮﺅﻳﺘﻪ ﻓﺈﻥ ﺣﺎﻟﺖ ﺩﻭﻧﻪ ﻏﻴﺎﺑﺔ ﻓﺄﻛﻤﻠﻮﺍ ﺛﻼﺛﻴﻦ٬ ﺭﻣﻀﺎﻥ ﻳﻮﻣﺎ. 5. Bakara, 2/189. İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, 1/99, İbn Kesîr, Tefsir, 1/398, 399. 7 Yunus, 10/5. 8 Yâsin, 36/39. 9 Kurtubî, el-Câmi’, 8/310, 15/29, 30, 31, 32; İbn Kesîr, Tefsir, 3/485, 5/616. 10 Tevbe, 9/36. 6. 4.
(12) İbn Abbas’tan Rasulullah (SAS) şöyle buyurdu: “Ramazandan önce oruç tutmayın. Hilâli görünce oruç tutun ve onu görünce iftar edin. Eğer hilâli bulut engellerse bu takdirde otuz güne tekmil edin!”11 buyurduğu hadisten de ayın zaman ölçüsü olduğunu anlıyoruz. Bu açıklamalardan sonra, yaş konusunda Fıkıh’ta hesaplama yapılırken ay takvimine göre hesap yapılacağını ifade edebiliriz. Bunu tespit ederek belli bir yaşa güneş takvimine göre giren kişi ay takvimine göre girmemiş olabilir ya da tam tersi olabilir. Yapılan bu açıklamalarla muhtemel belirsizlik ve karışıklıkların önüne geçilmiş olmaktadır. Bir yaş ya da sürenin hesaplanmasında ay takvimine göre hareket edildiğini belirttikten sonra bu sürenin hesabı ile ilgili görüşleri arz etmeye çalışalım. Bir yaş ya da süreyi hesaplarken hesaplamanın ayın başında ya da ortasında başlaması gibi bir ayrım yapılmıştır. Ebû Hanîfe (v. 150/767)’ye göre hesabın aybaşı veya ortasında başlaması arasında bir fark olmayıp her ay otuz gün olduğu için sayı ile hesap yapılır. Ebû Yûsuf (v. 182/798), İmam Muhammed (v. 189/805)’e göre ve Şâfiî, Mâlikî, Hanbelîlerde ise bu konuda farklı bir kabul vardır. Hesaplamaya ayın başından başlanırsa 30 gün sayılarak ayın ortasında bir günden başlarsa o ay eksik kalır diğer aylar 30 gün olarak sayılır eksik kalan ay ise diğer aylardan gün eklenerek otuza tamamlanır. Yani tam olan aylarda aya, eksik olanlarda ise sayıya göre h esap yapılır.12. BİRİNCİ BÖLÜM İBADETLERDE YAŞLAR VE HÜKÜMLERE ETKİSİ. 11. Buhârî, “Savm”, 5, 11; Müslim, “Sıyam”, 4, 7, 8, 17, 20; Tirmizî, “Savm”, 5; Nesâî, “Sıyam”, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 17, 37; İbn Mâce, “Sıyam”, 7; Dârımî, “Savm”, 1, 2; Ahmed b. Hanbel, 1/221, 226, 258; 2/259, 263, 281, 287, 415, 422, 430. 12 İbnu’l-Hümam, Fethu’l-Kadîr, 3/475, 476; Nevevî, el-Mecmu’, 18/143 (Mutî’î’nin tekmilesi), 144; Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, 3/286; Behûtî, Keşşâfu’l-Kına’, 4/365.. 5.
(13) Bu bölümde, yaş konusunun etkisinin, ibadetlerde nasıl olduğunu incelemeye çalışıp insan ve ibadetlere. konu olan hayvanlarda, fıkhî olarak hangi yaşların. gündeme geldiğini tespit ve arz edilmeye çalışacağız.. I-İNSANLA İLGİLİ YAŞLAR İnsanla ilgili yaşlar başlığı altında hayızdan kesilme yaşı ve buluğ yaşı gibi ibadetlere doğrudan etki eden iki yaşı açıklamaya çalışacağız. Burada sinn-i iyasın iddetle ilgili konularda da gündeme gelmesi konu edilmekle beraber genelde ve çoğunlukla ibadetlere etki edebileceği düşüncesiyle ibadetler konusunda bu yaşa yer verilmiştir. Buluğ ise dînî sorumluluğun başlangıcı olmasından dolayı bu başlık altında incelenecektir.. A-Hayızdan Kesilme Yaşı İyas kelimesi lügat olarak ümitsizlik, kederli olmak, arzunun bitmesi gibi anlamlara gelir.13 Istılahta ise kadının belli bir yaşa varması sebebiyle hayız görmekten ümit kesmesi anlamına gelir ki böyle olan kadına âyise denir. 14 Hayızdan ümit kesme yaşı (sinn-i iyas), İslam Hukukçuları’nca şu şekilde tespit edilmiştir. Hanefîlerde en az 50 yaş en fazla ise 80-90 yaş zikredilmiştir. 8090 yaşına ulaşmış bir hanım kan görürse ve bu hal bir hayız müddetinde devam ederse bunun hayız, bir bulanıklık görmesi durumunda ise bunun hayız olmadığı ve ârızî bir hal olduğu ifade edilmiştir. Bunun yanında 57 yaşında bir hanımın gördüğü sarılığın hayız olduğu tam sarı olmayan bir akıntının ise hayız olmadığı da geçmektedir.15 Şâfiîlerde ise sinn-i iyasın tespitinde İmam Şâfiî (v. 204/819), hanımın akranlarına bakılabileceğini diğerlerinden farklı bir çözüm yolu olarak önermiştir. Bu önerinin sebebi ise hanımın, bulunduğu çevredeki hanımlarla aynı şartlar içerisinde yetişmiş olması şeklinde açıklanmıştır. Bunun dışında yaş olarak ise. 13. Cevherî, es-Sıhah, 2/989; Isfehânî, el-Müfredât, s.:850; İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, 6/19; Fîruzabadî, Kamus, 2/874. 14 Tehânevî, Keşşâf, 1/78. 15 Serahsî, el-Mebsut, 3/209, 210; İbnu’l-Hümam, Fethu’l-Kadîr, 1/160, 161; 3/474.. 6.
(14) âzâmî 62 yaşın sinn-i iyas olduğu da İmam Şâfiî (v. 204/819) tarafından ifade edilmiştir. Hz. Aişe (ra)’nin bu konuda : “Kadın elli yaşından sonra karnında çocuk göremez ”şeklinde bir sözü de geçmektedir. Yine Hz. Aişe (ra), Arap olmayanların 50, Arap olan hanımların ise 60 yaşında hayızdan kesileceğini söylemiştir. Bunun dışında sinn-i iyasın 60, 70, 80 ve 90 olduğu konusunda da ihtilafların olduğu belirtilmiştir.16 Bunun dışında sinn-i iyas olarak kabul edilen yaştan sonra görülen kanın hayzın tekrar başladığı şeklinde kabul edileceği ve bundan sonraki durumlarda sinn-i iyastan sonra görülen kanın en son hayız olacağı görüşü yer almaktadır. Bu açıklamaların yanında tespit edilen yaşa göre hareket etmenin kolaylık açısından tercih edilir olduğu belirtilmiştir. 17 İmam Mâlik (v. 179/795) 70, 80 ve 90 yaşlarının sinn-i iyas olduğunu ve ayrıca bu yaşlardan sonra görülen kanın hayız olmadığını ifade etmiştir. 18 Ahmed b. Hanbel (v. 241/855) bu yaşla ilgili 50-60 yaş arasının şüpheli olduğu ve 60’tan sonra şüphenin ortadan kalktığını ifade etmiştir. Yani 60’tan sonra hayzın tekrarlaması gibi bir durum söz konusu değildir. Bunun dışında Ahmed b. Hanbel (v. 241/855), Hz. Aişe (ra)’nin sözünü ve Arap olan hanımlarla Acem olanlar arasında hayızdan kesilme yaşı konusunda fark olacağı ile ilgili görüşünü nakledip, Arap olan hanımlarla diğerlerinin arasında yaratılışta bir fark olmadığından hayızdan kesilme yaşında da faklılığın olamayacağı görüşünde olduğunu ifade etmiştir. 50 yaşından sonra Arap bir hanımın kan görmesinin iki üç defa tekrarlaması durumunda bunun hayız olarak kabul edileceğine ve hükmün bir durumun varlığı neticesinde çıkacağı görüşündedir. 19 Bu açıklamalara göre Hanefîlerde ve Şâfiîlerde kabul edilen yaştan sonra (görülen kan), Hanbelîlerde ise şüpheli olduğu ifade edilen 50-60 yaş arası görülen kan hayızdır. Dolayısıyla belirli bir yaş zikredilmekle birlikte meydana gelen duruma göre hareket edilmektedir. Ve sinn-i iyas değişebilmektedir. Fakat Hanefîlere göre görülen kanın hayız olduğu hissi verecek şekilde olmalıdır.. 16. Nevevî, el-Mecmu’, 18/144, 145 (Mutî’i’nin tekmilesi); Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, 3/387. Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, 3/387. 18 Sehnûn, el-Müdevvene, 2/426. 19 İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/219, 220. 17. 7.
