.
/3
Vvfyij, ÿt;/
Korkulu, fakat ibretli bir
B ir dostum geçen tem m uzui) 24 üncü günü, bir gece evvel gördüğü b ir rü y a y ı bana şöyle an lattı:
« D ün gece alaca rü y a karanlığı içinde gördüm ki, Y ıldız tepesin deki cam ie doğru bir alay gidiyor m uş; alayın o rtasında şim di T op- kapı Müzesinde gördüğüm üz m a- h u d arabasının içinde A b d ü lh a- m id II. etrafın ı alan gürbüz v ü - cudlu, tem iz yüzlü fak at tah ta tü fekli askerler arasından geçiyor. Bu ı ask erlerin arkasında başları k ask - i lı ve abus su ratlı polisler ve jan d ar m alar vardı. Benim şaşkın, şaşkın bakındığım ı gören birisi bana y a k laştı ve şu haberleri v erd i: Sultan H am id hâlâ hüküm darm ış! fakat a rtık h ü k ü m ve nüfuzu kalm amış. B ütün h üküm ve nüfuz, Birinci D ünya H arbini m üteakıb oi'dula- rile m em lekete girdikten sonra İs - tanbuldaki kukla Osmanlı h ü k ü m etine im zalattırılan b ir senedle m em leketin idaresini eline alan bir yabancı devlet fevkalâde kom iseri nin elinde imiş. İşte şu rüy ad a gör düğüm selâm lık resm inde padişa hın tah ta kılıçlı askerlerinin a rk a sındaki kasklı polis ve jandarm a kuvvetleri o kom iserin em rinde imiş. D ostu olduğum uz tarafla be rab er harbe sürüklenm işiz. Otuz sene bir gülle, bir k u rşu n bile a t m am ış ordu, m üttefiklerin kuvveti karşısında erimiş, m em leket hem en işgal olunm uş. Ş arktan, garbdan gelen m üttefikler bizim üzerim iz den tyrbirine el uzatm ışlar; onlar ellerini sıktıkça bizim de boğazı mız sıkılmış. A ltık h ü rriy e t ve is tiklâl diye bir şey bilen yokmuş. Za ten S ultan Hamid senelerdenberi bu m em lekette bu kelim elerin ism i ni bile andırm am ıştı. Kimse o n la rın ne olduğunu bilm iyorm uş bile. H alk için ecnebi idare ile yerli id a re arasında bir fark kalm am ış; v a tan sevgisi, vatan gayreti denilse gene, ihtiyar okum uş, yazm ışların ekserisi insanın yüzüne bön, bön bakıyorm uş. İşte bun d an dolayı vatan, istiklâl, h ü rriy e t nedir işit memiş, bilm em iş kütlenin Y ıldız dan gelen em irle vatanın kapılarını açtıklarını gören ecnebi k uvvetler girmiş ve oturm uşlar. Ben de e t
rafım a bakınıyorum ; asıl manası cansızlık olan bir sükûn var. H er kes vaktile muazzam bir devletin vatandaşı olduğunu u n u tm u ş gibi idi. R üyâda düşünüyorum : 1907 den 1918 senesine k adar m em lekette sanki hiç bir hâdise olmamış, hep istibdad, m utlak idare devam e t miş, h ü rriy e t ve istiklâl sözleri bir zam anlar insanların gönlünde' iken diline çıkm ış olduğunu h atırlıyo rum . F a k a t bu rüyada o sözleşin dillerden de uçm uş olduğunu gürli yorum ve gene düşünüyorum ki dünden 123 tem m uz 1949) kırk bir sene evvelki tem m uzun 23 ünde bir şeyler geçmişti. O ndan sbnra
a z a n :
A. Adnan
-Adwar
1
m ütem adiyen istiklâl, h ü rriy et, k a p itülâsyonlardan halâs gibi sözler işitilir olm uştu. H attâ Sultanahm ed * m eydanında b ir çok insanlar to p lanmış, bu kapitülâsyonların lâğve- dildiğine d air bir de n u tu k d in le miş ve dağılm ışlardı. Sonra Ç anak kale m üdafaası, Bakûya, Batum a kadar y ü rü y ü ş l. ., Gazze m uhare beleri diye bir şeyler vardı. Demek onlar hep rü y a imiş diye d ü şü n ü r- J ken kan te r içinde uyanmışım.»
D ostum un rüyası hakikaten k o r- kunedu. B ereket versin ki sadece bir rü y a idi. Bu rüyayı göreçı sinirli insana dedim ki, •yirm i beş sene- denberi dün gene Ü niversitelilerin tak d ire şayan teşebbüslerde birinci defa olarak yenibaştan b ir tezahüre vesile olan 23 tam m uz bayram ının diriltilm iş olm asından dolayı hasıl olan teessür, size o rü y ay ı g ö rd ü r- m üştür.»
Rüya, rü y a olmak itibarile hiç b ir ehem m iyeti haiz olm asa bile 23 tem m uz g ü nünü y aratan hareketin kıym eti ve tarih üzerindeki tesirini gösterm ek itibarile çok d i k k a t e - ^ yandır. T arihî vak'alarda siyası, İktisadî, içtim ai bir zincirlem e a ra m adan tarih î hüküm lere varanlar için tam ve m utlak istibdadı takib eden Tanzim atın m eşrutiyette, m eş ru tiy etin onu takib eden B üyük M illet Meclisi hüküm eti ve sonra C um huriyette kıym et ve tesirini düşünm ek elbette asla bahis m ev zuu olm am ıştır. H albuki değil si yasî tarihte, hattâ ilim ve m edeni y et tarihinde dahi v a k ’aların birbiri üzerine tesiri olmadığına, meselâ en büyük keşiflerin yalnız büyük dâhilerin fikirlerinde birdenbire çakan şim şeklerle vücude geldiğine inanm ak bile doğrü görülm ezken evvelden hazırlanm ış manevî, m ad dî b ir m uhit olm adan b ir em ir, bir n u tu k , bir kanun ile inkılâb y ap ıl dığına inanm ak İçtimaî vakıaları çok sathî bir bakışla görm ek olur.