(15) Mâlikîlerde ise yaşa göre hareket edilir ve kabul edilen yaştan sonra görülen kan özürlü olmaya sebep olur. Hz. Aişe (ra)’nin görüşüne değil de hakim olan görüşe göre hareket edilmesi yönünde fikir zikredilmiştir.20 Tıpta bu konunun nasıl geçtiğine bakacak olursak, kadının reprodüktif dönemi ile yaşlılık dönemi arasında yer alan yumurtalıklardaki fizîkî ve fonksiyonel değişmelere bağlı olarak hormonal dengenin farklılaşması sonucu ortaya çıkan semptomlarla karakterize geçiş dönemine “klimakterium” adı verilmektedir. Bu dönem yaklaşık 40 yaş civarında ovulsüyon frekansının azalması ile başlar ve menopozdan sonraki belli bir süreyi de içine alarak yaşlılık dönemi kabul edilen 65 yaş sınırına kadar devam eder. İlk semptomların görüldüğü klimakterium başlangıcından menopoza kadar geçen süreye premenopoz, en son adet kanaması menopoz, menopoz yaşlılık dönemi arası postmenopoz olarak adlandırılır. Menopoz, klimakterium içerisinde bir nokta olarak kabul edilen ve üzerinden ortalama bir yıl geçtikten sonra tanı konulabilen en son adet kanamasının özel ismidir. Dünya genelinde eski çağlardan bu yana görülme yaşının ırksal özellikler ve çevresel faktörler ile değişmediği kabul edilmekte ve 50-51 yaş olarak bildirilmektedir. Buna karşılık ülkemizde yapılan çalışmalar Türk kadınında menopoz yaşının 46-48 arasında bulunduğunu göstermektedir. Yaşı ne olursa olsun adet görmekte olan bir hanımın overleri herhangi bir nedenle çıkarılırsa cerrâhî menopozdan bahsedilir. Bunun dışında radyasyon ve kemoterapi tedavilerinde over fonksiyonları kaybolabilmektedir. 21 Menopoz yaşı ile ilgili olarak mezheplerin görüşlerine bakacak olursak 50’den aşağı yaş söylenmemiştir. En fazla ise 90 yaş zikredilmiştir. Tıbbî bilgilerle karşılaştırırsak 51 yaş ile bir paralellik bulunduğu görülmektedir. Bunu dışında mezheplerde alt ve üst sınırın zikredilmiş olması da tıpta olduğu gibi bu halin bir süreç içinde olduğunun kabul edildiğini göstermektedir. Ayrıca son adet kanamasından sonra hiç adet görmeden bir yıl geçmesi menopoz için tıpta aranan. 20 21. Kal’aci, Mevsûatu Fıkhı Âişe, s.: 95-96. Ertüngealp- Seyisoğlu, Klimakterium ve Menopoz, Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, s.:1319.. 8.
(16) bir şarttır. Buna bağlı olarak bir yıl hiç adet görülmeyip tekrar adet görülmeye başlanmışsa edindiğimiz bilgilere göre bu durum bir anormallik kabul edilmektedir. Yani görülen bu kan daha önceden görülen adet gibi normal kabul edilmemektedir. Biz bu bilgiyi de göz önünde bulundurarak son adet kanamasının üzerinden bir yıl geçmesi durumunda âyise olunduğunu söyleyebiliriz. Âyise olan hanım için geçerli hükümler bu hanım için de geçerlidir diyebiliriz. Ve âyise olan yani son adetinin üzerinden bir yıl geçtiği halde hiç âdet görmeyen hanım ibadetlerde müstahaza, talak durumunda iddette de âyise olarak hareket eder. Hayız, namaz, oruç vb. ibadetlerin yapılmasına mânî idi. Menopoz ile hayız ortadan kalktığı için ibadetlere geçiçi de olsa engel olan bu hal de ortadan kalkmış olmaktadır. Kabul edilen yaştan sonra görülen kan hayız kanı gibi kabul edilmediğinden namaz, oruç vb. taharetin gerektiği ibadetler yapılmaya devam edilmekte ve bu kan istihaza kanı olarak görülüp müstahaza ile ilgili hükümler geçerli olmaktadır.22 Ayrıca 50-60 yaş arasını şüpheli bir dönem kabul eden Ahmed b. Hanbel’den bu arada görülen kanın, oruç ve namazın bırakılmasına sebep olmadığı ve fakat ihtiyaten orucun kaza edilmesi gerektiği yönünde bir görüş nakledilmiştir. 60 yaş sonrasında ise kan görülse de bu kanın istihaza kanı olarak kabul edileceğini ifade etmiştir. 23 Hayızdan kesilme yaşının gündeme geldiği diğer bir konu ise iddettir. Kur’ân-ı Kerim’de. ﻭﺍﻟﺊ ﻳﺌﺴﻦ ﻣﻦ ﺍﻟﻤﺤﻴﺾ ﻣﻦ ﻧﺴﺎﺋﻜﻢ ﺍﻥ ﺍﺭﺗﺒﺘﻢ ﻓﻌﺪﺗﻬﻦ ﺛﻠﺜﺔ ﺍﺷﻬﺮ ﻭﺍﻟﺊ ﻟﻢ ﻳﺤﻀﻦ “Kadınlarınız içinde, ay hali görmekten kesilenler ile henüz ay hali görmemiş olanların iddetleri hususunda şüpheye düşerseniz, bilin ki onların iddet beklemesi üç aydır....”24 buyrulmaktadır. Bununla ilgili olarak ise hayzı kesildi kabul edilen bir hanım iddet konusunda bu ayete göre hareket edip iddeti bittikten sonra evlenirse ve hayzı kesilmiş olduğu halde gördüğü kan, hayız kanı olarak kabul edilmemiş, nikahın sıhhatine hükmedilmiştir.. 25. Yukarıda Ahmed b. Hanbel (v. 241/855)’in. 22. İbnu’l-Hümam, Fethu’l-Kadîr, 1/160, 161. İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/219, 220. 24 Talak, 65/4. 25 Serahsî, el-Mebsut, 3/209, 210. 23. 9.
(17) ibadetlerle ilgili olarak ihtiyatı tercih eden görüşünden hareketle iddet konusunda da ihtiyat göz önünde bulundurulup böyle bir durumda uzun olan iddete göre hareket edileceğini söyleyebiliriz. Açıklamalarda, cerrâhî menopoz adı verilen bir menopozdan yukarıda bahsedilmişti. Bu konuda yaş olarak âyise kabul edilmeyecek bir hanımla ilgili olarak sinn-i iyasta sadece yaşa itibar edilmeyip hayız kanının görülüp görülmediğine de dikkat edildiğinden hareketle bu kişinin menopoza giren hanım gibi muamele göreceğini ifade edebiliriz. Zira bu durumdaki bir hanımın adet görmeyeceği kesindir. Ve böyle kesin bir durumun olduğu bir ortamda itîbârî olarak hareket edilmemesinin en uygunu olduğu ifade edilebilir. Böyle bir durumda bulunan bir hanım açısından düşünüldüğünde de kesin olan bir hükmün verilmesinin, belirsizliğin meydana getirebileceği sıkıntı vb. durumları ortadan kaldırmış olacağı kanaatindeyiz. Buluğ yaşında, hayız görmek buluğun bir alameti ve dolayısıyla sorumluluğa sebep olan bir haldir. Burada sorumluluğun olmasına sebep olan bir halin ortadan kalkması dînî olarak ibadetlerin yapılmayacağı şeklinde yorumlanmamıştır. Buradan da anlıyoruz ki insan olarak aklı kullanabilen ve iyiyi kötüyü, güzeli çirkini vb. ayırabilen bir halde olmanın temelde sorumluluğu getirdiğini söyleyebiliriz. Bazı alametlerin sorumlulukla doğrudan ilgisi de olsa akıl başta olduğu müddetçe mesuliyet devam etmektedir. Mürahik olanın belli bir yaştan sonra sorumlu olmasıyla bunun arasında da bir benzerlik bulunmaktadır. Kişinin sorumlu olması ile ilgili açıklamalar yapılırken tek bir sebebe bağlı olarak belirleme yapılmamış olmasında da bu tip değişiklikler hesaba katılarak hareket edilmiş olabilir.. B-Buluğ Yaşı Buluğ, kelime olarak bir yere ulaşmak, erişip yetişmek, menzile girmek26 zaman, mekan ya da takdir edilen bir işin sona ermesi27 bir kişinin kaldıramayacağı. 26. Cevherî, es-Sıhah, 4/1316; Isfehânî, el-Müfredât, s.:78; İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, 8/419, 420; Fîruzabadî, Kamus, 3/475, 476; Bilmen, Istılâhât, 2/7. 27 Isfehânî, el-Müfredât, s.:78.. 10.
(18) sıkıntıya uğraması28 anlamlarındadır. Çocuğun olgunlaşması, ihtilâm olup sorumlu hale gelmesi ise ıstılahtaki anlamı olarak ifade edilmiştir. 29 Bir kişinin bâliğ olup olmadığı ile ilgili açıklama yapılırken, sadece yaş değil bâliğ olunduğunu gösteren bazı alâmetlerden de söz edilmektedir. Hanefîlerde buluğ yaşı ile ilgili olarak asgarî yaşın kızlarda 930, erkeklerde ise 12 olduğu kabul edilmektedir.31 Buluğun azamî yaşıyla ilgili olarak Ebû Hanîfe (v. 150/767), bu yaşın kızlarda 17, erkeklerde ise 18 olduğunu; Ebû Yûsuf (v. 182/798) ve İmam Muhammed (v. 189/805) ise kızlarda da erkeklerde de bu yaşı 15 olarak kabul etmişlerdir. Ebû Hanîfe (v. 150/767), bu görüşünde tespit edilen yaşın ihtilâm ve hayız için en son nokta olduğunu ve bundan sonra bu alâmetlerin görülmeyeceği şeklinde bir açıklama yapmıştır. 32 15 yaşı kabul etmelerinde :. ﻋﻦ ﺇﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﺃﻥ ﺍﻟﻨﺒﻲ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ ﻋﺮﺿﻪ ﻳﻮﻡ ﺍﺣﺪ ﻭﻫﻮ ﺇﺑﻦ ﺍﺭﺑﻊ . ﻭﻋﺮﺿﻪ ﻳﻮﻡ ﺍﻟﺨﻨﺪﻕ ﻭﻫﻮ ﺇﺑﻦ ﺧﻤﺴﺔ ﻋﺸﺮﺓ )ﺳﻨﺔ( ﻓﺎﺟﺎﺯﻩ٬ ﻋﺸﺮﺓ)ﺳﻨﺔ( ﻓﻠﻢ ﻳﺠﺰﻩ “İbn Ömer (ra), 14 yaşında iken Uhud Savaşı günü, Nebi (SAS)’ye kendisinin savaşa gitmesini teklif etti. Nebi (SAS) izin vermedi. Hendek Savaşı gününde yine teklif etti ki o 15 yaşında idi. Nebi (SAS) izin verdi.” 33 şeklinde gelen haber etkili olmuştur. Ebû Hanîfe (v. 150/767)’nin kızlarda bir yıl öncesini buluğ kabul etmesinde kızların gelişiminin daha erken olması sebep olarak ifade edilmiştir.34 Buluğ ile ilgili yaşın yanında bazı alâmetler de zikredilmektedir. Bu alâmetler erkeklerde ihtilâm, ihbal ve inzal, kızlarda hayız, habl, ve ihtilâm olarak geçmektedir.35 Şafiî kaynaklarda, buluğun asgari yaşının, kızlarda 9, erkeklerde 10 olduğu, hayız ya da ihtilâm olabileceği en erken yaş tespit edilirken belirtilmiştir. 36. 28. Fîruzabadî, Kamus, 3/475, 476. Cevherî, es-Sıhah, 4/1316; İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, 8/419, 420; Fîruzabadî, Kamus, 3/475, 476; Bilmen, Istılâhât, 2/7. 30 Merğînânî, el-Hidâye, 9/270; İbnu’l-Hümam, Fethu’l-Kadîr, 1/160, 3/473; İbn Âbidin, R.Muhtâr, 1/262; Bilmen, Istılâhât, 2/7. 31 Merğînânî, el-Hidâye, 9/270; Bilmen, Istılâhât, 2/7. 32 Kâsânî, Bedâi’, 7/172; Merğînânî, el-Hidâye, 9/270; Mevsılî, el-İhtiyâr, 2/114; Bilmen Istılâhât, 2/7. 33 Buhârî, “Şehâdât”, 18; “Megâzî”, 29; Müslim, “İmâret”, 91; Ebû Davud, “Hudud”, 18; İbn Mâce, “Hudud”, 4; Ahmed b. Hanbel, 2/17; İbn Hibbân, Sahih, 11/29; Darekutnî, es-Sünen, 4/115. 34 Merğînânî, el-Hidâye, 9/270; Bilmen, Istılâhât, 2/7. 35 Serahsî, el-Mebsut, 3/161; Kâsânî, Bedâi’, 7/171, 172; Merğînânî, el-Hidâye, 9/270; Mevsılî, İhtiyâr, 2/114; Bilmen, Istılâhât, 2/7. 36 Mâverdî, el-Hâvî, 6/343, 344, 1/389; Kaffal, Hılyetü’l-Ulemâ, 1/280, 281; Nevevî, er-Ravda, 3/411, 412; 1/246; Nevevî, el-Mecmu’; 2/384; Şirbinî, Muğni’l- Muhtâc, 2/166. 29. 11.
(19) Azami buluğ yaşı ise erkek ile kızlarda 15 olarak kabul edilmiştir.37 Bu yaşın tespitinde yukarıda arz ettiğimiz İbn Ömer (ra) ile ilgili haber belirleyici ol muştur. Şafiî kaynaklarda da buluğ ile ilgili alâmetlerde hayız, habl, ihtilâm, inzal gibi değişikliklerin yanı sıra muayyen uzuvlarda tüylenmeler de zikredilmektedir.38 Bu konuda şu haber delil getirilmiştir:. ٬ ﻋﺮﺿﻨﺎ ﻋﻠﻰ ﺭﺳﻞ ﺍﷲ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ ﻳﻮﻡ ﻗﺮﻳﻈﺔ:ﻋﻦ ﻋﻄﻴﺔ ﺍ ﻟﻘﺮﻇﻲ ﻗﺎﻝ .ﻓﻜﺎﻥ ﻣﻦ ﺃﻧﺒﺖ ﻗﺘﻞ ﻭﻣﻦ ﻟﻢ ﻳﻨﺒﺖ ﺧﻠﻰ ﺳﺒﻴﻠﻪ ﻓﻜﻨﺖ ﻣﻤﻦ ﻟﻢ ﻳﻨﺒﺖ ﻓﺨﻠﻰ ﺳﺒﻴﻠﻲ Atiyye el-Kurâzî dedi ki: ”Kurayza günü Rasulullah (SAS)’a gösterildik. Tüylenmiş olan öldürülüyor ve henüz tüylenmemiş olan serbest bırakılıyordu. Ben de henüz tüylenmemiş olanlardandım ve beni serbest bıraktı.”39 rivayeti ve konu ile ilgili benzer rivayetler zikredilmiştir. Tüylenmenin geçtiği rivayet gayr-ı Müslimler ile ilgili olduğundan tüylenmenin sadece gayr-ı Müslimlerin bâliğ olup olmadıklarını tespitte gündeme geleceği gibi farklı bir yorum yapılmıştır. 40 Malikîlerde buluğ konusunda sorumlulukla ilgili açıklamalar yapılırken buluğun, kızlarda hayız görülmesi, erkeklerde ihtilâm ile olduğu ifade edilmiştir. 41 Hanbelîlerde de buluğ ile ilgili asgari yaşta kızlarda 9, erkekler 10 olarak geçmektedir.42 Asgari yaşla ilgili olarak Hz. Aişe (ra)’nin “Kız, 9 yaşına geldiğinde o, kadındır”43 sözü delil getirilmiştir. Azami olarak da yine 15 yaş kabul edilmiştir.44 15 yaşın sorumlulukla ilgili olmasıyla alâkalı, Ebu Bekir (ra)’den Mekhul’un şöyle dediğini işittim: “Çocuk 15 yaşına gelince şehadeti geçerli, had uygulaması da vacip olur”45 şeklindeki ifade ve yine “Namaz çocuk üzerine aklı. 37. Şafiî; el-Ümm, 3/215, Mâverdî, el-Hâvî, 14/307, 6/342, 343, 344; Şîrâzî, el-Mühezzeb, 1/330, 331; Kaffal, Hılyetü’l-Ulemâ, 4/532. 38 Şafiî, el-Ümm, 3/215; Mâverdî, el-Havî, 14/307, 6/342, 343, 344, 345, 346, 347; Şirâzî, el-Mühezzeb, 1/330, 331; Kaffal, Hılyetü’l-Ulemâ, 4/532; Nevevî, er-Ravda, 3/411, 412 ; Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, 2/166. 39 Ebû Davud, “Hudud”, 18; Tirmîzî, “Siyer”, 29; İbn Mâce, “Hudud”, 4; Dârımî, “Siyer”, 26; Ahmed b. Hanbel, 4/310, 5/312; İbn Hibbân, Sahih, 11/104, 109; Beyhakî, es-Sünen, 9/63; Taberânî, el-Mu’cemu’lEvsat, 6/209; 8/170. 40 Şîrazî, el-Mühezzeb, 1/330, 331. 41 Sehnûn, el-Müdevvene, 2/157, 209, 5/220, 221, İbn Rüşd, el-Mukaddimât, 2/ 345. 42 İbn Kudâme, el-Muğnî, 9/85, 1/220; Behûtî, er-Ravdu’l-Murbi’, s.: 52, 491. 43 Tirmîzî, “Nikâh”, 19; Beyhakî, es-Sünen, 1/319; Deylemî, el-Firdevs, 1/317. 44 İbn Kudâme, el-Muğnî, 4/297, 298. 45 İbn Ebî Şeybe, Musannef, 5/481.. 12.