En yakın tarih ten işte b ir m i sal: Aziz dostum profesör A. Toyn- bee Londrada «M illetlerarası İşler E n stitü sü n ü n , neşrettiği S urvey of İııterııational A ffaires'in 1930 da çı kan cildine A fganistanda A m anul- lah H an inkılâbım yazarken bu fas lın bana gönderdiği provaları üze rine «Am anullah’ın m uvaffak ola mam ası sadece kendi kuvvetini iyi ölçememiş olm asından değil, bir de o m em leketin bu inkılâba T ürkiye gibi b ir dereceye k ad ar hazır ol m am asından ileri geldiğini« işaret etm iştim.
-tıp k ı dostum un rüyasında gördüğü gibi- tam istibdad ile saltan at sü r- selerdi bazılarının zannettiği gibi O smanlı İm paratorluğu b ü tü n o sahte şevket ve azam etile hâlâ d u racak değildi. T rablusu da, Yemeni de, Suriyeyi de, R um ellyi de gene b irer b irer kaybedecektik; fak at en fenası .o ra la r bizim dir, geliniz de alınız« deyip direnecek yerde âdeta bir tepsi üzerinde peşkç§ çeker ğibi verecektik. Ç ü n k ü m illet, vatan, istiklâl ve h ü rriy e t gibi m efhum ları m üdafaaya değil, anlam aya bi le hazırlanm ış olm ıyacaktı. Öyle bir m illetin .n ü lk ü n ü gasbetm ek elbette işten Dile değildi. F ak at tenzim attan sonra ve onun g e tir diği garb k ü ltü rü h am lelerde m em lek ette M ithat P aşa ve arkadaşları tarafından K a n u n -ı Esasî sözleri ortaya atıldı ve sonra pek az devam eden b ir M eşrutiyet hayali görün dü. A rada geçen m üthiş senelerde hüküm sü ren İstibdada ve zihinleri k arartm a politikasına (O bscurantis m e) rağm en 1908 dc yeni bir h a re ket ile m illet, rürriyeti ve istiklâl li yeni baştan öğrendi. Bu öğreni şin ucuz olm adığını itiraf etm eli yiz. Z aten siyasette, içtim aiyatta ne v ard ır ki ucuz ve kolay olsun? Bu hareketin de pek ucuza mal o l m adığını bize isbat edecek b ir çok vesikalardan yaşlıca birini geçen gün aziz üniversiteli gençlerin top lanıp 23 tem m uz gününü gayrires- mi, fak at sam im î su rette bayram ettikleri H ü ıriy e t-i Ebediye Tepesi, muazzez m ezarlarile gözlerim izin önüne serm iyor m u? (1) Z aten k o lay ve ucuz görünen teşebbüslerin, m uvaffakiyetlerin eksik gedik k a l m ış bazı taklidlerden ib aret oldu ğu çok geçmeden anlaşılıyor.
M eşrutiyetin ilânından sonra m illette görülen canlılık, vatan
kaygusunun uyanm ası sayesinde
M eşrutiyetin ikinci in tih ab devresin de .teessüs eden bir nevi tek partili j meclisinde bile istiklâl ve h ü rriy et m efhum ları hiç olmazsa n u tu k ile, m iting ile canlı tu tu lm u ştu r ki bu
(1) Birası gelm işken şunu da söyleyeyim ki, h ü rriy e t uğrunda can veren fedakâr insanlar o tepe
ye göm üldükten sonra verilen
«H ürriyet-i Ebediye Tepesi« ismi ebedî h ü rriy ete ancak m ezarlar ö te- j sinde erişileceği fikrini veriyor. H albuki bu adı koyanların m aksadı h ü rriy etin bu m em lekette bir daha geriye alınam ıyarak ebedileşeceğini ifade etm ek olduğunu sanıyorum . N itekim eğer m eşrutiyet
canlılık, m ü tarek ed en sonra m em leketin h e r tarafın d a h a ttâ en şid detli işgal altında bulunan İstan - bulda halk h arek etlerin in zuhuriler kendini gösterdi. M illî M ücadeleye ve onun p arlak ve m uzaffer n e ti cesini m ü teak ıb ilân olunan Cüm - : h u riy ete ve n ih ay et b irb iri arkası sıra tatb ik olunan reform lara m u h it hazırlam akta acaba M eşrutiye tin hiç b ir rolü yok m u idi? Eğer ta rih î vak ’aların aşağı y u k arı b ir sebeb - netice zincirde birbirine Bağlı olduğunu kabul edersek bu suale m üsbet cevab verm ek m ec buriyetindeyiz. İşte bu m üsbet ce vabı yirm i beş sene sonra gene ü n i versiteliler kendi k endilerine v e r diler ve K âğıdhane sırtların d ak i o tepeye çıktılar, o bayram gününü andılar. B^u toplantıyı törtib eden lerin, yaş id b arile o bayram ın y ıl dönüm ünün son tes'idine bile y e tiş miş olm adıkları • için bp güzel te şebbüse onları üniversitelerde, m ek teblerde ok u d u k ları inkılâb t a rih i derslerinin sevkettiğini b il seydim o ta rih derslerinin de n i hayet objektif bir yola doğrulduğu- na in an arak ne k ad ar sevinecek tim,* Nasıl olursa olsun, bu güzel toplantıya ö n ay ak olanlar ve ona iştirak edenler hep sağ olunuz.