(20) erince, oruç ise takat yetirince hudud ve şehadet de ihtilâm olunca vacip olur ” 46 sözünü rastladığımız deliller arasında zikredebiliriz. Zahirîlerde yukarıdaki açıklamalara benzer açıklamaların yanında bir kişide buluğ alâmetlerinden hiçbirisi görünmezse 19 yaşına gelince bâliğ olduğu ifade edilmiştir.47 İmamiyye’de ise buluğun alâmetleri ile ilgili benzer rivayetler vardır. Yaşla ilgili ise 9, 10, 13, 14, 15 yaşları geçmektedir. 48 Buluğ ile ilgili açıklamalar yapılırken söz konusu edilen ayetlerden birinde :. ﻭﺍﺫﺍ ﺑﻠﻎ ﺍﻻﻃﻔﺎﻝ ﻣﻨﻜﻢ ﺍﻟﺤﻠﻢ ﻓﻠﻴﺴﺘﺎﺫﻧﻮﺍ ﻛﻤﺎ ﺍﺳﺘﺎﺫﻥ ﺍﻟﺬﻳﻦ ﻣﻦ ﻗﺒﻠﻜﻢ “Çocuklarınız erginlik çağına gelince, büyüklerinin izin istediği gibi onlar da her defasında izin istesinler ”49 buyrulmaktadır. Bu ayetin tefsirinde İbn Ömer (ra) ile ilgili rivayette Hz. Peygamber (SAS)’in izin vermeme sebebinin buluğ ile değil, zayıf olmakla alâkalı olduğu ifade edilmiştir.50 Bunun dışında çocuğun boyunun 4 karış olması sonrası51 ve yine 4 yaşından sonra izin istemesinin gerekli olduğu da nakledilen görüşlerdendir.52 Diğer bir ayette ise :. ﻭﺍﺑﺘﻠﻮﺍ ﺍﻟﻴﺘﺎﻣﻰ ﺣﺘﻰ ﺍﺫﺍ ﺑﻠﻐﻮﺍ ﺍ ﻟﻨﻜﺎﺡ ﻓﺎﻥ ﺁﻧﺴﺘﻢ ﻣﻨﻬﻢ ﺭﺷﺪﺍ ﻓﺎﺩﻓﻌﻮﺍ ﺍﻟﻴﻬﻢ ﺍﻣﻮﺍﻟﻬﻢ “Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin ”53 buyrulmuştur. Evlenme çağının buluğ demek olduğu söylenip buluğla ilgili genel açıklamalar yapılmıştır.54 HAK’ın 4. maddesinde nikah ehliyetiyle ilgili olarak Ebû Hanîfe (v. 150/767)’nin kabul ettiği azamî yaşa göre bir belirleme yapılmıştır. Bu madde, “Ehliyyet-i nikahı haiz olmak için hâtıbın 18 ve mahtûbenin 17 yaşını itmam etmiş olmaları şarttır.” şeklindedir. Yine HAK’ın 6. maddesinde de “12 yaşını itmam etmemiş olan sağir ile 9 yaşını itmam etmemiş olan sağire hiçbir kimse tarafından. 46. Münâvî, Feyzu’l-Kadir, 3/229. İbn Hazm, el-Muhallâ, 1/102; İbn Hazm, el-İhkâm, 5/687, 688. 48 İzzuddin, Bahru’l-Ulûm, el-Hacru ve Ahkâmuhu, s.: 86, 96, 106, 114, 115, 116. 49 Nur, 24/59. 50 Râzî, Mefâtihu’l-Ğayb, 24/30. 51 İbn Kesîr, Tefsir, 5/125. 52 Kurtubî, el-Câmi’, 12/308. 53 Nisâ, 4/6. 54 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, 1/320; Râzî, Mefâtihu’l-Ğayb, 9/188; Kurtubî, el-Câmi’, 5/34, 35, 36. 47. 13.
(21) tezvic edilemez” denerek Fıkıh’ta asgari buluğ yaşları evlenme ehliyetinde kabul edilmiştir.55 Buluğ ile ilgili Mecelle’de de maddeler bulunmaktadır. Mecelle’nin 985. maddesi : “Haddi buluğ , ihtilâm ve ihbal (yani gebe eylemek) hayız ve habl (yani gebe olmak) ile sabit olur”, 986. maddesi: “Sinni buluğun mebdei erkekte tam 12 ve kızda tam 9 ve müntehası ikisinde dahi tam 15 yaştır. Ve bir erkek 12 ve bir kız 9 yaşını tekmil edip de henüz baliğ olmasa baliğ oluncaya dek mürahik ve mürahika denilir.”, 987. maddesi: “ Münteha-yı sinni buluğa varmış iken kendisinde âsâr-ı buluğ zahir olmayan kimse hükmen bâliğ addolunur.” şeklindedir. UVK Raporları 495. maddede ise “ Erkek çocuğun tabii buluğu ihtilâm, inzal olma ve gebe bırakma gibi alâmetler ile kız çocuğunki ay hali, gebe kalması ve inzal olmak gibi alâmetler ile tespit edilir. Bu alâmetler olmadığı takdirde her ikisi de 15 yaşını bitirince bâliğ olduklarına hükmedilir.”56 şeklindedir. Bu maddeler ile daha. önce arz etmeye. çalıştığımız bilgiler arasında paralellik olduğu görülmektedir. Tıpta da çocukluktan erginliğe geçiş dönemi püberte olarak adlandırılmakta ve bu süreçte vücutta değişiklikler meydana gelmektedir. Bunlar: a-. Meme gelişmesi ( telarş ). b-. Muayyen bölgelerdeki tüylenme( pubarş ). c-. İlk adet kanaması ( menarş )dır.. Kızlarda ergenliğe geçişin en erken bulgusu meme gelişmesinin başlamasıdır. Bu genellikle 10 yaşında başlar, yaklaşık olarak 14 yaşında tamamlanır. Tüylenme ise telarştan 6-12 ay kadar sonra başlar. İlk adet görmesi ise püberte değişikliklerinin başlamasını takiben iki yıl sonra görülür. İlk adetin görülmesinin, 10-16 yaşlarında olduğu ve bu yaşın dünya da giderek düştüğü ifade edilmiştir. Türkiye’de bu yaş 12 olarak bulunmuştur. Pübertenin başlama zamanını belirleyen en önemli faktörün genetik yapı olup bunun yanında bölgesel faktörler, iklim, genel sağlık ve beslenme durumu ile psikolojik faktörler de rol oynamaktadır. Ekvator ve denize yakın yerlerde daha. 55 56. Osmanlı Hukuk-i Aile Kararnamesi, s.:24. Akgündüz, a.g.e., s.: 130.. 14.
(22) erken püberte olmaktadır. Kız çocuklarında da erkek çocuklarına göre püberte daha erken olmaktadır. 57 Bu bilgiler ile konu başındaki açıklamaları karşılaştırdığımızda buluğun asgari yaşının 9 olduğu ifade edildiğine göre aralarında bir paralellik olduğunu söyleyebiliriz.. Bunun yanında tüylenme ile ilgili yaş adetten daha öncesine. rastlamaktadır. Bizce adet öncesi tüylenme buluğ öncesi kabul edilerek tüylenmeden dolayı bir kişiye bâliğ muamelesi yapılmamalıdır. Çünkü bu, buluğun asgari yaşından öncesine denk gelen bir değişikliktir. Kızlarda buluğun erken olduğuyla ilgili açıklamalarda da bir paralellik olduğu görülmektedir. Buluğ yaşına gelmek ile fert, sorumlu hale gelir. Bu yaştan sonraki yaşta kişiye farklı muamele yapılacağı Nur Suresi 24/59. ayet ve Nisâ Suresi 4/6. ayette ifade edilmiştir. Buluğa ermiş olmanın sorumluluğu da beraberinde getirdiği ilgili hadisler de bulunmaktadır. Buluğun sorumluluk olduğunu :. : ﺭﻓﻊ ﺍﻟﻘﻠﻢ ﻋﻦ ﺛﻼﺛﺔ:ﻋﻦ ﻋﻠﻲ ﻋﻠﻴﻪ ﺍﻟﺴﻼﻡ ﻋﻦ ﺍﻟﻨﺒﻲ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ ﻗﺎﻝ ﻋﻦ ﺍﻟﻨﺎﺋﻢ ﺣﺘﻰ ﻳﺴﺘﻴﻘﻆ ﻭﻋﻦ ﺍﻟﺼﺒﻲ ﺣﺘﻰ ﻳﺤﺘﻠﻢ ﻭﻋﻦ ﺍﻟﻤﺠﻨﻮﻥ ﺣﺘﻰ ﻳﻌﻘﻞ Ali (ra)’den Rasulullah (SAS)’ın: “Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanana kadar uyuyandan, ihtilâm olana kadar çocuktan, akıllanana kadar deliden.”58 hadisinden anlamaktayız. Ayrıca. ﺧﺬ ﻣﻦ ﻛﻞ ﺣﺎﻟﻢ ﺩﻳﻨﺮﺍNebi (SAS)’den. : “ Her ihtilâm olandan bir dinar al!” şeklinde rivayet edilen hadis de ihtilâmın sorumluluk sebebi olmasıyla ilgili diğer bir haberdir.59 Rivayet edilen başka bir hadiste ise. ﺃﻥ ﺍﺳﻤﺎء ﺩﺧﻠﺖ ﻋﻠﻰ ﻋﺎﺋﺸﺔ ﻭﻋﻠﻴﻬﺎ ﺛﻮﺏ ﺭﻗﻴﻖ ﻓﻘﺎﻝ ﻟﻬﺎ ﺍﻟﻨﺒﻲ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﺍﻣﺎ ﻋﻠﻤﺖ ﺃﻥ ﺍﻟﻤﺮﺃﺓ ﺣﺎﺿﺖ ﺣﺮﻡ ﻛﻞ ﺷﺊ ﻣﻨﻬﺎ ﺇﻻ ﻫﺬﺍ ﻭﻫﺬﺍ ﻭﺍﺷﺎﺭ ﺇﻟﻰ ﻭﺟﻬﻪ:ﻭﺳﻠﻢ ﻭﻛﻔﻴﻪ. 57. Şahmay, Pediatrik ve Adölsan Jinekoloji, Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, s.: 830, 831, 832. Buhârî, “Talak”, 11; “Hudûd”, 22; Ebû Davud, “Hudûd”, 17; Nesâî, “Talak”, 12; İbn Mâce, “Talak”, 15; Dârımî, “Hudûd”, 1; Ahmed b. Hanbel, 1/118, 140, 6/101; İbn Hibbân, Sahih, 1/355, 356; Hâkim, elMüstedrek, 2/67, 68; Beyhakî, es-Sünen, 3/83. 59 Abdurrezzak, el-Musannef, 4/21; Ahmed b. Hanbel, 5/230, 233; Darekutnî, es-Sünen, 2/102; Beyhakî, esSünen, 4/98, 994. 58. 15.
(23) “Nebi (SAS), Esma üzerinde ince bir elbise olduğu halde Aişe (ra)’nin odasına girdi. Nebi (SAS) ona, yüz ve ellerine işaret ederek: “Sen hanımların adet görünce şu ve şunun dışında her yerinin haram olduğunu bilmiyor musun?” buyurmuştur.60 Burada da adet sonrası ile adet öncesinde farklı muamele yapılması, sorumluluğun buluğ ile başladığını göstermektedir. Çocukların 10 yaşına geldiklerinde eğer namaz kılmazlarsa dövülmeleri ile ilgili daha önce geçen Hadis-i Şerîf de kişinin bâliğ olduktan sonra sorumlu olduğuyla ilgilidir. Buluğun kabul edilen asgari ve azami yaşlarına göre kişiye ibadet, muamelat, ukûbat konularında yetişkin muamelesi yapılır. Hem gelişim hem de yaş olarak bâliğ kabul edilecek seviyede olunması, her zaman bâliğe karşı yapılan muamelelerin aynısının yapılacağı anlamına gelmez. Mesela akıl olarak gelişimi yeterli olmayan bir kişiye buluğa ermiş kişi gibi muamelede bulunulmaz. Bazı konular da vardır ki belli bir olgunluğa gelebilmek için buluğa erdikten sonra da eğitim ve zamana ihtiyaç duyulabilir. Bu gibi durumlarda ise kişi kısmen sorumlu olur ve yeterli olgunluğa erişmesi beklenir. Mesela kişinin sahip olduğu malının idaresi için sadece buluğ yeterli olmaz. Bâliğ olmanın yanında bizce hem zaman hem de eğitim gerekmektedir. Bu noktada biz buluğu, temyiz sonrasında fakat temyize göre daha fazla sorumlu olunan ve fakat rüşde göre de kısmî bir gelişim ve değişimin olduğu bir dönem olarak ifade edebiliriz. Zaman ile gelişip değişen bir varlık olan insan konusunda aşama aşama sorumluluğun artırılması fıtrata uygun bir tavır olarak değerlendirilebilir. Bir konuda sadece yaşın tespitinin hükme etki konusunda yeterli olmaması, yaşın tespitinin niçin gündeme geldiğini düşünmemize sebep olabilir. Yaş, tek başına yeterli olmasa da belirsizlik ve karışıklıklara mahal verilmemesi için yaklaşık olarak belli bir yaşın tespiti, Fıkıh ve Hukuk’taki muameleler konusundaki belirsizliklerin önüne geçer. Dinî açıdan bakıldığında vesvese vb. durumlara, dünyevî ve insanlar arası ilişkiler açısından bakıldığında da anarşi ve huzursuzluğun önüne geçilebilmesi itibar edilebilecek bir sınır ya da yaşın olmasını gerektirir. Anarşi, huzursuzluk gibi durumların önüne geçmek için belirlemelerin yapılması sırasında da rasgele sebep ve gerekçeler ile tespitler yapılmamaktadır. 60. Ebû Davud, “Libas”, 31; Tirmizî, “Fiten”, 47.. 16.
(24) Yukarıda yeri geldiğinde de ifade etmeye çalıştığımız gibi fıkhî açıklamalara baktığımızda, yapılan tespitler belirli gerekçeler ile yapılmıştır. Fark edebildiğimiz kadarıyla da bu tespitler hem kişinin hem de toplumun karşı çıkmayacağı sadece buluğ ile ilgili bakacak olursak da edindiğimiz tıbbî bilgilerle de bir paralellik olduğunu ifade edebiliriz. Dini, hayatı şekillendiren bir olgu olarak kabul edersek belli konulardaki tespitler, bu şekillenme için kaçınılmazdır.. II-HAYVANLA İLGİLİ YAŞLAR Hayvanların yaşları, kurban ve zekat ibadetlerinde gündeme gelmektedir. Bu ibadetlerin sahih olması bakımından hayvanların yaşları önem taşımaktadır.. A-Kurbanlık Hayvanda Yaş Kurban olarak kesilecek hayvanlar konusunda zikredilen birçok özellik ve şartlardan biri de kesilecek hayvanın belli bir yaşta olmasıdır. Kurbanlık hayvanın yaşıyla ilgili olarak devede 6, sığırda 3, koyunda 2 yaş Hanefî, Şâfiî ve Mâlikîlerde kabul edilmiştir.61 Keçi ile ilgili olarak Şâfiî ve Mâlikîlerde 3 yaş62 Hanbelîlerde ise 1 yaşını bitirip 2’ye girmiş keçi63 Hanefîlerde ise 7 aylık semiz olanın kurban olacağı görüşü zikredilmiştir.64 Kurbanlık hayvanın semiz olmasıyla ilgili olarak. ﺍﺳﺘﻔﺮﻫﻮﺍ ﺿﺤﺎﻳﺎﻛﻢ ﻓﺎﻧﻬﺎ ﻣﻄﺎﻳﺎﻛﻢ ﻋﻠﻰ ﺍ ﻟﺼﺮﺍﻁ Nebi (SAS): “Kurbanlık olarak hızlı yürüyen hayvanları seçin. Çünkü onlar sıratta binek hayvanınızdır ”65 buyurmuştur. Koyun cinsinde 2 yaşa itibar edileceği ile ilgili olarak ise. ﻧﻌﻤﺖ ﺍﻻﺿﺤﻴﺔ ﺍﻟﺠﺬﻉ ﻣﻦ ﺍﻟﻀﺄﻥ Nebi (SAS): “2 yaşındaki koyun ne kadar güzel kurbandır ” 66 buyurmuşlardır. 61. Hanefîler için: Serahsî, el-Mebsut, 12/9, 10; Şafiîler için: Şâfiî, el-Ümm, 2/221, 223; Mâlikîler için: Sehnûn, el-Müdevvene, 1/387 ye bakınız ; Sıddık b. Hasan, er-Ravdatu’n-Nediyye, 2/220, 221. 62 Şâfiî, el-Ümm, 2/223; Sehnûn, el-Müdevvene, 1/387. 63 İbn Kudâme, el-Muğnî, 9/349. 64 Serahsî, el-Mebsut, 12/9, 10. 65 Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, 1/496; Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/133, 2/98.. 17.
(25) Zâhirîlerde koyun ve keçide 1 yaşını doldurup 2 yaşına girmiş hayvan, devede 4 bitip 5 yaşına girmiş olan hayvan, sığırda da 2 yaşında hayvanın kurban olacağı nakledilmiştir.67 İmamiyyede benzer fikirlere rastlanmaktadır. 68 Kurbanın kurban olarak kabulünde bütün şartlara olduğu gibi yaş şartına da itibar edilmelidir. Bu konuda yukarıda geçen Hadis-i Şerif’e dayanarak yaş yanında kesilecek hayvanın görüntüsünün yani semiz olmasının da etkili olabileceğini söyleyebiliriz. Eğer görünüm kurban kesilebilecek hayvanla aynı ise bu durumda arada bir fark olmadığında kurban geçerli olur. Öyle zannediyoruz ki zikredilen şartlarda belli bir yaşın da olması o yaştaki hayvanın belirli bir olgunluğa gelmiş olacağı düşüncesine dayanmaktadır. Dolayısıyla olgunluk ve gelişmişlik olarak yaşın gerektirdiği seviyede olan hayvanın kesilmesinde bir engel yoktur. Çünkü asıl olan yaşın getirdiği semizliktir. Yaşın gündeme gelmiş olması yaşa itibarın ve yaşın tespitinin kolaylığıyla alakalıdır denebilir.. B-Zekat Verilecek Hayvanın Yaşı Zekatta damızlık hayvanların zekatı verilirken belli bir sayıya ulaştıktan sonra hesap yapılır. Yaş konusu ise zekat verilecek hayvanda söz konusu olmaktadır. Bu hayvanlar da koyun, sığır, deve cinsinden olanlardır. Koyundan zekat verilirken 3 yaş ve üstündekilerin alınacağı geçmektedir. Ebû Hanîfe’den yapılan rivayette keçi 3 yaşında ise koyun da 2 yaşında ise verilir. Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed de kurbana kıyasla koyunun zekat olarak verileceği görüşündedirler.69 2 veya 3 yaşında olan koyunun alınmasıyla ilgili:. ﺇﻧﻤﺎ ﺣﻘﻨﺎ ﻓﻲ ﺍﻟﺠﺬﻋﺔ ﻣﻦ ﺍﻟﻀﺄﻥ ﻭﺍﻟﺜﻨﻴﺔ ﻣﻦ ﺍﻟﻤﻌﺰ: ﺇﻥ ﺍﻟﻤﺼﺪﻕ ﻗﺎﻝ:ﻭﻓﻲ ﺭﻭﺍﻳﺔ.... 66. Tirmizî, “Edâhî”, 7; Ahmed b. Hanbel, 6/445; Beyhakî, es-Sünen, 9/271. İbn Hazm, el-Muhallâ, 6/13, 14. 68 Numan b. Muhammed et-Temîmî, Deâimu'l-İslam, 2/182. 69 Serahsî, el-Mebsut, 2/182, 183. 67. 18.
(26) Bir rivayette: Sadaka toplayan dedi ki: “Bizim hakkımız koyunda 2, keçide 3 yaşında olanlardır.” 70 rivayeti delil olarak zikredilmiştir. Şâfiîlerde de kurbana kıyas yapılarak koyunda 2, keçide ise 3 yaşında olanlardan zekat verilir. 71 Mâlikîlerde de yine koyunun zekatında koyun ve keçinin zekat olabileceği ve her ikisinde de 2 yaşında olanların alınacağı ifade edilmiştir. 72 Hanbelîlerde koyun cinsi için zekat verilecek hayvanlarda doğrudan bir ifade olmamakla birlikte kurbanla bir paralellik olduğu görülmektedir. Bu konuda. ﺃﻣﺮﻧﺎ ﺭﺳﻮﻝ ﺍﷲ: ﺳﻤﻌﺖ ﺍﻟﻨﺒﻲ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮﻝ: ﺣﺪﻳﺚ ﺳﻮﻳﺪ ﺑﻦ ﻏﻔﻠﺔ ﻭﺍﻟﺜﻨﻴﺔ ﻣﻦ ﺍﻟﻤﻌﺰ٬ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ ﺑﺎﻟﺠﺬﻉ ﻣﻦ ﺍﻟﻀﺄﻥ Süveyd b. Gafle hadisi: “Rasulullah (SAS)’dan şöyle dediğini işittim: “Rasulullah (SAS), koyundan altı aylık, keçiden bir yaşında olanını zekat olarak almamızı bize emretti ”73 haberine dayanılarak koyunda 6 ay, keçide 1 yaş zekat verilmede kabul edilmiştir. Bunun ise döllendirilme zamanları ile alakalı olduğu İbrahim el-Harbî tarafından ifade edilmiştir. 74 Sığır cinsinin zekatı ile ilgili olarak ise Muaz haberi etkili olmuştur. Hadis :. ﻋﻦ ﻣﺴﺮﻭﻕ ﺃﻥ ﺍﻟﻨﺒﻲ ﺻﻠﻰ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ ﺑﻌﺚ ﻣﻌﺎﺫﺍ ﺇﻟﻰ ﺍﻟﻴﻤﻦ ﻭﺃﻣﺮﻩ ﺃﻥ ﻳﺄﺧﺬ ﻣﻦ ﻛﻞ ﺣﺎﻟﻢ ﺩﻳﻨﺎﺭﺍ ﻭﻣﻦ ﺍﻟﺒﻘﺮ ﻣﻦ ﻛﻞ ﺛﻼﺛﻴﻦ ﺗﺒﻴﻌﺎ ﺃﻭ ﺗﺒﻴﻌﺔ ﻭﻣﻦ ﻛﻞ ﺃﺭﺑﻌﻴﻦ ﻣﺴﻨﺔ Mesruk’tan rivayet edilmiştir ki: “Nebi (SAS), Muaz’ı Yemen’e gönderdi. Ve ona her ihtilâm olandan bir dinar, sığırda her 30 tanede 2 yaşında, her 40 tanede 3 yaşında sığır almasını emretti ” 75 şeklindedir. 30 sığırda 2 yaşında dana, 40 sığırda 3 yaşında dana, 60’dan itibaren ise her 30’dan 2, her 40’da 3 yaşında dana zekat olarak verilir. 60’da iki tane 2 yaşında dana, 70’de 2 ve 3 yaşlarında dana, 80’de 3 yaşında iki dana, 90’da üç tane 2 yaşında dana, 100’de iki tane 2 yaşında, bir tane 3 yaşında dana, 110’da iki tane 3 yaşında dana, bir tane 2 yaşında dana, 120’ye ulaştığında dilerse üç tane 3 yaşında , 70. İbn Hacer, Telhîsu’l-Habîr, 2/153. Şâfiî, el-Ümm, 2/9, 10. 72 Sehnûn, el-Müdevvene, 1/312. 73 İbn Hacer, Telhîsu’l-Habîr, 2/153. 74 İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/246, 247. 75 Ebû Davud, “Zekat”, 5; Tirmizî, “Zekat”, 15; Nesâî, “Zekat”, 8; İbn Mâce, “Zekat”, 12; Dârımî, “Zekat”, 5; Muvatta, “Zekat”, 24; Ahmed b. Hanbel, 5/23, 233, 240, 247. 71. 19.
(27) dilerse dört tane 2 yaşında dana verilir.76 Burada Ebû Hanîfe (v. 150/767)’ye göre 40-60 arası sığırlarda da zekat verilir. Fakat tercih edilen görüş yukarıda zikredilen ve Ebû Yûsuf( v.182/ 789), İmam Muhammed (v.189/805) tarafından kabul edilenidir.77 İbn Hazm (v. 456/1063) sığırın zekatı konusunda devede nasıl hareket edilirse ona göre davranılacağını kabul etmektedir. 78 Devenin zekatı konusunda yapılan bir rivayet, bize bu konuda detaylı bilgi vermektedir. Rivayet şu şekildedir:. ﺃﻥ ﺭﺳﻮﻝ ﺍﷲ ﺻﻠﻲ ﺍﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ ﻛﺘﺐ ﻛﺘﺎﺏ ﺍﻟﺼﺪﻗﺔ ﻓﻠﻢ ﻳﺨﺮﺟﻪ ﺇﻟﻰ ﻋﻤﺎﻟﻪ ﺣﺘﻰ ﻭﻛﺎﻥ٬ ﻭﻋﻤﺮ ﺣﺘﻰ ﻗﺒﺾ٬ ﻓﻠﻤﺎ ﻗﺒﺾ ﻋﻤﻞ ﺑﻪ ﺃﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﺣﺘﻰ ﻗﺒﺾ٬ﻗﺒﺾ ﻓﻘﺮﻧﻪ ﺑﺴﻴﻔﻪ ﻭﻓﻲ٬ ﻭﻓﻲ ﺧﻤﺲ ﻋﺸﺮﺓ ﺛﻼﺙ ﺷﻴﺎﻩ٬ ﻭﻓﻲ ﻋﺸﺮ ﺷﺎﺗﺎﻥ٬ﻓﻴﻪ" ﻓﻲ ﺧﻤﺲ ﻣﻦ ﺍﻹﺑﻞ ﺷﺎﺓ ﻓﺈﺫﺍ ﺯﺍﺩﺕ٬ ﻭﻓﻲ ﺧﻤﺲ ﻭﻋﺸﺮﻳﻦ ﺑﻨﺖ ﻣﺨﺎﺽ ﺇﻟﻰ ﺧﻤﺲ ﻭﺛﻼﺛﻴﻦ٬ ﻋﺸﺮﻳﻦ ﺃﺭﺑﻊ ﺷﻴﺎﻩ ﻓﺈﺫﺍ ﺯﺍﺩﺕ ﻓﻔﻴﻬﺎ٬ ﻓﺈﺫﺍ ﺯﺍﺩﺕ ﻓﻔﻴﻬﺎ ﺣﻘﺔ ﺇﻟﻰ ﺳﺘﻴﻦ٬ﻓﻔﻴﻬﺎ ﺑﻨﺖ ﻟﺒﻮﻥ ﺇﻟﻰ ﺧﻤﺲ ﻭﺃﺭﺑﻌﻴﻦ ﻓﺈﺫﺍ ﺯﺍﺩﺕ ﻓﻔﻴﻬﺎ٬ ﻓﺈﺫﺍ ﺯﺍﺩﺕ ﻓﻔﻴﻬﺎ ﺍﺑﻨﺘﺎ ﻟﺒﻮﻥ ﺇﻟﻰ ﺗﺴﻌﻴﻦ٬ ﺟﺬﻋﺔ ﺇﻟﻰ ﺧﻤﺲ ﻭﺳﺒﻌﻴﻦ ﻭﻓﻲ٬ ﻓﺈﺍﺫﺍ ﺯﺍﺩﺕ ﻋﻠﻰ ﻋﺸﺮﻳﻦ ﻭﻣﺎﺋﺔ ﻓﻔﻲ ﻛﻞ ﺧﻤﺴﻴﻦ ﺣﻘﺔ٬ ﺣﻘﺘﺎﻥ ﺇﻟﻰ ﻋﺸﺮﻳﻦ ﻭﻣﺎﺋﺔ ﻓﺈﺫﺍ٬ ﻭﻓﻲ ﺍﻟﺸﺎء ﻓﻲ ﻛﻞ ﺃﺭﺑﻌﻴﻦ ﺷﺎﺓ ﺷﺎﺓ ﺇﻟﻰ ﻋﺸﺮﻳﻦ ﻭﻣﺎﺋﺔ٬ ﻛﻞ ﺃﺭﺑﻌﻴﻦ ﺍﺑﻨﺔ ﻟﺒﻮﻥ ﻓﺈﺫﺍ ﺯﺍﺕ ﻓﺜﻼﺙ ﺷﻴﺎﻩ ﺇﻟﻰ ﺛﻼﺛﻤﺎﺋﺔ ﺷﺎﺓ ﻓﺈﺫﺍ ﺯﺍﺩﺕ ﻋﻠﻰ٬ ﺯﺍﺩﺕ ﻓﺸﺎﺗﺎﻥ ﺇﻟﻰ ﻣﺎﺋﺘﻴﻦ "... ﺛﻢ ﻟﻴﺲ ﻓﻴﻬﺎ ﺷﺊ ﺣﺘﻰ ﺗﺒﻠﻎ ﺃﺭﺑﻌﻤﺎﺋﺔ٬ ﺛﻼﺛﻤﺎﺋﺔ ﺷﺎﺓ ﻓﻔﻲ ﻛﻞ ﻣﺎﺋﺔ ﺷﺎﺓ ﺷﺎﺓ Rasulullah (SAS), zekatname yazdı ve kılıcına bağladığı bu zekatnameyi valilerine çıkaramadan irtihal eyledi. Rasulullah (SAS) vefat edince Ebû Bekr ölümüne kadar onunla amel etti ve Ömer ölümüne kadar onu uyguladı. Bu zekatnamede şunlar vardı: “ 5 devede 1 koyun, 10 devede iki koyun, 15 devede 3 koyun, 20 devede 4 koyun, 25 deveden 35 deveye kadar 2 yaşına girmiş bir dişi deve yavrusu, 35’i geçince 45’e kadar 3 yaşına girmiş bir dişi deve, 45’i geçince 60’a kadar 4 yaşına girmiş bir dişi deve, 60’ı geçerse 75’e kadar 5 yaşına girmiş bir 76. Hanefîler için: Serasî, el-Mebsut, 2/187; Şafiîler için: Şâfiî, el-Ümm, 2/9; Malikîler için: Sehnûn, elMüdevvene, 1/311; Hanbelîler için: İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/239, 240; İmamiyye için: Numan b. Muhammed et-Temîmî, Deâimu’l-İslam, 1/254, 255’e bakınız; Sıddık b. Hasan, er-Ravdatu’n-Nediyye, 1/188. 77 Serahî, el-Mebsut, 2/187. 78 İbn Hazm, el-Muhallâ, 4/106.. 20.
(28) dişi deve 75’i geçerse 90’a kadar 3’er yaşına girmiş iki dişi deve, 90’ı geçerse 120’ye kadar 4’er yaşına girmiş iki dişi deve, 120’yi geçerse her 50 devede 4 yaşına girmiş bir dişi deve ve her 40’ta 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş bir dişi deve, koyunlarda her 40 koyunda 120’ye kadar bir koyun, 120’yi geçince 200’e kadar iki koyun, 200’ü geçince 300’e kadar üç koyun, 300’ü geçince her 100 koyunda bir koyun, 300’den sonraki koyunlarda 400’e varıncaya kadar bir şey yoktur...” 79 Rivayette de görüldüğü gibi her 5 devede bir koyun verilir. 5-24 arası her 5’te bir koyun artırılır. 25-35 arası 2 yaşında dişi deve, 36-45 arası 3 yaşında dişi deve, 46-60 arası 4 yaşında dişi deve, 61-75 arası 5 yaşında dişi deve, 76-90 arası 3 yaşında iki dişi deve, 91-120 arası 4 yaşında iki dişi deve, 120 129 arası 3 yaşında üç dişi deve vermek gerekir. Rivayete dayanarak 120’den sonra her 40 tanede 2 yaşına girmiş dişi deve vermek gerekir. Her 50’de de 4 yaşına girmiş dişi deve verilir.80 Hanefîlerde 120’den sonra farz yenilenir. Ve yine 5, 10, 15 diye hesap yapılır ve develere koyun ilave edilir. 150’de farz yenilenir. Yine başa dönülmüş gibi hesap yapılır. 81 Zekat vermede bu yaşlara ve hesaplara göre hareket edilmektedir. Eğer istenen yaşta hayvan yoksa ya eksik verilip üzeri parayla tamamlanır ya da fazla verilip üstü alınır.. 79. Buhârî, Zekat, 36, 37, 38; Tirmizî, Zekat, 4; Nesâî, Zekat, 5, 6;Dârımî, Zekat, 3 Serahsî, el-Mebsut, 2/150-155; Şâfiî, Ümm, 2/5, 6;Sehnûn, Müdevvene, 1/306, 307;Sıddık b. Hasan, Ravdatu’n-Nediyye, 1/187. 81 Serahsî, el-Mebsut, 6/44. 80. 21.
(29) İKİNCİ BÖLÜM. AİLE HUKUKU’NDA YAŞLAR VE HÜKÜMLERE ETKİSİ Burada aile derken ailenin devamından çok boşanmanın olduğu durumlarda çocuklarla ilgili sorumluluk vb. meseleler ele alınmaya çalışılacaktır. Hamilelik süresi, aslında yaş olmamakla birlikte ceninin yaşı gibi kabul edilerek buraya alınmıştır. Konu ile doğrudan alakalı olmamakla birlikte mefkudun bu başlık altında ele alınması mefkud olunması durumunda ölüm iddeti vb. gibi aile kurumunu etkileyen konuların da gündeme gelecek olmasındandır.. I-Hamilelik Süresi (Ceninin Yaşı) Hamilelik süresiyle ilgili olarak genelde üç ayrı konu gündeme gelmektedir. Bunlar ise en kısa , en uzun ve genel olarak karşılaşılan hamilelik sür eleridir.. 22.
(30) En kısa hamilelik süresi konusunda mezhepler ittifak halinde olup bu süre altı ay olarak kaynaklarda yer almaktadır. 82 Bu sürenin tespitinde ise Kur’an-ı Kerîm’de geçen. ﻭﺍﻟﻮﺍﻟﺪﺍﺕ ﻳﺮﺿﻌﻦ ﺍﻭﻻﺩﻫﻦ ﺣﻮ ﻟﻴﻦ ﻛﺎﻣﻠﻴﻦ ﻟﻤﻦ ﺍﺭﺍﺩ ﺍﻥ ﻳﺘﻢ ﺍﻟﺮﺿﺎﻋﺔ “Anneler çocuklarını, emzirmeyi tamamlatmak isteyen babalar için, tam iki sene emzirirler...” 83 ayeti ile. ﻭﻭﺻﻴﻨﺎ ﺍﻻﻧﺴﺎﻥ ﺑﻮﺍﻟﺪﻳﻪ ﺇﺣﺴﺎﻧﺎ ﺣﻤﻠﺘﻪ ﺃﻣﻪ ﻛﺮﻫﺎ ﻭﻭﺿﻌﺘﻪ ﻛﺮﻫﺎ ﻭﺣﻤﻠﻪ ﻭﻓﺼﺎﻟﻪ ﺛﻠﺜﻮﻥ ﺷﻬﺮﺍ “Biz insana, anne ve babasına iyi davranmasını emretmişizdir, zira annesi, onu, karnında zorluğa uğrayarak taşımış;onu güçlükle doğurmuştur. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer...”84 ayeti etkili olmuştur. Bu sürenin tespitinde de Hulefâ-i Râşidîn. döneminde. meydana. zikredilmektedir. Hz. Ömer (ra)’e. gelen 85. birkaç. nesep. davası. kaynaklarda. altı aylık doğum yapan bir hanım getirilmiş ve. recm edilmesine hükmettiğinde Hz. Ali (ra)’nin bu ayetlerle delil göstererek o çocuğun babaya ait olduğunu ve recmin gerekmediğini. söylemiştir. Yine Hz.. Osman (ra)’a da benzer konuda müracaat edilmiş ve Hz. Ali’nin açıklama yaptığı belirtilmiştir.86 Hz. Osman (ra)’a İbn Abbas (ra)’ın müdahele ettiği de ifade edilmiştir.87 Rivayet zikretmeden Hz. Ali (ra)’nin bu istinbatı doğrudan gündeme geldiği gibi88 İbn Abbas (ra)’ın da görüşü aynı şekilde bir açıklama yapılmadan zikredilmiştir.89 Bu ayetlerden yapılan çıkarıma gelince taşınma ve sütten kesilme süresi 30 ay, emzirme süresi 24 ay (tam iki yıl) dır. Taşınma ve sütten kesilme süresi olan 30. 82. Hanefîler için: Serahsî , el-Mebsut, 6/44; Kâsânî, Bedâi’, 3/211; Merğînânî, el-Hidâye, 4/353; İbn Âbidin, R. Muhtâr, 2/857; Mevsılî, el-İhtiyâr, 3/219; Şâfiîler için: Mâverdî, el-Hâvî, 11/367, 368; Şirbinî, Muğni’lMuhtâc, 3/373, 387; Şîrâzî, el-Mühezzeb, 2/142; Nevevî, el-Mecmu’, 18/125, 128 (Mutî’i’nin tekmilesi); Hanbelîler için: İbn Kudâme , el-Muğnî, 8/97; Behûtî , er-Ravdu’l-Murbi’, s.:446, 447’ye bakınız; Muhammed Ebû Zehrâ , el-Ahvâlu’ş- Şahsiyye, s.:385, 386; Zekiyyuddin Şaban, el-Ahkâmu’ş-Şeriyye, s.: 525; Bilmen, Istılâhât, 2/398. 83 Bakara , 2/233. 84 Ahkâf , 46/15. 85 Râzî, Mefâtihu’l-Ğayb, 28/14, 15, 6/127; İbn Kudâme, el-Muğnî, 8/97; Kal’aci, Mevsûatu Fıkhı Ali b. Ebî Tâlib, s.: 236. 86 İbn Kesîr, Tefsir, 6/281; Kal’aci, Mevsûa’tu Fıkhı Ali b. Ebî Tâlib, s.:236. 87 Serahsî, el-Mebsut, 6/44. 88 İbnu’l-Arabî, Ahkâmul Kur’an, 1/202. 89 İbn Kesîr, Tefsir, 5/383.. 23.
(31) aydan emzirme süresi olan 24 ay çıkartıldığında 6 aylık bir süre kalmakta ve asgari hamilelik müddeti bu şekilde tespit edilmiş olmaktadır.. ﻭﻓﺼﺎﻟﻪ ﻓﻲ ﻋﺎﻣﻴﻦ. Yukarıda geçen iki ayet dışında. “çocuğun sütten. kesilmesi iki yıl içinde olur ”90 ayetinin tefsiri91 ve. ﺍﷲ ﻳﻌﻠﻢ ﻣﺎ ﺗﺤﻤﻞ ﻛﻞ ﺃﻧﺜﻰ ﻭﻣﺎ ﺗﻐﻴﺾ ﺍﻷﺭﺣﺎﻡ ﻭﻣﺎ ﺗﺰﺩﺍﺩ ﻭﻛﻞ ﺷﺊ ﻋﻨﺪﻩ ﺑﻤﻘﺪﺍﺭ “Allah her dişinin rahminde taşıdığını, rahimlerin düşürdüğünü ve alıkoyduğunu bilir. Onun katında her şey bir ölçüye göredir ”92 ayetinin tefsirinde de asgari altı aylık süreye işaret edilmiştir.93 Hz. Aişe (ra)’nın da en kısa hamilelik süresi ile ilgili görüşü altı ay olarak zikredilmiş ve Hz. Aişe (ra) biraz önce geçen Râ’d Suresi 13/8 ayetinde geçen “düşürdüğün’den” kastın altı ay olduğunu ifade etmiştir.94 En uzun hamilelik süresi ile ilgili olarak farklı görüşler beyan edilmiştir. Bu süre Hanefî Mezhebi’nde iki yıldır.95 Hanefîler, bu görüşlerinde Hz Aişe (ra)’nın şu sözünü ileri sürmektedir:“Hamilelik süresi, yün eğirmekte kullanılan kirmenin gölgesinin yer değiştireceği kadar bir süre dahi iki yıldan fazla olamaz”.96 Şafiî, Malikî, Hanbelîlere göre ise bu sürenin dört yıl olduğu yönünde rivayetler yapıldığı gibi97 Ahmed b. Hanbel’den bu süre iki yıl,. 98. İmam Malik’ ten de beş yıl olarak. nakledilmiştir.99 Hamileliğin iki yıldan fazla sürdüğü görüşünde de Malik b. Enes’ten yapılan bir rivayete dayanılmaktadır : “Velid b. Müslim’den şöyle dediğini işittim: Ben Malik’e dedim: Bana Aişe’den nakledildiğine göre o, demiştir ki: ‘Kadının hamile kalma süresi iki yıldan fazla bir kirmenin gölgesinin değişmesi kadar bir süre dahi 90. Lokman, 31/14. İbn Kesir, Tefsir, 5/383. 92 Râ’d, 13/8. 93 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’an, 3/1108, 1109; Kurtubî, el-Câmî’ 9/286. 94 Kala’ci, Mevsuatu, Fıkhı Aişe, s.:277. 95 Serahsî, el-Mebsut, 6/44, 45; Kâsânî, Bedâi’ 3/211; Merğînânî, el-Hidâye, 4/352; Mevsilî, el-İhtiyâr, 3/219; İbn Âbidin , R. Muhtar 2/857; Bilmen, Istılâhât, 2/398. 96 Beyhakî, es-Sünen, 7/443; Darekutnî, es-Sünen, 3/321, 322; 2/80. 97 Şâfiîler için: Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, 3/373, 378; Şirâzi, el-Mühezzeb, 2/125, 142; Hanbelîler için: İbn Kudâme, el-Muğni, 8/98; Behûtî, er-Ravdu’l- Murbi’, s.:446, 447; Mâlkîler için: Sehnûn, el-Müdevvene, 2/443; İbn Rüşd, Bidâyetü’l -Müctehid, 2/77’ye bakınız; Muhammed Ebû Zehrâ, el-Ahvâlu’ş–Şahsiyye , s.:385, 386; Zekiyyüddin Şaban, el-Ahkâmu’ş- Şeriyye, s.:527;Bilmen, Istılâhât, 2/398. 98 İbn Kudâme, el-Muğnî, 8/98, Muhammed Ebû Zehrâ, el-Ahvâlu’ş-Şahsiyye, s.:385, 386; Bilmen, Istılâhât, 2/398. 99 Sehnûn, el-Müdevvene, 2/442, 443; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, , 2/77; Muhammed Ebû Zehrâ, elAhvâlu’ş-Şahsiyye, s.:385, 386. 91. 24.
Benzer Belgeler
Üye başvuru esnasında üye olmak isteyen firma www.turkticaretportali.com .tr sitesinin üye başvurusu ekranında gerekli olan bütün bilgi ve belgeleri sisteme girmek
İncâü’l- vatan ani’l-ızdırâi bi-İmâmi’z-zemen adıyla Zafer Ahmed Tânevî Osmânî tarafından yazılan bu eserde Ebû Hanîfe ile ilgili itirazlar
Mesele: Dedim: Bir kişi Ramazan ayında gündüzün ilk vakitlerine kadar oruçlu olarak sabahlasa ama Ramazan ayı orucuna niyet etmemiş ve o günün Ramazan ayından bir gün
Bağdat’a gittiğinde de hadisteki dirayetiyle bilinen Ahmed b. Main gibi büyük muhaddisler ve alimler dahi kendisinden hadis dersi almıştır. Hanbel: “Önce Ebû
olması, 20 “Ateşte pişen şeyin yenmesinin abdesti gerektireceği” yönünde bir görüşe sahip olduğu izlenimi vermektedir. Yahya rivayetinde olduğu gibi- aynı türden
(fiekil 5.1) de al›nan 0 sabit noktaya kürenin merkezi, küre yüzeyi ile merkezi aras›ndaki sabit uzakl›¤a kürenin yar›çap›, küre yüzeyinde al›nan A ve B gibi
Tafl›d›klar› kan›n içinde vücut hücrelerinin at›k maddeleri ve karbon dioksit bulunur(kirli kan). K›lcal damarlar kan ve vücut hücreleri ile bizzat
Bir ortamdan baflka bir ortama dik olarak gönderilen ›fl›k ›fl›nlar› do¤rultusunu de¤ifltirmezken, farkl› aç›lar alt›nda gönderilen ›fl›k için gelme